:106: Seyfo Abi
Seyfo abinin muhabbet kuşudur servet
Dolaşır kafesin içinde bir ileri bir geri.
Yemini suyunu verdin mi keyfine diyecek yoktur
Öter başucunda Seyfo abinin, görsen çıldırmış sanırsın.
Öyle öter ki karşı mahalle dinler.
Yalnız yaşar Seyfo abi,küçükken bir hastalıktan sonra
Sakat kalmış, bir ayağı aksaktır
Bakmamış hiçbir akrabası,
Ana babasızlıkta cabası
Varı yoğu,servet bir de hurdacı arabası.
Yoktur hiç kötü alışkanlığı ne içki,ne de sigarası.
Eskicilik yapar,demir eski eşya alır,
Sonra onları hurdacı Rüstem’e götürür.
Sevdiğini alamamış Seyfo abi
Bazen ‘hey yavrum hey’ der,iç çeker anlatır
Nasıl sevdalandığını.
Vermemişler sakat diye,
Kızda seviyormuş oysa
Ailesi ikna edince, varmış başka kocaya.
Ben soru sorunca tuz basma der yarama
Küçükken beni görünce kara oğlan der
Saçlarımı dağıtırdı.Bilek güreşi yapar,
Elma ağaçlarının altında çember yarıştırırdık
O beni geçerdi her seferinde,
Hanife teyze kızardı,maydonozlarımım içine ettiniz diye
Gülerek kaçardık tahta kapıdan
Ne hoş yaratmıştı onu yaradan.
Her sabah fırından bir ekmek alır
Yarısını servete saklar
Küçücük kuş hepsini yiyecekmiş gibi
Elinde ufalar yedirir
Kafese elini uzatır ‘şekerim’ der
Şeker insanlar,şeker hastası oluyor ya
Seyfo abinin hastalığıdır o..Erken yakaladı.
Lakin yokluğa aldırmazdı,neşeliydi
Kuşu ötsün yeterdi Seyfo abiye..
Derdi bu Allah’tan bana güzel hediye.
Bir gün mahallede bir telaş,gözlerde yaş
Seyfo ölmüş dediler,sanki ciğerimi yedi kediler.
Acıyla gülümseyip,sonrada bayılmışım.
Demek ölmüştü,demek hayat yarışı da bitmişti
Hani hep kazanırdın,artık yalnız mıyım?
Üzülme Seyfo abi kuşuna ben bakarım
Yemini suyunu verir,okşarım
:67:
Toprağa verdik Seyfo abiyi
Almam demedi toprak
Mis gibi koktu üstelik,
Gömdük,ağladık hıçkırarak
O günden sonra servet hiç ötmedi
Ne ettiysem Seyfo yu aradı,yemedi yemini
Gitmek istedi sanki vardı yemini
Bir gün baktım ki servet ölmüş kafesinde
Matem vardı evin heryerinde
Bahçeye gömdüm
Kafesi de arabayı da hurdacı Rüsteme verdim.
Güle oynaya aldı, onlardan kalan yanık hatıraydı.
Seyfo gitti, kuşu da ötmez oldu.
Toprak serveti bile aldı içine,
Bana mısın demedi..
Ülkühan Boz
Seyfo abinin muhabbet kuşudur servet
Dolaşır kafesin içinde bir ileri bir geri.
Yemini suyunu verdin mi keyfine diyecek yoktur
Öter başucunda Seyfo abinin, görsen çıldırmış sanırsın.
Öyle öter ki karşı mahalle dinler.
Yalnız yaşar Seyfo abi,küçükken bir hastalıktan sonra
Sakat kalmış, bir ayağı aksaktır
Bakmamış hiçbir akrabası,
Ana babasızlıkta cabası
Varı yoğu,servet bir de hurdacı arabası.
Yoktur hiç kötü alışkanlığı ne içki,ne de sigarası.
Eskicilik yapar,demir eski eşya alır,
Sonra onları hurdacı Rüstem’e götürür.
Sevdiğini alamamış Seyfo abi
Bazen ‘hey yavrum hey’ der,iç çeker anlatır
Nasıl sevdalandığını.
Vermemişler sakat diye,
Kızda seviyormuş oysa
Ailesi ikna edince, varmış başka kocaya.
Ben soru sorunca tuz basma der yarama
Küçükken beni görünce kara oğlan der
Saçlarımı dağıtırdı.Bilek güreşi yapar,
Elma ağaçlarının altında çember yarıştırırdık
O beni geçerdi her seferinde,
Hanife teyze kızardı,maydonozlarımım içine ettiniz diye
Gülerek kaçardık tahta kapıdan
Ne hoş yaratmıştı onu yaradan.
Her sabah fırından bir ekmek alır
Yarısını servete saklar
Küçücük kuş hepsini yiyecekmiş gibi
Elinde ufalar yedirir
Kafese elini uzatır ‘şekerim’ der
Şeker insanlar,şeker hastası oluyor ya
Seyfo abinin hastalığıdır o..Erken yakaladı.
Lakin yokluğa aldırmazdı,neşeliydi
Kuşu ötsün yeterdi Seyfo abiye..
Derdi bu Allah’tan bana güzel hediye.
Bir gün mahallede bir telaş,gözlerde yaş
Seyfo ölmüş dediler,sanki ciğerimi yedi kediler.
Acıyla gülümseyip,sonrada bayılmışım.
Demek ölmüştü,demek hayat yarışı da bitmişti
Hani hep kazanırdın,artık yalnız mıyım?
Üzülme Seyfo abi kuşuna ben bakarım
Yemini suyunu verir,okşarım
:67:
Toprağa verdik Seyfo abiyi
Almam demedi toprak
Mis gibi koktu üstelik,
Gömdük,ağladık hıçkırarak
O günden sonra servet hiç ötmedi
Ne ettiysem Seyfo yu aradı,yemedi yemini
Gitmek istedi sanki vardı yemini
Bir gün baktım ki servet ölmüş kafesinde
Matem vardı evin heryerinde
Bahçeye gömdüm
Kafesi de arabayı da hurdacı Rüsteme verdim.
Güle oynaya aldı, onlardan kalan yanık hatıraydı.
Seyfo gitti, kuşu da ötmez oldu.
Toprak serveti bile aldı içine,
Bana mısın demedi..
Ülkühan Boz