Dünya Kupasında Bulgarlar yarı final oynayabilir, Yunanistan veya Danimarka Avrupa şampiyonu olabilir. Ama Şampiyonlar Ligi farklıdır, sürprize fena halde kapalıdır. Devler Liginin finali de 15 yıldır ipoteklidir: Aristokrasi sınıfı (3 büyük ülke: İng, İsp, İta) ve onlara oyuncu sağlayan burjuvazi sınıfının (4 baş altı takım: Bayern, Lyon, PSV, Porto) dışına nerdeyse hiç çıkmaz. Belki de futbolda tecrübenin en değerli olduğu arena burasıdır, dünkü Galatasaray 11inde de Eboue-Melo-Hamit hariç deneyimli oyuncunun olmaması müsabakanın en kritik detayı... ManUnun maça çok süratli başlayıp erken bir gol bulmasının nedeni de bu.
Galatasarayın şok ilk 10 dakikanın ardından denge kurabilmesindeki kritik faktörse Elmander... Ev sahibi bir futbol devi, ama onlar bile tek santrforla oynuyor, Kagawayla orta sahayı beşliyor. Galatasaraysa orta sahadaki eksikliğini ancak defansif santrfor Elmander girince kapatabiliyor. O dakikadan sonra G.Saray, Şampiyonlar Liginde bıraktığı yerden devam ediyor; ilk devrede toplam şutlarda 8e 4, isabetlilerde de 5e 2 üstünlük kuruyor. İki kez de gole çok yaklaşıp direği geçemiyor.
İkinci devrede ManUnun kontrolü tekrar ele almasıysa ülke futbolunun özeti gibi: Digitürk 79uncu kanalda bir Premier Lig maçı izlerken 77de bir Süper Lig maçına geçtiğimizde kumandada bir hızlandır tuşu aramamız da bu yüzden... Türkiye Liginin temposuyla dört büyük ligin temposu arasındaki fark son 10 yılda arttı. Dün de kendi liginde daha tempolu maçlar oynayan ManU, bu tempoda müsabaka oynama alışkanlığı zayıf olan Galatasaraya karşı ikinci devrede daha fazla ayakta kaldı, hepsi bu...
Yine de dün gece Old Traffordda tam üç kez direği geçemeyen Galatasaray, biraz daha şanslı olsa... Stark, Umutla Aydına yapılan müdahalelerden birine penaltı çalsa... Veya Melo bütün bir yaz dönemini transfer hikâyesiyle değil, gerçek bir hazırlık kampı yaparak geçirmiş olsa ve Manchestera hazır gelse... Galatasaray, İngiltereden hak edilmiş 1 puanla dönüp grupta işini çok kolaylaştırabilirdi.
Olmadı. Ama Galatasaray dün gece oynadığı umut veren futbolla son 16nın açık favorisi olduğunu gösterdi diyebiliriz rahatlıkla...
Galatasarayın şok ilk 10 dakikanın ardından denge kurabilmesindeki kritik faktörse Elmander... Ev sahibi bir futbol devi, ama onlar bile tek santrforla oynuyor, Kagawayla orta sahayı beşliyor. Galatasaraysa orta sahadaki eksikliğini ancak defansif santrfor Elmander girince kapatabiliyor. O dakikadan sonra G.Saray, Şampiyonlar Liginde bıraktığı yerden devam ediyor; ilk devrede toplam şutlarda 8e 4, isabetlilerde de 5e 2 üstünlük kuruyor. İki kez de gole çok yaklaşıp direği geçemiyor.
İkinci devrede ManUnun kontrolü tekrar ele almasıysa ülke futbolunun özeti gibi: Digitürk 79uncu kanalda bir Premier Lig maçı izlerken 77de bir Süper Lig maçına geçtiğimizde kumandada bir hızlandır tuşu aramamız da bu yüzden... Türkiye Liginin temposuyla dört büyük ligin temposu arasındaki fark son 10 yılda arttı. Dün de kendi liginde daha tempolu maçlar oynayan ManU, bu tempoda müsabaka oynama alışkanlığı zayıf olan Galatasaraya karşı ikinci devrede daha fazla ayakta kaldı, hepsi bu...
Yine de dün gece Old Traffordda tam üç kez direği geçemeyen Galatasaray, biraz daha şanslı olsa... Stark, Umutla Aydına yapılan müdahalelerden birine penaltı çalsa... Veya Melo bütün bir yaz dönemini transfer hikâyesiyle değil, gerçek bir hazırlık kampı yaparak geçirmiş olsa ve Manchestera hazır gelse... Galatasaray, İngiltereden hak edilmiş 1 puanla dönüp grupta işini çok kolaylaştırabilirdi.
Olmadı. Ama Galatasaray dün gece oynadığı umut veren futbolla son 16nın açık favorisi olduğunu gösterdi diyebiliriz rahatlıkla...