Bazen dakikalar, acı çığlıklar atarak geçiyor sanki. Bazen inanamıyor insan, gecenin laciverte kaçan koyuluğuna.
Öyle ya..
Sevgi olduğundan şüpheliyim bu vahşeti gözler önüne serenini. Nasıl insanlığımızın içinde iyi niyetlerin kaldığından şüpheliysem, öyle şüpheliyim sevgiden, sevmekten.. Duyguların, hislerin gerçekliğinden öyle şüpheliyim ki sanki 'duygu' kavramı bahane olsun diye yaratılmış gibi.
Ne çok isterdim yaşadığım şehrin terk edilmiş bir kasaba olmasını
Ama etrafında kimse yoksa, zamanla bir yolunu bulup kendine de yalan söylemeye başlıyor insan. Yalan cümleler yaratmaktan hoşlanan bir makine gibi. Herkesi ötekileştirdikçe kalıyor bir başına ve 'yalnız değilim' diyor ruhunu kandırırcasına.
Peki ne kadar, gerçek?
Öyle halının altına itilebilecek bir şey mi yalnızlık?
Gerçekten de istediğimiz zaman def edebiliyor muyuz onu?
O dillere destan, aranmış ve bulunamamış huzur aslında bizim elimizde mi?
" O Mavilik " diyor , " o masumiyet.. nasıl? "
" Nasıl böyle kaybolabilir ki? "
İnsanların masumiyeti de aynı şekilde kaybolmaya başlıyor zamanla. Belki de insanı canileştiren, onu diğer canlılardan ayıran yüceltilmiş özelliği olan 'düşünebilme' yetisidir? Yoksa, nasıl açıklayacağız ki bebekken masum masum gülümserken büyüdüğünde dönüştüğü canavarı? İyi de, bir canavara dönüştüysek, sahi, neden dönüştük? Nasıl bir canavara dönüştük? Nasıl bir canavar göz yumar sevdiği birinin onun yüzünden çektiği acıya? Nasıl bir zayıf sevgidir ki bu, acıya göz yumar?" Nasıl böyle kaybolabilir ki? "
Öyle ya..
Sevgi olduğundan şüpheliyim bu vahşeti gözler önüne serenini. Nasıl insanlığımızın içinde iyi niyetlerin kaldığından şüpheliysem, öyle şüpheliyim sevgiden, sevmekten.. Duyguların, hislerin gerçekliğinden öyle şüpheliyim ki sanki 'duygu' kavramı bahane olsun diye yaratılmış gibi.
Ne çok isterdim yaşadığım şehrin terk edilmiş bir kasaba olmasını
Ama etrafında kimse yoksa, zamanla bir yolunu bulup kendine de yalan söylemeye başlıyor insan. Yalan cümleler yaratmaktan hoşlanan bir makine gibi. Herkesi ötekileştirdikçe kalıyor bir başına ve 'yalnız değilim' diyor ruhunu kandırırcasına.
Peki ne kadar, gerçek?
Öyle halının altına itilebilecek bir şey mi yalnızlık?
Gerçekten de istediğimiz zaman def edebiliyor muyuz onu?
O dillere destan, aranmış ve bulunamamış huzur aslında bizim elimizde mi?
Ama bazen insan -ki canavar bile olsa- diyor ki ; " Dur " elinde değil, " dur " diyor,
" Bu kadar yalan şeytana bile fazla. "
Eda K.
-başka yerlerde paylaşırken sonuna şu ismi de ekleyin bir zahmet-
" Bu kadar yalan şeytana bile fazla. "
Eda K.
-başka yerlerde paylaşırken sonuna şu ismi de ekleyin bir zahmet-
Son düzenleme: