Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Gelişinin bir gidişi olduğunu bile bile seviyorum seni…
Bir başka güne uyandım bugün…Penceremin perdesini araladım usulca…İçimi sardı yokluğun…
Gözlerime doldu sana dair izler…Açtım pencereyi hızla…Ve saçlarımı savuran rüzgara anlattım seni…İçimi kasıp kavuran sessizliğe rağmen senli cümleleri boğazıma dizdim birer birer…Ve yine yuttum sensizliği…
‘Gelecek’ dedim ‘gelecek’… O an seni sensizliği ve yine seni yaşadım…Düşündüm saatlerce…Saklandım yüreğimin kıyısına…Ağladım sessizce… Sana ayırdım bugünü… İlgi bekleyen bir çocuk gibi sığındım gözyaşlarımın her bir damlasına…Kandırdım kendimi hayallerime aldanırcasına…
Ve yine sevdim seni kendi içimde…
Gün bitti sen bitmedin…Uyumak istemiyorum artık…Her gün bitimi seni kaybediyorum kendimde…Yok oluyorsun ansızın…Kendimi anlamsız hissediyorum o an… Ve yine sabah oluyor…Yeni baştan yaşıyorum her şeyi…
Her gün sensizliğe başlamak beni bu denli çaresiz kılan…
Varlığına seni sığdıramıyorken yokluğuna seni sığdırmak bana dokunan!
Bir gidişe adını yüklemek canımı acıtıyor…
Sen bir kere gidiyorsun ben her gün bitiyorum…
Yüreğimden uzaklara attığın her adımsa kalbimin feryadı…
Şimdi kapasam gözlerimi...Uyusam...Gözlerimi açtığımda seni bulsam yanımda...Hiç gitmesen...
Anlasana !
Gelişinle hayat bulan gözlerime gidişini izlemeyi yakıştıramıyorum...
Bir hayalden ibaret özlemlerim…Yastığıma başımı koyduğum da sadece sen'li hülyalara bırakıyorum ruhumu... Dışına çıkılması zor bir yol gibisin…Çıksam düşeceğim sanki uçurumundan…
Oysa yoksun varlığımın sınırlarında…
Anladım ki sen kolaylaştırdıkça anlamını ben zorlaştırıyorum seni…Oysa basit bir oyunsun beynimin içinde karmaşaya sebep olan.
Ve karmaşık olan sen değil sensizliği anlamak…
Hangi kelime hangi cümle sensizliği anlatabilir ki ?
Düşünüyorum da düşünecek bir şey yok özünde…
Varlığının yerine yokluğunu kabullenmeyi öğrenmeli avaz avaz…
Bir sensizliği bir de yalnızlığı yaşayabilmeli içimde ki sesliliğe rağmen…
Oysa
Bıraksam çığlıklarımı terkini sindirecek suskunluğum…
Bu yalnızlık suskunluğuma eşit olacak sensizliğe giden her adım da…
Biliyorum kendimi kandırıyorum zamana karşı…
Ve bilmek bahane değil ‘bana’…
Benim hayallerim senin unuttuklarındı. Benim heveslendiklerim senin bıktıklarındı. Hiç önemli olamadılar senin için. Aynı benim gibi. Bildim bunları hep. Bilmemezlikten geldim.
Bilmemezlikten gelmek daha kolaydı. Daha acısızdı.
Ne yaşadığımın değil ne yaşattığımın önemli olduğunu bilmedim onun için. Beklediklerimin asla gelmeyeceğini bilmedim. Senin için hiçbir zaman önemli biri olmayacağımı bilmedim. Bilmemek daha kolaydı.
Seni severken öğrenmemek daha az canımı yakardı.
Öğrenmedim.
Öğrenmeyecektim.
Öğrettin.
Meğer ne boş heveslere kapılmışım
Sen neymişsin ben kendimi ne sanmışım
Ben deli gibi seni severken sana adarken yüreğimin her zerresini aldığım her nefesi senin için alırken ve sen bunları görmezden gelirken bunları bilmek sonum olacaktı. Sen beni görmezden gelirken ben bildiklerimi unutmaya çalıştım.
Ben unuttukça sen hatırlattın.
Sen hatırlattıkça bende azaldın.
Gözlerim açık gider sana doğru söylemezsem
Ben seni artık hiç sevmiyorum
Sen beni aşka layık görmedin senin kadar
Ben artık aşkı senden çok seviyorum
Sana duyduğum sevginin hiç bitmeyeceğini zannediyordun belki. Belki sen olmazsan yaşayamayacağımı sanıyordun. Belki ben de öyle sanıyordum ama geçti.
Unuttum seni sevmeyi.
Sana göre aşk laftan ibaret
Bana göre hayatın anlamı
Sen bu yolda böyle devam et
Aşk layık olanda kalmalı
Kor bir öfkedir suskunluğumun yanıkları…
Bir de bakmışsın üflerken sönmüş tamamen.
Ne zamandı ve nasıl oldu bilmiyorum
Acısı giderken hayatımdan hatırası kaldı dudaklarımda... Söylemekten bıkmadığım ve her daim andığım sevgim olarak kalacaksın. Kaç seferdir tarifini yapamadığım bir aldatmacaya adamışım kendimi…
Neydi bu diye sormaya cesaretim yok. Olmasın. Konuşacak ne halim ne kelimelerim var.
Bitti.
Soğuk bir kıştan çıktı hüzün…
Ağır ve sert bakışları kaldı üzerimde. Yeşillenen doğaya bırakırken sessizliği nasıl zevkleniyor hayat. Mevsim değişti göç zamanı. Sen giderken kuşlara haber sal. Aşık olasım var. Yılmadan sevdamı bağırasım var. Özgür bir kanat olup onlarla gideceğim kapatıp kapılarımı arkama bakmadan.
Geçmiş öykülere son verip bir roman kapağına yazıyorum adımı. Sürüklenip giderken baharın ılık rüzgârında savrularak sana dokunuşlarım var sere serpe. Bir denizin kıyılarına çarparken dalga dalga yalnızlığım… Karaya vurduğumda bir oluyorum kollarında. Karşımda adam gibi bir adam... Duruşu sert geçmişe öfkeli ve olabildiğince sevda koparıyorken gönlü.
Gel de aşık olma…
Yanımdasın… Kızıla boyanıyor bulutlar. Maviye bakarken gözler çığlık çığlığa martılara karışır seslerimiz… Uzun ve sürükleyici bir sohbetti bizimkisi. Bölen sadece yağan yağmur oldu… Üstümüze düşerken damla damla sustuk… Damla damla göle döndü sevdamız...
Soluklarımız karıştı geceye. kara bir büyü gibi sardı düşlerimizi. Hayalini bile kurmaya çekindiğimiz bir zaman dilimindeydi aşkımız. Nazar değecek diye korku kapladı içimi.
Yalnız kalmaktan değil. Sen olmayacaksın diye korkarım yeni gelen günden.
Alışmışlığımı değil
Sevgimi götürürsün diye
Acısına sarmayayım hasretimi diye
Asi bir öfkeyle kaplamasın özlemlerimi sevdam.
Ötesinde kurduğum hayallerim yıkılmasın diye korkularım…
Yine de umutsuz değilim.
Sessiz bir çığlık olup biterim yanında biliyorum…
Bekle beni sevgilim uzakta bile olsan …
Geliyorum
"Geceydi...
Seni bana ; beni hayata bağlayan..
Az sonra tükenecek zaman..
Gece yollarını ayıracaktı gün'den..
Gözleri buğulu bir biçimde..."
..O yüzden hüzünlüydü gece..Gün'düz ise; güneşini artık eskisi gibi göstermiyordu. Bulutların arasında gizler olmuştu...
Bir sabah uyandığımda.üşlerimde yer alan uçurtmadan gökyüzüne salınmıştı bir tane..İçinde mutluluk barındırankırgınlığın yitik düşleri kucağındamasumane sevgiler barındıran uçurtma...
"Biraz tebessüm etmeyi bekliyorlar..
Bulutlar arasında bin bir tane rengârenk düşsel uçurtmalar..
Düşmeyi bekliyorlar...
Senli düşüşlerinin çığlıklarında ki sahneme ve dilime..."
Gelişleri özlemek...Sonra aynanın karşısına geçip sensiz cümlelerde seni aramak..Yalnızlığı senin varlığınla körüklemek..Ve Hayal etmek senli sahnelerin tozunu..Hissetmek teninin kokusunu..Sadece seni dilemek...
"Arıyorum şimdi ayak izlerini geçtiğin topraklarda..
Olmadığımız biz[li] gösterilerde..
Şimdilerdeisyanlardaki yüreğimde..
Sana dair senaryoları kabul etmeyeceğim..
Sahneme..."
"..Bu sefer ki Oyunumda yer vermeyeceğim bakışlarına tenine ve nefesine..."
Gözlerindeki beni hatırlamayacağım..
Ya da ellerime yağan karı eritmeni..
Üşütmeyecek yokluğun artık beni..
Şehri'ne gelmeyeceğim..
Dokunmayacağım hasret kokan tenine..
Almayacak artık kalemim ve kâğıdım seni..
Hiç bir kareye..
Yazılmayacak artık sana dair..
Hiç bir cümle..
Hiç bir kelime..
Hiç bir hece..
Hiç bir harf..
Hiç bir...
Hiç...
Bir hayal gördüm içimde canlanan .. Hissettim seni en yakından yada rüzgar esmesiyle hissettirdi seni bana .. İnan bilmiyorum .. Belki rüzgar sandığım Fırtınaydın .. Kuvvetliydi esmelerin .. Her çarpışında üşüyen yüreğimden belli değimliydi ki .. Yağmurdun .. İki kuvvetli çarpışan yürek arasında kalan şimşek gibi gönlüme düşen ılık bir yağmur .. yüreğimi ıslatan Durdukça yürekte kaynayan şimşekli fırtınalı bi yağmur işte .. Seline kapıldım ben senin .. Setlerim yıkıldı dayanamadı sürgününe .. Yağdırdığım yağmurlar taşıyor beni .. Yüreğinin bir köşesinden bir köşesine .. Şelale gibi çağlıyorum yüreğinin denizinde .. Köprüsü olmasın nehrimin .. Ne elle tutulsun nede gözle görülsün o köprü .. Sen kendin çiz köprümüzü Gözlerimden yüreğine .. Bende üstü umutla süslenmiş ipimi bağlayayım yüreğimden yüreğine … Bırak İzin ver ..
Esir olayım sevgine ..Uyku nedir bilmeyeyim girmesin gözüme ..
Haram olsun bana sensiz uykular Sensiz olduktan sonra uyumayayım hiçbir gece .. Seni düşünmekten tek bi kere bile kapanmasın gözlerim .. Veya uyuyayım .. Seni bırakmaktan değil bu sefer .. Düşlerime seni katmak için kapansın gözlerim .. Seni göreyim seni tekrar tekrar seveyim düşlerimde ..
Yine seni özlediğim bir gece katmıştım seni düşlerime ..
Senle uyumustum yine geceye ..
Karanlıktır benim düşlerim ve yine karanlıktı o gece .. Görememiştim o yürüdüğüm köprüyü .. Kaymıstım geceden .. Ve düşmüştüm geceye .. Kalktım tekrar .. Sıkıca bağladım umut dolu ipimi yüreğine .. Tekrar çıktım köprüye .. yine karanlıktı yine yalnızdım koskoca gecede .. Karanlıkta her yerim düşlerim .. ama inanmıştım bu sefer sevgine sana geleceğime ..
Biliyormusun ..
O gece seni gördüm ben .. Aydınlattın önümü .. Seni gördüm ışık diye .. Sana bundan dolayı güneşim diyorum işte .. Işığımsın gecede parlayan ay yıldız sensin .. O gece ışık oldun önüme .. Düşmedim köprüden … Ve seni kattım düşlerime .. Düşlerimdeki de sen düşüme seni katmamı yardım edende sen .. Senle dolu bi denklem kursam inanki çözemem .. Sayende akmıştım işte geceye .. Çözmedim İpimi geri geleyim arada bi yüreğimi susturayım diye .. Girmiştim ya yüreğine güüneşim .. Kalayım tamamı hep yüreğinde .. Yüreğin olsun mezarım Gözlerin olsun kefenim bakışların sarsın beni ve toprağım olsun yüreğim .. Üstüme dikilen çiçekte aldıgın her nefes olsun gül yüzlüm .. Sonra toprağa Dökülen su da sözlerin olsun .. Konuş konuş ki beni yüreğinde susuz bırakma .. Gülümü sula ..
İşte bu gece de böyle seni katacağım düşlerime ..
Karşımda gördüm seni yine bakıyordum bana inci gözlerinle ..
Uzandım
Tutacaktım
Kayboldun!
Bu kaçıncı gece böyle sürüp giden … İnanki bilmiyorum .. Saysaydım Kafayı yerdim heralde .. Hem bosver iyiyim böyle ..Her sabah kendime söz verip "geçti artık bu hal" diye her gece Senle geçirdiğim gecelerin hesabını tutmak istemiyorum .. İstediğim şey sensiz geçen gecelerin hesabını tutup senle oldugum zamanlarda acısını fazlasıyla çıkarmak .. daha fazla sevda ekmek yüreğime daha fazla bakışı hapsetmek gözlerime ..Bugün seni düşlemeyeceğim düşünmeyeceğim diyorum bazen ..
başımı yastığa koyduğumda dönüyorum sözümden...
Ben ne Kadar söz versemde dönüyorum sözümden .. Bugün senle uyumayacağım dedim gün lerden bir gün ..
Dedim... Uyudum Uyandım ..
Ama ben yinede düşlerimde seni gördüm .. Yine seni düşündüm yine seni özledim .. Ve yine sabahki kalktığımda sensizliğin acısı hala aynıydı ..
Dilimde yakıyorum düşünmeyeceğim sözlerini .. Düşüneceğim düşleyeceğim .. Ne kadar düşlemem seni desemde elimde değil ve düşlememe hiçbişey engel değil olamazda ..
Sen yüreğinde zindan et beni ben hapsettim çünkü kendimi yüreğine .. Ceezamıda ver en ağır olanından en büyük cezayı ver bana .. Müebbet olsun cezam .. Ve izin ver bana .. Bu gecede dğşleyeyim seni .. Yine akayım geceye .. Beni düşürme .. Işık ol yine geceme .. izin ver seni Bu gecede özleyeyim .. İzin ver bu gecede seveyim ..
Dolmasın Köprümün Suyu ..
Sensiz Gecem Olmasın ..
Her gece gireceksen Gönlüme ..
Varsın sabahlar olmasın ..
İyiki varsın gülüm ..
Seni seviyorum ..
Bu gece de senleyim senle uyuyorum ..
Bazende daha iyi kalkmak toparlanmak eskisinden daha diri olmamaktır ruh için.Elbet beden düşecek toprağa tıpkı bir yaprak gibi.
Bir kıvılcım gibi söner bedenler.Elbet bedenler toprak olur.
Ya düşen yürekse ve ruhumuzsa ne olur?
Yaşamın pırıltılarında esir ettiğimiz sımsıkı tutamadığımız yüreğim ne olurah yürekler ne olur?
Tutabilmek hayatı ve tutunabilmek biryerlerebirşeylerin ucunda olsa... Sımsıkı tut yüreğini ki tutundum diyebildiğin birşeyin olsun. Her insanın en çok aşina olduğu kadar bir o kadar uzak olduğu menzil değilmidir yüreğimiz ?
Ne kadar ara verirse versin insan. birşeye ara vermemeli yüreğine onu hep sıkıca tutmalı ve tutunacak bir yer bir liman aradığında içinde bulmalı onu
coşturmalı değil mi çağlayanları?
Açtırmalı tüm lalelezarları yüreğinde.
Sıkı tut yüreğini hem de sımkısı kaçmasın .
Niye sıkılıyoruz ki ?
Neden hezeyanlar neden yüreğimizde med-cezirler ?
Galiba tutamıyoruz/tutunamıyoruz hiç bitmiyor yürek fırtınasıda ondan.
Ne ümitler saklıyorum içimde ve de son nefese kadar saklayacağım ben.
Ümit o ki; hiçbir çile ve zorluk ruhu yıpratmasın yolundan alıkoymasın.
Bedenimiz elbet eskir pörsür. ya ümitlerimiz hayallerimiz ve tabi ki sıkı sıkı sardığımız sarıldığımız yüreğimiz?
Sıkı tut yüreğini;
Çık onunla çimenler üzerine.
Katıl sende hayallerindeki mavi turlara
Savaş Don-Kişotlar gibi yeldeğirmenleriyle
Dal seyrine sevgilinin gözlerinde maviyle tüllenen enginlere...
Koş işte yüreğinle tut ellerinden yürüt onu çocuklar gibi...
Seherlerle uyan yalvar Allah''a en güzel esmalarla ve içten dualarla.
ilahi mesajlarla açılsın kalp barajların.
Potansiyele dönüşsün içindeki tutkuların arzuların...
Dostlarla oldost ol herkese ve herşeye. Sevgiliyle ve en sevgiliyle muhabbetler et. Yüreğinin çare-i yeganesine hem dem ol.
Mideni düşündüğün kadar onu da düşün besle büyüt en lahuti manalarla.
Yorgunluk dermansızlık belirir çok zamanüşünemez insan farkedemez neyi kaybettiğini ve kaybederken neleri yitirdiğini...
Ruhu sıkı tutmalı ki düşmesin!
Mühim olan o çünkü...
Ve bir papatyanın düşen yaprakları sana ;
düştümdüşmedim der gibi :
Ben seni tutuyorum düşmeyesin diye sönmez ümitler dolduruyorum içine…
Pörsümez sevinçler dipdiri hayallerle...
Nede olsa benim yüreğimsin yine de söküp atamam seni!
Sıkıca tutarım düşürmem seni bir daha söz...
Biliyorsun ben sensiz asla yapamam.
Uzak bir ülkesindeydin hayatın… İlk kez benimkinden sıcak bir iklimin kollarında kimbilir hangi efkârın büyüsünde acı dolu ayinler düzenlemekteydin düşlerine; kim bilir hangi yürek atışıyla terliyordu avuçların…
Ben ıssız deniz kenarlarına taşlar biriktiriyordum sessiz fırtınanın sözsüz acı dalgalarıyla... "Yenilgiler yalnız yaşanır" dı ve sen yine kendine has bir terk edişle her zamankinden elzem yoktun!
Üşüyordum...
Sonbahardı...
Son!bahar gibi kokuyordu...
Ama kısır bir doğurganlıkla bir kez daha kışı erken yağdırmıştık damlarımıza. Kimin ne kadar çok soğuduğu değildi önemli olan..birbirimize sığınıp ısınmaktansa yabanıl soluklarda bambaşka üşüyorduk. Birbirimizi cezalandırdığımızı düşünürken en çok da kendimizi acıtıyorduk... Zaman kaybetmek istiyorduk sanki "ne olacaksa olsun" du çabasızlığımız...
Kazanacak maçlarımız vardı ama kaybetmeye razı oynuyorduk; ve bu cüretkârlığımız intikam alıyordu daha uyuyamadan esir olunduğumuz kabuslarımızda…
Geçmişten bugüne tepmeye her an hazır eski[meyen] tecrübeler zembereğinden boşalmış ve yazık kabuğunu kaldırmıştı zar zor yunduğumuz acıların...
Çatlıyorduk en güçlü yerimizden... Farkında değildik kan kaybettiğimizin!
Öperiz ve iyileşir sanıyorduk!
İlk geceler kalbim ufkuna battı uysal salınışlarla. Çiğnemeden yuttum kırgınlığımı... "Uyurum ve geçer" di; hep öyle olmadı mı? Ama insanı uykusundan eden o sancılı hazımsızlık başladı...
Tek nefeste içime çektiğim bu rutin kabulleniş kronik astıma çevirdi kendini; ne zaman aklıma gelsen soluksuz kalıyordum!
Çaresizliğin öfkesi infilâk başkaldırısıyla kabarıyordu ciğerlerimde.
Her ağlayışım ayrı bir umudun ırzına geçiyordu her iç çekişte kanımı zehirliyordu yokluğun!
Seni düşünmek yoksunluğumu azaltmıyordu hiç ilk kez kendi sesimde yankı buluyordu yok olmuşluğ·um·un·umuz…
Sanrılarımdan silinmiyordu öfkemin rengi. Yaşamadığın bütün kışlar adına ayaza bileyerek yüreğini sokulduğun sessizliği sırtına sapla¤¤¤¤¤ arkamda gece bırakıp gitmeyi isteyecek kadar...
Gerçekten acı istiyordum.
Yapamadım.
Sessizlik gitmekle eküriydi nasılsa... Sustum… Severken susabiliyor da sevdiğini kasten yaralayamıyor insan. Hayatımı sensizliğin yüreğimi öfkemin hışmından seni can havlimden sakınmaya çalışıyordum. Ama unutuşla çaktığım tüm isyanlar bir bir çıkıyordu yerinden; sadece izi kalan eski yaralar da sızlıyordu ince ince. Kime baksa azarlıyordu gözlerim sana bilediğim bıçaklar başkalarının vücudunda kan buluyordu…
Ya bitmeliydi!
Ya bitmeliydin!
Yıllık iznimi aldım hayattan. Günlerce süren bir gece yarattım ikimize kapalı perdelerin ardında... Işıkları hiç açmadım içinde titreyen mumu yaktım baş ucuma... Haberin bile yoktu; seni harflerini göz dizimlerini yatırdım uykuya yasak yatağıma. Koca yudumlar aldım tek buzlu rakılardan ve kesif soluklar yıllanmış anılardan... Tutunmak lazımdı bize bir yerinden tutmalıydın beni. Dilimin ucundaydı gözyaşlarım; hani kendimi tutamayıp bıraksam yüzünü dökecekti o küçük kız…
Boğulacaktık!
O korkunç sessizlik beynimde kaçıncı kez yankılanıyordu hatırlamıyorum içimdeki çaresiz umuda bu kez sarılamayacak kadar uyuşmuştu kollarım...
"Senin adın 'aşk' dar ağacında bile gülümsemeyi bilen küçük kız" diye fısıldadı akvaryumdan sözsüz bir ses...
Balık olmayı bile beceremediğini reddettim; fırtınasız deniz mi vardı!…
Cam kırılınca başlamayacak mıydı hayat balıklara? Camı kırdım!
"Sevmek mi sevilmek mi?" diye sordu belki son bir kez daha içimdeki direniş…
_ _Perdeleri açtım rakıyı lavaboya cam kırıklarını çöpe döktüm balıkların suyunu değiştirdim; mumu söndürmedim seni uyandırmadım. Vazodaki gülü kurumaya mektupları hep kapanan bavuluma bıraktım. Balkona çıktım güneşin parmak uçları dokunmaya çalışıyordu geceme bir yerinden. Bir sigara yaktım omuzlarımda ürperirken sabah serinliği kafamı gökyüzüne yaslayıp "sevmek" diye bağıra bağıra ağladım. Özge bir dirilişle.. dün/doğdu; sen var oldun._ _
Sen penceresiz bir duvar / ben duvarsız bir pencere…
Öncesi denizdi / ötesi okyanusun bir adım gerisi…
Ama burası çok önemliydi. Marjlar ve boşluklar dahil satır aralarını da oku diye...
Burada susuyorum!
Peki niye mi yazdım bu satırları?
- Seni ne kadar sevdiğimi bir tek sen bil[iyorsun] ama seni sevdiğimi herkes bilsin istedim...
Peki kime mi yazdım tüm bunları?
- Uzak kıyıların lirik nefesine... Yüreği kaleminden bakışları sözlerinden daha derin daha benim olana...
Kim miyim?
- Hüzün rakımı yüksek her şehirde denizim her denizde mavi bakan kırmızı balığım...
--bazen dunyadan soyutlanıorum..
sanki damarımdaki kanlar cekilio^^
gece hic olmadıgı kadar sessiz
gece artıq olumsuzlerin gecesi...
o olumsuzler ise yasarken olumu tatmıs olanlar..
ama onlar hala aykta olum onları daha da guclendirio
onlar aslında olmuo her aksam yndn doguyorlar bir oncekinden daha guclu olarak iste onlar artıq hayatın acımasız asamalarından gecmis olanlar artıq acı onlara acı vermıo daha da guclendirio......
--Hiç bir şey istemem bir parça gülebilmek için ağlamak daha güüzeldir
rahatlar insan ne de olsa öyleyse gel sende bu karanlık ortama
--Kara kabus yine akşam yemeğinde bizde.
Karanlıktasoğukta belki ama sessiz we uzakta.
Yağmur mutsuz ay acı içinde.
Ağlıyorum belki ama yanlızlıkta çok çoook uzakta...
--Karanlık şart koşmuş yanlızlığı bana.Aynama baktım yine kimse yok.bi kız sadece ve bir kaç su damlası...dökülür yere kırmızı kan soğukta! kimin umrunda..??
--Rüzgar alır götürür beni sonsuz karanlığa.Canım yanar çığlıklarla.Ama hiç acı yok!Üzmez beni ağlamak?alışmış bedenim sonuçta!
Doğarken mi başladı benim son yolculuğum
Ondan mı öyle geçti o garip çocukluğum
Masallarla düşlerle beni hep aldattılar
Yaşadığım; en büyük yalandı biliyorum
Boşluğu kucaklardım uzatsam ellerimi
Düşsem diye beklerdi pusuda bir uçurum
Kol gezerdi çevremde acılar ölüm gibi
Ben ondan böyle kaldım ondan karardı ruhum
Yağmur mu yağmazdı ne tarlalar mı çoraktı
Neden hiç yeşermedi serptiğim onca tohum
Şimdi ölen bir şey var içimde azar azar
Ha söndü ha sönecek yıllar önce yanan mum
"Susmayın biliyorum ben bir yalan dünyada
Gürültülü yaşadım sessizce ölüyorum
Yiné dopdoLu qözLérim
sanki biLinmézin içindéyim vé sén yiné yiné yiné yoksun...
boqazım düqümLéniyor
néfés aLamıyor béynim ikiLémdé kaLbim çéLi$kidé
sus diyorum sus yüréqim sus kaLbim sus akLım sus béynim sus ..
susmuyor;
durmuyor; sürükLüyor qéçmi$Lérin én koyusuna doqru
tékrar tékrar tékrar sürükLüyor...
dayanamıyorum! bu acıyı kaLdıramıyorum
artık durduramıyorum qözya$Larımı susturamıyorum kaLbimi
bir çéLi$ki bir çéLi$ki daha yétér ..
daha né kadar ya$arsın bu yürékté daha né kadar acı vérirsin
daha né kadar yükLénirsin üstümé daha né kadar aqLarım ¿
sonu qéLdi artık.. YÜRéqİMİ SUSTURUYORUM..!!
Seni Özlüyorum
Çünkü güzel bir şey olduğu zaman onu paylaşmak istediğim kişi sensin.
Seni Özlüyorum
Çünkü herhangi bir şey beni sıkıntıya soktuğunda beni iyice anlayabilecek kişi sensin.
Seni Özlüyorum
Çünkü güldüğüm ve ağladığım zaman neşemi çoğaltan ve gözyaşlarımı yok eden kişi sensin.
Hafif bir yağmur ağlıyor benimle.
Bir deli rüzgâr saçlarımda yalnızlıktan üşüyorum.
Bulamayacağımı bile bile yine seni arıyorum...
Bir gül yetiştirdim adını aşk koydum bakamdım soldurdum
Yine bir gül yetiştirdim adını sevgi koydum bakamadım soldurdum
Yine bir gül yetiştirdim adını nefret koydum şimdi yaşatıyorum.
Kendini yalnız hissettiğinde elini yüreğine koy ben hep ordayım.
Tedavisi mümkün görülmeyen
''$izofren'' bir ''aşk''tı bizimkisi
Hangi doktora gittiysek
Ayrılık yazdı reçetemize
Ve ekledi
Hergün düzenli olarak
Ölünecek..
Doğarken mi başladı benim son yolculuğum
Ondan mı öyle geçti o garip çocukluğum
Masallarla düşlerle beni hep aldattılar
Yaşadığım; en büyük yalandı biliyorum
Boşluğu kucaklardım uzatsam ellerimi
Düşsem diye beklerdi pusuda bir uçurum
Kol gezerdi çevremde acılar ölüm gibi
Ben ondan böyle kaldım ondan karardı ruhum
Yağmur mu yağmazdı ne tarlalar mı çoraktı
Neden hiç yeşermedi serptiğim onca tohum
Şimdi ölen bir şey var içimde azar azar
Ha söndü ha sönecek yıllar önce yanan mum
"Susmayın biliyorum ben bir yalan dünyada
Gürültülü yaşadım sessizce ölüyorum"
YokLuğunun demindeayrılığın son perdesindeyim.
Bitecek birazdan aşk oyunumuz kapanacak sahnemiz...
Ve son selam seyircilere...Ardından veda zamanı...
!!!Üzülme!!!
Bir daha hiç dönmemek üzere gidiyorum
Garip bir hisle açtım bu sabah gözlerimi.İçimde tarifsiz bir korku vardı.Belki de gördüğüm rüyanın etkisinde kalmıştım.Bir an oturup düşündüm.Ya
bugün hayatımın son günüyse?Daha da korkuttu bu beni.Korkum ne ölmek nede yarını yaşayamamaktı.
Korkum;Dün gece gözlerimi sanaseni sevdiğimi söylemeden kapatmamdı!
Korkum;Gözlerimi son kez kapatırkenbu dünyada gördüğüm son şeyin sen olmama ihtimaliydi.
Korkum;Seni yalnız bırakıp gitmekti!
Korkum;Sana söz verdiğim gibi ömrümün sonunda dek her an yanında olamamdı!
Korkum;Seni doyasıya sevip öpemeden gitmekti!
Korkum;Benim yüzümden o güzel gözlerinden yaşlar damlamasıo büyük kalbinin acı çekmesiydi!
Korkum;Sana olan aşkımı yeterince gösteremememdi.Ama sonra düşününce buna üzülmedim değil bir gün bin yıllık ömrüm olsa ben sana bunu anlatamazdım kii…
Kalbimden gelen sesler(...)
Hepsi bir orman oldu!
Bir kibritle yol oldu´´
Ben sigara dumanının altında
Yana yana en sonunda kül oldum.
Sen kibritin hiç yanmayan ucunda
Birinin hayatından geçmiş oldun...