Harf devrimi (1 Kasim 1928)

4MinoRMacH1Né

Hard Work Beats Talent
Kayıtlı Üye
Ögrenilmesi son derece güç olan Arap abecesinin okuryazar sayisinin artmasini engelledigini, ayrica Türkçe sesleri dile getirmede güçsüz kaldigini anlayan Atatürk'ün, 1926'dan baslayarak yaptirdigi arastirmalar sonucunda, Türkçe'nin yapisina en uygun abece olduguna karar verilen Latin abecesi alinip, yeniden düzenlenerek, 1 Kasim 1928'de çikarilan
Türk Harfleri Hakkinda Kanun'la yürürlüge kondu ve Atatürk'ün kendisinin de katildigi yayginlastirma çalismalari sonucunda, kisa süre içinde benimsendi.
 
---> Harf devrimi (1 Kasim 1928)

suan modern dunyayi anlayabiliyorsak ki basta pc kullanmak...mustafa kemal sayesindedir..
 
---> Harf devrimi (1 Kasim 1928)

Teşekkürler..

Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Osmanlı Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi.

Tarihçe

Türkler 10. yüzyıldan itibaren İslam dini ile birlikte (eskiden İslam kültürünün vazgeçilmez ögesi sayılan) Arap alfabesini de Türkçe ses sistemine uyarlayarak benimsemişlerdi. Bunu izleyen 900 yıl boyunca Türkçe'nin gerek Batı (Osmanlı) gerek Doğu lehçeleri, Arap alfabesinin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi ile yazıldı.

Sene Okur yazar oranı

1923 %2,5 (1)
1927 1 %10.5 (1927 resmî sayımlar) (2)
1935 2 % 20.4 (1935 sayımları) (3)

1 Harf devrimi yapılmadan 1 yıl önce yapılan nüfus sayımları
2 Yeni Latin harfleri ile 7 eğitim dönemi sonrası



Türkiye'de alfabe reformu önerileri 19. yüzyıl ortalarından itibaren duyulmaya başladı. Öneriler ikiye ayrılıyordu:

Osmanlıca yazısının düzeltilmesini isteyenler,
Latin alfabesinin kabulünü isteyenler.


Yazı Devriminin Gerekçeleri

Osmanlıca yazısının düzeltilmesini isteyenlerin başlıca gerekçesi, bu yazının Türkçe'nin ünlü seslerini ifade etmekte yetersiz kalmasıydı. Bu sorundan doğan imla kargaşası, yazılı basının ve resmi okul kitaplarının yaygınlaşması ile daha çok hissedildi. 1870'lerden itibaren Türkçe'nin standart bir sözlüğünü oluşturma çalışmaları da imla konusunu gündeme getirdi.


Latin Harflerini Benimseme Gerekçeleri



Batı kültürüne duyulan hayranlık veya Avrupa'nın üstünlüğüne olan inanç, Latin alfabesinin kazandığı prestijin temeliydi. 1850-60'lardan itibaren Türk aydın sınıfının tümü Fransızca biliyor ve bazen kendi aralarındaki yazışmalarda Fransızca kullanacak kadar bu dili benimsiyordu. Telgrafın yaygınlaşmasıyla birlikte, Türkçenin Latin alfabesiyle ve Fransız imlasına göre yazılan bir biçimi de günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Beyoğlu, Selanik, İzmir gibi kozmopolit çevrelerde dükkân tabelaları ve ticari reklamlarda çoğu zaman bu yazı kullanılıyordu.

İkinci Meşrutiyet döneminde, Türk ulusal kimliğini İslamiyetten bağımsız olarak tanımlama çabaları, özellikle İttihat ve Terakki'ye yakın aydınlar arasında ağırlık kazandı. Arap yazısı İslam kültürünün ayrılmaz bir parçası sayıldığı için, bu yazının terkedilmesi aynı zamanda Türk ulusal kimliğinin laikleşmesi ve kendi özbenliğini ortaya çıkarması anlamına gelecekti.

19. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul ve Anadolu'da Rum ve Ermeni harfleriyle basılan gazete ve kitaplar önemli bir sayı tutmaya başlamıştı. Bu yayınların kazandığı popülerlik, Türkçe'nin Arap yazısından başka yazıyla da yazılabileceği düşüncesinin benimsenmesine yardımcı oldu. 1908-1911'de Latin temelli Arnavut Alfabesi'nin kabulü ve 1922'de Azerbaycan'ın Latin alfabesini kabulü Türkiye'de büyük yankı uyandırdı.

İlk reform önerileri

Latin alfabesinin Türkçe'ye uyarlanması görüşü ilk kez 1860'lı yıllarda Azerbaycan'lı Feth Ali Ahundzade tarafından ortaya atıldı. Ahundzade ayrıca Kiril alfabesi kökenli bir de alfabe de hazırlamıştı.

1908-1911 döneminde Latin esaslı yeni Arnavut alfabesinin benimsenmesi, Türk aydınları arasında da yoğun tartışmalara neden oldu. 1911'de Elbasan'da hocaların Latin harflerinin şeriat'a aykırı olduğuna dair fetvasına karşı sert bir polemiğe giren Hüseyin Cahit, Latin esaslı Arnavut alfabesini savunmakla yetinmeyip Türklerin de aynısını uygulamalarını önerdi.

1911'de İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Arnavut kolu Latin esaslı alfabeyi kabul etti.
1914 yılında Kılıçzade Hakkı'nın yayınladığı Hürriyet-i Fikriye adlı dergide çıkan beş imzasız makale, Latin harflerinin yavaş yavaş kullanılmalarını öneriyor ve bu değişikliğin kaçınılmaz olduğunu ileri sürüyordu. Ancak dergi bu makaleler nedeniyle İttihat ve Terakki iktidarı tarafından yasaklandı.
1911 yılında Manastır-Bitola'da Latin harfleriyle basılan ilk Türkçe gazete yayınlandı. Zekeriya Sami Efendi'nin neşrettiği adı Eças (Fransızca imlâ ile çıkan 'esas' diye okunan ve Cumartesi günleri yayınlanan bu gazetenin ancak birkaç sayısı günümüze ulaşmıştır..

250px-Ataturk-September_20%2C_1928.jpg

Atatürk ve Harf Reformu


Vikipedi
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst