Gri. | CR7

---> Gri. | CR7

Selam.


Asık olmak garıp ve guzel bırsey.
Kendınden ne kadar odun verdıgını ve basladıgın noktadan ne kadar ılerde oldugunu gormek harıka bırsey.
Gelecek planları ve bu planların saglamlıgını bılerek adımlar atmak.
Subat'ta yuzuk takıcaz,oyle kolyeyle olacak seyler degıl onlar. : )
Mesajlarıyla dızıdekı kadını ızlememı engellemeye calısıyor suan kendısı.
Bu aralar en buyuk sorunumuz,erkenden uyuyakalmam. -Erken dedıgımız 1.30-
Allah hep en buyuk sorunumuzu boyle ufak tefek seyler yapar umarım. -Evet benı ımana getırdı.-
24 saatten fazla onsuz kalamıyorum..
Cok sevıyorum,cok sevılıyorum.
Sanaasıgım koca kafalı demesını herseyden cok sevıyorum zaten.


Ya ben boyle seyler yazıp anlatmazdım da ıste,o kadar romantık dakıkalar yasıyoruz kı suan,ben de bı duygusal olmusum. Yazayım dedım.
Hadı gorusuruz gunluk.
 
---> Gri. | CR7

Zeynep geldı bugun.
Fılm ızlerken dızıme yattı,uyuyakalmıs.
Soyle bır baktım,aynı annem.
Yutkundum ; kı bunu basarabılmek de guzel bır olaydı bence.
Insan ozluyor.
Keske yıtıp gıdınce anlamasa/k/ydık kıymetını,gıdenlerın.
Merve'yı ozluyorum,projesıyle basımız dertteydı.
Bıttı,kurtuldum.Kurtulduk.
Bekletmeyeyım,gorusuruz gunluk.



22122012.
 
---> Gri. | CR7


Bacagımı sakatladıgımı,
Pek ayakta durmayıp,merdıven ınıp cıkmamam gerektıgını yazmayı unutmusum.
Test cozuyorum suan.
Bu sarkı eslıgınde.
Hayatımdakı yerı buyuk.
Tekrar ıyı geceler..
 
---> Gri. | CR7

Toplum tarafından kabul gören ve herkesçe sahip olunması planlanan tüm o şeyleri, alt göz çizgisindeki birikintide yüzdürdüğü gözbebekleriyle uzaktan izlerdi. Onun doğal felaketi ancak kendi yanaklarını yakardı.

Varlığına dair hiçbir parça, dünyaya uyum sağlayamıyordu. Çok denemişti lakin içi, içine bir türlü karışamıyordu. Ne yaşamıştı da beklentiyi düşük tutmak bir yana, hayatın kendisine sunacağından beklentisi en fazla şişman, gözlüklü, yaşlı ve çirkin ya da bu boktanlıkta herhangi bir şeyde stabildi. Örnekler aynı dandik standartta rahatlıkla çoğaltılabilirdi.

Asıl mevzuları, dudaklarından boğazına doğru uzanan yolun kenarında bir bahçeye gömdüğünden; zaman zaman kaybolan eşyaları, biten ekmekler, dibi tutan dolmalar ve hatta uzamayan saçları için ağlardı.

Kendi içinde tutarlı bir ilişkinin peşinde uykusuz geceler geçiriyordu. Gün doğarken, hiç olmazsa o tutarlılığa erişebilmiş olmanın verdiği hastalıklı mutlulukla salon koltuğunda sızıp kalırdı. Genelde bir gün birbirlerine nefretle saldırırlar, ertesi gün bir şekilde keyifleri yerine gelir, az da olsa gülerlerdi. Eğer görüşebilirlerse, birbirlerini döveceklerine hiç şüphe yoktu. Sevgisi bile genelin kabul ettiği normları barındıramıyordu. Kaldı ki, henüz sevdiği tarafından dahi kabul görebilmiş değildi; fakat yine de vazgeçemiyordu.

Bir süredir nefret üzerine düşünüyordu. Naçizane tecrübelerine dayanarak, aşkın karşıtının nefret değil, hissizlik olduğu sonucuna bir kez daha varıyordu. Öyle olmak zorundaydı zira aksi bir olasılığa yüreği dayanmıyordu. Elinde olana sıkıca sarılmaktan başka çaresi olmayanlar onu kolaylıkla anlayabilirlerdi de, anlamasına ihtiyaç duyduğu tek kişi yüzünü ona bir türlü çevirmiyordu.

Diğer taraftan, hayatındaki her şey 9 şiddetinde yıkılıyordu. Bilindiği gibi 6’dan sonrası felaket sayılıyordu, altından kalkacak derman bulamıyordu.

En azından dürüsttü. Sabırsızlıkla, tükeneceği günü bekliyordu.
 
---> Gri. | CR7

Elindeki içi çay dolu kartondan bardağı masanın üstüne koydu yavaşça.
Hava buz gibiydi lakin içi o denli yanan bir insanın üşümesinin her hava koşulunda imkansız olduğunu bilirdi.
Gitmesi gereken milyonlarca kilometresi vardı ama o şuan kahvaltı dışında hiç içmediği o çayı,üstelik sıcak olarak içecekti.
Hayatı boyunca sıcak çay içmemiş biri için büyük bir devrimdi ve bir sigara yakmaya değerdi.
Soğuktan donmuş ama karton bardak sayesinde az da olsa ısınmış elleriyle yokladı montunun ceplerini.
Sonunda hazine bulmuş birinin yüzünde oluşan ince tebessümle daldırdı elini montunun iç cebine.
Ezilmiş bir sigaraydı.
Ezilmişti ama o bir sigaraydı.
Sonuçta o,bir sigaraydı.
Mahalle bakkalının geçtiğimiz ay verdiği bitmek üzere olan çakmağını çıkardı cebinden.
Sigarasını yakıp iki dudağının arasına bıraktıktan sonra masada duran telefonuna baktı bir süre.
Kaybedenler bilirdi,o telefon hiç çalmazdı.
Ve kaybedenler yine bilirdi,bu acıya karşın içilen bütün sigaralar beyhudeydi.
Kim kendi hayatını 9 şiddetinde yıkmak isterdi ki?
O istemişti.
Hayatın ona bahşettiği tüm mutluluklara karşı gelerek yalnız kalmak istemişti.
Nedense hep can acıtmayı ve can acısını sevmişti.
Garipti ve biliyordu ki,bu hep böyle gidecekti.
Keşke kendini gerçekten mutlu bir yuvanın içinde hayal edebilseydi.
En azından hayal edebilseydi.
Hayatı boyunca annesinden başka birşeyi olmamıştı.
Onun gidişi,bütün inanç sistemini gözden geçirmesine neden olmuştu.
Bilirdi,her çocuk Tanrı'ya en az bir kez küserdi ;
Lakin o bir çocuk değildi.
Ellerine baktı.
Çizik dolu ellerine.
Daha gidilecek çok yolu vardı ve ellerine bakarak kaybedecek zamanı yoktu.
Çantasını sırtladı,
Kaçak bir adam için 2 kazak bile çoktu.
Hava soğuktu,
Ve artık son bir sigarası bile yoktu.
O mutlu evinde uyuyordu,
Uyumadan önce ona ettiği küfürlerle hıncını almıştı nasılsa.
Mutlu uyuyordu.
O ise,sadece gidiyordu.
Nereye gittiğini bilmiyor,
Sadece
Gidiyordu.
 
---> Gri. | CR7

25 aralıktan bu yana yaşadığım bu süreç beni çok yıparttı.
Önce,
Şehrin Azizleri hayranlığım en tepe noktaya ulaşınca sağ el işaret parmağıma Veritas,sol el işaret parmağıma da Aequitas yazdırmış bulundum.
Sor bana pişman mıyım,eh.
Geçen hafta babaannemi kaybettim.
Pazartesi akşamı geçirdiğim ufak bir kaza sonucu sağ bacağımı kırıp,sağ kolumda da bir miktar dikişe sebep oldum.
Bir işe başvurmuş,kabul edilmiş ve hatta yeni bir ev bile bulmuştum.
Lakin sadece üçlü koltuğa kamp kurup yatıyorum bütün gün.
Öğlenden uyumaya başlayıp,03.20 civarı uyanan kardeşim,şuan uyumak bilmiyor ve onunla polisiye dizi peşindeyiz.
Sıkı bir CSI : Las Vegas ve Gil Grissom hayranı olduk çıktık resmen.
Güzel günler,bizi bekler,eyvallah dersin geçer gider ; demekten başka bir çarem yok gibi. : )
Sana günümü anlatmayı sevmiyorum.
Gerçekten.


''
..
Kendi mutluluğunu sorgulamaya başladığı günden beri Tanrı onu kendince defalarca cezalandırmıştı. Özlemler ve kayıplar ardı ardına geliyordu. Buna rağmen içindeki huzur duygusuna anlam veremiyordu. Pencere kenarındaki koltuğa oturmuş,sehpada soğumaya bıraktığı kahvenin dumanı hala tüterken,dışarda yağan yağmuru izliyor aynı zamanda kafasındaki bu düşünceleri de atmayı diliyordu. Bir gün elbet herşey yoluna girerdi,girmeliydi.Buna inanmaktan başka çaresi de yoktu zaten.
Yağmurdan pek hoşlanmazdı lakin şuan yağan yağmur,içine attığı tüm sıkıntıların boşalması gibiydi. Onun en sevdiği yağış biçimi,lapa lapa yağan kardı. Buraya pek kar yağmazdı,hatta onlarca yılda bir yağardı. Geçen kış yağan karı ne kadar coşkuyla izlediğini hatırladı ve ufacık nedenlerle mutlu olabildiğini farketti.
Kar yağışını bile gülerek,içerek kutlayan adam ; ne olmuştu da bu kadar sessizleşmişti?
Durulma sürecini ne kendisi,ne de o herşeyi farkeden babası farketmişti. Mutluyken ruhu sıkılmaya başlayalı ne kadar olmuştu acaba?
Kendine gelmek istiyorsa,ilk iş birşeye umut bağlamamak,bir gün herşeyin Tanrı tarafından yoluna konulacağına inanmaktı.
...
''
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst