Rojawelad
Kayıtlı Üye
Bismillahirrahmanirrahim.
(Bu yazı bana aittir ve bu yazıyı isteyen, istediği şekilde kullanabilir.
Bu yazıyı Ermeniceye ve İbraniceye yeminli noterli tercüman vasıtasıyla tercüme ettirdim. İlk yazının dili Türkçe, ikincisi Ermenice ve üçüncüsü de İbranicedir. Ancak tanınmayan karakterler oluştuğu için buraya ermenicesini ve ibranicesini yazamadım.
Başlayalım: )
KİLİTTAŞI
Muhammed Peygamberin gerçekten yaşadığını nereden biliyorsun? , Kuranı elime aldığımda Kuranın mucize olduğunu anlamalıyım , Bizzat şahit olmadığım hiçbir mucizeye inanmam şeklinde şüphe seslerini duymaktayız. Biz Müslüman Kürt gençliği olarak bu seslere yanıt vermek amacıyla bu yazıyı hazırlamış ve sizlere sunmuş bulunmaktayız.
Değerli arkadaşım , bu yazıyı okurken senden isteyeceğimiz tek şey düşünmendir. Bu yazı, Kuran-ı Kerimin tek mutlak doğru olduğunu sadece Kuran-ı Kerimin kendisini göstererek ispatlamıştır. Kuran-ı Kerimin tek mutlak doğru olduğunun anlaşılmasının bir yolu, yine Kuran-ı Kerimin kendisidir. Şöyle ki :
Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Yunus Suresi 37. Ve 38. Ayetlerinde şu metni okuyacaksınız : Bu Kuran, Allah (Yaratan)tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. Yoksa: Bunu kendisi (Muhammed Peygamber) yalan olarak uydurdu mu diyorlar? De ki: Bunun benzeri olan bir sure getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allahtan başka çağırabildiklerinizi de çağırın Okuduğunuz gibi, tüm inkarcılar arasında diğer bütün İslam düşmanlarından farklı olarak, üstün kavim inancına sahip olan, dolayısıyla diğer topluluk ve tapımlardan daha fazla Kuran-ı Kerime düşmanlık potansiyelleri olan Yahudiler başta olmak üzere tüm inkarcılara ısrarla bir düello teklifi yapılmıştır. İslam Şeriatında düşünce ve tartışma özgürlüğünün olmadığını iddia edenler , Kuran-ı Kerim ayetlerinin insanlara sunduğu çok serbest tartışma ortamını bu düello ayetlerinde görebilirler.
Bu düelloyu yanıtlamamak, Yahudiler özelinde incelersek eğer ; gelecekteki Yahudi nesilleri için bir tehdit oluşturacaktır. Gelecek Yahudi nesillerinin; geçmişteki atalarının bu konudaki acizliğine bakarak Müslümanlığa girme durumu kaçınılmaz vardır. Yahudi dininin son bulması söz konusudur. Bu yüzden, Yahudi olmayanlara düşmanlık ; gelecek Yahudi nesillerine Kuran düşmanlığı şeklinde aktarılarak, Kuranın düellosu karşısında acizliklerini saklamak amacıyla canlı tutulur. Çünkü Yahudiler, bu düellonun başlatıcısı olan Kuran-ı Kerimi ortadan kaldırmakla ancak rahat nefes alabilirler. Aksi takdirde Kuran-ı Kerim yaşadıkça, Yahudi kavmi dininin noktalanması, sona ermesi söz konusudur. Bu yüzden Yahudilerin Kuran-ı Kerim düşmanlığı hala pasif değil, aktiftir. Bu yüzden Kuran-ı Kerimin tahrif edilmesi konusu Yahudilerce hayat memat meselesidir.
Kuran-ı Kerimde, kafirlere, haysiyetlerini altüst eder derecede Haydi Kuran-ı Kerimin benzerini yazın yoksa zilleti kabul edin denilmiştir. Bir iddia olarak şu varsayım söylenebilir : Mekkenin fethi ile Kabenin içindeki putlarla beraber Kurana benzer yazılan eserler de Müslümanlarca yakıldı! Eğer Kuran-ı Kerimdeki ayetlere benzer bir cümle yazılabilseydi, bu metin İslamın doğuş ve Mekke döneminde , Medine döneminde ve yedinci yüzyıldan itibaren, İslam aleyhine Yahudilerce saklanır, muhafaza edilir, Yahudiler & dönmelik kanalıyla günümüze kadar gelir ve şimdi her yere dağıtılırdı.
Kuran-ı Kerimde insan ürünü cümle olsa idi, bu cümleye bakılarak, Kuran-ı Kerim ayetlerine benzer cümle yazılmaya teşebbüs edilebilirdi. Anlaşılmaktadır ki ; Kuran-ı Kerim , insan yapımı değildir.
Buradan hareketle Kuran-ı Kerim Hicr suresi 9. Ayet : Hiç şüphesiz zikri (Kuranı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. Hükmü ile Kuran, Allah tarafından korunmaktadır. Zaten Kuran-ı Kerimde yedinci yüzyıldan itibaren bir değişiklik olsa idi, Yahudiler bunu kullanırlardı; herkesi haberdar edip, Kuranın yayılmasını engellemeye çalışırlardı.
Bir itiraz olarak şu düşünce öne sürülebilir: Sen Necip Fazıl gibi şiir yazamazsın; nasıl Necip Fazılın şiir üslubu kendine özgüyse , Kuran da kendine özgüdür; benzerinin yazılamaması doğaldır diyenlere cevap verelim : 21. Yüzyılda Kuran-ı Kerime benzer (!) kitap olarak tanıtılan True Furqan yazılmıştır; kimsenin üzerinde durmayacağı kadar önemsiz bulunmuştur bu çalışma. Ama bizi ilgilendiren, şu gerçektir : True Furqanın varlığı gösterdi ki, Kuran-ı Kerime benzer cümle yazmak teşebbüsüne ortam müsaittir, özgür teşebbüs ortamı vardır.
Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız, Kuran-ı Kerimin insan yazımı olmadığı, insan sözü olmadığı ve insanlar tarafından da değiştirilmediğidir. Satırı satırına her cümlesinin doğru olduğudur. Materyalizm, sadece Kuran-ı Kerime bakarak Kuran-ı Kerimin tek mutlak doğru olduğunu, Yaratanın kelamı olduğunu anlayabilecektir, umarız.
Peki Kuran, uzaylıların sözü olabilir mi ?
Bu Kuran, Allah (Yaratan)tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. Yoksa: Bunu kendisi (Muhammed Peygamber) yalan olarak uydurdu mu diyorlar? De ki: Bunun benzeri olan bir sure getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allahtan başka çağırabildiklerinizi de çağırın (Yunus Suresi 37 ve 38. Ayetler)
Kuran-ı Kerim düşmanlarınca, Kuranı bir daha dirilmemek üzere yok etmek için zorunlu olarak, Kuranı bütün yönleriyle çürütmek; vazgeçilmez bir metot olacaktır. Çünkü bir nokta ihmal edilirse, o noktadan tekrar İslam büyüyebilirdir. Bu yüzden Kuran düşmanlarınca, Kuran-ı Kerimin bütün yönleriyle çürütülmesi metodu zorunlu olacaktır. Kuran düşmanları, gece gündüz çalışır, tüm metafizik varlıklarla iletişime geçip, Kuran ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri değerlendirir ve Kuranın bir benzerini yazabilirlerdi. Oysaki 1400 senedir dünyanın gündemine bomba gibi düşen Kuranın benzerinin yazılması gibi bir meydan okuma gerçekleşmemiştir. Çünkü Kuran-ı Kerim, yaratılmış bir şeyin üslubuna benzemiyor. Yani Kuran-ı Kerim, bir bütün olarak Yaratanın kelamıdır.Kuran-ı Kerim Hicr suresi 9. Ayet : Hiç şüphesiz zikri (Kuranı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. Gereği de öylece kalacaktır.
Kuran-ı Kerim, herhangi bir metafizik boyutun oluşumunun kelamı olsa idi, yine Yahudiler Kuran-ı Kerime muhalefet eder ve Kuran-ı Kerime benzer cümle yazabilirlerdi. Yahudilerin bu işe girişememeleri yani Kuran-ı Kerime benzer cümle yazamamaları, Kuran-ı Kerimin, yaratılan bir şeyin kelamı olmadığını, Yaratanın kelamı olduğunu göstermektedir.
Özet olarak Kuran-ı Kerim, insan & metafizik varlık müdahalesine kapalı olarak oluşmuş ve yine insan & metafizik varlık müdahalesine kapalı olarak günümüze kadar gelmiştir. Bunu elimize sadece Kuran meali alarak da anlayabiliriz. Dolayısıyla Kuran, ilk günkü Vahiy gibi taze ve değiştirilmemiştir, günümüze kadar gelmiştir. Kuran; yaşayan mucizedir, yaşayan Vahiydir, baştan sona kadar Allah (Yaratan)ın sözüdür.
(Bu yazı bana aittir ve bu yazıyı isteyen, istediği şekilde kullanabilir.
Bu yazıyı Ermeniceye ve İbraniceye yeminli noterli tercüman vasıtasıyla tercüme ettirdim. İlk yazının dili Türkçe, ikincisi Ermenice ve üçüncüsü de İbranicedir. Ancak tanınmayan karakterler oluştuğu için buraya ermenicesini ve ibranicesini yazamadım.
Başlayalım: )
KİLİTTAŞI
Muhammed Peygamberin gerçekten yaşadığını nereden biliyorsun? , Kuranı elime aldığımda Kuranın mucize olduğunu anlamalıyım , Bizzat şahit olmadığım hiçbir mucizeye inanmam şeklinde şüphe seslerini duymaktayız. Biz Müslüman Kürt gençliği olarak bu seslere yanıt vermek amacıyla bu yazıyı hazırlamış ve sizlere sunmuş bulunmaktayız.
Değerli arkadaşım , bu yazıyı okurken senden isteyeceğimiz tek şey düşünmendir. Bu yazı, Kuran-ı Kerimin tek mutlak doğru olduğunu sadece Kuran-ı Kerimin kendisini göstererek ispatlamıştır. Kuran-ı Kerimin tek mutlak doğru olduğunun anlaşılmasının bir yolu, yine Kuran-ı Kerimin kendisidir. Şöyle ki :
Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Yunus Suresi 37. Ve 38. Ayetlerinde şu metni okuyacaksınız : Bu Kuran, Allah (Yaratan)tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. Yoksa: Bunu kendisi (Muhammed Peygamber) yalan olarak uydurdu mu diyorlar? De ki: Bunun benzeri olan bir sure getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allahtan başka çağırabildiklerinizi de çağırın Okuduğunuz gibi, tüm inkarcılar arasında diğer bütün İslam düşmanlarından farklı olarak, üstün kavim inancına sahip olan, dolayısıyla diğer topluluk ve tapımlardan daha fazla Kuran-ı Kerime düşmanlık potansiyelleri olan Yahudiler başta olmak üzere tüm inkarcılara ısrarla bir düello teklifi yapılmıştır. İslam Şeriatında düşünce ve tartışma özgürlüğünün olmadığını iddia edenler , Kuran-ı Kerim ayetlerinin insanlara sunduğu çok serbest tartışma ortamını bu düello ayetlerinde görebilirler.
Bu düelloyu yanıtlamamak, Yahudiler özelinde incelersek eğer ; gelecekteki Yahudi nesilleri için bir tehdit oluşturacaktır. Gelecek Yahudi nesillerinin; geçmişteki atalarının bu konudaki acizliğine bakarak Müslümanlığa girme durumu kaçınılmaz vardır. Yahudi dininin son bulması söz konusudur. Bu yüzden, Yahudi olmayanlara düşmanlık ; gelecek Yahudi nesillerine Kuran düşmanlığı şeklinde aktarılarak, Kuranın düellosu karşısında acizliklerini saklamak amacıyla canlı tutulur. Çünkü Yahudiler, bu düellonun başlatıcısı olan Kuran-ı Kerimi ortadan kaldırmakla ancak rahat nefes alabilirler. Aksi takdirde Kuran-ı Kerim yaşadıkça, Yahudi kavmi dininin noktalanması, sona ermesi söz konusudur. Bu yüzden Yahudilerin Kuran-ı Kerim düşmanlığı hala pasif değil, aktiftir. Bu yüzden Kuran-ı Kerimin tahrif edilmesi konusu Yahudilerce hayat memat meselesidir.
Kuran-ı Kerimde, kafirlere, haysiyetlerini altüst eder derecede Haydi Kuran-ı Kerimin benzerini yazın yoksa zilleti kabul edin denilmiştir. Bir iddia olarak şu varsayım söylenebilir : Mekkenin fethi ile Kabenin içindeki putlarla beraber Kurana benzer yazılan eserler de Müslümanlarca yakıldı! Eğer Kuran-ı Kerimdeki ayetlere benzer bir cümle yazılabilseydi, bu metin İslamın doğuş ve Mekke döneminde , Medine döneminde ve yedinci yüzyıldan itibaren, İslam aleyhine Yahudilerce saklanır, muhafaza edilir, Yahudiler & dönmelik kanalıyla günümüze kadar gelir ve şimdi her yere dağıtılırdı.
Kuran-ı Kerimde insan ürünü cümle olsa idi, bu cümleye bakılarak, Kuran-ı Kerim ayetlerine benzer cümle yazılmaya teşebbüs edilebilirdi. Anlaşılmaktadır ki ; Kuran-ı Kerim , insan yapımı değildir.
Buradan hareketle Kuran-ı Kerim Hicr suresi 9. Ayet : Hiç şüphesiz zikri (Kuranı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. Hükmü ile Kuran, Allah tarafından korunmaktadır. Zaten Kuran-ı Kerimde yedinci yüzyıldan itibaren bir değişiklik olsa idi, Yahudiler bunu kullanırlardı; herkesi haberdar edip, Kuranın yayılmasını engellemeye çalışırlardı.
Bir itiraz olarak şu düşünce öne sürülebilir: Sen Necip Fazıl gibi şiir yazamazsın; nasıl Necip Fazılın şiir üslubu kendine özgüyse , Kuran da kendine özgüdür; benzerinin yazılamaması doğaldır diyenlere cevap verelim : 21. Yüzyılda Kuran-ı Kerime benzer (!) kitap olarak tanıtılan True Furqan yazılmıştır; kimsenin üzerinde durmayacağı kadar önemsiz bulunmuştur bu çalışma. Ama bizi ilgilendiren, şu gerçektir : True Furqanın varlığı gösterdi ki, Kuran-ı Kerime benzer cümle yazmak teşebbüsüne ortam müsaittir, özgür teşebbüs ortamı vardır.
Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız, Kuran-ı Kerimin insan yazımı olmadığı, insan sözü olmadığı ve insanlar tarafından da değiştirilmediğidir. Satırı satırına her cümlesinin doğru olduğudur. Materyalizm, sadece Kuran-ı Kerime bakarak Kuran-ı Kerimin tek mutlak doğru olduğunu, Yaratanın kelamı olduğunu anlayabilecektir, umarız.
Peki Kuran, uzaylıların sözü olabilir mi ?
Bu Kuran, Allah (Yaratan)tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. Yoksa: Bunu kendisi (Muhammed Peygamber) yalan olarak uydurdu mu diyorlar? De ki: Bunun benzeri olan bir sure getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allahtan başka çağırabildiklerinizi de çağırın (Yunus Suresi 37 ve 38. Ayetler)
Kuran-ı Kerim düşmanlarınca, Kuranı bir daha dirilmemek üzere yok etmek için zorunlu olarak, Kuranı bütün yönleriyle çürütmek; vazgeçilmez bir metot olacaktır. Çünkü bir nokta ihmal edilirse, o noktadan tekrar İslam büyüyebilirdir. Bu yüzden Kuran düşmanlarınca, Kuran-ı Kerimin bütün yönleriyle çürütülmesi metodu zorunlu olacaktır. Kuran düşmanları, gece gündüz çalışır, tüm metafizik varlıklarla iletişime geçip, Kuran ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri değerlendirir ve Kuranın bir benzerini yazabilirlerdi. Oysaki 1400 senedir dünyanın gündemine bomba gibi düşen Kuranın benzerinin yazılması gibi bir meydan okuma gerçekleşmemiştir. Çünkü Kuran-ı Kerim, yaratılmış bir şeyin üslubuna benzemiyor. Yani Kuran-ı Kerim, bir bütün olarak Yaratanın kelamıdır.Kuran-ı Kerim Hicr suresi 9. Ayet : Hiç şüphesiz zikri (Kuranı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. Gereği de öylece kalacaktır.
Kuran-ı Kerim, herhangi bir metafizik boyutun oluşumunun kelamı olsa idi, yine Yahudiler Kuran-ı Kerime muhalefet eder ve Kuran-ı Kerime benzer cümle yazabilirlerdi. Yahudilerin bu işe girişememeleri yani Kuran-ı Kerime benzer cümle yazamamaları, Kuran-ı Kerimin, yaratılan bir şeyin kelamı olmadığını, Yaratanın kelamı olduğunu göstermektedir.
Özet olarak Kuran-ı Kerim, insan & metafizik varlık müdahalesine kapalı olarak oluşmuş ve yine insan & metafizik varlık müdahalesine kapalı olarak günümüze kadar gelmiştir. Bunu elimize sadece Kuran meali alarak da anlayabiliriz. Dolayısıyla Kuran, ilk günkü Vahiy gibi taze ve değiştirilmemiştir, günümüze kadar gelmiştir. Kuran; yaşayan mucizedir, yaşayan Vahiydir, baştan sona kadar Allah (Yaratan)ın sözüdür.
Son düzenleme: