Gönül Yarası Hikayeleri...

Swéét S!xtééN

Kayıtlı Üye
İçimizde Aşka Dair Sevgiye Dair Ne Varsa Paylaştıkça Yüceleceğini Düşündüğümdendir ki Bu Başlığı Açma Gereği Duydum Arkadaşalar...

Aynı Amaç Doğrultusunda En Güzel Hikayelerde Buluşmak Dileğiyle...
Umarım Beğeneceğiniz Bir Başlık Olur....

[Sevgiyle Kalın....]

...ELVEDA BİRTANEM...

Sabah uyandiginda midesinde bir yanma hissetti.
Yanmanin nedeni aksam yedikleri degil, uyanir uyanmaz bugün yapacaklarinin aklina gelmesiydi.
Bugün 2 yildir götürmeye çalistigi bir birlikteligi bitirecekti. Aslinda
bunu yapmakta geç bile kalmisti. Bitmeli dedi içinden, her gün bu tatsiz uyanis bitmeli.
Genç adam bunlari düsünürken surati sekilden sekile giriyordu.
Süratle giyinerek disari çikti. Bugüne kadar hiç bekletmemişti onu, simdi de bekletmemeliydi.
Istanbul, soguk ve yagmurlu bir Nisan ayi yasiyordu.
Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi; Bulutlar bizim yasayacaklarimizi biliyor. Onlar bile agliyor halimize...


BULUSMA VAKTİ...
Artik Kadiköy iskelesindeydi. Birkaç dakikalik beklemedensonra karsidan kiz arkadasinin geldigini gördü.
Simdi midesindeki agri daha da artmisti.
Besiktas a geçtiler. Yolculuk sirasinda hiç
konusmadilar.
Genç kiz, sevgilisinin bu durgunluguna anlam verememisti.
Nereden bilecekti bugün ayrilik çanlarinin çalacagini...
Besiktas a geldiklerinde bir cafede oturdular.
Genç kiz anlamisti sevgilisinin kendisine bir sey söylemek istedigini.
Bana birsey mi söylemek istiyorsun diye sordu.
Genç adam gözlerini kaçirarak Evet dedi. Genç kiz heyecanlanmisti, biraz da sinirlenerek söylesene, ne diye bekliyorsun dedi. Genç adam içini çektikten sonra Sence biz nereye kadar gidecegiz? diye sordu. Genç kiz,Bunu sorma geregini niye duydun? diye yanit verdi. Genç adam söze basladi...
Birkaç ay önce aksam 23:00 civarinda sana telefon açip senin için yazdigim siiri okumak istemistim. Sen bana Sirasi mi simdi canim yaa, isin gücün yok mu? demistin.
Biliyormusun o an nakavt olan bir boksör gibi hissettim kendimi. Özür dileyip telefonu kapatmistim.
Daha sonra da bu siiri benden hiç istememistin. Geçenlerde hasta olup yataklara düstügümde arkadaslarimla birlikte sen de gelmis, Meral in Sen sanslisin, sevgilin sana bakar sözüne Isim yok da sana mi bakacagim, annen baksin demistin. Hatirladin mi?

DUYGUSALLIĞI SEVMEM...
Genç kiz, Biliyorsun ben duygusalligi sevmiyorum. Hem hasta bakici gibi göründügümü de kimse söyleyemez diye yanitladi.
Genç adamgüldü, Evet canim haklisin.Zaten olmak istesen de bu kalbi tasidigin sürece hasta bakici, hemsire falan olamazsin.
Genç adam devam etti... Bana simdiye kadar kaç kere sabahin erken saatlerinde güzel sözcüklerden olusan bir mesaj çektin? Hiç...
Hatta günün hiçbir saatinde çekmedin.
Duygusalligi sevmeyebilirsin. Ama sen seni seven insanlari da mutlu etmeyi sevmiyorsun.
Halbuki ben senin tam tersine kendimden çok başka insanlsarı mutlu etmeyi seviyorum.
Seni tanidigimdan beri her sabah, her aksam, her gece yani seni andigim her saat tatli bir mesajim vardi senin için biliyor musun? Seninle ben
AKLA KARA gibiyiz.
Genç kiz anlamisti, Yani ne istiyorsun benden sair olmami mi?
Genç adam tekrar gülümsedi içinden. Dün gece verdigi ayrilik kararinin ne kadar dogru oldugunu düsündü. Hayir dedi, Sair olmani istemiyorum. Olamazsin da...

BİZ AYRILMALIYIZ.
Ayrilirsak ikimiz için de en hayirlisi olacak. Genç kiz sasirmisti, Neden ama? Ben seni seviyorum. Senin de beni sevdigini saniyordum. Genç adam iç çekerek Hayir canim, sen beni sevdigini saniyorsun. Eger beni sevseydin simdi baska şeyler konusuyor olurduk dedi. Genç kizin gözleri yasarmisti.Genç dam cebinden çikarttigi mendili uzatti, genç kiz gözyaslarini silerek Sen bilirsin, umarim beni bir baskasi için birakmiyorsundur... dedi.
Genç adam Nasil böyle bir sey düsünürsün, senden baska kimse olmadi ve uzun zaman da olacagini sanmiyorum yanitini verdi.Genç adam ve genç kiz iki sevgili olarak oturduklari masada artik iki yabanciydilar.
Birkaç dakika sessizce oturduktan sonra Genç kiz, Kalkalim istersen dedi. Genç adam Ben biraz daha burada kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin diye yanitladi.
Genç kiz Tamam o zaman sana mutluluklar dilerim diyerek elini uzatti. Genç kizin sesi ve eli titriyordu. Genç adam, Istersen arkadas kalabiliriz dedive birbirlerine son kez sarıldılar.


'BEN DOGRU YAPTIM...'

Genç adam dogru yaptigina inaniyordu. Eve döndügünde yürümekten bitap birhaldeydi. Odasina girdi. Gece bitmek bilmiyordu. Sabah erken kalkip ise gidecekti, uyumaliydi. birkaç saat sonra uykuya dalmayi basardi.Sabah 7 de saatin ziliyle uyandi. Evden çikacagi zaman cep telefonuna bakti,mesaj ve 10 cevapsiz arama vardi. Yorgun oldugu için duymamisti telefonun sesini. Aramalar ve mesaj sevgilisindendi.
Heyecanla mesaji açti, sunlar yaziyordu:

SADECE ONLARI SEVMEYI SEVDIM,
HEPSINI ONLARSIZ YASADIM DA,
BIR SENI SENSIZ YASAYAMIYORUM,
BU ASKI TEK KALPTE TASIYAMIYORUM,
SANA YEMIN GÜZEL GÖZLÜM, BIR TEK SENI SEVDIM, VE SENI SEVEREK ÖLECEGIM,
ELVEDA BIRTANEM...


Genç adam sasirmisti. Onu tanidigi günden beri ilk defa siir aliyordu ve üstelik sabahin besinde yazmisti. Heyecanla onu aradi, telefonu yabanci bir ses açti. Genç adam Nalan la görüsebilir miyim? dedi. Ama karsisindaki agliyordu, hiçkira hiçkira hem de...
Ben onun annesiyim yavrum, kizim bu sabah intihar etti. Gece sabaha kadar birilerini arayip durdu. Sabah odasinin isigini sönmemis görünce girdim. Yavrum kendini asmisti....


YIGILIP KALDI...

Genç adam beyninden vurulmusa döndü. Bir gün önceki mide agrisinin ikikatini çekiyordu simdi. Oldugu yerde yigilip kaldi...
Birkaç ay sonra iki doktor konusuyordu hastanede. Doktarlardan biri digerine karsidaki hastanin durumunu soruyordu.
Doktor yanit verdi... Haaa o mu? Üç ay önce getirdiler. Kendisi yüzünden bir kiz intihar etmis. O günden sonra cep telefonunu elinden hiç birakmamis. Devamli bir seyler yazip birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim. O uyurken gönderdigi numarayi aradim. Numara 3 ay önce iptal edilmis. Gelen mesajlarda bir siir var. Bu adam duygusal mi bilmem ama
beni anladigim kadariyla siiri yazan çok duygusal biriymis...
 
Hafif sisli bir havada ve güneşin apartmanların arasından yeni güne merhaba dediği bir saatte, vapura doğru ilerleyen genç adam; jeton gişesinde, yaklaşık iki ay önce ayrıldığı kız arkadaşını görür ve titrek bir ”merhaba” ile konuşmaya başlar. Bu konuşmalar vapurda da devam eder. Adamın; “Hava o kadar da soğuk değil, dışarıda oturalım mı?” sorusuna, kızın “Olur” cevabı vermesiyle birlikte vapurun en üst katına doğru yol alırlar. Birkaç dakika havadan sudan muhabbetlerle geçtikten sonra, adam kıza bir sigara uzatır ve kendisine de bir tane alır. Daha sonra, genç adam birden lafa girer:

- Biliyorum, bu konuları daha önce hiç konuşmadık ya da konuşamadık diyeyim. Merak etme ama, “Neden ayrıldık biz” sorusunu sormayacağım. Sadece sana söylemek istediğim birkaç şey var, onları konuşmak istiyorum.

Genç kız; adama bakarak, “Evet seni dinliyorum, devam et” dedikten sonra adam, konuşmasına kaldığı yerden devam eder:

- Biliyor musun? Ayrıldıktan sonra, seni sigaraya benzetmeye başladım.

Kız, hiç tahmin etmediği, alakasız bir konuyla lafa girmesinin verdiği şaşkınlıkla, “Ne? Nasıl yani?” der. Adam, önce kıza uzattığı sigarayı ve sonra kendi sigarasını, çantasından çıkardığı çakmak ile yaktıktan sonra:

- Mesela bir tane sigara yakıyorum ve kül tablasına koyup izlemeye başlıyorum. Kül tablasına dökülen külleri gördükçe; anılarımız aklıma, her biri kül olup acılarıma dönüşüyor sonra. Arada bir elime alıyorum sigarayı ve içime çekiyorum seni. Kendimi zehirlemek için; daha çok, daha çok çekiyorum. Bazen de anıları döküyorum kül tablasına. “Sen zehiri” hoşuma gidiyor, içimi acıtıyor, vazgeçemiyorum; içime çekmeye devam ediyorum. Ağzımdan çıkan her dumanda, ayrılırken bana bıraktığın; son bakışının silueti beliriyor. Her sigaranın oldugu gibi, senin de sonun yaklaşıyor. Ve ben yavaş hareketlerle; ne zaman seni söndürmek için, elimi götürsem kül tablasına, aptalca bir umutla “Nolur yapma!!” diyeceğin zamanı bekliyorum. Ama hiçbir zaman duyamıyorum sesini. “Ve işte bitirdim seni” diyorum. Hayır hayır kendimi kandırıyorum galiba, “Seni böyle bitiremem” diyorum sonra. Ama bakıyorum kül tablasına; evet! Sen oradasın, evet! Anılar orada. Ancak, elimde hala kokun var. Yıkasam da, hiç çıkmayacak bir koku. Anlıyorum ki; bu sigarada, senin çok az bir kısmını bitirmişim. Senden bağımsız bir sen, hep içimde yaşıyormuş. Ve anlıyorum ki, sadece sönüyorsun. Seni ateşleyecek bir “Ben” bekliyorsun sabırla. O “Ben”, çok da bekletmiyor seni. Bir daha yanmaya başlıyrsun. Aniıar,acılar yine bitiyorsun. Yeniden yanıyor ve bitiyorsun. Bu hep böyle devam ediyor; sonunda alışkanlık oluyorsun.

Genç kız anlatılanları dinlerken tarif edilmeyecek bir duygu yoğunluğu içindeydi. Bir yandan, birisinin bu kadar acı çekmesine üzüntü duyarken; diğer yandan da, kendisinin hala unutulmamış olmasından, haz alıyordu. Aslında kendisi de unutamamıştı genç adamı. Kendi isteğiyle ayrılmıştı ama; sevmediği ya da artık bir şeyler hissetmediği için değil, en yakın kız arkadaşının da, o insana karşı bir takım duygular beslediği için gerçekleşmişti bu ayrılık. Bunu; ne erkek arkadaşı, ne de en yakın arkadaşı biliyordu. Erkek arkadaşına, “Bu ilişkide bir şeyler eksik, ben daha fazla sürdüremeyeceğim, ayrılmalıyız.” diye bir mesaj atarken; kıza, “İlgisiz bir sevgili olmaya başlamıştı günler geçtikçe; çok bunalmıştım. Ve bir gün onu, başka biriyle sarmaş dolaş gördüm. Bu yüzden ayrıldım.” demişti. Böylece, hem erkek arkadaşından, kendine göre, makul bir sebeple ayrılmış; hem de arkadaşına, erkek arkadaşını kötüleyerek, ondan soğumasını sağlamıştı. Kendisinin çok acı çekeceğini bile bile, arkadaşını kaybetmemek için, böyle bir yalanlar zincirine başvurmuştu. Artık hayatını, bu yalanlara göre düzenlemeliydi. Bu yüzden; bu karşılaşmalarında duygularını bir tarafa bırakıp, mantığı ile karar vermek zorundaydı. Geri dönüşü yoktu ve kız da bunun farkındaydı. Bütün ayrıntıları, olası bir karşılaşma için düşünmüştü daha önceden. Adamın anlattıklarını dikkatlice dinliyor ve sözünü bitirmesini bekliyordu. Ve adamla göz göze gelip, “Bitti, bu kadardı!” dermişçesine bakmasından sonra, kız konuşmaya başladı:

- Açıkçası bu söylediklerin, hiç beklemediğim şeylerdi. Benim, bu açıklamalarına bir yorum yapmamı bekleme. Çünkü bunlar senin kendi düşüncelerin. Her biten ilişkiden sonra, yaşanabilecek duygulardan bu anlattıkların. Şunu söyleyebilirim ama yaşadığımız ilişkide, elimden gelen fedakarlığı gösterdiğime inanıyorum. Seni hiçbir zaman suçlu görmedim, her şey benden kaynaklıyordu. Sonuç olarak, bir şekilde bu ilişki yürümedi ve bitti. Bu kadar basit.

- Bu kadar mı yani?

- Evet...

Genç adam şok olmuştu. Belki, daha ılımlı bir yaklaşım bekliyordu kızdan. Ancak, kesin ve kararlı konuşmuştu kız. Hiçbir umudun kalmadığına, kendini inandırmaya çalışıyordu. Vapur yanaşmıştı iskeleye. Tek bir kelime bile konuşmadan vapurdan indiler. İskelenin sonunda; genç kız, adama sarılarak “Hoşçakal” dedi. Ancak adam, ayrılırken ne sarılmıştı kıza, ne de bir kelime çıkmıştı ağzından. Bir heykel gibi duruyordu kızın karşısında. Kız da, bir tepki gelmeyince; hızla uzaklaşmayı tercih etti. Arkalarına bile bakmadan ayrıldılar.

Kız, işyerine ulaştı. Yerine oturduktan hemen sonra, cep telefonuna bir mesaj geldi. Mesaj, eski sevgilisindendi ve şöyle yazıyordu:

“Hep bu karşılaşmayı ve sana sigara hikayesini anlatacağım günü beklemiştim. Ve o gün, gözlerimin içine bakıp; söyleyeceklerine göre, hayatıma bir yön çizecegime...”

Genç kız, bu mesajdan hiçbir anlam çıkaramamıştı. Bu mesajı düşünürken; bir mesaj daha geldi:

“... kendi kendime söz vermiştim. Bugün duyduklarım; beni hayal kırıklğına uğrattı ve ben kararımı verdim:”

'sigarayı bıraktım'..

alıntıdır
 
İstikLaL Caddesi
Sana sımsıkı sarılmak istiyordum...bir kez görsem,bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden,sevginden vazgeçmek...
Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye , galiba böyle de başarabilirim...?Ama eğer hissedersen hayatından çekildiğimi bana sana geri dönmemem için şans dile ?
Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen , tek yapabildiğim yazmak olduğundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere , seni beynimde,içimde bitirerek yazıyorum,yada bitirmek isteyerek...
Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden ,sevginden vazgeçmek istiyorum....Yine senden habersiz...
Ben seni severken de senden habersiz sevmiştim. Belki de kendimden bile habersiz.
Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim.
Kendimden ve senden habersiz ?HERŞEYİM? olmuştun sen... öyle ya sen bir taneydin; eşin benzerin yoktu yeryüzünde,yoktu senden daha güzel güleni.
Yaşanmamış ve yaşamamış olsam bile sen özeldin. AŞK özeldi...
Yağmurda aşk başkadır diyenlere gülüyordum ama bende yağmurda üşüyen ellerini severek başladım seni sevmeye...
Aralık tı... İstiklal e hiç o kadar güzel yağmur yağmazdı...
önce aldırmadım seninle güzelleşen herşeye...Sonra tüm parfümeri dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım seni deli gibi özlediğimi...
Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın ... ve ben her seferinde en baştan başladım.
Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok. Ben senden vazgeçmek istiyorum!
Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum. Sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek , ismini duyduğumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum.
Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen... zaten kolay ne vardı ki benim için? Sanki seni öldürmemle sevmem arasında hiç bir fark yoktu.
Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım.
Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek ,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek,saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak,bir sabah gözlerimi açtığımda yanımda seni bulmak isterken ,sen sevgimle utanmamı sağladığın için galiba gerçekten ?BİRTANEYDİN?!
İşte bu yüzden imkansızlığına hep inandım!
Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever olduğumda,sen benim herşeyim olduğunda ben senin için hiç yoktum!
Bu yüzden yalnızlıklarım,ağlamalarım,özlemlerim canını hiç acıtmadı.
BENİM TARAFIMDAN SEVİLMEK BELKİ DE HAYATINDA ÖNEMSEYECEĞİN EN SON ŞEYDİ...
Sen beni hiç sevmedin!
Ben seni seviyorum dediğimde Seni Seviyordum!
Ben seni özlüyorum dediğimde Seni Özlüyordum!
Ben senin için ölürüm dediğimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...

Ve şimdi senin hayatından gidiyorum...

Ne zaman aralıkta bir yağmur yağsa,
ben İstiklal de olacağım,
ne zaman bir parfümeriye girsem
hala kokunu arıyor olacağım.

Ben kaybettim...
Sen kazandın!
Artık sesimi duymayacaksın...

Sana sımsıkı sarılmak istiyordum , kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Gelmedin!
Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...

Ben artık gidiyorum balım...

Eğer hayatından çekildiğimi hissedersen ,bana sana geri dönmemem ve seni yeniden deliler gibi sevmemem için şans dile...
ve lütfen Aralık ta yağmur yağdığında İstiklal e gelme...
 
........................................AŞK HİKAYESİ .............................................

Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.

Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.
Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.
Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.
Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.
Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.
Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!",
Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş.
Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim."
Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var."
Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış.
Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."
Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş.
Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş:
"Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş.
"Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk.
Bilgi gülümsemiş:

"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir…"
 
Uluçınar Köyünden 3 dönümlük bir bahçe satın almaya karar verdim.
İki odalı bir bağ evinin olduğu bu bahçenin her yanı çim, çiçek ve meyva
ağaçları ile doluydu. Kiraz, dut, şeftali, erik. Menekseler, güller, kasımpatılar...
Evi satan kişiyle tüm bahçeyi dolaştık bir süre.
Birden "ne alaka" dedirtecek bir ağaç gördüm. Hurma ağacı. Bu yörede
hurma yetişmez ki. Marmara Bölgesinde ne işi var bunun?
Satıcı gülümsedi. Acı bir gülümseyişti bu.
"Yıllar önceydi" diye başladı anlatmaya.
"Hastalandım.Yataklara düştüm.Hastaneye kaldırmışlar beni. Ölmek
üzereyim. Sanırım ciğerimde kocaman bir yara. Doktorlar ümidi kesmiş.
Sevdiğim bir kız var. Bir gün çıkmış gelmiş hastaneye. Nasıl sormuş,
nasıl bulmuş. Konuştuk saatlerce. Ağlaştık. "Seni ölene dek beklerim" dedi.
Sonra tam ayrılık zamanı cebinden bir hurma çekirdeği çıkardı verdi. "Bereket
versin diye hep yanımda taşırım bu çekirdeği, senin olsun" dedi. "Baktıkça beni
an, seni beklediğimi bil ve tez iyileş."
O küçük çekirdek, hayata uzanan bir köprü oldu bana. Pijamamın cebinde
sakladım aylarca. Kimse bilmedi. Avucuma aldım. Ellerime değen kestane renkli
saçları oldu. Baktım. Zeytin gözlerini gördüm.
İstersen Mucize de sen bu olaya. İyileştim. Ölümü beklerken taburcu oldum. Bu bahçeye
geldim. Hurma çekirdeğini bahçeye diktim. Yöresi değildi. Mevsimi değildi.
Ama diktim. Tuttu. Filiz oldu. Fidan oldu. Ağaç oldu."
Adam biran Sustu.
Çekinerek sordum. "Ya sevdiğin kız?"
Gözlerindeki parlaklık yaş olup yanaklarına süzülürken, "o bir hurma
ağacı gibi dayanıklı değildi" dedi.
"Gelin oldu. Elin oldu.
 
Bu kadar mı? diyordu. Bukadar mıydı sevgimiz.
''Ya ne sandın seni sevdiğimi mi?'' (Kız telefonun başında yıkıldı birşey söyliyemiyordu, sessizce ağlıyordu)
Delikanlı;Niye konuşmuyorsun ağlıyormusun yoksa.Olsun güzelim bu da geçer senin bıraktığını söyleriz farketmez. Yoksa ben bıraktım diye mi ağlıyorsun? Değermi be kızım bu kadar küçük birşey için.
(Genç kız hıçkırıklarıyla ve boğuk sesiyle)
''Sersem sen ben ne farkeder Aşkımıza ağlıyorum sana değil!!
(Oysa genç bunları söylediğinde onu seviyorudu ama artık yapacak birşey yoktu bu sözlerin karşısında direndi gururu vardı. Gurur ve sevgi, ne kadar zıt iki kelime. Eee sonunda sevgi ağır bastı delikanlı soğuk bir elveda,Kız ise gururunu ayaklar altına alarak; SENİ SEVİYORUM diyebilmişti. Telefon kapanınca delikanlı düşündü.Ne yapmıştı oysa oda seviyordu. Sevdiğini itiraf etmek için son kez aradı fakat telefon cevap vermiyordu Kızın evine gitti. Kalabalıktı, şaşırdı. Acı bir sesle irkildi, içeride ağzından kan akan kızı gördü. Delikanlı yıkıldı Gözyaşlarını tutamadı, Kanlı dudaklarını öptü.''Uyan '' dediyse de uyanmadı. Bir ara gözü elindeki kağıda ilişti.Boğuk gözlerini silerek okudu;


''TÜM SEVENLERE VE SEVEMEYENLERE İBRET OLSUN'' Diyordu
 
Fedakar Anne

Bebegimi görebilir miyim?" dedi yeni anne. Kucagina yumusak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeginin minik yüzünü görmek için kundagini açti ve saskinliktan adeta nutku tutuldu!Anne ve bebegini seyreden doktor hizla arkasini döndü ve camdan bakmaya basladi. Bebegin kulaklari yoktu...Muayenelerde, bebegin duyma yetisinin etkilenmedigi, sadece görünüsü bozan bir kulak yoksunlugu oldugu anlasildi.Aradan yillar geçti, çocuk büyüdü ve okula basladi.Bir gün okul dönüsü eve ko sarak geldi ve kendisini annesinin kollarina atti.Hiçkiriyordu... Bu onun yasadigi ilk büyük hayal kirikligiydi; Aglayarak "Büyük bir çocuk bana ucube dedi..."Küçük çocuk bu kadersizligiyle büyüdü. Arkadaslari tarafindan seviliyordu ve oldukça da basarili bir ögrenciydi.Sinif baskani bile olabilirdi; eger insanlarin arasina karismis olsaydi.

Annesi, her zaman ona "Genç insanlarin arasina karismalisin" diyordu, ancak ayni zamanda yüreginde derin bir acima ve sefkat hissediyordu.Delikanlinin babasi, aile doktoru ile oglunun sorunu ile ilgili görüstü; "Hiçbir sey yapilamaz mi?" diye sordu.Doktor "Eger bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapilabilir" dedi.

Böylece genç bir adam için kulaklarini feda edecek birisi aranmaya baslandi.Iki yil geçti bir gün babasi "Hastaneye gidiyorsun oglum, annen ve ben, sana kulaklarini verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sir" dedi.

Operasyon çok basarili geçti. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatinda büyük basarilar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu.Yillar geçmisti, bir gün babasina gidip sordu:
"Bilmek zorundayim, bana bu kadar iyilik yapan kisi kim? Ben o insan için hiçbir sey yapamadim... Bir sey yapabilecegimi de sanmiyorum" dedi

Babasi, "fakat anlasma kesin, su anda ögrenemezsin, henüz degil..."

Bu derin sir yillar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açiga cikma zamani geldi... Hayatinin en karanlik günlerinden birinde, annesinin cenazesi basinda babasiyla birlikte bekliyordu.Babasi yavasça annesinin basina elini uzatti; Kizil kahverengi saçlarini eliyle geriye dogru itti; annesinin kulaklari yoktu.

"Annen hiçbir zaman saçini kestirmek zorunda kalmadigi için çok mutlu oldu" diye fisildadi babasi "..ve hiç kimse, annenin daha az güzel oldugunu düsünmedi degil mi?"

Gerçek güzellik fiziksel görünüse bagli degildir,ancak kalptedir!

Gerçek mutluluk, gördügün seyde degil, asil görünmeyen yerdedir...

Gerçek sevgi, yapildigi bilinen seyde degil, yapildigi halde bilinmeyen seydedir​
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst