SecReT
Bayan Üye
KORE SAVAŞI
Kore Savaşının Nedenleri Kore Savaşı, Uzak Doğuda güçlenmeye başlayan soğuk savaş tehlikesini ortadan kaldırmak için A.B.D. ile Birleşmiş Milletler Örgütünün birlikte düzenledikleri ilk harekattır. Güney Kore'nin Kuzey Kore ve Komunist Çin kuvvetleri tarafından işgaline son vermek üzere Birleşmiş Milletler gücü adı altında birçok ülkenin birlikte hareket ettiği 20. yüzyıl tarihinde yerini almış önemli olaylardandır.
Kore Savaşına Kimler Katıldı?
Kore Savaşına toplam 16 ülke askeri birlik ile, 6 ülke de tıbbi yardım araçlarıyla katılmıştır. Bu yardım çağrısına katılan ve askeri birlik gönderen ilk ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. İlk olarak Ekim 1950'de Kore'ye gönderilen Türk Tugayı, Ağustos 1954'e kadar Kore'de kalmıştır.
Kore'ye Giden Birliğimiz Hakkında Bilgiler
Kore Savaşına gönderilen Türk Tugayı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında topçu ve teknik destek kıtalarının eşlik ettiği 3 piyade taburundan oluşuyordu. Kore Savaşı boyunca Amerikan kuvvetlerine bağlı hareket eden tugay büyüklüğündeki tek birlikti. Tam teçhizatlı Türk Tugayı düzenliliği, askeri bilgi ve yetenekleriyle yabancılar arasında büyük saygı kazanmıştı.
20 Ekim 1950 - Askerlerimizin Kore'ye Varışı
Tugayımız Tayland öncü birliklerinden sonra Kore'ye en önce varan birliklerden biriydi. Eylül ayı sonlarında İskenderun Limanından gemiyle yola çıkan 5455 kişilik tugayımız, 18 Ekim 1950'de Kore yarımadasının Güney ucundaki Pusan limanına varmış, ertesi gün mühimmatını gemiden indirmeye başlamıştı. İner inmez Pusan'dan harekete geçen tugayımız, 20 Ekim günü 60 mil (100km) Kuzeydeki Taegu şehrine vararak, Birleşmiş Milletler kuvvetlerine katılmıştı.
10-25 Kasım 1950 Kuzeye İlerleme
Amerikan kuvvetlerinin emrinde bir alt birlik olarak görev alan tugayımız 10 Kasım 1950'den itibaren Amerikalılarla birlikte Kuzeye doğru yürüyüşe başlamıştı. Askerlerimiz bu yürüyüş sırasında, muhtemelen halkın arasına karışmış Kuzey Kore askerleriyle ve çetelerle mücadele ediyordu. Teğmen Tahir Ün Kore'den Japonya'ya geçen Yeni Sabah Gazetesi muhabiri Alaettin Erk eliyle gönderdiği mektubunda birliğimizin başarılarından bahsetmiş ve 3-4 Türk askerinin kimi zaman 30-40 Kuzey Kore askerini esir aldığını yazmıştı.
9. Amerikan Kolordusunun genel harekatı çerçevesinde Türk Tugayı 21 Kasım günü Kuzeye doğru ilerleyişe devam ederek 22 Kasım günü, üç gün önce Kunuriye varmış bulunan Amerikan 25. bölüğü ile buluştu. Burada bulunan Amerikan, Türk ve Güney Kore birlikleri Chongchon Nehri tarafından ikiye bölünen bir bölgede dağınık olarak mevzilenmişlerdi. Askerlerimize burada Amerikan 9. Kolordusunun sağ (Doğu) yanını koruma görevi verilmişti.
Kasım 1950'de Kunuri Bölgesindeki Şartlar
Kore'deki hava şartları son derece olumsuzdu. Son 40 yılın en soğuk günleri yaşanıyordu. Mançurya'dan esen sert rüzgarlar askerlerimizin hareketlerini güçleştiriyor, özellikle gece nöbetleri dondurucu oluyordu. Askerler boş tenekelerde yakılan ateşlerin başında ısınıyorlardı. Tıbbi ekipler donan askerleri tedavi etmeye çalışıyordu. Acilen kan verilmesi gerektiğinde plazmanın 90 dakika ısıtılması gerekiyordu. Su içeren ilaçlar donmuştu. Kamyonlardaki benzinin donma tehlikesine karşı alkol karıştırılması gerekiyordu. Hatta geceleri, askerlerin postallarının içinde biriken ter bile donuyordu. Kuzey Kore'nin uzun dağ sıraları ve bunların arasındaki vadilerden oluşan arazi yapısı, hareketi zorlaştırıyor, dondurucu soğukla birlikte bir kaç gün içinde gelecek felaketi hazırlayan unsurlar arasında yerlerini alıyorlardı.
Çin Varlığının Haber Alınması
Tugayımız Tokchon'un Kuzey-Batısında bir Çin birliğinin bulunduğu haber almıştı. Amerikan haber alma servisinden Çinlilerin konumu ilerleyişleri ve civardaki dost kuvvetlerin konumlarıyla ilgili bilgi istenmesine rağmen hiçbir bilgi gelmiyordu. Türk komutanlar çok ciddi bir durumla karşılaşılabileceğini tahmin ediyorlardı. Teğmen Tahir Ün mektubunda düşmanı her tarafta hissettiklerini, 4 gündür dağlarda hiç uyumadıklarını yazıyordu.
26 Kasım 1950 - Büyük Saldırı ve Kunuri Savaşının Patlaması
26 Kasım günü Çin kuvvetleri Amerikan 1. ve 9. Kolordularına ve bunlara bağlı diğer birliklere karşı çok güçlü saldırılara başladılar. İlk olarak Çin birlikleri dağlardan aşağıya doğru Tokchon civarında bulunan Güney Kore'lilere saldırdılar. Güney Kore savunması ezici saldırı karşısında çok kısa bir sürede bozguna uğra¤¤¤¤¤ dağıldı.
Çinliler genellikle gece ilerliyorlardı. 18 gün boyunca günde yaklaşık 30 km. yol almışlardı. Gündüz saatlerinde sadece keşif birliklerinin dolaşmasına izin veriliyor, diğer Çin askerleri dağlık arazide saklanıyorlardı. Çinli komutanların gündüz yerini belli eden askeri vurma yetkisi bulunuyordu. Olumsuz hava ve arazi şartları da düşman Çin ve Kuzey Kore birliklerine avantaj sağlıyordu.
Türk Birliği Açısından Kunuri Savaşında Karşılaşılan Genel Durum
Bu sırada Türklere Amerikan birliklerinin sağ (Doğu) kanadını koruma görevi verildi. 1. Türk Taburunu Kunuri'nin 15 mil (24 km) Doğusundaki Wawon'a acilen sevketmek için Amerikan kamyonları tahsis edilmişti. Bu kamyonlar daha sonra geri dönerek 2. Taburumuzu nakledeceklerdi. Durumun aciliyeti karşısında askerlerimizin bir kısmı yaya olarak yola çıktılar. Türklere gelen emir karayolunu tutarak, Unsong'u emniyete almaktı, ancak tugayımızın karanlık basmadan Unsong'a varıp, orada mevzilenmesi için yeterli zaman yoktu. Üstelik, Chongsong'da bulunan düşman Amerikalıların tutmamızı istediği çizgiye çok yakın bir konumdaydı. Bu da tugayımızın daha mevzi almadan bir sürpriz saldırıyla karşılaşması riskini getiriyordu. Ayrıca bu bölgede çete taraması yapılmadığından halk arasına karışmış olabilecek gerillalar geri çekiliş yolunu kaparlarsa tugayımız sarılabilir ve yok olma tehlikesiyle karşılaşabilirdi. Bütün bunlara ek olarak, sağ kanadını savunma görevi aldığımız Amerikan kuvvetleri geri çekilmekteydi. Öte yandan birliklerimizin o anda bulundukları yerden savunma görevi yapması da arazi şartları yüzünden hemen hemen imkansızdı. Bizden istenen KunurixTokchon yolunu tutmak için 12 mil (20 km) uzunluğunda bir cephe gerektiriyor ve bu da sayıca çok üstün olan Çinlilere karşı bizi tümüyle zayıf düşürebilecek bir durumdu. Arazinin topların etkili bir şekilde kullanımını engellemesi ve düşmanın araziyi çok iyi bilme avantajı da eklenince ortaya çıkan tablo Türk kuvvetleri için hiç de iç açıcı değildi. Güney-Doğuya geri çekilmekten başka yapacak bir şey yoktu. Ancak durum, geri çekiliş sırasında bile düşmanla karşı karşıya gelmeyi gerektirecek kadar karmaşıktı. Amerikan kuvvetleriyle temas kesilmişti. Türk Tugayı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı'nın emrinde kendi başının çaresine bakmak durumundaydı. Kunuri'nin Kuzey-Doğusuna doğru ilerleyen askerlerimiz, Wawon'da mevzilenmeyi amaçlıyorlardı. Wawon'a vardıktan hemen sonra Tokchon'a doğru Tongjukkyo Nehri boyunca yokuş yukarı, yaya olarak ve tank desteği olmadan bir ilerleyiş başlamıştı.
Amerikalılar, uçakla yaptıkları keşifler sonucunda Çinlilerin Tokchon'a doğru ilerlediklerini ve oradan büyük bir saldırı yapacaklarını büyük bir ihtimalle tahmin etmişlerdi. Amerikalılardan istihbarat alınamayışı ve genel durumun bilinememesi sonucunda yapılan manevralar tugayımıza ait iki keşif birliğini, artçı birlik haline getirmişti. Bu arada iyice yaklaşan Çinliler tugayımızı yakın takibe almışlardı. Bir öncü keşif kolumuz Karil L'yong Geçidinde Çinlilerle ilk temas eden birliğimiz oldu. Keşif birliğimizden kurtulan olmadı.
Birliğimizin Geri Çekilişi
Bütün olumsuz koşullara rağmen Türk askeri düşmanın ilerleyişini durdurmayı başarmıştı. Türk mevzilerini ele geçirmek için ardı arkasına bir çok saldırı düzenleyen Çinliler her seferinde geri püskürtülmüş ve büyük kayıplar vermişlerdi. Cephe savaşıyla sonuç alamayacaklarını anlayan Çinliler bir toplu imha planı hazırlamışlar ve sessizce tugayımızın etrafını sarmaya başlamışlardı. Komutanlarımız bu planı zamanında farkederek bir an önce geri çekilme emri verdi, çünkü sayıca çok üstün olan Çinlilerin tüm yönlerden yapacakları bir saldırıyı durdurmak imkansızdı. Askerlerimiz o gece sıfırın altında bir hava sıcaklığında ve yorgun bir şekilde sayıca kendilerinin onlarca misli olan düşmanla başbaşa kalmıştı. Çinliler bütün gece ani gürültüler, davul, ıslık ve çığlık sesleri çıkararak a******izin moralini çökertmeye ve dinlenmesine olanak vermemeye çalışıyordu.
Geri çekiliş sırasında birliklerimiz tekrar Wawon'a yaklaşırlarken ağır düşman ateşiyle karşılaştılar. Çinliler, askerlerimiz tam olarak mevzilenemeden saldırmışlardı. Çinliler tarafından sarılan öndeki 1. Taburumuz çetin bir süngü savaşına girmişti. Amerikalıların raporlarına göre o gün öğleden sonra taburdan geriye kalan iki bölüğümüz 400 yaralıyla hala savaşıyordu. Tugayımızın geri kalan kısmı bu durum karşısında buradan da geri çekilme emri aldı. 9. Bölük geri çekilen diğer birliklerimizi arkadan koruma görevini üstlenmişti. 3. Taburun 10. Bölüğü ise tugayımızın ileri hattını oluşturuyordu. Birliklerimiz sayıca çok üstün olan düşmanı oyala¤¤¤¤¤, zaman kazanmaya ve tekrar toplanarak, mevzi tutmaya çalışıyorlardı. Savaşın en hararetli bu anında 9. bölük zor durumda olan 10. ve 11. bölüklere yardım görevini almıştı. 29 Kasım sabahına karşı Çinliler birliklerimizin direnişini kırmayı başardılar. 9. Bölüğümüz, 3. Tabur Komutanı Binbaşı Lütfü Bilgin de dahil olmak üzere tamamıyla şehit edildi.
30 Kasım 1950 - Son Durum
Geri çekiliş sırasında Çinliler Türk Birliğine müthiş bir kuvvetle saldırmışlardı. 30 Kasım 1950 günü tugayımızın yarısından çoğu kaybedilmişti. Bu çetin mücadelede kahraman Türk askerleri saatlerce süren süngü savaşı sonrasında şehit düşerken, geride bulunan diğer Birleşmiş Milletler birlikleri silahlarını ve teçhizatını bırakarak da olsa kurtulabilmişti. Amerikan karargahı sonradan kendilerinde de yeterli bilgi olmadığı için Türklere bilgi veremediklerini açıklamışlardır.
Savaşın Ülkemiz için Sonuçları
Kasım 1950'deki Çin saldırısına karşı Birleşmiş Milletler kuvvetleri bozguna uğramış ve bu savaş tüm Kore Savaşının en zorlu anlarından bir olarak tarihe geçmiştir. Amerikalılar, hava koşulları, arazi ve Türklerle aralarındaki dil sorununun yol açtığı anlaşmazlıklar yüzünden Kunuri Savaşının bir bozguna dönüştüğünü, özellikle Türkler için çok kanlı ve trajik bir şekilde sonuçlandığını söylemişlerdir.
Sadece bir-iki gece süren Kunuri Savaşında Türk Tugayı 741 şehit, 2068 yaralı, 163 kayıp, 244 esir ve 298 diğer olmak üzere toplam 3514 kayıp vermiştir.
Amerikada yayınlanmış çeşitli kaynaklarda Kore'deki Türk Tugayından şöyle sözediliyor: "Savunmadan çok saldırı pozisyonlarında çok daha başarılıydılar ve asla geri çekilmek istemiyorlardı. Türkler en zor şartlarda bile kendilerini son derece cesur ve asil bir şekilde gösterdiler. Ağır kayıpları onların onur ve kararlılıklarının sembolüdür. Cesaretleri ve kahramanlıkları için bizim hiç bir şey söylememize gerek yoktur".
A.B.D. Başkanı Clinton: "Aramızdaki derin güven bağı Kore Savaşında serpildi ve bu dostluk 40 yılı aşkın sürede NATO'da omuz omuza çalışmada güçlendi. A.B.D. her zaman Türkiye'nin güvenliği ve toprak bütünlüğü, demokrasinin güçlenmesi ve Türk halkının refahının yanındadır". Ekim 1995.
Kore Savaşının ülkemiz için önemli sonuçları olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri Türklerin Kore Savaşında gösterdiği cesarete ve fedakarlığa karşılık, ülkemizin 1952'de NATO'ya kabul edilmesinde önemli rol oynamış ve çeşitli yardım paketleri çerçevesinde ülkemize önemli maddi yardımlarda bulunmuştur. Kore Savaşının ülkemiz açısından diğer bir önemli sonucu da Güney Kore ve Türk halkları arasındaki yakın dostluk ve güven ilişkisinin başlaması ve gelişmesidir. Türkiye ve Güney Kore halkları arasındaki kardeşlik 2002 Dünya Kupası sırasında bir kere daha tüm dünyaya karşı açıkça sergilenmiştir.
Birleşmiş Milletler Kuvvetleri Genel Komutanı Amerikalı General Walton Walker Türk Tugayının Kunuri Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı'ya madalya veriyor.
Pusan'daki Birleşmiş Milletler Kore Savaşı Şehitliği
Güney Kore'nin Pusan şehrinde Kore Savaşı şehitlerinin anısına bir şehitlik bulunmaktadır. Şehitlik 14.4 hektarlık bir alanda kurulu ve 18 Ocak 1951'de Birleşmiş Milletler Komutanlığı tarafından yaptırılmıştır.
Bugün şehitlikte 462 Türk, 36 Amerikalı, 117 Hollandalı, 34 Yeni Zelandalı, 281 Avusturalyalı, 378 Kanadalı, 44 Fransız, 1 Norveçli, 36 Güney Koreli, 11 Güney Afrikalı, 885 İngiliz 15 bilinmeyen olmak üzere toplam 2300 şehit yatmaktadır.
Her şehidin adını ve milletini belirten yazılı bir taş bulunmaktadır.
Akhisar'lı Teğmen Tahir Ün'ün naaşı hiçbir zaman bulunamamış olmakla birlikte, bu şehitlikte sembolik bir mezarı vardır.
Kore Savaşının Nedenleri Kore Savaşı, Uzak Doğuda güçlenmeye başlayan soğuk savaş tehlikesini ortadan kaldırmak için A.B.D. ile Birleşmiş Milletler Örgütünün birlikte düzenledikleri ilk harekattır. Güney Kore'nin Kuzey Kore ve Komunist Çin kuvvetleri tarafından işgaline son vermek üzere Birleşmiş Milletler gücü adı altında birçok ülkenin birlikte hareket ettiği 20. yüzyıl tarihinde yerini almış önemli olaylardandır.
Kore Savaşına Kimler Katıldı?
Kore Savaşına toplam 16 ülke askeri birlik ile, 6 ülke de tıbbi yardım araçlarıyla katılmıştır. Bu yardım çağrısına katılan ve askeri birlik gönderen ilk ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. İlk olarak Ekim 1950'de Kore'ye gönderilen Türk Tugayı, Ağustos 1954'e kadar Kore'de kalmıştır.
Kore'ye Giden Birliğimiz Hakkında Bilgiler
Kore Savaşına gönderilen Türk Tugayı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında topçu ve teknik destek kıtalarının eşlik ettiği 3 piyade taburundan oluşuyordu. Kore Savaşı boyunca Amerikan kuvvetlerine bağlı hareket eden tugay büyüklüğündeki tek birlikti. Tam teçhizatlı Türk Tugayı düzenliliği, askeri bilgi ve yetenekleriyle yabancılar arasında büyük saygı kazanmıştı.
20 Ekim 1950 - Askerlerimizin Kore'ye Varışı
Tugayımız Tayland öncü birliklerinden sonra Kore'ye en önce varan birliklerden biriydi. Eylül ayı sonlarında İskenderun Limanından gemiyle yola çıkan 5455 kişilik tugayımız, 18 Ekim 1950'de Kore yarımadasının Güney ucundaki Pusan limanına varmış, ertesi gün mühimmatını gemiden indirmeye başlamıştı. İner inmez Pusan'dan harekete geçen tugayımız, 20 Ekim günü 60 mil (100km) Kuzeydeki Taegu şehrine vararak, Birleşmiş Milletler kuvvetlerine katılmıştı.
10-25 Kasım 1950 Kuzeye İlerleme
Amerikan kuvvetlerinin emrinde bir alt birlik olarak görev alan tugayımız 10 Kasım 1950'den itibaren Amerikalılarla birlikte Kuzeye doğru yürüyüşe başlamıştı. Askerlerimiz bu yürüyüş sırasında, muhtemelen halkın arasına karışmış Kuzey Kore askerleriyle ve çetelerle mücadele ediyordu. Teğmen Tahir Ün Kore'den Japonya'ya geçen Yeni Sabah Gazetesi muhabiri Alaettin Erk eliyle gönderdiği mektubunda birliğimizin başarılarından bahsetmiş ve 3-4 Türk askerinin kimi zaman 30-40 Kuzey Kore askerini esir aldığını yazmıştı.
9. Amerikan Kolordusunun genel harekatı çerçevesinde Türk Tugayı 21 Kasım günü Kuzeye doğru ilerleyişe devam ederek 22 Kasım günü, üç gün önce Kunuriye varmış bulunan Amerikan 25. bölüğü ile buluştu. Burada bulunan Amerikan, Türk ve Güney Kore birlikleri Chongchon Nehri tarafından ikiye bölünen bir bölgede dağınık olarak mevzilenmişlerdi. Askerlerimize burada Amerikan 9. Kolordusunun sağ (Doğu) yanını koruma görevi verilmişti.
Kasım 1950'de Kunuri Bölgesindeki Şartlar
Kore'deki hava şartları son derece olumsuzdu. Son 40 yılın en soğuk günleri yaşanıyordu. Mançurya'dan esen sert rüzgarlar askerlerimizin hareketlerini güçleştiriyor, özellikle gece nöbetleri dondurucu oluyordu. Askerler boş tenekelerde yakılan ateşlerin başında ısınıyorlardı. Tıbbi ekipler donan askerleri tedavi etmeye çalışıyordu. Acilen kan verilmesi gerektiğinde plazmanın 90 dakika ısıtılması gerekiyordu. Su içeren ilaçlar donmuştu. Kamyonlardaki benzinin donma tehlikesine karşı alkol karıştırılması gerekiyordu. Hatta geceleri, askerlerin postallarının içinde biriken ter bile donuyordu. Kuzey Kore'nin uzun dağ sıraları ve bunların arasındaki vadilerden oluşan arazi yapısı, hareketi zorlaştırıyor, dondurucu soğukla birlikte bir kaç gün içinde gelecek felaketi hazırlayan unsurlar arasında yerlerini alıyorlardı.
Çin Varlığının Haber Alınması
Tugayımız Tokchon'un Kuzey-Batısında bir Çin birliğinin bulunduğu haber almıştı. Amerikan haber alma servisinden Çinlilerin konumu ilerleyişleri ve civardaki dost kuvvetlerin konumlarıyla ilgili bilgi istenmesine rağmen hiçbir bilgi gelmiyordu. Türk komutanlar çok ciddi bir durumla karşılaşılabileceğini tahmin ediyorlardı. Teğmen Tahir Ün mektubunda düşmanı her tarafta hissettiklerini, 4 gündür dağlarda hiç uyumadıklarını yazıyordu.
26 Kasım 1950 - Büyük Saldırı ve Kunuri Savaşının Patlaması
26 Kasım günü Çin kuvvetleri Amerikan 1. ve 9. Kolordularına ve bunlara bağlı diğer birliklere karşı çok güçlü saldırılara başladılar. İlk olarak Çin birlikleri dağlardan aşağıya doğru Tokchon civarında bulunan Güney Kore'lilere saldırdılar. Güney Kore savunması ezici saldırı karşısında çok kısa bir sürede bozguna uğra¤¤¤¤¤ dağıldı.
Çinliler genellikle gece ilerliyorlardı. 18 gün boyunca günde yaklaşık 30 km. yol almışlardı. Gündüz saatlerinde sadece keşif birliklerinin dolaşmasına izin veriliyor, diğer Çin askerleri dağlık arazide saklanıyorlardı. Çinli komutanların gündüz yerini belli eden askeri vurma yetkisi bulunuyordu. Olumsuz hava ve arazi şartları da düşman Çin ve Kuzey Kore birliklerine avantaj sağlıyordu.
Türk Birliği Açısından Kunuri Savaşında Karşılaşılan Genel Durum
Bu sırada Türklere Amerikan birliklerinin sağ (Doğu) kanadını koruma görevi verildi. 1. Türk Taburunu Kunuri'nin 15 mil (24 km) Doğusundaki Wawon'a acilen sevketmek için Amerikan kamyonları tahsis edilmişti. Bu kamyonlar daha sonra geri dönerek 2. Taburumuzu nakledeceklerdi. Durumun aciliyeti karşısında askerlerimizin bir kısmı yaya olarak yola çıktılar. Türklere gelen emir karayolunu tutarak, Unsong'u emniyete almaktı, ancak tugayımızın karanlık basmadan Unsong'a varıp, orada mevzilenmesi için yeterli zaman yoktu. Üstelik, Chongsong'da bulunan düşman Amerikalıların tutmamızı istediği çizgiye çok yakın bir konumdaydı. Bu da tugayımızın daha mevzi almadan bir sürpriz saldırıyla karşılaşması riskini getiriyordu. Ayrıca bu bölgede çete taraması yapılmadığından halk arasına karışmış olabilecek gerillalar geri çekiliş yolunu kaparlarsa tugayımız sarılabilir ve yok olma tehlikesiyle karşılaşabilirdi. Bütün bunlara ek olarak, sağ kanadını savunma görevi aldığımız Amerikan kuvvetleri geri çekilmekteydi. Öte yandan birliklerimizin o anda bulundukları yerden savunma görevi yapması da arazi şartları yüzünden hemen hemen imkansızdı. Bizden istenen KunurixTokchon yolunu tutmak için 12 mil (20 km) uzunluğunda bir cephe gerektiriyor ve bu da sayıca çok üstün olan Çinlilere karşı bizi tümüyle zayıf düşürebilecek bir durumdu. Arazinin topların etkili bir şekilde kullanımını engellemesi ve düşmanın araziyi çok iyi bilme avantajı da eklenince ortaya çıkan tablo Türk kuvvetleri için hiç de iç açıcı değildi. Güney-Doğuya geri çekilmekten başka yapacak bir şey yoktu. Ancak durum, geri çekiliş sırasında bile düşmanla karşı karşıya gelmeyi gerektirecek kadar karmaşıktı. Amerikan kuvvetleriyle temas kesilmişti. Türk Tugayı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı'nın emrinde kendi başının çaresine bakmak durumundaydı. Kunuri'nin Kuzey-Doğusuna doğru ilerleyen askerlerimiz, Wawon'da mevzilenmeyi amaçlıyorlardı. Wawon'a vardıktan hemen sonra Tokchon'a doğru Tongjukkyo Nehri boyunca yokuş yukarı, yaya olarak ve tank desteği olmadan bir ilerleyiş başlamıştı.
Amerikalılar, uçakla yaptıkları keşifler sonucunda Çinlilerin Tokchon'a doğru ilerlediklerini ve oradan büyük bir saldırı yapacaklarını büyük bir ihtimalle tahmin etmişlerdi. Amerikalılardan istihbarat alınamayışı ve genel durumun bilinememesi sonucunda yapılan manevralar tugayımıza ait iki keşif birliğini, artçı birlik haline getirmişti. Bu arada iyice yaklaşan Çinliler tugayımızı yakın takibe almışlardı. Bir öncü keşif kolumuz Karil L'yong Geçidinde Çinlilerle ilk temas eden birliğimiz oldu. Keşif birliğimizden kurtulan olmadı.
Birliğimizin Geri Çekilişi
Bütün olumsuz koşullara rağmen Türk askeri düşmanın ilerleyişini durdurmayı başarmıştı. Türk mevzilerini ele geçirmek için ardı arkasına bir çok saldırı düzenleyen Çinliler her seferinde geri püskürtülmüş ve büyük kayıplar vermişlerdi. Cephe savaşıyla sonuç alamayacaklarını anlayan Çinliler bir toplu imha planı hazırlamışlar ve sessizce tugayımızın etrafını sarmaya başlamışlardı. Komutanlarımız bu planı zamanında farkederek bir an önce geri çekilme emri verdi, çünkü sayıca çok üstün olan Çinlilerin tüm yönlerden yapacakları bir saldırıyı durdurmak imkansızdı. Askerlerimiz o gece sıfırın altında bir hava sıcaklığında ve yorgun bir şekilde sayıca kendilerinin onlarca misli olan düşmanla başbaşa kalmıştı. Çinliler bütün gece ani gürültüler, davul, ıslık ve çığlık sesleri çıkararak a******izin moralini çökertmeye ve dinlenmesine olanak vermemeye çalışıyordu.
Geri çekiliş sırasında birliklerimiz tekrar Wawon'a yaklaşırlarken ağır düşman ateşiyle karşılaştılar. Çinliler, askerlerimiz tam olarak mevzilenemeden saldırmışlardı. Çinliler tarafından sarılan öndeki 1. Taburumuz çetin bir süngü savaşına girmişti. Amerikalıların raporlarına göre o gün öğleden sonra taburdan geriye kalan iki bölüğümüz 400 yaralıyla hala savaşıyordu. Tugayımızın geri kalan kısmı bu durum karşısında buradan da geri çekilme emri aldı. 9. Bölük geri çekilen diğer birliklerimizi arkadan koruma görevini üstlenmişti. 3. Taburun 10. Bölüğü ise tugayımızın ileri hattını oluşturuyordu. Birliklerimiz sayıca çok üstün olan düşmanı oyala¤¤¤¤¤, zaman kazanmaya ve tekrar toplanarak, mevzi tutmaya çalışıyorlardı. Savaşın en hararetli bu anında 9. bölük zor durumda olan 10. ve 11. bölüklere yardım görevini almıştı. 29 Kasım sabahına karşı Çinliler birliklerimizin direnişini kırmayı başardılar. 9. Bölüğümüz, 3. Tabur Komutanı Binbaşı Lütfü Bilgin de dahil olmak üzere tamamıyla şehit edildi.
30 Kasım 1950 - Son Durum
Geri çekiliş sırasında Çinliler Türk Birliğine müthiş bir kuvvetle saldırmışlardı. 30 Kasım 1950 günü tugayımızın yarısından çoğu kaybedilmişti. Bu çetin mücadelede kahraman Türk askerleri saatlerce süren süngü savaşı sonrasında şehit düşerken, geride bulunan diğer Birleşmiş Milletler birlikleri silahlarını ve teçhizatını bırakarak da olsa kurtulabilmişti. Amerikan karargahı sonradan kendilerinde de yeterli bilgi olmadığı için Türklere bilgi veremediklerini açıklamışlardır.
Savaşın Ülkemiz için Sonuçları
Kasım 1950'deki Çin saldırısına karşı Birleşmiş Milletler kuvvetleri bozguna uğramış ve bu savaş tüm Kore Savaşının en zorlu anlarından bir olarak tarihe geçmiştir. Amerikalılar, hava koşulları, arazi ve Türklerle aralarındaki dil sorununun yol açtığı anlaşmazlıklar yüzünden Kunuri Savaşının bir bozguna dönüştüğünü, özellikle Türkler için çok kanlı ve trajik bir şekilde sonuçlandığını söylemişlerdir.
Sadece bir-iki gece süren Kunuri Savaşında Türk Tugayı 741 şehit, 2068 yaralı, 163 kayıp, 244 esir ve 298 diğer olmak üzere toplam 3514 kayıp vermiştir.
Amerikada yayınlanmış çeşitli kaynaklarda Kore'deki Türk Tugayından şöyle sözediliyor: "Savunmadan çok saldırı pozisyonlarında çok daha başarılıydılar ve asla geri çekilmek istemiyorlardı. Türkler en zor şartlarda bile kendilerini son derece cesur ve asil bir şekilde gösterdiler. Ağır kayıpları onların onur ve kararlılıklarının sembolüdür. Cesaretleri ve kahramanlıkları için bizim hiç bir şey söylememize gerek yoktur".
A.B.D. Başkanı Clinton: "Aramızdaki derin güven bağı Kore Savaşında serpildi ve bu dostluk 40 yılı aşkın sürede NATO'da omuz omuza çalışmada güçlendi. A.B.D. her zaman Türkiye'nin güvenliği ve toprak bütünlüğü, demokrasinin güçlenmesi ve Türk halkının refahının yanındadır". Ekim 1995.
Kore Savaşının ülkemiz için önemli sonuçları olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri Türklerin Kore Savaşında gösterdiği cesarete ve fedakarlığa karşılık, ülkemizin 1952'de NATO'ya kabul edilmesinde önemli rol oynamış ve çeşitli yardım paketleri çerçevesinde ülkemize önemli maddi yardımlarda bulunmuştur. Kore Savaşının ülkemiz açısından diğer bir önemli sonucu da Güney Kore ve Türk halkları arasındaki yakın dostluk ve güven ilişkisinin başlaması ve gelişmesidir. Türkiye ve Güney Kore halkları arasındaki kardeşlik 2002 Dünya Kupası sırasında bir kere daha tüm dünyaya karşı açıkça sergilenmiştir.
Birleşmiş Milletler Kuvvetleri Genel Komutanı Amerikalı General Walton Walker Türk Tugayının Kunuri Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı'ya madalya veriyor.
Pusan'daki Birleşmiş Milletler Kore Savaşı Şehitliği
Güney Kore'nin Pusan şehrinde Kore Savaşı şehitlerinin anısına bir şehitlik bulunmaktadır. Şehitlik 14.4 hektarlık bir alanda kurulu ve 18 Ocak 1951'de Birleşmiş Milletler Komutanlığı tarafından yaptırılmıştır.
Bugün şehitlikte 462 Türk, 36 Amerikalı, 117 Hollandalı, 34 Yeni Zelandalı, 281 Avusturalyalı, 378 Kanadalı, 44 Fransız, 1 Norveçli, 36 Güney Koreli, 11 Güney Afrikalı, 885 İngiliz 15 bilinmeyen olmak üzere toplam 2300 şehit yatmaktadır.
Her şehidin adını ve milletini belirten yazılı bir taş bulunmaktadır.
Akhisar'lı Teğmen Tahir Ün'ün naaşı hiçbir zaman bulunamamış olmakla birlikte, bu şehitlikte sembolik bir mezarı vardır.