Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Bayan Taruz

Bayan Üye
Hepsi Alıntıdır.​



Sorgusuz sualsiz gittiyem..
Vardır elbet bir sebebi...
Sen
Sevda fırtınalarının önünde
Benim kadar duramazsın.
Aşk,
Anlatmakla bitmez diyerek
Benim kadar
Bağrına basamazsın-Biliyorum.
Biliyorum
Sen bana elveda bile diyemezin.

Gittiğim doğrudur.
Sen üzülme, diye..
Her kör karanlık gecelerin sabahına
Hüzünlü,
Yorgun argın
Ve
Gözlerindeki dünyaya küsmüş bakışlarla
İçin sızlayarak çıkmayasın diye..

Asla sorma bu gidişimi,
Neden,
Ne oldu,niçin ?
Bazen gitmek gerek..
Kalanın mutlu olması için...
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Yarıp akıp giden sonsuz zamanı
Bölüşmekti bir süreci sessizce
Karıp ruhu mutluluğa her anı
Üleşmekti huzur ile aşk bizce

Dokunarak tezgâhında karanın
Dokunarak her tonuna karanın
Dokunarak gönle hazza karanın
İlişmekti kıyısına denizce

Karardı tez verdi kırdı kalemi
Karardı göz zalim aldı kalemi
Karardı tüm renkler canda kal emi
Gülüşmekti tek suçumuz hissizce

O nurlu yol önümüze serildi
Onurlu bir sevda ipe serildi
Onur'lu bir yaşam yere serildi
Bilişmekti hata mıydı bu sizce .
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Aşkın önsözü umuttur
Sonrası meçhul,
İlk heyecanı unutulmaz
Onurunuzun aşk içinde yeri olmaz
En kelimesi her kelimenin baş tacıdır
Beklilerin cümle içinde yeri olmaz
Keşkeler hiç kullanılmaz
İykilerin hükmü tartışılmaz
Hislerinizin tek taraflılığı dayanılmaz

Ne yaparsanız yapın siz aşkı tadamamışsanız
Aşkı size anlatan en afili sözler
İçinizde paçavradan farksızdır
Aşk dilde değil yüreğinizin atışlarında konuşur
Dudaklarınızın nutkunda son bulur

Aşkın ömrü kısadır
Size anlattığı hikâyenin ebediyeti manidardır
İyi düşünün başka hangi roman sizi karhan kılar
Sonrada sizi derbeder bir insan olarak hayata katar

Aşk sizin için yaşanması kesin
Anlatılması imkânsız olandır
Tüm imkânlarınız arasında mekânı ona ait olandır
Sizin yazdığınız bir romanda imzasını altına atandır.
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Güneş misin, Ay mısın?
Bir ressamın fırçasında hayat bulan
Şu doğanın yansıması mısın?
Karanlığı aydınlatan bir mum
Karların içinde alev alev yanan
Bir gül goncası mısın?
Aşk mısın,sevda mısın?
Bulutsuz günde yağan yağmur
Kahkahaların içinde yere düşen
İki damla gözyaşı mısın?
Müzik notaları kadar ahenkli
Kar tanaleri kadar farklı mısın?
Dudaklarda biriken tebessüm
Kalplerde büyüyen Aşk mısın?
Söyle nesin,kimsin sen?
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Seni Sevmek Diye - Uğur Arslan


Seni sevmek diye.

Seni sevmek diye buna derim ben
Sensiz sabahlara ermek
Gülmek
Seninleyken gülmek
Sensiz ne ağlamak ne de ölmek
Seni sevmek diye buna derim ben
Sevdan kucağımda üç günlük bebek
Seni sevmek yaşamak demek

Seni sevmek
Yanımdan geçerken kuru bir merhabayla
Başımı öne eğmek
Korkum
Senden aşk dilemek
Sevdamı bilmeyip yanımdan geçip giderken
Dönüp, rüzgarda uçuşan sarı saçlarını
Uzun uzun izlemek

Seni sevmek diye buna derim ben
Her yeni gün, yeni bir yangın
Her yeni gün yeni bir vurgun yerim
Seni sevmek diye buna derim ben
Güzel gözlerin ömre ömür katar
Bunu bir tek ben bilirim

Sen bu deli aşka kulak asma
Olsun
Ben sensiz gecelerde ölür ölür dirilirim
Her sabah sevginle hayata sarılır
Ve her sensiz akşamın sonunda yıkılır giderim.
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Kahraman Tazeoğlu - Yol Ayrımları

Göz gözü görmeyecek kadar mıydı yol ayrımları?
Söylenecek ne varsa alıp gittin.
Sesimdi, hiç yorulmadı,
Tırmandı durdu ıslığıma.
Bir deste başıboş anahtar gider ayak elime tutuşturduğun,
Hangi kapına varsam taş duvar.
Geri dönmelerine sakladım kendimi.
Keşke bir gün tık kapı ansızın sen..
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

SEN VE BEN

herkes dört gözle tatili beklerdi
bense okulların açılmasını
çünkü seni görmek vardı koridorlarda
ve bana güleceğin günü beklemek.

ben okul bahçesindeki ağaca, başharflerimizi
sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın
ben sırama isimlerimizi
sen kalbime ilk aşkı yazmıştın.

senden sonra sana yazdığım şiirlerden
haberin bile yok
ve yağmur yüzüme vuruyor
ve soğuk.

okuldan sonra
her dolma kalem, her lacivert kravat
her beyaz gömlek ve yakalık
ve her 12 aralık
sen gelirsin aklıma
çocukluk işte, belki de ilk Aşk
belki de ilk delilik.

seversin demiştin ya hani bundan sonra da
inan ki o kadar kimseyi sevemedim
ve o iki kelimeyi senden sonra kimseye
ama kimseye söyleyemedim.

belki hiç olmadın benim için
belki de azdın
ama olsun
ben hep sana şiirler yazdım.

ceketimi ve kravatımı saklıyorum hala
birinin üzerinde tebeşir
birinin üzerinde ayran lekesi
ve Seni Seviyorum Hala
elmayı da, havayı da, suyu da

ve bilmeni istemiyorum hala
sana şiirler yazdığımı
ve bilmeni istemiyorum bütün bunları
çünkü herşey böyleyken güzel
en dokunulmamış, en yaşanmamış
ve en tadılmamış haliyle.

bir sahilde elele dolaşılmamış
ve bir kafede çay içilmemiş haliyle
herşey
böyleyken güzel belki de

ama sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın
ben aşkına tutulmuş bir deli candım
sen gönlüme sevdanın adını yazdın
ben aşkına tutulmuş seni ararım.
Seni Seviyorum...

Uğur Arslan
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı.
Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.

Kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya.
Manzaraysa ayrılığa sıfır!
İşte her şey hazır..

Acılarımla iki lafın belini kırdık...
Yokluğunda bir kuş sütü eksik..
Yalnızlığım ve ben; seni çok
bekledik!
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Sadece sen bende kal
Canım olmalısın yaşatmalısın beni
Hayatıma giren engüzel varlıksın
Gitme kokunu özledim
Sensiz yaşamakmı asla
Benimle olmalısın
Benimsin diyebilmeliyim
Sevmek yaşamaktır
Sevmek tükenmektir
Sen sadece bende kal
Gitme kokunu özlerim
Sen vazgeçilmezimsin
Sende ben olmalıyım
Bende sen olmalısın
Sakın bırakma ellerimi
Sevdim seni
Aşkıma ihanet etmeden
Gitme kokunu özlerim...​
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

ben kendimin dışındayım
tıpkı yağmurun pencerenin dışındaki
ya da suyun denizdeki hali gibi
her yerdeyim ama kendimin dışındayım
ve dışarıda yer alan her şey
benimle dolu

sadece olanaklı olanlar
güldüler bana
ve kaçtılar benden
ve ben olanaksızlarla
el ele tutuştum

Bijen Celali
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Bağlanmayacaksın

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

CAN YÜCEL
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Aşk Tarifsiz Bi Yaşam Biçimi

Ona karşı eliniz yalnızca okşamak için kalkmalı
Dudaklarınızdan çıkan her sözde onu dinlendirmeli
Hele;
Annenizin şefkatini gözlerinde buluyorsanız
Birde;
Babanızın öğütlerini size sizin için söylüyorsa
Her zaman;
Dostunuzdan daha önce yanınıza gelebiliyorsa
Bir an;
Onun yokluğunda yok oluşunuzu hissediyorsanız
Yıldızları gözlerinde görebiliyorsanız
Ve artık karanlık korkunuzdan kurtuluyorsanız
Güneşin her doğuşuna yeni bir gün diyor
Ve geri kalan ömrünüzü umursamıyorsanız
Mevsimleri karıştırıyor
Pazartesini Cuma ile karıştırıyorsanız
Takvim yapraklarını sadece uçak yapmak için kullanıyorsanız
Müziğin ritminde her nota aralığına onun yüzünü yerleştiriyorsanız
Sizi seven bir kadının varlığına bağımlı oluyorsunuzdur
Uykunuz ile uyanışlarınız arasında onu seviyorsunuzdur.
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Akşam üstüne doğru, kış vakti;
Bir hasta odasının penceresinde;
Yalnız bende değil yalnızlık hâli;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
Bir acayip, kuşların hâali.



Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
- Akşam üstüne doğru, kış vakti -
Benim de sevdalar geçti başımdan.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
Zamanla anlıyor insan dünyayı.



Ölürüz diye mi üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fâni dünyada
Kötülükten gayri?



Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Hepsini unuturuz.
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Unutamamak
Sen bilemezsin, paslı hançerdir yalnızlık
Gelir, en can alacak yerimden vurur
Sen bilemezsin, gecenin en uzak bir saatinde
Bir böcek nasıl girer beynime, kımıldar durur?

Sen bilemezsin, çaresizlik nasıl boğar insanı?
Yaşamak bir yerde nasıl çekilmez olur?
Tutunacak bir dal aramaktan, koşmaktan, özlemekten
El yorulur, ayak yorulur, yürek yorulur.

Sen bilemezsin bu türlüsünü ölümün
Bilemezsin, bir tek kibritin cılız aleviyle
Benzine bulanmış bir insan nasıl tutuşur?

Bu belki sevmektir bir yerde, belki unutamamak
Bu, kişinin kendi içinde eriyip, yok olmasıdır
Bilmesen de anlamaya çalış biraz, ne olur.

Ümit Yaşar Oğuzcan​
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

söylenecek bir bahane hep vardır
ha bugün yalnız
ha günün ötesi
seni sevmek
beni harcamak olmayacaktı

sana yüklediğim anlamları
senmişsin gibi düşünme
aldanırsın...
sen o anlamlarla
sadece bende varsın

ben seviyorsam
sen bahanesin.
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

bir organ nakli gibi sevmiştim seni
çürük gözlerine bağışlanan ellerim
yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim
darmadağın kadınların darmadağın ettiği erkekler gibi
çok tehlikeli bir sırrı saklar gibi sevmiştim seni!

çok eskimiş bir aşkın hatırlanması
sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması
aslında işin açıkçası
rüzgarın fırtınaya dönüşmesi gibi
fırtınanın camı çerçeveyi indirmesi gibi
hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi
geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi sevmiştim seni!

ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi bir deniz gibi!
neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi
ortalık yerde durup dururken sevmiştim seni!

atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı!
mızraklar kırıldı, kalkanlar delindi, ganimetler paylaşıldı!
kasaba meydanında birbirini dövmekten yorulan iki kovboy gibi
bir tabancayla tetiği gibi
bir tabancanın kabzasıyla ibiği gibi
kendisinden farklı, kendisinden ayrı
bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi
aynı bedene sıkılacak iki el kurşun gibi
katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşta sevmiştim seni!
 
.

BİR MARTIYI AĞLATTIN SEN

bir martıyı ağlattın işte
bir çocuk garanti intihar eder artık
kütür kütür küfrediyor gece imanıma
bir yaprak kırılıp suya düşüyor
su yaralanıyor su kanıyor şelale!

ah nasıl titredim tensiz
bir piyanist büküldü sanki
kesişen ayrışık doğrular gibi
çarpışıverdim yüzünle. Yüzün
öyle düzgün suna bir elyazısı
yüzün yüzüme aksedince
yüzün ayna alnımda
yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı!

bitmemiş bir ömrün yalanısın
sen: kabuslarımın tabiri
çocukluğumun arta kalanısın!
öldüreceğim kendimi dudaklarınla
dudakların etle, şehvetle seferber
sen! bana inen son kutsal kitap
son fakir yatır
son aciz peygamber!

bir martıyı ağlattın işte
bir çocuk garanti intihar eder artık

Küçük İskender
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Ödünç hançer öldürmez beni

bir küfür gibi kara
kayış dilini ver
binlerce kez açıklasam da
dilini çözemediğim ihanet
gel bir daha bende dene kendini
ne sen öldürebiliyorsun beni bu cenkte
ne ben yenebiliyorum seni
yazıldığın mevsime çok su ver kendi izinden
giden yolları suçlarından arındır
arkanda kaldı seni ilerde bekleyenler
unutkan şiirler kopmuş alıntılar
hiçbir zaman kullanamadığın hatıralarla
kendine yazdığın yaşam öyküsü!
ah bu kadar aşk herkesi yanıltır
gelme üstüme
boşalmış yeminlerin bileği
ben sandığın sözcüklere vuran aksimdir
ödünç hançer öldürmez beni
ya başka bir silah seç kendine
ya bırak başkasının ellerine
ölüm aşkın işidir
kork benden sevgilim
ahretin olurum senin
bu kadar çok seven öldürmesini de bilir
ben seni
çok yanılmış kalplerin sağlamlığıyla sevdim
gücümdü güçsüzlüğüm
ey izini sürdüğüm ruhumdaki kara gölge
büyüttüğüm oğullarımı bir bir elimden alan hayat
yanıltma beni beni bana yakıştır
son darbeden önce ilk sözü söyleyemeyen!
kolay değil ödenmiş hayatın katili olmak
kör eder hançerini içimin gücü
ölümü göze alan yaşamasını da bilir​
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Üzgünüm !

Bir yaşam tükettim içimde…

Seninle varım…
Sensiz varlığımın içinde yokluğuma muhtacım…

Anlamsızım !
İsyan eder duygularım kelimeler arası hüzünlerde…

Sende mühürledim yaşamı nefesimi sensiz ‘hiç’ sayarak…
Ve sende bıraktım ruhumu bedenimi umursamayarak…

Gittim
Geldim.

Gidişleri ‘ölüm’
Gelişleri ‘doğum’ bildim…

Öldüm
Doğdum…

Tersine döndüm yaşamın…

Birbiri ardına saklanmış umutlar buldum gelişlerde…
Ele avuca sığmayan acılar bıraktım gidişlerde…

Ama…

Gel gör ki

Bir yaşamı tükettim
Dört duvar arası kaçışlarda…

Yine de
Ben her yok oluşa 'seni' yazdım...
Ve her dem sana döküldüm parça parça...

Üzgünüm !
 
---> Mavi bir düşüm ben düşmemek için uğraşan.

Bugün yine resmine bakdim...
Eski günlere gidip gidip aktim ...

Ne de güzel sarilirdin...
Neden be gülüm kalbimi kirdin...

Dün de senin resmine bakdim...
Yine eski zamanlari hatirladim...

Birbirimize bakisamalarimizi...
Karsilikli atismalarimizi...

Ben hep senin resmine bakiyorum...
Sonrada hala benimsin saniyorum...

Ben ömür boyu resmine bakacagim...
Seni her zaman kalbimin icinde saklayacagim.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst