coronavirüs haberleri

Prof. Pullukçu: Koronavirüs sürecinde telefonları doğru kullanmanın iki yolu var
Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu, cep telefonlarının çok sayıda virüs barındırdığını ifade ederek, koronavirüs sürecinde telefonları doğru kullanmanın iki yolu olduğu söyledi

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde cep telefonlarını streç filme sararak kullanmak gerektiğini belirterek, "Cep telefonlarımız hayatımızın büyük bir kısmını kapsıyor, gün içinde sürekli elimizde. Pek çok bateri ve virüs bulunduruyor" dedi.
"Bu süreçte telefonlarımızı doğru kullanmanın iki yolu var" diyen Pullukçu, DHA'ya yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Biri telefon suya dayanıklıysa, dezenfektanla temizlemek veya alkol bazlı bir mendil ile silmek. İkincisi cep telefonlarını streç film ile sarmak. Aksi takdirde, günlük hayatımızda çok fazla bakteri bulunan telefonlar bu süreçte bizim için daha tehlikeli olacaktır. Sabah streç filme sarıldıktan sonra akşam eve gidildiğinde çıkarmak yeterli olacaktır. Gün içinde streç filmin koruyucu özelliği yetecektir. Tabi şunu da unutmamak lazım. Streç filme sarılsa da sonuçta o telefonlar sürekli olarak elimizde, telefonla görüştükten sonra elimizi yine yüzümüze gözümüze değdirmememiz gerekiyor."
"CAM ÜRÜNLER TERCİH EDİLMELİ"
Salgın dolayısıyla pek çok yurttaşın plastik ürünleri tercih ettiğini ancak tam tersi cam ürünlerin daha sağlıklı olduğunu söyleyen ve yurttaşların bu süreçte cam ürünler tercih etmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Pullukçu, şöyle devam etti:
"Bu süreçte cam eşyalar yerine plastik bardakların tabakların kullanılması son derece yanlıştır. Çünkü, plastik yüzeyler cam yüzeylere göre virüsü daha uzun süre barındırıyor. Bazı araştırmalar plastik yüzeyler üzerinde 4 güne kadar, bazı araştırmalar ise plastik yüzeylerde 7 güne kadar bakterinin kaldığını söylüyor. Bu yüzden cam bardaklar, tabaklar çok daha sağlıklıdır. Kullanılan bardak veya tabak gibi eşyalar su, sabun, deterjanla temizlenebilir ancak plastik ürünler, nerede tutuldu, kim dokundu? Bunlar bilinmiyor, o yüzden cam eşyalar daha sağlıklı olduğu için cam ürünler tercih edilmeli."
 
Prof. Dr. Orhan Yıldız: Mayıs ayı belirleyici olacak
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Yıldız koronavirüs tedavisi ve salgının sona erme süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Yıldız, "Erciyes Üniversitesi'nde üzerinde çalışma yaptığımız koronavirüs var. Aşı çalışmalarında virüsün zayıf yönü araştırılıyor. Hastalık ortadan kalkmadı, mayıs ayı virüsün süresi hakkında belirleyici olacak" dedi.
ERÜ Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Yıldız, koranavirüs, gen haritası ve aşı çalışmaları hakkında değerlendirme yaptı. Türkiye'nin İtalya, İspanya gibi kontrolsüz durumda olan ülkelerden çok daha iyi olduğunu söyleyen Yıldız, "Türkiye ile diğer dünya ülkeleri kıyaslandığında biz bu işin ortalarında yer alıyoruz. Biz, İtalya, İspanya gibi kontrolsüz durumda kalan bir ülke değiliz. Yaptığımız hatalar olduğu gibi, başarılı olduğumuz noktalar da var. Hastaların tedavisi ve takibi konusunda oldukça başarılı bir durumdayız" dedi.

Hastalığın yavaşlamasına rağmen insanların 'Evde kal' çağrısına uyması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Orhan Yıldız, "Ventilatör ve yoğun bakım yatağı konusunda pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi gidiyoruz. Çok iyi saha kontrolü yapıyoruz. Bütün bunlar hastalığın hızını nispeten yavaşlattı. Hastalıkta yavaşlama insanları gevşetmemelidir. Bazı insanlar devletin ısrarla 'Evde kal' çağrılarına rağmen durmaması büyük sıkıntı. Evde kalma çağrısına uymayan kişilerin, koronavirüs hastalarının nasıl ağır tedavi gördüğünü keşke görmesi mümkün olsa. Hastalar, aşamalı olarak şuurularını kaybediyorlar, solunum zorluğu çekiyorlar, hava açlığı başlıyor. Açıkçası benim hastane görevim olmasa işin bitti deseler, koronavirüsten ölenlerin nasıl öldüğünü gördüğüm için kapımı kilitler kimseye açmam" diye konuştu.

Prof. Dr. Orhan Yıldız
'ÇALIŞMA İÇİN ELİMİZDE KORONAVİRÜS VAR'
Gen haritası ve izole çalışmalarının ERÜ'de başarılı ile yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Orhan Yıldız şunarı kaydetti:

"Biz bu hastalığı saptamak için PCR testi yapıyoruz. Virüsü ortaya çıkarmak ayrıntılı bir şey. Hastalık yapan virüsü saptamaktır. Bunun için güvenlik düzeyi 4 olan laboratuvarlara ihtiyaç var. Erciyes Üniversitesi de bu laboratuvarlara sahip bir yer. Çalışan kişiler riske atılmadan bu virüs üzerinde çalışılabiliniyor. İzole etmek tüm virüsü kontrol altına almak değildir. Mevcut hastalık yapan virüsü çoğaltmak anlamına gelir. Neden çoğaltıyoruz, aşı geliştirecek bu virüse ihtiyacımız var. Erciyes Üniversitesi olarak çıkardığımız gen haritası da virüsün dokümanını çıkarmaktır. Nasıl genetik yapısı var, mutasyonları nelerdir. Virüsü izole etmek zordur ama, izole edilen bir virüsün gen haritasını çıkarmak kolaydır. Virüsü izole etmenin hastalığı kontrol altına almakla hiçbir alakası yoktur. Erciyes Üniversitesi labrotuvarında şu an çalışma yaptığımız koronavirüsümüz var. Aşı çalışmaları için yaptığımız bir şey. Bu virüs yeni bir virüs değildir. 20 yıllık bir virüstür. Aşı geliştirmek hiç kolay değil. Batıda da aşı ile ilgili çalışmalar devam ediyor ama hala bir gelişme yok."
'AŞI İÇİN VİRÜSÜN ZAYIF YÖNLERİ ARAŞTIRILIYOR'
ERÜ'de devam eden aşı çalışmaları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Yıldız, "Virüsün alınması ve laboratuvar ortamına alınması konusunda destek sunduk. Aşı için virüs tanımlandı, genetik haritası çıkarıldı. Ancak neresi hedef alınacak, virüsün zayıf yönü nedir, virüsten virüse değişmeyen noktası nelerdir inceleniyor. Aşıyı yakın zamanda beklememek gerekir. Aşıyı bugün bulduk desek bile kullanıma geçmesi 3-4 ayı bulur" dedi. (DHA)
 
23 Nisan’da 4 günlük sokağa çıkma yasağı geliyor
Bugün toplanacak olan Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde ilk gündem maddesi, 23 Nisan'daki bayramda başlaması planlanan sokağa çıkma yasağının, 26 Nisan'a kadar uzatılarak 4 güne çıkarılması olacak. Bu hususta son kararı tüm gözlerin çevrildiği Cumhurbaşkanı Erdoğan verecek.


Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, koronavirüs tedbirleri kapsamında dördüncü kez telekonferans yöntemiyle toplanacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki kabine toplantısında salgınla mücadele kapsamında alınan önlemler, uygulamalar ve ekonomiye etkileri en önemli gündem olacak.
Toplantı telekonferans yöntemiyle gerçekleştirilecek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıya, çalışmalarını sürdürdüğü İstanbul'daki Huber Köşkü'nden katılacak. Ayrıca Erdoğan, toplantının ardından kamuoyuna gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulunacak.



DÖRT GÜNLÜK YASAK

Hürriyet'ten Erdinç Çelikkan'ın haberine göre, toplantıda ilk olarak 23-24-25-26 Nisan'ı kapsayan dört günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi önerisi tartışılacak. Ancak bir süre önce gündeme gelen bu formüle Ramazan ayı öncesine denk geldiği için marketlerde yığılmaya yol açabileceği gerekçesiyle sıcak bakılmıyor.
SADECE MARKETLER AÇIK
İkinci formül ise 23-24 Nisan'da dışarıdaki yoğunluğun artmaması için sadece marketlerin açık kalması ve diğer işyerlerinin tamamının kapalı olmasına dönük öneri olacak. Yine formüle göre, 25-26 Nisan'da 30 büyükşehir ve Zonguldak'ta son iki haftadır uygulanan hafta sonu sokağa çıkma yasağının devam etmesi öngörülüyor.
 
..sanki ulkede SIKI yonetim ilan ediliyor,ben bahceli ve kocaman evde yasiyorum,bahcem var oyalanacak atolye gibi garajim var,buna ragmen ruhumuz SIKILIYOR,Sokaga cikmakda yasak degil, evin civarinda yuruyus yapabiliyoruz,acil ihtiyac icin carsilara gidebiliyoruz,,,,,bu gun hatuna ya iyiki kucuk bir dairede yasamiyoruz dedim,cok daireli bir apartman dusunun ancak varsa balkona cikabilirsiniz,,,,4 gunluk hapis apartman dairelerinde yasiyanlari delirtir diye dusunuyorum...
 
İstanbul'da bazı bölgeler riskli alan ilan edildi
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan kararda, İstanbul'un Bağcılar ilçesi Yenimahalle Mahallesi ile Güngören ilçesi Tozkoparan Mahallesi sınırlarında bulunan bazı alanlar "riskli alan" ilan edildi.


İstanbul ve Bitlis'te bazı bölgelerin "riskli alan" olarak ilan edilmesi hakkında karar Resmi Gazete'de yayımlandı.
Bitlis'in Merkez ilçe, Atatürk, Devrim, Gazibey, Hersan ve Müştakbaba mahalleleri sınırlarında yer alan bazı bölgelerin de "riskli alan" ilan edilmesine karar verildi.
Kararda, "6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" kapsamında "riskli alan" ilan edilen bölgelerin harita ve krokileri ile sınır ve koordinatları da yer aldı.
 
Bilim Kurulu Üyesi Ateş Kara'dan yaz tatili açıklaması!
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Ateş Kara, koronavirüs kısıtlamaları ve yaz tatiline ilişkin açıklamalarda bulundu.




Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Ateş Kara, koronavirüs kısıtlamaları ve yaz tatiline ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un Mayıs sonunda turizm sezonunun açılacağını açıklaması turizm sektör paydaşları tarafından heyecanla karşılanırken, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara Haziran ayında Koronavirüs tedbirlerinde bir miktar azalma olacağını işaret etti.

Prof. Dr. Kara, “Ama daha biz bu virüsün her şeyini görüp tam netleştirene kadar, gerçekten ısıdan, güneşten ne kadar etkileniyor, toplum içerisindeki yayılımı ne kadar, o anki vaka sayımız ne, bunu tam kesinleştirene kadar önümüzdeki dönemde de kurallarımızın büyük kısmına uyarak devam edeceğimizi söylememiz lazım. Deniz ve havuz suyuyla bulaşmaz, onu çok net olarak söyleyelim. Bugün hiç öyle bir bilgimiz yok, bulaşmasını da çok fazla beklemiyoruz” dedi.

Virüsün kanda çok fazla bulunmadığı için kan taşıyan sivrisinekler ile geçme ihtimali olmadığını belirten Prof. Dr. Kara “Virüsün en azından sıcaktan etkilendiğini gösteren ilk veriler yayımlandı. Bulaşma sıcaklığını gösteren veriler daha önceden yayımlanmıştı. Sıcaklardan çok ciddi olmasa da bir miktar etkilenmesi mutlaka olacaktır.'' ifadelerini kullandı.

Bu yaz herkesin tüm önlemlere bire bir devam edeceğini ancak geçen yaz gibi bir yaz olacağınının düşünülmemesi gerektiğini söyleyen Kara ''Bitecek anlamına gelmesin, öyle bir yanılgıya girmeyelim. Aktivitesi devam edecek ama bulaştırıcılığı şu anki kadar olmayacak. Ama bunun anlamı şu sahillerde geçen yaz ki gibi iç içe geçmek gibi bir şey olmayacak. Bir miktar rahatlamamız olacaktır sadece” ifadelerini kullandı.
 
Tarihi hastane koronavirüs için hazırlanıyor
Sultan 2, Abdulhamit tarafından 128 yıl önce yaptırılan ve pandemi hastanesi olarak kullanılacak olan tarihi hastanede restorasyon çalışmaları aralıksız sürüyor.

45 gün sürecek restorasyon çalışmaları kapsamında tarihi hastanenin çatı ve dış cephe çalışmalarında sona yaklaşıldı. Restorasyon çalışmalarının yanı sıra çevre düzenlemesinin de başlandığı tarihi hastanenin Ramazan Bayramı’na kadar tamamlanıp hizmete açılacağı öğrenildi. Hastane, başta koronavirüslü olmak üzere diğer hastalara da hizmet vermek üzere Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nin Hadımköy Ek Binası olacak.
 
Türk ekonomisinin omurgasıdır deyip açıkladılar: 35 maddelik 'koronavirüs' önerisi
Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlâkı Derneği (İGİAD) koronavirüs salgınının ekonomiye etkileri üzerine dikkat çeken bir analiz yayınladı. Analizde KOBİ'lere özel koruma önlemleri alınmasının gerektiğini vurgulayan AGİAD 35 maddelik bir öneri yayınladı.

Covid-19 olarak isimlendirilen bir virüsün birkaç ay içerisinde küresel bir pandemiye dönüştüğü günlerden geçiyoruz. 25 Nisan itibariyle küresel olarak hastalığa yakalanan insan sayısı 3 milyona doğru giderken ekonomik olarak da sorunlar artan bir hızda büyümeye devam ediyor.


Ocak-Mart aylarında Çin ekonomisinin neredeyse durma noktasına gelmesi arz zincirinin bozulmasına yol açmış ve diğer ekonomilerde yavaşlamaya sebep olmuştu. Ortaya konan ilk analizlerde bu salgının küresel ekonomide yarım puanlık (% 0,5) bir düşüşe neden olacağı öngörülmekteydi. Ancak salgının Çin’in sınırlarını aşması ve hatta bugün 1 milyona dayanan hasta sayısıyla yeni salgın merkezinin Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’ye dönüşmesi ekonomik sorunların daha da büyümesine ve öngörülerin de kötüleşmesine yol açtı. OECD veya diğer uluslararası finansal kuruluşların son dönemde yaptıkları tahminlerde küresel çıktının ilk çeyrekte %7-8 oranında düşeceği yılsonunda ise içerisinden geçtiğimiz izolasyonun süresine göre %2 ila %4 arasında bir daralmanın ekonomileri beklediği öngörülmektedir.



KESKİN BİR ŞEKİLDE DÜŞÜŞLER YAŞANACAK

Makro düzeyde yaşanan bu kriz kuşkusuz ilk olarak turizm ve havacılık sektörünü vurmuş durumda. Birçok ülkede uygulanan uçuş yasakları nedeniyle kargo uçakları haricinde neredeyse tüm havacılık sektöründe faaliyetler askıya alındı. Hava trafiğinin durmuş olması havacılık ve turizm sektöründe önümüzdeki günlerde ciddi iflaslar ve işte çıkarmalarla sonuçlanacağını öngörmek zor değil. Ülkeler arası ticari faaliyetlerin azalması, üretimin olmaması ya da talep yetersizliği nedeniyle birçok sektörde ciddi gelir kayıplarına yol açmaktadır. DTÖ ekonomistleri 2020’de küresel ticaretin büyümesi için tahminlerini keskin bir şekilde düşürdüler. Nisan ayı başında 2020 yılında öngörülen artış %3’ten %2,7’ye düşürüldü. DTÖ aşağı yönlü risklerin yüksek olduğunu ve 2020’ye dair bu güncel projeksiyonunun daha normal ticari ilişkilere geri dönüşe bağlı olduğuna dikkat çekiyor.

PİYASALAR DERİNDEN SARSILDI

Otomotiv ve tekstil sektörü de bu bağlamda örnek olarak verilebilir. 2020 krizi iktisat tarihinde, arz ve talep krizinin eş anlı olarak ekonomileri nasıl vurduğu ve bu sırada uygulanan politika başarıları ve yanlışlarıyla anılacak. İktisadi krizlerin doğasında ortaya çıkan talep yanlı veya arz yanlı olması farklı politika teorilerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Ancak 2020 krizi küresel durgunluğun yaşandığı bir dönemde hem arz hem de talep tarafında kesintilere yol açarak piyasaları derinden sarsmıştır.
PETROL FİYATLARINA ETKİSİ...

Öyle ki petrol fiyatlarında talebin düşmesi nedeniyle yaşanan fiyat düşüşü, Suudi Arabistan’ın üretimi artırma kararıyla daha da hızlanmıştır. Bu raporun kaleme alındığı günlerde OPEC+ ülkeleri üretimde azalmaya gitse de fiyatlardaki aşağı yönlü talep baskısı devam edecektir. Petrol üreten ülkelerin mali yapısındaki bozulmalar ve bu sektörde çalışanların işten çıkarılma riski ekonomik krizin kötüleşmesine yol açacaktır.
Makroekonomik anlamda özellikle gelişmekte olan ülkeler için önemli bir risk de finansal sektörde yaşanan güven kaybıdır. Özel ve kamu kesiminde borçluluk oranları yüksek olan gelişmekte olan ülkelerde şirket iflasları ve borçların geri ödenememe riskleri ciddi güven kayıplarına yol açmaktadır. Ayrıca, krizin derinleşeceği beklentisi borsalarda önemli kayıplara sebep olmakta ve yatırımcıların likit iştahını kabartmaktadır. Mart ayında gelişmekte olan piyasalardan 83.3 milyar dolar sermaye çıkışı yaşanması bunun önemli bir göstergesidir. Benzer şekilde TC Merkez Bankasındaki yabancı para rezervleri Şubat ayında brüt 77.5 milyar dolar iken Nisan başında açıklanan verilere göre 58.2 milyar dolara gerilemiştir. Borç ödemeleri gibi döviz çıkışları devam etmesine rağmen, başta turizm olmak üzere dış gelirlerde yaşanan düşme ve bunun da ötesinde hızlı sermaye çıkışları nedeniyle döviz rezervleri kısa bir sürede azalmıştır.

Ekonomik faaliyetlerde ortaya çıkan bu sert duruş nedeniyle birçok hükümet art arda büyük miktarlarda teşvik paketleri açıkladılar. Örneğin, ABD toplam milli gelirinin yüzde 10’u, Almanya ve İngiltere ise yüzde 5’ine denk gelen büyüklüklerde teşvik uygulamalarıyla ekonomik durgunluğunun önüne geçmeye çalışıyorlar. Diğer taraftan FED ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) piyasadan tahvil alımları yaparak 2 trilyon dolar ve 750 milyar Euro nakit parayı piyasaya süreceklerini ilan ettiler. Aynı şekilde IMF, üye ülkelere bu süreçte daha önce uyguladığı politika reformlarına dayalı kredi verme uygulamasından farklı olarak daha doğrudan kredi imkanı sağlayacağını ilan etti.

DÜŞÜK GELİRLİ ÇALIŞANLAR RİSK ALTINDA

Ülkemizde de Cumhurbaşkanlığı tarafından kademeli olarak ilan edilen desteklerle özellikle firmaların nakit akışları, istihdamda süreklilik ve sosyal desteklerin öne çıktığı görülmektedir. Krizin kendine has doğası uzun bir süredir görmediğimiz düzeyde devletlerin hem mali hem de parasal olarak piyasalara müdahalesi ve nakit akışı sağlamalarına neden olmaktadır. Mikro düzeyde krizin gidişatına baktığımızda ise hanehalkı açısından özellikle düşük gelirli çalışanların risk altında olduğunu, firmalar açısından ise sektörlere bağlı olarak etkilerin değiştiğini söylemek mümkündür. Gündelik ücretle çalışan veya krizin etkilediği sektörlerde çalışanlar bu dönemde önemli bir gelir kaybı yaşamaktadırlar. Sektörel olarak turizm, seyahat, restoran ve kafeler başta olmak üzere KOBİ’lerin satışları durma noktasına gelmiş durumdadır. Özellikle genç istihdamının yüksek olduğu bu işyerlerinin kapalı kaldığı sürelerin uzaması işsizlik ve sosyal sorunların giderek artmasına yol açacaktır.
GELİRİNİ KAYBEDEN AİLELER İÇİN SEÇİCİ POLİTİKALAR...

Diğer taraftan tüketicilerin hem gelir kaybı yaşaması hem de sosyal izolasyon nedeniyle tüketim alışkanları ve davranışları değişmektedir. Restoran ve eğlence harcamaları sıfıra inmiş, tekstil talebi düşmektedir. Ayrıca kriz nedeniyle insanların gelecek kaygısı tasarruflarında artışa yol açmaktadır. Özellikle tasarruf artışları salgın sonrası için de normalleşmeyi yavaşlatma potansiyeli taşımaktadır. Bu noktada KOBİ’lerin süreci sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi ve işsizlik nedeniyle gelirlerini kaybeden ailelerin korunması için seçici politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
GELİR KAYBI YAŞAYANLAR İLK PLANDA OLMALI

Devletin krize müdahalesi sırasında özellikle gelir kaybı yaşayan kesimleri ilk planda hedef alması, normalleşme sürecinde ise KOBİ’lerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için araçlar geliştirmesi gerekmektedir. Ancak, burada zaten borç stoku yüksek olan ekonomi için istismarların önüne geçecek ve seçici destekler uygulanmalıdır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki borç stokunun salgın sonrasında ekonomileri tehdit eden bir duruma ulaşması muhtemeldir. Uluslararası finans kuruluşları veya fonların bu borç krizi sırasında yerel varlıkları satın almaya başlaması ulusal ekonomiler için risk oluşturmaktadır. Bu bağlamda, devletlerin yerli firmalarını özellikle stratejik sektörleri koruma noktasında özel önlemler alması gerekmektedir. Yaşanan iktisadi krizin kısa, orta ve uzun vadede etkileri analiz edilmeli ve detaylı yol haritaları çıkarılmalıdır. Ekonomi çarklarının dönmesini sağlayacak önlemler yanında, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde uygulanan politikaların yan etkilerinden kaçınmak için neler yapılması gerektiği planlanmalıdır.
İSTİHDAMIN YÜZDE 78'İ

Küresel salgının ülkemiz ekonomisine olan etkilerinden en fazla Kobileri etkilemiştir. Kobiler ülkemiz ekonomisinde işletmelerin %99,8 ini -katma değerin %55 ini -yatırımın %58 ini -ihracatın %55 ini -istihdamın % 78 ini oluşturmaktadırlar. Kobilerimiz ekonomide aldıkları payla ülkemizin omurgasını oluşturmaktadırlar.
İŞTE İGİAD TARAFINDAN PAYLAŞILAN ÖNERİLER
Ekonominin ani bir şekilde yavaşladığı bu günlerde ekonomik gelişmenin motoru olan, ihracatın ve istihdamın büyük kısmını yüklenen KOBİ’lere özel koruma önlemleri gerekmektedir. Bu bağlamda aşağıdaki öneriler sunulmuştur;
1. Kriz yönetimi ve sonrasında alınacak önlemler için tavsiye verebilecek bir “Ekonomi Bilim Kurulu” kurulmalıdır.

2. Bakanlıklar arasındaki bilgi akışının hızlanması ve alınan kararların sahada sağlıklı bir şekilde uygulanması için bir “Ekonomi Koordinasyon” birimi oluşturulmalıdır.

3. KOBİ’lerin kriz yönetimi ve gelecek planlaması noktasında bilgi eksiklikleri bulunmaktadır. Bundan dolayı, KOSGEB ve üniversite işbirlikleri kurularak KOBİ’lere yönelik eğitim faaliyetlerinin artırılması gerekmektedir. Örneğin; Kriz yönetimi, finansal planlama, insan kaynakları yönetimi, e-ihracat, inovatif ürün geliştirme, online satış ve dijital pazarlama vb. konularda uzaktan eğitim platformu kurularak eğitimler organize edilmelidir.

4. KOBİ’lerde dijital dönüşüm çalışmaları başlamakla birlikte yavaş ilerlemektedir. Bu bağlamda, sektörel bazda dijital dönüşüm iyi uygulama örnekleri ortaya konmalı ve hayata geçirilmesi hususunda destek sağlanmalıdır.

5. KOBİ’leri bir araya toplayan dijital bir platformda tecrübe paylaşımına ve iş birliğine yönelik bir oluşum kurulmalıdır.

6. Türkiye çapında KOBİ’lerin ihtiyacına yönelik stajyer havuzu oluşturulmalı ve üniversite öğrencileri bulundukları şehirlerde haftada en az iki gün çalışarak KOBİ’lere hem iş desteği hem de ters mentörlük yapmalıdır.

7. Dijital dönüşüm gerçekleştiren ve online olarak aktif satışlar yapan KOBİ’ler vergi indirimi vb. araçlarla teşvik edilmelidir.

8. Arz zincirinin bozulması KOBİ’ler için önemli bir risk teşkil etmektedir. İthal ara malları temini için kamu koordinasyonu sağlanarak benzer sektörlerde çalışan firmaların ortak hareket etmesi sağlanmalı, böylelikle alımda rekabet gücünün artışı ve arz güvenliği sağlanmalıdır.

9. KOBİ’ler kitlesel fonlama gibi yeni finansman yöntemlerini kullanması teşvik edilmeli, bu konuda bilgilendirilmelidir.

10. KOBİ’ler sadece öz sermayeleri ile büyümemeli aynı zamanda hisselerini satarak yatırım almalı ve finansmanını bu şekilde sağlamalıdır. Buna yönelik kamu kurumları destek vermelidir.

11. Paya dayalı kitlesel fonlama platformları KOBİ’lere tüm vatandaşların yatırım yapabilmesinin önünü açmalıdır.
12. KOBİ’leri desteklemek amacıyla faizsiz tahviller ihraç edilmeli ve bunlar KOBİ’lere finansman olarak sağlanmalıdır.

13. KOBİ destekleme sandığı kurularak, KOBİ’lerin olası krizlere karşı ihtiyatlı hareket etmeleri için yönlendirilmelidir.

14. Melek yatırımcılar, KOBİ’lere yatırım yapmaları konusunda teşvik edilmeli ve buna uygun yasal mevzuat hazırlanmalıdır.

15. Üretimde kümelenme oranları artırılmalı, lojistik ağları buna göre şekillenmeli ve KOBİ’lerin özelleşmiş bölgelerde çalışması teşvik edilmelidir.

16. Finansal anlamda hayata geçirilen borç ve vergi ertelemeleri üç aylık geçici nitelikten uzun döneme yayılması gerekmektedir.

17. Uluslararası işbirlikleri kurulması için bir platform oluşturulması ve devlet tarafından KOBİ’lere iş geliştirme yardımı yapılması gerekmektedir.

18. İş kanununda gerekli değişiklikler yapılarak esnek çalışma imkânı sağlanmalıdır.

19. Ücretlerden alınan SGK primi ve vergiler azaltılmalıdır.

20. KOBİ’ler üzerindeki maliyetler azaltılarak kayıt dışı ekonomi oranı düşürülmelidir.

21. Kira stopaj vergileri KOBİ’ler üzerinden alınıp, mülk sahibi tarafından karşılanmalıdır.

22. Kriz nedeniyle uluslararası firmaların vermiş oldukları siparişlerde iptal ve çeşitli mağduriyetler yaşanmaktadır. Bakanlık nezdinde bir üst kurul aracılığıyla, KOBİ’lerin haklarının korunması ve alacaklarının takibi için yasal destek ve danışmanlık sağlanmalı, ticaret ateşeleri aktif olarak sürece dâhil edilmelidir.

23. Kobilerin cari alacaklarının sigorta kapsamına alınması için alacak sigortası zorunlu hale getirilmelidir.

24. Kamu tarafından verilen çeşitli kredi destek ve güvencelerinin istismar edilmesinin önlenmesi amacıyla BDDK ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında ortak bir komisyon kurulmalı ve bu süreçteki kredi-alacak ilişkileri takip edilmelidir.

25. KGF kapsamında büyük firmalara ayrıcalık sağlanmasının önüne geçilmesi ve her düzeyde KOBİ’nin eşit derecede imkânlardan faydalanmasının önü açılmalıdır.

26. Özel bankaların geçmiş dönem alacaklarının KGF üzerinden tahsil edilmesinin önüne geçilmelidir.

27. Verilen nakit ve kredi desteklerinin doğru şekilde kullanılması için KOBİ’lerin takip edilmesi, gerekli denetim ve bilgilendirmelerin yapılması gerekmektedir.

28. Ödenmeyen çeklerin finansal akışı bozmaması için BDDK nezdinde bir çek takas merkezi oluşturularak firmaların alacak ve vereceklerinin denkleştirilmesi sağlanmalıdır.

29. Gıda, tekstil, kimya, demir-çelik gibi önümüzdeki aylarda ihracat potansiyeli yüksek sektörlere özel teşvikler getirilmelidir.

30. Çalışma ortamlarının düzenlenmesi ve sağlık önlemleri konusunda özel planlama ve destek sağlanmalıdır.

31. Tüketim alışkanlarındaki değişim ve tasarruflarda yaşanacak olan artışlar nedeniyle ortaya çıkacak olan talep açığının önlenmesi için düşük gelirli grupların desteklenmesi, arz fazlası olan ürünlerde devletin nihai alıcı olabileceği bir modelin geliştirilmesi gerekmektedir.

32. Talebin yeniden canlanması için KDV ve ÖTV oranları düşürülmelidir.

33. Özellikle hijyen kavramının gündeme geldiği bu günlerde, gıda sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin temel ihtiyaç malzemeleri başta olmak üzere, hijyenik koşullarda üretilmiş organik ürünleri ya da paketlenmiş ürünleri online pazar da dâhil olmak üzere satış modelleri geliştirmesi teşvik edilmeli.

34. Turizm sektörü özellikle Türkiye’nin önemli gelir ve döviz kaynakları arasındadır. Sağlık ve hijyen konusunda turizm sektörüne yönelik alınacak ekstra önlemler, bunun için bütçe ayrılması ve atılan adımların da duyurulması suretiyle halkta bir güvenin oluşturulması bu sektörlerin tamamen durma noktasına gelmesine engel olacaktır.

35. Devletin KOBİ’lere yönelik politikaları belirlerken, hedeflerin ve bu hedefleri ölçme kriterlerinin başlangıçta açık bir şekilde belirlenmesi gereklidir. Ayrıca politikaların amacına ulaşıp ulaşamadığı, kontrol grupları üzerinden gözlenmelidir.

İçinden geçmekte olduğumuz COVID-19 salgınıyla ülkemiz ekonomisinde karşılaşılan zorlukları alınacak tedbirlerle fırsata çevirmek gerekmektedir. Özellikle küçük orta boy işletmelerin yaşadığı mali sorunların aşılması için alınacak tedbirlerin ve verilecek desteklerin krizi fırsata çevirmede kritik önemi haiz olduğunu görmekteyiz. Bunun için yapılması gerekenler bu raporda analiz edilip önerilerimiz sıralanmıştır. Bütün bu tedbirler ve uygulamalar ile ekonominin can damarı ve istihdamın ana kaynağı olan işletmelerimizin rahatlayacağını ümit etmekteyiz
 
Koronavirüse karşı 'yayla' önlemi: Ahşap evde kalan 8 kişi, teknolojiden uzak yaşam sürüyor

Trabzon'un Tonya ilçesinde 8 arkadaş, koronavirüs salgınından korunmak için Kumananda Yaylası'na çıktı. Elektriğin olmadığı ahşap evde 1 aydır yaşayan arkadaşlar, gaz lambalarıyla doğal yaşam sürüyor

Trabzon'da koronavirüs salgını nedeniyle şehirden uzaklaşan 8 arkadaş, Kumananda Yaylası'na çıktı. Ladin ormanlarının arasında yer alan ve yıllar önce inşa edilen ahşap evde kalan 8 kişi, teknolojiden uzak yaşam sürüyor.

Elektrik ve telefon hattı bulunmayan, cep telefonlarının da çekmediği yaylada gaz lambaları ile aydınlattıkları ahşap evde kalan arkadaşlar, koronavirüs salgını geçene kadar dönmeyi düşünmüyor.

Türkiye’de koronavirüs salgını başlayınca yaylaya geldiklerini anlatan Turgay Bostan, şu şekilde açıklamada bulundu:




“8 arkadaşımızla birlikte yiyeceklerimizi alıp yaylaya geldik. Burada zaman geçiyoruz. Elektriğimiz yok, kimseyle hiçbir şekilde irtibatımız yok. Dışarıda kar yağıyor. Zamanımızı kitap okuyarak geçiyoruz. Doğal bir yaşam sürüyoruz ve organik besleniyoruz. Elektrik olmadığı için geceleri evimizi gaz lambasıyla aydınlatıyoruz

Koronavirüs salgını başladığı günlerde arkadaşlarıyla birlikte yaylaya çıktığını belirten Doğan Bostan ise şöyle konuştu:


“Yaklaşık 1 aydır yayladayız. Televizyon yok, telefon çekmiyor. Dünya ile bağlantımızı tamamen kestik. Koronavirüs salgını bitti, diye haber gelirse o zaman köye ineceğiz.”


Doğal ortamda kaldıklarını dile getiren Hayri Bostan da “Yaylamızın yolu yok, elektriğimiz yok, telefon ile bir irtibatımız yok. Koronavirüs ülkemizde etkisini gösterdiği günden beri bu yaylada yaşıyoruz" dedi.
 
Koronavirüs cezalarına itiraz hakkı var mı?
Türkiye'de koronavirüs vaka sayısının çoğalmasını önleme kapsamında, çeşitli alanlarda birçok tedbir ve yasak uygulamaya koyuldu. Bu yasaklara uyulmaması halinde ise uygulanacak yaptırımlar ve cezalar uygulanmaya başlandı. Peki, koronavirüs yasakları için kesilen cezalara itiraz edilebilir mi?

Koronavirüs, Türkiye’de sahilde sportif faaliyetler, piknik yapmak ve balık tutmanın yasaklanmasından, maske takma zorunluluğuna, sokağa çıkma yasağına uzanan sert önlemleri de beraberinde getirdi. Yasaklara uymayanları ciddi para ve hapis cezaları bekliyor. Peki, yasaklara uymayanlar, hangi kriterlere göre cezalara itiraz edebilir? Avukat Mehmet Aslan yasaklar ve yaptırımları ile ilgili tüm merak edilenleri anlattı…


Ceza tutarı, yasağın ne kadar ihlal edildiğine göre değişir
Salgın önlemleri kapsamında kesilen cezaların, Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282. maddesi ve Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca, idari para cezaları olarak tanımlandığını belirten Avukat Mehmet Aslan, “İdari para cezaları; ilgili resmi otoritelerin emirlerine, kararlarına uyulmaması durumunda uygulanır. Koronavirüs kapsamında ise yine alınan önlemlere, polis ve zabıtaların uyarılarına uyulmaması durumunda söz konusu olur. Cezaların tutarı, yasağın ne kadar ihlal edildiğine göre değişiklik gösterir.” dedi.


İşte itiraz kriterleri!
Koronavirüs kapsamında, Kabahatler Kanunu uyarınca kesilen para cezalarının, yasaklara ve polis ya da zabıtaların uyarılarına uymayanlara 392 TL para cezası olarak uygulandığını, Hıfzıssıhha Kanunu uyarınca ise 789 Türk Lirasından 3 bin 180 TL’ye kadar idari para cezası verildiğini hatırlatan Av. Mehmet Aslan, her iki kanun kapsamında uygulanan cezalara itiraz kriterlerini şöyle özetledi:
* İdari para cezasına karşı itiraz para cezasının muhatabı olan kişiye tebligat yapıldıktan sonra veya bu cezanın ona kesildiği andan itibaren en geç 15 gün içinde itiraz edilmelidir.
* Bu itiraz sulh ceza mahkemesine yapılmalıdır.
* 15 gün içinde idari para cezasına maruz kalan taraf itiraz etmemiş olursa idari para cezası kesinleşir.
* Eğer cezaya maruz kalan kişi başvurmasını engelleyen bir sebep dolayısıyla 15 günlük sürede itiraz edemezse başvuruya engel olan durumun bittiği tarihten itibaren en geç 7 gün için para cezasına karşı itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme cezanın yerine getirilmesini yani borcun tahsil edilmesini durdurabilir. Burada kasıt borcun ödenmesi için yapılacak icra takipleridir. Bu itirazla birlikte borcu almak için yapılacak icra takipleri durdurulur.
Para cezalarına itiraz için son gün 15 Mayıs!
Para cezasına itiraz etmek için belirtilen 15 günlük sürenin, idari ve adli yargıdaki işlemlerin 30 Nisan tarihine kadar durdurulmasından ötürü geçerliliğini korumadığına, cezalara itiraz için son tarihin 15 Mayıs olduğuna dikkat çeken Av. Mehmet Aslan, “Eğer sürelerin durdurulması kararı uzatılırsa itiraz süreleri de uzatıldığı tarihten 15 gün tekrar ertelenecektir. Bu durumda itiraz süresi mayıs sonunu bulabilir” dedi.
Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararına da itiraz edilebilir mi?
3 bin TL üzerindeki para cezaları için sulh ceza mahkemesinin kararına karşı itiraz yoluna gidilebileceğine işaret eden Av. Mehmet Aslan, ”Sulh Ceza Mahkemesi’ne yapılan ilk itiraz neticesinde verilen karara 7 gün içinde itiraz edilmesi gerekmektedir. Burada da adli ve idari süreler durdurulduğu için 30 Nisan’dan önce verilen sulh ceza mahkemesi kararına karşı 7 Mayıs tarihine kadar itiraz edilebilecektir.” diye belirtti.
 
AVM’lerde sosyal mesafe kuralına alarmlı önlem!
Koronavirüse karşı alınan önlemler kapsamında kapatılan AVM’ler bu ay yeni bir düzenle açılacak. Herkesin tek bir hat üzerinde yürüyeceği mağazalarda rafları gezme veya geriye dönme olmayacak. Sosyal mesafe korunmazsa da alarmlar çalacak.


Bu ay ortasından itibaren kademeli olarak açılmaya başlaması beklenen alışveriş merkezleri (AVM), koronavirüs salgınına karşı yeni bir düzenle tüketicinin karşısına çıkacak. Buna göre, vatandaşlar mağazalara girdiğinde istediği gibi dolaşamayacak, oklarla yönlendirmeler ve patikalar oluşturulacak.
AVM’lerdeki yeni yapılanma hakkında Milliyet’ten Mithat Yurdakul’a bilgi veren Securitas Türkiye Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, “Cadde mağazalarında hazırlıklar başladı, bir çok AVM’de de çalışma ve denemeler yapıyoruz. Mağaza düzeni değişiyor. Kuyruk yönetimi başladı” dedi.
OKLARLA YÖNLENDİRME
“Kuyruk yöntemi” ile herkesin bir hat üzerinde dolaşarak alışveriş yapacağını belirten Kösereisoğlu, “Mağazalara girdiğimizde istediğimiz gibi dolaşamayacağız, oklarla yönlendirmeler ve patikalar oluşturulacak. Herkes bu yolu izleyerek mağazayı dolaşarak kasaya ulaşacak. Geriye dönmek ya da istenilen bölüme geçmek söz konusu olmayacak. Kasaların önlerinde iki metre aralıklı çizgiler ya da kareler çizilerek sosyal mesafe korunmaya çalışılacak. Mağazalar ve marketler şu anda bunun üzerinde çalışıyorlar” diye konuştu.



Yeni dönemde x-ray’lerin daha fazla kullanılacağını anlatan Kösereisoğlu, “Fiziki mesafeyi koruyarak kontrol üzerinde çalışıyoruz. Güvenlik görevlileri için plexi korumalar düşünülüyor” ifadesini konuştu.
MASKESİZ GİRMEK YASAK
Yeni dönemde kapı dedektörlerinin yeniden ayarlanarak daha hassas hale getirileceğini anlatan Kösereisoğlu, “El ölçümü cihazlarının hem hata oranı yüksek, hem de sosyal mesafeyi korumadan ölçüm yapmak zor. O nedenle termal kamera kullanmayı tercih ediyoruz. Güvenlik görevlileri ateşi yüksek olanları ve maske kurallarına uymayanları içeri almama hakkına sahipler. Ancak alıkoyma ya da sağlık kuruluşuna yönlendirme yetkileri bulunmuyor” bilgisini verdi.
SOSYAL MESAFEYE UYULMAZSA ALARM VERİLECEK
Mağazalarda insan sayımı ve ateş ölçümü teknolojilerinin de gündemde olduğunu anlatan Kösereisoğlu, “Güvenlik için kullandığımız teknolojileri sağlık için kullanmaya başlayacağız. Belli bir noktada toplanan kalabalığı fark ederek alarm oluşturan kameralar şimdi sosyal mesafe nedeniyle uyarı vermeye başlayacak” dedi.
11 MAYIS’TA AÇILMA HAZIRLIĞI
Alışveriş merkezlerinin bazıları 11 Mayıs gibi açılış hazırlığı yapılıyor. Perakende sektörü açılış için çok sıkı hijyen tedbirleri alıyor. Bunlar arasında denenen kıyafete 24 saat karantina uygulanması ve ışın temizliği ile mağaza kapılarında müşteriye ateş ölçerli kontrol de bulunuyor.
SİNEMALAR BİR SÜRE DAHA KAPALI
Koronavirüs sürecinin işletmelere ek maliyet getirirken, kazançlarında da azalma olduğuna dikkat çeken Kösereisoğlu, “AVM’ler açılmak istiyor. AVM’lerin mayıs ortasında açılması gündemde. Ancak bu AVM’lerin tamamının açılması anlamına gelmiyor. Yemek alanları, çocuk oyun alanları ve sinemalar daha uzun bir süre açılmayacak gibi duruyor” dedi.
 
Maskenin yeni adresi belli oldu!
Sağlık Bakanlığı tarafından koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında yeni hayata geçirilen Hayat Eve Sığar uygulamasına getirilen güncelleme sayesinde, maske talebi yapılabilecek.


Koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında 20 ve 65 yaş arası vatandaşlara dağıtılacak olan maskelerin, eczaneler yolu ile vatandaşlara ulaştırılması kararlaştırılmıştı.
Sağlık Bakanlığı'nın maske dağıtımı için yeni bir uygulamayı daha hayata geçirdiği öğrenildi.
Vatandaşlar, Sağlık Bakanlığı'nın Koronavirüs vakalarını takip için kullanıma soktuğu Hayat Eve Sığar uygulamasında "Maske talep et" butonuna tıklayarak istihkakı olan maskeyi talep edebilecek.



Maske için kodunuz oluştuysa eczaneden ücretsiz maskelerinizi alabiliyorsunuz. Aksi durumda ise "Şu anda adınıza tanımlı bir kod ya da maske alma hakkınız bulunmamaktadır" uyarısı karşınıza çıkıyor.
"Maske talep et" butonu iOS yüklü telefonlarda Hayat Eve Sığar uygulamasını güncellendikten sonra çıkıyor.
Uygulamanın güncellemesi Apple Store'da gözükmüyorsa markette uygulamanın sayfasına giderek güncelleme yapabilirsiniz.
 
Maske fiyatı 1 TL olacak marketlerde de satılacak
Yeni düzenlemeyle cerrahi maske fiyatında üst limit 1 TL olarak belirlenirken, marketlerde de maske satışı yapılmasının önü açılacak.


Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, maske satışının başlayacağını açıklamasının ardından uygulamanın detaylarıyla ilgili bir genelge hazırlandığı öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre, cerrahi maske fiyatında üst limit 1 TL olarak belirlenirken, marketlerde de maske satışı yapılmasının önü açılacak.

Hürriyet'ten Eray Görgülü'nün haberine göre, Ticaret Bakanlığı ile medikal sektörün temsilcileri, yeni düzenlemeyle ilgili bir araya gelirken, genelgeyle market ve gross marketlerde de maske satılabilmesi için izin verileceği ifade edildi.



Erdoğan’ın onayına sunulacak olan düzenlemenin yürürlüğe girmesinin ardından eczane, market ve gross marketlerde satışa sunulacak cerrahi maske ücretinde üst limitin ise 1 TL olması bekleniyor. Farklı türdeki maskeler için de farklı üst limitler belirlenecek.
Öte yandan market ve eczane denetimleri Ticaret Bakanlığı ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından yapılacağı öğrenildi.
TOBB Medikal Meclis Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı, "Satışların yarından itibaren (çarşamba) başlamasını bekliyoruz" dedi.
 
Camilerde toplu Cuma namazının tarihi belli oldu!
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplanan AK Parti MYK toplantısında normalleşme adımları ele alındı. Bu kapsamda camilerde ilk etapta Cuma namazları topluca kılınacak. Dış mekanda kılınması planlanan cemaatle namaz, 12haziranda

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplanan AK Parti MYK toplantısında normalleşme adımları ele alındı. Normalleşmenin ikinci aşamasında kafe ve restoranlar belirli kısıtlamalarla açılacak, Temmuz ayında tiyatrolara gidilebilecek. Cuma namazlarının ise 12 Haziran'da başlaması hedefleniyor.
CUMA NAMAZLARI CEMAATLE 12 HAZİRAN'DA
Hürriyet'in haberine göre; 4 aşamadan oluşan normalleşme adımlarının ikinci aşamasında sokağa çıkma kısıtlamalarının kademeli olarak kaldırılması planlanıyor. 65 yaş için serbest gün sayısı artacak. Kafe ve lokantalar belli sınırlamalarla hizmet verecek. Camilerde cuma namazının dış mekan ile birlikte topluca kılınmaya başlaması 12 Haziran olarak değerlendiriliyor. Cuma namazında fiziki mesafe ve maske zorunlu olacak.
KÜTÜPHANELER HAZİRANDA AÇILACAK
Umrenin ise eylülde yapılması planlamalar arasında yer alıyor. Kütüphanelerin de haziranda açılması planlanıyor. Spor müsabakalarının da seyircisiz olarak başlaması planlanıyor. Pandemi hastanelerinin sayıları azaltılacak.
 
Bakanlıktan pazar genelgesi: Satış yasakları kaldırıldı
İçişleri Bakanlığı, 81 ilin valiliğine koronavirüs tedbirleri kapsamında pazar yerlerinde gevşetilen tedbirler hakkında genelge gönderdi.

İçişleri BakanGenelge ile koronavirüs tedbirleri kapsamında daha önce il, ilçe ve beldelerdeki mahalle/semt pazarlarında; giyim, oyuncak, çiçek, fide, zücaciye/nalburiye vb. ihtiyaç malzemelerinin satışının geçici süreliğine kısıtlanmasına ilişkin alınan karar, 11 Mayıs’tan itibaren geçerli olmak üzere kaldırıldı.
Bakanlığın valiliklere gönderdiği Genelgede,tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Türkiye’de kamu düzenini korumak ve kamu sağlığına olumsuz etkilerini asgari seviyeye indirmek amacıyla il, ilçe ve beldelerdeki mahalle/semt pazarlarında uyulması gereken kuralların, daha önce valiliklere bir genelgeyle gönderildiği hatırlatıldı. Bahse konu genelge ile pazarlarda giyim, oyuncak vb. zaruri olmayan ihtiyaç malzemelerinin satışının kısıtlandığı anımsatıldı.
Genelgede, gelinen noktada kaydedilen olumlu gelişmeler ile Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda pazarlarda giyim, oyuncak vb. zaruri olmayan ihtiyaç malzemelerinin satışının kısıtlanmasına yönelik tedbirlerin pazartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde değerlendirildiği ifade edildi.




Yapılan değerlendirmeler sonucunda koronavirüs salgınının etkileri gözetilerek belirlenecek kurallara uyulması kaydıyla 11 Mayıs‘tan itibaren geçerli olmak üzere daha önceki genelgede belirtilen söz konusu pazarcı esnafına yönelik kısıtlamanın kaldırılabileceğine ilişkin karar alındığı belirtildi.
Bakanlığın 81 ile gönderdiği genelgede, 11 Mayıs tarihinden itibaren anılan pazarlara ilişkin Bilim Kurulu önerileri doğrultusunda ilgili Bakanlıklarca belirlenen kurallara da yer verildi.
Buna göre Mahalle/Semt Pazarları;
1)İl, ilçe ve beldelerdeki mahalle/semt pazar yerlerinde giyim, oyuncak, çiçek, fide, zücaciye/nalburiye vb. ihtiyaç malzemelerinin satışına getirilen kısıtlama kaldırıldı.
2) Pazar yerlerinde anılan malzemelerin satışını yapacak pazarcı esnafı daha önceki yayımlanan genelgelerle mevcut pazar yerleri için getirilen her bir satış yeri (tezgah/sergi) arasında en az 3 metre mesafe olması şartı, pazarcı esnafının ağız ve burnunu kapatacak şekilde maske kullanması tedbirleri başta olmak üzere belirlenen tüm kurallara uyacak.
Bu kapsamda; valilikler ve kaymakamlıklar il, ilçe ve beldelerde mahalle/semt pazar yerlerinde 11 Mayıs 2020 Pazartesi günü sabah 09.00 itibariyle giyim, oyuncak, çiçek, fide, zücaciye/nalburiye vb. ihtiyaç malzemelerinin satışının yapılabilmesi için Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 27’nci ve 72’nci maddeleri uyarınca gerekli kararları alacak.
Bakanlık valiliklerden, konu hakkında gerekli hassasiyetin gösterilmesini, daha önceki genelgelerle getirilen kurallar doğrultusunda uygulamanın eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesini ve bu doğrultu da pazarların sürekli denetlenmesini istedi.
Tedbirlere uymayanlara Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 282’nci maddesi gereğince idari para cezası verilecek. Aykırılığın durumuna göre Kanunun ilgili maddeleri gereğince işlem yapılması, konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanununun 195’inci maddesi kapsamında gerekli adli işlem başlatılacak.
 
Bilim Kurulu üyesi açıkladı: Koronavirüs sivrisinekten bulaşır mı?
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, yaz öncesi merak edilen "Koronavirüs sivrisinekten bulaşır mı?" sorusuna yanıt verdi. Koronavirüsün sivrisinekler ya da ev sinekleri ile bulaşmadığını belirten Kara, "Esas olarak konuşurken, öksürürken, hapşırırken ağız ve burnumuzdan çıkarttığımız küçük damlacıklar ile bulaşmakta" ifadelerini kullandı.


Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, koronavirüs salgınının sivrisinek aracılığıyla bulaşmayacağını açıkladı.


Prof. Dr. Ateş Kara, tüm dünyayı etkisi altına alan ve 278 binin üzerinde insanın ölümüne neden olan yeni tip koronavirüs salgını için sıkça sorulan "Sivrisinekten bulaşır mı?" sorusuna yanıt verdi.



Ateş Kara, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "COVID-19 bugünkü bilgilerimize göre sivrisinekler veya ev sinekleri ile bulaşmıyor. Esas olarak konuşurken, öksürürken, hapşırırken ağız ve burnumuzdan çıkarttığımız küçük damlacıklar ile bulaşmakta. Ayrıca virüs ile kirlenmiş yüzeylere dokunulma sonrası ellerimiz ile bulaşabilir" ifadelerini kullandı.
 
Berberlerde koronavirüs tarifesi!
Sultangazi'de müşterilerini kabul eden berberler ile müşteriler arasında fiyat artışı polemik konusu oldu. Fatih Göktaş isimli berber, "Odamızın açıkladığı 2020 fiyat tarifesi vardı. Bu tarifeyi yaklaşık 4-5 aydır uygulamayan arkadaşlar vardı. Virüsten dolayı giderlerimiz artmaya başladığı için bugüne kadar uygulanmayan 2020 fiyat tarifesi uygulanmaya başlandı" dedi.






Koronavirüs tedbirleri kapsamında 21 Mart'ta kapatılan berberler ve kuaförler bugün itibarıyla hizmet vermeye başladı. Randevu sistemi ile çalışan berberler, kepenklerini açarak uzun bir aranın ardından müşterilerini kabul etti. Berberlerde koronavirüsle mücadele kapsamında bir koltuğun boş bırakılarak sosyal mesafe kuralına uyulduğu görüldü.

Sultangazi'de müşterilerini kabul eden berberler ile müşterileri arasında fiyat artışı konusunda görüş ayrılığı yaşandı. İstanbul Erkek Berberler Odası'nın 2020 fiyat tarifesini bugüne kadar uygulamayan Sultangazili berberler, hizmet vermeye başladıkları gün fiyat tarifesini uygulamaya başladı.


"ODAMIZIN AÇIKLADIĞI 2020 FİYAT TARİFESİ VARDI"
Zor durumda olduklarını belirten berber Fatih Göktaş, "Bugün açıldığımız için çok mutluyuz. Açılmamız iyi oldu. İlk gün olmasından dolayı talep çok. Randevu sistemi ile çalışıyoruz. Randevusuz ve maskesiz kesinlikle müşteriyi içeriye almıyoruz" dedi. Fiyat artışına da değinen Göktaş, "Odamızın açıkladığı 2020 fiyat tarifesi vardı. Bu tarifeyi yaklaşık 4-5 aydır uygulamayan arkadaşlar vardı. Virüsten dolayı giderlerimiz artmaya başladığı için bugüne kadar uygulanmayan 2020 fiyat tarifesi uygulanmaya başlandı. Berberlerin kapanmadan önce saç sakal tıraşına 30-35 TL hizmet bedeli alınırdı. Bugün itibarıyla 2020 tarifesine uyularak 45 TL hizmet bedeli alınmaya başladı. Müşterilerimiz de bu durumu olumlu karşılıyor" dedi.

"BANA GÖRE PEK İDEAL FİYAT DEĞİL"

Tıraş olan Zeynel Aslantaş ise, "Tabiki mutluyuz. 2 ay boyunca evde tıraş oluyorduk. Berberime geldiğim için mutluyum. Evde tıraş olmayacağım için de mutluyum. Fiyatlarda bir artış olmuş. Sebebi hijyen olduğu söyleniyor. Bana göre pek ideal fiyat değil" şeklinde konuştu.
KAYNAK: DHA
 
Anadolu'daki bazı şehirlerden endişelendiren haberler gelmeye başladı
Kovid-19 tedbirleri büyükşehirlerde vaka sayılarını aşağı çekerken Anadolu’daki bazı şehirlerde rehavet endişelendiriyor. Özellikle Batman, Kars, Uşak, Düzce, Gaziantep, Van, Adıyaman ve Rize’de vaka sayıları artmaya başladı.
Anadolu'daki bazı şehirlerden endişelendiren haberler gelmeye başladı

Virüsle mücadelede alınan tedbirler büyük şehirlerde vaka sayılarını aşağıya çekerken, Adanolu’da bazı şehirlerden endişelendiren haberler geldi.



Havaların ısınmasıyla evde izolasyonu gevşeten vatandaşlar, maske, sosyal mesafe gibi hayati tedbirleri de ihmal edince vaka sayıları arttı. Batman, Kars, Uşak, Düzce, Gaziantep, Van, Adıyaman, Rize ve Zonguldak gibi illerde vaka sayıları alarm vermeye başladı. Bu iller için de sokağa çıkma yasağı kararı gelebilir.

9 VAKADAN 450 VAKAYA



Alınan önlem ve uygulanan yasaklara rağmen vaka sayısının arttığı illerin başında Batman geliyor. 3 Nisan’da 9 olarak açıklanan vaka sayısı büyük bir artışla bu hafta 450’ye kadar yükseldi. Batman Valisi Hulusi Şahin, kentte artan koronavirüs vakalarına dikkati çekerek, radikal kararlar almak zorunda olduklarını ve Ramazan Bayramı’nda sokağa çıkma yasağı uygulanması için hükümete öneride bulunabileceklerini söyledi.

UŞAK DA KIPIRDANDI

Nüfusa göre koronavirüs vakasının en çok görüldüğü yerlerden biri olan Uşak’ta da manzara aynı. 2 Nisan’da 38 olarak kayıtlara geçen vaka sayısı son döneme yükselişe geçti. 367 bin nüfuslu kentte 2 bin 950 test yapıldı. Toplam vaka sayısının ise 441 olduğu açıklandı.

İFTARLAR BİR ARADA

Rize de rehavete kapıldı. Sosyal mesafe ve kişisel izolasyonun ihlal edilmesi vakalarda artış gözlenmesine neden oldu. Rize İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Tepe, Kovid-19 salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında ciddi anlamda düşen vaka sayılarının vatandaşların virüs tamamen yok olmuş gibi rehavete kapılmalarının neden olduğunu bu nedenle vakaların yeniden artış gösterdiğini söyledi. Tepe, “Cenaze ve taziyelerde, il dışından acıyı paylaşmak için gelen insanlarımız ile çok sayıda kontrolsüz temas yaşanmış, iftar yemeklerinde yakın eş, dost, akraba birlikte aynı ortamda kurallara uyulmaksızın bulunulmuştur” dedi. Rize’de 4 Nisan’da 101 vaka vardı. Vakalar geçtiğimiz günlerde 58’e kadar inmişti.

SOKAKLAR HAREKETLİ

Mardin’in yumuşak karnı ise Nusaybin ilçesi oldu. Bugüne kadar 8 kişinin koronavirüsten dolayı hayatını kaybettiği ilçede 50 kişi de pozitif vaka olarak kayıtlara geçti. 3 Nisan’da Mardin genelinde açıklanan vaka sayısı 50 iken, Nusaybin şimdi tek başına bu sayıyı solladı. 3 kırsal mahalle ve şehir merkezinde çok sayıda evde karantina uygulanıyor.

SAYI DAHA ARTABİLİR

Gaziantep’te bugüne kadar 11 bin test yapıldı. Vakalar ise 750’e yükseldi. Koronavirüs nedeniyle 2.5 milyonluk nüfusa sahip G. Antep’de 3 Nisan’da 49 vaka tespit edilmişti. G. Antep Valisi Davut Gül, önlemlerin gevşetilmesi halinde sayının yükselmeye devam edeceğini belirterek vatandaşları uyardı. Virüsün artış gösterdiği iller arasında Düzce de yerini aldı. İlk il il vakalar açıklandığı tarihte 32 olan vakalar 246 kişiye ulaştı.

Kars’ta son güncel rakamlar açıklanmadı ama bizzat Kars Valisi Türker Öksüz vatandaşları uyardı: “Maalesef sokaklarımızın dolu olduğunu ve vatandaşlarımızın sosyal mesafe kuralına riayet etmediklerini görüyoruz. Son 10 günde vaka sayılarımızda artış olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.”

Rize’de cadde ve sokaklar doldu

Alınan önlemler sonucu vaka sayılarının azalması Rizelileri rehavete sürükledi. Rize’de, koronavirüs vakalarında son günlerde yaşanan azalma, havaların ısınması, normalleşme sürecinin başlaması ve çay hasat hazırlıkları ile vatandaşlar, cadde ve sokakları dolduruyor. Polis ekipleri ise kalabalığın görüldüğü cadde ve sokaklarda vatandaşları sosyal mesafe kurallarına uymaları yönünde uyarmayı sürdürüyor. Yoğunluğun yaşandığı alanlarda ise yeni uyarı levhaları asıldı. Uyarılarda “Kalabalık bir alandasınız, lütfen en kısa sürede terk ediniz, salgın bitmedi. Lütfen maske takın” ifadelerine yer verildi.

Maskesiz sokak yasak

Vatandaşların rehavet kapılması nedeniyle Anadolu’daki birçok ilde ek önlemler alındı. Adıyaman’da yarından itibaren sokağa maskesiz çıkmak yasaklandı. Valilikten yapılan açıklamada, dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgınının toplum sağlığı açısından oluşturduğu riski yönetebilmek adına sosyal mesafe ve kişisel hijyen kurallarına uyulmasının hayati önem taşıdığı hatırlatıldı. Balıkesir’de de sokağa maskesiz çıkmak yasaklandı. Valilikten yapılan açıklamaya göre, Vali Ersin Yazıcı Başkanlığında toplanan İl Hıfzıssıhha Kurulu, il genelinde maske ile dolaşmanın zorunlu olmasına karar verdi.

Yenişafak
 
Berberlere pazar günü çalışma izni
65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlıkları bulunan vatandaşların sokağa çıkma yasağından muaf tutma uygulamasının aşırı sıcaklar sebebiyle 12:00-18:00 saatleri arası olarak değiştirilmesinin ardından bir değişiklik de pazar günü bu yaş grubuna hizmet verecek olan erkek berberlerinin çalışma saatlerinde yapıldı.

Antalya İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu tarafından yapılan açıklamada daha önce alınan "65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlıkları olan vatandaşlarımızın 17.05.2020 Pazar günü 12:00-18:00 saatleri arasında, yürüme mesafesiyle sınırlı olmak, sosyal mesafe kuralına riayet etmek ve maske takmak kaydıyla dışarı çıkabileceklerine" şeklindeki değişikliğe işaret edildi.


65 YAŞ ÜSTÜNÜN TIRAŞ HİZMETİ VERECEKLER
Söz konusu değişikliğin ardından kurul tarafınan alınan kararla berberlerin çalışma saatinde de değişiklik yapıldı. Kararda, "Sokağa çıkma kısıtlaması bulunan 65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlıkları bulunan vatandaşlarımızın saç/sakal tıraşı ihtiyaçlarının giderilebilmesi amacıyla, ilimizdeki erkek berberi dükkânlarının, 65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlıkları bulunan vatandaşlarımızın sokağa çıkma kısıtlaması kaldırılıncaya kadar Pazar günleri 11:00-19:00 saatleri arasında hizmet verebilecekleri şekliyle değiştirilmesine" ifadeleri kullanıldı.


Yapılan değişikliğin uygulanmasının takip ve denetiminin kolluk birimleri ve belediye zabıta teşkilatlarınca koordineli bir şekilde yapılacağı bilgisi yaplaşılan açıklamada İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nun aldığı kararlara uyulmaması halinde ve her seferinde ayrı ayrı olmak üzere Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282. maddesi gereğince 3.150,00 TL, , Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesi gereğince 392,00 TL, idari para cezası uygulanacağına dikkat çekildi.
 
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: Covid-19 taşıyıcılarının 250 bini İstanbul'da
Katıldığı canlı yayında koronavirüs sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, "Açıklanan vakaların yüzde 60'ı İstanbul'daydı, dolayısıyla bu hastalığının taşıyıcılarının 250 bini İstanbul'da" dedi.

Hande Fırat'ın sunduğu 'Gece Görüşü' programına konuk olan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Hacettepe Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'ın açıklaması şöyle:
Açıklanan vakaların yüzde 60'ı İstanbul'daydı, dolayısıyla bu hastalığının taşıyıcılarının 250 bini İstanbul'da. Bunu İstanbul nüfusuna böldüğümüz zaman her 100 kişiden 1 buçuğu bu virüsü bilmeden taşıyor. AVM'yi düşünürseniz, 500 kişi olsa en az 7-8 tanesi bu virüsü taşıyor ve taşıdığından haberi yok. Bir de maske takmamış, ya da maskeyi düzgün takmamışsa siz düzgün taksanız bile yüzde 30 koruyor.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst