halukgta
Kayıtlı Üye
Allah Kurâanâı bizlere bir rehber bir ışık ve yol gösterici olsun diye indirdiğini söyler Kurâanâda. Peki, bizler Kurâanâın rehberliğinden mi faydalanıyoruz, yoksa sen Kurâanâı anlayamazsın, zaten Kurâanâda her bilgi detaylı yoktur, Kurâanâı Veli kişiler anlar diyerek, bizleri yönlendirdiği kişi ve onların kitaplarını mı bizler rehber alıyoruz, ne dersiniz? Şunu lütfen unutmayalım, bizler herkes Kurâanâı anlayamaz diyenlere uyup, ONLARA VE KİTAPLARINA GÜVENİP REHBER ALIYOR VE İNANCIMIZI O KİŞİNİN SÖZLERİYLE YAŞIYORSAK, ONUN KULU OLMUŞUZ, ONDAN YARDIM BEKLİYORUZ DEMEKTİR. Buda Kurâanâa göre şirktir. İmtihanını tehlikeye atmak istemeyen, en emin garantili, Allahâın korumasındaki Kurâanâın davetine uyar.
Bizlere Kurâanâı en doğru anlayıp, İslamâı en doğru anlattığını söyleyerek, kendilerine ve kendi kitaplarına davet edenler varsa, onlar Allahâın Resulünün yolunda gitmiyor, Kurâanâı değil edindikleri güvendikleri Velileri rehber ediniyorlar, onlara kul oluyorlar demektir. Allahâın rehberi Kurâanâı REHBER EDİNEN asla bu hataları yapmaz, böyle bir Müslümanın izlediği yol yalnız, Allahâın Resulünün de izlediği ve bizleri davet ettiği yol olan, Allahâın Kurâanâda çizdiği yoldur. Bakın Allah Resulüne, deki kullarıma diyerek, Resulünün hangi yolu izlediğini ve Resulün kullarını kime, neye davet ettiğini, tebliğ etmesini istiyor.
Yusuf 108: DE Kİ: âİŞTE BU, BENİM YOLUMDUR. ALLAHâA ÇAĞIRIYORUM; BEN VE BANA UYANLAR AYDINLIK BİR YOL ÜZERİNDEYİZ. ALLAH YÜCEDİR! BEN ASLA ORTAK KOŞANLARDAN DEĞİLİM.â (Mehmet Okuyan).
Bakın Allahâın Resulünün, bizleri nasıl uyarmasını istiyor Allah. Bu benim yolumdur derken, neyi kast ediyor? Hatırlatırım Resul kendi hadislerine/sözlerine davet etmiyor. Kendisinin Kurâan ile yalnız Allahâa çağırdığını özellikle Allah, Resulünün söylemesini istiyor. Peki, Resul Allahâa nasıl çağırır? Elbette Kurâanâı anlayarak okuyan, veliler edinip birilerine tabi olmayan onu da Kurâanâdan tebliğ alır. Bakın Resul biz ümmetini, hangi bilgiyi tebliğ ediyor ve uyarıyor, hangi yola davet ediyor.
âBU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.â (Enam 19)
Eğer Kurâan her bilginin ve detayın olmadığı, aklı başında her insanın okuduğunda anlamadığı bir kitap olsaydı, böyle mi söylerdi? Tam tersine şöyle söylemesi gerekirdi. Ben size Kurâanâı tebliğ ediyorum ama onu hepiniz anlayamazsınız, Veli, âlim kişiler ancak benim hadislerimden istifade ederek anlar, sizi onlar bilgilendirir demesi gerekirdi. Tabi bu düşünce ve inanç, Kurâanâın tamamına, özellikle imtihan olduğumuz gerçeğine ters düşer. Ters düşer ama bizler hala, inanmaya devam ediyoruz. Ayrıca Allah, Resulüne verdiği görev ve yetkiyi bizlerin anlayabilmesi içinde, Resulün görev tanımını nasıl yapıyordu Kurâanâda hatırlayalım. âRESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.â (Ankebut 18) Demek ki Resulde yalnız Kurâanâa uymuş ve biz ümmetini yalnız, ALLAHâA DAVET EDEREK, YALNIZ ALLAHâIN VAHYİNİ TEBLİĞ ETMİŞ. UNUTMAYALIM DAVET, YALNIZ ALLAHâA YANİ DİNİN SAHİBİNEDİR, ONUN DİNDE ORTAĞI YOKTUR. Allahâın Resulünün yolunun yalnız Kurâan olduğunu ve bizleri yalnız Kurâan ile Allahâa çağırdığını, yani davet ettiğini bu ayetten tebliğ aldıysak, sizler Kurâanâı anlayamazsınız diyerek bizleri kendilerine, kendi yazdıkları kitaplara cemeatlarına, tarikatlarına davet edenlerin, tuzağına düşmemiz asla mümkün olamaz.
Allahâın Resulü bizleri, aydınlık bir yola davet ettiğini söylerken, bu aydınlık yolun yalnız Allahâın kitabında olduğunu açıkça bildiriyor. Eğer bizleri Allahâın kitabına çağırmayıp kendilerini Veli, âlim ilan edip, Kurâanâı en doğru anladıklarını söyleyerek kendilerine davet edenler, ayetin sonunda Resulün uyardığı gibi, ALLAHâA ORTAK YANİ ŞİRK KOŞMUŞ OLURLAR. Eğer Allahâın Resulü, bizlere Kurâan yetmeseydi, ya da Kurâan gerekli detayları vermemiş olsaydı, bizleri yalnız Allahâa yani Kurâanâa davet eder miydi? Elbette etmezdi, Kurâanâda bu konuda açıklama yaparak, şöyle demesi gerekirdi. âEY ÜMMETİM, ALLAHâIN KİTABI ÖZET BİLGİ VERİR, DETAYINI BENİM HADİSLERİMDEN ÖĞRENECEKSİNİZ, ONLARADA KURâAN GİBİ SARILIN.â Derdi ama asla böyle bilgi, Kurâanâda yoktur. Tam tersine Allah, hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye, Kurâanâı biz açıkladık, yalnız Kurâanâa sarılın diyor. Lütfen Kurâanâdan araştırın, birçok ayette Allah DEKİ KULLARIMA diye başlar ve hükmünü indirir. Örnek ayette olduğu gibi. Eğer Allah Kurâanâı özet olarak gönderip, detayını Resulüne bırakmış olsaydı, yine bir ayetinde DEKİ KULLARIMA diye başlar ve şöyle bir ayet indirirdi. âEY KULLARIM BEN AYETLERİMİ ÖZET GÖNDERDİM, KAFANIZ KARIŞMASIN DİYE DETAY VERMEDİM. DETAYINI RESULÜMDEN ÖĞRENİN.â Kurâanâın hiçbir ayetinde böyle bir hüküm olmadığı gibi, tam tersi yalnız bizlerin, Kurâanâın ipine sarılmamızı, yalnız Kurâanâdan hesaba çekileceğimize hükmetmiştir, yemin ederek Kurâanâı kolaylaştırdım demiştir. Yoksa Allahâa güven miyor muyuz?
Bizler Kurâan ile buluşamadığımız ve Kurâanâı anladığımız dilden düşünerek hiç okumadığımız için, Kurâan gerçeklerinden de haberimiz olmadı. Bizlere ne anlatılırsa dinin, Allahâın emri zannettik. Şimdide apaçık ayetleri görüp tebliğ aldığımız halde batıl ve yanlış bilgiler öyle güç kazandı ki inancımızda, Allahâın ayetleri görmezden gelinerek, batılı aklayabilmek adına, NE YANİ ALLAH RESULÜNÜ POSTACI DİYE Mİ GÖNDERDİ DİYEBİLİYORUZ. Çünkü Allahâın Resulüne verdiği yetkiyi, görev ve sorumluluğu Kurâanâdan hiç tebliğ almadık da ondan. Hâlbuki Allah Enam suresi 51. Ayetinde, Resulüne ne tembih etmişti hatırlayalım.
âRABLERİNİN HUZURUNDA TOPLANACAKLARINDAN KORKANLARI, KURâANâLA UYAR. ÖYLEKİ, KENDİLERİ İÇİN OâNUN HUZURUNDA NE BİR DOST NE DE BİR ŞEFAATÇİ VARDIR. GEREKİR Kİ ALLAHâTAN KORKARLAR.â (Enam 51)
Eğer bizler Kurâanâı anlayamasaydık, detaylı olmasaydı, detayını âlim ve veli kişilerden öğrenmemiz gerekseydi, bunun adına imtihan diyemezdik ve Allah da bizleri Kurâanâdan sorumlu tutmaz, Resulüne de kullarımı Kurâan ile uyar demezdi. Öyle olsaydı Allah tüm kullarını değil, yalnız Kurâanâı anladığını söyleyenleri sorumlu tutardı. Bunu da mı akıl edemiyoruz? Bu kadar açık uyarıyı gördüğümüz ve tebliğ aldığımız halde, hala yalan yanlış inançların etkisindeysek, Kurâanâı tebliğ aldığımız halde inatla batılı savunuyorsak, BİZLERİN ALLAH GÖZLERİNE PERDE ÇEKMİŞ, KULAKLARINA AĞIRLIK KOYMUŞ, GÖNÜLLERİNİ MÜHÜRLEMİŞ DEMEKTİR. Allah birçok ayette sakın veliler edinip onların ardına düşerek, batılı izlemeyin kendinize şefaatçiler edinmeyin, çünkü şefaat tümden bana aittir diyerek bizleri uyarır. Peki, bu uyarıyı dinliyor ve ders alıyor muyuz? Çok üzgünüm ama hala bu uyarıyı tebliğ almayan o kadar çok Müslüman var ki. Zümer suresi 54. Ayette de AZAP SİZE GELMEDEN ÖNCE, RABBİNİZE DÖNÜN VE ONA TESLİM OLUN. SONRA SİZE YARDIM EDİLMEZ, diyerek çok net uyarır. Peki, bizler günümüzde İslamâı yaşarken, yalnız Allahâa onun kitabına mı teslim olarak imanımızı yaşıyoruz? Yoksa herkes Kurâanâı anlayamaz, Kurâan detaylı değildir diyerek edindiğimiz VELİ, ÂLİM dediğimiz kişilere ve DOĞRULUĞUNDAN EMİN OLAMADIĞIMIZ, RESULÜN HADİSLERİ DEDİĞİMİZ SÖZLERE/HADİSLERE Mİ kendimizi, imanımızı teslim ediyoruz, ne dersiniz?
BİZLER KURâAN İLE Mİ UYARILIYORUZ, YOKSA RESULE AİT OLDUĞU İDDİA EDİLEN RİVAYET, HADİSLERLE Mİ? Karar sizin. Bakın ayetin sonunda, Allahâtan başkasını veli edinenlere, hesap günü yardım edilmeyeceğini söylüyor. Peki, bizler buna inanıyor muyuz? Elbette hayır TAM TERSİNİ SÖYLÜYORUZ VE VELİSİ OLMAYANâIN VELİSİ ŞEYTANDIR DİYORUZ. Hâlbuki Kurâanâa göre, Allahâtan başkasını veli edinenlerin velisinin, şeytan olabileceği uyarısı Kurâanâda yapılır. İşte bizler İslamâı şeytanın ve şeytanlaşmış insanların etkisinde, böyle yaşıyoruz farkında olmadan. Makaleme son vermeden, üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken ve Resulüne hitaben başlayan ve devamında tüm iman edenleri uyaran ayet üzerinde, sizleri düşünmeye davet ediyorum.
Zuhruf 43-44: SEN, SANA VAH YEDİLENE SIMSIKI SARIL! ELBETTE SEN DOĞRU YOLDASIN. ŞÜPHESİZ Kİ O (KURâAN), SENİN VE KAVMİN İÇİN (GERÇEĞİ) HATIRLATAN ÖĞÜTTÜR. İLERDE ONDAN SORGULANACAKSINIZ.
Allah Resulünü uyarıyor ve sen sana vah yettiğim Kurâanâa sımsıkı sarıl diyor. Allahâın Resulünün yalnız, vahye yani Kurâanâa sarıldığını çok açık biliyoruz. Peki bizler Resulü örnek alıp, yalnız vahye mi sarılıyoruz? Yoksa vahyi herkes anlayamaz diyerek, edindiğimiz velilerin kitaplarına mı sarılıyoruz? Sen bunu yaptığın, yani batıl ve rivayetlerden uzak, yalnız benim vahyime sarıldığın için, SEN DOĞRU YOLDA GİDİYORSUN DİYOR ALLAH RESULÜNE. Bu durumda Resulünü örnek alan batıl ve rivayetlerden uzak, yalnız Resulün uyduğuna yani, yalnız Kurâanâa sarılır. Peki bizler öylemi yapıyoruz? Yorumunu sizlere bırakıyorum. Bunu yapan Allahâın dosdoğru yolunda ilerler. Devamında da hem Resulüne, hem de tüm iman edenleri uyarıp Allah, sizlere indirdiğim vahiy yani Kurâan, sizler için yol gösterici bir öğüttür ve İLERİDE ONDAN SORGULANACAKSINIZ diyor. Sizce Allah bu hükmünü verdikten sonra, yani bizleri Kurâanâdan sorgulayacağına hükmedip, yemin ederek Kurâanâı kolaylaştırdığını söylüyorsa, Kurâan detay sız ve her aklı başında kulunun anlayamayacağı bir kitap olabilir mi? Zerre kadar aklı olan ve Allahâa güvenen bu yalanlara, iftiraya asla inanmaz. LÜTFEN ALLAHâIN ADALETİNİ KÜÇÜMSEMEYELİM, ÇOK AMA ÇOKKKKKK PİŞMAN OLURUZ.
Dilerim yalnız Kurâanâın ipine sarılarak Resulün yolunu izleyen, Kurâan detaylı ve açık değildir demeden, batıldan uzak, Kurâanâı anlamaya çalışan, ALLAHâIN YOLUNU İZLEYEN, onun halis azınlık kulları arasında oluruz. UNUTMAYALIM İSLAM DİNİNDE DAVET, YALNIZ ALLAHâA YAPILIR. KENDİSİNE DAVET EDENLER, ŞEYTANIN ELÇİLERİDİR.
«ALLAHâA DAVET EDEN, İYİ İŞLER YAPAN VE âBEN MÜSLÜMANLARDANIM!â DİYENDEN DAHA GÜZEL SÖZLÜ KİM OLABİLİR Kİ!» Fussilet 33
«SEN RABBİNİN YOLUNA, GÜZEL ÖĞÜTLE DAVET ET VE ONLARLA EN GÜZEL ŞEKİLDE MÜCADELE ET! ŞÜPHESİZ Kİ RABBİN -EVET YALNIZCA O- KENDİ YOLUNDAN KİMİN SAPTIĞINI İYİ BİLENDİR VE O KİMLERİN DOĞRU YOLA ULAŞTIRILDIĞINI DA İYİ BİLENDİR.» (Nahl 125)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Bizlere Kurâanâı en doğru anlayıp, İslamâı en doğru anlattığını söyleyerek, kendilerine ve kendi kitaplarına davet edenler varsa, onlar Allahâın Resulünün yolunda gitmiyor, Kurâanâı değil edindikleri güvendikleri Velileri rehber ediniyorlar, onlara kul oluyorlar demektir. Allahâın rehberi Kurâanâı REHBER EDİNEN asla bu hataları yapmaz, böyle bir Müslümanın izlediği yol yalnız, Allahâın Resulünün de izlediği ve bizleri davet ettiği yol olan, Allahâın Kurâanâda çizdiği yoldur. Bakın Allah Resulüne, deki kullarıma diyerek, Resulünün hangi yolu izlediğini ve Resulün kullarını kime, neye davet ettiğini, tebliğ etmesini istiyor.
Yusuf 108: DE Kİ: âİŞTE BU, BENİM YOLUMDUR. ALLAHâA ÇAĞIRIYORUM; BEN VE BANA UYANLAR AYDINLIK BİR YOL ÜZERİNDEYİZ. ALLAH YÜCEDİR! BEN ASLA ORTAK KOŞANLARDAN DEĞİLİM.â (Mehmet Okuyan).
Bakın Allahâın Resulünün, bizleri nasıl uyarmasını istiyor Allah. Bu benim yolumdur derken, neyi kast ediyor? Hatırlatırım Resul kendi hadislerine/sözlerine davet etmiyor. Kendisinin Kurâan ile yalnız Allahâa çağırdığını özellikle Allah, Resulünün söylemesini istiyor. Peki, Resul Allahâa nasıl çağırır? Elbette Kurâanâı anlayarak okuyan, veliler edinip birilerine tabi olmayan onu da Kurâanâdan tebliğ alır. Bakın Resul biz ümmetini, hangi bilgiyi tebliğ ediyor ve uyarıyor, hangi yola davet ediyor.
âBU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.â (Enam 19)
Eğer Kurâan her bilginin ve detayın olmadığı, aklı başında her insanın okuduğunda anlamadığı bir kitap olsaydı, böyle mi söylerdi? Tam tersine şöyle söylemesi gerekirdi. Ben size Kurâanâı tebliğ ediyorum ama onu hepiniz anlayamazsınız, Veli, âlim kişiler ancak benim hadislerimden istifade ederek anlar, sizi onlar bilgilendirir demesi gerekirdi. Tabi bu düşünce ve inanç, Kurâanâın tamamına, özellikle imtihan olduğumuz gerçeğine ters düşer. Ters düşer ama bizler hala, inanmaya devam ediyoruz. Ayrıca Allah, Resulüne verdiği görev ve yetkiyi bizlerin anlayabilmesi içinde, Resulün görev tanımını nasıl yapıyordu Kurâanâda hatırlayalım. âRESULE DÜŞEN, APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.â (Ankebut 18) Demek ki Resulde yalnız Kurâanâa uymuş ve biz ümmetini yalnız, ALLAHâA DAVET EDEREK, YALNIZ ALLAHâIN VAHYİNİ TEBLİĞ ETMİŞ. UNUTMAYALIM DAVET, YALNIZ ALLAHâA YANİ DİNİN SAHİBİNEDİR, ONUN DİNDE ORTAĞI YOKTUR. Allahâın Resulünün yolunun yalnız Kurâan olduğunu ve bizleri yalnız Kurâan ile Allahâa çağırdığını, yani davet ettiğini bu ayetten tebliğ aldıysak, sizler Kurâanâı anlayamazsınız diyerek bizleri kendilerine, kendi yazdıkları kitaplara cemeatlarına, tarikatlarına davet edenlerin, tuzağına düşmemiz asla mümkün olamaz.
Allahâın Resulü bizleri, aydınlık bir yola davet ettiğini söylerken, bu aydınlık yolun yalnız Allahâın kitabında olduğunu açıkça bildiriyor. Eğer bizleri Allahâın kitabına çağırmayıp kendilerini Veli, âlim ilan edip, Kurâanâı en doğru anladıklarını söyleyerek kendilerine davet edenler, ayetin sonunda Resulün uyardığı gibi, ALLAHâA ORTAK YANİ ŞİRK KOŞMUŞ OLURLAR. Eğer Allahâın Resulü, bizlere Kurâan yetmeseydi, ya da Kurâan gerekli detayları vermemiş olsaydı, bizleri yalnız Allahâa yani Kurâanâa davet eder miydi? Elbette etmezdi, Kurâanâda bu konuda açıklama yaparak, şöyle demesi gerekirdi. âEY ÜMMETİM, ALLAHâIN KİTABI ÖZET BİLGİ VERİR, DETAYINI BENİM HADİSLERİMDEN ÖĞRENECEKSİNİZ, ONLARADA KURâAN GİBİ SARILIN.â Derdi ama asla böyle bilgi, Kurâanâda yoktur. Tam tersine Allah, hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye, Kurâanâı biz açıkladık, yalnız Kurâanâa sarılın diyor. Lütfen Kurâanâdan araştırın, birçok ayette Allah DEKİ KULLARIMA diye başlar ve hükmünü indirir. Örnek ayette olduğu gibi. Eğer Allah Kurâanâı özet olarak gönderip, detayını Resulüne bırakmış olsaydı, yine bir ayetinde DEKİ KULLARIMA diye başlar ve şöyle bir ayet indirirdi. âEY KULLARIM BEN AYETLERİMİ ÖZET GÖNDERDİM, KAFANIZ KARIŞMASIN DİYE DETAY VERMEDİM. DETAYINI RESULÜMDEN ÖĞRENİN.â Kurâanâın hiçbir ayetinde böyle bir hüküm olmadığı gibi, tam tersi yalnız bizlerin, Kurâanâın ipine sarılmamızı, yalnız Kurâanâdan hesaba çekileceğimize hükmetmiştir, yemin ederek Kurâanâı kolaylaştırdım demiştir. Yoksa Allahâa güven miyor muyuz?
Bizler Kurâan ile buluşamadığımız ve Kurâanâı anladığımız dilden düşünerek hiç okumadığımız için, Kurâan gerçeklerinden de haberimiz olmadı. Bizlere ne anlatılırsa dinin, Allahâın emri zannettik. Şimdide apaçık ayetleri görüp tebliğ aldığımız halde batıl ve yanlış bilgiler öyle güç kazandı ki inancımızda, Allahâın ayetleri görmezden gelinerek, batılı aklayabilmek adına, NE YANİ ALLAH RESULÜNÜ POSTACI DİYE Mİ GÖNDERDİ DİYEBİLİYORUZ. Çünkü Allahâın Resulüne verdiği yetkiyi, görev ve sorumluluğu Kurâanâdan hiç tebliğ almadık da ondan. Hâlbuki Allah Enam suresi 51. Ayetinde, Resulüne ne tembih etmişti hatırlayalım.
âRABLERİNİN HUZURUNDA TOPLANACAKLARINDAN KORKANLARI, KURâANâLA UYAR. ÖYLEKİ, KENDİLERİ İÇİN OâNUN HUZURUNDA NE BİR DOST NE DE BİR ŞEFAATÇİ VARDIR. GEREKİR Kİ ALLAHâTAN KORKARLAR.â (Enam 51)
Eğer bizler Kurâanâı anlayamasaydık, detaylı olmasaydı, detayını âlim ve veli kişilerden öğrenmemiz gerekseydi, bunun adına imtihan diyemezdik ve Allah da bizleri Kurâanâdan sorumlu tutmaz, Resulüne de kullarımı Kurâan ile uyar demezdi. Öyle olsaydı Allah tüm kullarını değil, yalnız Kurâanâı anladığını söyleyenleri sorumlu tutardı. Bunu da mı akıl edemiyoruz? Bu kadar açık uyarıyı gördüğümüz ve tebliğ aldığımız halde, hala yalan yanlış inançların etkisindeysek, Kurâanâı tebliğ aldığımız halde inatla batılı savunuyorsak, BİZLERİN ALLAH GÖZLERİNE PERDE ÇEKMİŞ, KULAKLARINA AĞIRLIK KOYMUŞ, GÖNÜLLERİNİ MÜHÜRLEMİŞ DEMEKTİR. Allah birçok ayette sakın veliler edinip onların ardına düşerek, batılı izlemeyin kendinize şefaatçiler edinmeyin, çünkü şefaat tümden bana aittir diyerek bizleri uyarır. Peki, bu uyarıyı dinliyor ve ders alıyor muyuz? Çok üzgünüm ama hala bu uyarıyı tebliğ almayan o kadar çok Müslüman var ki. Zümer suresi 54. Ayette de AZAP SİZE GELMEDEN ÖNCE, RABBİNİZE DÖNÜN VE ONA TESLİM OLUN. SONRA SİZE YARDIM EDİLMEZ, diyerek çok net uyarır. Peki, bizler günümüzde İslamâı yaşarken, yalnız Allahâa onun kitabına mı teslim olarak imanımızı yaşıyoruz? Yoksa herkes Kurâanâı anlayamaz, Kurâan detaylı değildir diyerek edindiğimiz VELİ, ÂLİM dediğimiz kişilere ve DOĞRULUĞUNDAN EMİN OLAMADIĞIMIZ, RESULÜN HADİSLERİ DEDİĞİMİZ SÖZLERE/HADİSLERE Mİ kendimizi, imanımızı teslim ediyoruz, ne dersiniz?
BİZLER KURâAN İLE Mİ UYARILIYORUZ, YOKSA RESULE AİT OLDUĞU İDDİA EDİLEN RİVAYET, HADİSLERLE Mİ? Karar sizin. Bakın ayetin sonunda, Allahâtan başkasını veli edinenlere, hesap günü yardım edilmeyeceğini söylüyor. Peki, bizler buna inanıyor muyuz? Elbette hayır TAM TERSİNİ SÖYLÜYORUZ VE VELİSİ OLMAYANâIN VELİSİ ŞEYTANDIR DİYORUZ. Hâlbuki Kurâanâa göre, Allahâtan başkasını veli edinenlerin velisinin, şeytan olabileceği uyarısı Kurâanâda yapılır. İşte bizler İslamâı şeytanın ve şeytanlaşmış insanların etkisinde, böyle yaşıyoruz farkında olmadan. Makaleme son vermeden, üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken ve Resulüne hitaben başlayan ve devamında tüm iman edenleri uyaran ayet üzerinde, sizleri düşünmeye davet ediyorum.
Zuhruf 43-44: SEN, SANA VAH YEDİLENE SIMSIKI SARIL! ELBETTE SEN DOĞRU YOLDASIN. ŞÜPHESİZ Kİ O (KURâAN), SENİN VE KAVMİN İÇİN (GERÇEĞİ) HATIRLATAN ÖĞÜTTÜR. İLERDE ONDAN SORGULANACAKSINIZ.
Allah Resulünü uyarıyor ve sen sana vah yettiğim Kurâanâa sımsıkı sarıl diyor. Allahâın Resulünün yalnız, vahye yani Kurâanâa sarıldığını çok açık biliyoruz. Peki bizler Resulü örnek alıp, yalnız vahye mi sarılıyoruz? Yoksa vahyi herkes anlayamaz diyerek, edindiğimiz velilerin kitaplarına mı sarılıyoruz? Sen bunu yaptığın, yani batıl ve rivayetlerden uzak, yalnız benim vahyime sarıldığın için, SEN DOĞRU YOLDA GİDİYORSUN DİYOR ALLAH RESULÜNE. Bu durumda Resulünü örnek alan batıl ve rivayetlerden uzak, yalnız Resulün uyduğuna yani, yalnız Kurâanâa sarılır. Peki bizler öylemi yapıyoruz? Yorumunu sizlere bırakıyorum. Bunu yapan Allahâın dosdoğru yolunda ilerler. Devamında da hem Resulüne, hem de tüm iman edenleri uyarıp Allah, sizlere indirdiğim vahiy yani Kurâan, sizler için yol gösterici bir öğüttür ve İLERİDE ONDAN SORGULANACAKSINIZ diyor. Sizce Allah bu hükmünü verdikten sonra, yani bizleri Kurâanâdan sorgulayacağına hükmedip, yemin ederek Kurâanâı kolaylaştırdığını söylüyorsa, Kurâan detay sız ve her aklı başında kulunun anlayamayacağı bir kitap olabilir mi? Zerre kadar aklı olan ve Allahâa güvenen bu yalanlara, iftiraya asla inanmaz. LÜTFEN ALLAHâIN ADALETİNİ KÜÇÜMSEMEYELİM, ÇOK AMA ÇOKKKKKK PİŞMAN OLURUZ.
Dilerim yalnız Kurâanâın ipine sarılarak Resulün yolunu izleyen, Kurâan detaylı ve açık değildir demeden, batıldan uzak, Kurâanâı anlamaya çalışan, ALLAHâIN YOLUNU İZLEYEN, onun halis azınlık kulları arasında oluruz. UNUTMAYALIM İSLAM DİNİNDE DAVET, YALNIZ ALLAHâA YAPILIR. KENDİSİNE DAVET EDENLER, ŞEYTANIN ELÇİLERİDİR.
«ALLAHâA DAVET EDEN, İYİ İŞLER YAPAN VE âBEN MÜSLÜMANLARDANIM!â DİYENDEN DAHA GÜZEL SÖZLÜ KİM OLABİLİR Kİ!» Fussilet 33
«SEN RABBİNİN YOLUNA, GÜZEL ÖĞÜTLE DAVET ET VE ONLARLA EN GÜZEL ŞEKİLDE MÜCADELE ET! ŞÜPHESİZ Kİ RABBİN -EVET YALNIZCA O- KENDİ YOLUNDAN KİMİN SAPTIĞINI İYİ BİLENDİR VE O KİMLERİN DOĞRU YOLA ULAŞTIRILDIĞINI DA İYİ BİLENDİR.» (Nahl 125)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK