~ Günün Şiiяi ~

MisS MuяdєR

Bayan Üye


Günün Şiiri bölümünde begendiğiniz dörtlükleri dizeleri paylaşabilirsiniz..

Not:Günde her üye sadece bir şiir ekleyebilir.

Şiir Tadında Kalmanız DiLeğiyle..
 
Son düzenleme:
"Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz'a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum

sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki; kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun.
oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç'e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler biliyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz'ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz'ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum


en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin
"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sise intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım

içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun
"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi en kanadığımız yerden susalım
"gel" desen gelirdim
"git" dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...

eyvallah...

(KAHRAMAN TAZEOGLU)
 
Yüreğim ne dediyse onu dinledim ben.
Kimi işaret ettiyse ona yöneldim.
Şimdi sen diyor da başka bir şey demiyor.
Ansızın bastıran bir yağmura hazırlıksız yakalanır ya insan
işte öyle ıslattı beni aşkın.
Seni bekledim ben.
Yüreğimdeki heyecanı gözlerimdeki yeşili
dudaklarımdaki ateşi ellerimdeki titremeyi
küçük dokunuşları sana sakladım.
Ne sen beni bilirdin ne ben seni
ama bir yerlerdeydin ve mutlaka gelecektin.
Ve bir gün çıktın karşıma.
İşte o gün sevdaya dair ne kadar tortu varsa içimde eridi gitti.
Çocuk oldum yeniden.
Hani bıraksan yemyeşil bir kırda
bağıra çağıra şarkı söyleyip koşarım.
Seni bulmanın coskusunu hiç bitmeyecek bir enerjiyle yaşarım.
Seninle yep yeni bir hayatın başladığını biliyorum.
O hayatın içinde vazgeçilmez kıldığım tek şey sensin.

Bilirim bu şarkı korkutur bazen insanı.
Neler oluyor diye sormadan
bir duygu selinin içinde bulursun kendini.
Ama zaten aşk öyle bir şey değil midir?
Sorarsan planlarsan onun adına aşk denir mi?
Bırak kendini bırak ki aşkın büyüsü sarsın seni.
Kendini o eşsiz duyguların ferahlığına bırak.
Tut elimi birlikte çıkalım bu yolculuğa.
Yarınsız zamanların iki yolcusu olalım.
Kaygısızca yaşayalım aşkı eriyelim birbirimizde.
Yüreklerimiz birbirimiz için atsın
soluklarımız birbirine karışsın
Tutkunun alevleri dalga dalga sararken bedenlerimizi.
Gidersen... Gözümdeki son parıltıyı da alır götürürsün.
Bir zemherenin ortasında titrerken bırakırsın beni.
Ama merak etme ayakta kalırım ben.
Tıpkı fırtınaların boynunu eğip yıkamadığı kavak ağaçları gibi.
Senden bana yadigâr kalan her anıyı
bir kez daha bir kez daha yaşarım.
Aşkım da benden yadigar kalır sana...
 
Gece yarısına yaklaşıyor zaman
Bu vakitlerde gitmiştin en tavırsız halinle
Umursamaz zamanların vardı
Sırtında ne eksik bir düş ne fazla bir gülüş vardı
Geldiği gibi gitmiyordu aşk
Masada yarım kalmış bir hayat,ucu yırtılmış birkaç anı var.

Zamanı geliyor yaklaşıyoruz geceye,
Gece yarıları yaklaşıyor bize..
Dizilir peşi sıra eksik kalmış söz kırımı heceler..
Kelimeler eksik
Kelimeler yetersiz
Kelimeler seni yitirmiş.

Vakit geçiyor gece yaklaşıyordu bize..
Aklından geçen ne varsa ayrılığı besteliyordu
Sözlerinde fikrin,satırlarında suretin
Senden geçiyordu,
Senden geliyordu ayrılık..
Sendeliyordun!


Dudağından akan mavi cümlelerin yok oluyordu
Bilmediğin yolculuğun seyrine akıp gidiyordun
Sözlerine karan/lık bürümüş cümleler kurup,aynı karanlıkta yol alıyordun.


Tenine sis değmemiş bir gökyüzü arıyorsun,
Yönün yanlış!
Yolun yanlış!
Sen yalnızsın/ben yalın
Benim artık tek kalabalığım gece yarılarında bana yaklaşan yıldızlarım.

Düşte bile ayrı kalsan
Hiçbir ayrılıkta hoş/ça kalamıyor insan!
 
Hey Yar! ölesim var yine bu gece,
Herşeyi bırakıp toprak altına giresim...
Bundardır zannımca tütünümden en derinleri çekişim...

Ölesim var Yar!
Yüreğimde çizili resmin ama ellerim sensizliğin soğukluğunda,gözlerim görmeyen gözlerinin ağlamasında...

Ölesim var Yar!
Sensiz kalışın çaresizliğine yanasım...
Seni hatırlatan gecelere haykırışım...
Seni bilipte bilinmemezliğime isyanım var...

Ölesim var Yar!
Canan değil Can olduğumu duyasım...
Bütün aşk namelerine Seni yazasım...
Mutluluğu senle tadasım var..

Ölesim var Yar!
Bu ruhu bu candan çıkarasım,gömesim...
Bu geceyi sensizliğin son gecesi yapasım...
Bu yüreği senle bırakıp başım alıp gidesim var...

Ölesim var Yar!
Duymazmısın yavaşlayan yürek atışımı?!
Ölesim var Yar Ölesim var...
 
Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa
ben koca bir hayat sığdırdım...
Beni sevmemene isyan edip kaçmak,
sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak,
ruhumun en büyük yanılgısıydı...
Hayat bana en acımasız yüzünü
sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi...
Ve şimdi asıl olmam gereken yerde,
hayata başladığım yerde,
kalbindeyim...
Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte:
Senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum...


(Cezmi ERSÖZ)
 
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını Kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir Gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
işte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin
 
GüLümse..

Hey dostum, sana söylüyorum; gülümse!
Tatlı bir kahkaha ile kalk yatağından
Aynada gördüğün yüze, bir öpücük at
Aç perdelerini sonuna kadar
Çek içine uyanan günü
Çıplak ayak ile dolaş bir kere
Belki de bilmediğin bir evdesin
Belki de “evim” dediğin yerde, sadece “misafirsin” !
Dokun sana ait olan her ne varsa
Bırakma hiçi bir düşü yarınlara
Yıkarken yüzünü, suya iyi bak
Unutma, okyanuslar gizlidir o bir tek damlada
Yeter ki , yüreğinde tutuşsun bulutlar

Hey, dostum !
Hiçbir ölü, ödeyemedi borcunu,
Hiçbir ölü doğurmadı, bir çocuğu,
Hiçbir çölde yetişmedi, düşen bir tohum,
Yaşamın içindeysen içinde ol !
Yaşıyorsan eğer, adam gibi yaşa,
Kitaplarda yazan gibi değil
Veya “o dedi”, “bu demiş” gibi değil
El için değil, âlem için değil
Kendin için, doya doya…

Hey dostum, sana söylüyorum gülümse!
Bak Güneş ve Ay, hiç beklemedi seni,
Her gün ne olacaksa oluyor,
Ve her gün, ya senle ya da sensiz doğuyor
O zaman, doldur ciğerini ve haykır
“Ben diriyim” diye
Yaşam benim ve bana ait, özgürüm diye
Bırak “mışlar” ve “mişler”,
Korkular ve endişeler kaybolsun
Sen yeter ki, yeşert düşlerini…
İsterse saksıda bir tek ot olsun, Senin olsun !
Ama, istediğin olsun…

Pişmanlıklara değil, umutlara aç
Seni dimdik tutan kalbini !
Kullanılmadık hiçbir eşyanı bırakma
Söylenmemiş bir sözde
Seninle yürüyenler olacaktır, önüne dikilenler olduğu kadar
Onlara sıkı sarıl
Çünkü hiçbir el boşlukta, asılıp kalmamalıdır!

Bir hayatı kucaklamak ne güzel
Ne güzel,bir hayale sahip olmak
Hey dostum,sana söylüyorum
Kafesinin içinde çırpınan, serçe değil
Küllerinden dirilen “Zümrüt-ü Anka” ol
Yaşamın kıyısında dolanma,
Taa içinde ol
Hadi dostum,
gülümse !
NE OLMAK İÇİN DOĞDUNSA
ONU OL !
aLıntı..
 
HİÇBİR duygumu ertelemedim ben. Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya bırakmadım. Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü. Hep yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları beklemek benim işim değil.Aşk zamana meydan okur ama sen karşı koyamazsın ona. Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adim atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru. Aşkın anahtarı cesaret değil mi yar? Cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, bir sevdayı büyütmek için? Kaç gece yalnız geçti hesaplasana…

Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti. Neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene… Her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle. Sevişmekten yorgun düşmüş bedenini öpücüklerle yeni güne hazırlayabilirdim. Gözünü açar açmaz ilk gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün.

Özlerdik birbirimizi delicesine. Bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki saati iki saatlik yaşardık. Yaşayamadığımız o bir saatin acısını çıkarmak için. Peki biz ne yaptık? Aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece uzaktan bakmakla yetindik. Her an aşkı yaşamak varken, her gün birbirimizi yeniden keşfetmek varken, bu yolda birer kaşif olmak varken sürgünleri yaşamaya mahkum ettik birbirimize.

Bu sürgünlüğe son vermenin zamanı geldi artık. Sana huzur vaat etmiyorum. Aşkta huzur arayan yanılır. Ben tutkunum, en koyu, en deli sevdanın sözcüsüyüm. Onlar adına konuşuyorum. Yarini olmayan zamanlarda hiçbir şeyi düşünmeden erimek adına konuşuyorum.

Gözlerinin içine bakıp seni seviyorum demek istiyorum. Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğin yere kadar gitmek istiyorum. Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığıyla irkilmek istiyorum. Yaşama senin adınla anlam katmak, mutluluğu bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum.

Seni istiyorum, yarin, öbür gün, öbür hafta, öbür ay, öbür yıl değil, Şimdi!​
 
Yıllar, yumruk olup durdu bogazımda...
Tıkanıyor nefesim...
Bogulacak gibi oluyorum...
(Kim bilir...?)
Belki de boş yere,
Mâlumun meçhûlde kalması için, kendimi yoruyorum...
Her şeyin bir ömrü vardır...
Sırların da...
Benimle ölsün isterdim ama...
Ölümsüz olduğunu duyuyorum...
Her gün ölüp ölüp dirilen bir hissin 'ölümsüzlüğü'
nasılsa?
Duyumsuyor,
Bilmiyorum!
Şimdi,
Sana dönüp yönümü haykırsam!
Tüm endişeleri bir yana koyup,
Çıglıga dönüşse de sesim,
Desem ki...
Seni seviyorum!

Gülümsersin belki...
Belki de kaşlarını çatarsın...
Ne yaparsan yap umursamasam!
Korkmadan, çekinmeden, hoyratça tekrarlasam:
Desem ki...
Seni seviyorum!

Hem, h***en pişmişse gönül,
Edepten nasibi olur mu? ? ?
Say ki adım “Ham Yanık! ”
Say ki sevmeyi bilmiyorum!
Say ki...
Sayılamayacak kadar çogum!
Hatta,
Seviyorum Seni ama,
“Sen” dediğimin kim olduğunu bile bilmiyorum!
Say ki, şerikleri çok bir Sendir bu!
Say ki, şirk koşuyorum!
Sana yanarken, başkasına aglıyor...
Sana bakarken, başkasını görüyor...
Seni severken, başkasını özlüyorum...
Say ki, şaşırmışım...
Şaşıymışım...
Ne çıkar be Sevgilim! ?
Umursar mısın bunları?
(Duyar mısın.....?)
Muhabbetsiz!
Sadâkatsiz!
Şekli ama şüphesiz!
Üstelik çılgınca!
Üstelik pek mâsum!
Hatta sahte!
Hatta öylesine!
Ve belki azıcık!
Belki uçsuz bucaksız!
Desem ki...
Seni seviyorum!

Yılmışım susmalardan!
Fakat feryatlar da yalan geliyor!
En içli tövbeleri ederken kâfir kesiliyorum!
En acı yakarışlar sırasında buz!
Yine de...
Her nefeste bir son,
Her lâhzada bir sonsuzluk,
Her dünde bir şu anlık hissediyorum!
(Ne olur sanki......?)
Kıytırık bir hüzünle,
Hiç utanmadan bakıp da yüzüne!
Desem ki...
Seni seviyorum!

Ne ayıp!
Üstelik ne gerçek!
Ne kadar da hiç üstelik!
Bogazıma dügümleniyor sesim...
Kesilmesin diye nefesim...
İşte bunun için!
Yani yine benim için!
Yani kıyamadıgım için tatlı canıma!
Yani nefessizlikten ölmeyeyim diye!
Sana duyurmak için degil!
“Canım kurtulsun” için!
Nasıl bir sevmekse bu? ? ?
İşte,
Hâlâ “Var” olan “Ben” için!
Yüzyılın yalancılarından bir yalancı olarak!
Yüzüm bile kızarmadan!
Gönlümde sanal bir yangın...
(Ne garip.......?)
Ateşsiz!
Külsüz!
Desem ki...
Seni seviyorum!

Ve inanmadan kendim bile...
Söylerken kendi şirretligime şaşarak!
Her “Seni Seviyorum! ” feryâdında,
Kendi sesimden igreniyorum!
Fakat sükût,
Tekrar sıkıyor gırtlagımı!
Tekrar tekrar...
Aynı hakikatli yalana dönüp çaresiz...
(Neylersin......?)
Sevdâlıymış gibi!
Ama sevdâsız!
Utangaç ama arsız!
Desem ki...
Seni seviyorum!

Şerha şerha yarılmak bu!
Lakin şerhi yok durumumun...
En iyi anladıgım zamanlarda bile anlamıyor,
Anlamadığımı hissederken, üstelik, her şeyi biliyorum!

Ve böylesi bilindikken her şey...
Cehlimin kokusu burnumun direklerini sızlatıyor!
(Ne anlama gelir.......?)
Bakmasam kılıgıma
Küçüklügüme aldırmasam!
Çapsız!
Cansız!
Güdük bir duyguyla!
Bir koca sırrı döksem ayaklarına!
Desem ki...
Seni seviyorum!

Kovar mısın “Beni” kapından?
Çarpar mısın “Beni” suratıma? !
Süretimin acımışlıgıyla bakarken gül çehrene...
Siretimi yakar mısın?
Olmayan yüzüme!
Yani bana!
Yani yüzsüzler arasındaki bu yüzsüze!
Lûtfeder misin aşkını?

.........

Her şey bir yana dagılsa diyorum Sevgilim!
Her söz bir yana kaçsa!
Bu şiir de unutulsa!
Sadece insanlar degil,
Bütün kuşlar...
Pınarlar...
Ve rüzgarlar...
Herkes sussa keşke...
Her şey sussa...
Ben de sussam da...
Dolaysız, zamansız, apansız!
(Nerededir o dem......?)
Sadece Sen!
Desen ki...
Seni seviyorum!
 
Bazen susmak gerekiyormuş,bazen bomboş bakmak gerekiyormuş hayatın yaLanLarına..
AnLamaya çaLışmak saçmaLık..!AnLamadan yaşamak gerekiyormuş..Ama bazen!
Unutmak gerekiyormuş unutuLma pahasına..
Zaman değiLmiş gideni getiren..
AsLında zamanmış var oLanı götüren..!



Sadece Susmak İstiyorum
Yalan İnsanLarı KaaLe ALmadan
HakLıyken , Haksız Gözüksem BiLe Kendimi Savunmadan
HUZUR buLmak İstiyorum GözLerimi Kapayıp , Kimseyi Anmadan
SessizLiği Dinlemek İstiyorum , Herşeyi Yaşamış Gibi Yaparakk
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst