SametS

---> İşte geldim...

Elma kokusunu sever misiniz?

Ya da şöyle sorayım. Hiç elma yerken aslında boğazınızda bir yanma hissettiniz mi?
Hayır mı? O halde size bir olay anlatayım..

Bundan 26 yıl önce, 16 Mart 1988 sabahı, elma kokusuyla uyandı Halepçeliler.
Sevinçle mutfağa yöneldiler önce. Kokunun mutfaktan gelmediğini görünce
camlarını açtılar. Baktılar ki koku dışarıdan daha çok hissediliyor, hemen dışarı
akın ettiler merak ve heyecanla. Çıktıklarında gördüler ki herkes aynı merak ve
heyecanla dışarı çıkmış. Hızlı hızlı yürümeye başladılar; kokunun kaynağını
aramaya başladılar. Gittikçe şiddetlendi elma kokusu. Ama bir yandan da
derilerinde bir yanma hissettiler sanki. Aldırmadılar ve yürümeye devam ettiler.
Bu sefer daha hızlı koşmaya başladı bir çoğu. Ancak zamanla o yanma gittikçe
şiddetlendi. Koşuyorlardı; ama yanıyorlardı da. Bu sefer de dönüp eve doğru
koşmaya başladılar. Yanma iyice artıyordu. Zamanla derilerinin morarmaya ve
büzülmeye başladığını gördüler korkuyla. Bir an önce suya ulaşmalılardı.
Kendilerini can havliyle suya attıklarında ise bedenleri kavruldu bu sefer, asit
dolu bir havuza girmişler gibi. Artık ölmüşlerdi, ölümün nereden geldiğini
anlayamadan. Yanarak ölmüşlerdi, üstelik ateşsiz ve dumansızdı buyanma
çığlıklarla bağırışlarla çağırışlarla. Bir avuç kül oluvermişlerdi aniden, ne olduğunu
anlayamadan…
"Saçlarım tutuştu önce
Gözlerim yandı, kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu.
”
Kimyasal zehir öyle bir şeydir ki; vücudunuza temas ettiği anda yakar sizi,
nefes almak için çırpınırsınız; alamazsınız. Deriniz büzülüp çürür. Yavaş yavaş,
acı çeke çeke ölürsünüz. Öyle ki başınıza silah vurularak öldürülmeyi buna
tercih edebilirsiniz.

Bu zehir de elma kokuluydu. Güzel kokulu zehir, Zekice planlanmış bir katliamdı.
Hedeflerinde çocuklar vardı, geleceği hedeflemişlerdi..

En çok da çocuklar öldü Halepçe’de. Tıpkı diğer katliamlardaki gibi. yıllar sonra
ülkelerine demokrasi getirecek olan o uzak memleketteki adamlar, kendi
memleketlerindeki o diktatöre hediye etmişlerdi bu elma kokulu zehri. Ölmeden
önce, ölürken, yanarken Halepçelilerin attıkları çığlıkları duyamadılar o
özgürlükçü ve demokrat adamlar. Çünkü o sırada başka ülkelerde başka
hayatları mahvetmekle meşgullerdi. Başka soykırım planları vardı.

Onlardı zaten, Hiroşima’da küçük gözlü onlarca küçük çocukları yakan. Onlardı
Vietnam’da yüzlercesini, binlercesini katleden. Onlardı Ruanda’da 100 gün içinde
800 bin kişinin katledilmesini sessizce destekleyen. Duyamadılar o çığlıkları…

Şimdi Halepçeli çocuklar el ele tutuşmuş Hiroşimalı, Ruandalı, Vietnamlı
kardeşleriyle dünyaya barış mesajı veriyorlar, insanlığa sesleniyorlar:
Halepçe’de 16 mart 1988’de insanlık nefessiz bırakıldı, yakıldı. Hatırlamak,
anmak, onurumuzdur. İnsanlık için onurdur.

Bir sehir taniyorum yanik et kokan...
 
---> İşte geldim...

Soylenecek cok soz vardir illa ki ;
Adagidaki resim az cok anlatıyor birseyler.

e790X5.jpg
 
---> İşte geldim...

Şair,mütercim,hafız,vaiz ve milletvekili Mehmed Akif Ersoy'u sevgi,muhabbet ve dua ile anıyorum.

644552_446542265388344_2047801878_n.jpg
 
---> İşte geldim...

Şair,mütercim,hafız,vaiz ve milletvekili Mehmed Akif Ersoy'u sevgi,muhabbet ve dua ile anıyorum.

644552_446542265388344_2047801878_n.jpg

Merhaba.

Bazen gözlerime inanamıyorum.
Yaptığınız,bulduğunuz konular gerçekten ilginç.
Nereden aklınıza gelir,
Nereden hatırlarsınız bilemem ama,
İnanılmaz bir insanız.

Başka konularda,
Yine güzellikleri döktürüyorsunuz,
Kaleminizden, gönlünüzden.

İyiki geldiniz,
İyiki varsınız.

Bütün insanlarımın ,
Böyle sizin gibi,
Dolu olmasını,
Hatta taşmasını,
Çok istiyorum.

Taşılsın ki,
Bazı boş olanlar da,
Kendini,
Dolabilme imkanı,
Bulabilsin.:4:

Saygılar
 
---> İşte geldim...

Sizlerle sayfayı paylaşmak güzel [MENTION=156636]mavikalem34[/MENTION]

Sevgili [MENTION=27617]LocKe[/MENTION] hoşluk veririz inş :)
 
---> İşte geldim...

Bugün '2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'.
Otizmli çocuklarımıza destek için TOHUM yazıp 5290'a SMS gönderin.
Tohum Otizm Vakfına 10 TL bağışta bulunun.


Diye bir sms geldi bana TOHUM OTIZM den.
 
---> İşte geldim...

534927_447750888634388_188200082_n.jpg



Para ile saadet olur mu olmaz mı bilmem ama varlığın da
yokluğun da imtihan sebebi
olduğu şüphesiz en büyük gerçek.

Varlık şükür ile,yokluk kanaat ile imtihan edilir.
Paranın da,aklın da,sağlığın da...

Hele ki günümüz hastalığı olan, aşk denen behimi(hayvani)
bir heves için çok şeyler feda etmemiz...

Fuzuli'yi bilmeyen Leyla'ya aşık olmamalı.

Ne denir ki; (?)

Bugün de yalnızız,Elhamdulillah.

Samet C.
 
---> İşte geldim...

[MENTION=156636]mavikalem34[/MENTION] konuyla ilgili yorumunu beklerim.



1945 yılında 145 Azerbaycanlı aydın Stalin zulmünden kaçar.
Aras nehri üzerinden Boraltan köprüsünü geçip Türkiyeye sığınırlar.

Stalin Türkiyeden bu azerilerin iade edilmesini istiyor.

Dönemin CHP Hükümeti (İsmet İnönü) Aras nehrinin kenarındaki sınıra telegraf çekiyor.

İadenin yapılmasını istiyor.Karakol komutanı gözlerine inanamaz.Emri
defalarca teyid ettiriyor.

Ancak ankaradan İnönü hükümetinden kesin ve net emir geliyor.
"Azerileri teslim edin."

Durumu anlayan Azeriler Türk askerlerinin boynuna sarılıp yalvarırlar.
"Ne olur bizi teslim etmeyin.Bizi burada siz kurşuna dizin.Kendi toprağımızda
kendi bayrağımızın altında öldürün
" der.

Ancak İnönü hükümetinin emri nettir.

Komutan çaresi 146 azeriyi teslim eder.

Boraltan köprüsünü geçen azeriler,Türk askerlerinin gözü önünde elleri bağlı
olarak infaz ediliyor.

Karakol komutanının bu olay sonrası intihar ettiği söylenir.

Bu acı hadiseden sonra çok aci biz ağıdın dizeleri kalır.


Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan(yıkasan) Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.


Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.

Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.






 
Son düzenleme:
---> İşte geldim...

[MENTION=156636]mavikalem34[/MENTION] konuyla ilgili yorumunu beklerim.



1945 yılında 145 Azerbaycanlı aydın Stalin zulmünden kaçar.
Aras nehri üzerinden Boraltan köprüsünü geçip Türkiyeye sığınırlar.......


Merhaba.

Öncelikle teşekkür ediyorum.

Şu ana kadar,
Aklına fikrine güvendiğim,
Objektif ve gerçekçi düşünebilen bir kardeşimsiniz.( benim gözümde)

1-). Öncelikle, Bu konuyu hiç duymadım ve bilmiyorum.
2-). Ama ismet inönüyü ve oğlu erdal inönüyü bilirim.
Ülkem için,
İnsanım için,Yaptıklarını,
Fedakarlıklarını bilirim.

Bu nedenle,
Doğru değilmiş gibi dursa da,
Konu bilinmediği zaman büyük hatalar yapabiliriz.
Kişileri bildiğimiz için,
Bunun bir sebebi olmalı diyorum.
Siz veya başkası bilmeyebilir.

Ama biz,
başkalarının işareti ile, Talimatı ile,
Hareket edemeyiz.
Bir başkasının ağzı ile çorba içemeyiz.
Yanlışın içinde olamayız. ( Kısaca)

Size bir öneri sadece:

Bir gözünüzü kapatıp,
Öbür gözünüzle bakmayın.


Yaradan bize iki göz vermiş.
Birini iptal edersek irademizle,

Allah,
Öyle iptal olmaz,
Böyle iptal olur der ,
İkisini de elimizden alır.(en hafifinden yani. Allah korusun )

Bu nedenle sözlerimizi dikkatli sarfetmek zorundayız.
İnönü bu kadar Aptal ve hain olabilir mi sizce?,
Olsaydı İnönü olabilirmi idi?.

Bilmeden,
Anlamadan,
Dinlemeden ,
Konuşulamaz,
İftira atılamaz,Atılmamalı.(islama göre)

Bu işi ise,
Ülkemizde bir kişi yapıyor zaten.
Arkasındakiler ise papağan.

Elimizi , dilimizi, Beynimizi,
Yarın Hemen yarın ölecekmiş gibi,( Huzura Çıkmak)
Doğru, dürüst,ve adil kullanmalıyız.
Yoksa mizanda Teraziden kalkma ihtimaliz,
Tamamen yok olabilir.

Biz Sadece;
Öbür gözünüzü de Açmanızı öneriyoruz.

İnşallah iki gözle görüldüğünde,
Sağlıklı bir değerlendirme yapılması mümkün olur.

Ama kişinin kısmetinde yoksa da,
Biz garibin de elinden bir şey gelmiyor malesef.
Hem size,
Hem Alanlara.

Saygılar.

Pardon:
Biz siz dedik ama,
Herkes kendini iyi bilir.:1:

 
---> İşte geldim...

386002_256423651091819_730671349_n.jpg



Şeytan ayrıntıda mı gizlidir,yoksa içimizde mi :) (?)


Merhaba.

İşimiz gereği biz Çok görüyoruz.
Görüyoruz ama,
Park edeni göremiyoruz.:3dtgy:

Ayrıca:
Ben çok severim,güzellikleri.
Hep bu güzelliklerin içinde yaşamayı isteriz.
Yaradan biz kullarını, seviyor haliyle de,
Sevindiriyor, böyle güzelliklerle
Yoksa düzgün,halinde ,yolunda insanlarız.
Sadece,
Biraz daha sevabımız olsun diye ilgileniyoruz.:1:

Saygılar.

 
---> İşte geldim...

Öncelikle,olaya ideolojik olarak yorumlama getirmeyeceğimi
bilmenizi isterim.O sebeble iki gözümle,aklımla,vicdan ve kalbimle
taraf tutmadan değerlendiriyorum.Bundan şüpheniz olmasın.

Şimdi,Stalin nasıl Stalin olduysa,Lenin nasıl Lenin olduysa,
Hitler nasıl Hitler olduysa İnönü de İnönü olmuştur.

Muhyiddini Arabi nasıl zalim kişvesi ile dövülen en mazlum insansa,
kendi toplumu için güzellikler dağıtan Konfüçyüs de ona tapanlar için
o kadar zalim olmuştur.

Bazen toplumda kendinden sonraki bir neslin bir kısmı tarafından
saygınlık gören kişiler,doğrularından çok yanlışları olabiliyor.

Konstantin'in,Diyojen'in yaptıkları onların iyi insanlar olduğu hükmünü
çıkarmaz.Hitlerin Kavgam kitabını 2 cilt okudum.
Onun gözüyle bakınca,o da ülkesi ve vatanseverliği adına savaşmıştır.

Konunun gerçeklik payına gelirse,elbette çeşitli kaynaklar araştırılabilir
ama biliyoruz ki ne kadar araştırsak da tarih,kaynaklarını okuduklarımızın
yönlendirmleri sonucudur.

Konunun gerçekliği kanısına varmam,Başbakanın bir kürsüden bunu açıklaması,
gazetelerin bunu aynı şekilde değerlendirmesi ve ayrıca solcu denebilecek kaynakların
bile bunu yalanlamamasıdır.

Vel hasıl,ordaki sitemkar şiiri yazan da Azeri şair Almas Yıldırım'dır.(Dönek adlı şiiri)

Yani olayın gerçekliği konusunda sizi temin edebilirim.

Not:Tabi ki ben bu olaya İnönü'nün şahsi yanlışı gözüyle bakmadım.
Şimdi kendisi toprakta,sevabı ve günahıyla sorgulayacak Münker-Nekir dir.

İki gözle bakalım demişsiniz ya.İnanın ikiden fazla hatta Azeri kardeşlerimizin
gözüyle de bakıyorum.

Olay,biz Türk(iye) toplumu için son derece elem verici olmalıdır.Geçmişten
ders almadan gelecek inşa edilemez.
 
---> İşte geldim...

Öncelikle,olaya ideolojik olarak yorumlama getirmeyeceğimi
bilmenizi isterim.O sebeble iki gözümle,aklımla,vicdan ve kalbimle
taraf tutmadan değerlendiriyorum.Bundan şüpheniz olmasın.

Şimdi,Stalin nasıl Stalin olduysa,Lenin nasıl Lenin olduysa,
Hitler nasıl Hitler olduysa İnönü de İnönü olmuştur.

Muhyiddini Arabi nasıl zalim kişvesi ile dövülen en mazlum insansa,
kendi toplumu için güzellikler dağıtan Konfüçyüs de ona tapanlar için
o kadar zalim olmuştur.

Bazen toplumda kendinden sonraki bir neslin bir kısmı tarafından
saygınlık gören kişiler,doğrularından çok yanlışları olabiliyor.

Konstantin'in,Diyojen'in yaptıkları onların iyi insanlar olduğu hükmünü
çıkarmaz.Hitlerin Kavgam kitabını 2 cilt okudum.
Onun gözüyle bakınca,o da ülkesi ve vatanseverliği adına savaşmıştır.

Konunun gerçeklik payına gelirse,elbette çeşitli kaynaklar araştırılabilir
ama biliyoruz ki ne kadar araştırsak da tarih,kaynaklarını okuduklarımızın
yönlendirmleri sonucudur.

Konunun gerçekliği kanısına varmam,Başbakanın bir kürsüden bunu açıklaması,
gazetelerin bunu aynı şekilde değerlendirmesi ve ayrıca solcu denebilecek kaynakların
bile bunu yalanlamamasıdır.

Vel hasıl,ordaki sitemkar şiiri yazan da Azeri şair Almas Yıldırım'dır.(Dönek adlı şiiri)

Yani olayın gerçekliği konusunda sizi temin edebilirim.

Not:Tabi ki ben bu olaya İnönü'nün şahsi yanlışı gözüyle bakmadım.
Şimdi kendisi toprakta,sevabı ve günahıyla sorgulayacak Münker-Nekir dir.

İki gözle bakalım demişsiniz ya.İnanın ikiden fazla hatta Azeri kardeşlerimizin
gözüyle de bakıyorum.

Olay,biz Türk(iye) toplumu için son derece elem verici olmalıdır.Geçmişten
ders almadan gelecek inşa edilemez.


Merhaba.

Öncelikle birçok insanda olduğu gibi,
Tavrınızın değişmemesinden dolayı,
Memnuniyetimi belirtmeliyim.
Bu iki gözünüzle de baktığınızı gösterebiliyor.:4::4::4:

Gelelim olaya:
Olay olmuş olabilir.

Ama dışarıdan bakmak farklı,
Sorumluluğun omuzlarınızda olması çok farklıdır.

İlk aklıma gelen çanakkaledeki şehitlerimizdir.

Misal=1.

Atatürk bildiğiniz gibi,
Alay komutanına bu tepeyi sabaha kadar elinde tutmasını,
yarın yeni birlikler intikal edeceğini,
Tepeyi kaybedersek,
Düşman karşısında tutunmanın imkansız olacağını söyler.

Albay gider ve alayının başına geçer.
Yeni birlikler intikal ettiğinde;
Albay dahil, bir tek canlı dahi kalmamıştır alaydan.
Ama tepe düşmana verilmemiştir.

Evet Atatürk bir alayın ölmesini emretmiştir .
Benim yiğit insanım,
Tek kelime dahi etmeden topluca sehit olmuştur.

Bu sehitler sadece bir örnektir. gerçekte ise sayılmayacak kadar çoktur.
Allah nurlar içinde yatırsın.
Mekanları cennet olsun.
Hepsine minnettarız.

Burda inönüyü suçlamak kolay bir yol.
Nedenleri araştırmayı kimse düşünmüyor malesef.
Cahil insanlar gibi düşünmemeli, nedenini, niçinini araştırmalıyız.

Misal=2.

Asala terör örgütü;
Bizim büyük elçilerimizi katlederken kimse görmüyordu.
Katledilenin yerine Başka bir büyük elçi gönderiliyordu derhal.
Ve bu insanlar öldürüleceklerini bile bile görev yerlerine gittiler.
Ve öldüler( katledildiler).Kaç kişi biliyormusunuz?.

Bu durumda Atama işlemini yapan,
Başbakan,
Dışişleri bakanı,
Cumhurbaşkanı'na ne diyebiliriz?.
Vijdansız,
Hain,
Gaddar diyebilirmiyiz?.
Bile bile ölüme gönderdiler denilir mi?.

Devlet,
Millet olmanın gerekleri vardır.
Gerekirse Ölüm emredilir,
Gerekirse ölürüz.
Bu durum bizim de,Emredenin de üzülmediğini göstermez.

Ama başka çare de yoktur.
Ölmek gerekirse bu gün dahi,
Hepimiz seve seve ölmezmiyiz?.

İnönü,
O kardeşlerimizi göndermiş olabilir.
Bu o insana zalim dememizi gerektirmez.

Hiç inönüye neden diye bir allahın kulu sormuşmudur? bilmem.
Uzaktan ahkam kesmeden önce,
O günün koşullarını şartlarını,
Zorunluluklarını bilmek gerekir.
Koşulları saymak istemem.

Biz ne kadar Türk,
Ne kadar vatansever isek,
İnönü de aynı özelliklere sahiptir en azından.
Kurtuluş savasında ve sonrasında yaptıkları araştırılmalı öğrenilmelidir.(tanımak için)
Bu konuda araştırılmalıdır bilmeyenler tarafından.

Başkalarının kullandığı dolmuşa binmeyecek kadar,
uyanık olmak zorundayız.


Yoksa;
Yaradanın yasakladığı,
Ölmüş insanıa iftira etmiş oluruz.
Bu da yaradana şirk koşmak demektir.

Ben o kardeşlerimizin,
Vatan için,
Türk insanları için,
Şehit olduklarını düşünüyorum.(eminim)
Vatana hizmet söz konusu olduğunda,
Duygulara yer yoktur.

Ölmemiz gerekiyorsa Ölürüz.
Hatta ölüyoruz.
Sehit olup olmamamız da bir şeyi değiştirmez.
Çünkü ölüm nefsimiz için değil vatan içindir.


Bu kadar yeterli sanırım.

Yanlıştan dönebilmek,
Sorry diyebilmekte bir erdemdir.

Konuşmalarımız,
Açıklamalarımız,
Sadece, Ama sadece Hak için olmalıdır.
Söz konusu vatan ise Gerisi tefferruattır.

Saygılar.


 
---> İşte geldim...

Dediğim gibi ne sen iyi diyebilirsin ne ben kötü diyebilirim.
Konu hakkındaki yorumlarınız için çok teşekkür ederim.Şeref verdiniz.

İftira elbette haramdır ama şirk demeniz yanlış olmuş.Şirk(Şirık,kürçe farsçadaki kullanımı)
ortak olmak demektir.
Yani Allah'ın sıfatlarını kendinde barındırmak,şirktir.
İntihar etmek şirktir.(Allahın verdiği canı almak.)
Büyü yapmak şirktir.(Kaza ve kadere müdahele etmeye çalışmak kendince) vs.

Onun dışında peygambere iftira bile atsa şirke girmez.Müslümanlıktan çıkar.

Çünkü islam itikadına göre insanlar inancına göre şu aşamalardan birindedir.

Peygamber(günahsızdırlar,Allah tarafından görevlendirilirler.)
Takvalı mümin(Sahabeler,ehlibeyt ve günümüzde de illaki vardır çokça)
Fasık(inancı olup,itaat etmeyenler ibadetleri yapmayanlar.yani bizler de giriyoruz bu gruba)
Merdut(Reddedilmişler,fasık olmanın had safhası,bknz Üstad Bediüzzamanın namaz kılmayan vekillere sarfettiği söz)
Gayrımüslim(İslamiyetin dışındakilerin hepsi olsa da,genelde hristiyan ve yahudiler için kullanılır)
Münkir yada Ateist(Allahın varlığını inkar eden.)
Müşrik(Allaha şirk koşan)
Münafık(Menfaati gereği inandım deyip,Allaha inanmayan onu inkar eden)

Bu konulardaki yorumlardan önce,araştırmanızı öneririm.Çünkü iftira atan birine
şirke girmiş derseniz,en büyük günahı siz işlemiş olursunuz.


Not:Madem müslüman olmayan herkes cehenneme,ha müşrik ha munafık ne
farkı var derseniz,Cehennemin azabının derecesi de elbette buna göre değişir.
 
---> İşte geldim...

Dediğim gibi ne sen iyi diyebilirsin ne ben kötü diyebilirim.
Konu hakkındaki yorumlarınız için çok teşekkür ederim.Şeref verdiniz.

Bu konulardaki yorumlardan önce,araştırmanızı öneririm.Çünkü iftira atan birine
şirke girmiş derseniz,en büyük günahı siz işlemiş olursunuz.


Not:Madem müslüman olmayan herkes cehenneme,ha müşrik ha munafık ne
farkı var derseniz,Cehennemin azabının derecesi de elbette buna göre değişir.


Merhaba.

Biz haddimizide, duracağımız yeride biliriz.
Bilmeyenler,
Rahmetli olmuş bir insanın arkasından,
Konuşlamayacağını da bilmelidir.

Söyleyen kadar;
Alkış tutan,çanak açan da masum olamaz.

Bizim ne dediğimiz ne kastettiğimiz bellidir.
Yaradan;
"" Bütün günahları işleyin gelin,
Affederim. Çünkü Ben Allahım.
Sadece, sadece kul hakkı ile gelmeyin.
Kul hakkını ben affedemem ""
.
Demiş mealen kısaca.

İşte bizim ifade etmek istediğimiz bu.
Bilen zaten anlamıştır.
Bilmeyene de anlatmamız çok zordur.
Suçun,yapılan günahın büyüklüğünü anlatabilmek için söylenmiştir.

Bu kelime farkı nedeni ile;
Birileri yanacaksa biz yanmaya razıyız.
Kimse yanmasın biz yanarız.

Yaradan,
Ne takdir ederse kabulumüzdür.
Bizim özel bir isteğimiz,
Beklentimiz yoktur şahsımız için.

Biz herşeyi sevgimiz için yapıyoruz.
Karşılığında bu sevabı,
Şu mükafatı alabilmek için değil.

Hayatımızda hiçbir şeyi ölçmedik,
Hiçbir şeyi saymadık.
Yaradana karşı olan, borçlarımız içinse,
Boynumuz kıldan ince, af diliyoruz.

Yaptıklarımız, yapabildiklerimiz ise,
Sevgimiz için,
Yapmamız gerektiği içindir.

Tek isteğimiz ise;
""Yaradan, gönlümüzü, gözümüzü kapatmasın.""

Gerisi tefferuattır.

Kul olarak,
Bir fani olarak;
Bizim Ne dediğimizi,
Ne söylediğimizi,
Ne kastettiğimizi.
Yaradan en iyi bilendir.

Başka bir şahide,
Bir bilene de ihtiyaç yoktur.



Güzelliklerden bahsetme,
Fırsatı verdiğiniz için;

Size,
Çok ama çok teşekkür ediyoruz.

Yaradan;
Sizinde,
Güzel gönüllü tüm arkadaşlarımızın da gönlüne göre versin.


Saygılar.

 
---> İşte geldim...

أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ

ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ


Amenna,amenna,amenna...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst