Peygamberlerle Allah arasında geçen diyaloglar

sensiz olmaz

Kayıtlı Üye

2. Sure (Bakara Suresi), 105. Ayet
Ne Kitab ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah'a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini isterler. Oysa Allah rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf sahibidir.
2. Sure (Bakara Suresi), 124. Ayet
Bir zaman Rabbi İbrahim'i bir takım emirlerle sınamış, İbrahim onların hepsini yerine getirmiş de Rabbi şöyle buyurmuştu: "Ben seni insanlara önder yapacağım." İbrahim de, "Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)" demişti. Bunun üzerine Rabbi, "Benim ahdim (verdiğim söz) zalimleri kapsamaz" demişti.
2. Sure (Bakara Suresi), 139. Ayet
Onlara de ki: "Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Halbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir. Biz ona gönülden bağlanmış kimseleriz."
2. Sure (Bakara Suresi), 260. Ayet
Hani İbrahim, "Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için" demişti. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 40. Ayet
Zekeriya, "Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi. Allah, "Öyledir, ama Allah dilediğini yapar" dedi.
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 41. Ayet
Zekeriya, "Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da şöyle dedi: "Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et."
7. Sure (A'râf Suresi), 143. Ayet
Mûsa, belirlediğimiz yere (Tûr'a) gelip Rabbi de ona konuşunca, "Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım" dedi. Allah da, "Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin." dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, "Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah'ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim" dedi.
7. Sure (A'râf Suresi), 144. Ayet
(Allah) "Ey Mûsâ! Vahiylerim ve konuşmamla seni insanlar üzerine seçkin kıldım. Öyleyse sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol" dedi.
11. Sure (Hûd Suresi), 69. Ayet
Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim'e müjde getirip "Selâm sana!" dediler. O, "Size de selâm" dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.
11. Sure (Hûd Suresi), 70. Ayet
Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: "Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik."

Bu Mesaja Ek Olarak;

11. Sure (Hûd Suresi), 71. Ayet
İbrahim'in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak'ı müjdeledik; İshak'ın arkasından da Yakûb'u.
11. Sure (Hûd Suresi), 72. Ayet
Karısı, "Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Gerçekten bu çok şaşılacak bir şey!" dedi.
11. Sure (Hûd Suresi), 73. Ayet
Melekler, "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O övülmeye layıktır, şanı yücedir." dediler.
11. Sure (Hûd Suresi), 74. Ayet
İbrahim'in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizim (elçilerimiz)le tartışmaya başladı.
11. Sure (Hûd Suresi), 75. Ayet
Çünkü İbrahim çok içli ve Allah'a yönelen bir kimseydi.
11. Sure (Hûd Suresi), 76. Ayet
Elçilerimiz, "Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir. Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir" dediler.
11. Sure (Hûd Suresi), 77. Ayet
Elçilerimiz Lût'a gelince onların yüzünden üzüldü, göğsü daraldı ve "Bu çok zor bir gün" dedi.
11. Sure (Hûd Suresi), 78. Ayet
Kavmi, (konuklarıyla çirkin ilişkide bulunmak üzere) ona doğru koşa koşa geldiler. Zaten onlar önceden de bu tür çirkin işleri yapıyorlardı. Lût dedi ki: "Ey Kavmim! İşte kızlarım. Onlar(la nikahlanmanız) sizin için daha temizdir. Allah'a karşı gelmekten sakının ve konuklarıma karşı beni rezil etmeyin. İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?"
11. Sure (Hûd Suresi), 79. Ayet
Onlar, "İyi biliyorsun ki kızlarında bizim gözümüz yok. Sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun" dediler.
11. Sure (Hûd Suresi), 80. Ayet
(Lût da "Keşke size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı, ya da sağlam bir desteğe dayanabilseydim" dedi.

Bu Mesaja Ek Olarak;

11. Sure (Hûd Suresi), 81. Ayet
Konukları şöyle dedi: "Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla ulaşamayacaklar. Geceleyin bir vakitte aileni al götür. İçinizden kimse ardına bakmasın. Ancak karın müstesna. (Onu bırak.) Çünkü onların (kavminin) başına gelecek olan azap, onun başına da gelecektir. Onların azabla buluşma zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?!"
11. Sure (Hûd Suresi), 82. Ayet
(Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
19. Sure (Meryem Suresi), 7. Ayet
(Allah şöyle dedi "Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik."
19. Sure (Meryem Suresi), 8. Ayet
Zekeriyya, "Rabbim!" "Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?"
19. Sure (Meryem Suresi), 9. Ayet
(Vahiy meleği) dedi ki: "Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: "Bu bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım."
19. Sure (Meryem Suresi), 10. Ayet
Zekeriyya, "Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına)bir işaret ver", dedi. Allah da, "Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır" dedi.
20. Sure (Tâhâ Suresi), 9. Ayet
Mûsâ'nın haberi sana ulaştı mı?
20. Sure (Tâhâ Suresi), 10. Ayet
Hani bir ateş görmüştü de ailesine, "Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum). Umarım ondan size bir kor ateş getiririm, yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum" demişti.
20. Sure (Tâhâ Suresi), 11. Ayet
Ateşin yanına varınca, ona şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ!"
20. Sure (Tâhâ Suresi), 12. Ayet
"Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ'dasın."

Bu Mesaja Ek Olarak;



20. Sure (Tâhâ Suresi), 13. Ayet
"Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 14. Ayet
"Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 15. Ayet
"Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 16. Ayet
"Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helak olursun!"
20. Sure (Tâhâ Suresi), 17. Ayet
"Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?"
20. Sure (Tâhâ Suresi), 18. Ayet
Mûsâ dedi ki: "O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 19. Ayet
Allah, "Onu yere at ey Mûsâ!" dedi.
20. Sure (Tâhâ Suresi), 20. Ayet
Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!
20. Sure (Tâhâ Suresi), 21. Ayet
Allah şöyle dedi: "Tut onu. Korkma! Biz onu yine eski durumuna döndüreceğiz."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 22. Ayet
"Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir halde çıksın."

Bu Mesaja Ek Olarak;



20. Sure (Tâhâ Suresi), 24. Ayet
"Firavun'a git, çünkü o azmıştır."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 25. Ayet
Mûsâ dedi ki: "Rabbim! Gönlüme ferahlık ver."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 26. Ayet
"İşimi bana kolaylaştır."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 27. Ayet
"Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 29. Ayet
"Bana ailemden birini yardımcı yap,"
20. Sure (Tâhâ Suresi), 30. Ayet
"Kardeşim Hârûn'u."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 31. Ayet
"Onunla gücümü artır."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 32. Ayet
"Onu işime ortak et."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 33. Ayet
"Seni çok tespih edelim diye",
20. Sure (Tâhâ Suresi), 34. Ayet
"Seni çok zikredelim diye."

Bu Mesaja Ek Olarak;

20. Sure (Tâhâ Suresi), 35. Ayet
"Çünkü sen bizi hakkıyla görmektesin."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 36. Ayet
Allah şöyle dedi: "İstediğin sana verildi ey Mûsâ!"
20. Sure (Tâhâ Suresi), 37. Ayet
"Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmuştuk."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 38. Ayet
"Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:"
20. Sure (Tâhâ Suresi), 39. Ayet
"Onu (bebek Mûsâ'yı) sandığın içine koy ve denize (Nil'e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 40. Ayet
"Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve "size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?" diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen'e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr'a) geldin ey Mûsâ!"
20. Sure (Tâhâ Suresi), 41. Ayet
"Ben seni kendim için seçtim."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 42. Ayet
"Sen ve kardeşin mucizelerim ile (desteklenmiş olarak) gidin ve beni anmakta gevşeklik göstermeyin."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 43. Ayet
"Firavun'a gidin. Çünkü o azmıştır."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 44. Ayet
"Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar."

Bu Mesaja Ek Olarak;

20. Sure (Tâhâ Suresi), 45. Ayet
Mûsâ ve Hârûn şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 46. Ayet
Allah şöyle dedi: "Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 47. Ayet
"Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selam, doğru yola uyanlara olsun.' "
20. Sure (Tâhâ Suresi), 83. Ayet
(Mûsâ Tûr'a varınca): "Seni, acele ile kavminden uzaklaştıran nedir, ey Mûsâ?" (dedik.)
20. Sure (Tâhâ Suresi), 84. Ayet
Mûsâ şöyle dedi: "Onlar, işte onlar hemen arkamdalar. Rabbim! Sen hoşnut olasın diye, acele ederek sana geldim."
20. Sure (Tâhâ Suresi), 85. Ayet
Allah, "Şüphesiz, biz senden sonra halkını sınadık; Sâmirî onları saptırdı" dedi.
26. Sure (Şuarâ Suresi), 10. Ayet
Hani Rabbin Mûsâ'ya, "Zalimler topluluğuna, Firavun'un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?" diye seslenmişti.
26. Sure (Şuarâ Suresi), 12. Ayet
Mûsâ şöyle dedi: "Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum."
26. Sure (Şuarâ Suresi), 13. Ayet
"Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn'a da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap)."
26. Sure (Şuarâ Suresi), 14. Ayet
"Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım."

Bu Mesaja Ek Olarak;



26. Sure (Şuarâ Suresi), 15. Ayet
Allah dedi ki, "Hayır, korkma! Mucizelerimizle gidin. Çünkü biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz."
26. Sure (Şuarâ Suresi), 16. Ayet
"Firavun'a gidin ve deyin: "Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz",
26. Sure (Şuarâ Suresi), 17. Ayet
"İsrailoğullarını bizimle beraber gönder."
28. Sure (Kasas Suresi), 29. Ayet
Mûsâ süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş görmüş ve ailesine, "Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm, (oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için ateşten bir kor getiririm" dedi.
28. Sure (Kasas Suresi), 30. Ayet
Mûsâ, ateşin yanına gelince o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah'ım."
28. Sure (Kasas Suresi), 31. Ayet
"Değneğini (yere) at." (Mûsâ değneğini attı). Onu bir yılanmış gibi süratle hareket eder görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. (Bu sefer şöyle seslenildi "Ey Mûsâ! Beri gel, korkma. Çünkü sen güvenlikte olanlardansın."
28. Sure (Kasas Suresi), 32. Ayet
"Elini koynuna sok. (Alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın. Korkudan açılan kolunu kendine çek (toparlan). İşte bunlar, Firavun ve ileri gelen adamlarına (göstermen için) Rabbin tarafından (sana verilen) iki delildir. Çünkü onlar fasık bir kavimdirler."
28. Sure (Kasas Suresi), 33. Ayet
Mûsâ, şöyle dedi: "Ey Rabbim! Şüphesiz ben onlardan birisini öldürdüm. Onların da beni öldürmelerinden korkuyorum."
28. Sure (Kasas Suresi), 34. Ayet
"Kardeşim Hârûn'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da benimle birlikte, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum."
28. Sure (Kasas Suresi), 35. Ayet
Allah, "Kardeşinle seni destekleyeceğiz ve size bir iktidar vereceğiz de âyetlerimiz sayesinde size (kötü bir amaçla) ulaşamayacaklar. Siz ve size uyanlar galip gelecek olanlardır" dedi.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst