Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da
ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu kim uzanmak isterdi ince parmaklarına
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
Aslında hepimiz bir bataklıkta yaşıyoruz!
Ama...
bazılarımız yıldızlara bakıyor.
Benim Tek Çabam Yıldızları Görebilmek.
Hayata hep bir zeytin dalı uzatmanız dileklerimle...
Hain zamanların puslu sularında,
vedaların kendini bilmez susuşlarında,
sen ki bana düşman
sen ki bana hasret
sen ki sensizsin artık...
Derin anlamları tükenişine gömdüm,
basit cümleleri boş sayfalara,
üzerini çizmekte yetmiyor satırlarca,
siyahların hükmü geçiyor şimdi
sana koşmaya can atan tüm üç noktalarda...
Yanlış teşhis edilmiş bir kimlikle yolların çıkmazında,
apansız sarmışım hayata,
küsmüşüm, küfretmişim..
Resimlerde yaşayan gündüzleri,
hayatın üzerime yüklediği kafiyeyi neyleyim..
Ses yok,
ben yok,
dün yok!
İlacı yok ki bu yoklukların hükmü olsun!
Durup durup takvimlerin aldatıcı sülietleri,
zamanın kan revan çıkmazı,
kaldığım yerden ne kadar uzakta sence?
Gelmeni dilemediğim her duada
hala yoksun ki...
Türküler söylenir yine,
sana kalmışlıkta senli ve sensiz..
Yakmışlığımda büyüdün sen,
serpilmeden küçüldün..
Gül olmak için harcadığın çaba,
gonca kalmışlığına da yetmedi..
Gayrı dayanılmaz bu iç çekişler kederle,
sevmediğim hesaplarım var şimdi kaderle..
ne olursa olsun sen yine de gelme!
"Özgürlüğüme" ihanetimdin,
Aşk olsun dedim..
Sol yanımı dinledim
Dinledim de bilemedim; ben koşmayı öğret dedim daha yürüyemeden ben, bırakıp gittin..
sahi ben senin neyindim ki yar(!)
böyle kolay vazgeçebildin?
Sesimden fırlamış tebessümlerimi toplarken yerden…
Korkaklığımın elinden tutuyordu gülüşlerim..
Kim bilir kaç şehir hıçkırıklara boğuluyordu şimdi..
Ve kaç bahar döküyordu ağlarken yapraklarını kimsesizliğe..
Aşk devrik bir lider gibi saklarken yüzünü bizden..
Şehirler arası yok ediliyordu kirpiklerimiz.
Not-Not: Çok sevmişti Dağ Denizi..
Dağ hep bekler..
Deniz asla gelemezdi..
Kıyılarda çarpışırken sevdalar,
Gidip gelirdi umutlar..
Avuçlarının içiyle kıyıya vurmak neye yarar?
Dağ ise susar, hiç susmadığı kadar..
Bir rüzgar beklerdi Dağ..
Beklerdi bedenine parça parça damlalar..
O'ndan isterdi, koksun isterdi bedeni..
Bir aşk isterdi tamda ortasında,
Bir gülüş isterdi gözlerine batan..
Ama kimse asla bilemeyecekti..
Hep bekleyecekti zaman..
Yetmeyecekti çarelere,
Sessiz,uğultuyla gelen ağıtlar..
Dağ her zamanki yerinde bugünde..
Deniz ise gel git..
Onlar hep kalacaklar..
Birbirlerinin gönlünde..
Sonsuz olmak isterken aşk,
Özlem kaldı yerinde..
Çok şey istemedim ki sevdiğim
Dudaklarıma kırçiçekli ilkbahar
Göz bebeklerime
Mavi düşlerimizin gerçekleşmiş
sevda portresi...
Oysa şimdi...
Şimdi zamansız gidişine içim içim yanarken
yüreğime düşen ateşi söndürüyor gözyaşlarım
küllerinden bir daha sevda doğmasın,
Sen olmasın çabasıyla, en kararlısından..
...
Oysa nisan yağmurunun ıslak dudağı öpecekti sevdamızı
yüreğimin özgür duygulara açtığı gamzelerinde..
nasırlaşmış yüreklerimize ilkbaharı getirecekti
yağmurlarının bereketiyle...
...
Daha düne kadar
nasılda inanmıştık kimsesizliklerimize kimse olduk diye
nasıl da bağlamıştık umudun renklerine
....
yüreğimizle aşkımıza yola çıkarken,
öksüz duygularımıza çare biziz deyip de
takmayacaktık bizden ötekilerini
sevgiye umudun teselli sözlerini
nasıl da inandırmıştık kendimize ..
Aslında ben yeri göğü inletmek isterdim
öfkemin ağırlığını kaldırmak için yürek bendimden
insan kendi elleri ile mavilere kara çalar mı be gözüm
hırçın çocuğun sinirlendiğinde o güzel resmi bozmasının şımarık sevinci gibi
...
şiirin harflerini öldüre bilir mi gökyüzünde ki yıldızları koparmak gibi
ya da
güneşin önüne perde çekebilir mi gözüm
üstelik bu bahar mevsiminde iliklerine kadar üşürken
kapatmak evime giren pencerenin perdelerini
bu kadar kara yalnızlıkları kaybedişleri ile beraberinde getirmişken
aydınlığa kucak açmak varken..
...
İstanbul yeni bir severek ayrılanlar hikayesine
sessizce tanıklık yapıyor..
bir başka bahara kaldı gül kokulu sevinçlerim
...
şimdi uykularımın katili oldu özgürlük düşmanlarım
denizimi kuruttular kulaç atamıyorum sevdama
güneşimi kapadılar üşüyorum bu ilkbaharda
müziklerimi susturdular sevdaya dair
üstelik şiirlerimin harflerini de çaldılar ben değil
onlar da suçlu…