İslami Şiir Arşivi

LoKuMuM<3

Bayan Üye
Tevhid Bahri

Allah âdın zikredelim evvelâ
Vâcib oldur cümle işde her kulâ

Allah âdın her kim ol evvel anâ
Her işi âsân ider Allah anâ

Allah âdı olsa her işin önü
Hergiz ebter olmaya ânın sonu

Her nefesde Allah âdın de müdâm
Allah âdıyle olur her iş temâm

Bir kez Allah dese aşk ile lisân
Dökülür cümle günah misl-i hazân

İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen
Her murâda erişür Allah diyen

Aşk ile gel imdi Allah diyelim
Dert ile göz yaş ile âh îdelim

Ola kim rahmet kıla ol pâdişah
Ol kerîm-ü ol rahîm-ü ol ilâh

Birdir ol, birli ine şek yokdürür
Gerçi yanlış söyleyenler çokdürür

Cümle-âlem yo iken ol var idi
Yaradılmışdan ganî cebbâr idi

Vâr iken ol, yok idi ins-ü melek
Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek

Sun' ile bunlârı ol, vâr eyledi
Birli ine cümle ikrâr eyledi

Kudretin izhâr edüp hem ol celîl
Birli ine bunları kıldı delîl

"Ol" dedi bir kerre vâr oldu cihân
"Olma" derse, mahv olur ol dem hemân

Bâri ne hâcet kılavuz sözü çok
Birdir Allâh andan artık Tanrı yok

Haşredek ger denilirse bu kelâm
Nîce haşr ola, bû olmaya temâm

Pes Muhammeddir bur varli a sebeb
Sıdk ile ânın rızasın kıl taleb

Ey azizler; işte başlarız söze
Bir vasıyyet kılarız illâ size

Ol vasıyyet ki derim her kim tuta
Misk gibi kokûs canlardâ tüte

Hak-Teâlâ rahmet eyleye anâ
Kim beni ol bir dua ile anâ

Her ki diler bir düâda buluna
Fâtiha ihsân ede ben kûluna.
 
---> Dini Şiir Arşivi

ARAYU ARAYU BULSAM İZİNİ

Arayı arayı bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü
Hak nasib eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed Canım arzular seni

Bir mübarek sefer olsa da gitsem
Kabe yollannda tozlara batsam
Hub cemalin birkez düşümde görsem
Ya Muhammed Canım arzular seni

Zerrece kalmadı kalbimde hile
Sıdk ile girmişem ben bu hak yola
Ebu Bekir, Ömer, Osman'da bile
Ya Muhammedi Canım arzular seni

Ali ve Hasan, Hüseyin anda
Sevdası gönüllerde muhabbet canda
Yarın mahşer günü Hak divanda
Ya Muhammed Canım arzular seni

Yunus metheyledi seni dillerde
Dillerde dillerde her gönüllerde
Arayı arayı gurbet illerde
Ya Muhammed Canım arzular seni
 
---> Dini Şiir Arşivi

BİZDEN SELAM GÖTÜRÜN

Geçtiğiniz yollara
Bizden selam götürün
Hak-dost diyen dillere
Bizden selam götürün

Kutlu Hicaz çölüne
Hakk'ın solmaz gülüne
O Müminler seline
Bizden selam götürün
Girenler dostun bağına
Düşmez küfrün ağma
Mübarek nur dağına
Bizden selam götürün

Yağan Nur-i Hüdaya
Merve ile Safa'ya
Muhammed Mustafa'ya
Bizden selam götürün

Yalvarıp Rabbimize
Dualar edin bize
Muazzam Kabe'mize
Bizden Selam götürün

Her yönelen Allah'a
Çıkar nurlu sabaha
Al-i Rasülullah'a
Bizden selam götürün

Girersiniz ihrama
El sürmeden harama
Sahabe-i Kiram'a
Bizden selam götürün

Lebbeyk deyip boyuna
Koşun zemzem suyuna
Beni Haşim soyuna
Bizden selam götürün


Mekke ile Medine
İki eşsiz hazine
Cihanyar-ı güzine
Bizden selam götürün

Kavrulan açık başa
Öpülen siyah taşa
Gözlerden akan yaşa
Bizden selam götürün

Yetişir Cemal gayri
Çok sözün yoktur hayrı
Hüccaca ayrı ayrı
Bizden selam götürün​
 
---> Dini Şiir Arşivi

ÖLMEMEYE ÇAREMÎ VAR

Gururlanma insanoğlu
Ölmemeye çaremi var
Hazen görmüş bir gül gibi
Solmamaya çarenmi var

Hayat denen dolap döner
Bütün mahluk olan biner
Yağı biten kandil söner
Sönmemeye çaremi var

Hiç aldanma mala mülke
Gitmez isen doğru yola
Tatlı canın azraile
Vermemeye çaremi var

Hiç güvenme can dostuna
Uçuşurlar mal kastına
Çıkıp teneşür üstüne
Yatmamaya çaremi var

Düşünmezsin hiç ölmeyi
Terk etmezsin hiç gülmeyi
Yakası yok ak gömleği
Giymemeye çaremi var

Nerde ecdad nerde ata
Hak'ka karşı yapma hata
Taput denen ağaç ata
Binmemeye çaremi var

Daim yürür Hak izinde
Hak'kı söyler her sözünde
Dört kişinin omuzunda
Gitmemeye çaremi var

Kalkacaktır gözden perde
Göreceksin yarin, nerde
Ev kazılmış kara yerde
Yatmamaya çaremi var

Münker nekir gelecektir
Rabbin kimdir diyecektir
Mümin cevap verecektir
Vermemeye çaremi var
 
---> Dini Şiir Arşivi

Mağrur OLMA insanoğlu

Makamımız kuş misali
Daldan dala konabilir
İnsanoğlu yok misali
Birgün olur ölebilir

Dağlar taşlar kül misali
Birgün olur tozabilir
İnsanoğlu gül misali
Birgün olur solabilir

Hakikata eren erler
Mevlasım bulabilir
Kendini kemter görenler
Birgün yüce olabilir

Bu can bana emanettir
Birgün olur uçabilir
Dünya malı bir zinnettir
Ancak amel kalabilir

Mağrur olma insanoğlu
Ölümün çaresi yoktur
Soğuk vurmuş sümbül gibi
Solmamaya çaren yoktur
 
---> Dini Şiir Arşivi

HU KUŞU

Hu kuşu bu gece inledi durdu
Hu diye hu diye
Dertli gönülleri yaktı kavurdu
Hu diye hu diye hu diye
Hu hu hu hu hu hu diye diye

Bilmemki nedenki ne idi derdi
Hu idi dilinin değişmez virdi
Hu kuşu bu gece gönlüme girdi
Hu diye hu diye hu diye

Hep onu söylemek kolay mı dile
Yağ gerek sultanım köhne kandile
Hu kuşu yanarak uçtu menzile
Hu diye hu diye hu diye diye
Hu hu hu hu hu diye diye
 
---> Dini Şiir Arşivi

KAN TUTAR

Leblerinle emrine amadedir canım benim
Al da bir buseyle öldür haydi cananım benim
Lal olur birden dilim bilmem neden görsem seni
Görmesem kalmaz kararım dinmez efganım benim

Hasta gönlüm çok zamandır iftirakından harap
Olmadım bir lahza rahat geçti devranım benim
Müptelayım bir ümitsiz gizli derdin zehrine
Bu sebepden her geçen gün düştü dermanım benim

Yok teselliden nasibim vermeyin zahmet bana
Etmeyin bunca eziyet az mı hicranım benim
Kan tutar sen her bakışta kastedersen canıma
Yaremi sar merhem olda akmasın kanım benim

Arif emre her ne etsen razıdır fermanına
Sahibimsin hem efendim hem de sultanım benim
 
---> Dini Şiir Arşivi

MUHAMMEDE MUHAMMEDE

Canı dilden aşık oldum
Muhammede muhammede
Mevlam layık eyle bizi
Muhammede Muhammede
Sallallahu ala Muhammed
Sallalahu aleyke Ahmet

Aklı olan arif olsun
Ciğer yansın püryan olsun
Bir canım var kurban olsun
Muhammede Muhammede
Sallallahu ala Muhammed
Sallalahu aleyke Ahmet

Rüyada görüştür bizi
Murada eriştir bizi
Mevlam sen kavuştur bizi
Muhammede Muhammede
Sallallahu ala Muhammed
Sallalahu aleyke Ahmet
 
---> Dini Şiir Arşivi

RAVZA İLAHİSİ

Arınmış bir ruhla ravzana varsam
Kubbeyi hadrayı yakından görsem
Taş ve toprağına yüzümü sürsem
Diyerek dahilek ya rasulallah

Ya rasullalah ya habiballah
Ya rasullallah ya nebiyyallah

Ziyaret kastıyla ulu serveri
Selam kapısından girsem içeri
Kemali edeple varsam ileri
Diyerek dahilek ya rasulallah

Ya rasullalah ya habiballah
Ya rasullallah ya nebiyyallah

Huzuru pakine eğilsem girsem
Bütün varlığımı orda eritsem
Eriyen mum gibi tükenip gitsem
Diyerek dahilek ya rasulallah

Ya rasullalah ya habiballah
Ya rasullallah ya nebiyyallah

Mevlama gönlümden uçsa dilekler
Duama hep amin dese melekler
Yansıtsa bütün felekler
Diyerek dahilek ya rasulallah

Ya rasullalah ya habiballah
Ya rasullallah ya nebiyyallah
 
---> Dini Şiir Arşivi

TALE'AL BEDRU ALEYNA

Talea'l-Bedru Aleyna
Min seniyyat'il-veda
Vecebeş şükrü aleyna
Ma dea lillahi de'a
Ente şemsün ente bedrun
Ente nurun ala nur
Ente misbahus Süreyya
Merhabam ya hayra da
Kad lebisne sevbe izzin
Ba'de esvabir rika
Ve rada'na sedye mecdin
Ba de eyyamid daya
Eyyühel mebusü fiyna
Ci'te bil emril muta
Ci'te şerraftel Medine
Merhabam ya hayra da
Kalet ehmarüd deyaci
Kul li erbabil islam
Küllü men yetba Muhammed
Yenbeğiy ella yüdam
Ve teahedna cemian
Yevme aksemmel yemin
Len nehunel abde yevmen
Vet tehazna sıdka din
Lestü vallahi neziyyen
Ma yükasihil ibad
Meşheden ya necme emnin
Zü ve bain ve vidad
Sallalahu ala Muhammed
Sallalahu aleyhi vesselem
 
---> Dini Şiir Arşivi

EY KENDİNİ BEGENMİŞ NEFSİM !

Ey nefsim!

Sen kendini genç ve güzel addediyorsun.

Gençligine güvenip güzelliginle de övünüyorsun.


Lakin görmez misin ki gençligin gidecektir ve gençliginle birlikte

güzelligin de sönüp çözülecektir.


Dün çocuktun, bu günse yetişkin bir gençsin; yarın gelecek yaşlı olacaksın. Nasıl ki çocukluk çagın yerini gençlige

bıraktı, aynen öyle de bu kuvvet çagın yerini

zillet yaşına bırakacak. Bilirken bilmez, bu gün

etrafina hükmederken yarın kendi bedenine dahi sözünü

geçiremez olacaksın. Güzelligini de beş kuruşa sayma; zira

30 sene evvelki dillere destan güzeller, şimdi ya

kabirdeler, ya da yüzleri buruşmuş kamburları

altında iki büklüm olmuş birer harâbeler.


Ey nefsim!


Sen kendini seviyor; ama sadece kendini

seviyorsun. Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi, kendi

zatında cazibeli haller bulup kendi kendine aşık

oluyorsun. Öyle ki başkalarını sevdiginde, hatta hizmet

deyip, hayır deyip başkalarının yardımına koştugunda

dahi kendi menfaatin ugruna çalışıyor, sinsi sinsi

kendi payına ne düşer diye hesap edip, dolaylı yoldan

yine kendine varıyorsun.


Kendini destanlara sığmayan bir Leylâ görüyor,


kendi zatına aşık oluyorsun. Ama böyle yapmakla


aşka zulmediyor, dünyadaki en güzel duygu sevgiye cevr ediyorsun.


Bilmez misin, aşk denince bir aşık,


bir de ona mukabil gelen maşuk olur.


Sevgiden bahsedeceksen onda bir seven,


bir de sevilen bulunur.


Hem sevenin, hem de sevilenin aynı olması

duyulmuş şey; aşığın, ayn-ı maşuk oldugu görüldük iş

degildir.


Gel bu kara sevdadan vazgeç; sevdanın karasını

degil, ak olanını tercih et!


Kendinde sevgiye layık gördügün ne güzelligin


varsa hepsi Rabb’indendir; sen Rabb’ini sev!


Aynaya degil, güzele; gölgeye degil, asla aşık ol!


Ey nefsim!


Sen kendinde hiç kusur bulmuyorsun. Kendini hep

haklı biliyor, eksigi kusuru semtine dahi yanaştırmıyorsun.


Kendini savunmada o denli maharetlisin ki, alenî

hatalarını dahi dogru gösteriyor, kimi zaman beni

bile haklılıgına ikna ediyorsun; zalimken mazlum,

hainken ihanete ugramış gözüküyorsun. Kendini mükemmel

bilmişsin; zinhar hatayı kabul etmiyorsun.


Halbuki bilmez misin tek kusursuz olan Allah’tır. O’nun

haricinde ne varsa, her şey kusurludur,

hatalıdır. Şöyle bir bakıver kendine: Yaratılmış olmak,

kusura mahkum olmak degil midir? Yere basmak zorunda

olmak, hem yere basan, hem de havada uçan kuşlara

nispetle bir eksiklik degil midir? Yazın güneşinde yanmak,

kışın sogugunda donmak; geceleyin uyuya kalmak,

hafızana kaydettigin şeyleri bir zaman sonra

unutmak, birer nakîse degil midir? Ey benim gafil nefsim!


Kusurunu kabul etmemekle en büyük hatayı işleyen

kusurlu nefsim! Gel, geri dön! Yolun çıkmaz

yoldur, kendini bil!


Ah nefsim, gafil nefsim!


Hayırlar işledim, başarılar elde ettim; görmedin

mi nice ümranlar inşa ettim; hele bak bir

akranlarıma, onların beceremedigi ne işler hallettim diyorsun.Lakin böyle demekle kendine yazıklar ediyorsun!

Bilmezmisin ki hayır vücudidir; iyilik ancak bir

varlıgın üzerine müesses olabilir. Sense vucudî

degil ademîsin; varlıga degil yokluga yakınsın. Şöyle

bir bak kendine: Şu benim bedenim, benden bir parça

diye tuttugun elin senin midir?! Konuşuyorum dedigin

dilin, bizatihi kendi başına elde ettigin bir sermaye

midir?!


Sana Allah’ın ihsan ettigi nimetleri sahibine ver

de, şöyle kendi varlıgınla bir ortaya çık desem, ne

cevap verirsin?!


Var olabilmek için ne yaptın, kendini

varlık alemine çıkarmak için ne harcadın desem,

ne diyebilirsin?! Allah sana bu eli vermeseydi

tutamayacak, bu dili ihsan etmeseydi

konuşamayacaktın.


Allah seni yaratmasaydı sen olmayacaktın. Şimdi

nasıl olur da elinle tuttugun hayrı, dilinle konuştugun

başarıyı kendin yaptın sayarsın. Ne cesaretle

kalkar bunca hayrım var deyip, kendini hayırlı sayarsın!

Sen hayırlı degil zararlısın! Sen hayrın sahibi

degil, bilakis hırsızısın!


Ey nefsim, sen bir mürâisin!


Öyleki başkaları tarafindan bilinmek için canını bile verirsin.


Bu gösteriş zaafı, bu bilinme arzusu, bu tanınma

düşkünlügü, bu konuşulma sevdası sende öyle bir

dereceye vardı ki, artık dem ile damar, et ile

tırnak gibi oldu. Riya, sana ait bir san’at oldu. Bazen

riyanı öyle kılıflıyor, öyle bir pazarlıyorsun

ki, beni bile kandırıyor, o muhlisane hallerin

altındaki zifiri riyayı bana dahi sezdirmiyorsun. Elde

ettigin bir hayrı, ya insanları teşviktir anlatmalıyım

diyerek, yada sinsi bir kombinasyonla başkalarına

söylettirerek herkese ilan ediyor ve bütün

bunların arkasında bir şirk-i hafîyi hemen her gün

işliyorsun.


Ey nefsim!


Müslümanlıgını satma! Sevdana yalan karıştırma!


Ey nefsim!


Ben farklıyım diyorsun.


Giyimimle farklıyım,


kuşamımla farklıyım;


başarılarımla farklıyım,


zekâm ile farklıyım; sözümle farklıyım,


sohbetimle farklıyım;


kısacası ben herkesten ayrıyım diyorsun.


İnsanlar içinde insanlardan bir insan olmayı zinhar kabul

etmiyorsun.


Ne var ki Hz. Adem’den bu güne dek, gelmiş-geçmiş


onca insan tekinden biri de sensin,

bunu fark edemiyorsun. Kendini saraylara mahsus, tek

başına sergilenen kaşıkçı elması biliyorsun, halbuki bir

cam küreye doldurulmuş misketlerden birisin,

göremiyorsun.


Hem bu farklı olma telaşesi de ne! Farklı olmanın

meziyet oldugunu sana kim ögretti! Görmez misin

Allah’ın yarattıgı varlıklar içerisinde farklı

olanlar, ya çift başlı hayvanlar, ya da

gördügünde içini kaldıran bir kısım hilkat garibesi

mahluklardır.


Onun haricinde mahlukatta ittirad vardır;

bidüziyelik vardir. Yaratılmışlarda asıl olan farklı olmak

degil, birbirine benzer olmaktır. Onun için sen sen ol,

başkalarına benzer olmaktan gocunma!


Hem gocunsan da para etmez, zira hilkattaki ittirad, sen istedin diye..
 
---> Dini Şiir Arşivi

Akil dizginleri, nefsin elinde,

Idrâki bogulmus, kibir selinde,

’’Zayif’’ tir sifati, Kur’ân dilinde,

Nesine güvenir.. Su insanoglu ?..

Ilâhî Mesaj’a , dudak bükerken,

Hakk’ça yasamaya,’’Bagnazlik’’ derken,

Allah’a bu kadar, isyan ederken,

Nesine güvenir.. Su insanoglu?..

Daglar dikip, denizleri kazamaz,

Kendi kader kismetini yazamaz,

Vâdesini bir sâniye bozamaz,

Nesine güvenir.. Su insanoglu?..

Bir mum alevine dayanmaz teni,

Incitir canini, bir gül dikeni,

Kara toprak degil midir kökeni,

Nesine güvenir.. Su insanoglu?..

Yarinki lokmasi, bilemez kaçtir,

Rizkini veren var, vermese açtir,

Ibret için, karincaya muhtaçtir,

Nesine güvenir.. Su insanoglu?..

Bir hücrenin, can sirrina eremez,

Gaybi sorsan, bir tek cevap veremez,

Karanlikta, âciz kalir göremez,

Nesine güvenir.. Su insanoglu?..

Kurgu-bilim çemberinden çikamaz,

Günes desen, çiplak gözle bakamaz,

Bir sinege, bir kanatçik takamaz,

Nesine güvenir.. Su insanoglu?..

Ne zamana hükmü geçer, ne cana;

Tâci, tahti, birakarak bir yana,

Girecektir, bir daracik mekâna,

Nesine güvenir.. Su insanoglu?..

Sual melekleri, gelince dile;

Dünyalar dolusu fidye nâfile,

Münker Nekir, kopya vermez gâfile,

Nesine güvenir.. Su insanoglu
 
---> Dini Şiir Arşivi

Abdest Aldığın Zaman

Dökülür bedede cümle günahlar
Namaz işin abdest aldığın zaman
İki melek iki yanında durur
Sabah namazım kıldığın zaman

Dahi namazım terketme sakın
İsterisen ola imanın bütün
Hak kulum der sana Rasül ümetim
Öğle namazım kaldığın zaman

Gökten yere iner bütün melekler
Meleklere müştak olur felekler
Kabul olur anda bütün dilekler
İkindi namazın kıldığın zaman

Cennet bahçesin! Hak kendi bezer
Şad olur müminler içinde gezer
Kiramen Katibin sevabın yazar
Akşam namazım kıldığın zaman

Bu namazdır müminlerin burağı
Hak teala yakın eder ırağı
Cenneti ala olur anın durağı
Yatsı namazım kıldığın zaman

Ecel yastığına koyunca başın
Dökülür gözünden kan ile yaşın
İman Kur’an olur senin yoldaşın
Azraile canın verdiğin zaman
 
---> Dini Şiir Arşivi

kalbim senin aşkınla yanıp tutuşurken,
Kurtarır mısın beni mahşerin ateşinden,
Kopuyor senin için binlerce parça hergün kalbimden,
Eğer bana şefaat eylersen,
Kalmaz benden sevinçlisi bir ALLAH bilir bir de SEN...


Keşfediyor dünya seni yeniden,
Ama burada cahil kalmış, sefil bir ben
Eğer seni keşfetmeden ölürsem,
Örtülmesin üzerime en edna kefen,
Koyulupta toprağa kirletmesin orayı, bu günahkar beden.

Sen gidince dünyaya sarıldı kara bir kefen
Gidiyor herkes mahşere ne yapacağını bilemeden,
Mahrum kalacağız belki cennetin zevkinden,
Bizi cehenneme sürüklenmeden uyandıran beden
Senin yolunda ilerlerken,
Sırtı yere gelmesin ebediyyen..!

***********************
Veysel Karani Hz.;
-Allahü tealayı bilir misiniz?
-Evet biliriz
-Öyleyse başka şeyleri bilmeseniz de olur.
-Aman efendi bir nasihat daha.
-Allahü teala sizi bilir mi?
-Evet bilir
-Öyleyse başkaları bilmese de olur..
 
---> Dini Şiir Arşivi

Ya Habir...
Daima güler yüzlü olalim biz
Sikintisi icinde, yüzü tebessüm ederdi Efendimiz
Elhamdulillah Müslümaniz biz
Affetsin, bagislasin bizi Rabbimiz

Yetime, yoksula yardim edenlerden olalim
Rasulullah´in güzel ahlakiyla ahlaklanalim
InsaALLAH dogru yolu bulalim
Cehennem´i degil, Cennet´i dolduralim

Biz nefsimize zulmettik Ya Rabbi
Dünya mesguliyetiyle unuttuk ibadeti
Merhamet eyle ey merhametlilerin en merhametlisi
Bereketli eyle Habibinin ümmetini

Sen merhamet edenlerin en hayirlisisin
Pisman olanin tevbesini kabul buyuransin
Herseyin asil sahibi olansin
Ya Habir, herseyden haberdar olansin...
 
---> Dini Şiir Arşivi

Ramazan güzeldir
Dindar olmasan da güzeldir Ramazan.
Iskalanmaması,
tadına varılması gereken çok özel bir dönemdir.
Ramazan;
sıcak pide kuyruğundaki sabırsız bekleyiştir.
Posta kutunda davulcuların fotoğraflı ilan savaşları;
elinde tokmak, kapına dayanmış bıyıklıdır.
Eski günlerdir;
anneannendir, dedendir,
oradan oraya koşturan aç annendir.
Gün doğumuna yakın; uykulu gözlerle içtiğin çay,
televizyondaki Türk filmi, radyodaki türküler ve
oyun havalarıdır.
Gün batımına yakın; mutfaktan gelen mis gibi kokular,
tertemiz masanın üzerindeki zeytin tabağı, beklediğin ezandır.
Alış veriş sonrası verilmiş imsakiye,
abur cubura uzun aradır.
Minarelerdeki renkli floresanlar,
akşam sokakta atılan volta,
ciğerin en derinine çekilmiş dumandır.
Yetişilememiş bir iftar, uyanılamamış bir sahur,
erken kopartılmış bir lokma ekmektir kimi zaman.
Bir ortaklık duygusudur Ramazan.
Yalnız, yapayalnız olmadığının duygusudur.
Hep birlikteliktir.
Acıya, sıkıntıya beraber katlanma,
ödülünü de beraber paylaşmadır.
Çevrende onca gönülle aç kalmış insan varken,
“sizinleyim – ben de yemiyorum !” dur.
Arkasından gelen bayram,
öpülen eller, açılmış kollar,
belki bir daha asla olamayacak sımsıkı kucaklaşmalardır.
“İyi dilekler”dir Ramazan
Yüzyıllardır süregelen bir paylaşma dönemini ıskalamayın.
Dindar olmasan da,
tek dua bilmesen de
çok güzeldir Ramazan.
 
---> Dini Şiir Arşivi

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından

Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat

En müstesna doğuşa hamiledir kainat



Yıllardır boz bulanık suları yudumladım

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım



Hasretin alev alev içime bir an düştü

Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü

Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde

Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü



İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin

Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla

Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak

Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak



Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım

Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım



Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü

Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü

Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe

Her sayfada talihsiz binlerce kurban düştü



Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden

Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına

Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden

Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına

Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin

Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin



Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım

Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış mazide

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım



Sensiz kaldırımlara nice güzel can düştü

Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü

Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin

En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü



Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan

Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar

Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan

Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar

Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri

Paramparça, ateşler şahının hayalleri



Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım

O mücella çehreni izleseydim ebedi

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım



Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü

Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü

Katil sinekler deldi hicabın perdesini

İstiklal boşluğuna arılar nadan düştü



Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında

Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin

Ebedi aşka giden esrarlı yollarında

Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin

Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü

On asırlık ocağın savururdum külünü



Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım

Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım



Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü

Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü

Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara

Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü



Badiye yaylasında koklasaydım izini

Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar

Seninle yıkasaydım acılar dehlizini

Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar

Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya

Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya



Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım

Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım



Haritanın en beyaz noktasına kan düştü

Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü

Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi

Hakların temeline sanki bir volkan düştü



Firakınla kavrulur çölde kum taneleri

Ahuların içinde sevdan akkor gibidir

Erdemin, bereketin doldurur haneleri

Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir

Şemsiyesi altında yürürsün bulutların

Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların



Devlerin esrarını aynalara sorsaydım

Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım



Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü

İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü

Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer

Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü



Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini

Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir

Yıldırımlar parçalar çirkefin gölgesini

Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir

Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından

Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından



Madeni arzuların ardında seyre daldım

Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım



Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü

Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü

Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali



Hazindir ki, dertleri aşmaya umman düştü

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır

Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur

Sensiz doğrular eğri, beyaz bile karadır

Sesini duymayanlar girdabında boğulur

Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin

Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin



Saatlerin ardında hep kendimi aradım

Bir melal zincirine takıldı parmaklarım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım



Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü

Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü

Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül

Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü



Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde

Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay

Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde

Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray

Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin

Mekanın fırçasında solmayan resim senin



Yağmur, bir gün elimi ellerinde bulsaydım

Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım



Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü

Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü

İniltiler geliyor doğudan ve batıdan

Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü



Islaklığı sanadır ahımın, efganımın

İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler

Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın

Nazarın ok misali karanlıkları deler

Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin

Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin



Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım

Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım



Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü

Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü

Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün

Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü



Nefesinle yeniden çizilecek desenler

Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek

Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler

Anneler çocuklara hep seni içirecek

Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin

Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin



Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım



Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü

Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü

Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın

İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü



Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım

Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
NURULLAH GENÇ..
 
---> Dini Şiir Arşivi

Allah denince yaşarmalıydı gözlerimiz
Resul ismini duyunca Kor düşmeliydi yüreğimize
Biz böyle olmamalıydık
Bizi görünce İslam hatırlanmalıydı
Merhamet gelmeliydi
taş kesilmiş kalplere
Dinleyince vuslatımızı inanmayanlar
gözleri dolmalıydı
Biz böyle olmamalıydık
Biz böyle olmamalıydık
Nerde bir zulüm duysak
Aslan kesilmeliydi ruhumuz
Bir düşkün görseydi şu kör gözlerimiz
Akrepler sokmamalıydı ceplerimizi
Biz böyle olmamalıydık
Ağzımızda doksan dokuz
ismi olmalıydı Allah´ın
Gıybetten başka bir işe
Yaramayan dilimizde
Resul´un sözleri olmalıydı
Biz böyle olmamalıydık
Radyolarda isyan türküleri değil
Bizim sevdamızın türküleri çalmalıydı
Televizyonlar mazlumu konuşmalıydı
Mazlumu anlatmalıydı
Ama biz böyle olmamalıydık
Ecdadımızın kemikleri
Sızlamamalıydı mezarlarında
Hz. Hazma baktığında bize
Gökler ağlamamalıydı
Hz.Hüseyin´in damlamamalıydı
Kanı Kerbela´da
Biz böyle olmamalıydık
Küçük Muhammed ölmemeliydi
Babasının kucağında
Filistinli kız utanmamalıydı bizden
Ölüme açmamalıydı gözlerini
Yeni doğan bebekler
Biz böyle olmamalıydık
Kafkas kartalları özgürce
Uçmalıydı gökyüzünde
Zehraların, Zeyneplerin,
Bekirlerin, Muhammedlerin
Gözleri umutla bakmalıydı yarınlara
Biz böyle olmamalıydık
Bu davayı böyle yalnız koymamalı
Bu davayı böyle bırakmamalıydık
BİZ BÖYLE OLMAMALIYDIK
OLMAMALIYDIK!..
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst