Sosyolojiye Giriş Ünite 08-13 FİNAL özeti

'Kartaliçe

Bayan Üye
Sosyolojiye Giriş Ünite 08-13 FİNAL özeti

8.ÜNİTE ÖZETİ

DİNE TEMEL YAKLAŞIMLAR

1)Tarihsel materyalist yaklaşım ( marx ve engels)

Marx ve Engels dini üst yapıda görmekle birlikte 'ideoloji olarak din' diye adlandırılan ve kendi başına bir perspektif olan yaklaşımlarını ortaya koyarken dinin çıkış noktası,genel niteliği ve işleyişinin mantığa dair tarihsel materyalist analizler yapmışlardır.Tektanrı inancına sahiptirler.Marx;dinsel etikle ekonomik yaşam arasındaki ilşkileri inceler.

2)Sosyal psikolojik yaklaşım (weber)

Weber;dini tanımlamamış ancak dinlerin vaatlerini ayrıntılı olarak ele almış.Dinsel etik ve ekonomik yaşam arasındaki ilişkiyi incelemiştir.Eseri: Dünya dinlerinin sosyal psikolojisi

weber'in dünya dinleri:

1)kofüçyenizm 2)hinduizm 3)budizm 4)hristiyanlık 5)islam 6)yahudilik

weber'in karşılaştırmalı din incelemelerinden asetisizm (çilecilik) ve mistisizm (gizemcilik) ulaşırız.

A)ÖRNEKLEYİCİ PEYGAMBERLİK: (Lao-Tzu,Budha) kurtuluş fikrine dayalı peygamberlik

B)ETİK PEYGAMBERLİK: (Zerdüşt,Musa,Muhammed)

3)Toplumsallık yaklaşımı (Durkheim)

Dini,kutsal şeylere,yani belirgin olarak ayırt edilen ve yasaklanmış şeylere ilişkin birleşik bir inançlar ve uygulamalar toplamı;onlara içtenlikle inananların tümünden oluşan ahlaki bir topluluğu bir arada tutan inançlar ve uygulamalar olarak tanımlar.'Kutsal ve Dindışı'nı iki ayrı analitik bölüm olarak ayırır.

4)Fenomenolojik yaklaşım (Eliade)

Din kendinden başka hiç birşeye indirgenmemeli ve 'din olarak din' yaklaşımıyla ele alınmalıdır.

5)İletişimsel yaklaşım (Pace)

Pace'ye göre;peygamberler sözlü iletişim dilini kullanmışlardır.

Laisizm: Din ile siyaset arasında kesin bir ayrım yapan ve toplumda dinin sınırlı bir rol oynadığını savunan doktrindir.

SEKÜLERLEŞME: Dinin bütün yaşam alanlarından çekilmesi,küçülmesi.

KEHRER;Din ve aile arasındaki ilişkiler için 4 ana başlıkta inceleme konusu önermiştir;

1)Aynı toplum içinde evlenme(Endogamie)

2)Başka bir gruptan eş seçme(Exogamie)

3)Evliliğin devamında çocuk sayısı konusunun dinle ilişkilendirilmesi

4)Ailenin benimsediği eğitimle ilgili değerler

9.ÜNİTE ÖZETİ

Değerler:Bir toplum ya da gruptaki,istenir ve doğru olana ilişkin ideal ilkeleri tanımlayan özgürlük ve eşitlik gibi prensiplerdir.örneğin;kürtaja ilişkin tartışmalar temelde değerlere ilişkin tartışmalardır.

Normlar:Ödül ceza sistemiyle ortaya çıkan ve bireylerin davranışlarına etki eden kültürel kurallardır.yaptırımı olan kurallardır.

1)Resmi normlar:Yasa,yönetmelik,tüzük,genelge,kurul kararı gibi resmi ve yazılı kurallardır.

2)Resmi olmayan normlar:Yazılı olmyan normlardır.kınama,alayetme,dışlanma

Anomi: Sosyal düzenin işlememesi durumunda ortaya çıkan kuralsızık durumu.

TOPLUMSAL NORMLAR

1)Din kuralları 2)Ahlak kuralları 3)Örf ve adetler 4)Moda kuralları 5)Hukuk kuralları

HUKUK KURALLARININ İŞLEVİ:

1)Baskıcı 2)Kolaylaştırıcı 3)İdeolojik

HUKUK SOSYOLOJİSİ 20.YY

Bu terim ilk dfa İtalyan 'Anzilotti'tarafından 1892'de kullanılmıştır.

Gurvitch'in yaptığı sınıflamada hukuk sosyolojisi 3 ana bölümde ele alınır:

1)Sistematik hukuk sosyolojisi (mikro)

2)Hukuki tipoloji (makro)

3)Jenetik hukuk sosyoloji

A)Teorik hukuk sosyolojisi B)Uygulamalı hukuk sosyolojisi

SUÇ:Törlere,ahlak kurallarına aykırı davranış ve hukuki bakımdan da yasalara aykırı davranış olarak tanımlanabilir.

SAPMAYA İLİŞKİN YAKLAŞIMLAR

1)Biyolojik yaklaşımlar:Fizyolojik ve biyolojik yaklaşımlar sapma konusunda bazı bireylerin sapmaya genetik olarak daha eğimli olduğunu savunmuşlardır.

Lombroso: suçluların kafatası ve alının biçimi,çene büyüklüğü,kol uzunluğu gibi fiziksel özelliklerini incelemiş ve bunların insan evriminin önceki aşamalarından kalan özellikler sergilediğini ileri sürmüşlerdir.

2)Psikolojik yaklaşımlar: Sapma hastalığı ya da anormalliğinin bedenden çok zihinde temellendiği kabu edilir.Eysenk sapma kalıtsaldır demiş.Bowlby değil demiş.

3)Sosyolojik yaklaşımlar: Sapmayı,kabul görmüş kuralları çiğneme,bozma biçiminde tanımlar ve kimin sapma gösterdiğini,sapmayı etkileyen kişilik özellikleri ve yşamlarına ilişkin koşulların araştırılmasının önemini vurgular.

4)İşlevselci yaklaşım(durkheim): Sapmanın kaynaklarını toplumun doğmasında arar.

5)Yapısal ve alt kültürler yaklaşımı: Yapısal teoriler sapmanın kaynağını birey ya da grupların toplumsal yapıdaki konumlarıyla açıklar.Alt kültürler yaklaşımı ise;sapmayı bir sosyal grubun alt kültürüyle ilişkili olarak açıklar.

a)Suç alt kültürleri: parasal ödül üreten suçlar

b)Çatışma alt kültürleri:çete şiddeti biçiminde olur

c)Geri çekilme alt kültürleri

6)Sosyal kontrol yaklaşımı: nye;çocuk suçluluğunun öğrenme süreci sonucu ortaya çıktığını ve bunun kontrol eksikliğinden kaynaklanabileceğini ileri sürer.Skyes ve Matza'nın nötralizasyon teorisi vardır.

7)Etkileşimci yaklaşım: Edwin M. Lemert,Howard Becker,Albert Cohen

Birincil sapma (EDWİN M. LEMERT) :Başllangıçtaki sınırları aşma davranışıdır.

İkincil sapma:Bireyin kendisini sapkın olarak görmeye başladığı durumlardır.

8)Geleneksel ve neo-marxist yaklaşımlar: Taylor,Walton,Young,Gilroy,Hall

SUÇ TÜRLERİ

1)Mülke ilişkin suçlar: Hırsızlık,entelektüel mülk hırsızlığı

2)Cinsel suçlar: Tecavüz,*****grafi

3)Duygusal suçlar: Nefret suçu,heyecan arayışı,intikam,küçük düşürme,hiddet

4)Örgütsel-Mesleki suç formları

5)Alkol-uyuşturucu-sağlık suçları

örgütlü suç: Kaçakçılık,kumar oynatmak,uyuşturucu ticareti,fahişelik,haraç alma

beyaz yakalı suçlar: Vergi kaçırma,yasa dışı satışlar,menkul sahtekarlıklar,zimmete para geçirme.

siber suç: telekomünikasyon sistemlerine yasa dışı girmek,başkalarını dinlemek,izlemek,ırkçı propoganda


Sosyolojiye giriş Ünite 10 Eğitim ve Toplum

Ünite 10 Eğitim ve Toplum

Eğitim Sosyolojisinin Tanımı

- Öz olarak eğitimle toplumun ilişkilerini konu edinen Eğitim Sosyolojisi toplumun sosyal yapısını ve bütün olarak görmekte ve toplumun kurumlarından birisi olan eğitimi toplumsal temelde incelemektedir.

- Bu yaklaşımda sosyolojik yöntemler söz konusudur ve konuya bakış açısı da sosyolojiktir.

- Eğitsel sosyoloji ise eğitim sistemini öğretmen öğrenci ilişkilerini sınıfların durumlarını eğitimde uygulanan yöntemler vb gibi durumları incelemektedir.

- Eğitim sosyolojisinin kurucusu olarak görülen Durkheim, işlevselci yaklaşımı temel almış bir sosyologdur.

Eğitim sosyolojisinin alanı 4 grupta toplanırsa:

1-Eğitilen kişinin toplumsallaşması için toplumun eğitimden beklentilerini araştırmak

2-Toplumsal değişmedeki eğitimin işlevini araştırmak

3-Toplumun yaşam biçimine uygun eğitimin biçimlenmesine ve işlemesine ilişkin ilkeler koymak

4-Eğitim sistemi ile toplum ilişkileri arasındaki nasıl ilişki kurulacağına bakmak

Yapısal-İşlevselci Yaklaşım

- Eğitim çağdaş toplumlara akılcı çözümler sunduğunu

- Okulu bir sosyal sistem olara sosyalleşmeyi sağladığını

- Toplumsal bütünleşmeyi uyumu sağladığını

- Okuldaki süreçlerin toplumsal gereksinimlere göre konumlandığını ve demokrasi gibi değerleri yaygınlaştırdığını iler sürer

Bilgi sosyolojisi, fenomenoloji sosyoloji yaklaşımları

- Eğitim sosyoloji kurumları, düşünceleri öğretim elemanlarını yetenek ve başarıyı başlangıç noktası olarak almalı

Çatışmacı yaklaşımlar:

Marxist ve Neo Marxist yaklaşımların sınıf çatışmasına dayalı bakışını ve çözümünü merkeze alan eğitimde fırsat eşitliğini toplumda alt sınıflar aleyhine eşitsizlikleri örnek için kullanılan bir araç olarak görmekte eğitim sistemi ve okulun egemenlerin kontörlünde olduğunu savunmaktadır.

Yokumsamacı yaklaşım: Okul için ve derslik içi mikro toplumsal süreçlerle ilgilenir ve eğitim sosyolojisi alanında uzun süre göz ardı edilen süreçlere odaklanır.

Eğitim Kavramı, amaçları ve işlevleri

Eğitim bireylerin sahip oldukları potansiyellerini geliştirdikleri ve yeni bilgi beceri ve tutumlar kazandıkları süreçlerin tümünü ifade eder. Planlı ve belirli hedeflere odaklı normal eğitim okulda gerçekleşir. Enformel olarak ise toplumsal yaşamın her aşamasında eğitim gerçekleşir.

Açık işlevler

Toplumun kültürel mirasının norm e değerlerin yeni kuşaklara aktarılmasında ve bireylerin toplumsallaşmalarında; toplumsal gelişmenin sağlanmasında; ekonomik açıdan talep edilen işgücünün sağlanmasında; siyahsal sistem açısından yönetici seçkinlerin yetiştirilmesinde, toplumsal hareketliliği arttırmasında e sınıf farklılıklarında doğan çatışmalar engellenmesi eşitsilerin giderilmesi bakımından sağladığı işlevdir.

Sosyal Yapı ve Sosyal Hareketlilik ve Eğitim

- Toplumlar daha çok tercih edilenin en üstte, daha az ayrıcalıklı olanın da en altta oldu bir hiyerarşi içinde tabakalardan oluştuğu söylenebilir. – - Her birey içinde doğduğu ve bulunduğu tabakanın kültürel ve değerler sistemini içselleştirir ve ondan etkilenir.

- Sosyal yapı içindeki bireylerin ve zümrelerin yerlerini değiştirmeleri sosyal hareketliliktir modern toplumlarda sosyal hareketlilik eğitim aracılığıyla daha da yoğunluk kazanmıştır.

Sosyalleşme ve Eğitim

- Eğitim belli amaçlar doğrultusunda bireylerde belirli davranışları geliştirme ve istenmeyen bazı davranış ve alışkanlıkları değiştirme sürecidir.

- Eğiti sosyalleşmeyle yakından ilişkilidir

- Sosyalleşme çeşitli sosyal çevre etkileri ile bireyin bazı tutum ve davranışları öğrenmesi benimsemesi çevresine uyum sağlamasıdır. Bu uyum sürecinde eğitim temel bir araç niteliğindedir.

İleri dönük sosyalleşme: Gruba girenler ileriye dönük değerleri ve kuklaları öğrenirler

Tarihsel sosyalleşme: Herhangi bir dönemde yaşanılan dönemin koşullarına uygun karakterler edinmesi

Siyasal sosyalleşme: İçinde bulunulan toplumun siyasal sistemini ve dünya görüşünü edinme

Kısmi sosyalleşme: İçine girilen grubun sor ve davranışlarının değerlerinin yalnızca bir kısmını yerine getirmesidir.

Sosyal sınıf ve tabakalara göre sosyalleşme: Ait olunan toplumsal sınıfın niteliğine göre sosyalleşme olur

Sosyalleşme üç açıdan söz konusudur.

a)genel uyum: bireylerin birbiriyle konuşmaları, demokratik anlayışa sahip olmalarıdır.

b)İçten uyum: vatan millet gibi manevi değerleri benimsemesidir

c)Dıştan uyum: toplumun manevi değerlerini benimsememekle birlikte onlara karşı çıkmamasıdır.

Günümüz koşullarında artan küresel hareketlilik, göç ve iletişim yeni ve farklı sosyalleşme biçimlerini de gündeme getirmektedir.

Sosyal Değişme, Gelişme ve Eğitim

Eğitimin iki temel işlevi vardır

a) sal kültürü yeni kuşaklara aktarmak

b) ekli düşünsel güce sahip bireyleri yetiştirmek e yenilikleri benimsetmek.

* itim süreci toplumsal değişmelerin aktarılması aracıdır

1- timin tutucu işlevi: Geleneksel yaşam biçimini korumak amacıyla toplumun kültürel değerlerinin genç kuşaklara aktarılır

2- tim yaratıcı işlevi: Modern toplumun yaratıcı ve eleştirici ve toplumsal değişmeyi başlatan bireyler yetiştirmesi

Sosyal Bir Kurum Olarak Okul

- Okullar sahip olduğu nitelikleriyle küçük bir topluluktur.

- Okul Toplumun üyesi olan öğretmen, öğrenci ve ailelerin arasındaki etkileşimlerle yapılandırılan bir sosyal ilişkiler ağı söz konusudur.

- Okullar gelenekler ve kurallar topluluğudur

Farklı Eğitim Sistemleri ve Okul Yapısı

- Eğitim sistemleri doğaları ve işlevleri gereği toplumsal yapıyla ve ülkede egemen olan sistemle etkileşim içindedir.

- Toplumsal kültürü yeni kuşaklara aktarma işlevi yerine getirirken içinde bulunduğu ülkenin toplumsal yapısından da etkilenen eğitim sistemi ve okul yapıları bir taraftan toplumsal değişmeyi sağlama işlevi yerine getirirken diğer taraftan toplumsak yapı etkiler.

- Toplumsal yapı egemen olan siyasal kültür de okulların niteliğini belirler.

- Otokritik ya da demokratik okul yapısı bu şekilde ortaya çıkmaktadır.

sosyolojiye giriş 11.ünite

Ünite 11 Kentleşme

Kentlerin kökeni

- Kent toplumsal açıdan bir örnek olmayan insanların göreli olarak geniş bir alanda yoğun bir biçimde ve sürekli olarak birlikte bir yere yerleşmiş bulunması biçiminde tanımlanabilir

- Kentleşme, dar anlamda kent sayısının e kentlerde yaşayan nüfus sayısının artması ve nüfusun mekansal hareketliliğini de aşan ekonomik toplumsal ve kültürel bir dizi değişim sürecini ifade eder.

- Kentlileşme ise kent kültürüne ait değer davranış ve tutumların benimsenmesidir.

Sanayi Öncesi Kentler

- Kentin nüfus artışı düşüktür.

- Sokaklar insanların yürümesi ve ulaşımda kullanılan hayvanların geçebileceği genişlikte ve dardır.

- Mahalle ya da semtler etnik temelde toplumsal farklılaşmayı yansıtmaktadır.

- Etnik nitelikli meslek grupları da genellikle kentin ayrı yerlerinde oturmaktadır.

- Kentin belli bir caddesi ve ya bölgesi farklı türden meslek grupları tarafından işgal edilmektedir.

- Mesleki farklılaşma ve uzmanlaşma düzeyi düşüktür.

- Katı sınıfsal tabakalaşma sistemi görülmektedir.

- Tabakalaşma sisteminin en üstünde yer alan seçkinler kentin yönetim, din ve eğitim ile ilgili kurumlarında yer alır.

Sanayi Kenti

- Kentlerin gelişimi ile ilgili en önemli değişim Sanayi devrimiyle olmuş

- Toplumsal e ekonomik değişme yeni kentsel yapılanma ihtiyacını doğurmuştur

- Sanayi kentinin ekonomisi endüstriyel üretime dayanmaktadır

- Kentler 19. yüzyılda yeni ekonomik sistemin merkezi olarak sanayi şehirlerine dönüşmüşlerdir.

- Fabrika ve işyerlerinin yakınında apartmanlardan tipi yeni konut alanı oluşturmuştur.

Modern Kentleri Açıklayan yaklaşımlar

- Sosyolojide Kent, geleneksel toplumdan modern topluma geçişte modern toplumun dönüşümün bir parçası olarak ele alınmıştır.

- Kenti ayrı bir analiz birimi olarak alan 1920’lerde Chicago Okulu, 1960’lı yıllarda ise ekonomik politik yaklaşım etki olmuştur.

Chicago Okulu: Sosyal Ekolojik Yaklaşım

- Bu yaklaşım sosyal ekolojik yaklaşım olarak da bilinmekle birlikte Chicago kentinin hızla sanayileşmeye paralel olarak büyümesi, finans ve taşımacılık merkezi haline dönüştürmesi 1920’li yıllarda bu kent hakkında araştırma yapmaya itmiştir.

- Bu okul içinde Robert Park, Rodeck D. McKenzie, Ernest Burgess ve Louis Wirth yer almaktadır.

- Probert Park bu okulun ilk kurucularındandır. DArwinden etkilenmiş Chicago’daki kentsel büyüme şeklini ve bu şehrin farklı bölgelerindeki farklı alt kültürlerin gelişimini mekansal zaminde incelemiştir.

- McKenzie göre birey grup ya da firmalar kent mekanında yer edinebilmek için mücadele etmektedirler.

Bu mücadele mekansal yer edinme süreçlerini de etkilemektedir.

Kentin büyümesi rekabete dayanan istila ve yerinden etme süreçleriyle oluşmaktadır.

Wirth kenti insanın davranış özelliklerini ve ayrı bir kent kültürünün nasıl oluştuğunu analiz etmektedir.

Ekonomi Politik Yaklaşım

- Henry Lefebre, Manuel CAstells ve David Harvey bu yaklaşımın temsilcileridirler ve Marx’ın toplum teorisinden hareket etmektedir.

- Lefebre sermaye yatırımı, kar rant ücret sınıf sömürücü ve eşitsiz gelişim gibi ekonomik kategorileri kent analizinde kullanmakta ve kentleşmeyi beş boyutta ele almaktadır.

Lefebre ye göre

- Ona göre kentsel gelişim kapitalist sistemin oluşumu ve devamı ile ilgilidir.

- Yatırım yapılan toprak (alışveriş merkezleri iş yeri konut) zenginlik için yeni rant alanlarıdır.

- Toplumsal faaliyetlerimiz mekanlar üzerinde geçekleşmektedir. Kentin inşa süreci aynı zamanda belli bir mekanın yaratılmasıdır.

- Devlet mekanı toplumsal kontrol için kullanır.

- Lefebre’ye göre kapitalist toplumda kent mekanı somut ve soyut olmak üzere ikili bir işleve sahiptir

- Somut mekan mekanın kullanım değerini ifade etmektedir.

- Soyut mekan ise mekanın fiziksel bir parça olarak kullanım değerini ikinci plana itilerek üzerinden kar ve rant edilen bir araca mala dönüşmesidir.

Castells kapitalist toplumda kentleri emek ve sermaye arasında oluşan çelişkiler bu çelişkiler sonucunda oluşan toplumsal hareket ve toplumsak hareketlerin sistemi tehdit eden yıkıcı sonuçlarını önlemek için devletin ortak tüketim süreçlerine yaptığı müdahaleler çerçevesinde analiz etmektedir.
Harvey’e göre kapitalist girişimciler ekonomik krizden kurtulmak için üretim sürecinin dışında kentin yapılı çevresine yatırım yaparak azalan kar oranlarını yükseltmektedir.

Türkiye’nin Kentleşme Deneyimi

Türkiye’nin ilk dönem kentleşme deneyimi (1923 1950)

- Ankara’nın başkent seçilmesi

- Ülkenin demiryolu ağlarıyla örülmesi

- Fabrikaların Anadolu kentlerine kurulması

*Aynı zamanda ulus devlet olma sürecidir.

1950 – 1980 Dönemi

Kentleşme sürecinin temel özelliği kırsal bölgelerden kentlere doğru yaşanan yoğun göç olgusudur.

Kentlerin mekansal dokusunda gecekondu tipli yerleşim yerleri hakim olmuştur.

Göçmenler hem üretilen mal ve hizmetlerin tüketicileri olarak hem de yerel ve genel seçimlerde oy potansiyelleriyle önemli bir siyasal güç olmuşlardır

1980 sonrası

Kentleşme sürecini temel özeliği kırsal bölgelerden kentlere doğru yaşanan yoğun göç olgusudur.

Kentlerin mekansal dokusunda gecekondu tipi yerleşim yerleri hakim olmuştur.

Göçmenleri hem üretilen mal ve hizmetlerin tüketicileri olarak hem de yerel ve genel seçimlerde oy potansiyelleriyle önemli bir siyasal güç olmuşlardır.

1980 sonrası kentleşme sürecinin temel özelliği yerli ve yabancı sermayenin kent mekanlarına olan yatırımlarının artmasıdır.

Kentleşme belli bir doyumluğa ululaşmış ve göçün niteliği değişmiştir.

Kentler arası gerçekleşen zorunlu göç daha yaygındır.

Kentlerde mekansal ve toplumsal düzeyde eşitsizlikler artmıştır.



Dünya Kenti

- Dünya kentleri dünya ekonomisinin mal, hizmet üretimi ve finansal akışın bu merkezler tarafından denetim ve kontrolün yapıldığı yerlerdir.

- Dünya kentleri (friedman’a göre) dünya ölçeğinde finansal hareketlerin yoğunlaştığı çok ulus şirketlerin yönetim merkezlerinin yoğunlaşma – - Oranları yüksek olduğu ve uluslararası kurumların yoğunlaştığı yerlerdir.

- Ulaşım ağı açısından önemli bir konuma sahiptirler.

- Dünya ekonomisinin kontrol denetim ve idare merkezlerindirler

Zürich, New York, Londra, Paris, Rotterdam, Tokyo, Frankfurt

sosyolojiye giriş Ünite 12 Medya, Kitle İletişimi ve Toplum
Değer sistemi, insanlar arası ilişkileri, gündelik yaşa m pratiklerini etkileyen bir özelliğe sahiptir.

Yoğunlaşma: Medya kuruluşlarının belli bir ya da grupların elinde toplanması durumudur.

Tekelleşme: Bir ya da birkaç kuruluşun zaman zaman aralarında gizli ya da açık anlaşmamlar yaparak pazarda emenlik kurmasına denir.

Medya Nedir? Medyayı Nasıl Anlayabiliriz?

Kitle iletişim araçları ya da medya dediğimizde kitaplar, gazeteler, dergiler, broşürler, billboardlar, telefon,, cep telefonu, VCD, DVD, radyo, sinema, televizyon, internet gibi iletişim araçları söz konusudur.

Medya Teorisi: Kısa Bir Tarihçe

Modernizenin getirilerinden biri de kitle iletişimidir. Özellikle 1890 – 1920 arasında yüksek tirajlı gazeteler, sinema e radyo yaygınlığı söz konusu olmuştur.

Bilimsel araştırmanın bir uzmanlık alanı olarak kitle iletişim veya medya araştırmaları yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde ortaya çıkmıştır.

Genel olarak üç dönem saplanabilir

1- Yirminci yüzyıl başından 1940’a kadar iki büyük dünya savaşı yılları arasındaki ilk dönem

2- 1940 – 60’lı yılları kapsayan ikinci dönem

3- 1960’lar sonunda günümüze dek süregelen üçüncü dönem.



Propaganda Analizi ve Harold LAswell:

Laswell 1. ve 2. Dünya Savaşları ile sonraki siyasal konjonktürde iletişim araçlarının halkı yönlendirmedeki propaganda aracı olarak kullandığını belirtir.

“Sınırlı Etkiler” Yaklaşımı :

1940 – 60 yılları arasını kapsayan medyanın ikinci evresinde etkili olan bu yaklaşım kitle toplumu kavramını geride bırakarak özelde Avrupa da toplumun refah devleti yaratan zenginliği ve toplumun çoğulcu yapısını dikkate alan bir yönelime sahiptir.

Medya: Farklı Teorik yaklaşım:

- Kitle iletişiminin işlevselci analizi, medyanın sosyal düzen ve yapının korunmasındaki rolü üzerine yoğunlaşmıştır.

- Onun siyasal manifestosu olarak görülebilecek çoğulculuk, medyanın rolünü istikrarlı bir toplumu koruyacak değerlerin aktarılması olarak görmüştür.

Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı: 1970’lerde iletişim çalışmalarında etkili olan, medyanın insanlara ne yaptığını değil, insanların medyayı ne amaçlarla kullandığına bakılması gerektiğini belirten ve izleyicinin aktif rolünü ön plana getiren bu yaklaşımın öncüsü Elihu Katz’tır

Çoğulcu yaklaşım: İzleyiciler pasif alıcılar değil, medya içeriklerini aktif yorumlayabilen, tercihleri ile medya kurumları üzerinde etkili olabilenler olarak görülür.

Medyanın sahiplik yapısı ve üretim süreci

Medya kuruluşlarının serbest piyasa koşullarında hareket etmeleri ekonomi politik açıdan ona sahip olan ile onun kontrol edenlerin sınıfsal çıkarlarını meşrulaştıran yanlış bilinç ürettiği belirtilmektedir.

Yanlış bilinç: Hakikati gizleyen böylece bireyin kendi gerçekliği hakkında yanılma ya da yanıltılması sağlayan düşünme ve gerçekliği anlama biçimidir

Mülkiyet doğrudan kontrol anlamına gelir mi:

Bu soru her yaklaşım kendi cephesinden cevap vermektedir. Marksist teorik gelenek içindeki araçsalcı yaklaşım buna evet derken çatışan profesyonellerin tamamen olmasa bile kısmen görece özelliğini de dile getirmektedir.

Eleştirel ekonomi-politik yaklaşım ya da medyanın ekonomi-politiği

Neo-liberal politikaların egemen olmaya başladığı 1980’li yıllarda başlayan özelleşme uygulamaları sonucunda bugün dünyanın büyük bir bölümünde medya kurumları, finans ve endüstriyel sermeye alanında faaliyet gösteren bu yük holdingler tarafından ele geçirilmiştir.

Deregülasyon:

1970’lerden itibaren kamu yayıncılığı tekelinin ortadan kalkması özet radyo televizyon yayıncılığının yakınlaşması yönünde kuralların değiştirilmesi süreci anlatmak için kullanılmaktadır.

Infotainment olgusu:

Hobi programları spor-magazin gibi programlarda eğilencinin politik alanı sulandırması pazarı mantığına göre bağlamsızlaştırılmasına yönelik ekonomi-politik yaklaşım eleştirel bakarken kimi kültürel çalışmacılar politik olanın popülerleşmesinden dolayı olumlu bakmaktadır.

Reklamcılığın reklam verenlerin gücü, paranın sansürü

Medyanın sahipliği konusundaki gibi buna da benzer tutum söz konusudur. Eleştirel bakanlar piyasanın egemenliğini liberal bakanlar ise çeşitliliğin avantajı halini ön plana çıkartmaktadırlar.

Medya ve küreselleşme

Kitle iletişim araçları küreselleşme ideolojisinin yeniden üretiminde belirleyici bir rol oynamaktadır. 1980’lerin başlarından itibaren yeni iletişim teknolojilerindeki radikal değişimle birlikte bezersiz gelişmeler yaşanmaktadır. Uygun internet ve dijital iletişim araçları gibi yeni iletişim teknolojileri zaman ve mekan algısını değiştirmiştir Yeni iletişim teknolojileri sayesinde dünya fiziksel olarak olmasa da algısal olarak daha önce hiç olmadığı kadar küçükmüş durumdadır.

Medya ve küreselleşme

Küreselleşme ve medya ilişkilerinde olumlu ve olumsuz bakan farklı görüşler merbuttur kültürel emperyalizmi dilendirenler medyanın kültürü ve medya devlilerinin kontrolünde olduğunu dile getiriler yerel kültürlerin yok edildiğini belirtir.

İnternet

İnternet sadece bir iletişim aracı değil aynı zamanda bir kültür siyaset ve ekonomik alan olarak her geçen gün yeni boyut ve anlam kazanmaktadır. Yeni kimlikleri yeni ilişkileri ve sanal cemaatleri ve yeni sosyalleşme biçimlerini gündeme getirmektedir.

sosyolojiye giriş Ünite 13 Çevre ve Toplum
Küresel çevre sorunları

Belli başlı küresel çevre sorunları hava su e toprak kirliliği asit yağmurları küresel ısınma e ozon tabakasının delinmelisidir. Bu sorunlar buzulların eriyerek bazı bölgelerde kara parçalarının su altında kalmasına hayvan ve bitki türlerinin yok olmasına insanlar için yiyecek üretecek alanların azalmasına ve bazı alanların tamamen hiçbir yaşam türünün var olmasına izin vermeyecek şekilde tahrip olmasına neden olmaktadır.

Başlıca küresel çevre sorunları

Asit yağmurları

İçilebilir su kaynaklarının e toprağın kirlenmesine böceklerin ve denizdeki canlı türlerin ölmesine binaların zarar görmesine ve insanlarda anne karnında bebeklerin ölümüne kanser türü hastalıkların çıkmasına neden olmaktadır.

Hava kirliliği: Solunum yoluyla alınan havadaki çevreye zarar veren kimyasalların ve olumsuz diğer parçacıkların bulunmasıyla oluşur. Hastalık ve ölüme yol açabilmektedir.

Su kirliliği: Su tabanlarında içinde yaşayan organizmaların zarar görmesidir. Asit yağmurları gemi ve sanayi atıkları deniz yüzeyine petrolün akıtılması tarımsal ilaçlar vb.

Toprak kaybı ve toprak kalitesinden azalma: Doğal afetler ve insan aktiviteleri sonucunda bölgede yaşayan canlıların ve bitkilerin zarar görmesi toprağın beslenme gücünü kaybetmesidir. Toprağın asitleşmesi tuzlanması aşırı otlatma orman yangınları orman kesimi vb

İklim değişiklikleri: Belli bir bölgede ortalama hava sıcaklığında meydana gelen değişimdir

Küresel ısınma: Yeryüzünde toprak yüzeyi ve okyanus yüzeylerinde ortalama hava sıcaklığı artmasıdır. Başlıca nedeni insan aktivitelerinden kaynaklanan gazların oluşturulduğu sera etkisidir.

Sera etkisi: Karbondioksit metan kloroflorokarbonlar ve su buharının radyasyonu emerek sera etkisini oluşturmasıdır. İnsan eylemleri etkilidir.

Ozon tabakasının delinmesi: Kutuplarda yer alan ve güneşten gelen ultraviole ışınların tutulması sağlayan ozon tabakası insan eylemlerinden kaynaklı kloroflorokarbonların etkisiyle incelmiş zararlı ışınların yeryüzüne inmesi ne olanak verilmiştir.

Küresel çevre sorunları son 20 yıl içersinde en üst seviyeye ulaşmıştır.

İnsan-doğa ilişkisini ve çevre sorunlarının nedenlerini açıklayan yaklaşımlar

Farklı çevre yaklaşımlarının ortak görüşüne göre günümüz çevre sorunlarının nedeni insan aktiviteleridir.

Çevre yıkımının nedenlerini ve çözüm önerilerini açıklayanlar iki ölçüt kullanır

- yaklaşımın dayandığı etik temel

- Çevre sorunlarına önerilen çözümlerde toplumsal ekonomik ve siyasal değişimi benimseme dereceleri

Çevrecilik/radikal Ekoloji:

Herhangi bir kişi yada canlını geliştiği şartlarla çevre organizmalarla çevrelerin arasındaki ilişkileri inceleyen doğa bilimine de ekoloji çevre bilim denilmektedir.

Antroposentrik etik ekosentrik etik:

- Felsefede insan etiği için söz konusu olan değerlerin insan doğa ilişkisine uyarlanmasıdır.

- Natroposentrik etik insanları diğer canlılardan üstün ve eşsiz özelliklere sahip gören bundan dolayı da çevredekileri karşı bir etik sorumluluğunun bulunmadığını çevre sorunlarının teknolojin kullanımıyla çözüleceğini savunan ve tek tanrılı dinlerde geçerli bir anlayıştır.

- Din bu sayede doğanın sömürüsünü meşrulaştırmıştır.

- Ekosentriğin yeniden doğdu Avrupa’da 18 – 19 yüzyıllarda romantizmle Amerika’da ise aşkıncılık akımıyla olmuştur.

Habitat: Bir organizmanın yaşadığı ve geliştiği yerdir.

Çevrecilik yaklaşımları

Yeni malthusculuk:

Yeryüzündeki nüfus artışı ile yiyecek üretimindeki artış arasında orantısız bir ilişki olduğunu nüfusun beslenmesi kirliliğin emilebilmesi için ortak baskı tedbirlerinin alınması gerektiğini vurgular.

Eko-Kalınma:

- Mevcut kalkınma modelleriyle var oluşu sürdürmenin imkansızlığı alternatif ekonomik toplumsal ve siyasal yaklaşım arayışlarının bir ürünü olarak ortaya çıkmış çevre sorunlarının nedenleri yerine etkinleri üzerine odaklanmış merkezi ekonomik ve siyasi gücün zengin fakir uçurumunu yaratan toplumsal eşitsizliğinin doğal kaynakların tüketimine neden olduğunu belirtmiştir.

- Çevresel yıkımlara toplumsal eşitsizlikler neden olmaktadır.

- Bu süreçte iki temel insan tipi vardır.

- Ekosistem inanları var olabilmek için üzerinde yaşadıkları doğal kaynaklara bağlı insanlardır.

- Biyosfer insan ise gelişmiş ülkeler ve elit tabaka bu sınıf içindedir. Uzaktan kaynakları getirtebilecek güce sahiptirler.



Sürdürülebilir kalkınma:

- 1987 yılında dünya çevre ve kalkınma komisyonun yayınladığı rapora dayanmaktadır ve eko kalkınma yaklaşımın eleştirmektedir.

- Ana fikri mevcut kalkınma modellerinin stratejilerinin gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğa gelişmiş ülkelerde de çevre kirliliğine neden olduğu yönündedir sadece ekonomik değil siyasi e sosyal sağlık vb kalkınma da gereklidir.

Radikal Ekoloji Yaklaşımları

- Derin Ekoloji: Kökleri 18 – 19 yüzyıldan Avrupa ve Amerika’daki endüstrileşme karşıtı romantizm ve aşkıncılık akınlarına dayanmaktadır.

- Romantizm, aydınlanman akılcılığa karşı sezgisel bilgiyi ve duygusallığı en önemli insan değeri olarak görür

- İnsan-doğa ilişkisinde ekosentrik etiğin ilklerini benimseyen derin ekolojilere göre yıkımın nedeni insandır.

Sekiz temel ilkesi vardır.

- İnsan ve çevresiyle ilgili ilişkisel, bütüncül bir imaj yaratmak

- Tüm yaşam formlarının eşit öneme sahip odluğunu anlatan biyosferdik eşitliği kabul etmek

- İnsan diğer formlar arası mücadeleyi değil, ortak yaşam ve ortak var oluşu gerçekleştirmek

- Sınıfsız bir toplum yaratmak

- Çevre kirliliği ve kaynakların tüketilmesiyle mücadele etmek

- İşbölümünü gerçekleştirerek toplumlarda ekonomik kültürel ve teknolojik çeşitliği geliştirmek ve bunların bütünleştirilmesini sağlamak

- Yerel siyasi otoriteleri güçlendirmek kendine yeterliliği sağlamak merkezsizleştirmek

- Bilimsel değil sezgisel bilgiye dayalı bilgiyi geliştirme

Sosyal ekoloji: Antroposentrik etiğin ilkelerini benimser. Barry Commomer, Andre Gorz, Hohn Clark tarafından geliştirilmiştir

Rasyonel ve bilimsel düşünceyi savunur.

- Günümüz çevresel sorunlarının nedeni kapitalizmin hiyerarşik yapısından kaynaklı insan topluluklarında üretim araçlarını tahakküm araçları olarak kullanılmasıdır.

- Kapitalizmin doğanın insan tarafından sömürülmesi meşrulaştırır.

- Doğa üzerindeki tahakkümü yok edebilmek için öncelikle insanın insan üzerindeki egemenliği yok etmek gerekir.

Ekofemizim:

Çevre sorunlarını kadın sorunları olarak görüp bireysel olarak erkekler değil ama ataerkililik kadın e doğa arasında ilişki kurarak her ikisini de tahakküm altına alır ve sömürür.

Üç grup vardır

- Birinci grup eko feministler kadın-doğa ilişkisinin köklerinde biyolojik ve psikolojik özelliklere vurgu yapar.

- İkinci gruptakiler kadın-doğa ilişkisini ve çevre sorunlarını daha çok sosyal ekoloji çerçevesinde ele alır.

- Üçüncü gruptakiler ise ilk ikisini beyaz, orta sınıf kentli batı kadının doğal ile olan konumuyla ilgilendiği için eleştirirler

Türkiye’de çevre sorunları

- Ekonomik gelişme, kentselleşme ve çevre sorunlarının ortaya çıkışı

- Türkiye’de çevre sorunlarının gelişimi Batı ülkelerinde görülen çevre sorunlarının gelişimine benzer bir yol izlemiştir.

- Türkiye’de 1983’te çevre kanunu çıkmış, 1987’de yeşiller partisi kurulmuştur.

- Türkiye çevre sorunlarına duyarlılık kısıtlı düzeydedir.
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst