Mavi Sevdam

İçimden geçiyorum...
Çıldırıyorum...
Üzülüyorum...
Yokluklarda yok oluyorum...
Ağlamak istemiyorum artık..
Bu öldüresi sessizlik hiç hoşuma gitmiyor...
Aklım çok karışık..

Şurdan biri gelse, elimde derdinin dermanı dese,çaren işte bu dese ve bitse...!

Hiç kimse tanıdık değil artık ve hiç bir suret anımsatmıyor birşey..
Körelmişim yada kör`olmuşum...
Çığrından çıkıyor gitgide çığlıklarım, kendi içimde yine kendime patlıyorum..


Patlasam neye yarar,hiç işte.. Birşey olmuyor, zaman dolmuyor, vakit geçmiyor bir türlü ve olan olmuyor..
"Ne olacaksa olsun artık" derken bile eriyor yavaş yavaş insan..

Çoğu var, eksiği yok isyanların..
Düğüm düğüm işlenmişler sanki kader yolumuza..
Her çakıl taşı altından bir isyan çıkıyor..

"Ortalıkta çorap söküğü gibi dolaşmasana..
Ama gitsene..
bi gitsene!!.."

Yetmedi, yetmiyor yada yetmeyecek mi bu azap deresinden akan kırmızı sular..
Bir sonu gelmeyecek mi sonsuz düşlerin yada kırıklarının..?
Ama ses vermeyecekse yine yankıların!
O zaman bu azaba kendi kendine son vermekte sakınca bulmayacak kulaklarım..

Üşürken,havanın buz gibi derin soluğunda terlerim...
Soğuktan buz tutmuş parmaklarım bir dokunuşta,tuzla buz olmayacak mı?

Olacak elbet olacak, hepsi bir son bulacak..

Birazdan...
Az sonra...
Ve
Şimdi...
Gidip tek nefeste ve bir seste...
İkiye bölecek penceremden dünyayı dudaklarım..

Eyyyyyyyyyyyyyy
Zalim
Yarrrrrrrrrrrr...!
Sadece Sen olma diye ..
Canımın en can yerini..
Yüreğimin Sesini Susturdum..
Ve yüreğimin yarasına..
Tuz bastım...Kanasında içindeki sen çıksın diye..
Gitsene...Nolur..! ...Bi gitsene..!
 
Gizem deyip başlıyorum adına
Cılız bir güneş, soldu solacak
Bir haziran sonu ki yağmur bekleniyor
Akıyor insanlar kendi dünyalarında
Ve herkes anlatabilir bir ağrıyı
Ben anlatsam bu yaz akşamını
Biri bir sevda titreşiminden söz etse
Düşün ki saçlarını savuruyordu rüzgâr
Gözleri gülüyor ama karanlık kirpikleri.
Hadi konuşulsun o umarsız ağrıdan
Boğuk bir ses, benim olmayan asla
Gözlerim kısılıyor ve bulantı birden
Şuramda bir ağrı, şurama kadar
Yanıyor gözlerim, bir duman gözlerimden.
Konuşulsun yağmurun dolandığı o günden
Cılız da olsa güneşti o şakaklarımızda
İnsanlar... İnsanlar hep yanlarımızda
Akıyor kalabalık dalgın bakışlarımda
Düşün ki saçlarını savuruyordu rüzgâr
Ben, gizem diyordum her şeyin adına.
İki can yürüsün ve birbirinden habersiz
İki can, iki yürek, tek kalp ağrısı bir de
Biri desin ki saçlarında haziran

Kirpiğinde mavilik, kirpiğinde gökyüzü
İki can ve akıyor insanlar dünyalarında
Biri desin ki sözlerin ne yararı var
Bir desin ki bırak başlasın sevda.
Bir haziran akşamı yetmiş yedi yılında
Elini uzat ve ayrıl, yer sarsılıyor
Elini uzat ve ayrıl, dolanıyor bulutlar
Elini uzat ve ayrıl, günlerden salı.
Birtakım lekeler, bulutlar akıyordu
Etrafta insanlar bir karaltı olarak
Biri diyecek ki ellerin titriyordu
Biri saati sorsa ağlayacaktım
Elini uzat ve ayrıl, kararıyor bulutlar
Bütün hızıyla o zehir damarlarımda
Gökte haziran, yağdı yağacak yağmur
Geçip gidiyordu dünya bakışlarımda
Birtakım lekeler, bulutlar akıyordu
Ben, gizem diyordum bunların adına.
Elbet hızla akıp gidiyordu hayat
Kaç zamandır görmediğim ışıltılı bir yüz
Belki de coşkulu bir haber vardı akşama
Bir zaman sonra her şey unutulsa da
Kardeşim, yüreğim koca bir diş gibi sızlıyordu
Biri diyordu ki bırak başlasın sevda
Ötekinin kirpiğinde acımasız karanlık
Gizem deyip geçiyordum bunların adına
Her şeyi, her şeyi kuşatıyordu sevda.
 
Hadi bana bir şiir yaz

Ama adı hiç sevmedim olsun

Asi kelimelerin olsun isyanları ünleyen

Serseri bir hüzün düşmeli yollara

Arayıp ta bulamadıkların çıkmalı karşına

Gözlerin kamaşmalı gün aydınlığında

Ve hatırla artık bir zamanı

Sözlerin yağma yalanların çapul olduğunu

Aynadaki aksine dinlet sözlerini

Sağır yalnızlık duymamalı şimdi seni

Sessizce geçip gitmeli çareler yanından

Boşluk asılı kalmalı gölgene

İliklerinde çırpınmalı hallerin

Dağınık ve karmaşık çelişkiler

Şekiller çizmeli yüzüne

Seni senden çıkarmalı kıvranışların

Geceye tutkun bir renkle boya şimdi duvarlarını

Göremediğin seyirci kaldığın

Bir anı arala gözlerinde

Ve gör karşındaki

K i m..?
 
İnsan gecenin bir vakti yatağından fırlayıp, 'Seni seviyorum 'diye bağırmalı;
İnsan sabah uyandığında, Yatağının başucunda bir gül ile not bulmalı; 'Uyandırmaya kıyamadım..'
İnsan heyecan duymalı, Yeni günün getirdiği ışıklar için;
İnsan biraz sinirlenmeli,kavga etmeli; İnandığı değerler için...
İnsan bazen sarhoş olmalı, Bir türkü tutturup sokakları arşınlamalı,
İnsan anlamsızca beklemeli, Telefonun çalmasını 'belki arayan o'dur diye
İnsan ara ara kocaman olmalı; Dünyalar kadar herkesi kucaklamalı.
İnsan bazen kendi olmalı, Bazen herkesten bir parça,
İnsan bazen de aptal olmalı; İnanmak istediği şeylere inanmalı!
İnsan gerçek olmalı, Rüya görebilmek için.
Ve insan çekip gitmeli zamanı gelince; Ama zamanı gelince....
 
Sorma Nedenini


Hepinize küstügümdür aslolan
ne sa'sali bir gülüs var artik dudaklarimda
ne mühr-ü mürüvvet ömrümün
en demli en anlamli akisinda...

sadece yokluk mudur bu
hüsrana sebep olan
yoksa aslinda biz variz da
dünya midir yok olan gözlerinde

ne hayatin ta kendisidir sensiz
yok oluslarimin nedeni?
ya da bos ver unut gitsin
sorma bana nedendi?

ab-i hayatima girmisken bir zaman
bir hayata vurmusken kendimi
tam da her sey düzeldi derken
bu düzensizligin nedenini
ne simdi sen bana sor
ne de ben sana sonra anlatayim

ahinin tutusudur bu belli
ne yapsam da okusam da dualarimi
kesmez ki içimdeki ümitsizligin
ya da aklimdaki deliligi
sen öyle salinsan da igreti
bil ki hala inadina burada garip
ve masum duruyor bir sevgili! ...
 
GiTME MAVi !..

Biliyorum; aslında sen hiç bir zaman gelmedin bana...

Duymuyorsun !
Gitme diyorum sana, gitme !

Çığlıklarım boğuluyor gecenin karanlığında.
Gece korkunç, gece sessiz, gece yalnız...
Sesim kısılıyor...

Gidişin bitişi olacak yüreğimdeki heyecanın,
Gidişin sönüşü olacak gözlerimdeki ateşin.
Beni, yüreğimdeki sevgiyi, gözlerimdeki bitmek bilmeyen umudu unuttun..
Ama ne olur bunu unutma.
Gidişin dinderemez bu fırtınayı.
Bir fırtınanın uğultusuyla sesleniyorum sana;

GiTME MAVi
 
Aşk, Gecikmiş Bir Mutluluktur

Gün devrildi
Koca bir yürek kaldı altında
Oysa gölgeli bir parantezdi günler
Yüzünün deltasında
Pazartesiden cumartesiye
Aşk aynı gün ölmekti belki

Son tren çığlığında
İstanbul çeker giderdi içimden
Kırık zarlar kalırdı geriye
Ve ben
Saçlarımdan başlardım yaşlanmaya

Bazen öyle güzel susardın ki
Ağzımdan koparılan bir çığlıkla
Eklenirdim sessizliğine
Yaralı sandallar geceye açılırdı
Yüzün habersiz kopuk bir kirpik taşırdı
Düşürmenden korkardım
Solcu bir kız gibi bakardın
En mavi yanlarıma
Tutulur kalırdım

Aşk gecikmiş bir mutluluk oluyor
Aşk engelli yüreklere
Ve meleklerin aşık olduğu çocuklar
Hala erken ölüyor buralarda
Biliyor musun
Bazen acıyorum bu şehre işte bu yüzden

Vatan caddesinde
Her gece bir, sarhoş ölüyor
Sen giderek yaklaşıyorsun
Şiir gecelerime
Yasak denizlerde yüzüyoruz oysa biz
-kulaç atmayı bilmeden-
Sense bana eski bir şarkıyı dinletiyorsun
“bir hadise var kimse bilmiyor”

Yalnızlık düğümlenip sen çözülmek
Ne garip şey

Ben ölürüm şehirler geçer içimden
Zaman gözlerinde durur
Karanlığı yarınca bıçkın bir otomobil farı
Şehrin camlarından yansız ışıklar
Şubat gözlerinde iki yıldız olur
Dokunamam
Yeni yetme ürkülerin var şimdilerde

Hüznünden yapıla şen
Kahkahandan tanırım seni
Bir de içindeki kırık aşklardan
Ki içinden kusamadıkların
Beni zehirler en çok
Çünkü yanlış insanlara ağladığın
Geceler saklı bu kentin koynunda
Sonra
Sana uzak bir radyoda anlam bulur sesim
Sesim ki
Şehla bir üveylik yavrusuyla kazınmıştır
Bu kentin duvarlarına, kaldırımlarına

Bir martı ölür İstanbul kadar
Bir İstanbul kadar ölürüm
Ve şehir çürür içimde
Sancılı bir sokak kalır sana

Sanırım uykun geldi
Çünkü gözlerim kapanıyor
Bu intiharlar daha ne kadar saklanır bilmem

Ey benim yangınlar ortasındaki fesleğenim
İşte böyle geçiyor günler
Sonra bir gün daha devriliyor
Koca bir yürek kalıyor altında

Bir susuşta sen oluyorum
Seni gözlerinden seviyorum...
 
Yar Mutlu OL Benden Sonra..!
Aynaya bakıyorum da ...çiziklerim var yüzümde..
bi soğukluk bi matlık var gözlerimde.
cildim kırışmış mı ne. gözlerimin altıda çökmüş.
yaşlanıyomuyum?
yoksa artık umursamıyomuyum bilmiyorum..
insan hissettiği yaştadır derler ya galiba ben ölüme yaklaşıyorum...
çocukluğumda gençliğimde senle vardı..
bi tarafım kırık bi tarafım yorgun işte o tarafım yetim...
seninle geçirdiğim senelerim-elimde kalan içimi yakan..
beni hergün yoran.. biraz daha ölüme yakınlaştıran hasretin...



yine aynı şarkı..
hani her çaldığında gözlerimi yaşartan
sensizliği biraz daha dayanılmaz kılan...



sen hala gençmisin?
yoksa belirdimi çizgilerin gözlerinde..
ne diyorum ben.

bak hala varmışsın gibi
bi gün çıkıp gelicekmişsin gibi
seni biryerlerde görücekmişim gibi düşünüyorum konuşuyorum...
Kabullenemiyorum..
yaşadığım varolduğum üşüdüğüm müddetçe
böyle bırakıp gitmeni düşünmeyi bilmeyi hala kabul edemiyorum...
bilsen nasıl yakıyo içimi düşünmesi...



"Benim Olmasaydında başka kollardada olmasaydın"



Yola bakıyorum
göğe bakıyorum
her kapıya koşup her gelenin ağzına bakıyorum..
en acısı senden bi haber alamıcamı bile bile dolanıyorum...
Buharlı camlara yazılar yazıp gökteki yıldızlardan medet umuyorum..
bi araba geçiyo içinde seni hayal ediyorum..



Dalıyorum....
Daralıyorum...
Dayanamıyorum...
kimselere anlatamıyorum
kimseler anlamıyo
dilim çözülmüyo konuşamıyorum...
belki hissedersin duyarsın diye sessiz çığlıklarımla sana haykırıyorum...
tüm hayallerim
tüm umutlarım
tüm kalbim sanaydı..
Tek başıma kaldıramıyorum...
kelimeleri bile bağdaştıramazken yıkılan hayatımı toparlayamıyorum..
Gücümde yok Umudumda...
Al benide yanına.


Seninle dolu dolu yaşadığım herşey şimdi bomboş oldu..
anlasana...



kırıldım...



yaşlandım...



eksik kaldım...
 
Mahpus gözlerinin esaretine merhaba…
Yüreğimi kurşuna dizen intihar yüklü gözlerine merhaba…
Eşkıya saatlerin pususunda düşlerimi gasp eden hayaline merhaba…
Sensizliğin intihar yüklü dakikalarında cinayet işlerken ölüm
Gözlerime hücum eden gözyaşlarıma merhaba…

Umudum sorgusuzca satılırken düşlerimde Azrail’e
Ah uzansam diyorum rengini bilmediğim mahpus gözlerine.
Atsam ölümü bir kenara da tutsam dokunsam hayat dolu ellerine…
Gecenin sabıkalı yalnızlığında yaşasam seni
Zemherinin üşüyen nefesinden ısıtsam gözlerini
Hani diyorum biraz kanunsuz olsam
İhlal etsem kader anayasasındaki sensizliğin müebbedini…

Bulutların gözlerinin bileğini kessem…
Serseri bir yağmur damlası olup
Düşsem yorgun şiirlerin ellerinden puslu bakışlarına
Ay ışığının dudaklarından dokunsam namahrem saçlarına
Yıldızların nemli gözlerinden seyreylesem masum güzelliğini
Ölüme omuz atıp dokunmak istesem yasak dudaklarına
Esrarlı gözlerine bakarak sonlansa ömrüm
Sensizliğin hazin yanlığında…

Hani bir an olsun silse düşlerimden gözlerini kader
Saniyeler kuşanmasa seni.
Ölümü ertelemeseler kalmasa yaşama sebebim
Dokunamasam hayat dolu ellerine
Bakamasam intihar yüklü gözlerine
Güneşten ateş çalıp ekseler yüreğime
Feryadımı sustursalar eşkıya ininin yorgun ellerinde
Gönlümde pusu kursalar haince vursalar gözyaşlarıma
Mısralarıma sızıp şiirlerimi kurşunlasalar anlından…

Yeryüzüne aydınlık tohumları serpseler
Karanlığı aydınlığın zindanına hapsetseler
Yüreğimde boy veren sarmaşığa ihanet etseler

Sanma çaresizce kalır bu yürek diz çöker kadere
Puslu gözlerinde sonlanmadan ömrüm
Satmam kendimi Azrail’e!

İntihar bakışlım;
Aşk bana benim ölüme olduğum kadar yakın
Senin hayata bağlılığın kadar uzaktır!
 
ERTELENMİŞ SÖZCÜKLER

Ertelenmiş sözler var dilimde
Buruşmuş bir kâğıdın içinde duygularım.
Gecikilmiş bir aşk yazılı köşeye atılan kâğıtta
Hiç bir şey için geç değil belki
Belki, şimdi tam zamanı.
Bir de yürek sözden anlasa...

Hergün bir sonrasına ertelenir itiraflar
Bir kaçış ki, bu insanı kendinden eder
Sorular döner beynimin içinde
Beynin içinde satır satır işlenir duygular
Bir gün sonraya ertelenir hergün.

Bir yaprağın yere düşüşü gibi olabilsem
Ağır ağır süzülsem herşeyin farkında olarak
Bir şelale gibi olsam
Coşkunca düşsem arzularımın yüreğine
Korkularımı erteleyebilsem bir anlığına
Hergün koskoca bir yaşam ertelenir oysa.

Sözcüklerin ucuna yüklüdür yaşam
Kendimin kendimle savaşı bu
Kendimle ertelenmiş sözcüklerimin savaşı
Korkularımızın esiri olmuşuz
Ertelenmiş bir yaşam var sırtımızda
Ertelemiş sevdalar yaşarız
Ertelenmiş dostluklar
Ertelenmiş kendini buluşlar.

En çokta yüreğimizdeki parıltıları erteleriz.
Oysa sevmek, daha kolay gözükür korkmaktan.
Sevsek hesapsızca,
Aşık olsak ertelemeden yüreğimizdekileri.
Sözcükler aksa billur bir su gibi
Ertelemesek yaşamımızı.

Belki olacak ertelemesiz yaşayışlar
Bir umut ışığı yanar yürekte
Umudu erteleriz bu sefer
Umudu erteleriz bir sonraki güne.
Ertelenmiş bir umudun sırtına yüklemişiz korkularımızı
Ertelenmiş sözcüklere saklamışız yüreğimizi
Ertelenmiş bir varoluş yaşarız.
 
Anlatan gözlerin!

Sen
Giderken
Gözlerinden dökülen yaşlar hazindi

Çaresizliğim
Karşısında aaaanetle
Dayana bilmem gayri kabildi bilirsin

Daha fazla
Üzülmemen için
Sinip gizlenmem hiçbir çare olmuyor

Senin
Fark etmemen
Mümkün değildi biliyorum hissedendin

Çünkü senin
Ferasetin bir başkaydı
zira duyarlılığın fevkalade kuvvetliydi

Henüz
Ağzımı açmadan
dudağımı kıpırdatmadan aldığım nefeste

Bir şey
Söyleyeceğimi
Bilecek kadar duyarlıydın sen başkaydın

Şimdi
Ne söyleyebilirdim
Senin için ne geçirmezdim ki gönlümden

Gönlümde
Yetiştirdiğin filizlerden
Akseden güzellikler karşısında haz alıyorum

Şimdi
Bir çaresizliği yaşıyorum
Elimden gelmeyenleri defaten düşünüyorum

Asla seninle
Vedalaşmak istemiyorum
Yolunu bulmalıyım illaki seninle gelmeliydim

Neye
Mal olursa olsun
ve bu tercihimde kararlılığımı uygulamalıydım

Ama nedense
Seni ikna edemiyordum
Ben ısrar ettikçe sen ziyadesiyle hep üzülüyor

Ve sessizliğinde
Ağlayıp kahroluyorsun
Göçüyordunuz toprağı altın sanılan şanlı şehre

Emin denen
Güzelliğe ve bir şekliyle
Varlığımızın nihayetlenmesinin hükmü verilmiş

Meğer ailence
Ve bizlerden habersizce
Babanın hiddeti karşısında biçare annen tükenmiş

Elinden bir kaza
Çıkmasından korktuğu için
Hakkını haram edeceğini söyleyerek ikna edebilmiş

Hayrete düşmüştüm
Bunları annemden duyunca
Bana verdiği öğütler silsilesinden kim ne derse desin

Gönül
Ferman mı dinliyor
Kalbime ben mi yön veriyorum bu hakikat bilinmiyor

Sana kızacak
Bir bahane bulsam belki
Hiddetimden gönlüm kararır ruhum daralır vicdanım

Heba olarak
Vurdumduymazlığı
Seçerdim kahrımdan ama sen öyle miydin sanki bunmaz

Bir nadideydin
Açan en güzel yasemindin
Zambakların Saldığı renktin Kelebekler kadar zariftin

Hiçbir zaman
Üzülmeme fırsat bırakmadın
Sen adeta beni kendine katmıştın şimdi çaresizliğin

Girdabında
Gözyaşlarını akıtıyorsun
Hak her halükarda dilendiği gibi tasarruf edilen mi

Her hangi
Bir ölçüsü bulunmaz mı
O vakit Mükellef olma şartı niye vardır ve birçok sorular

Hafzalamı
Kuşatarak şaşkınlığı yaşatıyordu
Hal kalmıyordu efkâr güz misali yüreğimi vuruyordu
 
Balkonda sabahladım bu gece biliyormusun
Seni düşündüm, sabahın ilk ışıklarına kadar
Sigaramın her nefesindeki çıkan dumanından
Gök yüzüne ismimizi yazdım yaralı bir kalp içinde
Bir yıldız yakaladım balkonumun köşesinden
Seni ona uzuunn uzuunn anlatımmm
Sakin ve masumca dinledi anlattıklarımı
Seni anlatırken o bir melek biliyormusun dedim
Öyle mutluydum ki anlatamam ne güzelmiş sevmek
Aslında sevmek değil güzel olan
Seni sevmek güzelmiş canım bunu anladım
Gözlerindeki tatlı gülüşü görmek güzelmiş
Hele yanağındaki gamze bir başka
Saçların nasılda darmadağındı bir çocuk gibi
Hele yüzündeki masumluğa ne desem ki
Yeni doğmuş bebek kadar masum ve temiz
Bir o kadarda günahsız eminim.
Beyazlar içinde yanıbaşımda belirdin aniden
Bu kadarmı tatlı olurdu Allahım bir insan
Uzattım ellerimi yanaklarına dokunmak istedim
Saçlarını okşamak geldi o an içimden
Sarılıp koklamak canımmmm demek istedim
Yaklaştım iyce sana yıldızı taç yaptım
Sanki kıskandı yıldız benide böylesine
Bir sevenim olurmu bu kadar diye
İşte sen benim hayallerimdeki yaşattığım
Yıldızları toplayıp saçlarına taçlar yaptığım

Gönül bahçemin en güzel güllerini tek tek vereceğim
Hoş geldin dünyama; ama asla gitmemek üzere
Canımmm iyiki varsın...
 
bazen o kadar utanıyorum ki
sana şiir yazmaya
o kadar eciş bücüş hissediyorum ki kendimi
aşağılanmış ne bileyim işte yalvarır gibi...
direndim aslında yazmamak için
7 gün7 gece!!
ajandalarımı terk ettim
dolu dizgin dizelerimi
kulağına fısıldadım gecenin...
ama o kadarına dayanabildim
7 gece uzak kalabildim yazmaktan
o kadar uzaklaştırabildim kendimi
şiirlere asılmaktan..!
gözyaşlarımın ve fısıltı halindeki şiirlerin
beşiğinde uyudum 7 gece!
ruhum gelgitleriyle ayakta kaldı
ne sana koşabildine de bana geri gelebildi
gecenin boşluğunda sallanabildi anca...!
bak yazıyorum şimdi ne kadar utansam da
ama sana değil ki bu şiirler
YOKLUĞUNA...
bilirsin acı çektirmeyi severim kendime
hele ki imkansız bir aşkın verdiği sancıysa
işte ondan bu şiirlerim
bu yakarışlarımisyanlarım
sen sakın alınma!!
yine bilirsin diyeceğim ama
beni ne kadar bildin bilmiyorum(?)
derdimi anlatmayıp şiirlere sarılırım..
işte buda öyle birşey şimdi
kendimi rahatlatıyorum...
korkma geri dön diye yalvarmıyorum
sadece şiirleri;
gözyaşlarıma arkadaş ediyorum...
 
……Allah’ın emri bir sevdaydın sen bana
Öyle kutsaldı ki varlığın şefkatle bezenmiş bir huzurdun içimde en çokta
Küçücük bir serçe yüreğindeki ürpertiyle sevdim ben seni hep kırılgan hep nahif
Kalbimin her atışında adını zikreder gibi içimden geçenim oldun sen
Sensiz yaşanası tek bir gün düşünmedim hiç
Taki mahcup gülüşlerimin yerini acıdan canı çekilmiş göz yaşlarım alana dek



……Bu gün tüm ayrılıkların hüznü var yüzümde
Bir tek sana zaaflarımın ölüm günü bu gün
Adına tükenen umutlarım bir daha ömrümde hiç senden öncesi gibi yeşermeyecek
Bir daha hiç kimseye kalbim böylesi sırsıklam gülmeyecek


……Şimdi sus ve dinle
Gözlerimden akan yaşlarla içimden arındırdığım sen yorulduğum yollarında
Adına tüketilen km lerimin hesabını sorarcasına dönüp ardıma bakıyor ve gidiyorum
Yüreğine bin düğüm atılmış bir insafsız misali kıydığın sevdama ağlayıp gidiyorum
Ömrümde en vazgeçemediğim adına gitmeleri beceremediğim



BU DEFA SÖZ SANA GİDİYORUM
 
Ne zaman seni düşünsem
bir kuş ötüşünde bahar gelir dağlara
kanatlarında yüreğimi okşar maviler
bütün ağaçlar yüregimde tomurcuklanır
bütün çiçekler gözlerimde
bin bahar saflığına bürünür hayat


Nerede seni görsem
sevinç çığlıkları saçar gözlerim sokaklara
güzelleşir yeryüzü nereye baksam
maviye bulanır sevdaya akan ırmaklar
yüzünün güzelliğiyle yıkanır bütün duygular
ve sen en güzel masal çiçeği olursun yeryüzünün


Nerede sesini duysam
avuçları gül kokan
çocukların duaları yağar üzerime.
akan pınarlarda sesini,
öptüğün çınarlarda nefesini hissederim.
ne zaman ışısa vefa gögünde hilal
yıldız gülücükleri dökülür gözlerinden denizlere çağıl çağıl


Ne zaman seni ansısam
sevgiye bin çiçek açar yüreğim gül kokulu
kötülükler alır gider başını bu şehirde
ceylanlar iner pınarlara
su gibi yudum yudum
hava gibi nefes nefes sevgin dolar her yere
nefesini hissederim nefesimde sımsıcak


Bilirim ki aşk en güzel masal çiçeğidir gönüllerde
mutlu mavi çiçekler açtıran insan hayatında
bütün dillerde sevgi şiiridir masal çiçeği
bütün dudaklarda sevinç nağmesi
ben ki yalnız seni sevdim bu yalancı dünyada
yalnız senin oldum
taştıkça dudaklarımda ırmakları aşkın
seninle bütünleşti hayatımın tüm renkleri


Yağmursun sen, gökkuşağısın
rüzgarsın, baharsın, aşksın, hayatsın
tek mümkünüsün ömrümün, tek umudumsun
her güz mavi çiçekler açan bahar çiçeğimsin


Gök kuşağından, gün ışığından ayrılsa bile
ben sana sarılırım yedirenk sevinçlerle her gece...
 
update112ic2.gif


 
Bende olduğundan beri
ne zaman aynaya baksam; kendimi bulamıyorum.
Gözlerimde gözlerini, dudaklarımda gülüşünü görüyorum.
Hep nefesini soluyorum, tenimde bir ürperti beliriyor.

Koca şehir susuyor sadece sesin çınlıyor kulaklarımda.
Bakabildiğim kadar ileride, dokunabildiğimce yakındasın
ama hasret kalıyorum bebek yüzlüm gülüşüne.

Gökyüzüne yıldızlarla tutunan peçesini çıkarıyorum karanlığın.
Pencereden yatağına süzülen ay ışığı olmak,
yüzünü sürdüğün yastık olup düşlerine avuç açmak için.

Bedeninde serilmeliyim gece gibi.
Meleklerin uyurken bıraktığı gülüşü seyretmeliyim başucunda.
Kendime sarılıp yatağın bir ucunda tüm ürkekliğimle gelişini beklerim.

İçimden akan ılıklığı, sıcak sevdayı sana sunmak,
sadece hayalinle bütünleşerek yaşamak çok zor be aşkım...

‘SEN’ bendeysen, benimsen.. Neden gecelere isyanım?
Kirpikten bulutlarını arala artık, güneş gözlerinde kapalı kalmasın,
Uyan! Dünya güneşe, ben sana kavuşayım...
 
Olmasanda ..
Yine sana yazılıyor bu kalemden
Yüreğim acısada .. yine sende buluyorum çaremi..
Anla .. Olmassan olmuyor ..



Gözlerimin önünde buğulu bir cam ..
su damlaları .. Soguk sessizlik ve sensizlik hepsi birarada ..
Elimde sıcak çayım .. aklımda sen ..
Aynı kalem .. dilimde aynı sözler...
'' Özledim .. ''

..

Nekadar acı .. yanımda hiç olmadın ..Olmayacaksında ..
AMA ben hala seni seviyorum ...(!)
Tüm saatlerim sanki sana kurulu .. sensiz zaman geçmek bilmiyor ..
OLmazsan olmuyor işte ..
Olmasa olmazımsın ..
Sevdiğimsin .. Yüreğimsin .. Acılarımsın ..
Herşeyimsin ..
Sonsuzsun içimde Sonu olmayan tek şeysin belkide bende ..
Bilmesende ..
..

Hayatta vazgeçilmez şeyler vardır ya
İşte öylesin bende ..
Yüreğimde kalıplaşmış sanki izlerin
Kırık bükük .. Solgun bu yürek hala yarım ..
Olmayanımsın .. belkide bu yüzden olmazsa olmazımsın ...
Özlediğim .. umudum .. yarınlarım dediğim ..
Ne olur sorma bana .. Sadece dinle
Olmassa Olmazımsın ..

..
Olmassan Olmuyor ...
Olmuyor
Olmuyor ..
 
Ellerimin arasından kayıp gidiyor hayat…
Kendimi avutmak için bulduğum her şey bir süre sonra anlamsız geliyor…
Bir şeyler biterken yanı başında neyle avunabilir ki insan…
Kendimce oyunlar buluyor sıkılıyorum bir süre sonra
kitaplar hiçbir şey anlatmıyor ya da kendimi dinlemek
canımı sıkmaktan başka bir şeye yaramıyor…

Sense bir yerlerde kendine duvarlar örüyorsun…
Biliyorum ki ne kadar ararsam arayayım yanına gelebileceğim bir kapı bulamayacağım…
Kendine duvarlar örüyor ve bizi dışarıda bırakıyorsun…

Olsun diyorum ördüğün duvarları maviye boyuyorum çiçekler ekiyorum dibine büyümüyorlar…
Mavilerim soluyor sen susuyorsun…
Ben ölüyorum…

Kendime yalanlar uyduruyorum kendim bile inanmıyorum…
Oyunlar buluyorum sıkılıyorum…
Durmaksızın bir şeyler bitiyor içimde…

Sana sorduğum soruların hiçbir cevabı yok aslında duymayı beklediğim…
Sadece sesini özlediğimden…

Ellerimin arasından kayıp gidiyorum…
Kendim bile tutamıyorum kendimi…
Ama olsun ben sana elimi uzatıyorum…
Kurtar diye değil…
Sadece dokunmayı özlediğimden sana…

Senden başka bir nedenim yok…
Senden başka bir istediğim yok…
Senden başka hiçbir şeyim yok…

Seni Seviyorum…
Duy diye değil…
Sadece kendime hatırlatmak için söylüyorum…
 
BU GECE SON DOKUNMA YÜREĞİME....


Bitmiştik..
Tükenmişlikle..
Gözlerin arasında bir yerdeyim. ..
Ne yerdeyim. ..Ne gökte...

Yalan söylemedim hiçbir zaman...
Korkum vardı..
Titremekliydi hallerim. .
Kalbim derin bir yaranın üzerine veriyordu acı acı nefesleri ni..
Amaçsız yürüyordu ayaklarım yıllardır..
Derin bir yağmura çektin beni...
Kelimeler ini içtim..Sarhoş oldum..
Bir gece yarısı susuşlarına düşürmüştüm,bir damla gözlerimden..
Birde...
ihanet mi? sorusuna veremediğim susuşlara..

Susarak..
susa susa..
Susadım günlerce....

...

Kapımın kilidi korkudan kapandı...
Korkuları..
Acı , sızı ve özlemleri kilit yapmışım farkına varmadan kapılarıma...
Şimdi ben bile açYasak Kelime Kullandınızıyorum yüreğimin kapısını....
Ve farketmed en...
Sende bir kilit vurdun... .
Adı neydi bunun?..
Yağmurda gözyaşımı..ihanetmi..Yokluk mu..?
Bilemem..
Bilmekte istemem..
Tek hissettiğim..
Daha yolun başındayken hayatın..
Sonumu beklemem. ..

Şemsiyemi açtım..
Bilmek istedim..
Yazdım...
Yağmur yağarken..

...

Yağmur yağıyordu..Üşümüştün..
Nasıl oldu bilmiyoru m...
İçeri aldım seni..
Sessiz kaldık bir süre öylece..
Tozlu raflara,Unutulmuş kitaplara dokundu ellerin..
Durmadan bakınıyordun etrafa...
Unutulmuş duygulara sebep aradın kalbimin her köşesinde..
Ve şimdi kilitli kapıları zorlar oldun..
İçimi acıtıyorsun..
Bu gece son...


Dokunma yüreğime.....
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol puff
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst