Kalp İle İlgli Herşey

---> Kalp İle İlgli Herşey

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ölümlerin ilk nedeni kalp hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Kalp hastalıklarının büyük bir kısmı daha önce ciddi bir belirti vermeksizin aniden ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak önemli oranda ani ölüm oluşmaktadır. Barış Manço, Kemal Sunal ve Cenk Koray örneklerinde olduğu gibi sizde yakın çevrenizde bu şekilde ölümlere tanık olmuşunuzdur.

Kalp hastalıklarının erken ve doğru teşhisi, gizli kalp hastalığını ortaya çıkarmak ancak ileri teknoloji ürünü cihazlarla yapılabilmektedir. Günümüzde bilgisayar teknolojisinin ilerlemesine paralel olarak kalp hastalıklarının tanı ve tedavisi ile ilgili cihazlarda önemli gelişmeler olmuştur.

Renkli doppler ekokardiyografi

Kalbin içini gösteren bir cihazdır. Kalbin yapısı ve fonksiyonları ile ilgili bilgiler verir. Kalp kapakları, kalp kasları, kalbe giren ve çıkan büyük damarlar, kalp boşlukları ve kalbin zarını incelemek mümkündür. Ayrıca Kalp fonksiyonları ve kan akımları ile ilgili yararlı bilgiler verir.

15 dakikada, hastaya hiçbir zarar ve acı vermeden yapılan bu inceleme ile hemen hemen bütün kalp hastalıkları hakkında bilgi edinilip büyük çoğunluğunada ( kalp romatizması, kapak hastalıkları, kalp yetersizliği, kalp krizi, doğumsal kalp hastalıkları gibi) başka bir incelemeye gerek kalmadan kesin tanı konabilir.

Efor testi (treadmill)

Hasta, dönen bir bant üzerinde yürütülerek kalp hızı artırılır. Bu sırada hastadan alınan elektrotların bilgisayarda analizi yapılır. Normal EKGde görülmeyen bozukluklar bu test sayesinde ortaya çıkarılır. Bu test genelde kalp damarlarında darlık olan hastaları ortaya çıkarmak ve hastalığın ciddiyetini tespit etmek, kalp krizi geçiren hastalarda risk belirlemek, tedavi sonuçlarını takip etmek için kullanılır. Bunun yanında eforla tansiyon yükselme derecesi, efor kapasitesinin ölçülmesi, eforla ortaya çıkan ritim bozukluklarının tanısında da önemli rol oynar.

Göğüs ağrılarının değerlendirilmesinde önemli bir tanı aracıdır. Göğüs ağrısının kalpten kaynaklanıp kaynaklanmadığını tesbit eder. Özellikle 40 yaş üstü hiçbir şikayeti olmayan kişilere de gizli kalp hastalığının tanısı için faydalı olabilir.

Holter

Cep telefonu gibi kemere bağlanan bir cihaz olup hasta günlük normal yaşamını sürüdürürken 24 saat boyunca kalp elektrosunu kaybeder. Bu alet sayesinde muayene sırasında görülmeyen fakat gün içerisinde kısa süreli olup geçen çarpıntılar, göğüs ağrıları, baygınlık hissi gibi kalpten kaynaklanan tüm ritm bozuklukları tesbit edilebilir.

Koroner Yoğun Bakım

Kalbi besleyen damarlardan birinin kan pıhtısı ile aniden tıkanması sonucu kalp krizi oluşur. Kalp krizi geçiren hasta özellikle ilk saatlerde daha fazla olmak üzere ilk günlerde hayati tehlikesi çok yüksektir. Bu nedenle bu tür hastalar KBÜlerinde takip ve tedavi edilmelidir. Bu ünitede yapılan tedavi ve müdahaleler sayesinde ölüm oranı belirgin derecede azalır. Tıkalı olan kalp damarı trombolitik tedavi (Pıhtı eritici tedavi) ile açılıp kalp krizi durdurulabilir. Hastanın ölümüne neden olan ritim bozuklukları defibrilatör(şok aleti) aleti ile kolayca düzeltilebilir. Yetersiz kalp vuruları olan veya tamamen duran kalp takılan geçici pacemaker (kalp pili)sayesinde tekrar sağlığına kavuşturulabilir.

Kalp için check-up

Normal bir check up programı ile gizli kalp hastalığını ortaya çıkarmak mümkün değildir. Muayene ve ileri kalp testlerinin aynı kardiyolog tarafından yapılması hataları en aza indirir. Bu şekilde tavsiye edilen bir programda aşağıdaki parametreler bulunmalıdır.

* Kardiyolog muayenesi

* EKG

* Renkli Doppler Ekokardiyografi

* Efor Testi

* Kan şekeri, üre, kolesterol, trigliserid.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

KORONER ANJIOGRAFI
Koroner anjiografi, özel bir kamera ile kalbinizin atar damarlarinin incelendigi bir röntgen film çekimidir. Islemi kateter laboratuarinda gerçeklestirilir. Islemi gerçeklestiren doktorunuz kolunuzdaki veya bacaginizda büyük atar damarlarin birine ince küçük bükülebilir bir boruyu (katater) yerlestirir. Daha sonra kalbinizi besleyen küçük atar damarlarin (koroner damarlar) çiktigi en büyük atar damara (aorta) kadar ilerletir. Daha sonra katater koronerlerin aortaya giris yerlerine yerlestirilerek, koroner arterlerinize, boyali bir madde verilir. Böylece çekilen filmlerde koroner damarlariniz görüntülenebilir ve hangi bölgelerinde ne kadar darlik oldugu tesbit edilebilir.





Anjiografi doktora hangi bilgileri verir?



Anjiografi koroner arter hastaligi bulunup bulunmadigini gösteren en dogru yöntemdir. Damar sertligi nedeni ile koroner arterlerin hangi bölgesinin ne kadar daraldigini ve / veya tikanigini tesbit edebilir. Kalp kateterizasyonu ile kalp kapaklarinin ve duvarlarinin islevlerindeki kusurlar da gösterilebilir. Anevrizma (kalbin bir bölümünün, kalp krizi sonrasi, disari dogru bombelenmesi) veya kalp delikleri gibi dogumsal kalp hastaliklainin teshisi için de kullanilabilir.

Doktor kataterin nereye yönlendigini nasil görebilir?




Islem bir röntgen kamerasi kullanilarak gerçeklestirilir. Doktorunuz, katateri bu kamera araciligi ile görüntüleyerek yönlendirir. Siz kataterin bu hareketinin farkinda bile olmazsiniz.

Katater yerine yerlestirildikten sonra ne olur?




Katater yerine yerlestirildikten sonra doktorunuz katater araciligi ile vücudunuz için zararli olmayan bir boyali maddeyi, kataterin içersinden enjekte edecektir. Bu boya kan ile karistiginda, tüm koroner damar sistemimiz, röntgen kamerasi tarafindan görüntülenip kaydedilebilecektir. Doktorunuz degisik açilardan film kayitlari yaparken bu boyali maddeyi birkaç kez enjekte edecektir.

Anjiografi sirasinda agri duyacak miyim?




Katater laboratuarina girmeden önce biraz rahatlamanizi saglayacak sakinlestirici bir ilaç verilecektir. Çogu kisi islem sirasinda agri hissetmez. Bazi hastalar ise canlarinin hafif acidigini ifade etmektedirler. Ayni disçide oldugu gibi islemin uygulanacagi bölge lokal bir anestezik ile uyusturulacaktir. Bu sirada bir igne batmasi hissedeceksiniz. Boyali maddenin enjeksiyonu agri hissi vermeyecektir. Bu madde verilirken, sicak basmasi ve kizarma hissedebilirsiniz. Bu his 20-30 saniye sürecektir. Islemin sonunda, kalbinizin içini görüntülemek için, daha büyük miktarda boyali madde verilecek ve bu sirada daha fazla sicaklik hissedeceksiniz. Bu his aci vermeyecek ve çok kisa sürede geçecektir.

Bazi kisilerde boyali maddeye karsi allerji buna bagli kasinti ve kizarikliklar gelismekte bu islem sirasinda verilen ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. Daha önce allerji veya astim öykünüz var ise veya daha önce örnegin böbrek filmi veya diger damarlarinizin filmi çekilirken allerjik reaksiyon gelisti ise islemden önce bunu doktorunuza söylemelisiniz.

Islem sirasinda kisa süreli gögüs agriniz olabilir. Oldugu takdirde doktorunuza haber vermelisiniz.

Boyali madde neden gereklidir?




Kalp ve koroner damarlar içersindeki kan röntgen filmi ile görüntülenemez. Boya veya kontrast madde, koroner damarlari ve kalbin içini X isinlari ile görünür hale getirir.

ANJIOGRAFI ÖNCESINDE VE ISLEM SIRASINDA YAPILMASI GEREKEN ISLEMLER

Her hastanenin koroner anjiografi için uyguladigi olaign islemler degisiktir. Bu nedenle sorulariniza verilen cevaplar genelde uygulanan metodlari tarif edecektir.

Bunlarda her hastaneye özgü degisiklikler olabilecektir.

Koroner anjiografi için hastaneye yatmam gerekecek mi?




Evet. Koroner anjiografi için hastaneye yatis islemlerinizin yapilmasi gerekmektedir. Ancak isleminizin günün erken saatlerinde yapilabildigi takdirde o gece de kalabilirsiniz.

Islem nerede yapiliyor?




Anjiografi, katater laboratuari denilen özel donanimli bir laboratuarda uygulanmaktadir.

Islemden önce herhangi bir test yaptirmak gerekiyor mu?




Doktorunuz gerekli testleri yaptiracaktir. Islem için geldiginiz gün daha önce yapilan tüm tetkikleri yaninizda getirmeniz gerekecektir. (Kan testleri, akciger röntgeni, elektrokardiyogram var ise önceki anjiografi veya ameliyat raporlariniz vs.)

Anjiografiden önce yemek yiyebilir miyim?




Doktorunuz bir gün önce yiyecekleriniz için size bilgi verecektir. Sürekli kullandiginiz ilaçlar var ise bunlari anjiografi sabahi alip almayacaginizi doktorunuza sorun. Genellikle islemin uygulanacagi gün, sabah kahvalti etmeden gelmeniz gereklidir. Seker hastasi iseniz, sabah kan sekerin düsürücü ilaçlar aliyorsaniz, ilacinizi almadan aç olarak geliniz ve gelir gelmez durumunuzu hemsirenize bildiriniz. Anjiografi hemen yapilmadigi takdirde, kan sekerinizin çok düsmemesi için hafif bir ögün yemenize izin verilecektir.

Anjiografiye nasil hazirlanmaliyim?




Anjiografi için hangi alanin kullaniiacagina bagli olarak kol veya bacak, kasik trasi olmaniz ve o bölgeyi temizlememiz gerekmektedir. Bu alan islem sirasinda tamamen steril (mikropsuz) bir örtü ile kapatilacaktir. Laboratuvar personeli de tamamen mikroptan arindirilmis giysi ve eldivenler giymis olacaklardir. Dolasiminizin daha iyi izlenebilmesi için tirnak cilalarinizin silinmis olmasi gereklidir.

Laboratuvarin neresinde olacagim?




Genellikle laboratuvarin ortasinda yerlestirilmis, bir muayene masasina yatmaniz istenecektir. Bu masa filmlerinizi çeken kameranin hemen altinda olacaktir.

Kamera hareket edecek mi?




Evet. Damarlari çesitli açilardan görüntülemek için her poz alindiktan sonra kameranin yeri degisecektir.

Laboratuvarda baska cihazlar var mi?




Evet. Islem sirasinda kan basincinizi ve kalp ritminizin izlendigi ekranlara baglanacaksiniz.

Islem sirasinda uyanik mi olacagim?




Test sirasinda doktorunuzun sordugu sorulari cevaplamak için uyanik olacaksiniz. Islemden 1 saat önce gevsemenizi saglayacak sakinlestirici bir ilaç verilecektir. Ancak bu sizi uyutmayacaktir. Filmler çekilirken derin nefes alip, nefesinizi tutmaniz istenecektir. Bundan sonra nefes almaniz veya öksürmeniz istenebilir.

Neler olup bittigini görebilecek miyim?




Evet. Istediginiz takdirde islemin bir kismini televizyon ekranindan izleyebilirsiniz. Zaman zaman islemi yapan ekip elemanlari görüntünüzü engellese de ekranda kalbinizin hareketini koroner damarlarinizi görebilirsiniz.

Katater ne zaman uygulanacak?




Kataterin girisini hiç hissetmeyeceksiniz çünkü kataterin uygulandigi alan daha önceden uyusturulmus olacak. Islemin basladigini ilk kez ekranda kalbinizi gördügünüzde anlayacaksiniz. Bunu hissetmeden önce doktorunuz size haber verecektir.

Kataterin, boyali maddeyi iletmekten baska islevi var mi?




Evet. Bir ölçüm cihazina baglanarak, katater araciligi ile kalp bosluklarinda ve büyük damarlardaki basinçlari ölçülebilir. Yine bosluklardan kan örnekleri alinarak, oksijen miktarlari ölçülebilir.

Anjiografi islemi ne kadar sürecek?




Her bir katater için gereken süre degisiktir. Hasta ile ilgili kisisel faktörlere, doktorun ne aradigina ve baska diger faktörlere baglidir..

ISLEMDEN SONRASI

Katater ne zaman çikarilacak?

Islem bittiginde katater yerinden çikartilarak, kanamayi önlemek için kataterin uygulandigi alana basinç uygulanacaktir. Uygulama alani kasikta ise, bir süre bunun üzerine, yine kanamayi önlemek için kum torbalaii konacaktir. 6-8 saat süre ile bu bacagi haraket ettirmeden yatmaniz gerekecektir. Katater uygulanan alan kol ise buraya siki bir sargi uygulanacaktir.

Anjiografiden hemen sonra ne olacak?
Katater laboratuvarindan yataginiza döndügünüzde doktorunuz da onayladigi takdirde hemen yemek yiyebilirsiniz. Uyuyabilirsiniz. Ancak zaman zaman hemsireniz, kan basinciniz, nabiz ve katater uygulanan yerin muayenesi için sizi uyandirabilecektir.

Anjiografiden sonra agri duyacak miyim?
Kataterin uyguladigi bölgede hassasiyet ve rahatsizlik hissi duyabilirsiniz. Bu sizi çok rahatsiz ediyor ise doktoronuza veya hemsirenize haber veriniz. Sizi rahatlatacak bir agri kesici verecektir. Uygulama alaninda morluk ve hafif sislik hissederseniz panige kapilmayin. Bu renk deiisikliii genislerse veya baska bir rahatsizlik hissederseniz bunu hemsirenize haber vermekten çekinmeyin.

ANJIOGRAFI SONUÇLARI
Doktorunuzun size anlatacaklarini tam olarak anlayabilmeniz için kalbin basitçe nasil isledigini anlamak gerekir. Vücudun alt ve üst bölümlerinden gelen kan, toplar damarlar (venler) araciligi ile sag kalbe gelmekte ve sag kulakçigia dolmaktadir. Daha sonra, bir kapaktan geçerek, daha asagida bulunan bir baska bosluga, sag karinciga dolmaktadir. Sag karinciktan akcigere pompalanarak burada karbondioksit içerigini bosaltip, oksijenlenir. Akcigerde oksijenlenen kan bu kez kalbin sol odaciklarina gelerek, kalpten çikan büyük damar (aort) araciligi ile tüm vücuda pompalanir.

Anjiografi ile doktorum hangi bilgilere ulasabilir?
Anjiografi ile koroner damarlarin hangi bölgesinde ne kadar darlik oldugu veya hangi bölgenin tikandigini saptayabilir. Bu noktalarda kan damarda serbestçe akamaz ve gögüs agrisina (anjina pektoris) neden olur. Bazen koroner anjiografiyi degerlendirerek doktorunuz cerrahi ve balon ile tedavi önerebilir.

Daralmis olan koroner damarlar neden gögüs agrisina neden olur?

Vücudun her yerinde o bölgeye kan, dolayisi ile de dokunun kullanacagi gida maddeleri ve oksijeni tasiyan damar sistemleri vardir. Koroner damarlar da kalbin kendisini besler. Kalbi besleyen atar damarlarda daralma veya tikaniklik oldugunda kalp gerekli gida ve oksijeni alamaz. Kalp gereginden daha az besin ve oksijenle çalismak zorunda kalir. Fizik yorgunluk, stres ve agir yemeklerden sonra kalbin daha fazla çalismasi gerektiginden oksijen ihtiyaci artar. Daralmis olan damar yatagi oksijen ihtiyacini karsilayamaz ve bu gögüs agrisina neden olur. Semaya baktiginizda, koroner damarlarin kalbin dis yüzünü sardigini görürüz. Bu damarlarin hepsi açiksa sorun yoktur. Biri veya bir kaçinin iç hacmi daralmis ise gögüs agrisi (anjina) olusur. Eger damar tamamen tikanir ve kan akimi durursa, kalp krizi gelisir.

Doktorum test sonuçlarini bana anlatacak mi?
Evet. Koroner anjiografi islemleri bittikten sonra, islemi yapan doktor hastalari tek tek dolasarak, sonuçlari ve önerdigi tedavi sekillerini (ilaç tedavisi, balon anjioplasti veya cerrahi tedavi) açiklayacaktir. Sizinle tedavi seçeneklerini tartisacaktir.

Kardioloji – Anjio Bölümü uzmanlari tarafindan hazirlanmistir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kanserden sonra en çok korkulan hastaliklardan biri de enfarktüs. Her yil binlerce insan enfarktüs geçiriyor ve yine binlerce insan bu sebepten ölüyor. Ve bunlarin arasindaki üç kisiden biri kadin. Yani eskiden inanildigi gibi sadece erkeklerde görülmüyor. Insanlar bu hastaliga kurban olmamak için daha fazla hareket edebilir, sigarayi birakabilir, strese girmekten kaçinabilir, beslenmesine daha çok dikkat edebilir. Çünkü; yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi hastaliklara bir türlü vazgeçemedigimiz fazla yagli, tatli ve tuzlu yiyecekler neden oluyor. Sonuçta yag birikmesi kalp damarlarini daraltiyor ve bu da enfarktüs demek oluyor.

Kalp rejimi diye bir sey yoktur, fakat yaglardan mümkün oldugu kadar uzaklasildigi takdirde sorun azalmis demektir. Kalorileri de hesaplamaya gerek kalmaz.



Ekmek: Beyaz undan yapilan ekmegin tadi gerçi çok güzeldir ama kepek, çavdar ürünleri daha sagliklidir. Çünkü bunlarda daha çok vitamin ve mineral vardir.


Beyaz undan yapilan ekmegin tadi gerçi çok güzeldir ama kepek, çavdar ürünleri daha sagliklidir. Çünkü bunlarda daha çok vitamin ve mineral vardir.

Çilek: Çilegi krem santi yerine yogurtla birlikte yemeniz daha iyi olur. Taze meyveler bol vitamin ve lifli madde içerirler, bu nedenle her gün sofraya konulmalidirlar.


Çilegi krem santi yerine yogurtla birlikte yemeniz daha iyi olur. Taze meyveler bol vitamin ve lifli madde içerirler, bu nedenle her gün sofraya konulmalidirlar.

Kizarmis tavuk: Derisi olmadan yenildiginde kalp için mükemmel bir besindir. Daha yagli olan sucuk yerine ekmegin üstüne tavugun gögsünden bir parça koyabilirsiniz.


Derisi olmadan yenildiginde kalp için mükemmel bir besindir. Daha yagli olan sucuk yerine ekmegin üstüne tavugun gögsünden bir parça koyabilirsiniz.

Tatlilar ve çikolata: Çok yagli ve çok tatli seyler. Bu nedenle bunlar sadece kalp için degil, disler ve formunuz için de iyi degillerdir. Bu gibi seylerin yerine ögün aralarinda meyve ve örnegin havuç, salatalik yiyebilirsiniz.


Çok yagli ve çok tatli seyler. Bu nedenle bunlar sadece kalp için degil, disler ve formunuz için de iyi degillerdir. Bu gibi seylerin yerine ögün aralarinda meyve ve örnegin havuç, salatalik yiyebilirsiniz.

Tereyagi ile yapilmis pasta ve kekler: Tam bir kalori bombasidirlar ve vücuda yag depolarlar. Kalbinizin hatiri için bunlari yemekten vazgeçmelisiniz.


Tam bir kalori bombasidirlar ve vücuda yag depolarlar. Kalbinizin hatiri için bunlari yemekten vazgeçmelisiniz.

Ton baligi: Salatasini veya ekmek üstüne koyup yerseniz, kalbinize iyilik etmis olursunuz, çünkü baligin yagi kalp için çok faydalidir. Ayrica balikta bol miktarda protein de vardir.


Salatasini veya ekmek üstüne koyup yerseniz, kalbinize iyilik etmis olursunuz, çünkü baligin yagi kalp için çok faydalidir. Ayrica balikta bol miktarda protein de vardir.

Sucuk salam vs: Bu gibi yiyeceklerde bulunan fazla miktardaki yag gizli oldugundan insan çogu zaman fark etmez.


Bu gibi yiyeceklerde bulunan fazla miktardaki yag gizli oldugundan insan çogu zaman fark etmez.

Cips: Televizyon seyrederken atistirmak için çok güzel bir yiyecektir. Fakat kalp için çok yagli ve çok tuzludur. Su andan itibaren bunu yemek listenizden silmelisiniz.


Televizyon seyrederken atistirmak için çok güzel bir yiyecektir. Fakat kalp için çok yagli ve çok tuzludur. Su andan itibaren bunu yemek listenizden silmelisiniz.

Margarin: Bitkisel yag içerdigi için kolesterol tehlikesi yoktur ve daha çok doymamis yag asitlerinden olusmustur.



Bitkisel yag içerdigi için kolesterol tehlikesi yoktur ve daha çok doymamis yag asitlerinden olusmustur.

Peynir: Kemikler ve disler için çok önemli olan kalsiyum, peynirde bol miktarda vardir. Fakat bazilari çok yaglidir. O yüzden az yagli olanini tercih etmelisiniz.


Kemikler ve disler için çok önemli olan kalsiyum, peynirde bol miktarda vardir. Fakat bazilari çok yaglidir. O yüzden az yagli olanini tercih etmelisiniz.

Patates kizartmasi: Kalp için sagliksizdir. En iyisi dondurulmus olanlardan alip firinda pisirin.


Kalp için sagliksizdir. En iyisi dondurulmus olanlardan alip firinda pisirin.

Misir gevregi (cornflakes): Sekersiz olarak ve yagsiz sütle yendiginde kalp için saglikli bir kahvaltidir. Çünkü vitamin, mineral, demir ve lifli maddeler yönünden zengindir.


Sekersiz olarak ve yagsiz sütle yendiginde kalp için saglikli bir kahvaltidir. Çünkü vitamin, mineral, demir ve lifli maddeler yönünden zengindir.

Yumurta: Kalbin düsmani olarak bilinir. Ancak haftada yenen üç yumurta tehlikeli degildir.



Kalbin düsmani olarak bilinir. Ancak haftada yenen üç yumurta tehlikeli degildir.

Köfte: Yagsiz etten yapilirsa kalp için tehlikeli degildir.



Yagsiz etten yapilirsa kalp için tehlikeli degildir.

Tereyagi: Hayvansal yagdan yapilir, doymamis yag asitleri içerir. Kalp için ne kadar az yenirse o kadar iyidir.


Hayvansal yagdan yapilir, doymamis yag asitleri içerir. Kalp için ne kadar az yenirse o kadar iyidir.

KALBIN HOSUNA GIDEN YIYECEKLER



Bol lifli madde içeren yiyecekler yiyin. Kepek çavdar ürünleri, taze meyve ve sebze, lifli maddeler için en zengin kaynaklardir. Lifli besinler kolesterol ve yag miktarini azaltir.



Sofranizda sik sik balik bulundurun. Baligin içerdigi daha çok doymamis asitler damarlarda yag birikmesini önler.



Magnezyum kaynaklarini (örnegin findik, fistik, baklagiller gibi) yemeyi ihmal etmeyin. Magnezyum kalbin fonksiyonunu dengede tutar ve adalelere enerji saglar.



Bol ispanak yiyin. Bu yesil sebzede bol miktarda folikasit veB6, B12 vitaminleri vardir.



9 ALTIN YASAM KURALI



1. Tansiyonunuza dikkat edin. Göstereceginiz bu dikkat enfarktüs tehlikesini yüzde 40-60 oraninda azaltir.




2. Kolesterolünüze düzenli olarak baktirin. Bu da tehlikeyi yüzde 25 oraninda azaltir.




3. Sigarayi birakin.




4. Kan sekerini ciddiye alin. Seker hastalarinin yüzde 70'i kalp dolasim hastaliklarindan ölüyor.




5. Kilonuza dikkat edin. Ideal kilo ile tehlike yüzde 50 oraninda azalir.




6. Günde iki bardak sarap için. Bu da tehlikeyi yüzde 25-45 oraninda azaltir.




7. Haftada iki kere 30 dakika süreyle yapacaginiz spor, tehlikeyi yüzde 45 oraninda azaltir.




8. Stresten kaçinin. Stres tansiyonu yükseltir ve bunun sonucu olarak enfarktüs tehlikesi basgösterir.




9. Günde alinan 100 mg Asetilsalisilasit tehlikeyi yüzde 30 oraninda azaltir.



ENFARKTÜSÜN ILK ISARETLERI



Akut enfarktüsün isaretleri sunlardir:



· Gögüs kafesinde ve buradan iki kola birden, karina, kürek kemiklerinin arasina ve çenenin alt kismina yayilan siddetli, uzun süreli agrilar.




· Çogu zaman gögüs kafesinde yanma hissedilir, agrilar boyuna ve karnin üst kismina da girebilir.




· Gögüs kafesinde sikisiklik veya siddetli agrilar.




· Soluk bir yüz rengi, alinda ve dudagin üst kisminda veya yüzün her tarafinda soguk ter.




· Oturmaya veya yatmaya zorlayan nefes alma zorlugu (sik sik derin olmayan nefes almalar).




· Aniden bilinçsiz olarak yere yikilma.



SON ARASTIRMALAR



Son yillarda gerek kalp-damar, gerekse kanser hastaliklarinin olusmasinda yag soylu maddelerin önemli rolü oldugu görüsü, yaglarin sagligimiz için zararli oldugu izlenimini uyandirabilir. Ancak bu hatali bir yargidir. Yaglarin diyetten tamamen kaldirilmasi, asiri ve dengesiz tüketimleri kadar zararli olabilir. Yaglarin vücudumuzda bir çok önemli görevleri olup, belli bir düzeyde alinmalari sagligimiz için gereklidir. Hiç yag yemesek de vücudumuz yag soylu maddelerin çogunu nisasta ve proteinli gidalardan üretebilir, ancak vücutta yapilamayan ve dolayisiyla "elzem yag asiti" olarak tanimlanan linoleik asitin, diyetle alinan çoklu doymamis yaglarla az miktarda ama mutlaka alinmasi gerekir. Beslenme ve gida uzmani Doç. Dr. Huriye Wetherilt uyarisi söyle: "Tabagimizdaki kolesterol kanimizdaki kolesterolü pek fazla etkilemez. Diyetten, kolesterol içeren gidalarin çikarilmasi yanlistir, çünkü gereksiz yere besleyici gidalardan uzak kalinmis olur."



Son 20 yilda yapilan arastirmalar bu sonucu çikariyor. Diyetle alinan kolesterol yani tabagimizdaki kolesterol kanimizdaki kolesterolü pek fazla etkilemiyor. Örnegin, yüksek kolesterol içeren bir gida olan yumurtanin, kan kolesterolünü yükseltme potansiyeli düsüktür. Yogurt, kolesterol içeren bir gida olmasina karsin, kan kolesterolünü düsürmekte, LDL/HDL oranini olumlu yönde etkilemektedir. Ayni sekilde balik da kolesterolü yüksek bir gidadir, ancak içerdigi omega 3 yag asitlerinden dolayi LDL/HDL oranini düzeltmektedir. Buna karsin, çikolata ve hindistan cevizi yaglarinda kolesterol olmadigi halde, bu yaglari içeren gidalarin tüketimi kan kolesterolünü yükseltmektedir. Bu nedenlerle, kan kolesterol düzeyini düsürmek isteyen bir kisi, diyetinden kolesterol içeren gidalari çikartarak sorunu çözebilecegini düsünürse, yanlis olur ve gereksiz yere yogurt, balik ve yumurta gibi besleyici gidalardan yararlanamaz. Zaten yiyeceklerle alinmayan kolesterol açigi karacigerde yapilan üretimle kapanacaktir. Ancak asiri düzeylerde ve sakincali gidalarla alinan kolesterolün damarlar üzerinde olumsuz etki yaptigi da bir gerçektir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalbin kasilmasini saglayan myokard adi verilen kas tabakasinin beslenmesi (oksijenlenmesi) , ''koroner'' denen (kalbe özel) damarlar vasitasiyla gerçeklestirilir. Özellikle hayvansal gidalarda bulunan ve fazla miktarda alindiginda damar iç yüzeyine yapisan ''kolesterol'' isimli yag türü, normalde esnek olan damarlarimizin esnekligini azaltir ve damar duvarlarinda birikerek damar boslugunu daraltir. Damar duvarindaki bu sertlesme veya damarin tikanmasi durumuna ''ateroskleroz'' denir. Yüksek tansiyon, yasin ilerlemesiyle damar yapisinin bozulmasi, sigara kullanimi vb etmenler de aterosklerozu hizlandirir. Ateroskleroz veya baska bir nedenle myokard'a gelen kan miktari azalirsa myokard yeterli seviyede oksijenlenemez;''iskemi'' (dokunun kanlanamamasi) olusur. Iskemi, KKH'na neden olur. Kalbin myokard kas tabakasi tam beslenemedigi için yeterli kasilamaz, bu da hastada kendini ''angina pectoris'' (gögüs agrisi) seklinde gösterir. KKH'nin diger adlari "koroner arter hastaligi", ''iskemik kalp hastaligi'' ve ''aterosklerotik kalp hastaligi''dir.

KKH için '' RISK FAKTÖRLERI '' Nelerdir A- Degistirilemeyecek risk faktörleri :
* Yasin ileri olmasi ; Erkeklerde 45, kadinlarda 55 yas üzeri ve postmenapozal (adetten kesilme sonrasi) dönemde olmak * Cinsiyet ; KKH daha çok erkeklerde görülür. * Kalitim ; Ailede bu hastaligin bulunmasi
B- Degistirilebilir (önlenebilir) risk faktörleri :
* Sigara kullanimi * Hipertansiyon ; Kan basincinin ( 140 / 90 mmHg'dan ) yüksek olmasi * Diabet ; Seker hastaligi * Stres * Kandaki "Total Kolesterol" düzeyinin ( 200 mg/dL'den ) yüksek olmasi * Kandaki "HDL Kolesterol" düzeyinin ( 35 mg/dL'den ) düsük olmasi * Digerleri : Sismanlik, hareketsiz yasam, gut hastaligi, asiri alkol ve kahve tüketimi, hiperkalsemi (kan kalsiyum düzeyinin yüksek olmasi), kadinlar için oral kontraseptif (dogum kontrol hapi) kullanimi .

Koroner Kalp Hastaligi'ndan KORUNMA :
Yas, cinsiyet, kalitim gibi unsurlardan kaçamayiz. Kadinlarda menapozu geciktirici ilaç kullanmak ise (bu ilaçlarin dolayli olarak KKH olusumunda rol oynamasi nedeniyle) sakincalidir.
Ikinci grup unsurlari degistirmek ve koroner kalp hastaligindan korunmak ise bizim elimizdedir. Sigara birakilabilir, en azindan azaltilir. Hipertansiyon tuz kullanimi kisitlanarak ve ilaçlarla kontrol edilebilir. Diabet (seker hastaligi) diyet ve ilaçlarla kontrol altina alinabilir. Alkol ve kahve kullanimi azaltilmalidir. Degistirilebilir faktörler içinde önlenmesi belki de en zor olani strestir. Kisinin kendi iradesi, çevre ve ailesinin yardimi, gerekirse psikiyatrist ve psikologlarin tedavisi ile stres yenilebilir. Sürekli stres altinda kalan kisiler öncelikle stresin nedenlerini düsünmeli, bunlari ortadan kaldirmaya çalismali veya bunlardan mümkün oldugunca uzak durmalidir. Bir çesit kan yagi olan kolesterol total (toplam) düzeyinin azaltilmasi ve kolesterolün bir alt ünitesi olan HDL-Kolesterol düzeyinin artirilmasi diyet ve (gerekirse) ilaçlarla saglanabilir. Sismanlik da önemli bir risk faktörüdür. Zayiflamak için çesitli yöntemler kullanilabilir : Diyet, düzenli spor ve egzersiz, akupunktur, bitki çaylari, (hekim gerekli görürse) ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi (ameliyat). Bunlar yapilirken dikkat edilmesi gereken nokta kilolarin yavas yavas ve uzun zamanda verilmesidir; unutulmamalidir ki hizli verilen kilolar yine hizli bir sekilde yerine gelebilir. Hareketsiz (sedanter) yasamdan mümkün oldugunca kaçinmali; örnegin yakin mesafeler için araba kullanmamali, asansör yerine merdivenleri tercih etmeli, hergün düzenli yürüyüsler ve egzersizler yapmalidir. Yalniz sporu yasimiza ve bünyemize göre yapmali, vücuda asiri yüklenmemelidir. Gut hastaligi varsa hekimin verecegi ilaci düzenli kullamali, protein diyetine uyulmalidir. Içme suyumuz yeterli sertlik seviyesinde olmalidir, ancak asiri sert sular da kullanilmamalidir (böbrek, mide vb rahatsizliklara sebep olur) . Hiperkalsemi (kan kalsiyum düzeyinin yüksek olmasi) kan tahlillerinde saptanmissa doktora basvurmalidir, kontrol altina alinmalidir. Bayanlarin oral kontraseptif denen dogum kontrol haplarini uzun süreli kullanmalari KKH açisindan sakincalidir, mümkünse diger dogum kontrol yöntemleri kullanilmalidir. Bu ilaçlar kullanilmadan önce hekime danismada fayda vardir.

Hastaligin Bulgulari
Koroner kalp hastaliginda su bulgulardan bir veya birkaçi görülebilir : - Gögüs agrisi (sol omuz ve sol kola yayilabilir) - Egzersiz kapasitesinin kisitlanmasi; çabuk yorulma - Eforla gelen nefes darligi - Senkop (bayilma) - Ani ölüm

Klinik Formlar
KKH hastada su klinik formlardan herhangi biri olarak ortaya çikabilir : - Semptomsuz koroner arter hastaligi (sessiz iskemi) - Ani ölüm - Stabil angina pectoris - Anstabil angina pectoris - Akut myokard infarktüsü (kalp krizi) - Kalp yetmezligi - Aritmi (ritim bozuklugu)

KKH Tanisinda Kullanilan Yöntemler
- Doktor muayenesi - Kan tahlilleri - EKG (elektrokardiografi) - Efor testi - Holter monitörizasyonu - Ekokardiografi - Koroner anjiografi - SPECT (myokard perfüzyon sintigrafisi)

Hastaligin Seyri
Koroner kalp hastaliginda en çok korkulan olay; koroner damarlardan hiçbirinin kalp kasinin kanlanmasini (dolayisiyla oksijenlenmesini) yeterince saglayamamasi, böylece kalbin kasilamamasi ve vücuda kan gönderememesidir. Bu olay halk arasinda kalp krizi olarak bilinen "myokard infarktüsü"dür. Koroner kalp hastaligi bu safhalara gelinmemesi için zamaninda teshis konulup tedavi edilmelidir; en güzeli ise süphesiz, daha hiç bu rahatsizliklar yokken risk faktörlerinin belirlenip bunlardan mümkün oldugunca korunmaktir. Özellikle belli bir yastan sonra düzenli araliklarla kalp muayenesi, tansiyon ölçümleri ve check-up yaptirmak hayati önem tasir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Günlük yasaminda, teknolojik gelismelerin sagladigi olanaklardan (otomobil, asansör, yürüyen merdiven vs) yararlanan günümüz insani yürümeyi neredeyse unutmus gibidir. Halbuki kalp sagligi için, düzenli yürüyüs programlari vazgeçilmez bir uygulamadir.

Düzenli egzersizin yararlari :


Kalp ve akciger fonksiyonlarini artirir. Alinan oksijen miktarini artirarak kalbin daha verimli çalismasina olanak saglar.
" Hareketsiz yasam ", kalp hastaligi olusmasinda bir risk faktörüdür. Kötü beslenme de buna eklenince bir baska risk faktörü olan "asiri kilo" ortaya çikar. Asiri kilo almamak için öncelikle beslenmeye özen göstermeli ve düzenli yürüyüs programlari uygulanmalidir.
Beslenmenin de düzenlenmesi ile birlikte Total kolesterol ve LDL(zararli kolesterol) seviyelerinin azalmasina; HDL(yararli kolesterol) seviyesinin artmasina neden olur.
Günlük yasantinin yarattigi gerilimi azaltarak risk faktörlerinden "Stres" i de önler.
Istirahat halindeki kan basincini düsürür. Nabiz sayisi azalir. Ancak kalbin kan atim hacmi arttigi için kalbin verimi artar.
Kalp hastalarinin hastaliklari nedeniyle kisitlanan efor kapasitesi düzelir, en azindan daha geriye gitmesi önlenir. Egzersiz yapan hastalarin hareketle yorulma ve nefes darligi gibi sikintilari giderek azalir. Egzersis ile, bacak kaslarindaki damarlarda genisleme olmasi ve kaslarin oksijen kullaniminin artmasi, kisinin yasam kalitesini artirmaktadir. Yürüyüs yapan hastalarda, kalp yetmezliginde seviyesi artmis olan katekolamin benzeri maddelerin seviyeleri düsmektedir. Kalp yetmezligi ile katekolamin benzeri maddelerin kan seviyesi arasinda kisir döngü iliskisi vardir. Kalp yetmezligi arttikça katekolamin seviyesi artmakta, artmis katekolamin seviyesi kalbi kötü yönde etkilemektedir. Egzersiz bu kisir döngüyü bozarak kalbin rahatlamasini, dolayisiyla kalp yetmezligi bulgularinin düzelmesini saglar.
Kurallar nelerdir ?


Gerek saglikli kisiler, gerekse herhangibir hastaligi olanlar, egzersiz uygulamalarina baslama karari almadan önce doktorlarina danismalidirlar.
Egzersizde yas önemli degildir. Her yasta yapilabilir. Ancak çocukluk yaslarindan beri düzenli egzersiz yapanlar kalp sagligi açisindan daha sansli kisilerdir.
Egzersiz, hafif bir yemegi takiben 1 - 2 saat sonra yapilmalidir. Açik havada egzersiz yapiliyorsa asiri soguk ve sicak havalarda yapilmamalidir(-100 ve + 300C derece).
Yarar saglamak için önemli olan, düzenli yapilmasidir. Saglikli kisilerde, kalp ve akciger sagligi için yürüyüs ile kalbin hizi "hedef nabiz sayisi" na ulasmalidir. Öncelikle maksimal kalp hizi bulunur. Maksimal kalp hizi 220 sabit sayisindan kisinin yasi çikartilarak hesaplanir. Hedef nabiz sayisi, maksimal kalp hizinin % 50-75 i kadar olmalidir. Nabiz saymak için boynun her iki tarafindaki atardamarlardan (Sah damari , Karotid arter) birine isaret ve orta parmaklarinizla hafifçe bastirmaniz, 10 saniye sayarak bu rakami 6 ile çarpmaniz gerekir. Egzersizi yürüme bandinda yapiyorsaniz, bu aygitlarla beraber satilan parmak ucuna veya bilege takilan saat seklindeki nabiz ölçerler nabiz sayisinin sürekli olarak izlenmesini saglar. Kalp hastalarinda hedef nabiz sayisi stres testi ile hesaplanmalidir.
Hedef nabiz sayisina ulasmak için egzersiz programinin baslangicinda kisiler kendini fazla yormamalidir. Sabirli ve zaman içinde ilerleme en saglikli olanidir. 6 ay sonunda bu hedefe ulasmak uygun bir gelismedir.
Her seans, 5 dakika basit isinma hareketleri ile baslamali, egzersiz sonunda 5 dakika süren gevseme hareketleri ile seans bitirilmelidir.
Kalp hastalari, düz yolda, imkani olanlar yürüme bandinda hizi ve süreyi izleyerek, gücünün elverdigi ölçüde, bir rahatsizlik hissettiginde yürümeyi kesmek ve kesinlikle kendisiyle yarismamak kosuluyla yürümelidir.
Haftada en az 5 gün ve günde 35 - 60 dakika süreyle egzersiz yapilmalidir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Damar sertligi (aterosleroz) vücuttaki atardamarlarin yavas seyreden ilerleyici bir hastaligidir. Atardamar duvarinin en iç tabakasinin yag ve köpük hücreleri denen vücut hücrelerinin birikimiyle kalinlasmasidir. Damar sertliginin olusumu ilk olaydir, zamanla bu zemin üzerinde pihti olusmaktadir. Damar sertliginin en sik yerlestigi atardamarlar koroner (kalp kasini besleyen) ve beyindeki atardamarlar olup, miyokard infarktüsü (kalp krizi) ve beyin infarktüsü (inme) gibi ciddi olaylara yol açabilmektedir. Damar sertligi ABD'de yillik ölümlerin yarisindan fazlasindan sorumludur. Koroner damar hastaligi için bugün kabul edilen risk faktörleri "degistirilebilir" ve "degistirilemez" olmak üzere 2 gruba ayrilmistir ;

Degistirilebilir Risk Faktörleri
*Sigara içilmesi (10 adet/gün'den fazla)
*Hipertansiyon
*Kolesterol yüksekligi
*Lipoprotein a Yüksekligi
*Fiziksel Aktivite Azligi (hareketsizlik)
*Dogum Kontrol Hapi Kullanimi
*Alkol Kullanimi

Degistirilemez Risk Faktörleri
*Ileri Yas
*Erkek Cinsiyet
*Ailede erken (55 yas altinda) koroner Damar Hastaligi
Hikayesi Bulunmasi
*Seker Hastaligi
*Kisilik Yapisi (stresli yasanti)
*Sismanlik (obesite)


Damar sertligi olusmasinda ana rolü kolestrol yüksekligi oynar Kolestrol seviyesi 265'in üzerinde olan 35-40 yaslarindaki insanlardaki koroner damar hastaligi riski, 220'nin altinda olanlara göre 5 kat daha yüksek bulunmustur. Koroner damar hastaligi olan kisilerde yapilan bir çok çalismalar, kolesterol seviyesinin diyetle veya ilaçlarla düsürülmesinin koroner damarlardaki darlagin ilerlemesini önleyebilecegi gösterilmistir. Simdi, bütün risk faktörleri içinde sigara içimi en önlenebilir olanidir. Koroner damar hastaligindan ölüm riski içenlerde, içmeyenlere oranla yaklasik 2 kat artmaktadir. Sigarayi birakanlarda, koroner kalp hastaligi riski azalir. Hipertansiyon; damar sertligi, koroner damar hastaligi ve inme gelismesi için risk faktörüdür. 160 / 95 mm HG'dan yüksek degerlerde koroner kalp hastaligi riski 2 -3 kat daha fazladir. Dihastörik (küçük tansiyon) tansiyondaki artis daha önemlidir. Diyet ve ilaç tedavisiyle hipertansiyonun düsürülmesi uzun süreli koroner damar hastaligi gelisme riskini azaltmaktadir. Seker hastaligi damar sertligi için bir risk faktörüdür. Genellikle kolesterol yüksekligi ve hipertansiyonla beraber bulundugundan, koroner damar hastaligi için risk derecesini belirlemek güçtür. Ideal vücut agirliginin % 30 veya daha fazla üzerinde olan sismanlik (obesite) koroner kalp hastaligi için bir risk faktörüdür. Ideal vücut agirligina dönen sismanlarda koroner damar hastaligindan ölüm riski belirgin sekilde düsmektedir. "A" tipi kisilige sahip stresli, aceleci ve agresif kisilerde koroner damar hastaligina daha sik rastlanmaktadir. Dogum kontrol hapi kullanan kadinlarda kan kolesterol seviyeleri, kullanmayanlara oranla %20 daha yüksek bulunmustur. Infarktüs (kalp krizi) geçirme orani 50 yas altindaki hap kullananlarda, kullanmayanlara göre 3-4 kat daha yüksektir. Genç kadinlarda koroner kalp hastaligi riski erkeklere oranla düsüktür, fakt bu oran 60-70 yaslarinda her iki cinsiyette esitlenmektedir. Fizik aktivitesi düsük olanlarda ise kolesterol olarak tanimlanan HDL-Kolesterol seviyesi düsük bulunmaktadir. Düzenli egzersiz yapanlarda HDL-Kolesterol seviyesi kanda artmaktadir. HDL-kolesterol damar sertligi gelisimine karsi koruyucu bir etkiye sahiptir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kardiyomyopati, kalp kasinin hastaligidir. Bunlar tansiyon yüksekligine, kalp kapakçik bozukluklarina bagli degildir.
Siniflandirma yapisal ve islevsel degisikliklere göre yapilir.Gruplar arasinda kesin ayrim zor olmakla beraber belli basli 4 tipi vardir :
Hipertrofik kardiyomyopati
Dilate kardiyomyopati
Restriktif kardiyomyopati
Aritmojenik sag ventriküler kardiyomyopati
Kardiyomyopatilerde genellikle kalp kasinin bozuklugu, sol karincigin (ventrikülün) seklini ve islevini etkiler.Sadece aritmojenik sag ventriküler kardiyomyopatide sag karincik(ventrikül) etkilenmistir.
Hipertrofik kardiyomyopatilerin yaridan fazlasi; dilatekardiyomyopatilerin 1/4 ü ailevidir.
Hipertrofik kardiyomyopatiler de EKO da sol ventrikülün bir kismini veya tamamini ilgilendiren kalinlasma görülür. EKG de bu hastaliga ait özel belirtiler vardir.
Dilate kardiyomyopatilerde EKO da sol ventrikülde genisleme ve sol ventrikül fonksiyonunda (ejeksiyon fraksiyonu) azalma görülür.
Hipertrofik Kardiyomyopati :

Nadiren dogumdan hemen sonra tesbit edilir.
10 yas ile ergenlik arasinda daha sik saptanir.
Hastanin gelismesi yavastir.
Giderek kalp kasi hücrelerinin yerini bag dokusu alir.Bu da sistolik fonksiyonu (kalbin kan pompalamasi) bozar.
Hastalar nefes darligi, gögüs agrisi veya bayilmalardan yakinir.
Gelisme çaginda ve genç yetiskin çagda ani ölüme neden olabilen bir hastaliktir.
Dilate Kardiyomiyopati:

Genislemis ve hareketi azalmis sol karincik(ventrikül) ile karakterizedir.
Genellikle sebebi belli degildir.
Siklikla orta yaslarda ,erkeklerde görülür.
Kalp kasinin enfeksiyon ve toksik etkilere karsi genetik yatkinliginin olmasi hastaligin aileden gelme bir hastalik oldugunu düsündürür.
Alkolik kardiyomiyopatilerde alkol birakilinca iyilesme görülür.
% 75- 80 vakada kalp yetmezligi ile kendini gösterir.
Fizik muayenede sol karincik(sol ventrikül) büyümesi, aritmiler saptanir.Sol karincik ile sol kulakçik arasindaki kalp kapakçigi(mitral)na ait üfürüm ve akciger tabanlarinda sivi birikmesine bagli anormal solunum sesleri (bazal krepitasyon) duyulur.
EKGde yalniz sinüs takikardisi , ventriküller arasi iletim gecikmesi, sol dal bloku veya ST ve T dalgalarinda özel olmayan degisiklikler ;
Akciger filminde akciger toplar damarlarinda dolgunluk ve kalp genislemesi görülür.
EKO da sol ventrikül genislemesi, sol karincikta pihti vardir.
Sebebi bulabilmek için Koroner anjiografi(kalp damarlarinin grafisi), otoimmün ve biokimyasal arastirma yapilmalidir. Kalp kasi biopsisi ile esas etken ortaya koyulur. Akut kalp kasi iltihabini göstermenin en iyi yolu biopsidir.
Tedavide digoxin, diüretik (idrar söktürücüler) ve ACE inhibitörleri temel ilaçlardir. Digoxinin ölüm oranini azaltici etkisi yoktur ama tekrarlayan kalp yetmezligini engelleyerek hastaneye yatislari azaltir. Kalp odaciklarindaki pihtilasmanin diger organlarda damar tikanmalarina sebeb olmasini önlemek için pihtilasmayi geciktirici ilaçlar kullanilir. Beta blokerler kullanilacaksa tedaviye düsük dozlarda baslamak gerekir. Özellikle Carvedilol bu grup ilaçlar içinde en yararli olanidir. Ventriküler aritmiler siktir. Ciddi ventriküler aritmiler nedeniyle hayati tehlike geçiren ve acil müdahale ile hayata döndürülen hastalarda kalp içi elektrosok cihazi (ICD) uygulanmalidir. Ventriküler fibrilasyondan baska kullanilan aritmiyi durdurucu ilaçlara bagli olarak da bloklar ve kalp durmasi görülebilir.
Hastalarda kan potasyum ve magnezyum seviyelerinin normal olmasina dikkat edilmelidir
Kalp nakli düsünülen hastalar arasinda dilate kardiyomiyopati vakalari önemli yer tutar. Sonuçlar basarilidir. 5 yillik basari orani %70 dir.En önemli sorun organ bagisinin az olmasidir. Bu nedenle iskelet kasiyla kalbin sarilmasi seklinde yapilan kardiyomyoplasti ameliyatlari da uygulanmaktadir. Yapay kalp çalismalari da gelismektedir.
Restriktif Kardiyomiyopati :


Bu hastalikta kaslarin gevseme yeteneginin azalmasi nedeniyle kalbin dolma fonksiyonu bozulmustur.
Amiloidosis, makroglobulinemi ve myeloma gibi hastaliklar bu kalp hastaligina sebep olur.
Hastalarin tansiyonu düsüktür.
EKG ve EKO da bu hastaliga özel belirtiler vardir.
Hastaligin sonucu kötüdür.
Tanidan bir yil sonra hastalar kaybedilir.
Çabuk ilerleyen myelomalar disinda kalp nakli tek çaredir.
Aritmojenik Sag Ventriküler Kardiyomiyopati :


Ailevidir,ilerleyicidir,siklikla genç erkeklerde görülür.
Sag ventrikülün bag dokusu ile isgal edilmesine baglidir.
Sag ventrikül kökenli ciddi aritmiler veya takikardiler görülür.
Zorlu egzersizler sonucu gençlerde görülen ani ölüm nedenlerinin belli baslilarindandir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp krizinin belirtileri, tedavisi ve alinmasi gereken önlemlerin bilinmesi, kalp krizi için en iyi bakimin elde edilmesini saglar.

Kalbiniz arabanizin motoruna benzer. Bir kas pompasi olan kalbiniz günde yaklasik 100 000 kez genisler ve kasilir ('çarpar'); vücudunuzun çalismasi için yaklasik 1000 litre kanin dolasmasini saglar.

Kalbin çalismasina müdahale eden her seyin hemen fark edilmesi ve geriye dönüsü olmayan olasi hasarlari önlemek için tedavi edilmesi gerekir. Gelismis ülkelerde kalp hastaligi birinci siradaki ölüm nedenidir ve en belirgin belirtisi kalp krizidir.

ABD'de her yil yaklasik 1.5 milyon kisi kalp krizi geçirmektedir. Kalp krizi geçirenlerin üçte bir kadari ilk 20 günde, %3-%12'si de bir yil içinde yasamlarini yitirmektedir. Kalp krizi geçirenlerin yalnizca %30'u krizden sonra 10 yil yasayabilmektedir.

Günümüzde kalp krizi belirtilerinin daha iyi taninmasi, tedavi kalitesinin yükseltilmesi ve tedavi seçeneklerinin artirilmasi için yogun çaba harcanmaktadir.

Kalp krizi geçirdiginizi nasil anlarsiniz? Taninin hekim tarafindan konulmasi gerekir, ancak kendiniz ya da bir yakininizda tipik belirtilerden herhangi biri ortaya çikarsa, derhal 24 saat acil kalp (koroner) bakim birimi olan en yakin hastaneye nakil için ambulans çagirin. Doktor bütün ayrintilariyla öykünüzü ve aile öykünüzü alacak, sizi muayene edecek ve kalbinizde hasar olup olmadigini belirlemek amaciyla bir kalp elektrosu (elektrokardiyogram) isteyecektir.

KALP KRIZI SIRASINDA NE OLUR:

· Kalp krizi, kalbi besleyen koroner atardamarlarin kalp kasinin beslenmesini ciddi ölçüde azaltacak ya da engelleyecek kadar daralmasina ya da tikanmasina bagli olarak kalp kasinin bir bölümünün hasara ugramasi ya da ölmesiyle (miyokard enfarktüsü) ortaya çikar.

· Kalbi besleyen koroner kan damarlarindaki tikanma, damar çeperlerinde plak olusmasina ('damar sertligi', ateroskleroz) ya da pihti olusmasina (koroner tromboz) bagli olabilir. Yineleyen kalp agrisi ise kalbin oksijensiz kalmasiyla iliskili olabilir (angina pektoris).

KALP KRIZININ BELIRTILERI:

· Gögsün ortasinda, ani olarak ortaya çikan ve sikisma seklinde agri ile çok büyük bir izdirap arasinda degisen siddetlerde olabilen, 30 dakika ya da daha uzun süren ve istirahat ile geçmeyen agri görülür.

· Agri bazen omuzlara, boyna ya da kollara yayilir.

· Gögüste, nefes darliginin eslik ettigi rahatsizlik hissi ya da agri, huzursuzluk, soguk ve nemli deri, bulanti ya da kusma ya da bilinç kaybi.

RISK ETMENLERI:

· Degistirilemeyen etmenler: Ailede kalp krizi geçiren kisi bulunmasi, 65 yasin üzerinde ve erkek olma, degistirilmesi mümkün olmayan risk etmenleridir.

· Degistirilebilecek etmenler: Sigara içme, yüksek kolesterol, yüksek kan basinci, seker hastaligi, sismanlik, çok yagli beslenme ve hareketsizlik.

TEDAVI SEÇENEKLERI:

· Ilk tedavi önlemleri oksijen, nitrogliserin, düsük doz aspirin ya da agri tedavisi olabilir. Kalpteki ritim bozukluklarini giderici antiaritmik ilaçlar ve kalp kasindaki hasarin ilerlemesini önlemek için beta-blokerler verilebilir.

· Hasta krizden sonraki ilk birkaç saat içinde hastaneye yatirilirsa pihtilari eritmek için trombolitik ilaçlar verilebilir. Ayrica anjiyo-plasti (daralan kalp damarlarinin genisletilmesi) ya da koroner arter köprüleme (baypas) ameliyati yapilabilir.

DAHA FAZLA BILGI IÇIN:

Türk Kalp Vakfi: (0212)212 07 07
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalbi besleyen damarlarin kan akiminin çesitli nedenlerle ani azalmasina veya kesilmesine bagli olarak gelisen ve o damarin besledigi kalp kasinda çesitli derecede hücre ölümü ile sonuçlanan ve kalp krizi olarak bilinen bir hastaliktir. Hastalarin kalp krizinden kaybedilmelerinin önlenmesi, olayin ilk anindan itibaren en kisa zamanda hastaneye ulasmasina baglidir.

Gögüs agrisinin baslangicindan sonraki ilk saatlerde ve hastaneye giderken yolda uygulanan acil yaklasimlar, kalp hücrelerinin ölümünü sinirlamada ve hastanin hastaneden çikma sansini artirmada yardimci olabilir. Hastaneden taburcu olduktan sonra, hastanin yasam sansi kalbin fonksiyon bozukluguna, kalp ritmine ve kisisel risk faktörlerine baglidir. Risk faktörsüz hastalarin hemen hepsi infarktüs sonrasi ilk yili atlatirlar. Riski çok olan hastalarin yarisindan azi ayni süreyi komplikasyonsuz atlatir.

Akut miyokard infarktüslü hastalarin yasatilmasinda önemli etkenler söyle siralanabilir.




Hastalarin hastaneye ulastirilmasi

Hastanede yapilmasi gerekenler

Koroner bakim ünitesinde tedavi

Koroner bakim ünitesinden taburcu olduktan sonra yapilanlar.



HASTALARIN HASTANEYE ULASTIRILMASI

20 yil önce hastane disinda kalp krizinden olan ölümlerin 2/3’ü krizin baslangicindan birkaç dakika içinde olmustur. Bu nedenle, 1966 yilinda Belfast’ta bir ambulans, hareketli koroner bakim ünitesi olarak kullanilmaya baslanmistir. Böylece tam tesekküllü bir ambulansin hastalara kisa zamanda ulasabilecegi, acil bakim ünitelerine ulasma sürelerini azalttigi ve daha önceden hastaneye ulasamadan ölen hastalarin hayata döndürülmelerinde basarili sonuç alindigi anlasilmistir. Seattle, Columbus, Ohio’da da bu üniteler olusturulmustur. Arastirmalar bu ünitelerin, hastaneye götürülürken olusan ölüm oranini %22’den, %9’a kadar düsürebildigini göstermistir. Hastalarin ani kalp ölüm tehlikelerinden korunmasi ve düzeltilmesi, canlandirma islemlerinin çabukluguna baglidir. Tehlikede olan kalbin kurtarilmasi için üç tip gecikme minimuma indirilmelidir.

1- Hasta ve Yakinlari Tarafindan Yardim Çagirilmasinda Gecikme

Kalp krizi bulgularinin baslamasindan telefonla ambulans istenmesine kadar geçen zaman önemli ölçüde azaltilmalidir. Hasta soka girmeden veya infarktüs süphesi olur olmaz acil servisin hemen istenmesi, hastanin durumunun iyiye gitmesinde önemli bir etkendir.


Periyodik cheek-up’lar, doktorun hastalari tanimasini ve hipertansiyonlu, sigara içen, lipid seviyeleri yüksek, aile hikayesi olan, risk faktörülü hastalari teshis etmesini saglar. Bununla beraber, akut kalp krizi koroner arter hastalarinin ilk klinik belirtisi olabilir.


Halka yönelik kampanyalar bütün popülasyonun, özellikle duyarli popülasyonun akut kalp krizi ve onun risk faktörleri hakkinda bilgi sahibi olmasina yardimci olur. Bu kampanyalar, çabuk tibbi yardimin yararlarini (Koruma-tedavi) da gösterebilir.


2- Ambulanstaki Saglik Personelinin Acil Telefona Cevabinin Gecikmesi


Telefonla yardim istenmesinden ambulansin hastaneye gitmesine kadar olan zaman mümkün oldugunca kisaltilmalidir. Lowa Üniversitesinde yapilan bir çalisma 30 sn. içinde telefona cevap verilmesi gerektigini göstermistir. Lowa’daki bazi çalismalarda, zamanin uzatilmasi ciddi sonuçlar dogurmustur.

3- Hastanin Hastaneye Getirilmesindeki Gecikme


Hastanin tam tesekküllü bir hastanenin acil bölümüne getirilme süresi mümkün oldukça kisaltilmalidir. Bütün amaç hastanin en iyi tedavi edilecegi yere ölmeden ulastirabilmektir.


HAREKETLI AMBULANSLARIN AMACI

Bir çok yerde ambulanslar hareketli koroner bakim üniteleri olarak kullanilmasina ragmen helikopterler de bu is için kullanilmaktadir. Helikopterlerle tasima, ekseri, ambulanslarla gerçek acil servise ihtiyaç duyan hastalardan çok, 12 saatlik bir gecikmeyi tolere edebilecek hastalar için saklanmaktadir. Hareketli koroner bakim ünitelerinin çok iyi çalisan radyokominikasyon sistemleri vardir. Monitör, defibrilatör, direkt yazan EKG aletleri, O2, endotrakeal tüpler ve acil ilaçlari bulunur. Telemetri sistemleri EKG çizimlerini hastane, diger merkezlere gönderebilir ve buradaki personel de ambulanstaki saglik personeline yön verebilir.

Hareketli koroner bakimin amaci; yasam oranini arttirmak beyin harabiyetlerini en aza indirmek, kalp krizinin yayilmasini önlemek, kalp ritm bozukluklarini kontrol altina almak ve diger komplikasyonlari hastaneye giderken önlemektir. Kalp krizinden süphelenildigi anda halkin hemen yardim etmesini arttirmak ve halki bu konuda bilinçlendirmek için halk kampanyalari sarttir.

HASTANEDE YAPILMASI GEREKENLER


Kalp krizi süphesi ile gelen bütün hastalar koroner bakim ünitesine alinarak monitörize edilmeli, acil tedaviye baslanmalidir.

Kalp krizi geçiren hastalarin modern tedavisinde yaklasim:





Semptomlarin kontrolü

Krizin birkaç saati içinde daha fazla kalp hücresi zedelendirmenin sinirlandirilmasi ve ölümlerin azaltilmasi

Tekrar kriz riskinin ve/veya kalp krizi sonrasi ölümlerin azaltilmasi.



Hastalarin yüksek veya düsük risk gruplarina ayrilmasi bu tedavi yaklasimini kolaylastirir.

Semptomlarin kontrolü, agri ve sikintinin azaltilmasi, uygun oksijenasyon, hayat tehdit edici kalp ritm bozukluklarinin önlenmesi ile saglanir.

Gögüs agrisinin giderilmesi; sadece hastayi rahatlatmaz. Ayni zamanda agrisinin sebep oldugu asiri sempatik aktivitenin kalp damar sisteminde meydana getirdigi etkileri (kan basinci artisi, kalp hizi artisi, kalp kasilmasinda artma ****bolik etkileride azaltma).

Oksijenasyon:

Ilk 3 gün veya 4 gün içinde uygulanmalidir. %100 O2 dk. 2-4 lt. verilmelidir. Kalp krizi geçiren hastalarin çogunda oksijene ihtiyaç duymaktadir.

Ilaç Tedavisi:

Koroner bakim servislerine müracaat eden kalp krizi gerçiren hastalarin %5 ile %10’unda kalp ritm bozuklugu meydana gelir ve ani ölümlerin baslica nedenleridir. Bu ritm bozukluklarinin önlenmesi ve tedavisi ana hedeflerdendir. Ayrica kalbin kanlanmasini artirici ve pihtiyi eritmeye yönelik ilaç tedavileri uygulanmaktadir.

Trombolitik Tedavi:

Infarktüsün ilk saatleri içinde daha fazla kalp dokusunun zedelenmesini önlemek amaci ile yapilan pihti eritici tedavidir. Tüm kalp ataklarinin %80’inden fazlasinda ve miyokard infarktüsünde koroner kan akiminin azaltilmasindan koroner damar içindeki pihti sorumludur. Hemen pihti eritilebilirse kalp hasari azaltilabilir. Ölüm oranida buna paralel olarak düser.

Koroner Bakim Ünitesinde Kalma Süresi:

Geçen bir yil boyunca kalp krizi geçiren hastalarin hastane ve koroner bakim ünitesinde kalma süreleri gidererek kisalmistir. Iyi seyirli kalp krizi geçiren hasta siklikla hastanede 2. gün yatak disina çikar ve sandalyede oturabilir. Ekseriya 48-72 saat sonra ara bakim ünitesine nakledilir. Koroner bakim ünitesine alindiktan sonra erken saatler içinde hastaya kalbin pompalama fonksiyonu ekokardiografi yapilarak hastanin prognozu tayin edilebilir ve ilaçla tedavinin programi belirlenir.

HASTANE SONRASI TAKIP


ABD’de kalp krizi geçiren hastalarin %10’u hastaneden çiktiktan 1 yil sonra ölürler. Bu oran kardiyak problemler için risk faktörü olmayanlarda %3, çok risk faktörlü hastalarda ise %30 olarak bulunmustur. Bu risk faktörlerinin bilinmesi uzun süreli tedavinin planlanmasinda önemlidir.


Risk-faktör degisikligi:

Risk faktörlerinin degistirilmesi infarktüslü hastalarda uzun süreli prognozu düzeltebilir. Doktor ve hasta, hepsi degistirilebilen faktörler olan sigara içme, hipertansiyon ve hiperkolesterolemiye dikkat etmelidir.

Sigara Içme:

Infarktüsten sonra sigara içimini kesen hastalarda infarktüsün tekrarlanmasi ve ölüm riskinin az oldugu gösterilmistir. Bu nedenle, bu faktörün önemi hastaya vurgulanmali sigaranin birakilmasi israrla vurgulanmalidir.

Hipertansiyon:

Infarktüsten sonraki dönemde kan basinci dikkatle izlenmelidir. Tedaviye ihtiyaç duyan hastalarda, kan basinci dikkatlice düsürülmelidir.

Hiperkolesterolemi:

Günümüzde kolesterol iyi bilinen ve damar sertliginin gelismesinde önemli risk faktörüdür. Infarktüs geçiren hastalarda total kan kolesterolu 200 mg/dl , LDL-K 100 mg/dl’nin altinda olmalidir. __________________
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Stent nedir?
Stentler, kafes yapısında, kücük ****l tüplerdir. Ateroskleroz sonucu damarlarda gelişen darlıklar kan akımını engeller. Stentler bu darlıkların tedavisi için kullanılır. Bazen önce balon ile darlık genişletildikten sonra konabilir, bazen ise direk olarak darlık bölgesine yerleştirilir ([FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]bakınız:[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Balon anjiyoplasti-Stent). Stentler kalp damar hastalıklarının tedavisinde bir devrim olmuştur: Daha önceleri önemli damar darlığı olan hastaların hepsi ameliyata verilirken balon-stent çağından sonra ameliyata verilen hasta sayısı önemli miktarda azalmıştır. Her ne kadar cerrahlar hastaların çoğunu ameliyat etmek taraftarı olsa da ameliyatın, mortalite (ölüm) ve morbidite (işten güçten kalma-sakatlık) oranları ve balon-stentin hasta açışından konforu (hastanede 1 gün kalış, birkaç gün içinde normal hayata geçiş vb) düşünüldüğünde anjiyoplastinin (balon-stent) yararı tartışılmaz.
[/FONT]
[/FONT]
İlaçlı mı? İlaçsız mı?
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Balon tedavisi ilk defa insan üstünde 1977 yılında yapılmıştır ([FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]bakınız: [/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]kardiyolojide kilometre taşları). Balon ile tedavi edilen hastalarda, balon yapılan darlık bölgesinde ani tıkanma ve yeniden daralma oranları oldukça sık oluyordu ve bu hastaların çoğu bypass cerrahisi için kalp damar cerrahisine veriliyordu. Stentler, balonlardan sonra oluşan yüksek oranda ani tıkanma ve yüksek oranda yeniden daralma problemlerinin üstesinden gelmek için geliştirildi ve büyük oranda da üstesinden geldi. Fakat bazı problemler hala devam ediyordu:
stentsss.jpg
Stentler ilk çıktıkları zaman yalnızca ****l olarak yapılmıştı (çıplak stent, bare stent, BMS). Bu stentler halen de yapılmakta ve kullanılmaktadır. Stent arter bölgesine yerleştirildikten sonra yabancı bir cisim gibi düşünüldüğü için kandaki pıhtılaşmadan sorumlu hücreler (trombositler) stent yüzeyine yapışır ve burada büyüyerek pıhtı oluşturur ve bu olay devam ederse stent, pıhtı ile tıkanır. Bu tahmin edileceği gibi oldukça tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Bu olayın olma oranı %1-2 civarındadır. Bu olayın olmaması için stent takılan hastalara aspirine ek olarak kan sulandırıcı bir ilaç daha (klopidogrel=plavix, karum, pingel vb) verilir. Fakat yine de bu ilaçlara rağmen pıhtı ile ani tıkanma olayı (akut tromboz) oldukça azaltılmasına rağmen sıfıra indirilememiştir. Pıhtı ile tıkanma zamanla azalır, çünkü vücut tarafından stentin iç yüzeyi zamanla endotel denilen ve damarın iç yüzünü örten bir hücre tabakasıyla kaplanır ve böylece stentin iç yüzü kan ile direk temas etmez ve yabancı cisim gibi algılanmaz.
  1. Demek ki stentlerde istenmeyen olaylardan biri: pıhtı ile ani tıkanmadır (akut tromboz)
Stentin iç yüzünü kaplayan endotel bazen kendini durduramaz ve endotel hüceleri çoğalmaya devam eder. Sonuç olarak stent içinde darlık oluşur. Darlık tedavisi için kullanılan stentin kendisi darlık nedeni olur. Bu darlık gelişme oranı ilk 6 ay içinde en fazladır: %20-40. Yani çıplak stent takılan 100 hastanın 20-40'ında 6 ay içinde müdahale gerektirecek önemde darlık oluşmaktadır.
  1. O halde stentlerde istenmeyen olaylardan bir diğeri ise yeniden darlık oluşmasıdır (restenoz).
Çıplak stentlerin istenmeyen bu olumsuz etkilerinden dolayı üzeri daralmayı önleyici bir ilaç ile kaplı (sirolimus, paclitaxel vb) stentler geliştirildi (ilaçlı stent, drug eluting stent, DES). Yapılan çalışmalarda gerçekten de, zamanla stentlerin içlerinde oluşan daralmanın bu stentlerde oldukça az olduğu anlaşıldı (%5-10). Daralmanın az olması, hasta yönünden büyük bir avantaj oluşturuyordu: tekrar müdahale gerekmiyor, hastanın şikayeti olmuyor, ameliyata gerek kalmayabiliyordu.
Fakat bu avantajına karşın ilaçlı stentlerin, büyük problemlerden diğerine olumlu bir etkisinin olmadığı görüldü. Pıhtı ile tıkanma yine oluşuyordu. Hatta stentten salınan ilaç, endotel tabakasının oluşma sürecini geciktirdiği için (bundan dolayı darlık oranı da azalıyor) stentin ****l yüzeyi kanla daha uzun bir süre temas ediyor ve takıldıktan aylarca sonra bile ani pıhtı ile tıkanma oluşabiliyordu.
Bundan dolayı ilaçlı stentlerde aspirinle beraber kullanılan klopidogrel (plavix, karum, pingel vb) çıplak stentlere göre daha uzun süre (9 ay hatta daha fazla) kullanılıyor.
Sonuç
  1. İlaçlı stentler yeniden daralmayı ve dolayısı ile tekrar müdahaleleri oldukça azaltmıştır
  2. Bunun yanı sıra pıhtı ile ani tıkanma, stentlerde hala bir problemdir ve bu oran, ilaçlı ve ilaçsız stentlerde benzerdir.
  3. Yeniden daralma olasılığının yüksek olduğu ve olduğunda da problem çıkma ihtimalinin fazla olduğu durumlarda ilaçlı stentlerin sonuçları çok daha iyidir ve tercih edilmelidir: şeker hastalığı olması, nispeten ince damarlar, damarların başlangıç bölümlerindeki darlıklar, uzun darlıklar, vb.
  4. İlaçlı stentler hala pahalıdır (tüm dünyada) ve çoğu sosyal güvenlik kuruluşu tarafından karşılanmamaktadır.
  5. Problemlerin üstesinden gelmek için çalışmalar devam ediyor (eriyebilen stentler, yeni ilaçlar vb)
[/FONT]
[/FONT]
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Balon ve Stentte Riskler?


Koroner balon anjiyoplasti ve stent işlemleri kalp damar hastalıklarının tedavisinde bir devrim olmuştur. Bu işlemler olmadan önce kalp damarlarında önemli darlık olan hastalar bypass operasyonuna veriliyor veya ameliyata uygun değilse ilaç tedavisi uygulanıyordu. İlaç tedavisi, var olan darlığı açmadığından dolayı da hastaların şikayeti büyük oranda devam ediyordu. Balon ve stent işlemleri bu gün kalp damar hastalıklarının tedavisinde bir dönüm noktası olmuş, cerrahiye verilen hastaları büyük ölçüde azaltmış ve hastaları cerrahinin olumsuz etkilerinden uzaklaştırmıştır (Ancak bu söylediklerimden bypass cerrahisinin gerekli olmadığı sonucunu çıkarmamak gerekir. Bu gün teknoloji ve deneyimlerimiz oldukça iyi bir noktada olmasına rağmen, kalp damarlarında önemli darlık bulunan her hastada, balon ve stent işlemi uygun olmamakta, uygun görülen hastalara bypass cerrahisini önermekteyiz.)

Balon ve stent işlemlerinin oldukça iyi yönlerine rağmen, madalyonun öteki yüzünde, bugün hala mücadele ettiğimiz 2 önemli istenmeyen tarafı vardır:

Ani (akut) tıkanma
Tekrar daralma (restenoz)
Ani tıkanma

İşlem sonrasında damarın, pıhtı veya plağın bir parçası ile tıkanması sonucu oluşur. Acil olarak tekrar balon veya stent yapılma veya bypass cerrahisi gerektiren ani tıkanma oranı %2 civarındadır. Ani tıkanma gelişen hastaların %3-4'ünde akut miyokard infarktüsü (kalp krizi) gelişir.

Tekrar daralma (restenoz)

Tekrar daralma, balon anjiyoplasti ve stent işlemlerinden sonra karşımıza çıkan en önemli problemlerden bir tanesidir.

Tekrar daralma bazı durumlarda çok yüksek sıklıkta oluyor. Nedir bu durumlar? Şimdi onlara göz atalım:

Diabetes mellitus (şeker hastalığı): şeker hastalarında balon ve stent işlemlerinden sonra aynı bölgede tekrar daralma oldukça sık görülüyor.
Daha önceden yine stent içinde daralma olması: yani stent içinde bir kere daralma olmuşsa, biz darlığı tekrar balon ve stent ile açsak bile tekrar daralma oranı daha yüksek oluyor.
Damardaki darlık uzunluğunun 20 mm'den fazla olması.
Tekrar daralma ilk 3-6 ay arasında en sık olarak görülür. 6 ay geçtikten sonra aynı bölgede tekrar daralma olması nadirdir.

İlk 6 ay içinde stent bölgesinde tekrar daralma (restenoz) oranı, kaplı olmayan (ilaçsız) stentlerde %20-40, kaplı (ilaçlı) olanlarda ise %5-10 oranındadır.

Restenoz tedavisi

Peki stent içinde tekrar daralma (restenoz) geliştiği zaman ne yapıyoruz? Bu durumlarda birkaç tedavi yöntemi var;

Daralmış bölgeyi tekrar balon ile açmak (rePTCA): bu çoğunlukla başarı ile uygulanan bir yöntem olmakla birlikte ne yazık ki kısa sürede tekrar daralma oranı yüksektir.
Laser, aterektomi gibi, daralmış olan bölgeyi mekanik olarak ortadan kaldıran yöntemler (kesip çıkararak, toz haline getirerek vb)
Radyasyon tedavisi (brakiterapi)
Daralan bölge içine 2. bir normal stent yerleştirmek
Daralan bölge içine ilaçlı stent yerleştirmek.



Genel olarak;

Genel olarak bahsedecek olursak; balon anjiyoplasti ve stent uygulanan tüm hastaların, binde dördünde (4/1000) acil bypass ameliyat gereksinimi ortaya çıkar. Ölüm oranı ise %1'dir (Koroner bypass ameliyatlarında ise ölüm oranı %1-3 arasındadır).

Ayrıca invaziv (kanlı) bir işlem olduğundan koroner anjiyografidekine benzer olarak, damara giriş yerinden ve işlemden kaynaklanan istenmeyen etkiler de (kasık bölgesine kanama, şişlik, kısa süreli ağrı, vb) olabilir.

Ancak bilinmelidir ki, doktorunuz size anjiyoplasti yapılmasını, anjiyoplasti yapılmadığında dar olan damarın size getireceği risklerin, anjiyoplasti riskinin çok üzerinde olduğu durumlarda önerecektir.
__________________
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp hastalığı olan çocuklarda normal aşı programlarına uyulmalıdır. Hastaneye yatışların aşı programını aksatmamasına özellikle dikkat edilmelidir. Bazı kalp hastalıklarında görülen bağışıklık sistemi bozukluklarında doktor tarafından sakıncalı görülen aşılar yapılmamalıdır. Bu aşılar, izleyen doktor tarafından aileye belirtilir. Aşı uygulamalarından sonra görülen ateş yüksekliği, kalp hastalığı olan çocuklarda kalp yetersizliğini arttırabileceği için, ateş düşürücü ilaçlar verilerek kontrol altına alınmalıdır.

Kış aylarında yoğun olarak görülen nezle ve grip gibi hastalıklar, kalp hastalığı olan çocuklarda daha ciddi problemlere yol açabildiğinden, bu çocuklar altı aylık olduktan sonra grip aşısı ile aşılanmalıdırlar.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Daralmış veya kendisine kan gelmeyen arterler kalp krizi, anjina veya öteki problemlerin meydana gelmesine sebep olurlar. Bazı yakalarda özel diyet ve ilaçlar bu tür arteryel sorunların önlenmesi için iyi bir tedavi yöntemi olabilirler. Diğer vakalarda ise by-pass ameliyatı ve koroner anjiyoplasti ameliyatı en iyi çaredir.


Daralmış veya kendisine kan gelmeyen arterler kalp krizi, anjina veya öteki problemlerin meydana gelmesine sebep olurlar. Bazı yakalarda özel diyet ve ilaçlar bu tür arteryel sorunların önlenmesi için iyi bir tedavi yöntemi olabilirler. Diğer vakalarda ise by-pass ameliyatı ve koroner anjiyoplasti ameliyatı en iyi çaredir.


Daralmış veya kendisine kan gelmeyen arterler kalp krizi, anjina veya öteki problemlerin meydana gelmesine sebep olurlar. Bazı yakalarda özel diyet ve ilaçlar bu tür arteryel sorunların önlenmesi için iyi bir tedavi yöntemi olabilirler. Diğer vakalarda ise by-pass ameliyatı ve koroner anjiyoplasti ameliyatı en iyi çaredir.
Koroner Arter anjiyoplastisinin tam adı Perkütan Transluminal Koroner Angioplasti (PTCA) dır. Bu deri içine (percutaneous) ve kalp damarları içinde (koroner transluminal) ameliyatın yapılması ve bu şekilde damarların genişletilmesi (angioplasti) anlamına gelir. Bu yöntem ismi kadar zor bir yöntem değildir ve lokal anestezi (uyuşturma) altında uygulanır. Bu yöntem "Koroner Anjiografl denilen ve teşhis koymaya yarar yönteme benzer.
Uygulama Yöntemi

ablasyonkateter.gif
Omuz veya kasık bölgesine uyuşturucu verildikten sonra doktor rehber kateteri

(ince boru) bacak ve kol damarına sokar. Doktor televizyonlu röntgen ekranından

kateter (boru) ve kan damarlarının durumunu izlerken kateteri daralmış arterin içine

sokar. Çok küçük bir Radyoopak boya bu kateterden o bölgeye bırakılır. Bu şekilde

anjiyogramdaki tıkalı kalp damarları belirlenir. Daha sonra daha küçük bir kateter

(boru), rehber kataterin içine yerleştirilir. Bu küçük kateterin ucu balon şeklindedir.

Bu uç koroner arter içindeki tıkanık sahaya vardığında yarım dakika için arterin tıkanmış

kısmında şişirilir. Bu genişleme (şişme) esnasında kişi, göğüs ağrısı duyar. şişlik

indirildiğinde ağrı azalır.

Bu şişirme ve indirmenin birkaç kez tekrarlanması gerekir. Balon kateter hareket ettirildiğinde kan akışının nasıl hızlandığı anjiyogramdan görülebilir. Bu yöntemin tamamlanması 30-90 dakikada olur.
Bu yöntem bacak da dahil olmak üzere vücudun tüm tıkanmış arterlerini tedavi etmek amacıyla kullanılır.
Sonuçlar
Kan akışında artma, ilgili arterdeki kan basıncında artma, damardaki tıkanmanın ezilmesi veya parçalanması, arter duvarının gerilerek genişlemesi bu yöntemin istenilen sonuçlarıdır.
Vakaların çok düşük bir yüzdesinde bu yöntem başarısız olup by-pass ameliyatı gerekir. Genelde by-pass ameliyatını yapan cerrahlar takım halinde çalışırlar. Anjiyoplasti tek başına başarılı olduğunda daha büyük ameliyatlara gerek kalmaz. Yukarıda anlatılan ameliyatın maliyeti oldukça düşüktür ve kişinin hastanede kalış süresini birkaç haftadan birkaç güne düşürür.
İyileşme ve Rehabilitasyon
Bu yöntemi takiben 24 saat süreyle kalp atışı ve ritmi ile diğer bulgular ekrandan takip edilir. Bu yöntemin deri altından damarlara boru yerleştirme olayını kapsaması dolayısıyla yara yeri çok küçüktür ve çoğu insanlar bu yöntemden 1 hafta sonra işlerine tekrar dönebilmektedirler.
Kimlere PTCA Yapılması Gerekir?
İlaçlarla geçmeyen anjina pektorisli kişiler PTCA yapılacak olanlardır. PTCA birçok tıkanmış arteri iyileştirebilmesine rağmen bunun için ideal kişi sadece tek arteri tıkanmış olan kişidir. By-pass ameliyatından ziyade PTcA nın yapılmasına karar verdiren faktörler, arterde tıkanmanın lokalizasyonu, tıkanan arter sayısı, tıkanma şiddeti ve kalbin bütün fonksiyonlarıdır.
Bununla birlikte PTCA yöntemi tıkanmayı yapan hastalıkları tedavi edemez.
Ayrıca bu yöntemin aynı tıkanık arteri veya başka bir arteri tekrar genişletmek için tekrarlanması gerekebilir.
Gelecek yıllarda doktorlar damar içindeki birikmeleri lazer ışını veya mekanik aletler kullanarak yok edebileceklerdir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Dünyada tüm ölümlerin %1-2’sinin sorumlusu olan hastalığın kalp üzerindeki olumsuz etkileri genellikle hastalığın kalbi tahrip etmesinin ardından ortaya çıkıyor. Bu nedenle hastalığı bilip, erken dönemde tedavi olmak çok önemli...
Kalp kapağı hastalıkları özellikle ülkemizin bulunduğu coğrafyada, gerek yaşam kalitesine, gerekse de yaşamın kendisine karşı ciddi bir tehdit boyutunda varlığını koruyor. Esasen dünyada tüm ölümlerin %1-2’sini kalp kapağı hastalıkları oluşturuyor.
Bunun da ötesinde kimi zaman koroner kalp hastalıklarına eşlik eden kalp kapağı hastalıkları rahatsızlığın boyutunda artışa yol açarken, kalp kapağı hastalıkları zemininde oluşan kalp yetmezlikleri, kalp atışlarında düzensizlikler (ritm bozuklukları) insanlarda ciddi yakınmaların oluşumuna yol açabiliyor.

KALP KAPAKLARI NEDİR
Kalp, gevşeme ve kasılma hareketleri yaparak kanı sürekli ileri doğru pompalayan en hayati organımız. Birbirinden kaslarla ayrılan dört odacıktan oluşan kalp içinde kanın, vücutta yaptığı gibi hep ileri doğru hareket etmesi, geriye kaçmaması gerekiyor. İşte bu ileri hareket sağlayan yapılara kalp kapakları deniyor. Malp kapakları motorlardaki karbüratörlerin valflerine benzetilebilir.
Kalbin alt ve üst odacıklar arasında yer alan iki kapağının sağdakinin ismi triküspit, soldakinin ise mitral kapaktır. Kanın kalbi terkettiği noktalarda, yani kalp ile ana atardamarlar arasında yer alan diğer iki kapağın sağındakine, akciğer ana atardamarları ile kalp arasında yer alır, pulmoner kapak, soldakine ise ki bu da aort dediğimiz temiz kanı vücuda taşıyan büyük atardamar ile kalp arasında yer alır, aort kapak denir. İşte kalp kapağı hastalıkları bu kapakların etkilendiği tüm hastalıkların genel ismidir. Kalp kapağı hastalığında kaşımıza üç tip bozukluk çıkar.

Birinci tipte kapakların açılımı kısıtlanmıştır.
Kapak açılamadığından darlık oluşmuş, normalde geçmesi gereken kan miktarından az bir kısım ileri doğru geçebilmektedir. Hortumun ucunu sıktığınızı düşünün, suyun geçişi ne kadar tazyikle olur, su akamadığı için geride göllenir, oluşan zorlanma belki de hortumun musluktan çıkması ile sonuçlanır. İşte kalp kapak darlıklarında da bu meydana gelir. Kapak darlığına bağlı olarak yeterli miktarda kan ileriye geçemediğinden kan basıncı düşer (hipotansiyon), çoçuklarda gelişme gerilikleri, erişkinlerde nefes darlığı, çabuk yorulma yakınmaları, bazı tiplerde de göğüs ağrıları oluşur.
Açılamayan kapağın gerisinde ise kan göllenmeye, artan basınçla bu kalbin bu bölümleri genişlemeye başlar. İleri akamayan kan ve sıvılar kimi zaman akciğerde kimi zaman ise çevre organlarda birikir. Bu nefes darlığı, ayaklarda ödem, şişme gibi tablolara yol açar. Kapak darlıklarında bulgular oluşum mekanizmasına da bağlı olarak erken dönemde ortaya çıkar.

İkinci tipteki kalp kapağı hastalıkları kapakların açılımında değil ama kapanmalarındaki bozukluk ile oluşur.
Kapakların asli görevleri kanın hep ileri doğru akışını sağlamaktır demiştik. İşte bu görevdeki aksama kapakların tam kapanamaması sonucu oluşur ve kapak kaçakları meydana gelir. Yine bahçe hortumu ile sulama örneğini verirsek; hortumda büyük bir delik olduğunu varsayalım. Bu durumda hortumun ucunu daraltmasak bile yeterli suyu sağlamayacağız. Aynı tablo kalp kapak kaçaklarında vücudun başına gelir. Eğer kaçak fazla ise dokular yine yeterli miktarda kana kavuşaz, kan basıncı düşmeye meyleder.
Öte yandan ileri doğru gidemeyen kan kalp boşlukları içinde birikir, bu sefer basınç, tazyik artışı ile değil ama hacim artışı ile kalp kaslarını gererek büyütür ve zaman içinde kalbin pompalayabilme, yani kasılıp gevşeme özelliğine zarar verir.
Bu kalp kapağı hastalığının zemininde, kalp yetmezlikleri gelişir. Kalp kapak kaçakları özellikle yavaş seyirli ise uzun süre belirgin şikayet oluşturmaz. Belirgin yakınmalar oluştuğunda kalp çalışmasındaki bozukluk artık iyileşmez düzeye gelmiş olabilir. Bu yüzden kalp kapak kaçakları kapak darlıklarına göre daha tolere edilebilen ancak sinsi ilerleyen rahatsızlıklardır.

Kalp kapak hastalıklarının üçüncü ve en sık görülen tipinde, hem kapağın açılması hem de kapanması kısıtlanmıştır.


En fazla yakınma oluşturan bu tipteki kalp kapağı hastalıklarıdır. Hakim olan lezyon, açılım ya da kapanmadaki sıkıntı, kişinin şikayetlerinin tipini de belirler.

NEDENLERİ


Kalp kapağı hastalıklarının nedenlerine gelince; kalp kapağı hastalıklarının içinde en önemli yeri (ülkemizde de en önde gelen sebeptir) çoçukluk çağında, boğazda yerleşen, üst solunum yolu infeksiyonuna yol açan özel bir tipteki mikroplara karşı vücudda oluşan savunma mekanizmasının yanlış bir yola girerek vücudun kendi organlarına (başta kalp ayrıca böbrekler, beyin ve eklemler) zarar vermesi ile oluşur. Aslında biraz da kafa karıştırıcı olacak şekilde “romatizmal kalp kapak hastalığı” olarak adlandırılan bu grup kalp kapağı ameliyatlarının da önde gelen nedenidir.
Hayatın ileri yaşlarında özellikle kalbin sol tarafında yer alan kapakların etkilendiği kireçlenmelere bağlı kapak hastalıkları, kalbi besleyen koroner damarlardaki tıkanmalar yani kalp krizleri sonucunda özellikle mitral kapağın çalışmasını sağlayan kasların hasarlanması sonucu gelişen mitarl yetmezlikleri kalp kapağı hastalıklarının önde gelen sebebleri arasındadır. Toplumun önemli bir kısmını, %2-5’sini etkileyen, kapak yapısının daha esnek, daha elastik, bir kısmında da süngerimsi bir kalınlaşmanın eşlik ettiği “mitral kapak prolapsusu” özellikleri nedeni ile ayrı bir yazı konusudur.
Doğumsal kalp hastalıkları kalp kapağı hastalıklarına neden olan ayrıcalıklı başka bir gruptur.

TANI


Kalp kapağı hastalıklarının tanısı günümüzde çok kesin ve net olarak, risksiz bir tetkik yöntemi olan kalp ultrasonografisi, yani ekokardiografi ile konur. Yaklaşık yarım saat süren bu inceleme ile kalbin anatomisi, yani yapısı bu arada performansı incelenir. Kalp kapaklarının yapısı, açılımı ve kapanması izlenerek varsa kaçakların miktarı, kalp odacıklarının boyutları, yani kalbin büyüyüp büyümediği, kalp içi ve damarlardaki basınçlar saptanıp kalbin pompa gücünde azalma olup olmadığı araştırılır.
Kimi zaman ek bilgiler edinilmek istendiğinde yemek borusuna endoskopiye benzer bir yöntemle ince bir tüp konarak yapılan transözofajiyal ekokardiografiye, kimi zaman da ilaç ya da koşu bandının kullanıldığı stress ekokardiografiye başvurulur.

TEDAVİ VE TAKİP


Tanı konup rahatsızlığın ciddiyeti ortaya çıkarıldıktan sonra artık sıra tedavi ve takip sürecine gelir. Takip için belli aralıklarla ekokardiografi işlemi tekrar edilir. Ekokardiografi ve kişinin kliniği, yani şikayetlerinin derecesi, efor yapabilme kapasitesi tedavide strateji geliştirmede kullanılan iki temel unsurdur. Tedavi seçenekleri arasında medikal yani ilaçla tedavi ayrıca girişimsel tedavi yer alır. Kimi zaman bu iki seçeneğe aynı anda başvurulabilir. İlaç tedavisinde anlaşılması gereken esas, ilaçların kapaktaki mekanik rahatsızlığın kendisini ortadan kaldırmayacağıdır. Çoğu zaman ilaçlar kapaktaki rahatsızlığın ilerlemesini engellemekten de acizdirler. Ancak kapak rahatsızlığının kalp üzerindeki olumsuz etkileri ilaçla büyük oranda engellenebilir. Kalp kapak hastalığı zemininde gelişen kalp yetmezliklerinin ve ritm bzoukluklarının tedavisinde de çoğu zaman ilaç tedavisi tek başına yeterli olur.


Girişimsel yöntemler


İlaç tedavisi yetersiz olduğu anda ya da kalp kapağı hastalığı kalbe belirgin bir şekilde olumsuz etkimeye başladığında, kalbi büyüttüğünde, kalbin çalışmasını bozmaya başladığı zaman girişimsel yöntemlere sıra gelir. Girişimden kasıt genel olarak cerrahi ve kateter yolu ile yapılan balon işlemidir.


Cerrahi yani ameliyat gündeme geldiğinde yapılan şey genel olarak kapağın tamir edilmesi, bu mümkün olmuyorsa bozuk kapağın çıkartılıp yerine protez, yapay bir kapak takılmasıdır. Kapak tamiri daha ziyade kaçak oluşan, kapak yapısında fazla kireçlenmenin olmadığı mitral ve triküspit kapaklara başarı ile uygulanır. Bu işlemin yapılamadığı durumlarda, kapak darlıklarında, özellikle kireçlenmenin ön planda olduğu kapak rahatsızlıklarında ise kalp kapakları protez kapaklarla değiştirilir. Kişinin özelliğine göre tamamen ****lik kapaklar ya da kısmen organik madde içeren bioprotez kapaklar kullanılır.
Kapak yapısında fazla kireçlenmenin yer almadığı açılım kısıtlılıklarında başka etkin bir girişim yöntemi kateter yani anjiografi yöntemi ile yapılan balon işlemidir. Hemen ertesi gün kişinin taburcu edilebildiği, genel anesteziye ihtiyaç duyulmayan bu yöntemde ince bir tel ile kasıktaki damarlardan girilip kalbin içine dek ilerlenir, açılımında kısıtlama gelişmiş kapağın hizasında şişirilen bir balon ile yeterli açılma sağlanır.Sonuçları iyi olmakla beraber bu işlem daha ziyade zaman kazanmaya yöneliktir. Zaman içinde kapakta yeniden açılım kısıtlılığı gelişebileceği gibi balonla açma sırasında gelişen yırtılmalarla bu sefer kaçak problemi ortaya çıkabilir. Bu durumda ameliyat her zaman için yapılabilir bir seçenek olarak hazır bekler.


Kapak hastalığının girişim zamanlaması çok önemlidir. Zamanı gelmeden kapağın protez kapakla değiştirilmesi protez kapağın yaratabileceği riskleri gereksiz yere daha uzun bir sure yaşamak anlamına gelir. Aslında protez kapak cerrahisi bu konuda çok deneyimli ve ünlü cerrahın dediği gibi “bir hastalığı başka bir hastalık yaratarak tedavi etmektir”. Öte yandan gerektiği halde girişime başvurulmaması kalpte geriye dönüşümsüz değişikliklerin oluşmasına yol açar ve kişinin hayatını çok ciddi anlamda önlenemez bir risk ile karşı karşıya bırakır.
Aslında esas olan, tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi kalp kapağı hastalıklarında da oluşmadan önüne geçebilmek
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Gögsünüzde agri ve yanma varsa,yokus ve merdiven çikarken,agrilariniz artiyorsa, KALBINIZI KONTROL ETTIRINIZ.
Fazla kilodan,
Asiri yorgunluktan,
Içki ve sigaradan,
Seker hastaligindan,
Stresten,
Düzensiz beslenmeden, KAÇINIZ.
Tatillerden önce KALBINIZI KONTROL ETTIRINIZ.

ÖNEMLI NOT

Muayene ve tedaviler için,acil haller disinda, telefonla randevu almak gereklidir
Saglik Merkezlerimiz Pazar ve resmi tatil günleri disinda her gün saat 9.30- 17.00 arasinda açiktir.

KALBINIZE YARDIM "Kalp Krizine Dikkat"

Hastalik, kalp kasinin bölgesel kansiz kalmasi ve bunun sonucu ortaya çikabilen kalbin fonksiyon bozukluklaridir. (Erkeklerde kadinlardan 3-4 kere daha sik görülür.

ANA NEDENI

Ateroskleroz; koroner damarlarin daralmasi ve nihayet tikanmasi.

HAZIRLAYICI NEDENLER

Kanda kolesterol ve diger kan yaglarinin artmasi,
Seker hastaligi,
Yüksek Tansiyon,
Sigara,
Fazla hareketsizlik,
Ruhi gerginlik,
Fazla kilo.

HASTALIGIN SINYAL BELIRTILERI

Eforla gelen, dinlenmek veya TRINITRIN ile geçebilen gögüs agrisi,
Ruhi gerginliklerde, istirahatte de ayni agrinin olusabilmesi.

Hastaligin belirtileri, sinyal vermeden de olabilir.

KALP HASTALIGININ BELIRTILERI

Daha önce hafif seyreden ve hemen geçen gögüs agrisinin, sikinti hissiyle birlikte daha uzun ve agir seyretmesi,
Enfarktüse bagli tansiyon düsüklügü ve kalbin elektriksel ritm bozuklugu belirtileri; özellikle agri sirasinda veya sonunda ortaya çikan:Halsizlik, Bas dönmesi, Soguk terleme.

ALINACAK TEDBIRLER

Tam istirahat haline geçip en yakin kimseden yardim istemek,
En yakin hastaneye ambulans ile fazla hareket ettirmeden nakil, ( yoksa);
En yakin doktoru ve özellikle kardiyologu çagirmak,
Bir doktor tarafindan görülünceye kadar kesin yatak istirahati.

TEDAVI

Hastalik gelmeden risk faktörlerini kontrol altina almak en iyi tedavi yöntemidir.
Kriz sirasinda ideal olan, hastane sartlaridir.

KALBINIZIN FAZLA YORULMASINI ÖNLEMEK IÇIN UYMANIZ GEREKENLER...

Günde üç ögün ve esit miktarlarda yemek yemelisiniz.Bir ögün de fazla yemeyin, yavas yiyin, acele etmeyin.
Sizi üzen, sinirlendiren, kizdiran durumlardan, kimselerden ve konulardan kaçinmaya çalisin. Kizginlik, sinirlenme ve korku kalbinizin fazla çalismasina yol açar.
Çok soguk veya sicak iklimde bulunmaktan kaçinin.Yazin disaridaki faaliyetleriniz için günün serin zamanini seçin. Sicak, kalbinizin fazla çalismasina sebep olur. Çok soguk veya rüzgarli bir günde disari çikarsaniz agzinizi ve burnunuzu bir mendil ile kapatin ve soguk havayi içinize çekmeyin.
Faaliyetlerinizi kalbinizin dinlenmesine zaman ayiracak sekilde düzenleyin.

Örnegin:

Günün veya haftanin isini planlayin. Agir isleri gün içinde dagitin ve araya hafif isler koyun.
Faaliyetleriniz arasina zaman koyun. Bütün islerinizi sabah yapmaya çalismayin. Bir kismini ögleden sonra ve aksam yapin, arada dinlenin.
Yorulursaniz, her ne yapiyor olursaniz olun, 15-20 dakika kadar dinlenin. Örnegin bahçe islerinin tümünü birden yapmak için kendinizi zorlamayin.
Acele etmemeye çalisin. Günlük islerinizi planlayin, böylece acele etmeden ve sinirlenmeden bütün islerinizi tamamlayin. Bir isi kisa sürede tamamlamaniz gerektigini düsünmeyin.
Sabah ve ögleden sonra olmak üzere en az 2 kere 20-30 dakika istirahat edin. Bunun için yatmaniz gerekmez, yalniz dinlenin.
Her gece alisik oldugunuz kadar uyuyun. En az 6-8 saat uyumaya çalisin. Bir gece geç saatlere kadar oturup, ertesi gece bunu telafi etmeye çalismayin. Geç yatacaginiz gece gündüz bir süre uyumaya çalisin.
Çalisirken kollariniz omuz düzeyinin üstünde olursa, kalbinizin fazla çalismasina sebep olur. Pencere silmek, çamasir asmak gibi islerden kaçinin.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Pek çok hastalikta oldugu gibi koroner kalp hastaliklarinin da önceden “su kiside mutlaka ortaya çikacak” diye bir tahmininin yapilmasi mümkün degildir. Ancak, kiside bazi “risk faktörlerinin” varligi söz konusu ise bunlarda koroner kalp hastaligi gelisme olasiliginin daha fazla oldugunu söylememiz söz konusu olabilmektedir. Acaba bu risk faktörlerinden belli baslilari nelerdir?

Yas: Bilinen bir gerçek vardir ki koroner kalp hastaliklari belli yaslardan sonra daha fazla görülmektedir. Erkeklerde kirkin üzerindeki yaslarda ve kadinlarda da menapoza girdikten sonra bu tür rahatsizliklar daha fazla görülmektedir.
Cinsiyet: Erkek cinsiyet önemli bir risk faktörüdür. Kadinlarda hormonlar menapoza kadar koruyucu olmakta, ancak menapozdan sonra kadin-erkek risk orani çok hizli bir sekilde esitlenmektedir.
Ailede koroner kalp hastaligi varligi: Özellikle birinci derece akrabalarda bu tür rahatsizliklar sik görülüyorsa bu durum ciddi bir risk faktörüdür. Birinci derece akrabalari arasinda kadinlarda 55, erkeklerde ise 45 yasin altinda kalp hastaligindan ölümler varsa bu gibi kisiler kalp sagliklarina özel önem göstermelidirler.
Sigara:Sigara risk faktörleri içinde en önemli olanidir. Sigaranin önemli bir özelligi biraktiktan sonra zaman içinde daha önceden olusturdugu olumsuz etkilerin giderilme sansinin olmasidir. Içilen her sigaranin insan ömründen 15-30 dakika çaldigi, ve sigaranin zararinin içilen miktar ve süre ile orantili oldugu unutulmamalidir. Sigara içmeyen, ancak içilen ortamda bulunan kisilerde de kalp krizi gelisme sansizligi ne yazik ki fazladir.
Seker hastaligi: Seker hastaligi özellikle kadinlarda çok tehlikeli bir risk faktörü olarak karsimiza çikiyor. Ailesinde seker hastaligi olanlar mutlaka kendilerinde de bu rahatsizligin olup olmadigini ortaya çikarmak ve vaktinde gerekli önemleri almak için zamaninda hekimine basvurmalidirlar.
Beslenme aliskanligi:Bol hamur isi, kirmizi et ve kati yaglardan olusan beslenme tarzi kalp hastaliklarina zemin hazirlamaktadir. En ideal beslenme sekli “Akdeniz Tipi Diyet” olarak özetleyebilecegimiz, daha ziyade bol yesillik, beyaz etin tercih edildigi ve yemeklerde sivi yaglarin özellikle de zeytinyaginin kullanildigi beslenme sekli bu gün için, özellikle eriskinlerde, en ideal beslenme tarzidir.
Stres: Maalesef stresden uzak kalinmasi hekim olarak önerdigimiz, ancak günümüz kosullarinda uygulanmasi pekte mümkün olmayan bir kon durumundadir. Ancak yine de, evimizde, is yerimizde kendimizi strese sokabilecek çesitli olaylardan mümkün oldugunca uzak kalmayi en azindan denemekte yarar vardir.
Düzenli egzersiz: Evvelce kalp hastaligi tanisi almamis olanlarda düzenli egzersiz çok yararlidir. Kalp hastaligi tanisi olanlarda ise sinirlarini kardiyologun çizecegi bir egzersiz prorgaminin faydasi büyüktür.
Kalbinize iyi bakin, çünkü o bir tanedir.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalbin kan pompalama gücünün yetersiz oldugu ciddi bir hastaliktir.
Vücuda yeterli kan akimini olmaz, akim bozuldugu için kalbe dönemeyen kan damarlarda birikir.
Pompalama yetersizligi, kalbin kendi damarlarina ait hastaliklar, kalp kasi hastaliklari, kalp kapakçik hastaliklari, tansiyon yüksekligi ve alkole bagli olarak ortaya çikar.
Insanlar, "yogun kalp akciger rehabilitasyon" programlarini (Egzersiz, beslenme aliskanliklarinin degismesi, düzenli ilaç kullanimi ve yasam tarzi degisiklikleri) ögrenerek kalp yetmezligi ile savasabilirler.
Kalp yetmezligi belirtileri:

Ayak bileklerinde sisme (Hasta yatalaksa sisme, sirtin alt kisimlarinda görülür) .
Kesik kesik nefes alma(Genellikle çaba ile ve sirtüstü yatinca),
Halsizlik, istah degismeleri,
Gögüs agrilari,
Kilo degisiklikleri,
Nezle gibi hafif hastaliklara dirençsizlik.
Tani :

Merdiven çikarken ve ekzersiz halinde nefes darligi olur.Ileri dönemlerde yüksek yastikta yatma zorunlulugu ve geceleri nefes darligi görülür. Halsizlik ve nefes darligi hissedince doktora basvurmak gerekir. Bir seri test yapilir.

Ejeksiyon fraksiyonu EF (kalbin her kasilmada ne kadar kan alip pompaladiginin ölçülmesi sonucu elde edilen deger)
O2 tüketimi testleri (kalp ve akcigerlerin vücuda O2 saglamak için nasil çalistigini belirleyen testler)
Kalp yetmezliginin anahtar belirtilerinden bir tanesi "efor kapasitesi " azalmasidir.Bunu anliyabilmek için kalp-akciger ekzersiz testleri yapilir.Bu testler kalbin, akcigerlerin,kan damarlarinin ve kaslarin bir arada çalismalari hakkinda bilgi verir.Bilgisayar yardimiyla yapilan bu testte, VO2 max adi verilen bir deger elde edilir.Bu deger, hastanin maksimal ekzersizdeki O2 tüketimini verir.



Kalp hastalarini gündelik yasam sartlarina göre siniflandirma:
Sinif 1

Kisinin hayatinda hiçbir kisitlama yoktur. Gündelik hayatindaki fiziksel çabalar asiri yorgunluk, nefes darligi ve çarpinti yaratmaz.

Sinif 2

Gündelik hayatindaki fiziksel çabalarda çok hafif sinirlanma vardir. Yorgunluk, nefes darligi , çarpinti veya angina(Gögüs agrisi) olusur. Istirahatte hastalar rahattir.

Sinif 3

Gündelik hayatindaki fiziksel çabalarda bariz sinirlanma vardir. Hastalar istirahatte rahat olduklari halde normal fizik çabalardan bile düsük bir hareketle semptomlar(belirtiler) olusur.

Sinif 4

Herhangibir hareketi rahat yapamazlar.Istirahatte bile kalp yetmezligi bulgulari vardir.En küçük fizik çabada rahatsizlik artar.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Koroner anjiografi, özel bir kamera ile kalbinizin atar damarlarının incelendiği bir röntgen

film çekimidir. İşlemi kateter laboratuarında gerçekleştirilir. İşlemi gerçekleştiren doktorunuz

kolunuzdaki veya bacağınızda büyük atar damarların birine ince küçük bükülebilir bir boruyu

(katater) yerleştirir. Daha sonra kalbinizi besleyen küçük atar damarların (koroner damarlar)

çıktığı en büyük atar damara (aorta) kadar ilerletir. Daha sonra katater koronerlerin aortaya

giriş yerlerine yerleştirilerek, koroner arterlerinize, boyalı bir madde verilir. Böylece çekilen

filmlerde koroner damarlarınız görüntülenebilir ve hangi bölgelerinde ne kadar darlık olduğu

tesbit edilebilir.




Anjiografi doktora hangi bilgileri verir?

Anjiografi koroner arter hastalığı bulunup bulunmadığını gösteren en doğru yöntemdir. Damar sertliği nedeni ile koroner arterlerin hangi bölgesinin ne kadar daraldığını ve / veya tıkanığını tesbit edebilir. Kalp kateterizasyonu ile kalp kapaklarının ve duvarlarının işlevlerindeki kusurlar da gösterilebilir. Anevrizma (kalbin bir bölümünün, kalp krizi sonrası, dışarı doğru bombelenmesi) veya kalp delikleri gibi doğumsal kalp hastalıklaının teşhisi için de kullanılabilir.
Doktor kataterin nereye yönlendiğini nasıl görebilir?

İşlem bir röntgen kamerası kullanılarak gerçekleştirilir. Doktorunuz, katateri bu kamera aracılığı ile görüntüleyerek yönlendirir. Siz kataterin bu hareketinin farkında bile olmazsınız.
Katater yerine yerleştirildikten sonra ne olur?

Katater yerine yerleştirildikten sonra doktorunuz katater aracılığı ile vücudunuz için zararlı olmayan bir boyalı maddeyi, kataterin içersinden enjekte edecektir. Bu boya kan ile karıştığında, tüm koroner damar sistemimiz, röntgen kamerası tarafından görüntülenip kaydedilebilecektir. Doktorunuz değişik açılardan film kayıtları yaparken bu boyalı maddeyi birkaç kez enjekte edecektir.
Anjiografi sırasında ağrı duyacak mıyım?
Katater laboratuarına girmeden önce biraz rahatlamanızı sağlayacak sakinleştirici

bir ilaç verilecektir. Çoğu kişi işlem sırasında ağrı hissetmez. Bazı hastalar ise

canlarının hafif acıdığını ifade etmektedirler. Aynı dişçide olduğu gibi işlemin

uygulanacağı bölge lokal bir anestezik ile uyuşturulacaktır. Bu sırada bir iğne

batması hissedeceksiniz. Boyalı maddenin enjeksiyonu ağrı hissi vermeyecektir.

Bu madde verilirken, sıcak basması ve kızarma hissedebilirsiniz. Bu his 20-30 saniye

sürecektir. İşlemin sonunda, kalbinizin içini görüntülemek için, daha büyük miktarda

boyalı madde verilecek ve bu sırada daha fazla sıcaklık hissedeceksiniz. Bu his acı

vermeyecek ve çok kısa sürede geçecektir.

atheroskleroz.jpg


Bazı kişilerde boyalı maddeye karşı allerji buna bağlı kaşıntı ve kızarıklıklar gelişmekte bu işlem sırasında verilen ilaçlarla tedavi edilebilmektedir. Daha önce allerji veya astım öykünüz var ise veya daha önce örneğin böbrek filmi veya diğer damarlarınızın filmi çekilirken allerjik reaksiyon gelişti ise işlemden önce bunu doktorunuza söylemelisiniz.
İşlem sırasında kısa süreli göğüs ağrınız olabilir. Olduğu takdirde doktorunuza haber vermelisiniz.
Boyalı madde neden gereklidir?

Kalp ve koroner damarlar içersindeki kan röntgen filmi ile görüntülenemez. Boya veya kontrast madde, koroner damarları ve kalbin içini X ışınları ile görünür hale getirir.
ANJİOGRAFİ ÖNCESİNDE VE İŞLEM SIRASINDA YAPILMASI GEREKEN İŞLEMLER
Her hastanenin koroner anjiografi için uyguladığı olaığn işlemler değişiktir. Bu nedenle sorularınıza verilen cevaplar genelde uygulanan metodları tarif edecektir.
Bunlarda her hastaneye özgü değişiklikler olabilecektir.
Koroner anjiografi için hastaneye yatmam gerekecek mi?

Evet. Koroner anjiografi için hastaneye yatış işlemlerinizin yapılması gerekmektedir. Ancak işleminizin günün erken saatlerinde yapılabildiği takdirde o gece de kalabilirsiniz.
İşlem nerede yapılıyor?

Anjiografi, katater laboratuarı denilen özel donanımlı bir laboratuarda uygulanmaktadır.
İşlemden önce herhangi bir test yaptırmak gerekiyor mu?

Doktorunuz gerekli testleri yaptıracaktır. İşlem için geldiğiniz gün daha önce yapılan tüm tetkikleri yanınızda getirmeniz gerekecektir. (Kan testleri, akciğer röntgeni, elektrokardiyogram var ise önceki anjiografi veya ameliyat raporlarınız vs.)
Anjiografiden önce yemek yiyebilir miyim?

Doktorunuz bir gün önce yiyecekleriniz için size bilgi verecektir. Sürekli kullandığınız ilaçlar var ise bunları anjiografi sabahı alıp almayacağınızı doktorunuza sorun. Genellikle işlemin uygulanacağı gün, sabah kahvaltı etmeden gelmeniz gereklidir. Şeker hastası iseniz, sabah kan şekerin düşürücü ilaçlar alıyorsanız, ilacınızı almadan aç olarak geliniz ve gelir gelmez durumunuzu hemşirenize bildiriniz. Anjiografi hemen yapılmadığı takdirde, kan şekerinizin çok düşmemesi için hafif bir öğün yemenize izin verilecektir.
Anjiografiye nasıl hazırlanmalıyım?

Anjiografi için hangi alanın kullanııacağına bağlı olarak kol veya bacak, kasık traşı olmanız ve o bölgeyi temizlememiz gerekmektedir. Bu alan işlem sırasında tamamen steril (mikropsuz) bir örtü ile kapatılacaktır. Laboratuvar personeli de tamamen mikroptan arındırılmış giysi ve eldivenler giymiş olacaklardır. Dolaşımınızın daha iyi izlenebilmesi için tırnak cilalarınızın silinmiş olması gereklidir.
Laboratuvarın neresinde olacağım?

Genellikle laboratuvarın ortasında yerleştirilmiş, bir muayene masasına yatmanız istenecektir. Bu masa filmlerinizi çeken kameranın hemen altında olacaktır.
Kamera hareket edecek mi?

Evet. Damarları çeşitli açılardan görüntülemek için her poz alındıktan sonra kameranın yeri değişecektir.
Laboratuvarda başka cihazlar var mı?

Evet. İşlem sırasında kan basıncınızı ve kalp ritminizin izlendiği ekranlara bağlanacaksınız.
İşlem sırasında uyanık mı olacağım?

Test sırasında doktorunuzun sorduğu soruları cevaplamak için uyanık olacaksınız. İşlemden 1 saat önce gevşemenizi sağlayacak sakinleştirici bir ilaç verilecektir. Ancak bu sizi uyutmayacaktır. Filmler çekilirken derin nefes alıp, nefesinizi tutmanız istenecektir. Bundan sonra nefes almanız veya öksürmeniz istenebilir.
Neler olup bittiğini görebilecek miyim?

Evet. İstediğiniz takdirde işlemin bir kısmını televizyon ekranından izleyebilirsiniz. Zaman zaman işlemi yapan ekip elemanları görüntünüzü engellese de ekranda kalbinizin hareketini koroner damarlarınızı görebilirsiniz.
Katater ne zaman uygulanacak?

Kataterin girişini hiç hissetmeyeceksiniz çünkü kataterin uygulandığı alan daha önceden uyuşturulmuş olacak. İşlemin başladığını ilk kez ekranda kalbinizi gördüğünüzde anlayacaksınız. Bunu hissetmeden önce doktorunuz size haber verecektir.
Kataterin, boyalı maddeyi iletmekten başka işlevi var mı?

Evet. Bir ölçüm cihazına bağlanarak, katater aracılığı ile kalp boşluklarında ve büyük damarlardaki basınçları ölçülebilir. Yine boşluklardan kan örnekleri alınarak, oksijen miktarları ölçülebilir.
Anjiografi işlemi ne kadar sürecek?

Her bir katater için gereken süre değişiktir. Hasta ile ilgili kişisel faktörlere, doktorun ne aradığına ve başka diğer faktörlere bağlıdır..
İŞLEMDEN SONRASI
Katater ne zaman çıkarılacak?
İşlem bittiğinde katater yerinden çıkartılarak, kanamayı önlemek için kataterin uygulandığı alana basınç uygulanacaktır. Uygulama alanı kasıkta ise, bir süre bunun üzerine, yine kanamayı önlemek için kum torbalaıı konacaktır. 6-8 saat süre ile bu bacağı haraket ettirmeden yatmanız gerekecektir. Katater uygulanan alan kol ise buraya sıkı bir sargı uygulanacaktır.
Anjiografiden hemen sonra ne olacak?

Katater laboratuvarından yatağınıza döndüğünüzde doktorunuz da onayladığı takdirde hemen yemek yiyebilirsiniz. Uyuyabilirsiniz. Ancak zaman zaman hemşireniz, kan basıncınız, nabız ve katater uygulanan yerin muayenesi için sizi uyandırabilecektir.
Anjiografiden sonra ağrı duyacak mıyım?

Kataterin uyguladığı bölgede hassasiyet ve rahatsızlık hissi duyabilirsiniz. Bu sizi çok rahatsız ediyor ise doktoronuza veya hemşirenize haber veriniz. Sizi rahatlatacak bir ağrı kesici verecektir. Uygulama alanında morluk ve hafif şişlik hissederseniz paniğe kapılmayın. Bu renk deıişikliıi genişlerse veya başka bir rahatsızlık hissederseniz bunu hemşirenize haber vermekten çekinmeyin.
ANJİOGRAFİ SONUÇLARI

Doktorunuzun size anlatacaklarını tam olarak anlayabilmeniz için kalbin basitçe nasıl işlediğini anlamak gerekir. Vücudun alt ve üst bölümlerinden gelen kan, toplar damarlar (venler) aracılığı ile sağ kalbe gelmekte ve sağ kulakçığıa dolmaktadır. Daha sonra, bir kapaktan geçerek, daha aşağıda bulunan bir başka boşluğa, sağ karıncığa dolmaktadır. Sağ karıncıktan akciğere pompalanarak burada karbondioksit içeriğini boşaltıp, oksijenlenir. Akciğerde oksijenlenen kan bu kez kalbin sol odacıklarına gelerek, kalpten çıkan büyük damar (aort) aracılığı ile tüm vücuda pompalanır.
 
---> Kalp İle İlgli Herşey

Kalp pilleri (pacemaker), kalbin ritmini oluşturan ve düzenleyen elektronik cihazlardır. İlk çıkış amacı kalbin yavaş atması sonucu gelişen rahatsızlıkları tedavi amacını taşırken son yıllarda ritim bozukluklarında (antitakikardik pacemaker'ler ve takılabilir kardiyoverter-defibrilatör piller -ICD-) ve kalp yetmezliğinde de kullanılmaya başlanmıştır (biventriküler pacemaker'ler).

Kalıcı kalp pilini gerektiren durumları inceleyelim:

Sinüs düğümü hastalığı:

Hasta sinüs sendromu olarak da adlandırılır. Bu durum, kalbin normal uyarı oluşturan hücreleri (sinoatrial düğüm veya sinüs düğümü) görevini yeteri kadar iyi yapamadığı zaman ortaya çıkar. Kalp hızında çoğunlukla yavaşlama bulunur. Çeşitli aritmiler ve bu arada hızlı ritimler de (takikardi) olabilir. Hastalarda efor ile yeteri kadar kalp hızı yükselmez. Kalıcı kalp pili uygulamasının önde gelen nedenidir.


Hasta sinüs sendromunda EKG. Bu sendromda zaman zaman yukarıda görüldüğü gibi kalp ritminde duraklamalar veya bazen de kalp hızında yavaşlamalar görülür. Bu dönemlerde hastalarda bayılma, bayılacakmış gibi olma, halsizlik, yorgunluk gibi şikayetler olur. Bu şikayetlerin olduğu hastalarda kalıcı pil takılarak yavaşlamış kalp hızı normale döndürülür.

Eğer kalp hızı dakikada 40’ın altına düşmüş ve belirti ve şikayetler açık bir şekilde bradikardiye bağlanıyorsa kalp pili hemen daima önerilir. Eğer kalp hızı dakikada 40’ın üzerindeyse ve zaman zaman bradikardiye işaret eden şikayet ve belirtiler varsa da kalp pili önerilebilir. Anormal olarak yavaş kalp ritimleri olsa bile şikayeti olmayan hastalar genellikle kalp pili adayı değildirler

Kalp blokları:

Kalp pili uygulamalarının ikinci en sık nedenidir. Kalp blokları, kalpte iletim sisteminin her kademesinde olabilirse de en çok probleme, atrioventriküler düğüme ait olan atrioventriküler (AV) bloklar neden olur. AV bloklar, birinci, ikinci ve üçüncü derece olmak üzere 3 tiptir. En ağır şekli 3. derece olandır. Buna AV tam blok da denir. Bu blok şeklinde sinüs düğümünden çıkan uyarılar AV düğümden aşağı geçemez, ve böylece ventriküllerin kasılması için uyarı aşağı inemez. Eğer AV düğümün ilerisinden başka bir noktadan yeni uyarı çıkışı olmaz ise bu durum hayatla bağdaşmaz. Böyle bir durumda çoğunlukla vücudun hayatta kalma mekanizmaları devreye girer ve bloğun ilerisinde bir odak, uyarı çıkarma görevini üstlenir. Ancak çıkan bu uyarılar, sinüs düğümünden çıkanlara göre az sayıdadır ve insanın yaşamını normal olarak devam ettirmesi için yeterli değildir. Bu durumda kalp pili takılarak uygun kalp hızı sağlanır.

Sık görülen AV blok nedenleri içinde; kalp krizi, iletim sisteminin dejeneratif hastalığı, ilaçlar, ameliyat veya ablasyon komplikasyonları sayılabilir.

Karotis sinüs aşırı duyarlılığı (hipersensitivitesi):

Boyunda beyine giden atardamarın (karotis arter) 2'ye ayrıldığı yere karotis sinüs denir. Bu bölge, vücutta kan basıncının ayarlandığı yerlerden biridir. Kan basıncı yükseldiği zaman burada bulunan basınca duyarlı hücreler (baroreseptörler), beyindeki basınç merkezi ile haberleşerek atardamarların etrafındaki düz kasları gevşetir ve böylece atardamarlar biraz genişleyerek yükselmiş olan kan basıncını düşürmeye çalışır. Ancak bazen bu hücrelerde aşırı duyarlılık gelişir. Bu durumda boyun bölgesine olan temas veya hafif basınçlarda (dar yakalı gömlek giymek, boyun hareketleri, tıraş olurken bu bölgeye temas vb) bu hücreler yanlış olarak kan basıncı yükseldi zanneder ve kan basıncı ve bazen de ek olarak kalp hızı düşürülür.

Kalp Pillerinin Yapısı:

Genel olarak, bir kalp pili 2 bölümden oluşur:

Elektrik uyarılarının oluşturulduğu ve pilin beyni olan kısım: Jeneratör

Elektrik uyarılarını kalpte uyarının gideceği yere kadar ileten tel (veya kablo) kısım: Elektrod


Bir kalp pili 2 ana parçadan oluşur. Jeneratör ve elektrod. Jeneratör ise batarya, elektronik aksam ve bunları kapatan ****l bir koruyucudan oluşur.

Jeneratör yaklaşık olarak 5-6 cm genişliğinde ve 90-100 gr ağırlığında küçük bir kutudur. Hatta Bazı jeneratörler daha küçük olabilir (2.5 cm çapında ve 40-50 gr ağırlığında). Elektrik üreten bu kısım batarya ile çalışır ve çoğu 5-10 yıl giden lityum bataryalar kullanır. Batarya bittiğinde, bütün jeneratör yenisiyle değiştirilir. Jeneratör yavaşlayan kalp atışlarını düzelten elektriksel uyarılarının oluşturulmasından sorumludur.

Kalbin normal çalışması da minik elektrik akımları ile olduğundan, jeneratörün ürettiği elektrik akımı elektrod ile kalbe (çoğunlukla sağ ventriküle) taşınır ve kalbin uyarılmasını dolayısı ile kasılmasını sağlarlar. Jeneratöre iliştirilmiş bir veya daha fazla elektrod, genellikle platinden yapılmış olup, silikon veya poliüretan kaplama ile izole edilmiştir. Teller, jeneratörden çıkan elektriksel uyarıları taşırlar. Her bir telin ucunda ****l bir kısım vardır. Böylelikle, elektriksel uyarılar, jeneratörle oluşturulur ve elektrodlarla kalp ile teması sağlanır.

1960'larda kalp pillerinin ilk kullanılmaya başlanmasından sonra uzun bir zaman kalp pillerinin tek formu tek odacıklı kalp pili idi (tek kablolu veya basit kalp pili olarak da adlandırılır). Tek odacıklı kalp pilinde elektrod, sağ atriyum veya sağ ventrikülden herhangi birine bağlanabilir ve kalbin yalnızca bir odacığını uyarır.


1990'ların başlarında ise iki odacıklı (iki elektrodlu) kalp pillerinin kullanımları daha yaygın hale gelmiştir. İki odacıklı model, Her iki odacığı uyaracak şekilde, sağ atriyuma ve sağ ventrikülün her ikisine de ayrı ayrı elektrod gönderir. İki odacıklı model, doktorlar tarafından da sıklıkla tercih edilen, kalbin doğal çalışmasına daha çok benzeyen, atriyum ve ventriküllerin senkronize kasılmasını sağlayacak şekilde çalışır.

Buna karşılık tek odacıklı kalp pillerinin daha kompleks modellerden yaklaşık 6 ay daha uzun sürdüğü tespit edilmiştir. Ayrıca daha ucuzdurlar ve yerleştirilmeleri ve takipleri daha kolaydır.

Daha yeni olan iki odacıklı kalp pillerinin tek odacıklı olanlardan daha iyi olduklarına dair tartışmalar sürmesine rağmen, çoğu uzman iki odacıklı kalp pillerini çoğu hastasına (kronik atriyal fibrilasyonlu olanlar hariç) tercih etmektedir.

Kalp pilleri takılış amacına göre 2'ye ayrılır:

Geçici kalp pili

Geçici kalp pilleri acil durumlarda veya anormal kalp ritmi altında yatan nedenin düzeleceği bekleniyorsa (örn. ilaca bağlı kalbin yavaş çalışması) kullanılır. Ayrıca kalıcı kalp pili yerleştirilinceye kadar yeterli kalp hızını sağlamak için de kullanılır. Geçici kalp pili uygulaması kalp krizi hastalarında, takikardisi olan hastalarda, açık kalp cerrahisi sonrası ve diğer durumlarda da gerekebilir.

Geçici kalp pillerinde jeneratör oldukça büyüktür ve vücut dışındadır. Kalp ile bağlantısını elektrod sağlar. Geçici olduğu için uzun süre bırakılmaz. Olayın kalıcı olduğu düşünülüyorsa çıkarılarak kalıcı kalp pili takılır.

Kalıcı kalp pili

Pil takılmasını gerektiren olayın kalıcı olduğu düşünülen durumlarda kullanılır. Jeneratör, göğüs veya karına derinin altında bir cep oluşturularak yerleştirilir. Ancak çoğunlukla göğüs duvarının sol tarafına konur. Eğer göğüs duvarına yerleştirilecekse hastaların hangi tarafa pilin yerleştirilmesine ait tercihi sorulabilir.

Kalp pili nasıl takılır?

Pil yerleştirilmesi için, hastadan veya yakınlarından bilgilendirilmiş onam alınır.

Geçici kalp pili yerleştirilmesi:

Geçici kalp pili uygulamaları, genellikle hastalar ilişkili kalp rahatsızlıkları nedeniyle hastanede yatıyorlarken gerçekleştirilir (örn. kalp krizini takiben). İşlem hastanın odasında veya kateter laboratuarında gerçekleştirilir. Sakinleştirici (gerekiyorsa) ve bölgesel uyuşturucu uygulandıktan sonra boyun veya kasık bölgesine küçük bir kılıf yerleştirilir. Jeneratörden gelen elektrod bu kılıfın içinden geçirilerek kalbe ulaştırılır. Gerekirse elektrodun kalpte uygun yere yerleştirilmesi x ışınları (skopi) ile sağlanır. Dışarıdaki kalp pili uygun görülen bir yere sabitlenir. Hastalar bu birime dokunmamalı ve geçici pil kullanımda olduğu sürece aktivitelerini sınırlamalıdırlar.

Nadir ama gerekli durumlarda geçici kalp pili, hastanın göğüs duvarından geçen bir iğneyle veya daha nadir olarak yemek borusundan kalbe bağlanır.

Kalıcı kalp pili yerleştirilmesi:

Kalıcı kalp pili uygulaması daha invazif (kanlı) bir işlemdir ve küçük cerrahi işlem olarak kabul edilir. Kalıcı kalp pili uygulaması, kardiyak kateterizasyon laboratuarında, elektrofizyoloji laboratuarında, hastane ameliyat odasında, ya da ayaktan hasta cerrahisi bölümünde gerçekleştirilebilir.



Kalp pili

Hastanın kalp hızı ve kan basıncının monitorize edildiği bu işlemde hastaya bölgesel uyuşturucu (lokal anestezik) verilir. Uygulama alanı temizlenir ve tıraşlanır. Kalp pilinin uygulanmak istediği yere göre iki yöntemden biri kullanılır:

Eğer kalp pili göğüs duvarına yerleştirilecekse (endokardiyal yerleştirme), küçük bir cerrahi cep oluşturmak için köprücük kemiğinin hemen aşağısına küçük bir kesi yapılır. Jeneratörden gelen kablolar üst göğüs kısmındaki bir toplardamardan geçirilerek görsel olarak X-ışını rehberliğinde sağ atriyuma veya sağ ventriküle yerleştirilir. Elektrodun uç kısmı özel vida şekilli ucuyla kalbin iç yüzüne tutturulur.



Pil elektrodları

Eğer birden fazla elektrod varsa işlem tekrarlanır. Jeneratör, köprücük kemiğinin aşağısında açılan cebe yerleştirilir. Yerleştirme işlemi sonrası deri dikişlerle kapatılır. Böylelikle pile ait hiçbir şey dışarıdan görülmez. Tüm işlem yaklaşık 1 saat sürer.



Burada çok önceden sağ tarafta köprücük kemiği altında deri altına yerleştirilmiş bir kalp pilini deri altında bir kabarıklık olarak görüyoruz. Deri altı yağ tabakası fazla olan hastalarda bu kabarıklık da olmayabilir ve dışarıdan pil takıldığı hiç farkedilmeyebilir.

Seyrek olarak uygulanan ve epikardiyal yerleştirme (kalbin dış kısmı) olarak bilinen bir işlemde ise elektrod kalbin dış yüzeyine yerleştirilir. Bu yöntem kullanıldığında, cerrah göğüs duvarını açar, elektrod kalbin yüzeyine yerleştirilir ve jeneratör üst karında derinin altına yerleştirilir. Bu alternatif, sadece kalbin iç yüzeyine ulaşmak için kabloların toplardamarlardan geçmesine uygun olmadığı durumlarda kullanılır (örn. bazı doğumsal kalp hastalıklarında veya hasta çocuksa).

Yerleştirme işleminden sonra:

Yerleştirmeden kısa bir süre sonra, cihazın düzgün yerleştirildiğini kontrol etmek için göğüs röntgeni alınır. Göğüs üzerine konan programlama cihazı ile kalp pili programlanması yapılabilir. Bu işlem sırasında hasta hiçbir şey hissetmez.

Hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre, kalıcı kalp pili uygulaması sonrası kısa süreli hastanede yatış tavsiye edilir. İşlemden hemen sonraki dönemde hastanın uygun aktivite düzeyine yönelik öneriler doktoru tarafından anlatılır. Elektrodun yerinden oynamaması için hastalar temaslı sporlardan, ağır kaldırmaktan, kalp pilinin bulunduğu taraftaki kolun şiddetli hareketlerinden sakınmalıdırlar.

Dikiş yeri kapandıktan sonra dikiş yerinde belli bir süre sertlik olabilir. Ancak yara iyileştikçe sertlik kaybolur. Ancak, enfeksiyona ait her hangi bir işaret ( akıntı, cerrahi yaranın iltihabı) varsa hemen işlemi yapan doktora bildirilmelidir. Dikiş yeri tam olarak iyileşinceye kadar (7-10 gün) hasta dikiş yerine dikkat ederek ve bu bölgeyi kurulayarak yıkanabilir, duş alabilirler.

Uygulamadan yaklaşık olarak bir veya iki hafta sonrasında hasta kontrole çağırılır. Kontrolde gerekli ise dikişler alınır, dikiş yeri enfeksiyon bulguları yönünden incelenir.

Kalıcı kalp pili olan hastalar, acil durumlarda yanında olması için sürekli bir kalp pili kimlik kartı taşımalıdır. Bu kart, pil takıldığı gün hazırlanır ve hastaya verilir.

Sonraki pil kontrolleri yaklaşık iki ay sonra ve takiben her 6 veya 12 ayda bir yapılır. Bu kontrollerde pilin çalışması jeneratörün geri kalan ömrü gibi çeşitli özellikler incelenir.

Kalp pili yerleştirilmesinin potansiyel riskleri

Ciddi komplikasyonlar nadir olarak görülür, vakaların %1-2 sinde meydana gelir. Bazıları şunlardır:

Ciddi morluk veya kanama

Pıhtı oluşumu

Kan damarının yırtılması

Akciğer veya kas dokusuna iğne travması

İnme

Kalp krizi

Göğüs duvarı ve akciğer arasındaki boşluğa hava kaçması

Kalpten bir elektrodun çıkması

Enfeksiyon

Kalp pili çalışma bozukluğu

Hastalar şu belirti ve şikayetleri doktorlarına hemen haber vermelidirler:

Dikiş yerinde kızarıklık, ısı artışı, hassasiyet veya şişme, ateşle birlikte veya tek başına

Yara yerinden akıntı, tek başına veya ateşle birlikte

Kollarda bacaklarda, el ve ayak bileklerinde şişme (ödem)

Artan nefes darlığı, uzamış hıçkırık veya zor nefes alma

Uzamış zayıflık veya yorgunluk

Bayılma, baş dönmesi, göz kararması

Hızlı kalp atımı (çarpıntı)

Kas seğirmeleri

Göğüs ağrısı

İşlemden önce var olan herhangi bir şikayetin tekrarlaması

Yerleştirme işlemini takiben, takılan kalp piline ait temel bilgileri ve acil durum talimatlarını içeren bir kart hastaya verilecektir. Bu kart her zaman hastanın yanında muhafaza edilmelidir. İlave olarak, hastalar pillerinin marka ve modellerini ezberlemelidirler. Mekanik problemler nadir olmasına rağmen, bu bilgi üretici tarafından kalp pilinin toplatılması durumunda hastanın işine yarayacaktır.

Kalp pili fonksiyonunu etkileyen cihazlar ve değiştirilmesi

Kalp pili ile etkileşebileceğine dair bir çok elektriksel cihaz için söylentiler vardır. Ev güvenlik sistemleri, mikrodalgalar, telsiz telefonlar, elektrikli battaniyeler, elektrikli tıraş makinaları, ısıtıcı pedler, televizyonlar ve uzaktan kumandalar, bilgisayarlar ve saç kurutma makinaları gibi ev eşyaları ve tamirinde kullanılan çok yaygın ev içi uygulamalar kalp pilinin işleyişine önemli bir risk teşkil etmezler. Bu cihazların bazıları nadiren tek atımlarla etkileşime yol açarken, pil ritimlerini engelledikleri veya değiştirdikleri gösterilmemiştir. Hastalar bu ve diğer cihazlarla ilgili sorularını doktorlarına danışmalıdırlar. Ayrıca diş müdahalelerinde veya tıbbi girişim yapılmadan önce hastalar işlem hakkında doktorlarını bilgilendirmelidirler.

Şu durumlara özellikle dikkat edilmelidir:

****l dedektörler

Havaalanlarında, adliye binalarında ve diğer bazı yüksek güvenlikli yerlerde hastalar tanıtım kartlarını göstermeli ve elle aranmalarını istemelidirler. Hastalar, kalp pilinin fonksiyonlarıyla geçici olarak etkileşebileceklerinden ****l dedektörlerinden geçmemeli ve elle kullanılan tarayıcıların göğüs bölgesine tutulmasına izin vermemelidirler. Dedektör başlığı ile pacemaker arasında en az 60 cm olmalıdır.



Kalp pillerinin ****l detektörlerinden uzak tutulması gereklidir.

****l dedektörler alışveriş mağazalarının girişlerinde ve görülmeyecek bir şekilde kullanılıyor olabilirler. Bu cihazlardan kaynaklanan problemler nadir rapor edilmesine rağmen, kalp pili olan hastaların alışveriş güvenlik kapısında oyalanmamaları önerilir.

X ışınları pacemaker fonksiyonlarını etkilemez.

Cep telefonları

Kulağa yakın tutulduklarında nadiren kalp piliyle etkileşmektedir. Yakın zamandaki bir çalışmada, kalp pili üzerine cep telefonu konulan hastaların %13 ünde etkileşim görülmüştür. Etkileşim, telefon ve kalıcı pilin modeline göre değişir. Etkileşim riski çift odacıklı kalp pillerinde ve digital cep telefonlarında daha fazladır. Etkileşimden sakınmak için, hastalar hemen daima cep telefonlarını (kapalı dahi olsa) pil jeneratörlerinden en az 15 cm uzakta tutmalıdırlar. Cep telefonlarının kalp pilinin bulunduğu yerin zıt tarafındaki kulağa tutularak kullanılması tavsiye edilir.

Magnetik rezonans görüntüleme testi (MRI)

Bu tanısal amaçlı tetkik sırasında üretilen radyo ve magnetik dalgalar kalp pili fonksiyonlarını önemli derecede etkilemektedir. Bazı çalışmalarda MRI’nın kalp pilleri üzerinde çok az etkisi olduğu bulunmuş ise de çoğunlukla hastalara bu testlerden ve bu testleri yapan cihazlardan sakınmalıdırlar.

Güçlü elektriksel alanlar

Hastalar güçlü elektriksel alan oluşturan aletlerden ve böyle mıntıkalardan kaçınmalıdır. Bunlar yüksek gerilim hatları, eğlence parkı hatları ve dağılımları, güç kaynakları, büyük mıknatıslar kullanan hurdalıklar veya zayıf korunmuş araba motorlarını içerir. Hastalar hiçbir zaman çalışır durumdaki bir araba motoruyla uğraşmamalıdır. Telsiz bilgisayar ekipmanları (wireless modem, bluetooth), telsiz mikrofon, telsiz telefon, radyo kontrol vericilerinin antenleri (uzaktan kumandalı araba, uçak vb.) pacemaker'dan en az 15 cm uzakta tutulmalıdır.

Manyetik alanlar

Mıknatıs pacemaker fonksiyonlarını geçici olarak bozabilir. Mıknatıs bulunan kaynak ile (örn. büyük hoparlörler) pacemaker arasında en az 15 cm mesafe bırakılmalıdır. Hidroelektrik santrallerinde dolaşılmamalıdır.

Hastaların yapmaması gerekenler

Pacemaker takılmış hastaların elektrikli testere ve kaynak makinası kullanmaması gerekir.

Kalp pillerinin ömürleri ve tekrar değiştirilmeleri

Kalp pilinin bataryası jeneratör içinde saklı olduğundan batarya eğer tükenmeye yakınsa tüm jeneratörün değiştirilmesi gerekmektedir. En modern kalp pilleri bile, kalbin pile olan ihtiyacına göre her 5-10 yılda bir değiştirilmeyi gerektiren lityum bataryaları kullanır.

Kalp pilleri beklenmedik şekilde bitmez ve birdenbire çalışması durmaz. Pil ömrünün sonlarına doğru pil bitme işareti gönderir (end of life -EOL). Eğer bir batarya azalmış olarak çalışıyorsa rutin kontrollerde yapılan testlerle bu işaret algılanır ve jeneratör yenisiyle değiştirilir. Batarya azalmaya başladıktan sonra 6 ay sonrasına kadar kalp pilleri normal fonksiyon görmeye devam ederler. Onun için kontrollere zamanında gitmek son derece önemlidir.



Pil programlayıcısı. Değişik piller için farklı cihazlar olmakla birlikte bu cihazlarda bir bilgisayar kısmı ile bir de pilin üzerine konan ve pil ile programlayıcı cihaz arasındaki haberleşmeyi sağlayan kısım (resimde sağ taraftaki kablolu cihaz) vardır. Programlayıcılar, hem pili sorgulayarak pilin mevcut ayarlarını, bataryasının durumunu değerlendirir, hem de pilin parametrelerinde değişiklik yapılmak isteniyorsa bunu pile iletirler.

Kalp pillerinde gelecek

Biventriküler kalp pili: Bu yeni kalp pili spesifik olarak konjestif kalp yetmezliğini tedavi etmek için dizayn edilmiştir ve 2001 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesinden (FDA) onay almıştır. Bu tedavi, kardiyak resenkronizasyon tedavisi olarak da adlandırılır. Kalbin pompalama etkinliğini iyileştirdiği, kalp yetmezliği ile ilgili şikayet ve belirtileri azalttığı gösterilmiştir. Bu piller de diğer kalp pilleri ile aynı tarzda göğüs duvarına yerleştirilir. Ancak her kalp yetmezliğinde bu piller önerilmez, hastanın yarar görmesi için bazı şartlar gereklidir. Bu kalp pilleri bir defibrilatörle kombine edilebilir



Kaynak . Dr. Ahmet Alpan
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst