Sustum ..

---> Sustum ..

208223019_2b1bbbf1fc.jpg

Sustum… Öylesine… Bir nefeste… Aheste… Varsın güller açılmasın bundan sonra… Varsın olsun! Eksik olsun… Çoklar aza, anlar hiçliğe, canlar ecele devrile dursun… Koygar şahinler uçurmam bundan gayrı, turna kanadıyla yaralanmış göklerimde… Kıyılmış ne varsa beyhudedir bundan böyle… Sustum… Dertli kalem… Artık sen söyle!

Sustum… Bu vakte kadar, söz kalesinin burçlarında niçin mahpustum? Viran olmanın noksan kıldığı bir tutam acıyla, mürekkep renginde içimi kustum… Siyahın üstüne renk tanımakla yapılan hatayı, saçımda an be an artan aklardan öğrendim… Ve öğrendim susmayı, akıtmaya kıyamadığım sağanaklardan… Uyan ey zaman! Bedel iste öptüğüm dudaklardan…

Sustum… Kelamın koridorlarında infilak eden sedamı, yunmuş yıkanmış kızıllıklara yar eyledim… Sustum ve nihayet kar eyledim… İncecikten bir sızıyla inlerken neyler, son sözümü, sona ermeden evvel suskunluk alfabesiyle söyledim… Evet! Belkide bir zamanlar meyustum… Ama korkmayın artık… Sustum… Sustum…

Sustum… Cana, canana, zamana, mekana, zekana, korkana, yürek burkana, gökten sarkana, yerle bir olan arkana… Tuş oluşunu gördüm, sustum… Yaratık mesabesine indirgenmişlerin haliyle sustum! Tersine açan bir çiçek gibi, topladım yapraklarımı gün ışığından, goncamın içine pustum… Sustum… Sustum…

Sustum… Olmayan saygının kaygısını çekerek… Bağrımdaki çorak toprağa Mecnun’un efkarını ekerek… Bir ceylanın toynaklarıyla ezildim, geçip gitti sekerek… Ormanlar uğuldadı gözümdeki son billuru da dökerek… Hıçkırmak istedim olmadı, sendeledim olduğum yere çökerek… Harman vakti bir başak kesildim, biçmekten imtina etmeyen kader adlı orağın önünde boyun bükerek… Sustum…

Sustum… Konuş deseler de… Söz gümüşünü biriktiririm artık yamalı keselerde… Özüm her ne kadar kavrulsa da, Leyla menşeli vesveselerde… Veya… Kısıtlamış hülyalarım, açı ortayını yitirse de lüzumsuz hendeselerde… Söz dedim ya… Hani ağlamaklı baktığında kelam kesilen mevzu… İşte o artık bundan böyle, sözü geçmez köselerde… Sustum… Hakikatte susmak dil çeliğini örseler de… Neyse… Sustum…

Sustum… Kızarak giyilmiş bir ceket misali omzumdadır sükut! Yüreğimin kulağına ağır gelir oldu bu küpe, her bir taş yakut… Bir köşeye sıkışıp kalmış hatıralara yaslanmak değil yahut… Yada çarparmış putperestini, putperestin çamurda yaptığı put! Ne fark eder… Atlas döşeklere uzanmak yada herhangi bir çaput! Uykunun görünmez kolları, meğer her saniye soluduğum tabut… Sustum… Sustum…

Sustum… Gemiler kalkıyordu limandan… Fora yelkenlerin kirlettiği simandan, bir hüzün aksetti sonra… Küçük bir çocuk çehresiyle kanadı ufkun derinlikleri… İçimdeki ateşler terk ederken o ıtri serinlikleri… Yaseminler de bivefa, kokmayınca bu bahar! Hanımeli saltanatını devirince Akdeniz’in rutubet kokan nefesi… Ansızın yıkılınca z****rlere hükmeden aslanların kafesi… Sustum…

Sustum… Sebepsiz yere… Ruhum yara bere… Eyvahları yollamadan mutebere… Biliyor musun ah aziz dostum… Ben sustum!​
 
---> Sustum ..

suskunluumjb9.jpg

Sustum
Avcuna okyanusları koyacaktım, tut diye.
Yakacaktım ;acının tarihini acıyı unut diye,

Sana okyanuslardan bahsedecektim, yüreğinin rengini anlamlandırmak için. Gökyüzünden bahsedecektim düşlerimiz mavi olsun diye.Buluttan bahsedecektim beyaz gülüşlerin olsun diye. Ve umudun rengi beyaza çalan mavi olsun diye.

Sustum

Gülün kırmızısından bahsedecektim, bütün renkleri içinde barındıran, bütün şiirleri yutan, aşka dair ne varsa kokusunda uyutan gülden. Güle gül demenin, gülün ömrünü ne azaltacağını neden kısaltacağını anlatacaktım. Gülün kendisinin zaten bir ömre bedel olduğunu anlatacaktım. Kızılırmak türküleriyle ıslanmış, al mendillerle dalgalanmış , insanımın ömrü gibi kahırla damgalanmış kırmızıdan. Alın teriyle ıslak, sevdayla mahcup, umutla dimdik bir kırmızı ;Kan kırmızısından bahsetmeyecektim, hiçbir hayal kırıklarından kan sızmasın diye.

Sustum

Yüreğimin yırtıklarına dua kırıntılarını nasıl yamadığımı anlatacaktım. Dudaklarımın çatlaklarından sızan tebessümün aslında kötü bir taklit olduğunu anlatacaktım ki her biri aslından kaçırılmıştı. Ama çöl rengi dudaklarımın tebessümün aslını hiçbir zaman tatmadığını anlatacaktım.

Sustum

Hicranımın hicretinin sana gitmek olduğunu anlatacaktım. Sen bir serap gibi, kaybolurken önüme çıkan herkesi sana benzettiğimi, her ulaşmamın bir kaybetmek oluşunu anlatacaktım. Bulmalarımın kaybetmelerimin yarısının, yüz fazlasına eşit olduğunu, yüz yıl yaşasam da bu problemi çözdüğümde hep eksiye düşen bir sonuç aldığımı ve geriye elimde hep sıfır kaldığını anlatacaktım. Bu sıfırlardan kendime bir sır edindiğimi, bu sırrın matematiğe sığmadığını anlatacaktım;

Sustum

Alnımı yere koyunca, göklerin nasıl yere değdiğini anlatacaktım. Mavinin yüreğinle, göğün arasında sıkışmış halini alnım yerdeyken gördüğümü anlatacaktım. Alnımdaki izlerin, senin yüreğindeki denizlerin öz kardeşi olduğunu ve takvimlerden bende hatıra kaldığını anlatacaktım. İki tarih kokan farklı varlığın nasıl olup ta bende bir olduğunu anlatacaktım.

Sustum
Avucuna okyanusları koyacaktım, tut diye.
Yakacaktım; acının tarihini, acıyı unut diye,

Ben susacaktım, çünkü içimden geçiripte anlatamadığım onca şeyi anlatacak kelimeyi bulamamıştım. Susacaktım en güzel harflerle susacaktım, sen o harflerden örülmüş cümleleri alıp önce dokuyacak sonrada benden geldiğini bilerek okuyacaktın
 
---> Sustum ..

breakpt9.jpg


Sustum… Bu vakte kadar,
söz kalesinin burçlarında niçin mahpustum?
Viran olmanın noksan kıldığı bir tutam acıyla,
mürekkep renginde içimi kustum…

Siyahın üstüne renk tanımakla yapılan hatayı,
saçımda an be an artan aklardan öğrendim…
Ve öğrendim susmayı,
akıtmaya kıyamadığım sağanaklardan…
Uyan ey zaman! Bedel iste bitirdiğim yarınlardan…

Sustum… Kelamın koridorlarında infilak eden sedamı,
yunmuş yıkanmış kızıllıklara yar eyledim…
Sustum ve nihayet kar eyledim…
İncecikten bir sızıyla inlerken neyler,
son sözümü,
sona ermeden evvel suskunluk alfabesiyle söyledim…
Evet! Belkide bir zamanlar meyustum…
Ama korkmayın artık… SustumSustum

Sustum… Cana, canana, zamana, mekana, zekana,
korkana, yürek burkana, gökten sarkana, yerle bir olan arkana…
Tuş oluşunu gördüm, sustum…
Yaratık mesabesine indirgenmişlerin haliyle sustum!
Tersine açan bir çiçek gibi,
topladım yapraklarımı gün ışığından,
goncamın içine pustum… SustumSustum

Sustum… Olmayan saygının kaygısını çekerek…
Bağrımdaki çorak toprağa Mecnun’un efkarını ekerek…
Bir ceylanın toynaklarıyla ezildim, geçip gitti sekerek…
Ormanlar uğuldadı gözümdeki son billuru da dökerek…
Hıçkırmak istedim olmadı, sendeledim olduğum yere çökerek…
Harman vakti bir başak kesildim,
biçmekten imtina etmeyen kader adlı orağın önünde boyun bükerek… Sustum…

Sustum… Konuş deseler de…
Söz gümüşünü biriktiririm artık yamalı keselerde…
Özüm her ne kadar kavrulsa da,
Leyla menşeli vesveselerde… Veya…
Kısıtlamış hülyalarım,
açı ortayını yitirse de lüzumsuz hendeselerde…
Söz dedim ya…
Hani ağlamaklı baktığında kelam kesilen mevzu…
İşte o artık bundan böyle, sözü geçmez köselerde…
Sustum… Hakikatte susmak dil çeliğini örseler de…
Neyse… Sustum

Sustum… Gemiler kalkıyordu limandan…
Fora yelkenlerin kirlettiği simandan,
bir hüzün aksetti sonra…
Küçük bir çocuk çehresiyle kanadı ufkun derinlikleri…
İçimdeki ateşler terk ederken o ıtri serinlikleri…
Yaseminler de bivefa, kokmayınca bu bahar!
Hanımeli saltanatını devirince Akdeniz’in rutubet kokan nefesi…
Ansızın yıkılınca z****rlere hükmeden aslanların kafesi… Sustum

Sustum… Sebepsiz yere…
Ruhum yara bere… Eyvahları yollamadan mutebere…
Biliyor musun ah aziz dostum…
Ben sustum...
 
---> Sustum ..

Sustum..siz sebebini bilmeseniz de olur...konuştuğum zamanlarda da tanırdım ben sizi...


"Bir ben vardı içimde çok sevdiğim
Kaçtım kendimden çok uzaklara
Baka kaldım ardından umarsızım..!
Yakmış başımı düşmüş uzaklara.."



oysa söyleyeceğim ne çok şey vardı hayata dair..daha çok gülecektim,daha çok sevinecektim ve mutluluk olacaktı gözyaşı sebebim ama sustum..sebebini sormayın,siz çok iyi bilirsiniz..


Sustum..kanayan yaralarıma tuz bastım yani...sızladı tenim..o kadar çok yandı ki canım..ama siz bilmezsiniz..sizin kanayan yaralarınınz olmadı hiç,kanattıklarınız oldu hep..tuz bastıklarınız değil,bastırdıklarınız..bu yüzden yanmadı canınız sizin..can yakmaktan fırsat kalmadı...


"Başka bir denizde yüzüyorum artık
Derinlere dalmaktan korkuyorum!
Herşeyi olduğu gibi kabullendim
Neden ****ttiniz diye sormuyorum.."



evet Sustum..acılarımı anlatmamak için..!!bilmeyin ne denli ağır yaralarım,kaybettiğim kan ne denli çok görmeyin..!
Sustum konuşmuyorum..zehirdir kelimelerim duymayın!!öyle kolay değildir beni dinlemek..can yakarım konuşursam,kanatırım,kapatılamaz yaralar açarım..ısrar etmeyin....ben yine sizin için Sustum..anlayamazsınız..


nefret değil suskunluğum..kin asla değil..ben o kadar basit duygular beslemedim hiç..!Sustum..size Sustum,kendi içime kan kustum..yoruldum..gidiyorum..


"Taş duvarlar ördünüz
Beni kime döndürdünüz..!
İçimde yanardınız
Nihayet söndürdünüz.."
 
---> Sustum ..

stedimkirf8.jpg


Yoktun!
sustum
ve susmak kırgınlıksa
sustum işte
bir dağbaşı ıssızlığında

Sustum
kilitlerimi kapadım sustum
yaralarımı sardım sustum
demedim kimselere
bir çığlık kanıyor
en derininde yüreğimin!

Yolcuyum
uzak
çok uzaklardan geldim
yorgunum
ellerim boş, boynum bükük
gözyaşı dolu heybemde
kalbimi alıp getirdim sana
ayrılıklarla delik deşik kalbimi
başka bir şeyimde yoktu getirecek

Dalımda güz türküleri
koynumda ateş
seni aradım bir kentin sokaklarında
yapayalnız
ve
yorgun
yoktun

Çocuklara sordum ağladılar
ırmaklara sordum çağladılar

Çiçeklere sordum boyun büktüler
ağaçlara sordum yaprak döktüler
sığındığım kuşlar da uçtu gitti
bir başıma kaldım ortalarda

Senki yetim bir bahçede
bir tomurcuktun hayatın kollarında
çiçeklerin nazlısı, küskünüydün gönlümün
bütün gün seni aradım
yorgun
ve
yalnız
acılı bir yel gibi
dolaştım durdum sokakları
yoktun

Pınarlara sordum akıp gittiler
yıldızlara sordum bir bir söndüler
sigaramı efkâr ettim savurdum gökyüzüne
sonbahar sardı boynumu yaprak yaprak
sonra yavaş yavaş bedenime girdi acı
senden ne bir ses vardı, ne de bir nefes

Gülüşünü, gözlerini, sesini takıp koluna
vedalar bıraktığım durakta şiirler okudum
aklımı yitirdiğimi sanıp,
acıyan gözlerle bakıyordu herkes

Sonra gözlerimi,
ağlamaktan yorgun gözlerimi
ulaşamayacağım uzaklara yolcu ettim
kara trenlere mendil sallayarak.
duygularımı bir vagona kilitleyip
bin ah sürüp dudaklarıma
sustum!
ne kadar susulacaksa o kadar sustum
...
İstedimki,
kalbinin durduğu yer
kalbimin durduğu yer olsun...
 
---> Sustum ..

silentsorrow_sengeldin.jpg


Sustum ve gülümsedim..
bir çığlık kanıyor demedim,
en derininde yüreğimin...

Gülümsedim...
gülümsedim ve sustum...
içimdeki volkanları boğarak...

Sustum ve gülümsedim..
susturarak içimdeki sabır taşını
hüznü yüzümde,
acıyı gözlerimde toplayarak...

Demedim kimselere
bir çığlık kanıyor,
en derininde yüreğimin...
bilirim acının dili olmaz...

Sustum!
sadece sustum ve gülümsedim!
bastırarak içimdeki depremleri...
hançeri sadece kendime sapladım.
sapladım ve sustum!...

Görmedi kimse,
kimselere göstermedim.
içime akıttığım gözyaşlarımı...
öldürdüm,
ıslatmadan kirpiklerimi...

Ama ağlamadığım hiç bir çiçek
konuşmadığım hiç bir yıldız kalmadı
bu şehrin parklarında...

İnadına,
açmadım yüreğimi kimselere
kimselere ağlamadım, inadına
hançeri sadece kendime sapladım.

sapladım ve sustum!...
sustum ve gülümsedim!...
Sadece sustum ve gülümsedim!
boğarak içimdeki dalgaları...
kıyısız denizler gibi...
Sadece sustum… sustum ve gülümsedim!...
gülümsedim ve sustum içimdeki çocuğa!...
açan çiçeğe, uçan kuşa, gökteki aya!...
yüreğim kan ağlarken de gülümsedim.
gülümsedim acılara, ihanetlere…
gülümsedim baharlara!...
yağmurlara,bulutlara
rüzgarlara, sulara
gülümsedim!...
gülümsedi!..
gülümse...
gülüm...
gülü...
gül...
 
---> Sustum ..

Süresiz saçmalamalara eğildim, sustum… İşte ne olduysa o anda oldu.
-


Sustum... İşte ne olduysa o anda oldu, herkes de benimle sustu. Işıklar, gürültülü bütün evler, sokağımdaki o hazin çığlıklar bile. Kendini renklere gizlemiş bütün insanlar rüyalarıma düştü sanki. Karanlık ve bomboştu içim, sadece susmuştum. Geceleri sabahı bekleyen yanımı hep unuturdum. Gece hep aynı istasyondu, terk edilişlerimin sokağında. Ben de hep aynı treni kaçırırdım, bu garip yolculuklarımda. Deli gibi kitap okurdum, deli gibi, bilinçsizce, bomboş... Hep bir şeylerden kaçmaya çalışırmışım gibi, peşimdeki gölgelerle yeniden tanışırmışım gibi. Sözcüklerden korkardım, o alıp ta geri getirmeyen cümlelerden. Anlamlarını düşünmekten korkardım, yüklerini kaldıramayıp düşmekten. Sancılarımı paragraflara dökmekten. En çok ta kendimden korkardım, geçmişimden. Kimseye anlatamadığım çocukluğumdan… Anlatamazdım bütün çıplaklığıyla, sona benzerdi çocukluğum. Bende kalması, beni acıtması gerekirdi aynaya her baktığımda. Oysa aynada çözülmüyor yüzüm. Karanlığın ardından görünmüyor yüzüm…


Sustum...
İşte ne olduysa o anda oldu, kendime bastım. Bir kez daha ezdim ayakta kalma savaşlarında kazandığım zaferleri, gençliğimi. Bir kez daha ağladım ardımda bıraktıklarıma, sevgilerime. Hiçbir şey olmamış gibi maviye boyadım yüzümü, yağmurdan oldum. Aslında hiç dayanamazdım susuz kalmaya. Gençtim, ayaklarım hızlı hareket ediyordu. Kendini boşluklara sürüklüyordu, durduramadım.

Sustum… İşte ne olduysa o anda oldu, sabaha karşı kendimi kovalarken uyandım kâbuslarımdan. Şehirden ürkerdim, o garip masumiyetinden. Kendimi yenince insanları kovalardım, sokak köpeklerini. Sonrada gün bitmeden atılan bütün çöpleri, hani o rüzgârın kaçırdığı çöpleri… Rüzgârı kovalardım, belki de hayat dedikleri o gerçeği. Sokak lambalarının yanından geçen hep o aynı gölgeyi. Kendimi kovalardım, ya da gerçeği yalnızca gerçeği. Oysa geçmişten gelen koşuşturmalara benzetirdim ben her şeyi. Karanlık bir sokakta ayrı yönlere koşardık. Kavuşma arzusuyla daha hızlı koşardım, ben senin peşinden uzaklaşırdım sen de benim. Sonra birden bire kendi peşimde dolaştığımı anlardım. Dönüp sana yetişmeyi düşünürdüm saatlerce ve uzaklığımızı fark ederdim, dönemezdim geriye. Yarım kalırdım.

Sustum… İşte ne olduysa o anda oldu, sabaha karşı kendimi kovalarken uyandım kâbuslarımdan. Garip tekrarlara dönüştü ömrüm… Gün biterdi kendimi yakalayamazdım, yorgun düşerdim. Hızlı kaçıyordum sanki kendimden, beni anımsatan her şeyden. Şehrin o garip masumiyet maskesinin ardındaki kirlilikten. İnsanların koşulsuzca kabullendikleri her şeyden delicesine kaçıyordum, ama koştukça kendime düşüyordum… Korkularımın saklambacında aradım sesimi. Çocuk kalmayı istediğimden bile emin değildim. Koştukça kendime düştüğümden, düşündükçe sana düşmekten delirdim…

Öyle bir çocuk yanım vardı ki; kuşların nasıl uçtuğunu bir türlü anlamasam da, hep uçmayı hayal ederdim. Kendim gibi değil, onlar gibi uçmak isterdim. Öyle bir çocuk yanım vardı ki; seni oyuncaklarımdan bile çok severdim. Sözler biriktirirdim, sesler biriktirirdim sonra büyüdüm birden bire, işte ben gazoz kapaklarını o zaman terk ettim. Bütün renkli misketlerimi o çocuk yanıma yuvarladım artık dönemem geriye, çocukluğumun dönme dolaplarında kayboldum.

Sustum… İşte ne olduysa o anda oldu, çok yarım kaldım. Eve yorgun döndüm, heyecanla kendimi öldürdüm. Yüzümü gizledim, bir tek yüzümü. Aynaları kırdım garip bir telaşla. Taşındım şehrinden, taşındım hayatından. Aynalarda yüzümü öldürdüm.
Karanlığını susturmaya çalıştığım her gece başkalarını aradım, başkalarıyla doldurmaya çalıştım seni. Acımadan öldürüp içime gömdüğüm her bir umut için, yıllar sonra mumlar yakıp sabahın ilk ışıklarına dek başında bekledim. Defalarca özür diledim, hatalarıma bastım affetmedim kendimi… Her sabah; işte bu sabah ayrılığı yendim diye kendime yalan söyledim. Yine yalandan gemilerle, yalan adalarımı aradım durdum. Kendimi terk etmelerim yani ayrılıklarım, seni başkalarıyla doldurmak kadar saçmaydı. Süresiz saçmalamalara eğildim, sustum… İşte ne olduysa o anda oldu.
 
---> Sustum ..

Aşkı sordular, sustum
Sevgi dediler, sustum
Özlem dediler, sustum
Ümit varmı dediler, sustum
Kader dediler, sustum
Gidelim dediler, durdum!

Seni sordular,
hele bi yarın olsun dostum!

(Belki gelirsin... Bilinmeyensin! ! !)
 
---> Sustum ..

yadenetantalyark8.jpg


Sustum!
.............
yüzünle konuşuyorum şimdi!
bir beyaz hayal seriliyor çimenlerime;
papatyalara benziyor...(dönüyor sonra sarışın bir kuş sürüsüne..)
gözlerinde dokunuyorum güzelliğine..
seni özlüyorum anlamıyorsun
tutup öldürüyorum birini (sevgim kanıyor..)
gömüyorum sineme...

sustum!..
............
ellerini tutuyorum şimdi!
başak dolu bir ova nazlanıyor gözümde..
göçüyor harman yerlerine..(rüzgara direnen yaba gibi)
bir inip bir çıkıyorsun gene de,
sen duymuyorsun
samanların arınıyor tenimde
tanelerinde acıkıyorum...
parmaklarını yiyorum kimse görmüyor
benimdir onlar, vermem geriye...

sustum!..
............
saçlarını kokluyorum şimdi
tel tel güller doluyor bahçelerime..
kar mevsimini düşünmüyorum hiç!..(leylekler ağaç tepelerinde)
kim demiş!
doruklar beyaz değil!..beyaz değil işte....
sen görmüyorsun
yazdan kalma güneşle eğiliyorum
kırmızıların solmasın diye.

sustum!...
...........
uzaklığını ölçüyorum şimdi..
mesafeler artıyor içimde..
yollar büklüm büklüm..yollar dikine...(noktam derinleşiyor gitgide)
sen bilmiyorsun
kilometre taşlarını kaç kez saydım dersin...
bir tanesi bile yoktu
kapının önünde...

bir kürek kor ateş bulup
üfledim yüreğime...
 
---> Sustum ..

Sadece sustum !...

Ağır yenilgilerle...


wol_error.gif
Resmin büyük halini görmek için buraya tıklayın.
sndmve0.jpg


birer birer düştü sığındığım kaleler .

yüreğimde kalan


wol_error.gif
Resmin büyük halini görmek için buraya tıklayın.
izleruf7.jpg


karanlık izlerdi sadece....

elimde kalan bir yudum sevgi..


gzyamuz4.jpg



gözyaşım ...

umutlarım ...


wol_error.gif
Resmin büyü halini görmek için buraya tıklayın.
bakabaharkz6.jpg


onlar başka bahara kaldı...
 
---> Sustum ..

siyahbeyaz174ei8.jpg

Dudaklarımın Arasındaki Şarkı
Saçlarımı Oksayip giden rüzgar
Yüreğimin Kanı İle yazdıgım Şiirler..
Akan deryalar.. Nehirler Sustu
Sustu.. Uzaktaki Yar. Sustu..
Hep Konustumda ne olduki.
bitkin kirgın..
perisan yasadim.
Kanımla yazdım yüreğime Nakısladım..
Öyle sevdimki seni.. sevdimde ne olduki
Kara saplı bicak sirtinda yasadim
Sabahlara kadar inleyip
Günesi Gözyasimla selamladim
hayallerime yazdım
düslerimde topladim
yüreğime koydum seni
yüreğimdeki en derin yerine..
Koydumda ne olduki.
Ben sustum sen söyle uzaktaki yar
söylesene gönül yaram.. ben hep susmadımmı..
bu dört. duvar arasina hapsedilip..
susmaya mahkum edilmedimmi.
canım diye sevmek hakkım değilmi.
seni, hayal edip sensiz yasamadimmi..
duvardaki resmine bakip Kahir dolusu ağlamadımmı..
Ben sustum.. gülüm sen söyle... ben sustum
Söylesene hasretim sana değilmiydi
bu yalvarislar bu yakarislar
canım gibi sevmedimmi seni
sevipte canıma katmadımmı..
söyle. uzaktaki yar..
ismini dudaklarima hece yapmadimmi.
seni mavi bulutlara yazip düslerimle toplamadimmi.
sana olan sevdami söyle..
yildizlara. haykirmadimmi
ben haykirdikca.. bir bir yildizlarim kaymadimi
söyle düsmedimi yildizlarim düsüp kaybolmadımı..
gökyüzü.. birden kararip simsekler cakip kasirgalar. kopmadımı
cehennem gibi yanan yüreğimin üstüne
Yağmurlar yağmadımı..
Yağmurlarin yüreğimi söndürmediğine sahit olmadinmi
Hep sana yanmadımı yüreğim söyle yanmadımı
ben sustum be canım sen söyle ben .. zaten hapselip. susmaya
Mahkum edilmedimmi..


Ayaz geceleri sensiz titreyerek bitirmedimmi ?
söyle ...ben sustum.. ben hep susmadımmı..?
nemli kirpiklerimde sensiz geceleri öldürmedimmi?
yüreğim sizlarken.. yarali gönlüme kırılmadınmı?
yüreğime hep ayni acı hep aynı iskence.. dolmadımı ?
taptımda sana ne olduki .. hep yıkılıp kahır dolu ağlamadımmı?
diz çöküp önüne.. avucumu açıp yalvardim
yalvardimda ne olduki.
kalbinin dilencisi .. yüreğinin kölesi oldum be belalim..​
 
---> Sustum ..

b-15593-yaln%C4%B1zl%C4%B1k.jpg


Sus
Kaldır at şu yıpranmış sözcükleri
Ellerimde ellerinle büyüsün düşündüklerin
İlk yaratıldığın güne dön

Sus
Ne bulduk iki yüzlülüğünde seslerin
Sus büyüsün bu derinlik
Büyüsün öğreneceklerin

Sus
Bu gürültü yıkacak evreni günün biri
Sus tükeniyoruz soluk soluğa
Buğu gibi
 
---> Sustum ..

love4fp0.jpg


Sessizlik yağdı
Yapraklarını döken
Üşümüş çocuk duygularıma...
Sarıldık
O ağladı ben inledim
Sessizliğim yağma sus...

Martılar geldi
Yılların kahır rengini
Buğusunda saklayan pencereme...
Bakıştık
Onlar anlattı ben dinledim
Sessizliğim yağma sus...

Bir sandal vurdu
Kıyısında yakamoz gölgelerini
Sobeleyen sahile...
Gövdesi paramparça
O harap ben bitap
Sessizliğim yağma sus...
 
---> Sustum ..

adszkd1xv5.png


Kanat,
Neyin gerisinde kaldıysan

Hangi ıslık arsız mizacından çalıntıysa
Sol anahtarın kilidini ona doğru fırlat...

Çık git aklımın köşe kenarlarından
Odamın eş kenar üçgenlerinden...

Sızıntı hatırlatmaların,
Bir de tırnak aralarımda bıraktığın kokun dışında
Sana ait hiç bir şey kalmadı demeyi
Çok isterdim inan...
Ama içimin en karanlık yüzüne
Maden işçileri gibi hünerli delik açmaktasın...

Giderek derinleşen yaralarım içinden
Süzülürken öylece sen
Kanın alyuvarlarından ayıklayamam bakışlarını
Kirpiklerin saplanır hücrelerime,
Ellerin nabız atışlarını kaybeder trombasitlerimde...

Sen aklını yitirirsin mezelerin elden ele dolaştığı
Rakı arası dertli dost sohbetlerinde
Ben aklımı yüreğinin tozlu izlerinde ararım
Bir kaşif bilgeliğinde...

Arama beni diye her telefonu yüzüne kapayışım
Makyajı yüzünün matemine yayılmış
Palyaço gülüşü sahteliğinde...

Sus...
Acının mizacı sert,
Kaburgalarını delmeden kurtulamayacak zehrinden...
Sus...
Dilini karıştırdıkça bu oyuna sen,
Dalga dalga tenimin altından geçiyor bu kabus...
Payını alıyor kalbim aşkın zemherinden...


Sus...​
 
---> Sustum ..

imdilmekvaktiydiiq2pk6.jpg


Ve bölüyorsa uyku uyumayan düşlerinizi ölüm ,
Mabetsiz saklanan şaraplar kadar eskitirler hatalarınızı..
Ve nefretler koyunda sevişirken ruhlar
Kolları birbirini dolamaksınızın içlerinden geçip gider sakladıklarınızı.
Şimdi fısılda! En büyük çığlıkları atacak kadar sus .
Piramitlerimde gün ışığı görmeden.
Eriyen onca gözden , söylenen onca sözden yitip giden uyunmadan görülen düşten farkı yoktur görülen maddesel benin. .
Kıvrılıp yatar topraktan fırlayan ceninim
Beni oraya sokan, ellerini kan bürümüştür hayaletlerin.
Ettikleri çığlıkları bi anda duvarlarda sakladıklarında .
Sembolleri yok olmadan önce çizecektir tecavüz sahnelerini..
Şimdi fısılda! En büyük çığlıkları atacak kadar sus .
Ve tavizlerinizi çıkartıp kanatlarınızı iade ettiğinizde adı melek olan şeytana
Ve ellerini tutan kelepçelerden, görülen etten daha karanlıksa için
Şimdi!
Fısılda. ...
Son kez!
... En fazla konuştuğun gün ve son kez çığlık atacak kadar sus.
 
---> Sustum ..

dsaaa4tb.jpg



Bekliyorum gelecekleri günü.
Sen bu delinin kaç öğünlük anti-deprasanıydın.
Sanki bir ilişki hastane.
Beni budist rahip seni sinir savaşlarına sokan.


Sus melankolik gece çarpması.
Parmaklıksız odalarda öldür ifadesiz bu aşk hastasını.
Hesabı kesildi ayaklarının hayattan.
Sana ulaşamayacak kadar binlerce endişe.
İnfilaktan bir hamak.
İnfilaktan kamuflaj.


İlk delirme anıyla ilk şiirin savunması alındı.
Normal olduğuna sığınılan imgelerde dağıldı çaresiz çırpınışlara.
Geriye dönen ipuçlarıydı aşk.
Şimdi hasta odasından el sallar suretsiz boşluklara.


Çeteresi tutulan nöbetlerde.
Akli özgürlüklere iskele-tornistan.
Örtüşünce ölümün diğer yüzü şizofrenik gel-gitlerle.
Kaçtı aşkın en sakil ve en sakin hallerine.
Sığındığı bir özgüven parçalanması, şeytan çıkarması ayiniydi.
Rüyadan döndüğü vakit.
Akşam yemeğini zikretmeye takatsiz bir zırdeliydi.


Bıçak sırtı bir sevda içinde.
Tepesinde beyaz önlüklü bir esir.
Dilinde sus hecesi binlerce küfür​
 
---> Sustum ..

b-21940-yaln%C4%B1z.jpg


Sus
Şimdilik beni en son sen ara
Üzünç meleği dolaşıp dursun odamda.
Sus

Kıs omuzlarını, küçült kendini
Birşey isteme, istemeye yeltenme
Arzuyu arzulama sus
Hoşa görün, hoşa git...****tme
İncin, içini kanat... Hep acıt kendini
Kendini kalabalıklara sun..Boşluğa el salla
Güleryüzlü ve canayakın bir hayalet ol
Yüzünü hep onlara tut
Gözlerini içine çevir
Nefesini tut ve yaşa
Sus

Çünkü bitmedi daha
İçindeki o büyük hazırlık
Ve sen sevdikçe...sevdikçe
Amansız bir sevda halinde birgün
Ölecek bu kasvet, ölecek
Benimle birlikte.
Sus

Şimdilik beni en son sen ara
Üzünç meleği dolaşıp dursun odamda
 
---> Sustum ..

4pk5.jpg


‘’Ben seni unutmak için sevmedim,
Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim…’’


Gittin…

Sustu dilim.

Yüzümü döktüm yokluğuna…
Avucumda hüzün…

Bende gidiyorum, ayak seslerinin duyulmayacağı kuytulara…


‘’Bir demet yâsemen aşkımın tek hatırası,

Bitmiyor ayrılık, dinmiyor gönlümün hicrân yarası…’’


Gittim…

‘Bitti’ dedim…

Sensizliği sürgün ettim yüreğime, ayaz gecelerde…

Bir yalnızlık sustu, senli uykuların hayalinde…
Ve yüreğim dillendi, yokluğunu uyandırırcasına…

Düştü yalnızlık gözlerimden…
Sema’ya haykırdım, yüreğim elimde…


‘’Gelse de en acı sözler dilime, uçacak sanırdım birkaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime, hani ey gözyaşım akmayacaktın? ‘’


Yoktun…

Düğümlendi sözcükler içimde…
Süzüldü yüreğim gözlerimden…


Gittin
Bittim
Gittim
Bittin

(Sandım)


Ve yandı ömrüm gözlerimin önünde…
 
---> Sustum ..

yolculukcq0.jpg


уüяüяüм ...

Ardinsira kostum dönersin diye
Kiyametler koptu, sen hic duymadin..
Gece gündüz gecer hayalin gözümden
Günesim karardi, sen hic bilmedin..

Birak üstüme gelsin ciplak atesin,
Günahkar ruhumu yaksin da gecsin..
Dagitsin icimde kalan ne varsa,
Savursun külümü döksün de gecsin..

Yürürüm gecede,yanarim senin icin..
Bilirim yine de
Sen asla dönmeyeceksin..


Koparip gögsünden uzat yüregini,
Kurusun gözyasim mahsere kadar..
Nelere degistim senin hayalini,
Bilseydin kalirdin sonsuza kadar...

Birak üstüme gelsin ciplak atesin,
Günahkar ruhumu yaksin da gecsin..
Dagitsin icimde kalan ne varsa,
Savursun külümü döksün de gecsin..

Yürürüm gecede,yanarim senin icin..
Bilirim yine de
Sen asla dönmeyeceksin..
 
---> Sustum ..

ayrlklj4.jpg


αуяıℓıqıη нє∂ιуєѕι ...

Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben...

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benden sana
Ayrılığın hediyesi olsun

Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun...
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun be... bu son olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken mazeretim olsun!

Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!
İşi-gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında sensizliğin
Hiç uyumamış bir ben...

Şimdi dişlerimi sıkıp
Dudaklarıma kanamayı öğrettim
Ki bu kızıl damlalar
Körpe yanağında bir veda busesi olsun
Bu da benden sana
Heba edilmiş bir aşkın
Son nefesi olsun...

Kafamı duvara vurmadan
Tanıyabilmek seni
Beyninin içindekileri anlayabilmek
Ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öylece durdurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
Olsun be! ne olacaksa olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken şikayetim olsun

Gözyaşım utangaç boynunun ****den kolyesi olsun
Her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun
İsterim sen de yan ömrüne hep ağla
Hep ağla bu benden son dua
Bu benden AYRILIĞ'IN HEDİYESİ olsun ...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst