---> Mezbaha Terörü
İnsanlığın yükselişi teması, eğitimin teknik ve ticari olmayan bir tanımını sunmaktadır. Bu, şerefli insanlık geleneğinden çıkarılmış bir tanımdır ve akademik hayatın amaçlarıyla ilgili, teknokratların önyargılarına ters düşen bir kavramı yansıtmaktadır. Eğitimli olmak, bilginin ve bilgi sistemlerinin köklerinden ve gelişimden haberdar olmak; en güzel sözlerin ve düşüncelerin üretilmesini sağlayan zihinsel ve yaratıcı metotlara aşina olmak; Robert Maynard Hutchins'in Büyük Sohbet adını verdiği şeye en azından birer dinleyici olarak katkıda bulunmayı öğrenmek demektir. Bu tarz bir tanımın öğrenci merkezli, öğretim merkezli, beceri merkezli ve de problem merkezli olmadığını fark etmişsinizdir. Bu tanım, düşünce ve tutarlılık merkezlidir. Diğer bir ifadeyle bu tanım, bir dereceye kadar, okulda öğrenilen şeylerin gündelik problemlerle doğrudan alakalı olmadığını varsaymaktadır. Bu; tarihe, bilimsel düşünceye, dilin güzel kullanımına, dinin ve sanatların geniş kapsamlı bilgisine ve insani teşebbüsün devamına vurgu yapan bir eğitimdir.
Öncelikle tarihi ele alalım, zira bir yönüyle tarih en temel disiplindir. Cicero'nun "Siz doğmadan evvel olanlardan bihaber olmak çocuk kalmaktır" sözünü tartışmaya gerek görmüyorum. Tarih, "yüksek düzeyde bilinçlilik" elde etmek için en etkin entelektüel araçtır. Fakat tarihle ve tarih öğretimiyle ilgili olarak vurgulanması gereken birkaç nokta mevcuttur, zira bu noktalar çoğu zaman okullarda ihmal edilmektedir. Öncelikle tarih sadece okuldaki derslerden biri değildir; biyoloji, fizik, matematik, edebiyat, müzik ve sanat dahil her dersin bir tarihi vardır. Bu noktada her öğretmenin bir tarih öğretmeni olması gerektiğini söylüyorum. Örneğin biyoloji hakkındaki mevcut bilgilerimizi, biyoloji hakkında bir zamanlar bildiğimiz veya bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri anlatmadan öğretmek, bilgiyi yalnızca bir tüketim ürünü haline getirmektir. Demokritus'u öğretmeden atomu öğretmek, Faraday'ı öğretmeden elektriği öğretmek, Aristoteles'i veya Machiavelli'yi öğretmeden siyaset bilimini öğretmek, Hayd'ı öğretmeden müzik öğretmek öğrencilerin Büyük Sohbet'e katılmalarına engel olmaktadır. Bu öğrencileri bilginin köklerinden yoksun bırakmaktır; ki şimdilerde başka hiçbir sosyal kurum bu konuda endişe duymamaktadır. Zira kendi köklerimizi bilmek sadece dedenizin nereden geldiğini ve başından neler geçtiğini bilmek değildir. Ayrıca düşüncelerinizin nereden geldiğini ve neden bu düşüncelere inandığınızı bilmektir; ahlaki ve estetik duyarlılıklarınızın nereden geldiğini bilmektir. Yalnızca ailenizin değil aynı zamanda sizin dünyanızın nereden geldiğini bilmektir. Cicero'nun fikirlerini sunmayı tamamlamak adına yine Cicero'nun bir düşüncesine yer vereceğiz: "Atalarının hayatlarından kopuk ve tarihsel bir bağlamdan yoksun bir insan hayatı ne değer ifade eder?" Cicero "atalar" derken AN NE Nİ ZİN teyzesini kastetmiyor.
Not: AN NE Nİ ZİN kelimesi birleşik yazıldığında yıldızlanıyor. Berbat.