Bilmiyorum ben filmlerdeki aşkları. Daha doğrusu aşkı bilmiyorum ben. Hadi birisi anlatsın bana aşkı baştan. Nedir bu imkansız olan......
Aç kalmayı göze alabilmek midir, bir garibanın sofrasında aşk?
Yoksa son model üstü açık bir arabanın, hava yastıklı koltuğunda mı gizlidir aşk?
Onun gülüşünde bulmak mıdır gülümsemeni, hüznünü almak istemek midir onun? Acılarını almak istemek midir?
Sen yanarken ona dokunmamak mıdır? Canı yanmasın diye.
Aşk acaba romanlardaki gibi, filmlerdeki gibi mükemmel olan mıdır? Yoksa bir yanının eksik olması mıdır onun yokluğunda? Özlemek midir onu? Ona ait olmak istemek midir? Allah aşkına biri anlatsın bana aşkı. Ben anlamadım. Kaçırdım belki de bu dersi okul sıralarında. Söz bir kez daha anlatsın birisi. Uyumayacağım bu sefer sıramın üzerinde. Bana biriniz aşkı anlatsın.
Yada susun siz, benim aşkımı anlatayım ben siz doğrudur deyin.
İlk aşk dediğim tattığım şey ona bakmaktı. İlkokul sıralarıydı. Konuşmak ne mümkün o benim icin erişilmezdi. Masumdu. Şehvet yoktu onun teninde. Sadece önümdeki sırada oturur, saçlarına bakardım. Konuşamazdım onun gözlerinin baktığı yerde şapşal olurdum. Hoş ya şapşal sanardı oda beni...
Sonraları ortaokul sırasına taşındı, benle beraber aşk. Bu sefer başka şekilde. Ama gene aynı şapşalda can buldu. Sonraları cıkan sivilceler dedim adına. Dudakların sadece konuşmaya yaramadığını düşündüm. Oda gecti gitti. Gene şapşallığım kaldı başucumda.
Sonraları buldum sandım aşkı. Ya da bulduğumu hissetmek istedim. Ona ait olmak. Sonrasında arzulamak onun tenini. Sonra gene şapşallık. Yok yokkk aşk şapşallık olmamalıydı. Bir plajda ağır cekimde koşup sarılmak olmalıydı. Şehrimde hiç plaj yoktu. Ama hiç de koşmadım ben ona yavaş yavaş. Onu düşünmekti her an. Onun icin endişelenmekti. Aşk sahneleri varken tv'de onunla başrol oynamaktı. Rica ederim bu bahsi kapatalım demekti ona. Onun bir yanını güzel bir aktristte bulmaktı. Uyumaktı onsuz, ama hayaliyle. Gidişini seyretmekti. Bu sefer ayyaş bir şapşal olarak. Şişelerde bulmaktı onu. Çaresiz dönüşünü arzulamaktı. Tekrar öpmek istediğin dudaklarında SENİ SEVİYORUM demesini duyabilmekti. Ne şişelerde gördüm gözlerini, ne de dudaklarından duydum sevildiğimi. Alışmaktı aşk yokluğuna. Kabullenmekti istemesende yalnızlığı. Anladım ki aşk tamamlanamayan bir yapbozdu. Şekli olmayan, hiçbir parça yerine tam uymayan, yanlızlığının yerine onu koymaktı.
Aşk büyük acı be. Hergün birilerine yamamaya çalışmak yalnızlığını. Birilerinde onun izini bulmaya çalışmak. Yada ruh ikizini aramak. Neler kazandırdı bana aşk. Şapşallık, şişeler, yalnızlık, gözyaşı... Eksik olanlar vardı değil mi daha. Onları eklemem lazımdı. Mesela sabah yatağından kaldırması seni, öperek yolcu etmesi. Ya da gecenin bir yarısında çocuğa bak kavgaları etmek. Şehvetini söndürmek teninde.
Aşkı buldummu. Yaşadım mı hiç mi hiç bilmiyorum... Yok yok kalsın hayat ben almayayım artık... Aşk fazla bana..
''Bu yazı 2006 yılında bana aitti. nette yayılmış ohaa yahu ben berbat bulurken
))