Sustum ..

Lilith

Daughter of the Void
Admin

- aRşiv. -

beniunutma2xe8ub6ko0.jpg


Susuyorum...
Umuda açılan tüm kapılarımı kapatıp,
ıssız bir kösede karanlıga gömülüyorum!
Içimde bir kız çocugu var, duyuyorum sesini...
"Hadi gel, oyna" diyor,
"Ben artık oynayamam" diyorum.
Sesi uzaklaşıyor...
Uyanıyorum...
Yine karanlık,
yine sessizlikteyim.
Kapılarımı açan olmamış,
Hala kapalıyım!
Aklıma bir cümle geliyor,
kimbilir nerede okudugum...
"En büyük acılar bile 21 gün sürermiş!"
Bu kaçıncı 21 gün?
Neden hala devam ediyor?
Neden 21 gün
ve bu 21. gün neden gelmedi bana hiç?
Sorular soruları kovalıyor
ama ne bir cevap var
nede değişen birşey...
Kalp yas tutar,
Göz yaş tutar,
Aşk tutulmaz.
Bende tutamadım aşka dair umutlarımı odalarımda
Onlar açık kapılardan çıktı,
gitti ve ben sadece kapıları kapatabildim arkalarından!
Susuyorum...
Bütün beklentilerimi asık bırakıp havada,
Karanlıgın çıglıklarında,
Sensizligin sessizliginde uykuya dalıyorum...
Bir ses olsa uyansam!
 
---> Sustum ..

Aldandim bir kere aldandim baska,
Anladim bu yalnizlik daha bir baska,
Bir daha farkettim bu dünya laska,
Sustum.

Sevmek dedikleri koca bir cile,
Yine de sevmistim ben bile bile,
Felekten buldugum bir sürü sille,
Sustum.

Ne zaman aglasam sabah olmuyor,
Ne zaman haykirsam cilem dolmuyor,
Ne zaman ansam gönül durmuyor
Sustum.

Uzaktan uzaga yare bakardim,
Ben kendi dilimce türkü yakardim,
Kosa kosa yüregim ölüme vardim,
Sustum.

Bilirim faydasiz teselli bana,
Bilirim bin cile yüklendi cana,
Anladim tükendi alemde rana,
Sustum.

Bir sarki söylesem ah etsem bin kez
Dostarim bir yana ; gülüyor herkes
Bu son siirim , bu son bir nefes
Sustum.

Baglandim cözülmez asklar gönlümden,
Canimi feda ettim , ömrü ömrümden,
Dünya! dogruymus hayir yok senden ,
Sustum.

Anladim ; anlamsiz asklarin anlamsizligini,
Anladim ; bir sevmek ugruna verilen cani,
Anladim ; sensizligin zor anlamini,
Sustum.
 
---> Sustum ..

muhtacmar4nz8.jpg


Sana Uzak Kentlerden Birinde,
Yağmur Taneleri Ağaçların Yapraklarını Islatıyorken,
Toprak İçine Çekiyorken Yağmur Tanelerini
Ben
Yine Sana Susadım
Hayatım SIR ve Ayaklarım Nasır..
Dakikalar Geçmek Bilmezdi .
Şimdi İse Senden Ayrıyım, Aynı Nefesi Bile Alamıyorum .
Sonum Yavaş Yavaş Geliyor,
FarkEdiyorum!
Ben Sana Daha Fazla Yabancı Ölmek İstemiyorum, Bir Şarkımız Olmamıştı Söylediğimiz
Bari Bir Şiir'imiz Olsun Diye Bir Gece Boyu Uyumayıp O Şiiri Okumuştum Sana.
Şimdi Yuvasını Kaybeden Kuşlar Gibi Kanat Çırpıyorum ACI'Lara.
Şimdi Saat Bile Yokluğun Belası . Ben Sensiz Geçen Her Saniyeye İsyan Ederken, Sen Benden Çok Uzaklarda Bir Yerlerde.Ne de Güzel Günler YAŞAMIŞTIR Oysa.

Burada da Toprak Sen Kokuyor
Kalbim Senle Atıyor,
Ve Ben Hala Sana Şiirler Yazıyorum Gecelerim
Feragat Ederek
Gözlyaşlarım Hala Sana Akıyor .

Deniz Bile Acı Kokuyor Bana
Şehirler Ayırmadı Bizi, Önce Sen Gittin
Şimdi İse Ben Yokluğunun Verdiği Kahırla Yaşıyorum .
 
---> Sustum ..

uzaklarda8utfo9.jpg


İnsandan dosttan uzakda
Bu gece canım yalnız kalmak istiyor,
Herkesden uzak, her sözden, gözden uzak…

Kimseyi istemiyorum şu beni hiç terk etmeyen yalnızlığımın yanına… Bu gece ve her gece sus pus olmak istiyorum…

Şu koskoca evrende, şu sonsuz karanlıkta attığım sessiz çığlıklara hiç bir kulak şahit olmasın… Uzaklara döndürüp gözbebeklerimi, boş düşüncelere dalıp, öylece kalmak…

Hiç konuşmadan,
Hiç duymadan,
Hiç görünmeden…

Bu gece canım yalnız kalmak istiyor,
Hiç bişey konuşmadan, insandan, dosttan uzak…


Beni seven herkesten saklanıp, kendi dünyamda, kendi düşlerimle kalmak istiyorum… Beni sevmeyen herkesin hayatından kaybolup, onları kendi dünyalarına bırakıp, öylece uzaklaşmak istiyorum…

Konuşmuyorum…
Dilim lal…
Düşlerim tutuk…


Bir ben, bir de yalnızlığım varız… Beni yüzüstü bırakmayan bir tek o… Bu gece ve her gece uzak durun benden, dokunmayın dünyama… Susun, n’olur susun… Rahat bırakın beni… Çare değilsiniz derdime…

wol_error.gif
Resmin büyük halini görmek için buraya tıklayın.
senden20yadigarshrbk7.jpg


Böyle değildim sensizliği bilmezdim ben bu bu garip huylar senden yadigar
Böyle değildim ben sensizliği bilmeden,

Bu garip huylar senden yadigar…


Bu garip halim,
Bu tutarsızlığım,
Bu zaman tutmazlığım,
Bu hırçınlığım,
Bu yalnızlığım…

Hepsi senden kaldı… Taşımak zorunda bıraktın bu yükü bana… Bu ben miyim?.. Değilim!

Ne varsa gönlümde sen aldın götürdün yar,
Bu hüzün bana senden yadigar…

Ne bıraktın bana bu garip halden başka?.. Sen sadece canımı değil, koskoca Ben’i götürdün benden… Geride bıraktığın koyu karanlık bir hüzün…

Sonu gelmez… Bitmez… Tükenmez…
Bir sen vardın bende, birde ben… Sen kendini aldın gittin… Ben kalırım sandım, oysa çoktan sana dolanmışım… Sürüklenip gittim, farketmeden çekip götürdün…

İçimde ağlayan bir çocuk bıraktın yar,
Bu acı bana senden yadigar…
İşte kalan bu…


Ağlayan, sızlayan küçük bir çocuk…
Ama bitti, artık gözyaşı birikmiyor gözpınarlarımda…
Bu acı artık sadece yüreğimde ve gözlerimde değil…
Bütün bedenimde…

Tek bir yanım yok acıyan…
Baştan aşağıya acıyorum…
Ama hissetmiyorum!!…
 
---> Sustum ..

2iu3.jpg


Delisin derdin Hep...
Doğru...
Hiçbir raporda sabitlenmemiş
deliliklerim var benim.
Hele biri vardı ki en Büyüğü!
Seni Sevişim...
 
---> Sustum ..

sustumpe0.jpg

Buralarda gece uzun
Gün ışığı yakındır..
Var git artık bakma ardına..
Ölüme fazla sokulma ama..
Düşün ki;
Mevsim rüzgarlarının savurduğu bir orman insan..
Sev onu, sokul, konuştur..
Doludur fazla üstüne varMa..

Hep susmak.. Susmak..
Yetmiyor bazen..
İşte bu yüzden bütün ışıkları yanmalı yeryüzünün..
Ozanlar herşeyi anlatmalı..

Var git artık!
Acıyı aşındırma..
Tut ve at sevdaya uzanan çağlayana..
 
---> Sustum ..

55eiir8.gif


Söyleyemediklerimi Sen anLa..
Delik de$ik yüzLer giriyor dü$LErime
eLLErini ariyorum..
Seni ariyorum..
Gördüðüm her resimde,
aynalarDa Seni ariyorum..
$arkilar susTu.
Ama ben Susmuyorum..
Çünkü;
...
 
---> Sustum ..

66951510kc4.jpg


Sensizim.. Üşüyorum!
Bu sana yazdığım son satırlar...
Bu dinlediğim son şarkı bizim üstümüze söylenmiş. Kilit vurdum kalbime,
umutlarıma. Ne bundan böyle sevdaya dair bir şeyler beklenebilir yüreğimden ne
de nefret edebilirim birinden. Ben hamal değilim ki; hep kahrını taşıyım ömrün;
Alın artık üzerimden hayata dair ne varsa. Alın sevdaya dair acıları, paylaşın
aranızda...
Sen sanıyorsun ki, kolay geliyor gidişin bana.. Arkanı döndüğün ilk andan
gözlerim gülecek mi yeniden sanıyorsun? Söylesene! Sen ne sanıyorsun aşkı,
sevgiyi, söylesene! Kolay olan, kaçmaksa, yalansa, vazgeçişse; ben zor olanı
seçiyorum ve Seni Hala Seviyorum.
Sen öyle san, farzet ki her şey çok kolay... Gittiğini sandığın sen, giderken
bende kalanlarını, yani seni, yani aşkı, yani bizi alamayacaksın benden.... Geri
vermeyeceğim onları, benim onlar, bana ait.
Biliyor musun, acı olan asla gidişin değil.. Belki bir gün sevmeyi öğrendiğin de
yanında ben olmayacağım.. Bir sabah gözlerini yeni doğan güne açtığında başkası
olacak yatışında.. Benim içinse sadece "sen" var olacak baktığım her yerde... Ve
işte ilk defa o gün sebepsiz ağlayacağım, o gün yağan yağmur gizlemeyecek
göz yaşlarımı. Kim bilir belki de aynadaki hayalin ilk kez asacak suratını bana
ve o sabah sensiz ve üşümüş uyanacağım!
Her şeyin bir bedeli var biliyorum ve bende bu bedeli ödüyorum. Ödediğim bedel
sensizlik, yalnızlık, aşksızlık Oysa yüreğim her şeye rağmen mutlu olmanı
diliyor....
Seni bulduğum yerden başlıyorum yürümeye.. Seni düşünüyor ve gecenin ayazında
üşüyorum.. Veda bile etmeden gidişin geliyor aklıma, sadece susuyorum..
 
---> Sustum ..

Susmak;
Bu eylemsizlik eylemi en çok bana yakışıyordu.
Hatırlarım
Gözlerimden kan!
Ruhumdan yaş akarken!

Sustum
Susma gereğinden daha fazla
Ruhumla konuşuyorum
Kimseler duymuyor…

Sustum
Ruhumla hesaplaşıyorum şimdi
Yalnız
Kalabalıklar içerisinde
Sustum
Hayat benimle sustu!

Sustum
Tuz basıp ruhuma!
İçinde aşk taşıyan berduş gibi
Yaslandım suskunluğun eteğine
Kalabalıklara gülüyorum
Yalnız geziyorum cümle alemi
Bir neyzen biliyor(du)!

Sustum
Senin gidişine bile
Hep söylemişimdir ;
“insan yakışanı yapmalı”
Ben hep sustum
Sen hep içime acını kustun
“seni terk ediyorum” dedin
sustum
“yalvarmayacak mısın?” dedin
acı bir tebessüm
sonra….
Sustum
Söylenecek çok söz vardı ya sana!
Sustum
Ne ben “kal” diyebildim
Nede sen!
Ne yüreğime baktı
Nede gözlerime
Suskunluğumu bile bile
Dudaklarıma….!
Giderken
Tüm acılarıma rağmen ,
Sustum

Zaman akıverdi içime, akıntıları sürükleyerek ...
Canım yanıyor ilk günden daha fazla
Ama ben hala!
Su/su/yorum
Sana sevgili!
 
---> Sustum ..

Geldin,
Kayboldu ömrümde hüzne dair ne varsa...
...


Sildin,
Kurudu birikmiş yaşlarım soluğunla...
...


Geçti,
Yaralarım, kabuklarım, ****nmelerim...
...


Gittin,
İçim;
Acıyor yine...


Ben aşka bağladım yaşanılası heveslerimi.

Geldiği vakit sevgili, nefes almaya başlarım ben de. Eklenir ilmek ilmek tebessümler yüzüme. Yüzümde gamzelerim eskir. Rafa kaldırılır inceden göz yaşları. Küfe terkedilir keder dolu naralar. Onun dudağına değer şaraptan, ben sarhoş olurum avuçlarında. Tutam tutam sevinçler raksederler masamızda.

Başım döner, oysa dünya durur.

Ne günler biter, ne geceler eskir. Adımlarımız uzanır hafiften boğaza. Anlatmaya başlarım derdini yokluğunun, bir feryat olup, çıkacakken ağzımdan isyanlar...

Susarım...

"Yine gitme" demekten korkarak, "yine gel" derim, yalvarırcasına. Gözlerim, gözlerinde erirken, deliliğim aklıma gelir. Birer birer uğrarlar şairler, üstadlar yamacımıza.

"güldükçe
gün
devrilir gözlerinin akşamına
gecedir, bir rüzgâr getirir ellerini
öperim... kimseler görmez"


İnceldiği yerde fırtınaların, bir sağnak başlar acizliğinde adımların. Kafamı kaldırıp, yüzünde ayrılığı okumaktan cayarım. O beni yakmaz da, ben ateşe atlarım. Anlatmaya çalışır her gidişin, bir bahara gebe olduğunu. Bu gitmelerinde bir sonu olduğunu.

Nedense,
Nedensiz,
Ağlarım.


Sırf bu yüzden, beni vedasız ayrılıklara terk eder..
Hiç bir zaman el sallamamı istemez gidişinin ardından.
Dayanamam, dayanamazsam dayanamaz.


Geldiklerin yaşanmamışlıklarım,
Gitmelerin yaşlanmışılığım...


Gittin,
İçim;
Acıyor yine...
Yine "gitme" demiyorum, gel "yine"
 
---> Sustum ..

Kadin sevdigi adama sorar: ' Neden Agliyorsun? ' Adam cevap verir: ' Seni sevemedigim için.'

Iste bu yüzden bir kez daha iyi ki varsin diyorum sana.

Senin de beni sevmeni elbette çok isterim. Belki de inanmayacaksin ama, olmasa da olur. Çünkü yillarca sevgimin öyle çok düsmani, öyle çok muhafizi vardi ki, ben seninle onlari astim, inan varolman bile yeterli ve seni seviyor olmak bile büyük bir nimet benim için.

Ve sunu bil ki bu sevgime asla çoklarinin yaptigi gibi yeteneksizliklerimi, kusurlarimi, yalnizlik korkumu, basarisizliklarimi yüklemiyorum. Eger öyle olsaydi, yitirmekten ölesiye korkar, seni kör bir tutkuyla sahiplenirdim.

Oysa seni bir dine baglanir gibi degil, kendi özgürlügümü sever gibi seviyorum.
 
---> Sustum ..

weep8fo.jpg

Bu suskunluğum boşa değil..
Duygularımı dışa vuramayınca yapabildiğim tek şey.. Duygularım yüce.. Duygularım sonsuz.. Ancak hiçbir kelime yok anlatacağım.. Uzun uzun bakmak istiyorum sana.. Ve bakışlarımdan anlamanı sana olan sevgimi.. Fakat olmuyor..
Susuyorum çünkü konuşamıyorum..
Seni seviyorum.. Ve bunu ne yazık ki söyLeyemiyorum.. Bekliyorum o da olmuyor.. Yetersiz kalıyor zaman.. Yetmiyor..
Belki yanlış belki doğru.. Ama gerçek olan bu..
Seni seviyorum..
 
---> Sustum ..

Yine gece..yine sen(sizlik).. yine yağmur..
Kim bilir yokluğunun kaçıncı dirilişi bu karanlık gri!
İflâhı kesilmiş bu ses;bu vurdumduymaz delilik benim mi ?
Aklı ziyanım!
Hangi yanısın dünlerime yas’lanan yarınlarımın ?

Dört duvar..iki harf..bir yokluk..
Şimdi zaman mâtem..!
Mâdem ki silineceğim düşlerinden
Yıkılası gök,çöksün gayrı,
Yırtılsın örtüsü kız kulesinin,
Şerha şerha yarılsın toprak!
Yarılsın ki hortlasın yalnızlığım..
Anlat İstanbul!
Masalların maviye boyanmış sahte yolculuklarında
diner belki sancılarım…

Geceler öylesine ağlamaklı…
Şiirler ölesiye eylül…
Ve ben, son baharında yaralı sözcükler dilinde esir…
Özgürlüğü gök/yüzünden dökülen zülfünün ucunda
kumral bir ölüm bilmişken;
Şimdi duvarlara çizilen tutsaklığım okunuyor
gecenin karanlık ve ayaz suretinde..
Harflerimiz takılıp kalmışken alfabenin aşka geçirilmiş ilmeğinde;
İçimizden canımızı koparmak istiyor A’dan Z’ye AcılarımıZ…
Oysa yan yana duran iki sessiz harf olabilirdik seninle
Ama Yusuf’la Züleyha gibi bitmedi bizim masalımız:
Şimdi Kaf Dağı’nın kıyısında küllerimizden doğacak kadar bile YokuZ..!
Sanır mısın ki bin bir gecede yaşamaktır bizsizliğin lisanı (?)
Eğer öyleyse oku !
Âmâ kuyularda büyüttüğüm suskunluğumun çığlığını..

Ama dokunma!
Ellerinden dökülen kızılca acılar yaralarıma tuz bassın..
Sen ardına saklandığın bulutların sırrına yasla adını;
Kentinin esmer saç’ak’larından salınan
kardelen ayazı yağmurlar öksüz kalmasın…
Dokunma!
Suretime işlediğin sevdanın resmidir gözümdeki ıslaklık,
Bakışlarım yol boyu eylül sancısı…
Yollarıma devirdiği ayakları hatrına
iz sürüp geçtiği çukurlara ömrümü adadığım!!
Öyle bir çakmışım ki hasretini gözlerime
Seni ağladığımdan beri kayboluşun yokuşlarında dolanır âmâlığım…

Şimdi unutulmuş bir şehirdeyim metruk ve viran..
Islanan kaldırımlarda sonbahara emziriyorum
yokluğunun savunmasızlığını.
Bir kuru yaprak çıtırtısında tedirgin
Ve düş yamalı zamanlarca bitmek bilmeyen gecelerin
kimsesiz firarisi yorgun yüreğim.
Nefessizim..!
Sensizliğime irkilmiş korkak bir zaman tiryakiliği dilimdeki..
Bir karanlık ki avurtları çökük çocukların yüzlerinde
meçhule düşmüş yağmur ürkekliği…
Bir karanlık ki kervan geçmez kuyularda Yusuf biçareliği…
Ki merhametsiz bir iç çekişin duldasında ihanetle yıkanmış kavimlerce
Kâbil örfü kâbuslarda kanıma susamış toprak!
Ey dudaklarımda ateş artığı ağıtlar yaktıran yazgı!
Tuttuğum kalem bir taze ölü doğurmadan sabahlarına
Topla hasretimi uykusuz gecelerden;
Yoksa şakaklarımdan fışkıracak cehennem..!

Dilsizliğime sürgü rüzgâr..
Gözlerin, düşlerimin gök-kubbesinde düşmeye hazır bir intihardır.
Alfabesini gözlerinde bulduğum,
olmazlığımıza seni anlatan bir lisandır aşk;
Suskundur..!
Sonbaharın ellerinde büyümüş bir terk edilişin gölgesidir taşıdığım karanlık..
Saçaklarda karantinaya alınmış bu ıslak gri,
bulutların rahminde kutsal bir sancıyı yüklenmiştir.
Mevsim, yokluğunu kuşanmış tüketirken varlığımı;
Kirpiklerimden boşalan hüzünler yaprak dökümüdür sensizliğimin
Ve sen;
Rüzgârın göğsünde geçmiş zaman masallarından içime savrulan düş!
Sen, uykuları gözlerinde kolye yapmış takınırken;
Ben, alev sarısı kâhırlar damıtırım talana yüz tutmuş yaralarımdan,
Bilmez(mi)sin..(?)
Hadi korkma! Karanlığın parmak uçlarıyla dokun yaralarıma:
Yakup’un ağıtlarında anlattığı;
Körlüğe aşina kuyularda gömleğindeki sızıyı aşk sayan..!
Ayakları kızıl denizlerce kan-revan;
Ben o sürgünün yollarında bir akılsız başım.
İnadına zindanlara koşarken düşlerim,
Geceye küsmüş ay’sız sularımda Züleyha senin bakışların..!
Bilmezden gelme!
Geçmişimi saklayan bekleyişlerim tanığımdır:
Sebebi sensin karanlığıma kök salmış yalnızlığımın!...

Bir vakit sevdana sır olan gecelerim
Şimdi kâbuslarımı duvarlara asmış, korkularıma sırıtıyor
Ve her yeni gün yeni bir sancıyla doğuyor sol yanımda.
Uykularımın şafak bilmez demlerinde
yalancı baharlara aldanırken düşlerim;
Bakışlarıma tünemiş gözlerin damla damla bir son yazmakta ömrüme..
Avuçlarımda biriktirdiğim yağmurlar,
Eylül kadar asi zamanlarda boğacak beni biliyorum..
Biliyorum; hükmü yok o canıma aşina intiharların.
Öyleyse ateşle fitilini en sessiz ihtilâllerin:
İdamlık bir sevdanın dar ağacında
Çığırtkan bir sonla ölemeyecek kadar günahkârım
Tam sırası..! düş’ür gözlerini yüreğime...
celladı sen ol yok saydığın sevdamın…

Tufana tutulmuş insanlık/ bir zaman çarmıhlara çivilerken düşlerimi;
Çıplaklığıma mâhrem yazılan gözlerinden içtim çocukça sevişleri.
Sızarken kırmızılar ayak uçlarımdan,
Kurduğun oyundan gideceğini düşünmedim hiç.
Oysa şimdi uçurtması süngülenmiş çocuklar kadar acınası yüreğim
Ve ben gittiğin uzaklar kadar muhtacım Meryem(si) şefkatine.
İnkar etme! Oyunbozansın sevdiğim..Kuralsızca gittin..
Bilesin! Köpeklerin ağzından salyasını akıtan gece
Yokluğunu dişlemeden şakaklarımda;
Kalbimi çatlatan özlemin tükenmez bende.

Hasretim benim!
Bilir misin (?)
“Hiç gitme” diye yollarına dolanan gök-kuşakları bırakmak isterdim
gözlerinin kahverengi sarhoşluğuna.
Hep içimde kal isterdim,
Ne dersem diyeyim çıkma…
Oysa şimdi yalnızca sessizliğe esirgediğim sesimle
Sensizliğime yama yaptığım kambur öyküler anlatabiliyorum yokluğuna.
Evet susuyorum..
Konuşacağım ne kadar “sen” varsa o kadar susuyorum
Bir mezar taşı ne kadar susuyorsa
Sararan hüzünler,denizler,martılar…
Ne kadar susuyorsa eşikteki gidiş,
Dilimdeki veda,penceremdeki bekleyiş…
Şu kız kulesi,bu çölleşmiş şehir
O kadar susuyorum..!
Çünkü daha konuşacak kadar vazgeçmedim senden..!

……………
…………………
………………………

Ve hâlâ gece..hâlâ sen(sizlik)..hâlâ yağmur..
Dört duvarda iki harf kadar ölünesi YokluğumuZ..!
Sen anlat gerisini; ben sustum İstanbul
Nasıl yanardı Kerem,kimin delisiydi Mecnûn
Mem kimin ateşinde içti hasreti (?)
Sen anlat, anlat hele dinlesin bilmezler!
Aşkın dilinde yalnızlığın kaçıncı haliydi Nûn..?

//ıslak bir eylül
yokluğumuza düş’tü İstanbul//
 
---> Sustum ..

sustumac8.jpg

Gidişinle LaL oldu kelimelerim.. .. Sustum .. Parçalandım.. Güç gösterisi yapmaya çalıştım, en çok o zaman ele verdiğim zayıflığımı..
.. .. . ..
Sen benim eksik yanımsın.. . eksilen yanım.. şizofren yalnızlığım.. ..
gelme artık.. düştüm. .. senden.. . düşümüzden. .
seni kalbime sakladım..
 
---> Sustum ..

940sustumyk81yt7.jpg


Gözlerim qecenin siyahında dans ederken,
Tadını unuttuqum bir duyqu kondu yüreğime..
- Sen?
- Kaybettiğin ''mutLuLuk''..
- Neden geLdin ?
- Sen çağırdın !
Son kez
Kırdım yüreğimin kiLidini...
Şimdi iyi dinLe…!
Sen;
Sevqiye aç yüreğim…
Tükenen umudum..
Kendini kaybetmiş cümLeLerim..
Acıtmayan hüznüm..
Akmayan gözyaşım..
Vazgeçmeyi biLmeyen özLemim !
Sönmeyen ışığım…
Renksiz düşLerim…
Başı boş yalnızLıgım...
Yine sen;
Dur durak biLmeyen zaman......
Kurduğum hayaL..
Korktuğum gerçek.
İçimi titreten ''aşk''..
Ve Sen;
ÖzLediqim asi yanım..
KorkuLarımın çığLığı…
-Duy beni - SakLadıqım sır…
Geç kaLdın bana, ''BEN'' gibi...
 
---> Sustum ..

hmok1nn.jpg


Bağrımda ağır ve soğuk bir suskunluk... / Taşıdığım sensin ey yâr. / Söze sığdıramadığım. / Ve hiç susturamadığım. / Ne oldu kalbime? / Katılaştı, katılaştı. / Taştan da katılaştı. / Ağlarsa, taşlar ağlar. / Ben ağlayamadım; sen ağla... / Taş değil misin ey yâr?
 
---> Sustum ..

Bir gün sustum,
değer miydi serzenişinin
adı konmaz cevaplarıyla,
nereye saklanacağı şaibeli bir nefretin şerefine...
Günlerin sevdaya boyanmış kırmızılarına,
mor krizantem anlamları yükledim...
Bildiğim doğrular hala doğru mu bilmezken,
sen yokken üzerini çizdim tüm Seni Seviyorum’ların...
Geçti mi diye sorsalar,
geçmiyor ki zaman..​


Bir gün sustum,
sanki avazı çıktığı kadar çığlık atar gibi,
sanki sert sesli harfleri içime ***** gibi,
gibileri fazla itiraflar gibi...
Ölümden kederli, aşktan bedelli,
yaşlanmış köpek misali
itip kakılan bir acının ortasında...
Bir halta yaradı mı diye sorsalar,
o bir halt etmiş,
hayatsa umarsız..​

Bir gün sustum,
yarim mesken tutmuşken tüm utançları,
ar diye sarılmışken tüm günahları,
teninde iz bırakmışken bilmediğim yasakları...
Sevdiği yerden kanattı ya,
unuttu mu diye sorsalar,
eller yarasını saramadı ki,
kalpten müsaade çıkmadı ki,
kara saçlarından o mu suçlu ki...​

Al bu şiiri de sana sustum,
kalmasın diye hiçbir ahın,
helal olsun gözyaşlarım
ve olmaz olsun gel diyen haykırışların!
Şimdi garezim bana,
pişmanlıklar sana,
küsüşler tüm dünyaya...
Susuşum kendimden,
gidişim kendinden,
bitişin kendiliğinden...​
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst