Swéét S!xtééN
Kayıtlı Üye
Bir gün hatırlarsın
Taş plakta türkümüzü bitiremeden
gökyüzünden meteorlar dökülürken,
gideceğim sonsuzluğa
Kahrolacağım
yüzünü bir kez olsun görememekten
Sabah rüzgarı bile yetmeyecek göz yaşlarımı süpürmeye
Doya, doya sana açlığıma ağlayacağım
Kuşlar içecek pınarlarımdan dökülen vücut artıklarımı
Sana son şiir dizemi getirecekler içinde adın barınan
Bilemeyeceksin kim yazmış
var mı şu yürekten başka dağ gibi seni içinde yaşayan
Hani bir buluta sarsam seni
Sırtlasam bulutu götürsem
damla, damla sırtımdan beni ıslata, ıslata süzülsen
irkilsem
ürpersem serinliğinden
Hani üşüsem diyorum
yumuşacık kalbinin yıldızına gömülsem de
sonsuzluğun sıcaklığından arınmayı becerebilsem
Hani gözlerim gözlerinde heyecanı dikerken bir yama gibi parıltısına
titresem diyorum titresem sen göz kırparken ruhuma
ne dağ kalır bende
ne yürek
sıkışır bir taşın içinde
üstümden geçen arabaların altında toprak olurum
kim bilir belki bir gün
senin odanda
senin duvarına bir harç olurum
sen benim bağrıma bir çivi saplayıp çakarsın
konuşmam susarım
sıkarım düşlerimi canımı yaksan da
ben senin duvarında bir çivi deliği olurum
resmimi asman için baş ucunda
Hani sevgimi sorma, sınama dünyama
Yıllardır yazıyorum
kağıtlar bilmez belki ama
kalemimi eline alınca gör bak sana neler diyorum
Şimdi zaman yorgun
bir vurgun taşıyor beni
ne yana baksam ellerin
ne yana baksam gözlerin
batıyorum ufkunda
İçine düştüm de, çıkasım da yok çok derin
Çok, çok
Şimdi hava suskun,
dudaklarım kımıldamıyor
pusu kurmuş zaman sevgime
köşe başlarında bilemediğim bir şeyler
rötarlıyım bir tren gibi
ve düdük çaldığında geçeceğim tünellerden yel gibi
sana şunları bırakıyorum
‘’ yok arama hiçbir şeyi,
zengin değilim yok
sadece sana yaprak gibi
kuru iki kelime bırakıyorum
Seni seviyorum ‘’
alıntıdır...
Taş plakta türkümüzü bitiremeden
gökyüzünden meteorlar dökülürken,
gideceğim sonsuzluğa
Kahrolacağım
yüzünü bir kez olsun görememekten
Sabah rüzgarı bile yetmeyecek göz yaşlarımı süpürmeye
Doya, doya sana açlığıma ağlayacağım
Kuşlar içecek pınarlarımdan dökülen vücut artıklarımı
Sana son şiir dizemi getirecekler içinde adın barınan
Bilemeyeceksin kim yazmış
var mı şu yürekten başka dağ gibi seni içinde yaşayan
Hani bir buluta sarsam seni
Sırtlasam bulutu götürsem
damla, damla sırtımdan beni ıslata, ıslata süzülsen
irkilsem
ürpersem serinliğinden
Hani üşüsem diyorum
yumuşacık kalbinin yıldızına gömülsem de
sonsuzluğun sıcaklığından arınmayı becerebilsem
Hani gözlerim gözlerinde heyecanı dikerken bir yama gibi parıltısına
titresem diyorum titresem sen göz kırparken ruhuma
ne dağ kalır bende
ne yürek
sıkışır bir taşın içinde
üstümden geçen arabaların altında toprak olurum
kim bilir belki bir gün
senin odanda
senin duvarına bir harç olurum
sen benim bağrıma bir çivi saplayıp çakarsın
konuşmam susarım
sıkarım düşlerimi canımı yaksan da
ben senin duvarında bir çivi deliği olurum
resmimi asman için baş ucunda
Hani sevgimi sorma, sınama dünyama
Yıllardır yazıyorum
kağıtlar bilmez belki ama
kalemimi eline alınca gör bak sana neler diyorum
Şimdi zaman yorgun
bir vurgun taşıyor beni
ne yana baksam ellerin
ne yana baksam gözlerin
batıyorum ufkunda
İçine düştüm de, çıkasım da yok çok derin
Çok, çok
Şimdi hava suskun,
dudaklarım kımıldamıyor
pusu kurmuş zaman sevgime
köşe başlarında bilemediğim bir şeyler
rötarlıyım bir tren gibi
ve düdük çaldığında geçeceğim tünellerden yel gibi
sana şunları bırakıyorum
‘’ yok arama hiçbir şeyi,
zengin değilim yok
sadece sana yaprak gibi
kuru iki kelime bırakıyorum
Seni seviyorum ‘’
alıntıdır...