fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

Debresif

Bayan Üye
CANLI BİR TANIK, ARAZ ZEYNİYEV:BUNLAR İKİYÜZLÜ DEÐİL, BİN YÜZLÜ KRİSTALLERDİR
04 Temmuz 2009 .
*
*

*

*
Nurcular, topluluk olarak, duruma göre davranma anlayışını ahlaksızlık olarak görmez. Bu, amaca ulaşmak için izlenmesi gereken bir yoldur. Kişisel ilişkilerde Nurcular, çok cana yakın, açık insanlardır, ancak Nurcu olmayan insanlara karşı ihtiyatlı davranırlar
Araz Zeyniyev, Azerbaycan’da Gülen Cemaati içerisine girmek zorunda kalmış bir kişi. şu an kendisi Hollanda’nın Groningen Üniversitesi’nde Moleküler Mikrobiyoloji dalında araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Nurcularla birlikte yaşadığı dönemden gazetemize bir kesit sunan Zeyniyev, isminin açıklanmasında bir sorun görmedi. Kendi ismini saklasa da isterlerse onu her şekilde bulabileceklerini düşünüyor.
»Cemaatle ne zaman ve ne vesileyle tanıştınız?
1993’te Nahcivan, Azerbaycan’da açtıkları Özel Türk Kolejinde okumak için sınavlara girdim. Böylece kendilerini ‘hizmet’ diye isimlendiren nurcularla tanıştım. Kendilerini ‘nurcu’ diye anmayı tercih ederim.
»Cemaatle ilişkiniz kaç yıl sürdü?
Yaklaşık 4 sene sürdü…


»Işık evlerine gittiniz mi?
Nurcular kendileri bu evleri ‘ışık evleri’ değil, ‘hizmet evleri’ diye anarlar. Evet, bu evleri çok gördüm ve kesintisiz olarak yarım yıl gibi bir süre yaşadım. Hizmet evleri dışında ana mekânları okul yurtlarıdır. Ben daha çok bu yurtlarda kaldım.
»Nasıl bir örgütlenme stratejisi izliyorlardı?
Her evde bir ‘abi’ vardır. Bu abiler de mahalledeki ‘bölge imam’larına hesap verirler. İmamların üstünde daha ‘büyük abiler’ dedikleri insanlar vardır. Bu insanlar genellikle yerli esnaftır. Bu insanlar maddi destekte bulunurlar. Daha yukarısını çok bilmiyorum. En başta malum insan var tabii. Okullarda da örgütlenme benzerdir. Yurtlarda ‘belletmen’ denen ‘abi’ler vardır.
»Cemaat içinde ve dışında tarzları farklı mıydı?
Ben Nur cemaatini topluluk olarak şöyle tanımlarım: İkiyüzlü değil bin yüzlü kristaller. Ve bu duruma göre davranma anlayışını topluluk olarak ahlaksızlık olarak görmezler. Bu amaca ulaşmak için izlenmesi gereken bir yoldur. Kişisel ilişkilerde nurcularla çok cana yakın, açık insanlardır. Ama nurcu olmayan insanlarla çok ihtiyatlı davranırlar.

»Siyasi partilerle ilişkileri var mıydı?
O zamanlar belirli bir partiye organik bağları olduğunu izlenimi edinmemiştim. Ancak şöyle bir genelleme yapmak mümkündür. Nurcular sağ, milliyetçi, tutucu parti sempatizanlarıdır. Siyasi anlayışları pasiflik olduğu için organik bağdan kaçınırlar. Öte yandan AKP’nin çıkışı ile birlikte bu partiyle güçlü bağları olduğunu kimseye sır olmadığını düşünüyorum.
»O evlerden yetişen gençler için iş imkânı, kariyer planı gibi olanaklar var mıydı?
Nurcular için en büyük ‘sevap’, iyi bir Nurcuya iş imkânı sağlamaya çalışmaktır. Dershane, okul, üniversite, yurtlarında çalışanlar büyük çoğunlukla iyi Nurculardır. Mesleki yetenekleri çok önemli değildir. İyi bir nurcu olması en önemli kriterdir. Onların deyimi ile ‘mübarek insan’ olması önemlidir.
»Maddi kaynakları neydi? Öğrenci cemaati içinde ekonomi nasıl sağlanıyordu?
Önce de belirttiğim gibi ana kaynağın geleneksel tutucu, dindar dünya görüşüne sahip esnaf olduğunu düşünüyorum. Ama büyük kaynak sağlayan çok büyük iş adamları da var. Bir de para toplama toplantıları vardır Nurcuların. Olimpiyatlara katılan, başarılı öğrenci adıyla beni lisedeyken böyle bir toplantıya götürmüşlerdi. İlk önce uzun uzun Nurcuların yaptığı hizmetlerin ne kadar kutsal olduğundan dem vurulur, sonra da bahşişler toplanır. Evinin, pahalı arabasının anahtarını verenlerin hikâyesini duydum.
»Özellikle üniversite seçiminde seçtikleri bir okul var mı?
Özel bir üniversite seçip oraya toplanmak istediklerini zannetmiyorum. Amaçları en iyi üniversitelere gitmektir. ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi bu durumda gözdeleri olmakta… Ama Bilkent’te çok Nurcu olduğu anlatılır. Onun için Bilkent’in isminin Nurkent olarak değiştirmek gerektiği esprileri yapılır.
»Daha sonra cemaatle bağlarınızı niye kopardınız?
Hayat felsefeme, dünya görüşüme tamamen ters olduğu için. Ben Nurcuların içine iyi eğitim amacıyla girmiştim. Sovyetler Birliği ile Azerbaycan`ın çöken eğitim sisteme çok iyi bir alternatifi olarak görülüyordu. Hem Türkiye’den gelen nerdeyse aynı dili konuştuğumuz insanlardı bunlar. Ama kısa bir zaman sonra amaçlarının eğitimden çok dini, özelinde Nurculuğu yaymak olduğunu gördük. Eğitim sadece bir kamuflajdır. Daha sonra ücretsiz eğitim olanağı sağladıkları için içlerinde kalmak durumunda kaldım. Yaklaşık birinci seneden sonra buranın benim için iyi bir yer olmadığını düşünmeye başlamıştım, ama maddi olanaksızlıklar dolayısıyla nurcuların içinde kalmaya zorlamıştım.
»şimdi o geçmişinize dair neler hissediyorsunuz?
Hayatımın boşa geçirilmiş anlamsız yıllarından öte değil. Oysa çok güzel, içten insanlar da tanıdım.
»Anlatmak istediğiniz özel bir anınız, paylaşmak istedikleriniz varsa anlatır mısınız?
Biyoloji olimpiyatlarına katılmak için 3-4 kişilik bir grupla biyoloji öğretmenimizin gözetimi altında sınavlara çalışıyorduk. Bir gün öğretmen şöyle bir soru sordu, ‘Evrim hakkında ne düşünüyorsunuz.’ Biz de hepimiz bir ağızdan telaşla ‘Hocam, öğreniyoruz ama inanmıyoruz’ cevabını vermiştik. Bu genel olarak Nurcu düşünce tarzını yansıtır. Başarılı olmak adına prensiplerinden çok kolayca vazgeçebilirler. Başka türlü görünmekte pek bir sorun yoktur.
“Gülen’in örgütlenmesinde üniversitelerin önemli rolü var”
MUSTAFA PEKÖZ
BUGÜN üniversiteler bünyesinde 23 tane İlahiyat Fakültesi bulunuyor. İlahiyat Fakültelerinde 190 Profesör, 176 Doçent, 361 Yardımcı Doçent, 341 Araştırma Görevlisi bulunmaktadır. 23 İlahiyat Fakültesinde yaklaşık olarak 17.000 öğrenci eğitim yapıyor. Bu fakültelerde okuyan öğrencilerin ezici bir çoğunluğu İslamcı hareketlerin içerisinde yer alan ve hatta aktif destek sunan kesimleri oluşturmaktadır. Üniversiteler içerisinde çok önemli bir yer tutan İlahiyat Fakülteleri için birkaç saptama yapmak gerekir. İstisnalar hariç, İlahiyat Fakültelerinde görevli bulunan öğretim elemanlarının ezici bir çoğunluğu, İslamcı veya Türk-İslam sentezcisidir. Türkiye’de ön plana çıkmış akademisyenlerin önemli bir kesimi İslam’ın aynı zamanda bir düzen örgütlenmesi olduğunu hemen her fırsatta dile getirmektedirler. Özellikle fakülteler bünyesinde yayınlanan araştırma dergilerinde, bu politik analizlere sıkça rastlanılır. Bu akademisyenler İslam’ın toplumsal ilişkilerde egemen olmasını ‘bilimsel’ değerlendirmeler adı altında savunmaktadırlar. Bu nedenle İlahiyat fakülteleri, ‘inceleme ve araştırma’ yapan bilimsel kurumlar olmaktan çok, İslamlaşma faaliyetine destek politik merkezler olarak ele alınabilir.
Öğretim görevlisi, öğrenci ve fakülte sayısında sistemli olarak bir artış yaşanmaktadır. Yüksek Öğrenim Kurumu’nun (YÖK) almış olduğu karar gereği, 5 yıl içerisinde 4 yeni ilahiyat fakültesi daha açılacak. Bu fakültelerin açıldığı bölgeler, devletin politik tercihlerine göre özel olarak seçilmektedir. Örneğin, Kürt illerinde bulunan üniversitelerin tamamında İlahiyat Fakülteleri bulunmaktadır. Diyarbakır/Dicle Üniversitesi’nde, Elazığ/Fırat Üniversitesi’nde, Sivas/Cumhuriyet Üniversitesi’nde, Erzurum/Atatürk Üniversitesi’nde, Urfa/Harran Üniversitesi’nde, Van/Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde, Maraş/Sütçü İmam Üniversitesi’nde İlahiyat Fakülteleri var. Özellikle, Kürt toplumsal hareketinin geliştiği ve aynı zamanda mezhepsel çatışmaların yaşandığı bölgelerde, bunların açılmış olması tesadüfî bir durum değildi. Bu fakültelerin yüzde 30’unun Kürt bölgelerinde olması, devletin bu kurumlara yüklemiş olduğu görevlerle doğrudan ilişkilidir. Kürt toplumsal hareketini etkisizleştirmek için ‘çok cami yaptırılmasını’ öngören anlayışla, daha fazla ‘din fakültesinin’ açılmasını öneren görüş açısı arasında tam bir uyum var. Diğer bir ifadeyle bu fakültelerin devletin politik ihtiyaçlarına göre konumlandırılmış olması, dinin siyasallaştırılmasının bir başka boyutunu oluşturmaktadır.
Dünyanın birçok ülkesinden, ilahiyat eğitimini yapmak amacıyla Türkiye’ye gelen çok sayıda öğrenci bulunmaktadır. Örneğin Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesine “Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova, Bosna-Hersek, Arnavutluk gibi Balkan ülkelerinden, Ukrayna, Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Kazakistan, Moğolistan, Türkmenistan ve Nijerya’dan öğrencilerin getirilmesi” Gülen cemaati tarafından organize edilmektedir. Eğitim için Türkiye’ye getirtilen öğrencilerin bütün giderleri Gülen ekibi tarafından karşılanıyor. Ayrıca Türkmenistan Mahdumkulu Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi ile Sofya Yüksek İslâm Enstitüsü, Gülen cemaati tarafından kuruldu.
Gülen cemaati, son yıllarda özellikle Kürt illerindeki üniversitelerde ciddi olarak örgütlenmektedir. Özellikle Erzurum’da Atatürk, Sivas’ta Cumhuriyet, Van’da 100.Yıl, Diyarbakır’da Dicle, Elazığ’da Fırat, Diyarbakır’da Dicle, Urfa’da Harran Maraş’ta Sütçü İmam, Malatya’da İnönü Üniversitesi’nde, hem öğretim üyelerinin hem de öğrencilerin örgütlendirilmesi bakımından Gülen cemaatinin çok kapsamlı ve ciddi bir örgütlenme içerisinde olduğu biliniyor.
Büyük iktisat âlimi Fethullah Gülen’e...
FATİH YAŞLI (*)

BİLİYORSUNUZ, Türk sağının bilim dünyasına armağan ettiği çok sayıda mümtaz şahsiyet bulunuyor.
Misal, Harun Yahya. Çevresine topladığı güzel kızlar ve oğlanlara bakarak bile farkına varabileceğimiz bir gerçekliği, maymundan gelmediğimiz gerçekliğini hepimize bizzat kendi nur yüzü ile ispatlamamış mıdır Adnan hocamız?
Hadi bunu ikna edici bulmadınız diyelim. Biyoloji ilminin bugün evrimi elinin tersiyle bir kenara itmiş olması ve dünya halklarının Darwin menşeli Siyonist-masonik-komünist komplodan kurtulmuş olması da mı hocamızın bilim dünyasındaki yeri hususunda sizi ikna etmeye yetmemektedir?
Bilimin ulaştığı bu noktada halen Evrim ve Bilim Sempozyumu düzenlemekte ısrar edenler, umuyoruz ki bir an önce gerçeklerin farkına vararak yüzlerini bilimin gerçek ışığına ve hocamızın değerli çalışmalarına dönerler.
Biliyorsunuz, dünya ekonomisi büyük bir kriz yaşıyor ve sayısız iktisatçı, siyasetçi ve bürokrat kapitalizmi krizden çıkarmak için didinip duruyorlar.
İlm-i iktisada yapılmış en mübarek katkılardan biri olan Milli Ekonomi Modeli’ni ise, Hıristiyan-Yahudi-mason ve ateist oldukları için görmezden geliyorlar, dünya kamuoyundan gizliyorlar.
Modelin sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı sizlere tanıtmama gerek var mı bilmiyorum. Baş hocamız lisansüstü eğitimini ve doktorasını "Veda Hutbesinde İnsan Hakları" konusundaki tezi ile Bakü Devlet Üniversitesi'nde tamamlamış ve bu üniversitede göreve başlamıştır. Doktora sonrası akademik çalışmalarına devam ederek "İslam ve Hz. Mevlana", "Tasavvuf Tarihi", "Din Sosyolojisi" ve "Din Psikolojisi" konularındaki tezleri neticesinde "Profesörlük" unvanını da aynı üniversiteden almıştır.
şüphesiz, bu tezlerin ve unvanların hepsinin sahte olduğunu, para karşılığı edinildiğini, hatta hocamızın “çalışma alanı” ile iktisat arasında bir bağlantı bulunmadığını, model diye sunulanın ise keynesçilik üzerine İslam sosu dökülerek oluşturulduğunu iddia eden münafıklar olacaktır.
Onların şerrinden Haydar Baş hocamıza sığınarak söyleyebiliriz ki hocamız son derece interdisipliner bir insandır ve sosyal bilimlerin farklı alanlarının her biri nevi şahsına münhasır zorluklar ve tuzaklarla dolu karanlık dehlizlerinde kuantum sıçraması yaparcasına gezinebilmektedir. Son derece meşhur bir batı ilim dergisinde neşredilen ve Mr. Brown imzasıyla yayınlanan bir makalenin adının “Batı Akademyasında Bir Hayalet Geziniyor: Haydar Baş’ın Hayaleti” olması meseleyi sahih bir şekilde ortaya koymaktadır.
Dünya bilimine son yıllarda Türkiye’den yapılmış katkılardan söz etmişken, elbette ki “yaşayan en büyük 100 entelektüel” arasında gösterilen Fethullah Gülen Hoca Efendi Hazretleri’nin ismini zikretmemek olmaz.
Yüz kişilik listenin internet üzerinden yapılan bir oylama ile oluşturulduğunu ve şakirtlerin günde beş vakit enter butonuna bastıklarını iddia eden münafıklara itibar edilmemesi gerektiğini belirttikten sonra, Hoca Efendi’nin son ilmi çalışmasına geçebiliriz.
Ama önce bir noktayı açıklığa kavuşturmamız gerekiyor.
Hocamızın edebiyat ve din alanında vermiş olduğu sayısız eseri çekemeyenler hocamıza yönelik intihal suçlamalarında bulunmaktadırlar. Misal Murat Bardakçı isimli şahıs, hocamızın şemsettin Gülaltay’ın bir kitabını olduğunu gibi iktibas ettiğini ve altına kendi imzasını attığını yazmaktadır ki bu külliyen yalandır.
Bu suçlamalara yönelik olarak Gülen hazretlerinin avukatı tarafından verilmiş cevabı burada sizlere sunuyorum ki aklınızda herhangi bir şüphe kalmasın ve hocamızın hafızasının gücünden sizin de gözleriniz kamaşsın:
“Sayın Gülen gibi, kaderi milletinin kaderiyle özdeşleşmiş bir şahsiyeti tanıyan Türkiye sevdalıları çok iyi bilirler ki, 1984 yılı demek, Gülen'in arandığı yıllar demektir. O günler, müsait olmayan ortamlarda, zaman zaman ancak el feneri ışığının aydınlattığı kadar bir imkâna ancak sahip olunarak ve yazılarını kese kâğıtlarına yazıp dergiye ulaştırdığı mağduriyet yıllarıydı. Kütüphanede, kitapların arasında, kahveyi ağır ağır yudumlayarak yazma ve dipnotlar düşme durumu söz konusu değildi. Aslında burada dikkate değer bir nokta vardır. o da Gülen'in şartlar ne olursa olsun yazılarını aksatmadan devam ettirebilmesi, Allah’ın lütfettiği o muhteşem hafızasından sayın Bardakçı'nın işaret ettiği cümleleri hatırladığı kadarıyla aktarmış olmasıdır.”
Okuduğu kitaplardaki cümleleri birebir zihnine nakşeden ve bu nedenle de eser sahiplerine atıf yapmayı unutan böylesi büyük bir zekanın ve bir global entelektüelin dünya iktisadi buhranına el koymaması düşünülebilir miydi?
Düşünenler muhakkak olmuştur lakin hocamızın bu buhrana bir son vermek için neşrettiği son eseri “Enginliğiyle Bizim Dünyamız” onların yüzüne bir tokat gibi inecektir.
Eser hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmak isteyenler http://www.dunyabizim.com/news _detail.php?id=1184 adresine girebilir ve bu kitabın “ateistleri bile kucaklayan bir yeryüzü cenneti projesi” için yazılmış olduğunu görebilirler. Kapitalizmin ve kominizmin (evet kominizmin) üstün taraflarını birleştiren bu proje sayesinde Asr-ı Saadet yıllarında, Selçuklu’da ve Osmanlı’da hayat bulan yeryüzü cenneti yeniden kurulacaktır.
Eserin derinliğini daha vuzuh bir şekilde idrak edebilmek için, iktibas etmiş olduğumuz şu satırları birlikte okuyalım:
“Mesela 19. ve 20. yüzyılın tamamı Kapitalizmin dünyada hâkim olduğu bir dönemdir. (...) 20. yüzyılın başlarından itibaren Sovyetler Birliği'nde Kominist ihtilal gerçekleşmiştir. Kominizmin de iddiası, Kapitalizmin vermediği hakları, adeta söke söke, özellikle işçiler adına almaktır. Burada izafi bir eşitlik sağlanmıştır. Fakat Kominizmde, özel mülkiyet, hür teşebbüs olmadığı için üretim sağlanamamıştır. Yani insanlar üretilemeyen mahsülleri, ürünleri kendi aralarında paylaşma durumunda kalmış, daha doğrusu yoklukta eşitlik sağlanmıştır.”
İşte Hoca Efendi’nin iktisat ilmine katkısı bu noktada başlamaktadır. Önce özel mülkiyet ve hür teşebbüsle üretim problemi, sonra da zekât ve sadaka müessesiyle bölüşüm problemi çözülecektir. Bu hususta, hocamızın kitabına önsöz yazan ve fakat bazı münkirlerin kitabın tamamını yazdığını iddia ettikleri Prof.Dr İsmail Özsoy’un vermiş olduğu misal kalp gözümüzün açılmasını ve meseleye vakıf olmamızı sağlayacaktır. Birlikte okuyalım muhterem okuyucular:
“Bir işveren bir işçisinin parasını vermek istediğinde, işçi az buluyor miktarı ve almadan gidiyor. Aradan yıllar geçiyor, bu yıllar içinde işçinin parasını, patronu, koyun alarak değerlendiriyor. Bu koyunlar zaman içinde yavruluyor ve sürüye dönüşüyor. Yıllar sonra daha önce beğenmediği ücretini almaya gelen işçi, 'ben ücretimi almaya geldim', dediğinde işveren kendisine, 'şu vadideki koyun sürüleri senin', diyor. İşçi, 'benimle niye dalga geçiyorsun, bana şu paramı ver' dediğinde işveren durumu açıklıyor. Bu bir hadiste anlatılan olay.”
Niyaz ediyoruz ki Milli Ekonomi Modeli’ni görmezden gelenler Hoca Efendi’nin “İktisadi Mülahazalar”ını görsün ve idrak edebilsinler, çünkü insanlığın kurtuluşu bu fikirlerden geçiyor.
Böylesi mühim bir ilmi hadiseyle ilgili habere ilgili linkte de görüle(meye)ceği üzere “kominizm derken” şeklinde seviyesiz yorumlar yazılacaktır elbette. Sizlerden dileğimiz böyle zıpırlıklara itibar etmemenizdir. Biz o yorumları nasıl olsa siler, “i”leri de “ü” yaparız nasıl olsa. Selametle.
(*) Sol.org.tr’deki 25 Mayıs 2009 tarihli yazısından​
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

ilgimi cekti okudum ama cok fazla uzun yazi okumasini sevmiyorum yarisini okudum...

icine girmeden bilinmez... bilemicem birsey diyemiyecegim...
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

Genel mantık ;

Öğrenci olarak seçerler > Önce ders gösterirler > Dini kitaplar okumanın zarar vermeyeceğini söylerler > Kitaplara belli kotalar koyarlar haftalık şu kadar > Üniversitede Polislik için ikna etmeye çalışırlar > Annenizin başını açtırmak için ikna ederler ( yardım edeceklerini söyleyip, eğer askeriyeye girmek istiyorsanız ) > Üniversite de evlerinde kalırsınız > Kotalar arttırılır bir takım dini çalışmalar verirler > Öğrenci verirler > Öğrencinin abisi oluverir > Onu eğlendirirsin, inandırırsın kendine > sonra onu yönlendirebilecek, sana güvenecek kadar zaman geçirdikten sonra > Üniversite de yönlendirirler öğrencileri > Abi ise kıdemini yükseltmeye çalışır, Yurtlara belletmen gider > İlerde iş olduğu zaman abi olursunuz ya da esnaf abi > Sonra Öğrencilere yardımcı olman için senden para isterler; çoğu yerde doğru harcanır para çoğu yerde kişisele bakar > Sonra Saltanat sistemini oturtmaya çalışırlar > Siyasi partilere yönlendirirler.

Benim gözlemlediğim budur. İçlerinde fiili olarak görev yapmışlığım yoktur. Ama görev yapanlardan çok şey bilirim. Arkadaşlarım arasında var; okulda çok tartıştım bu konuları.

Türk okulları falan harika bişey fakat işin içine Askeriyeye hükmetme; saltanat kavramları girince soğuyor insan.

Yoksa Hoca Efendi harika birisi.

Sonsuz Nur 1 ve 2'yi okuyan birisiyim şahsen.

Aslında asıl amaçları Risale-i Nur'u okutmaktır. Ondan Nurcu denirler. Bedüzzaman Said Nursi'den dolayı. Ama onlarda 2 gruba ayrılır; Okuyucular , Fethullahcılar. Okuyucular çok tutuculardır. Sadece Risale-i Nur okurlar. Belirli günlerde toplanıp dini dersler verirler.

Zarar vermmez kimseye iyi insanlardır.
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

hades ne tehlike?kim????

Fethullah hoca gibi dunyada barisin ve sevgiyi isteyen kim var acaba.. adam kita birakmadi yani turk dili icin turk edebiyati icin

malesef turkiye ona koca bir ihanet etti..

endless in dedikleri zaten yeterince ssarmis herseyi
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

hades ne tehlike?kim????

Fethullah hoca gibi dunyada barisin ve sevgiyi isteyen kim var acaba.. adam kita birakmadi yani turk dili icin turk edebiyati icin

malesef turkiye ona koca bir ihanet etti..

endless in dedikleri zaten yeterince ssarmis herseyi

takkiye kelimesini sonuna kadar dolduran bir sahsiyettir kendisi hocam,
objektif bir bakis acisiyla irdelemenin ,
cok daha dogru olacagi kanisindayim.
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

onu bunu bilmem..kani pis olanlar onada iftirayi atti.. gelmiyor turkiyeye..ben olsam bende gitmezdim...

turkiye bu konuda nice sairleri vatanseverleri kaybetti..

tarih herseyi yaziyor zaten

cnnde okudugm bir haberin dedigi gibi

Komutan nedemis: o askerimi anlindan vurduk

VATAN SAGOLSUN!
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

Yazı rengi degişirse okuma açısından kolaylık saglanır

Tayyib'in hocası degil mi bu? Bana hocanı söyle sana kim oldugunu söyleyeyim :)
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

bekliyodum zaten senden boyle bir yorum bugra

tayibi sevmiye bilirsin.normaldir

ama fethullah gulen hocanin ne ihaneti vardirda ona bu SUR kurulmustur??
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

yazik. sende haklisin..afrika kitasinda Turkiyenin dilini ogrenmiyen cocuk birakmamistir heralde actigi okularla

Vatani sevmiceksin ya

insan bunu anliyor..
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

İçimden Bi ses Yitirilenin Bu Konuya fazla Takılması Halinde

2 Gün banlanacağını söylüyor xD
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

icimdeki bir sesde diyorkiiiiiii degerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

hahaha

düzeltiyorum süresiz xD
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

ya ama lutfennnnnn

vurun ya vurun :M offff zavalli sezen..hic sesini cikartmasin istiyonus haa :M
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

ben dedim bugraaaa

ben
ben
BENNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN!
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

icimdeki bir sesde diyorkiiiiiii degerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr

ya ama lutfennnnnn

vurun ya vurun :M offff zavalli sezen..hic sesini cikartmasin istiyonus haa :M

xD

Değmez

Çünki Buğrayı Tanırım Oldum Olası RTE Sevmez

Sevmesede Olur

Ya Kemal Yada Bahçeli

ikisinden biri oy veriyor sonuç itibariyle

kendimizi gereksiz yere yırtmaya değmez

anlatabildimmi xD
 
---> fettullah gülen üzerine bazi arastirmalar

orasi oyle yaaa valla isterse Kemal dervis Piskopat Aliyeye versin kabublumdur..ama baksana nediyor ya

dogmasi kabahat.
ALLAHIM SEN AFFEDDDDDDDDDDDDDDDDDd
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst