Sevgiliye mektuplar(alıntıdır)

---> Sevgiliye mektuplar(alıntıdır)

SEN BUNU BİLMEYECEKSİN ...

Mektubuma, edebiyatın son derece kalıplaşmış kelimeleri olan nasılsın iyi misin? gibi klasikleşmiş sözcüklerle değil de; seni sevdiğimi seni çok çok özlediğimi söyleyerek başlamak istiyorum.
Bir insanın yaşayacağı en zor duyguları yaşıyorum belki de...
Sana karşı duymuş olduğum özlem, uzun zamandır rüyalarımı süsleyecek kadar güzel olmasına rağmen en büyük eksikliği içime yediremedim. Bazen düşünüyorum da; her şey eskisi gibi olur mu diye? Ama bazen de bunun çok zor olabileceği düşünüyorum.Çaresiz, çok rahatsız bir hastanın beklediği küçücük bir ümit vardır ya, benim ümidimde belki o kadar ama bu ümit benim yüzümde en azından bir tebessüm bırakabiliyor. Aklıma her geldiğinde özellikle geceler.Sabaha kadar düşünüyorum.Her şey nasıl olmalıydı diye kendi kendime.En azından böyle olmamalıydı bence.
Aslında sen de haklıydın. Sonsuz bir türlü sabah olmayan gecelerde sana hak verdi zaten. Ne yapacağımı bilmediğim, yapa-yalnız geçirdiğim, bir türlü kimseye açılıp söyleyemediğim çaresizlik içinde akan bu göz yaşlarım senin içindi.
Seninle ilk tanıştığım günler, seninle sohbet etmek için can atardım. Her an aklımdaydın. Tek düşündüğüm kişi sendin. İçimde bir korku olmasına rağmen. Bu da ayrılıktı. Okulda evde dışar da aklım hep sendeydi. Bu da bana mutluluk veriyordu ne yapabilirdim ki. Hala bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen sana ait hiç bir şeyi unutmadım. Unutamadım. Hatırlar mısın? Bir kez sen de bana unut diye akıl vermiştin. Unutmanın bu kadar zor olabileceğini öğrendim. Unutmak kelimesini o kadar çok özlemişim ki keşke unutabilsem o kadar çok denedim ki. Seni hatırlatacak bir şey karşıma çıkıyor yine. Yalnız kaldığım zaman bir tek şey düşünüyorum. Ne olabilir ki... Bu duygunun nasıl bir şey olduğunu tahmin bile edemezsin.
Belki de ilk defa böyle duygular içindeyim. Kendimi çok yalnız hissediyorum. Hayatımda ilk defa bu kadar derin duygular içinden hareket ederek birisine açılıyorum. Bunun zor yanı da duygularımı paylaştığım kişinin sevdiğim kişi olması.Belki de en zor dakikalarımı yaşıyorum şu anda. Şimdiye kadar duygularımdan kimseye bahsetmemiştim çünki...
Serin bir gecede, Yaşarın romantik şarkılarının eşliğinde şu yazıyı yazmak o kadar çok zor geliyor ki. Hiç göz yaşların benimkilerle yaşadı mı? Benim göz yaşlarım hiç yalnız kalmadı biliyor musun? Hep göz yaşlarıma eşlik ederdim. Hiçte soramazdım göz yaşlarıma neden ağlıyorsunuz diye? Korkardım... İçimde sakladığım bir tek dileğimde mutluluğundu. Göz yaşlarımın ardından hep mutlu olmanı dilerdim yıldızlardan.
Zaman öyle acımasız ki, beni dinleyen birini bulmuş iken yine çabuk olmamı istiyor. Zaman... Hep acımasızdı zaten...
Son cümlelerimi yazarken benim için çok kutsal olan aşkım kelimesini o kadar çok söylemeyi istedim ki... Bunu anlata bilmek mümkün değil. Benim yazacaklarımın hepsi bu kadar. Umarım ki mutlusundur ve her şey gönlünce olur. Kendine iyi bak
 
---> Sevgiliye mektuplar(alıntıdır)




Sevgili!



Haklı olan güvercinleri kuş sürülerine bıraktım.Anladım ki onlar da doğruluktan yandırdırlar.Vurulmadan gitsinler sonsuz barışa.Ezelden başlayan bir aşkın, ebedi sağanağına bulanmak için kanatlarını çırpsınlar.Bu nöbette ben geceyi oynayacağım.Yakalanmasınlar diye korkuyla vuruşacağım hüznün akrebi kemirdiği bu vakitte.



Herşey sana daha iyi bir dünya bırakmak içindir.Savaşları sona erdirmek için barış süvarilerini gönderdiğim düşlerim, şimdi bir umut ordusu olarak yeşil sancaklı alaylar halinde peşkeş ediyor sancıları.Heyecanlanıyorum.Acaba içimden kaç sürgünü silecekler bu sayede.Bilemiyorum.



Sevgili!



Sana bu yüzden hasretten dem vuran ayrılıklara gebe kalmış sahneleri yazmayacağım. Bir umut olsun diye; uzaklığı yakın eden halden bahsedeceğim. O zaman göreceksin umuda saldığım güvercinlerin barış naralarıyla nasıl da sürüler halinde gözlerinden geçtiğini. Selama durduklarını. Hepsi kanatları gücünce bir düş bırakacak avuçlarına. Sen yeter ki göğü bulama siyaha, kana, acıya…



Umut diye umdum.Sahnelenen oyunlarda hep yarım kaldım. Yaşanamayan halin tercumanlığını yapamaz hiçbir şaklaban. Bu yüzden ilkin kurduğum kulelerin bayraklarını göklere dikip en ucunda ölümle cedelleşen süvarilerimi saldım karanlıklara. Söküp gamsız hayaletleri yurdundan nar ile beyaza bulamaları için bekledim.Düşlerim o zaman şekillendi de öylece muaf tuttum uzaklığı senden.



Şimdi zamana meşaleler yakıyorum. Ezeli tapınağında aşkın. Müebbet sevgiler türetiyorum en çok da maviden derilmiş. Yıkılmayan,hengamesi dağlara peşkeş çekmiş düz yollar türetiyorum dağlarımda. Ki ayrılıkların yakın olduğu bu gece halinden üzerime setreylediğim yalnızlığıma sen katayım. En çok da bunu seviyorum.



Hani hikayesi vardır vurulan bir üveyiğin. İşte aşık da onun gibi kırıktır, yaralıdır.Bu yüzden de kanadı kırık daldan merhamet umar ya geceden sitem yüklü mektuplar çıkar halinden. Şairler çalar sancılarını kendileri yaşamışçasına.Sözlendirir ve çıkarırlar uluorta.Ben işte o halin en berrak haliyle gözlerimde dirilen şehir rüyalarını birleştiriyorum şimdi. İçinde sen adımlığım kaldırımlara bir sen de sana dair gülüş olsun diye bırakıyorum ulu orta izlenimlerimi. Bir sen çıksın diye saklanıyorum çıkmaz sokağa, uyandırıyorlar sanki o zaman içimdeki cehennemi kediler.



Sevgili!



Ellerin ellerimde ülkeler fetheden bir bildiridir şimdi.Göremezsin. Savaşları merhamete çevirip barış çıkaran ve kalbinin en sıcağında aşkla yoğuran mavi ütopyalar var gözlerinle akıttığım cümlelerimde. Bırak bu halimle ben bütün savaşlara savaş açmışım. Barışlar senin isminle anılsın bu yüzden. En çokda ismine değen baharlarda çocuklar oynasın doya doya. Uçurtmalarını salsınlar korkusuzca gökyüzüne.



Gaflete yer yoktu aşkın nişangahında. Bütün hünerler bu yüzden seyirlenirdi aşığın kalbinde. Her unutuşa bir can verilen anlarda abluka altına alınırdı şah damarı. Bir anlık gaflet bir can demektir. Nasıldan niçinden muaf. Gafil avlamayacağım bu yüzden kendimi. Bütün zamanların eskitemediği harflerle yazıyorum ismini yüreğime. Ki baharların hayatlığı hayat olsun.Sönmez ışıktan aydınlık olsun.



Sevgili!



Aşkın nişanı gönlümdeki ateştir.Bir de sayfalar dolusu biriktirdiğim isimlerindir.Sana şad olan gönlün, nasıl da yokluğunda eridiğini yazmayacağım. Bahtiyar gülüşlerine katmalısın o zaman yüzümü. Halleşen dileğim resminden bir hece olsun. Açışan ırmakların tenhalaşan zindanlarına salma beni.Yüreğim kordan iki hecedir.Biri lal iken diğeri tutsak, prangalı, hasret halidir.Bölme uykusuzluğumu bu yüzden. Gözlerim alışmasın rüyalara. Halin bende zaten beyandır
 
---> Sevgiliye mektuplar(alıntıdır)

Bir Eşi Olmalı İnsanın, Cennetten Köşe Almışcasına Sevdiği,Sakındığı...
İnsanın eşi olmalı, bakarken yüreğinin kabardığı, gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı...aşık olduğu bir eşi olmalı!

Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp, şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne, varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli, incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü...kramplar girmeli midesine, onsuzluk aklına geldikçe!

Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.

Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını, öfkesini, sevincini, coşkusunu...vs. Güven duymalı, herşeyiyle. Başını göğsüne koyup, huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak. Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı...Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da...

Bir eşi olmalı insanın!!!

Sabah yolcularken işine, içi acımalı, daha yollarken özlemeye başlamalı. Seni şimdiden özledim!!!

Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı...aşkla karşılamalı, hasretle sarılmalı boynuna, özlemle koklayıp, öpmeli, yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın, bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında. Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı, daha fazla ne yapabilirimBir Eşi Olmalı İnsanın, Cennetten Köşe Almışcasına Sevdiği,Sakındığı...
İnsanın eşi olmalı, bakarken yüreğinin kabardığı, gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı...aşık olduğu bir eşi olmalı!

Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp, şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne, varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli, incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü...kramplar girmeli midesine, onsuzluk aklına geldikçe!

Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.

Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını, öfkesini, sevincini, coşkusunu...vs. Güven duymalı, herşeyiyle. Başını göğsüne koyup, huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak. Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı...Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da...

Bir eşi olmalı insanın!!!

Sabah yolcularken işine, içi acımalı, daha yollarken özlemeye başlamalı. Seni şimdiden özledim!!!

Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı...aşkla karşılamalı, hasretle sarılmalı boynuna, özlemle koklayıp, öpmeli, yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın, bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında. Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı, daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli. Mutluluk saçmalı etrafına.

Bir eşi olmalı insanın, cennetten köşe almışcasına sevdiği, sakındığı, bakmaya kıyamadığı...Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!!! diye düşünmeli. Mutluluk saçmalı etrafına.

Bir eşi olmalı insanın, cennetten köşe almışcasına sevdiği, sakındığı, bakmaya kıyamadığı...Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!!!
 
---> Sevgiliye mektuplar(alıntıdır)





farkında mısın… Gülmeyi unuttuğumu düşündüğün günlerde yazıyorum sana.
Köşe başlarında, cam kenarlarında, elleri soğuktan titreyen o suskun çocuk
yok artık. Simsiyah gözlerinde, yemyeşil baharların gezdiği, ben…
.....Sana yazıyorum farkında mısın… Kalbimden çekerek dolduruyorum kalemimi.
Bütün her... şeyi, senin için yazıyorum bu sefer... Unutulduğunun belgesini
hazırlıyorum, bak…
.....Öyle bir unutacağım ki seni… Adını bile hatırlamak için bu belgelere
bakacağım, biliyor musun… Her şeyimden çıkaracağım seni. Baş harflerini yan
yana gördüğümde, hangi ülkenin kısaltması diye bakacağım kitaplara.
Mektubumun sonunda, kime yazdığımı hatırlamak için, başa dönerek okuyacağım
seni emin ol…
.....Öyle unutacağım ki seni… Aynı şehirde, yine aynı şekilde
sabahlayacağım. Yine aynı pohaçalarla yapacağım kahvaltımı. Yine aynı
kırmızı ışıkta bekleyeceğim. Gündüzleri telefonum çaldığında, ekranda
görünen numarana bakıp ‘müşterilerden biridir ’ diyeceğim emin ol…
Akşamları, durağa giderken senin sokağının başından geçip, ‘yine o lanet
olası işkembecinin sokağı’ diyeceğim…Bana verdiğin kitapları, hangi
kütüphaneden aldığımı hatırlamak için yoracağım zihnimi… Parmağımdaki
şekilli gümüş yüzüğü verip, ‘daha anlamlı bir yüzük var mı’ diye soracağım
İstiklâl’deki o çılgın satıcıya… Uzun sinema kuyruklarına bakıp, yan yana
duran sevgililere ‘burası hayatınızın kuyruğu değil, yanlış yerdesiniz, sıra
size hiç-bir zaman gelmeyecek’ diyeceğim… Otobüsteki arka koltuklara,
elindeki keçeli kalemle, kalp çizenler için yanımda bayıltıcı sprey
bulunduracağım, emin ol. Yanındaki kız arkadaşı için, tekrar akbil basan
delikanlının kontörü bitsin diye dua edeceğim.
.....Öyle unutacağım ki seni…
Saçların rüzgârda nasıl dalgalanıyorsa, o şekil yelelenmiş
atları en son tahminime yazacağım ve çiçekçinin önünden geçerken, ‘kırmızı
gül var mı, diyeceğime; ‘abi, bugün işler nasıl’ diye soracağım…
 
---> Sevgiliye mektuplar(alıntıdır)

Yanarım sana...

Bir gece daha geçti en insafsızından ayrı kalmak ne zormuş be cancağzım.

Yetmiyor yazmak hasretimi gidermeye
Yetmiyor hiçbirşey senin özlemini gidermeye.
Anladım ben sensizken yarım kalmış bir roman gibi anlamsızım.
Unutma sevdiğim
ne kadar uzakta olursam olayım yine sendeyim.
Birgün uzaklarda yakın olur önemli olan YÜREKLER BİR OLSUNuzakta olursam olayım yine sendeyim.
Birgün uzaklarda yakın olur önemli olan YÜREKLER BİR OLSUN



çok ğüzel ve anlamlı konular emeğine yüreğine sağlık pirensesimmm
 
---> Sevgiliye mektuplar(alıntıdır)

çok teşekkürler okuduğun için güzel yüreğin hiç solmasın ağlamasın yüregi eşsizim
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst