' Kontes..
Bayan Üye
Ekrem Kaftan: Aşkı şairler korur
Türkiye'nin siyaset, ekonomi ve teknojiden başka bir konu konuşmadığı ortamda şair, "aşkı şairler korur" adlı şiir kitabı ile aşkı ve edebiyatı konuşturmayı deniyor:
"Aşk dışında ne varsa bu alemde dekordur
Bundan böyle meseldir, aşkı şairler korur" diyor şair Ekrem Kaftan son kitabına isim olan şiirinde.
Kafi mahlası ile yazdığı şiirle ünlenen ve aynı zamanda başarılı bir gazeteci olan Şair Ekrem Kaftan'ın 7. şiir kitabı ''Aşkı Şairler Korur'', Uyanış Yayınevi'nden çıktı.
Şiirlerinde klasik üslubu tercih eden Ekrem Kaftan, hece ve aruzun ahengiyle yazmakta ıstar ediyor.
Modern Şiir'in, hiç bir zama klasik şiir seviyesine yükselemeyeceğine inandığını söyleyen Kaftan, okuyucunun ve özellikle şiir severlerin gönlünde iz bırakan eserlerin hece veya aruzla yazılmış şiirler olduğuna inandığını belirtiyor.
Kaftan, son şiir kitabı ''Aşkı Şarler Korur'' hakkındaki düşüncelerini şöyle anlatıyor:
-'' Türkiye'nin özellikle Osmanlı dönemine denk gelen yüzyıllarına baktığımız zaman şunu görürüz. Devlet ve millet kendinden emin, kültüründen emin, hayat tarzından emin bir halde sürükle fetihlerle ülke coğrafyasını genişlettiği dönemlerde, şairler sosyal meselelere temas etme ihtıyacı duymamışlardır.
Şiir gibi, bütün söz sanatlarının tacı olarak kabul edilen bir sanatın ana konusu aşk olagelmiştir. Bütün Osmanlı şairleri, devletin gerileme ve yıkılma sürecine girdiği anlaşılıncaya kadar sürekli aşkı en güzel kelimelerle ve sanatlarla yazmaya çalışmışlardır. Aşk etrafında tasavvuf, din, tarih, hadis, ayrılık, vuslat gibi soyut kavramlar üzerinde durulmuştur.
Klasik dönem şairlerinin, dünyadan ve sosyal meselelerden uzak duruyor görünmesinin asıl sebebi ise ilk cümlede ifade ettiğimiz, milletin sürekli yükseliş süreci içinde olmasıdır.
Ne zaman ki, devlet ve millet özellikle Avrupa karşısında ekonomik, siyasi, askeri ve teknik alanda gerilemenin faturasını ağır yenilgilerle ödemeye başladı, o zaman şairler de farklı bir ses ve şiir anlayışıyla haykırma ihtiyacı duymuşlardır. Bu haykırma süreci belki son 10 yıla kadar devam etti.
her siyasi ve ideolojik düşünceden şair, kendi düşünce yapısına göre ülkenin kurtuluşu için yol gösterecek şiirler yazma derdinde oldular.
Ancak, dikkatinizi çekiyor mu bilemiyorum, son yıllarda şiir milletin gündeminden hemen hemen düştü. ''TÜRKİYE'NİN SİYASET, EKONOMİ VE TEKNOLOJİDEN BAŞKA BİR KONU KONUŞMADIĞI
GÜNÜMÜZDE ŞİİRİN VAR OLMA MÜCADELESİNE KATILMAK İSTEDİM''. Zira bana göre, milletin ve belki de devletin unuttuğu çok önemli bir husus var. Bir milletin hayatından sanatı ve medeniyet eserleri ortaya koyma gayretini çekip alırsanız, o milleti sadece ekonomi ve teknoloji ile ayakta tutma imkanınız olamaz.
Milletlerin dillerini yaşatan başta şiirleri olmak üzere yazılı ve sözlü sanat eserleridir. Bir millet dilinin yüzyıllar boyunca kabul ettiği kelimelerden eski, çağdışı, anlaşılmaz, gereksiz gibi gerekçelerle uzaklaşıırsa, kurduğu medeniyetten de uzaklaşması kaçınılmazdır. ''ŞİİR, YÜZYILLARCA MEDENİYETİMİZİN İFADE ARACIYDI. BU ARACI ELİMİZDEN KAÇIRINCA TOPYEKÜN BİR MEDENİYETİ DE ELİMİZDEN KAÇIRDIK, AMA BUNUN FARKINDA DEĞİLİZ''
İşte ben şair olarak, yüzyıllar boyunca insanlığa yalnız adalet ve iyilik dağıtan bir medeniyetin kaybolan diliyle yazmaya gayret ediyorum. Aslında kitabın önsözünde de belirttiğim gibi, Osmanlı dönemi şairlerinin dilinden çok uzağım. Ben de bu 21. yüzyılın bir insanıyım ve bu yüzyılın dilini günlük hayatımda kullanıyorum. Ancak bu yüzyılın dilindeki fakirliğin, ifade mahrumiyetinin farkında bile değiliz. Ben belki bu farkında olmamayı fark ettirmeye çalışıyorum.
''Aşkı Şairler Korur'' isimli kitap benim 7. şiir kitabım... Bütün diğer kitaplarımda da ısrarla artık unutulmaya yüz tutmuş, hatta unutulmuş kelimeleri diriltmeye çalışıyorum. Diriltmeye çalıştığım sadece kelimeler de değil. Eskiden okuyanları heyecana gark eden, şaşırtan, hayrete düşüren söyleyişleri bugüne taşımaya çalışıyorum. İnsanların algıları, kültürel yapıları değiştikte, heyecan duyacakları kelimeler de değişir elbette. Ancak, bugün o kadar basit korularda, basit duygularda heyecan duyuyor ki insanlık, yüzyıllarca dünyaya adalet ve iyilik dağıtan bir milletin çocukları, nasıl böylesine olumsuz değişiklik yaşayabilir, diye düşünmeden geçemiyoruz..
Kitapta belki küçük bir sözlük olabilirdi. Ancak bu da okuyucuyu tamamen hazıra alıştırmak anlamına gelecekti. Biz, sözlük bakma geleneğini kaybettik. Halbuki, Cemil Meriç, ''Kâmus, nâmustur'' der. Bir millet kâmus'unu elinin altında bulundurmalı, her vesileyle bakmalı ve hergün yeni kelimelerle, medeniyet inşa eden tuğlalarını çoğaltmalıdır...
Sanat eseri, ölçü, ahenk, müzik, ses, terennüm demektir. Şiirlerimde bunların olması için elimden gelen gayreti gösterdiğimi belirtmek istiyorum.
Hece ve aruzla yazdığım şiirlerin, gerçekten şiire ilgi duyanlar ve anlayanlar tarafından heyecanla okunduğunu ve sevdikleriyle paylaşıldığını görmek, gelecek için ümitlerimi arttırıyor.
Uyanış Yayınevi tarafından okuyucularla buluşturulan kitaptan şairin kitaba adını veren 9 kıtalık şiirinin 2 kıtası şu şekilde:
Bundan Böyle Meseldir
Aşkı
Şairler
Korur
Her kalbin derûnunda bir gizli sevda durur
Çarptıkça sînelere onulmaz dertler vurur
Âşıkların aklını meçhullere savurur
Bundan böyle meseldir, aşkı şairler korur
Her kitap aşk mahsulü, her feryâd aşkın sesi
Güzel görse tutulur âşıkların nefesi
Mahvolur her hayali, yarım kalır hevesi
Bundan böyle meseldir, aşkı şairler korur
Türkiye'nin siyaset, ekonomi ve teknojiden başka bir konu konuşmadığı ortamda şair, "aşkı şairler korur" adlı şiir kitabı ile aşkı ve edebiyatı konuşturmayı deniyor:

"Aşk dışında ne varsa bu alemde dekordur
Bundan böyle meseldir, aşkı şairler korur" diyor şair Ekrem Kaftan son kitabına isim olan şiirinde.
Kafi mahlası ile yazdığı şiirle ünlenen ve aynı zamanda başarılı bir gazeteci olan Şair Ekrem Kaftan'ın 7. şiir kitabı ''Aşkı Şairler Korur'', Uyanış Yayınevi'nden çıktı.
Şiirlerinde klasik üslubu tercih eden Ekrem Kaftan, hece ve aruzun ahengiyle yazmakta ıstar ediyor.
Modern Şiir'in, hiç bir zama klasik şiir seviyesine yükselemeyeceğine inandığını söyleyen Kaftan, okuyucunun ve özellikle şiir severlerin gönlünde iz bırakan eserlerin hece veya aruzla yazılmış şiirler olduğuna inandığını belirtiyor.
Kaftan, son şiir kitabı ''Aşkı Şarler Korur'' hakkındaki düşüncelerini şöyle anlatıyor:
-'' Türkiye'nin özellikle Osmanlı dönemine denk gelen yüzyıllarına baktığımız zaman şunu görürüz. Devlet ve millet kendinden emin, kültüründen emin, hayat tarzından emin bir halde sürükle fetihlerle ülke coğrafyasını genişlettiği dönemlerde, şairler sosyal meselelere temas etme ihtıyacı duymamışlardır.
Şiir gibi, bütün söz sanatlarının tacı olarak kabul edilen bir sanatın ana konusu aşk olagelmiştir. Bütün Osmanlı şairleri, devletin gerileme ve yıkılma sürecine girdiği anlaşılıncaya kadar sürekli aşkı en güzel kelimelerle ve sanatlarla yazmaya çalışmışlardır. Aşk etrafında tasavvuf, din, tarih, hadis, ayrılık, vuslat gibi soyut kavramlar üzerinde durulmuştur.
Klasik dönem şairlerinin, dünyadan ve sosyal meselelerden uzak duruyor görünmesinin asıl sebebi ise ilk cümlede ifade ettiğimiz, milletin sürekli yükseliş süreci içinde olmasıdır.
Ne zaman ki, devlet ve millet özellikle Avrupa karşısında ekonomik, siyasi, askeri ve teknik alanda gerilemenin faturasını ağır yenilgilerle ödemeye başladı, o zaman şairler de farklı bir ses ve şiir anlayışıyla haykırma ihtiyacı duymuşlardır. Bu haykırma süreci belki son 10 yıla kadar devam etti.
her siyasi ve ideolojik düşünceden şair, kendi düşünce yapısına göre ülkenin kurtuluşu için yol gösterecek şiirler yazma derdinde oldular.

Ancak, dikkatinizi çekiyor mu bilemiyorum, son yıllarda şiir milletin gündeminden hemen hemen düştü. ''TÜRKİYE'NİN SİYASET, EKONOMİ VE TEKNOLOJİDEN BAŞKA BİR KONU KONUŞMADIĞI
GÜNÜMÜZDE ŞİİRİN VAR OLMA MÜCADELESİNE KATILMAK İSTEDİM''. Zira bana göre, milletin ve belki de devletin unuttuğu çok önemli bir husus var. Bir milletin hayatından sanatı ve medeniyet eserleri ortaya koyma gayretini çekip alırsanız, o milleti sadece ekonomi ve teknoloji ile ayakta tutma imkanınız olamaz.
Milletlerin dillerini yaşatan başta şiirleri olmak üzere yazılı ve sözlü sanat eserleridir. Bir millet dilinin yüzyıllar boyunca kabul ettiği kelimelerden eski, çağdışı, anlaşılmaz, gereksiz gibi gerekçelerle uzaklaşıırsa, kurduğu medeniyetten de uzaklaşması kaçınılmazdır. ''ŞİİR, YÜZYILLARCA MEDENİYETİMİZİN İFADE ARACIYDI. BU ARACI ELİMİZDEN KAÇIRINCA TOPYEKÜN BİR MEDENİYETİ DE ELİMİZDEN KAÇIRDIK, AMA BUNUN FARKINDA DEĞİLİZ''
İşte ben şair olarak, yüzyıllar boyunca insanlığa yalnız adalet ve iyilik dağıtan bir medeniyetin kaybolan diliyle yazmaya gayret ediyorum. Aslında kitabın önsözünde de belirttiğim gibi, Osmanlı dönemi şairlerinin dilinden çok uzağım. Ben de bu 21. yüzyılın bir insanıyım ve bu yüzyılın dilini günlük hayatımda kullanıyorum. Ancak bu yüzyılın dilindeki fakirliğin, ifade mahrumiyetinin farkında bile değiliz. Ben belki bu farkında olmamayı fark ettirmeye çalışıyorum.
''Aşkı Şairler Korur'' isimli kitap benim 7. şiir kitabım... Bütün diğer kitaplarımda da ısrarla artık unutulmaya yüz tutmuş, hatta unutulmuş kelimeleri diriltmeye çalışıyorum. Diriltmeye çalıştığım sadece kelimeler de değil. Eskiden okuyanları heyecana gark eden, şaşırtan, hayrete düşüren söyleyişleri bugüne taşımaya çalışıyorum. İnsanların algıları, kültürel yapıları değiştikte, heyecan duyacakları kelimeler de değişir elbette. Ancak, bugün o kadar basit korularda, basit duygularda heyecan duyuyor ki insanlık, yüzyıllarca dünyaya adalet ve iyilik dağıtan bir milletin çocukları, nasıl böylesine olumsuz değişiklik yaşayabilir, diye düşünmeden geçemiyoruz..
Kitapta belki küçük bir sözlük olabilirdi. Ancak bu da okuyucuyu tamamen hazıra alıştırmak anlamına gelecekti. Biz, sözlük bakma geleneğini kaybettik. Halbuki, Cemil Meriç, ''Kâmus, nâmustur'' der. Bir millet kâmus'unu elinin altında bulundurmalı, her vesileyle bakmalı ve hergün yeni kelimelerle, medeniyet inşa eden tuğlalarını çoğaltmalıdır...
Sanat eseri, ölçü, ahenk, müzik, ses, terennüm demektir. Şiirlerimde bunların olması için elimden gelen gayreti gösterdiğimi belirtmek istiyorum.
Hece ve aruzla yazdığım şiirlerin, gerçekten şiire ilgi duyanlar ve anlayanlar tarafından heyecanla okunduğunu ve sevdikleriyle paylaşıldığını görmek, gelecek için ümitlerimi arttırıyor.
Uyanış Yayınevi tarafından okuyucularla buluşturulan kitaptan şairin kitaba adını veren 9 kıtalık şiirinin 2 kıtası şu şekilde:
Bundan Böyle Meseldir
Aşkı
Şairler
Korur
Her kalbin derûnunda bir gizli sevda durur
Çarptıkça sînelere onulmaz dertler vurur
Âşıkların aklını meçhullere savurur
Bundan böyle meseldir, aşkı şairler korur
Her kitap aşk mahsulü, her feryâd aşkın sesi
Güzel görse tutulur âşıkların nefesi
Mahvolur her hayali, yarım kalır hevesi
Bundan böyle meseldir, aşkı şairler korur