Efendimiz (sav)'i bilinmeyen yönleriyle tanımaya var mısınız?

Bir bayram sabahı camiden evine dönmektedir. Sokakta bayramlıklarını giyinmiş, oynayan çocuklar görür.Fakat bir tanesinin durumu dikkatini çeker. Kenarda oturmuş, kirli ve eski elbiseler içinde diğerlerini seyretmektedir. Efendimiz (sav) yanına yaklaşır.
- Oğlum, der. Sen niçin arkadaşlarına katılmıyorsun.
Çocuk hüzünlü cevap verir.
- Ey Allah'ın elçisi! Ben yetimim...
Efendimiz için bu kadarı yeterlidir. Çocuğu elinden tutar, evine götürür. orada yetim yıkanır, yeni elbiseler giydirilir, yedirilir, cebine para konur. sevindirilr.
Sonra Efendimiz (sav) onun yüzünü avuçları arasına alarak alarak:
- Benim baban, Aişe'nin de annen, Hasan ve Hüseyin'in de kardeşlerin olmasını ister misin?
- evet, ey Allah'ın Elçisi! evet...
Sevinç içinde ok gibi fırlayan çocuk, diğerlerinin arasına karışmıştır. Bu hızlı değişimi merak eden arkadaşları sorar:
-ne oldu sana böyle?
Yetim cevaplandırı:
-Allah'ın Elçisi babam, Aişe annem, Hasan ve Hüseyin de kardeşim oldu... :)
 
Peygamber efendimiz, Cuma günleri mesciddeki Hannane isminde bir hurma kütüğüne dayanarak, hutbe irad ederlerdi.
Sonradan üç basamaklı bir minber yaptırdılar. Resulullah efendimiz ve Eshab-ı kiram bir Cuma günü Mescid-i Nebi'de toplanmışlardı. Efendimiz, hutbe için yeni minbere çıktıklarında, eskiden dayandığı kuru hurma kütüğü, herkesin duyacağı kadar, hamile deve ağlayışını andıran bir sesle ağlamaya ve inlemeye başladı.
Bütün Eshab-ı kiram, hayret ederek bu sesi dinlediler. Fakat, ses bir türlü kesilmiyordu. Bunun üzerine Alemlerin efendisi minberden indiler ve mübarek elleri ile kütüğü okşadılar. O anda, ağlama ve inleme kesildi. Kuru hurma kütüğünün, Peygamberimize olan bu muhabbetini ve aşkını gören Sahabiler, gözyaşlarını tutamadılar.
Bu hadise ile ilgili hazret-i Enes bin Malik; "Mescid bile onun sesinden sarsıldı", İbn-i Ebi Veda'a da, "Hurma kütüğü, çatlayıp yerinden oynadı. Resulullah efendimiz gelip mübarek elini üzerine koydu da ondan sonra sustu" demişlerdir.
Peygamber efendimiz; "Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemin ederim ki, eğer onu okşamasaydım, bana karşı hasret ve hüznünden dolayı kıyamete kadar böyle ağlayacaktı" buyurdular.
Resul aleyhisselam kuru hurma kütüğüne dönüp; "İstersen seni bulunduğun bahçeye vereyim. Tekrar dal budak sal ve eski haline gel. İstersen seni Cennet'e dikeyim de Allahü teâlânın dostları meyvenden yesin" buyurdu.
Resulullah efendimiz, ona kulak verip şöyle dediğini duydular: "Beni Cennet'e dik ve benden Allahü teâlânın dostları yesin ve eskiyip çürümeyeceğim bir yerde olayım."
Ağacın bu konuşmasını, Peygamber efendimizin yanında bulunanlar da duydu.
Bunun üzerine Resulullah efendimiz, ona; "İstediğini yapacağım" diye mukabelede bulundu. Sonra Resulullah'ın emri ile hurma kütüğü gömüldü.
 
DOYMADIN MI?

Mescide yakın bir yerde Habeşistanlı zenci müslümanlar, yerel oyun oynamaktadırlar. Efendimiz (sav)'in aklına eşi Hz.Aişe gelir. Eve gider ve:
-" Ayşe gel, sen de seyret." der.
Hz.Aişe oyunu;
-" Ben de yanağımı Allah'ın Elçisi'nin omuzu üzerine koyarak seyretmeye başladım." diye anlatır.

Oyun uzun sürer, efendimiz (sav) arada bir;
-" Doymadın mı?" diye sorar. Hz.Aişe kendi deyimiyle " Bana sevgisini denemek için":
-" Hayır" diye cevap verir.
Efendimiz (sav) yorulmasına rağmen sesini çıkarmaz ve ayak değiştirerek dikilmeye devam eder...
o omuza başımı dayamak isterdim
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst