Kazım Koyuncu Fan Club

Until The Grave

fσяυм ρяє&#
Prenses
66.jpg

Karadeniz müziği, Anadolu Rock, nitelikli müziğe inanlar, önemli bir ismi en verimli olabileceği dönemde yitirdi. Otuz üç yaşındaydı Koyuncu; yıllardır müziğin içinde olmasına karşın 2000'li yıllarda Gülbeyaz, Sultan Makamı gibi televizyon dizilerine yazdığı müziklerle ünlenmişti.

Karadeniz'in hırçın çocuğu diyorlardı ona; demokrasi adına atılan bir çok adımda müziğiyle, fikirleriyle yer alıyor; Fırtına Deresi'ne yapılacak santrali protestodan, insan hakları ihlallerine karşı çıkmaya kadar bir dolu etkinliğe destek veriyordu.

Müzikte de, birkaç halk müziği sanatçısının tekelinde kalmış Karadeniz bölgesinin müziğini, evrensel normlarda yayımlamayı deneyerek, önemli çıkış yapmıştı.

1972 Artvin/Hopa doğumlu Koyuncu, yirmi yaşında Dinmeyen adlı müzik grubu'na katılmış, 1993'de Mehmedali Barış Beşli ile, Lazca müzik yapmak amacıyla Şuku grubunu kurmuştu. İki arkadaş bir yıl sonra aralarına İlhan Karahan ve Metin Kalaç'ı da alarak grubun adını Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) dönüştürmüş ve 1995 başında Va Mişkunan (Bilmiyoruz) albümüyle Lazca rockın ilk örneğini vermişti. Lazcayı yaşatmak amacıyla Lazca rock yapıyorlardı. Plak şirketleri ise bu soundu 'Soft Laz Rock' diye tanımlıyordu.

O günlerde grup elemanları Lazca dilinin yaşatılmasına rock yoluyla katkıda bulunmayı amaçladıklarını, rock müzikteki dinamizmle yöre insanının enerjisinin örtüştüğünü görünce heyecanlandıklarını anlatıyor, Lazca'nın rockın sert söyleyişine de uygun olduğunu belirtiyorlardı.

Dört yıl içinde Zuğaşi Berepe, kamuoyuna pek yansımasa da önemli işler yaptı ve konserlerle hedefini gerçekleştirmeye çalıştı. Bu etkinliklerden Brüksel konseri sırasında canlı kayıt edilen parçaları, kısıtlı sayıda bastırdıkları Bruxel Live (1998) adlı albümde bir araya getirdiler.

Gruptaki eleman sayısı arttıkça müzikal yapı da güçlenmişti. Kazım Koyuncu (vokal, akustik gitar), Cafer İşleyen (bass, vurmalılar, flüt), Gürsoy Tanç (elektrikli gitar), Uğurcan Sezen (klavye), Zülküfil Murat Dilek (davul), Metin Kalaç (kayıt) Lazcayı yaşatmanın yanında aşk şarkılarına katılan sert söylemli yapıtlar ve modern rock anlayışı üzerine oluşturdukları çizgiyle de kabul görmeye başlamışlardı.

Zuğaşi Berepe, Va Mişkunan albümünden dört yıl sonra İgzas (Gidiyor) adlı albümüyle bu çabayı listelere taşıdı. Yedi Lazca, bir Hemşince, bir de Türkçe sözlü parçadan oluşan albümün müzikal zenginliği, rockın çeşitli tonları arasında akıllıca gidip gelen sounduyla 1998'in en iyi yerli yapıtlarından biri oldu. Lazca'nın öne çıktığı kültürel bir misyonun yanında sıkı bir rock albümü özelliği de taşıyordu İgzas (Parçaların Türkçe anlamları kapakta verilmişti). Bu albümde Kazım Koyuncu (vokal, gitar), Cafer İşleyen (bass, vurmalılar, flüt), Gürsoy Tanç (gitar), Uğurcan Sezen (tuşlular), Zülfikil Murat Dilek (davul), Mahmut Turan (tulum), Metin Kalaç (kayıt), Mehmedali Barış Beşli'den (vokal) oluşan grubun, doğayı katledecek Çamlıhemşin'deki Fırtına Deresi'nin üzerine yapılacak santrale karşı kampanyayı desteklemesi de İgzas'ın diğer bir özelliğiydi.

Grup 2000'lerin başında dağılınca, kuruculardan Kazım Koyuncu yoluna tek başına devam etmeyi kararlaştırdı ve solo albümleri Viya (2002) ile Hayde'yi (2004) yayımladı. Anadolu Rock'a kayan soundla ürettiği müziği kısa sürede büyük ilgi görüp, yaptıkları geniş kitlelere tam ulaşmaya başlamıştı ki hastalandı Koyuncu. Akciğer kanserine yakalanmıştı.

Pes etmiyordu; tedaviyi sürdürürken Trabzonspor için marş bile yazmıştı. Ancak günden güne direnci zayıflıyordu; adına düzenlenen konsere çıkamamıştı. Sonunda 25 Haziran tarihinde ajanslardan şöyle bir başlık düştü: 'Karadeniz'in genç sesi sustu'

(..... Müziğe çocukken, ortaokul birinci sınıfta, Mandolin çalarak başladım. Sonra biraz gitara merak sardım. İstanbul'da universiteye geldikten sonra muzikle yoğun olarak ugraşmaya başladım. Profesyonel olarak 1992 yılından buyana muzikle ugraşıyorum. İlk muzik grubunu 92'de kurduk. "Dinmeyen" isminde Türkçe muzik yapan politik bir gruptu bu. ( 96'da "Sisler Bulvarı" adlı bir albüm yaptıktan sonra grubumuz dağıldı.) Dinmeyen'i kurduktan hemen sonra 93 yılında "Zuğasi Berepe (Denizin Çocukları)" isimli yeni bir grup kurduk. Yani hem "Dinmeyen" devam ederken hem de bu grup devam etti. "Zuğasi Berepe" ile 95'de "Va Mişkunan" (Bilmiyoruz), 98'de "İgsaz" (Gidiyor) isimli albumleri yaptık. Sonra 98'in sonunda "Zuğasi Berepe" de dağıldı. Ben o tarihten itibaren tek başıma muzik yapmaya devam ettim. "Salkım Söğüt" isimli bir proje vardı. Şuana kadar 4 tane çıktı. "Salkım Söğüt" projelerinin ikincisinde, 3 şarkıyla yer aldım. Ondan sonra 2001 yılında ilk solo albümüm "Viya"yı çıkardım......) - ( .... Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Ç´e" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya. ...)

1972 - Hopa'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Hopa'da tamamladı.
1989 - İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine girdi.
1990 - Çağdaş Sanat Atölyesinde çalışmaya başladı.
1991 - Ali Elver ile birlikte Dinmeyen müzik topluluğunu kurdu. Aynı yıl Çağdaş Oyuncuların sahneye koyduğu ''Faşizmin korku ve sefaleti'' adlı oyunun müziklerini yaptı.
1993 - Mehmedali Barış Beşli ile Dünyanın ilk ve tek Laz rock toplulugu ''Zuğaşi Berepe''yi kurdu.
1995 - Zuğaşi Berepe ''Va mişk´unan''
1996 - Dinmeyen ''Sisler Bulvarı''
1998 - Zuğaşi Berepe ''Brüxel Live'' ve ''İgzas''
2000 - ''Salkım Söğüt 2'' adlı ortak çalışma
2001 - İlk solo albüm ''Viya''
2002 - Gülbeyaz dizi müzikleri
2003 - Kemal Sahir Gürel ile birlikte ''Sultan Makamı'' dizi müzikleri
2004 - İkinci solo albüm ''Hayde'' sanatçının popülaritesini daha da arttırdı.
Karadeniz müziğinin güçlü temsilcilerinden Fuat Saka,Volkan Konak ve Bayar Şahin ile birlikte düzenledikleri,büyük ilgi gören Hey Gidi Karadeniz KOnserler dizisininde öncülüğünü yaptı.
2004 ün sonlarında akciğer kanseri teşhisi konuldu ve tedavi görmeye başladı.25 Haziran 2005'de, 33 yaşında, tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde yaşamını yitirdi...​



Kurucu

Until The Grave

Üyeler

Hiphop_girL

' нα[к]αп

Asi Ruh

LaNéDLy qHz

PuZzL3

LoKuMuM<3

anaToL!aFiRe

immortaL*

uykuCu !

nazifeisik

shékér kıs^

DarkLegend61

Ronahi_PeresT

ashli

endLesS

UgurKilic

emilopo

CaSuaL @



Mjoy

sevdaseli

darkofthemoon
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
---> Kazım Koyuncu Fan Club

Kazım Koyuncu Dinlemek

- kişiyi hiç ölmeyecek gibi huzurlu her an ölüp gidebılecek kadar deger bılır yapan olgudur ,seni unutmadık kazım dedırten durumdur.
- biraz iç burkan, biraz huzur veren eylemdir
- nasıl anlatılır nasıl kapanır bu kanayan yara, bu dizeler anlatır hasretimizi...dinlerken ağlatır yoktur göçüp gitmiştir geride sevenler ini bırakmıştır aslında ama *dediği gibi seni unutmadık kazım dedirtir.
- her dinleyişte içimin parçalanmasına sebep olan hadisedir
- eğer yaşarken şahit olduysanız onun güzelliğine, şu zaman diliminde zor olan hadisedir, sürekli bir yeni albüm beklemektir, yeni şarkılar,
sonra o varken bile ağlatan şarkıları çalmaya başlar ve o nefesin yokluğu, hüznü katlar da katlar.

baba ben yıkıcıyım
ama kendini bilmez değilim
yaşamak istiyorum sadece
kendi savaşlarım uğrunda
ben sadece ben olmak istiyorum....

demektir içten içe, ve böyle bir dert ortağının yeni dertlerinize yeni ortaklıklar kuramayacağını hatırlamaktır eninde sonunda
olduğunuz yeri yemyeşil, havasını tertemiz, camdan baktığınızda sis dağını göreceğinizi sanmaktır
“keşke benim de böyle kocaman olsaydı da burnum, böylece korkusuz olabilseydim” demektir
kısa uzun farketmeden saçlarınızı savurmaktır şarkılardan esen rüzgarda, dağlar tepeler olmadan yankılanan o sesi tutmaya çalışmak ama tutamamaktır
o şarkıları dinletmek istemektir varolmayan sevgilinize, sonra ayrılmak istemektir ve daha sonra

her sevgili bir değil
benim kaderimi başkasına yazdın
beni sevdiğini biliyordum ama
sen beni başkasıyla değiştin..

demek istemektir,

yerinizde fazlaca durduğunuzu hissetmektir ve çaya türkü söylemektir odanızdan, elinizde tuttuğunuz fincanın içinde dumanı tüten o dolu dolu karadeniz dağlarını içerken, suyunu süzdüğünüz yapraklarının kaç güzel kızın eline değdiğini düşünmektir, ve o an hiç bilmediğiniz bir oyunu oynamak istemektir sesine yetişilemeyen türküler eşliğinde

bir iki cümle yazmak istemektir ardından onun üstüne, ve

özgürlük artık
kavga
cesaret
güç,
işi eğil
uzun bir burun
bir gitar
arkasından bakıp
şarkı söyleyecek bir
sevgilidir....

veya benzer bir şey yazmaktır bulunan ilk kağıda, bulunan ilk kalemle, ve yaşadığı için teşekkür etmektir son olarak, yaşadığı ve dünyaya teşekkür etmeyi öğrettiği için…..

- huzunlemek,bazen aglamak kimi zaman anlamadıgın sarkılarda bile oynamak ya da horon tepme calısmaları yapmak tıpkı bir karadenızlı gibi..

- her dinlediğimde içimi kanatan tatlı sert sesin sahibi, onu dinlemenin bir ayrıcalık olduğunu düşünmekteyim...ve hep şunu diyorum ''çok erken ayrıldı aramızdan'' geç bulduk çabuk kaybettik...kimi zaman insanı alıp başka yerlere götüren yüreğini delen ezgilerin sahibi kimi zamanda hiç bilmesekte ,anlamasakta kendimizi müziğin evrenselliğine kaptırıp horon tepmeye çalışmak

- didou nana dinlerken ağlamaktır. hiç bilmediğin bir dilin,kelimelerin içinde kaybolmaktır

- hüzne batmaktır. özellikle son albümündeki hoşçakal parçasını dinlerken.. yüreğine bıçak sağlanmasıdır.

- laz olduğunu tekrar hatırlamaktır.

arkanızda yeşil dağlar vardır kazım koyuncu'yu dinlerken.
önünüzde masmavi karadeniz.
bulanık seller gelir derelerden.
eski insanların horon seslerini getirir yağmur hep.
dalgalar yüzüne yüzüne vurur unuttuğun geçmişini.
köylerin değişmeden önceki isimlerini duyarsın dedelerden.
çakala mçabu der neneler , ekmeğe cari
kazım almıştır tüm bunları ve sen hatırla laz olduğunu diye söylemiştir şarkılarında.
ölüm alır gider onu birgün.
ama sen dinlersin yeşille mavi arasında biryerlerde
aslında kim olduğunu

- ağlamaktır.ölümünü hatırlayıp ölüme hiç bu kadar yakın olmamaktır.

- sopez gulur dinlerken ne dediğini bilmemek buna rağmen ne demek istediğini anlamaktır

- bir daha asla canli dinleyemeyecegini hatirlayip hatirlayip hüzne bogulmak demektir. oysa o fadime'nin etekliginden dem vururken beceriksizce cekilen horonun her saniyesi hâlâ akillardadir.
ayrilik sarkisi cok erken calmistir kendi icin...
ardinda birakmistir güz cagrisini,
ayrilik anini, o sisli sarkiyi...
irmaklar gibi akip usul usul...terketmistir bu kenti....
ahh..ölüler gibi...

- müziği gürültü olsun diye değil zevk için dinleye, müziği sadece kulağıyla dinlemeyip hisseden insanların yaptığı güzel eylemdir. hareketlisi güzeldir, slovu daha bi güzeldir.

- batar gemiler karadeniz'de sesler kulağa işlerken...giden gitti sesi kaldı yürekte, sahip çıkmaca oynarım yalnızlığımla...
 
---> Kazım Koyuncu Fan Club



Baba ben yıkıcıyım ama
Kendini bilmez değilim
Yaşamak istiyorum sadece
Kendi savaşlarım uğrunda
Ben sadece ben olmak istiyorum
Işık hızıyla geçen zamanı
Yaşamak belki de çok zor
Korkuyorum ben geçmişten
Korkuyorum gelecekten
 
---> Kazım Koyuncu Fan Club

Bilmiyorum Bir Yıldız Yağmuruna Tutulacağım..
Toprak Çökecek Başım Dönecek Arkamda Seni Bulacağım..
"Haydi" Diyeceksin Ernesto Gibi Gidelim..
Yıldızların Çok Olduğu Bir Gökyüzü Altına..

Kazım KOYUNCU
 
---> Kazım Koyuncu Fan Club

28126393865876289179298.jpg


KaraDenizin dalgası vuruyordu karaya
Ansızın çektin gittin gelemedim yanına
Zaman mekan yokki bende,her zaman kalbimdesin
Ince sızım,alın yazın,böyleymiş be kazımım
Mekanın cennet olsun doyamadık kazımım...


Kaderin cilvesine sesinle cevap verdın
Oyunlar oynasada gitarinla seslendin
Yalanlara dolanlara herseye cevabın var
Unutulan sözlere hayat verdin her daim
Nur dolsun kabrin çiçek bahçesi olsun
Canımızı yoluna adadık be kazımım
Unutmadık unutturmayacağız kalbimizde yaşatacağız....



24884384185746289179298.jpg


kazim1.jpg


kzmkyncu.png


dshdk.jpg

Evet Yüreğimizdesinnn..


26705402338486289179298.jpg


Yüreğimizdesin ve nefes aldığımız sürece orada duracaksın..Ruhun Şad oLsun KaraDenizin Hırçın Çocuğu..


Şuan bu yazıyı okuyan herkesten bir fatiha bekliyorum Allah rızası için..teşekkürler.
 
---> Kazım Koyuncu Fan Club

Rica Ederim.
Ben teşekkür ederim Abime hayran olduğunuz için. :)
 
---> Kazım Koyuncu Fan Club

=)
RizeLi'yim Hiç Bir Konserini Kaçırmadım..
KaradeNiz'in Asi Çocuğu O...
 
---> Kazım Koyuncu Fan Club

Kıskandım şimdi seni hemşerim :)
Ne güzel canlı canlı dinleme fırsatı bulmuşsun :)
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst