Manisanın Kırkağaç İçesi Tanıtımı

SinLesS~

Bayan Üye
Manisanın Kırkağaç İçesi Tanıtımı

Kırkağaç: Manisa ilinin bir ilçesidir

Manisa'nın küçük ilçelerinden biridir Nüfusu 20 900 civarındadır Kendi adıyla anılan ova ve yunt dağı eteklerinde kurulmuştur 13 km mesafedeki Soma nedeniyle fazla gelişememiştir Ekonomisi tamamıyla tarıma dayalıdır Küçük çaplı sanayi kuruluşlarıda hammadde olarak bölgede üretilen zeytin, domates, üzüm vbişler Ülke çapında ünlü Kırkağaç kavunlarının memleketidir Beylikler döneminde Karasi Beyliği'na bağlı bir ilçedir

Kırkağaç 6 Jandarma Komando Eğitim Alay Komutanlığı Kırkağaç çıkışında Soma istikametindedir ve Alay'dan hemen sonra Kırkağaç'ın mesire yeri, panayırı şeklini alan Kırkağaç çamlığı bulunmaktadır Son birkaç senedir resmiyet kazanan Kırkağaç Çam Mesiresi çok uzun yıllardır yöre insanının tek ve en önemli eğlence kaynağıdır Bir panayır görünümündeki mesirenin en önemli farkı ilçe insanının panayır boyunca çamlık içinde çadırlar kurarak burada konaklamasıdır Son zamanlarda şehir dışından da misafirler ağırlamaya başlayan Kırkağaç Çam Mesiresi yavaş yavaş tanınmaya başlamasına rağmen kendini geliştiremediği için yöre insanının gözünde eski önemini kaybetmektedir Ayrıca Kırkağaç'ta Gençlik ve Spor Müdürlüğüne bağlı bir tesis bulnur İzci ve sporcuların kullandiği bu tesis ilçede bulunan Sarıkız Mezarlığı yakınında bulunur

Zengin bir yerel kültüre sahip olan Kırkağaç maalesef bu kültüre yaterince sahip çıkamadığı için eski renklerini yavaş yavaş yitirmektedir Kırkağaç insanının yemek kültürü son derece gelişmiş olup kendine has değişik lezzetlere sahiptir

Türkiye Amatör Futbol Ligi'nde Acar İdman Yurdu adında futbol takımı vardır

Kırkağaç'ın gezilip görülmesi gereken yerlerinden bazıları Nakrasa, Stratonikeia, Khliara, Yortan ve Firig türü kaya mezarlarıdır

2007 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçları açıklandıBuna göre ilçe merkezi nüfusu 26006, Toplam Nüfusu ise 50903 oldu

Kirkağaç Belediyesi 26006
Bakir Belediyesi 4591
İlyaslar Belediyesi 2750
Karakurt Belediyesi 3088
Gelenbe Belediyesi 2628
 
---> Manisanın Kırkağaç İçesi Tanıtımı

Ekonomik Durum

Türklerin dört ayrı semtte insan veya hayvan gücüyle çalışan çok sayıda su değirmenleri vardı Bunların son örneklerinden biri olan Aksu yakınlarındaki Güllüce Değirmeni 1950’ li yılların ortalarına kadar işlevini sürdürmüştür Ayrıca marangoz, demirci, nalbant, kunduracı, mimar, terzi, mutaf(keçe dokuyucu), mücellit (ciltçi) vs gibi yeterince esnaf bulunmaktaydı Bunlardan semerci, mutaf, mücellit, demirci gibi işyerleri Türklerin, diğerleri ise gayrimüslimlerin kont rolündeydi İlçenin ticaret merkezi ise 'Pamuk Hanı' idi Etrafında elliye yakın dükkanı bulunan bu hanın, Çiftehanlar Camii, Karaosmanoğlu Camii ve Bahçıvan Pazarı semtlerine açılan üç ayrı kapısı vardı Geniş avlusunda başta afyon olmak üzere, palamut, meyan kökü, çeşitli kök boyaları ve diğer ürünlerin, İzmir veya diğer illerden gelen yabancı uyruklu veya Osmanlı vatandaşı tüccarlara satışları gerçekleştirilirdi

Zahire pazarı da Müftü Hanı’nın kuzeye bakan kapısının karşısındaydı Bu iki handan başka Kırkağaç’ta bulunan diğer han ve oteller şunlardı: Poyracıklı Hani, Kuyumcunun Hani, şair Eşref Hani, Uşaklının Hani, Sadık Ağa Hani, Ördek Hani, Abacı Hani, Akkaşin Hani, Panani Hani Ayrıca Ahmet Ağa’ya ait iki tane de otel vardı Bu hanlardan birkaç tanesi hala işlevlerini sürdürmektedirler

Halkın, birbirleriyle ve yerel yönetimle olan ilişkilerini düzenlemek üzere eşrafın ve imamların da katılımı ile oluşturulan heyetler kurulmuştu Bu topluluklarla ilgili olarak 19 yy sonlarındaki kayıtlar da şu isimlere rastlamaktayız:

Sivri oğlu Mustafa Bey, Belediye Reisi Sivri oğlu Arif Ağa, Manifaturacı Ahmet Faik Bey, Abdi Bey, Mehmet Bey, Tüccar Hacı Püskül zade İsmail Efendi, Fındıklı Hacı Cemal Efendi, Satızade Adil Efendi, Dolmanci Ahmet Efendi, Abdi Bey, Eşref Cemal Bey, Hacı Salih zade Emin Efendi, Sivri oğlu Osman Ağa, Ramız Bey, Şevket Bey, Altıparmak Mehmet Efendi, Yakup Bey, Fahri Bey, Çiftçi Hasip Bey, Hacı Halil Ağa, Haci Arif Ağa, Tüccar Sivri oğlu Şükrü Bey, Arap Hoca oğlu Ahmet Efendi, Hacı Cemal zade Mehmet Efendi ve Çiftçi Servet Bey

Yine Osmanlı Dönemi’nde Kırkağaç’ta kamu yönetimi ile ilgili hukuk, sağlık ve diğer sosyal kurumların tam olarak bulunduğu görülür
 
---> Manisanın Kırkağaç İçesi Tanıtımı

Belde ve Köyler Belediyeler

Bakır Belediyesi

Gelenbe Belediyesi

Karakurt Belediyesi

İlyaslar Belediyesi

Köyler

Alacalar Alifakı Bademli Bostancı Çaltıcak Çiftlik Çobanlar Demirtaş Dualar Fırdanlar Gebeler Gökçukur Güvendik Hacet Halkaavlu Hamidiye Hamitli Işıklar Kınık Kocaiskan Kuyucak Küçükyaya Musahoca Öveçli Sakarlı Siledik Söğütalan Yağmurlu


Yöresel Özellikler ESKİ KIRKAĞAÇ'TA GİYİM-KUŞAM


Erkek giyiminde (tarımda çalışan kesim dışında) genellikle ceket ve pantolon tercih edilirdi Ceketin altına şimdi bile zaman zaman moda olan yakasız gömlek giyilirdi Ayakkabı olarak da mest veya tulumbacı denilen bağcıksız meşin ayakkabılar çokça kullanılırdı Dini ilimlerle uğra ile esnaf ise şalvar ve uzun lata giyer, başlarına ise beyaz abaniz sarık sararlardı Gençler veya zeybekler ise mavi çuhadan yapılmış, cep ve paça ağızları siyah ibrişimle işlenmiş, dizden yukarıda kısa don, sırtlarına cepken giyer, bellerine de kırmızı, sarı, yeşil renkli ve saf ipekten dokunmuş Trablus kuşağı, bazıları da vişne çürüğü renkli ve ince pamuklu dokumadan kalın bir kuşak sararlardı Başlarında ise ipekli taylasan (dürülüp bağlanan beyaz ipekli ince kumaş) bulunurdu Örneğin Lokman Efe, Süzek Efe, Vasil ve Agop Efeler daima ve özenle zeybek elbiseleri giyerlerdi Halkın çoğunluğu olan çiftçiler ise elifiye don ve Tarhala Çizmesi’ni tercih ederlerdi

Kadın giysileri çeşitliydi Sokaklarda çarşaf, yeldirme, kıvrak, bazıları da siyah yeldirmenin üzerine beyaz çivitli Marhama” denilen örtüyü örterlerdi Pek az bir kısmı iskarpin, diğerleri mest, kundura, bazıları da kısa konçlu, sarı deriden yapılmış Edik denilen bir çeşit çizme giyerlerdi Takı olarak başa bağlanan baş altını ile boyunlara takılan inciler ve ufak altınların üst üste dizilmesiyle yapılan Kıstı’lar pek revaçtaydı

Sadece dışarıdan gelen yüksek dereceli Osmanlı Devleti’nin yerel yönetim ve hukuk adamları ile Rum, Ermeni ve Musevilerin zengin sınıfı fes giyerler ve kravat takarlardı Giyim-kuşamdan söz açılmışken kıvrak’tan söz etmemek olmaz Kıvrak, Kırkağaç dışında ferace adı ile başka bazı yörelerde de kullanılmakla beraber, neredeyse Kırkağaç kadınlarıyla özdeşleşmiş bir giysidir Son yıllarda kullanımı nispeten azalmış bile olsa annelerimizin kuşağından olup da kıvrak giymeyen yok gibidir Kıvrak’ın çok uzun yıllardır Kırkağaç’ta kullanıldığı bilinmektedir; ama bunun hangi tarihte ve hangi kanaldan girdiğini saptayamadık

Bilmeyenler için tarif edelim: Kıvrak imamların giydiği cüppeye benzeyen, fakat giyilmeyen, sadece başın üzerine örtülen siyah renkli bir giysi yada örtüdür Bu giysinin boş olan kolları iki taraftan omuzlardan aşağı doğru sarkar Baştan itibaren yere kadar iner, önde düğme veya fermuar gibi kapatan bir şey yoktur Kıvrağı bu kadar yaygın kılan elbette ki çok pratik ve kullanılışlı oluşudur Söz gelimi aniden evden çıkmak zorunda olan bir hanım uzun bir hazırlık yapma gereği duymadan, onu başına örttüğü gibi kapıdan çıkabilir Kullanan hanımın içten tutuş şekline göre, dışarıdan bakan biri onun ya tek gözünü yada iki gözünü görebilir Kıvrak zaman zaman siyasi-sosyal gündem oluşturmuş resmi otoritenin yasaklama girişimleri etkisiz kalmıştır Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi, son yıllarda kullanımı kendiliğinden azalmıştır
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst