Erkeğin..Kadinina..Mektupları..

TatLı prenses

Bayan Üye



Kadınım,

Gün aşırı intiharlarının sonu olacak yazacaklarım ve bildiğini bilmekse benim sonum.
Seni kaybetmeyi göze alarak işte itiraf ediyorum…
Ben cesaretsizim, korkağım ve dibine kadar aşığım…

Bir keresinde bana “Beni sevdiğini söylesen çıban mı çıkar dilinde?” demiştin.
Ah, içimdeki yalancı adam “evet” demişti sana kadınım, ben dememiştim.
“Çıkarsa yüreğinde çıkar çıban, o da sevdiğini söyleyemediğinden” demiştin.

Yüreğimdeki çıbanı sana emanet edip, gideceğim, kanattıkça sana aşkımı anlatacak.
Sana kanamadan, sana doyamadan, ardımda cevapsız sorularla, kanı pıhtılaşmaz
yaralarımla sol yanımda, gideceğim Kadınım…

Kadınım, hayatımı anlamlandıranım, hayatını alt üst ettiğim yetmiyormuş gibi
itiraflarımla baş başa koyup seni, gitmeye hazırlanıyorum.
Kalamam…
Daha da kötüsü neden kalamadığımı anlatamam…

Biriktirdiğim tüm cesaretimle içimde senden habersiz büyüttüklerimi ve bir sır gibi
sakladığım tüm gerçekleri söylemeye karar verdim.
Lakin yüzüne değince gözlerim biliyordum yine susacaktım, o bana benzemeyen adam
olacaktım, bu yüzden ilk kez sana yazmayı deniyorum.

Okurken yüzünde belirecek kıvrımları şimdiden görebiliyorum, tüm ifadelerin hızla
karışacak birbirine…
Yüzündeki o tarifsiz masumiyeti bir yana atıp, kızmak isteyip de kızamadığın her anın
acısını çıkaracaksın.
Pişman değilim dediğin her an için pişmanlık duyacaksın belki, belki ağlayacaksın…

Ağlamayı yasak etmiştim sana, bozuyorum.
Dilediğince ağla kadınım.
Ağlayamadığın tüm anlar için bir bir ağla, sen bilmeyeceksin ama ben de ağlıyor olacağım.
Ve kadınım, ilk kez ağlarken utanmayacağım.

Biliyorum üşüyeceksin, ama alışacaksın, hayata karışacaksın ve günün birinde hak ettiğin
adam gibi “adam”ı bulacaksın.

Sevdiğim, sevdiğimi söyleyemediğim…
Sana söyleyemediğim öyle çok şey var ki…
Kumsaldaki tüm taşları denize atmaya çalışan yarım akıllı bir çocuk gibi telaşlıyım.
Ve biliyorum ardımda suya değmeyecek binlerce taş, söylenmemiş binlerce söz ile
zamansız gitmiş olacağım.
Sen bunları her şey gibi çok sonra öğreneceksin.

…………………………..

Cesaretsizim, korkağım, dibine kadar aşığım ve bir de beceriksizim kadınım…
Denedim ama yazamadım.
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..




Kadınım,

İçimdeki telaşın farkına vardın.
Artık oyalanmamalıyım.
Şimdi durursam, bir daha gidemem.
Caymadan gitmeliyim, ertelememeliyim.
Gideceğimi hissetmişsin gibi daha sıkı sarılıyorsun bana.
Dün gece uyandığımda yüzümdeydi gözlerin, beni izliyordun.
Böylesine korkak, böylesine cesaretsiz, böyle çekilmez bir adamı nasıl seviyorsun,
anlayamıyorum.
Dokunmaya bile kıyamazken, nasıl böyle hoyrat davranabiliyorum sana!
Kendime bazen şaşıyorum!

Durumu daha da zorlaştırmadan gideceğim… Kasım bitmeden… Vazgeçmeden.

Bu gece yağmur yağarsa gideceğim.
Sokaklarda kaybolmuş bir çocuk gibi ağlaya ağlaya yürüyeceğim.
Saçlarımı yağmur, yüzümü yaşlarım ıslatacak, sen beni hiç öyle görmedin, görmeyeceksin.


Yağmur camlarımı kıracak, git diyor bu şehirden, sevdiğini söyleyemediğin kadını bırakıp
ardında düş yollara…
Gitmekten ve sevmekten vazgeçmeden git diyor…

Elveda kadınım, yüreğim dayanmıyor artık, sevgini taşıyamıyor bu geniş bedenim,
gidiyorum!

Bir kadını bunca çok severken sevgisinden korkup, kaçan bir adama yakışanı yapıyorum,
kaçıyorum!

İç savaşlarımdan çok yara aldım, kaybedecek bir “sen”im kaldı, onu da kaybetmeyi
kaldırmaz yüreğim.
Şimdi sen sağ kal, farz et ki, ben zamansız toprak altına girmiş bir şehidim!
Elveda Kadınım, elveda sevdiğim!...

Yanındayken nasıl sevdiysem seni uzağında da öyle seveceğim…
Dişlerimi sıkarak, nefesimi tutarak, için için yanarak seveceğim Kadınım seni…
Hiç bilmediğin gibi… Hiç bilemeyeceğin gibi!
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..

Kadınım,

Yanı başındayken özlediğim, gitmekle hata mı ettim(?)…

Şimdi adını bilmediğim bir şehirdeyim.
Adımlarının izi yok kaldırımlarında, hiçbir arabanın camında adım yok, adın yok…

Hava ayaz, saçların nasılda uçuşuyordur kışa inat bahar kelebekleri gibi…
Ben de yokum, üşüyorsundur şimdi…
Ah, en çok üşüyenim, yağmuru bol uzakların hüzün kokan çiçeği, çiçeğim…
Kokunu çok özledim.

Ellerim titriyor, içimde bir yerlerde çınarlar devriliyor, bir bir yanıyor ormanlarım,
can veriyor içimdeki vahşi hayvanlar…
Sarsılıyor omuzlarım, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.

Elimde kalan terinle teninin, okyanus akıtıyorum.
Sandığımdan da azmış gücüm, direncim…
Kadınım tuzumla batıyorum, boğuluyorum.
Oysa sen beni hiç boğulurken görmedin, düşleyemezsin.
Tenini nasıl özledim kadınım, bilemezsin.

Şimdi ben uzaklarda, bilmediğim şehirlerde bilmediğim yüzlere seni anlatıyorum, sana
söyleyemediğim sevgimi bir küfür gibi ağzıma doldurup, gördüğüm her yüze tükürüyorum.

Uyuyunca çabuk geçiyor zaman… Uyanır uyanmaz kâbusa dönüyor hayat…
Yoksun sen kadınım, çocuk inadı uykusuzluklarımla baş başayım…


… şimdi hayat da kurduğun cümleler gibi hep eksik, hep yarım…
Ah, eksik yanım, diğer yarım, Kadınım…
Dilimde adınla ıslanıyor her cümle, anılardan bozma yırtık bir battaniyeyle ısınmaya
çalışıyor aciz bedenim ama nafile…

Kadınım, özledim….sessizliğini bile!

Dilimdeki mağarada yankılanıyor adın…
Sana susadım kadınım, çok susadım!...

(…)
Bu şehri de işgal etti özlemimle yalnızlığım…
Tenha sokakların sıvasız duvarlarında bile senin adın, ben yazdım…
Yaktığım ağıtlar bu şehrin de iklimini bozdu, yanılıp göçmen kuşlar geliyor buralara,
bir bir ölüyorlar, gitmem lazım.

Kokun rüzgâr kılığında sızıyor odama, belli ki senden yeterince uzaklaşamadım
diyorum kendi kendime.

Kaç şehir girdi aramıza, kaç zaman uzandı tuzak mezarlara, kaç ömür yaşlandım,
yine de senden uzaklaşamadım!
Hala korkuyorum “yol yakın, dön” derim kendime diye…
Uzaklara, daha uzaklara gitmem lazım…

Bu şehri de işgal etti özlem erlerim, vurulmadan, özlemine şehit düşmeden kaçmam lazım.
Gitmeliyim, yokluğuna yenik düşmeden, Aralık bitmeden…
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..




Kadınım,

Sensiz tüm şehirlerde sığıntı bu bedenim, eğreti yatıyorum uyku düşmanı yataklarda…

Kaç şehir gezdim, senden uzak kaç gece geçirdim, sensiz geceleri saymayı da bıraktım
artık, sensizliğe sövmeyi de!

Gittiğim her şehrin gecesinin ırzına geçtim.
Hüzne gebe artık sensiz adım attığım her şehrin gecesi…
İkimizin dokunamadığı her coğrafyada tüm geceler zifir karası bebelerini doğuruyor yetim
yalnızlığımın.
Doğum sancılarında yankılanıyor senin adın, sağır oluyorum!
Duyduğum tek şey yankısı adının…

Kadınım, adını sevdiğim, sevdiğimi söyleyemediğim, şimdi halimi görsen ne çok şaşardın!

Kuyruğunu yakalamaya çalışan bir kediden çok kuyruğu gibiyim bir kedinin…
Yaklaştıkça kendime, yakalanmamak için saklandığım içimdeki “sen”e, dönüp duruyorum…
Kısır bir döngüye hapsoluyorum. Ne kadar kaçarsam senden, o kadar yakın duruyorsun
bana sen!
Benim gitmemle olmuyor, sök kendini içimden sen git! Git…!

Artık sana yazmayacağım!
Sensiz uykuya uzanıyorum, bir daha uyanmamak umuduyla!
Seni hep çok sevdim…
Elveda Kadınım, elveda sevdiğimi söyleyemediğim…

Bu kez bu son veda…
Elveda.
________
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..



kadınım

Ve işte yine; telefon çalıyor kelimeleri, sessizlik çoğalıyor...
Bir elimle ahizeyi kulağıma dayıyorum ve diğer elimle namluyu şakağıma.

Sesinin dalgalanışını dinliyorum bir süre.
Sorular soruyor.
Ağzımdan çıkan kelimeler hiç olmadığı kadar emanet geliyor
ve
almak istediği cevaplar asla vermek istediğim gibi olmuyor.

“Mektubumu aldın mı” diyorum
“Evet” diyor
“İçime yapışan bütün hisleri yazmaya çalıştım oraya ama yaşananlar kağıtlara sığmıyor”
“Okudum” diyor. ”hepsini aralıksız okudum, gene saçmalamışsın.”
“Hayır “ diyorum “Saçmalamadım ama okumanın, senin için sadece
harfleri sıraya koymak olduğunu unutmuştum.”

Yüzünün ani değişen çizgilerini göremiyorum ama sanırım sinirleniyor.
Bağırmaya başlıyor, dokunduğunu eritiyor, deniz ortasından yırtılıyor .
Suratıma kapatıyor telefonu.
Pek şaşırtmıyor bu beni ama içimde bir çarpışma başlıyor, ani ve saldırgan.
Öfkemi yerine oturtamıyorum.
Büyük bir alev gibi gölgeleniyor odanın içinde.
Alevlerin karanlık sessizliği sakinleştiriyor ruhumu
ve düşünceli bir tavır takınıyorum kendime.

Hatalar yaptım mı...?
Şüphesiz...
Kılıçlarımız çarpıştı kıvılcım, kan ve ter içinde.
Ruhani kılıçlar daha çok acıtır bedeni, yeterince derine saplandığında.
Elimdeki kılıcın üzerindeki izlere bakıyorum.
Çentik çentik her yanı, lekeli, uzun süren savaşlardan çıktığı belli.

Yine de unuttuğum birşeyler olmalı;
Hayaller yok, düşler kayıp
Ve ne kadar denesemde bulamıyorum.
İç hesaplaşmalarımda açık var;
Yaşanan hayatların işlevsiz bir yanı var...
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..




söyLeSene kadınım, unuttun mu bu deLi adamı ?

Bir qece aniden verdiqim bir kararLa ve sana qöre yarqısız infazLarLa
qiderken bırakıp seni uzakLara;
içimde bir yerLerde beni unutacaqın korkusunu ta$ıdıqını hiç dü$ünmemi$tim yüreqimin..

$imdi kar$ıma dikiLen unutuLma korkusunun e$Liqinde qeLiyor o qüzeL qözLerin akLıma..

Yüreqine ba$ka birinin dokunabiLme ihtimaLi yanqın yerine çevirirken tüm benLiqimi,
beLLi beLirsiz sesLeni$Lerim ba$Lıyor sana..

SessizLik, karanLık,korkuLar ve sen...Ve ben...Ve de biz...

Yar ü$ümekteyim sensiz...

SessizLik qecenin bir yarısı sensizLik oLup döküLüyor kar$ıma bir anda ve ansızın tek bir
damLa qözya$ı süzüLüyor yanaqıma.

Kendinden biLe habersiz, ziyaretime qeLdiqin qeceLere inat donup kaLıyor dudaqımın
kenarında derken sebepsiz.


Ah yar ne çok özLemi$im seni öpmeyi oysa ;

Oysa sana sarıLmak nasıL da özLem oLup daqLamı$ yüreqimin dört bir yanını ansızın da
ince bir sızı oLup yerLe$mi$ benLiqime böyLe...



SessizLiqe esir dü$mü$ yüreqim aLev aLıyor $imdi ve bizi yok eden benLiqimize kanıp
siLiyor soL eLim,
dudaqımın ucunda akmamak için çaba sarf eden o damLayı sebepsiz..
KaLbimin derinLikLerinde senLe doLu bir fırtınanın tam ortasında,
kendi kendini anLayamayan benLiqim qidi$ini anLamLandırmaya çaLı$ırken
daha çok acıyor sevqiLi!

Dü$ünürken seni...

Dü$ünürken sensizLiqi...

Bir titreme aLıyor kaLbimi...

Ü$üyorum yar...

SensizLik var qecede

Ve içine dü$tüqüm sessizLik kanımı donduruyor yine...

Yar yüreqim çok ü$üyor...

Korkuyorum derken,sen yoksun ya hani,hani sensizim ya ;
yüreqine sakLadıqın ve benim biLmediqim sebepLer yüzünden..
Yoksun ya hani sevqiLi ve hani qittin ya nedensiz...
KaranLıkta kaLmı$ ve son kibrit eLinde bekLeyen bir çocuk misaLi; sana dair oLanLarı
yitirmemek için yakamıyorum o son kibriti...

BekLiyorum çaresiz ve bekLiyorum haLa son bir umut ;
eLimde yakmamak için uqra$ verdiqim kibritLe karanLıqın orta yerinde seni...
Bir yandan da korkuyorum,çok korkuyorum sevqiLi...
KorkuLarımdan qizLeyip kendimi yada kendimden qizLeyip korkuLarımı; dü$ürürüm
teLa$ıyLa yüreqimin en içine sakLıyorum sevdamı.

Ah yar...

Sen...

Sen,hayatımın tam ortasında duran en qizLi ve dokunuLmaz oLandın oysa...
DokunuLmazLıqın sevdamdandı,qizLiLiqin a$kımdan...
Giderken sen, ben bakakaLmı$tım ardından...
Sen qiderken yanımdan usuLca, tek bir peki çıkmı$tı hatırLıyor musun aqzımdan?
Oysa ne çok baqırmak istemi$tim, ne çok istemi$tim duyurmayı sana yüreqimi...
Her adımına bir qitme sıqdırmı$tım sevqiLi ve birer damLa qözya$ı her harfinde sakLı..
Her eLvedanda bir seviyorum ve harfLerince yürek kırqınLıqı...
SöyLeyemedikLerim yüreqimde ve bir pekiye kaLakaLdı arkandan bakarken benLiqim
çaresizce.

Korkuyorum yar...

Çok korkuyorum...

İyice sensiz kaLmı$Lıqım ürkütüyor beni...

Ya unutursan beni,

Ya unutmama izin verirsen seni...

SessizLik, karanLık,korkuLar ve sen...Ve ben...Ve de biz...

Yar ü$ümekteyim sensiz...

söyLesene kadınım ;
unuttun mu anSızın kar$ına çıkıp, bir anda biLinmezLiqe karı$an bu hoyrat yüreqimi.. ?

yüreqine dokundumu bendEn ba$ka biriLeri ?
söyLesene kadınım ;
unuttun mu iLmek iLmek yüreqine i$Lediqim adımı.. ?

zamanLardan neydi cıktıqında kar$ıma ,
ya da hanqi aSırda sevmi$tim ben seni ?
seni ne zaman tanımı$tım
ve hanqi anda kaLmı$tı bakarken duyduqumuz mutLuLuk caqı ?

bana sakın , unuttun mu diye SORMA !
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..

















Ne zaman susasam sevgiye aşka
Seni yad ederim canım kadınım
Seni sevmek var ya her şeyden başka
Sen benim soldaki yanım kadınım

Lal olur dillerim lal olur sensiz
Söyle ruh ne yapar kalırsa tensiz
Ne ben dayanırım ne de sen bensiz
Gönlümün sultanı hanım kadınım

Bazen aslı gibi küllere seren
Bazen şirin olup dağlara süren
Bazen de Leyla'sın çöllere veren
Umudum her şeyim canım kadınım

Yar bildim sığındım sıcak kucağın
Yanarak tüttürdüm sevgi ocağın
Şen olur illerin gülşen bucağın
Edirne’den Kars’a Van’ım kadınım

Derviş oldum diyar diyar dolandım
Bazen durulanıp bazen bulandım
Sen olmasan ben bir koca yalandım
Seninle yücelir şanım kadınım canım kadınım
Seni sevmek var ya her şeyden başka
Sen benim soldaki yanım kadınım
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..



Oysa ki Yağmurum Ben

Sen bilemezsin yağmurum ben

Düşerim semadan ellerine...

Islatırım yanağını, saçını


Sırılsıklam olursun.

Dokunurum tenine nerden bileceksin...

Yağmurum ben...

Baharda yanıbaşına düşen her damlada ben varım


Herçiçege hayat verir yüregim

Ben yağmurum sen AŞKIM ...

Yeniden dünyama HOŞ GELDİN KADINIM..
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..




BELALI KADINIM

BELALI KADINIM
TENİ ILIK KAHVE TADINDA
SAÇLARINDA YILDIZLAR ASILI
YÜREĞİ SEVDAM İLE YARALI
EY GÖZLERI BELALI KADINIM

YILLANAN ŞARAP TADINDA BUSELERİN
CENETE DAVET MISALI DÜŞLERİN
YÜREĞİMİ YARAR ORTASINDA GÜLÜŞLERİN
EY SÖZLERI BELALI KADINIM

UZANINCA TENİNE VURGUNA GİTTİĞİM
AŞKIN YÜREĞİMDE OLMUŞ KÖR DÜĞÜM
SEVDASINI NAKIS MİSALİ İLİKLERİME ÖRDÜĞÜM
EY BAKIŞLARI BELALI KADINIM

GÖZLERİNİ KAPATINCA TİTREYE KALDIĞIM
HER DOKUNUŞUNDA CEHHENEM MİSALİ YANDIĞIM
UĞRUNA HAYATAN CAYDIĞIM
EY GÜLÜŞLERİN RUHUMA BELALI KADINIM

SAÇLARI CENET KOKAN
KİRAZ DUDAKLARI TENİMİ YAKAN
BENİ MECNUN MİSALİ ARDINA TAKAN
EY BAKIŞLARI BELALI KADINIM

SEVİŞMELERİ CENNET DAVETİ MİSALİ
SENSİN İNAN HURİLERİN PERİLERİN EMSALİ
SEN LEYLANIN ASLININ ŞİRİNİN TİMSALİ
EY BURAM, BURAM AŞK KOKAN TENİ BELALI KADINIM

UYUYUNCA HURİLERİ ANDIRAN
TABBESÜMÜYLE PERİLERİ KISKANDIRAN
AKLIMI BAŞIMDAN USTA HIRSIZ MİSALİ ÇALDIRAN
EY GÜLÜŞÜ
EY GÖZLERİ
EY TEBBESÜMÜ YÜREĞİME BELALI KADINIM
 
---> Erkeğin..Kadinina..Mektupları..




Erkekler kime kadınım der?

Bir erkeğin hayatına giren kadınların hepsi sevgilidir.
Ama bir tanesi vardır ki ona sadece “KADINIM” diye hitap eder.
Sevgilim dediği, günlerini gün ettiği, hoş vakit geçirdiği, bazen boşluğunu dolduran, bazen
hüzününü dağıtan, bazen onu eğlendiren, bazen onu dertlerinden uzaklaştıran ya da boş
zamanlarını doldurandır.

Bir erkek "kadınım" diye hitap ettiği zaman ona yüklediği anlam bambaşkadır.
Onun içinde şevkat, sevgi, aşk, sahiplenme, kıskançlık, onunla gurur duyma, koruma hissi
ve kimseyle paylaşamama vardır.
Artık dünyaya neden geldiğini biliyordur.
Hayatının anlamı vardır artık. Aradığı sadece o’dur.
Onu bulmak ve onunla yaşamak için doğmuştur.
Onun olmadığı bir yaşam düşünemez.
Çok emindir, tanrı onu sadece kendi için yaratmıştır.
Dünyada bir tek o ve kendisi vardır.
Onun için canını verebilir.
Bu aşktan da öte bir şeydir.
Bu bir tutkudur.
Bu mantığın bittiği yerde başlayan bir duygudur.
Bu kadınım dediği kişinin resmi nikahlı karısı olması şart değildir.
Ama zaman zaman karım diye bile hitap eder.

Bu duyguların en güzel örneğini ünlü şair Bedri Rahmi Eyüboğlu yaşamıştır.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Hanım'la evlidir.
Ancak Mari Gerekmezyan’a aşık olmuştur. Mari,
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun asistanlik yaptığı ,
GüzelSanatlar Akademisi'nin heykel bölümüne misafir ögrenci olarak gelmistir.

1949'da bir gün İstanbul Büyük Kulüp'teki bir toplantıda davetliler,
Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını isterler.
Eyüboğlu ayağa kalkar ve Karadut'u okumaya baslar:

"Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın."

Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar süzülür.
Salondaki herkes niye ağladığını anlamıştır.
Çünkü aşklarını bütün İstanbul bilmektedir.
O anda yanında oturan Eren Eyüboğlu da anlamıştır.
Çünkü şiirde "kadınım, kısrağım, karımsın" dediği kadın kendisi değildir.

Görüldüğü gibi erkekler sadece nikahlı karılarına kadınım ve karım kelimelerini
kullanmıyorlar.
Bu bambaşka bir duygu.
Bunun adı aşk. Doğa üstü bir duygu. İnsanın vücut kimyasını değiştiren,
ruhunda volkanların patlamasına neden olan bir duygu.
Onu bulduktan sonra kaybetmek ise çok acı verir.
Bunu en iyi Ercan Saatçi’nin yazdığı 'Yastayım' adlı şarkı sözü anlatıyor:

Yoksun yine varlığım sürünüyor
Sensizliğim bilinmiyor
Sen gittin gideli ellerim hep titriyor
Kalbim bu acıyı saklıyor

Yıllar sonra bile hiç kimseye söylemedim
Bu sevdayı kalbime gömdüm ve sen öldün
Şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor
Yastayım hiç kimse bilmiyor
..........................

Bu yazıyı yazdıktan sonra fikirlerine güvendiğim erkek arkadaşlarıma sordum.
“Hangi kadına kadınım diye hitap edersin?” diye;
“Kadınım kelimesinin içinde cinsellik vardır.
Çok özel biri olması gerekmez” dediler.
Çok hayret ettim.

Oysaki kadın gözüyle kadınım kelimesi çok özeldir ve her kadına söylenince anlamı kalmaz.

Şimdi diyeceksiniz ki, sen bir kadın olarak erkeklerin duygularını bu kadar iyi nereden biliyorsun. Çok haklısınız.
Peki bana “KADINIM” diye hitap edilmiş olamaz mı
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst