ßLaCK.AnqeL
Bayan Üye
Yüzyıllardan beri insan vücudunda duygulara ev sahipliği yapan yerin kalp olduğu düşünülüyordu Ancak sonradan görüldü ki
kalp sembolik bir kavram Bir insanın kan dolaşımı ve solunum çalışsa da beyin ölümü gerçekleştiğinde
o kimse ne korkuyor
ne seviyor ne de duyabiliyor Eğer duyguların merkezi kalp olarak kabul edilirse kalbi çalışan kimsenin bunları yaşamaya devam etmesi gerekirdi
İşte bu noktada duyguların yönetiminden sorumlu beyin alanlarının varlığı ortaya çıkıyor Mesela
konuşma sırasında gramer ile ilgili özellikler beynin sol tarafında işlenirken
anlam özellikleri sağ tarafta gerçekleşiyor Kalem dediğimizde
kalemin hangi harflerden oluştuğu beyindeki sol loba yazılırken
fonksiyonları sağ loba yazılıyor Kalemle alakalı duygular ise beynin amigdala bölgesine
yani daha iç ve daha derin taraflarına kaydediliyor Demek oluyor ki insan birşey konuşurken
beyninin her alanı harekete geçiyor İşte aslı beynin sağ tarafına kaydedilmiş duyguların analizi de yine bu bölümde gerçekleşiyor Bazı epilepsi hastalarında beyindeki amigdala bölgesi çıkarıldığında bu hastalarda duygusal körlük oluşuyor Böyle kimseler çok güzel cümleler kursalar da
robot gibi hiçbir şey hissetmeyen insanlar olup çıkıyorlar
Sezgiler
Bir insanı doğruya götüren dört tane yol vardır Birincisi pozitif bilim
deney ve gözlem yani ampirik yaklaşımdır 'Ateş yakar
arsenik zehirler' gibi Bundan sonra akıl yürütme yöntemleri gelir Bu yöntemlerde dağın ardından çıkan ateşi gördüğümüzde 'ateş olmayan yerden duman çıkmaz Duman çıktığına göre ateşte vardır' diye düşünürüz Üçüncüsü sezgilerdir ki; bu doğuştan kadınlarda daha güçlüdür Kadınların bazı şeyleri sezebilmesi
duygusal farkındalık ile ilgilidir Meselâ
romatizmalı bir kişi eklemlerindeki duyarlılıkla yağmurun geleceğini birgün önceden nasıl hissederse
duygusal farkındalığı olan kadınlarda bazı sıkıntıları
iç sesleriyle daha erken ve daha fazla hissedebilirler Meselâ
erkek bazen bir riske girer ve eşi bununla alâkalı korku hisseder Çoğu zamanda korktuğu konuda haklı çıkar
Teknoloji ve Duygular
İnsandaki duyguların gözardı edilmesi
ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasına sebep oluyor Bu çağın en büyük özelliği olan vakit sıkıntısı ve insanların kendilerini zaman fakiri gibi hissetmeleri
onları duygusal bakımdan mekanikliğe itiyor Bazı kimseler duygularını moda
sergi
sanat faaliyetleri gibi değişik yöntemlerle ifade etmeye çalışsalar da bunu herkes yapamıyor Elektriğin bulunmasıyla beraber gecelerin kullanılır olması ve gelişmiş teknoloji dahi hiçbirimizi zaman yoksunu olmaktan kurtaramıyor Eskiden işlediği kilimin desenlerine
bir oyanın motiflerine
ördüğü bir kazağın ilmeklerine duygularını aktaran kadın şu anda bunlardan uzak bir şekilde kendisine terapi yolları arıyor
Duyguların Uyarılması
İnsan beyninde yeniliği arama geni vardır Bu gen fizikî görünüm noktasında da geçerlidir Yenilik ihtiyacı kadındaki estetik kaygı ve beğenilme hissiyle birleştiğinde ortaya moda denilen kavram çıkmıştır Kadının duygusallığını okuyup
analiz eden modacılar duyguları modanın bir unsuru olarak kabul etmişlerdir Tabii burada
kent kültürünün etkisinden de bahsetmek gerekecektir Köy kültüründe yetişmiş kimse için estetik kaygılar çok fazla önemli değilken şehirli kadın içinde yaşadığı sosyal çevrenin de etkisiyle işlevsellikten öte bir güzellik endişe taşır Bu düşünce satın aldığı bir mendilde dahi kendini gösterir Ancak köylü kadında tıpkı şehirde yaşayan kadın gibi her şeye zevkini yansıtmak ister Yani yaratılış gereği erkek güzellik
kadın işlevsellik duygusundan uzaktır Kadınlar birşey alırken 'ne kadar işe yarar
amaca ne derece hizmet eder?' düşüncesinden ziyade hangi oranda güzel olduğuna bakarlar Böyle düşündükleri içinde alıp kullanılmadıkları pekçok eşyaları vardır Erkekler ise
beyinlerindeki modülün uyarımı gereği
'Güzellik de neymiş? Mühim olan bir şeyin ucuz ve kaliteli olması
işe yaramasıdır' diye düşünürler Erkek aldığı bir nesnenin rengine
kadın da fiyatına bakmayı bilmez Oysa duygusal farkındalığın oluşabilmesi için her ikisinin de bu öğelere dikkat etmesi gerekir Çünkü hayatta sahip olduğumuz şeylerin fonksiyonel
kaliteli ve estetik olması esastır Akıllı erkek yaptığı işe güzellik katmayı
akıllı kadında mantık katmayı becerebilirse durum dengelenmiş olacaktır
Kıskançlığın Kimyası
İnsan kıskançlık hissettiği zaman
kendisine ilk olarak 'Neden kıskandım?' sorusunu sormalıdır Bu soru ile kıskançlık sebebi mutlaka ortaya çıkacaktır
Eşini öldürmek isteyen paranoid bir kadın hastam vardı Kendisini psikolojik açıdan incelediğimde
ortaya 'Eşim beni aldatıyor' düşüncesi çıktı Aslında eşi kendisini aldatmıyordu Onu bu düşünceye yönelten
eşinin cinsel ilgisinin eskisi gibi olmamasıydı Bu halin
kendisinin aldatıldığını düşünmesi için geçerli bir sebep olmadığını söylediğimizde ise
'Beni aldatmıyorsa
cinsel açıdan neden bana eskisi gibi ilgi göstermiyor?' diye cevap verdi Elindeki tek delil buydu
İşte hasta
bu delilden hareketle oluşan şüphe sonunda eşinin her davranışını buna göre yorumlamaya başlamıştı Küçük bir delili büyük bir kanıt gibi değerlendirmiş
eşine bir bayan selam verdiğinde bile
'İşte bu olay da
beni doğruluyor' diye düşünmüştü Eşinin cep telefonuna işiyle ilgili
basit bir mesaj bile gelse
olayı hemen abartmıştı
Bütün bunlar beyindeki yargı mekanizmasının bozulması sonucunda oluşur Erkek
eşine güvenmeyen ve her fırsatta saldıran bir kadın karşısında
'Bıktım bu kadından' diyerek başka kadınlara yönelir Aslında kadın
farkında olmadan eşini başka kadınlara ittiği halde
'Bak haklıymışım
bu adam zaten beni sevmiyordu' diye düşünür Fakat kadın daha başlangıçta
'Eşimin bana olan cinsel ilgisi azaldı
acaba bu neden oluyor ?' diye sorabilir
yanlış bir yargıdan kaçınırsa ve kendinde değişiklikler yaparsa
olay başlamadan bitecektir
Basit kıskançlıklar haset
gıpta gibi bir takım kavramlarla açıklanır Fakat kıskançlıkta asıl önemli olan sebebi bulabilmektir Basit kıskançlıktaki savunma mekanizmalarını tanımalıdır Meselâ; karşı cinsle olan kıskançlıkta cinsel imaj öne çıkar Fakat hemcinslerin birbirini kıskanmasında
değer verilen şeye özen ön planda olur; sahip olduğu şeyi kaybetme korkusu vardır
Bazı insanlar 'ben asla kıskanmam' der
ama asıl kıskanç olanlar onlardır Çünkü kıskançlık
asla kabul edemeyecekleri ve kendilerine yakıştıramayacakları en olumsuz duygudur Kıskanma
negatif duygular içinde en çok gizlenen ve utanılanıdır Fakat rahatsızlık duyulması gereken şey
kıskanma değil
onun karşısında gösterilen davranışlardır Bir insan başarılı birini kıskanıyorsa
bundan utanç duymamalıdır Çünkü kişinin özen gösterdiği bir değer vardır ve kıskançlık onun
bu değerle ilgili hassasiyetidir Fakat insan
'Kıskançlık esnasında yaptığım doğru mu?' sorusunu kendisine ısrarla sormalıdır
Meselâ; iyi evliliği çok önemseyen biri
başkalarında gördüğü güzel evliliği kıskanabilir
ama sonradan bunu reddedip
'ben kıskanç değilim' diyebilir Fakat 'ben iyi evliliğe önem veriyorum
o sebeple bu duyguları yaşamam normal' diye düşünmelidir İnsanlar iyi şeylere layıktır; ancak iyi özellikler layık olanlara gelir Bunun için kişi
kendisini kötülüklerden arındırmalı ve sürekli gelişme çabası içinde bulunmalıdır Gönlümüze güzelliklerin misafir olmasını istiyorsak
önce güzellikleri iten olumsuzlukları ortadan kaldırmalıyız
İnsanın gördüğü bir güzellik karşısındaki ilk tepkisi
özenmek ve 'benim de olsa' diye bu özeni ifade etmektir Kişi
kıskandığı kimsenin kişiliği ile kıskandığı 'şey'i birbirinden ayırabilmelidir Yâni başkalarının kişiliği değil
kişiliğindeki iyi özellikler kıskanılabilir Örneğin
kıskanılan insan çalışkansa
kıskanan kişi onun bu özelliğinden ders çıkarabilmelidir Yani olayları ayrıştırarak düşünmeyi başarmalıdır Yoksa insan
kıskançlığı başkalarının kişiliğine indirgerse
ego çatışması yaşar
Kıskançlığın basamaklarından biri de
gıpta duygusudur Bu duygu insanı olumsuza yaklaştırır 'Benim de olsa' düşüncesi doğaldır; ama gıpta duygusunda 'keşke' vardır 'Keşke benim de olsa
ama artık olamayacak O şanslı
ben şanssızım' Bu düşünce tarzı insana acı çektirir
Ayrıca kıskançlık hisseden kişi
niçin kıskandığı konusunu aydınlatır ve alternatif çözüm yollarına yönelirse
kıskançlık gibi olumsuz bir duygu bile insanı geliştirir Tabi kişinin bu kabiliyetini geliştirmesi için düşünme yeteneğini de ilerletmesi lâzımdır Günlük hayatımızda karşılaştığımız problemleri çoğu zaman düşünerek değil
çocukluğumuzda öğrendiğimiz tepkilerle çözmeye çalışırız Oysaki insan
kendini analiz ederek kemale erer Yapılması gereken
Yaratıcı tarafından insana verilen
irade ve seçme yeteneğini gerektiği gibi kullanmaktır
Hanefi mezhebinin kurucusu İmam Âzam'ın
yolda giderken karşısına bir **** çıkar Bunun üzerine İmam yolunu değiştirir Kendisinin bu davranışını görenler şakayla karışık sorarlar: 'Hocam ****den mi korktunuz?' İmam Âzam
'Onun boynuzları var
benim de aklım' diye cevaplar İnsanın silahı akıldır İnsanlar akıllarını yeterince kullanabilirlerse
pek çok yanlıştan kurtulabilirler
İşte bu noktada duyguların yönetiminden sorumlu beyin alanlarının varlığı ortaya çıkıyor Mesela
Sezgiler
Bir insanı doğruya götüren dört tane yol vardır Birincisi pozitif bilim
Teknoloji ve Duygular
İnsandaki duyguların gözardı edilmesi
Duyguların Uyarılması
İnsan beyninde yeniliği arama geni vardır Bu gen fizikî görünüm noktasında da geçerlidir Yenilik ihtiyacı kadındaki estetik kaygı ve beğenilme hissiyle birleştiğinde ortaya moda denilen kavram çıkmıştır Kadının duygusallığını okuyup
Kıskançlığın Kimyası
İnsan kıskançlık hissettiği zaman
Eşini öldürmek isteyen paranoid bir kadın hastam vardı Kendisini psikolojik açıdan incelediğimde
İşte hasta
Bütün bunlar beyindeki yargı mekanizmasının bozulması sonucunda oluşur Erkek
Basit kıskançlıklar haset
Bazı insanlar 'ben asla kıskanmam' der
Meselâ; iyi evliliği çok önemseyen biri
İnsanın gördüğü bir güzellik karşısındaki ilk tepkisi
Kıskançlığın basamaklarından biri de
Ayrıca kıskançlık hisseden kişi
Hanefi mezhebinin kurucusu İmam Âzam'ın