---> Çevre mühendisliği sözlüğü
T TABAN ALANI KATSAYISI [ Floor area ratio ] Bir bina arsasının toplam büyüklüğü ile o arsa üzerine inşa edilecek binanın izin verilen azami taban alanı arasındaki oran.
TAHRİŞ EDİCİ [ Irritant ] Gözlerde rahatsızlığa yada ciltte kaşıntıya yol açan, havayla taşınan kirletici.
TAKSONOMİ [ Taxonomy ] Organizmaları sınıflandırma bilimi.
TARIMSAL KİRLİLİK [ Agricultural pollution ] Tarımsal faaliyet sonucu oluşan sıvı ve katı atıklar.
TARIMSAL (EKO) SİSTEM [ Agro(eco) system ] Tarımsal faaliyetlerle çevreleri arasındaki ilişki.
TARIMSAL ORMANCILIK [ Agroforestry ] Tarım ürünleri yada hayvanlarla aynı toprakta ağaç veya benzeri bitkiler yetiştirmeye yönelik, tarım ve ormancılık yöntemlerini birleştiren toprak yönetimi teknikleri.
TARİHİ KORUMA [ Historic preservation ] Gelecek kuşaklara yönelik olarak tarihsel varlıkların saptanması, değerlendirilmesi, korunması, bakımı, restorasyonu ve yeniden kurulması.
TASFİYE [ Disposal ] Bir maddenin tasfiyesi yada işleme uğratılması süreci. Atık tasfiyesi, atık suyunun işleme tabi tutulması ve katı atıkların işlenmesini ifade eder.
TAŞIMA KAPASİTESİ [ Carrying capacity ] Bir sistemin çevre niteliği bozulmadan nüfusta meydana gelen artışı kaldırma konusundaki azami yeteneği.
TAŞIYICI [ Vector ] Hastalık, parazit yada enfeksiyon taşıyan organizma.
TAŞKIN [ Flood ] Toprağın geçici olarak bir akarsu yada çok miktarda yağmur veya diğer nedenlerle oluşan büyük su kütlelerinin baskınına uğraması.
TAŞKIN ALAN [ Flood plain ] Bir taşkın kaynağının bitişiğinde olup vadi tabanını oluşturan ve genellikle taşkına uğrayan arazi.
TAŞKIN ALANI YÖNETİMİ [ Flood plain management ] Taşkın alanlarının kullanılabilmesi ve taşkınlardan en az zarar görmesi için düzenlenmiş planlama ve uygulama. Bu alanlardaki imarın tipini; yoğunluğunu ve yapısal şeklini belirleyen yönetmelikler, taşkın alanı yönetiminin esasını oluşturur.
TAŞKIN DENETİMİ [ Flood control ] Taşkınların yol açtığı zararı denetlemek yada asgariye indirmek için kullanılan set, kanal, bent ve baraj gibi teknikler.
TATLI SU KAYNAKLARI [ Freshwater bodies ] Göletler, göller, pınarlar, çaylar, ırmaklar, dereler,vb.
TEHDİT ALTINDAKİ TÜRLER [ Endangered speciies ] Bütünüyle yada önemli bir bölümü itibariyle tükenme tehlikesi altındaki fauna ve flora.
TEHDİT ALTINDAKİ TÜRLER [ Threatened species ] Nadir bulunan ve yakın gelecekte varlıklarını sürdürmeleri çeşitli nedenlerle zorlanabilecek olan türler.
TEHLİKELİ ATIKLAR [ Hazardous wastes ] Gereğince yönetilmediği takdirde insan sağlığı ve çevre için tehlike oluşturan, hastalığa yada ölüme yol açabilen maddeler içeren atıklar. Özellikle hidrokarbonlar gibi tutuşabilir atıkalr, asitler ve alkaliler gibi aşındırıcı atıklar, kendiliğinden tepkimeye yatkın reaktif atıklar, tarım ilaçları, arsenik bileşikleri, radyoaktif bileşikler, kadmiyum bileşikleri vb.
TEK KULLANMALIK [ Disposable ] Bir kez kullandıktan sonra atmaya yönelik.
TEK YÖNLÜ PAKETLEME [ One way packging ] Geri kazanılmayan paketleme ; bir kez kullanılıp atılan paketleme.
TEL [ Tetraethyl lead ] Tetraetil kurşun.
TEMEL PROFİL [ Baseline profile ] Yapay bozulmalardan önce bir bölgede bulunan çevre koşullarının ve organizmaların araştırılması.
TEMİZ TEKNOLOJİLER [ Clean technologies ] Kirlieticii etkileri olmayan teknolojiler.
TEMİZLEME [ Purification ] Organik, ayrışabilen materyalin sabit, kararlı materyale dönüştürülmesi işlemi; lağım suyu işleme sürecinin bir bölümü; suya uygulandığında, bu işlem klorlama yada havalandırma gibi işlemlerle zararlı bakterilerin yok edilmesi anlamına gelir; hava açısından ise atmosferin parçacıklardan temizlenmesi demektir.
TERASLAMA [ Terracing ] Suyun yüzeysel akışını denetlemek ve toprak erozyonunu asgariye indirmek amacıyla bir yamacın konturu üzerine kurulan toprak set.
TERMİK SANTRAL [ Fossil fuel plant ] Fosil yakıt kullanan elektrik santrali.
TERMOSFER [ Thermosphere ] Mezopozun üzerinde bulunan ve yükseldikçe ısının arttığı atmosfer katmanı.
TERS OZMOZ [ Reverse osmosis ] Yüksek çoğunluktaki çözeltilerde çözücünün basınç altında filtrelerden geçerek daha düşük yoğunluktaki çözeltiye doğru hareketi; arzu edilmeyen çözünmüş katıların ve kolloidlerin giderilmesi için suyun işleme tabi tutulmasında kullanılır.
TESVİYE [ Grading ] İşlevsel olarak toprak yüzeyi ve altı drenaj modelleri kurmak ve toprak erozyonunu asgariye indirmek, görünüşü iyileştirmek, sulamayı kolaylaştırmak yada fazla toprağı en yararlı biçimde dağıtmak için bir yerin profilinin yeniden oluşturulması.
TETRAETİL KURŞUN [ TEL= Tetraethyl lead ] Çok zehirli organik kimyasal madde. Belirli miktarda petrol yakıtına katıldığında tortulanmayı önler, yakıtın oktan sayısını arttırarak motordan daha iyi verim alınmasını sağlar. Eksoz borusundan atılan inorganik haldeki kurşun insan sağlığı açısından tehlike yarattığından yakıtlara kurşun bileşikleri ilavesine karşı çeşitli yasal önlemler uygulanmasına başlanmıştır.
TETRAMETİL KURŞUN [ TML = tetramethyl lead ] Benzinde vuruntu önleyici etki maddesi olarak kullanılan tetraetil kurşuna benzeyen, ama ondan daha aktif olan bir kimyasal madde.
THP [ Toxicity, hazard, persistence ] Zehirlilik, tehlike, dayanıklılık.
TIRMANMA [ Entrainment ] Gaz veya sıvılarda çökelti halde veya askıda bulunana partikül maddelerin dikey taşıma güçleri aracılığı ile aşağıdan yukarı doğru hareketi.
TİCARİ ATIKLAR [ Trade effluents ] işyeri atıkları.
TVL [ Threshold limit value ] Eşik sınırı değeri.
TMF [ Tropical moist forest ] Tropikal nem ormanı.
TML [ Tetramethyl lead ] Tetra metil kurşun.
TNEL [ Total noise exposure level ] Toplam gürültüye maruz kalma düzeyi.
TNR [ Total noise rating ] Toplam gürültü değerlendirmesi.
TOKSİKOLOJİ [ Toxicology ] Zehirleri ve etkilerini, etkime mekanizmalarını ve arıtılma yöntemlerini inceleyen bilim dalı.
TOLERANS [ Tolerance ] Bir organizmanın çevresindeki değişimlerin üstesinden gelme yeteneği; insan yada hayvan besinine uygulanan bir kimyasal maddenin emniyet düzeyi.
TOPAK, YUMAK [ Floc ] Biyolojik yada kimyasal etkimeyle lağım suyunda oluşan katı maddeler kümesi.
TOPAKLANMA, YUMAKLAŞTIRMA [ Flocculation ] Atık su arıtımı sırasında fizikokimyasal olarak topakların oluşmasıyla çökelmemiş atık maddelerin ortamdan syrılması.
TOPLAMA KANALI [ Interceptor sewer ] Akıntıyı ana kanallardan toplayıp lağım suyu arıtma tesisine taşıyan büyük kanal hattı.
TOPLAMA ŞEBEKESİ [ Collection network ] Kanalizasyon sisteminin bütünü için kullanılan terim.
TOPLULUK [ Community ] Belli bir coğrafi alana yerleşmiş ve etkileşim içinde bulunan türlerden oluşan grup.
TOPOGRAFYA [ Topography ] Yer yüzeyinin fiziksel biçimi.
TOPRAK ÇÖKMESİ [ Land subsidence ] Yer yüzeyinin çeşitli nedenlerle , özellikle kömür, tuz, altın su yada petrol gibi maddelerin çıkarılması işlemleri sonucunda aşağı doğru göçmesi.
TOPRAK EROZYONU [ Soil erosion ] Toprak parçacıklarının havanın etkisi ile değişip ufalanması ve sonra da rüzgar ve su tarafından taşınması doğal süreci.
TOPRAK ISLAHI [ Land reclamation ] Barajlar, kanallar ve pompalama sistemleri inşa ederek toprağın tarım ve geliştirme amacıyla kullanılabilecek biçimde değiştirilmesi.
TOPRAK KAYMASI [ Mass wasting ] Yerçekimi etkisiyle, kaya yada toprağın yavaş yavaş yada yüksek bir hızla aşağı doğru hareketi.
TOPRAK KORUNMASI [ Soil consevation ] Erozyonda ötürü toprağın bozulmasını, toprağın denge kaybını yada bitkilerin aldığı besin maddelerinin kaybını asgariye indirmek amacıyla uygulanan toprak kullanımı yönetimi.
TOPRAK KULLANIM HARİTASI [ Land use map ] Bir coğrafi bölgedeki toprak kullanım durumunu, siyasi sınırları, ulaşım ağını ve yöredeki su oluşumlarını da içerecek biçimde gösteren harita.
TOPRAK KULLANIM PLANI [ Land use plan ] Toprağın, kamusal ve özel imar çalışmalarında dahil olmak üzere, nasıl kullanılacağı konusundaki resmi öneri.
TOPRAK KULLANIMI [ Land use ] Toprağın sanayi, konut, dinlenme yada diğer amaçlara tahsis ediliş biçimleri.
TOPRAK KULLANIM ARAŞTIRMASI [ Land use survey ] Belli bir alanda toprağın kullanım biçimlerinin envanterinin çıkarılması çalışması. Bu çalışma, genellikle açıklamalı harita olarak ve istatistik verilerle özetlenir.
TOPRAK ÖRTÜSÜ [ Ground cover ] Rüzgar ve suyun yol açtığı toprak erozyonunu azaltmak amacıyla yetiştirilen bitkiler.
TOPRAK YÖNETİMİ [ Land management ] Mevcut nüfusun ve gelecek kuşakların ihtiyaçları ve doğal çevrenin korunması bakımından azami uzun vadeli yararı sağlamak amacıyla toprağın geliştirilmesini ve korunmasını amaçlayan yönetim.
TOPRAKBİLİM (PEDOLOJİ ) [ Pedology ] Toprakla ilgili bilim.
TOPRAKSAL [ Terrestiral ] Toprakla ilgili, karayla ilgili.
TORTUNUN ÇÖKELMESİ [ Deposition of sediment ] Akan suyun enerjisinin çökelmemiş tortunun yükünü kaldıramaması durumunda, materyalin, su sütunundan akıntı yatağına çökelmesi.
TOVALOP [ Tanker Owners ' Voluntary Agreement concerning Liability for Oil Pollution ] Tanker sahiplerinin petrol kirliliğine ilişkin sorumlulukları konusundaki gönüllü sözleşme.
TOZ [ Dust ] Duman yada sisi oluşturan zerrelerden daha büyük, havada asılı durabilen katı parçacıklar.
TRAFİK KİRLİLİĞİ [ Traffic pollution ] Trafiğin yoğunlaşması ile artan ve araçlardan kaynaklanan atmosfer ve gürültü kirliliğinin oluşturduğu kirlilik bütünü.
TROPOPOZ [ Tropopause ] Troposferin üst sınırı.
TROPOSFER [ Troposphere ] Yer yüzeyindeki 0-16 kilometrelik bir yüksekliğe yayılan, hava olaylarının meydana geldiği atmosferin iç katmanı.
TTSC [ Two stage combustion ] İki aşamalı yanma.
TSD [ Treatment, storage and disposal ] İşleme, depolama ve tasfiye.
TURBA [ Peat ] Turbalıklarda ve bataklıklarda bulunan, kısmen ayrışmış materyalden oluşan yakıt.
TURBALIK [ Fen ] Düz bataklık arazi.
TUTMA HAVZASI [ Retention basin ] Herhangi bir olağan dışı nedenle fazla yüzeysel akışı alan ve uzun süreli depolama amacıyla tutan havuz yada rezervuar (depo).
TUTMA HÜCRESİ [ Catch basin ] Sellerin taşıdığı süprüntü ve molozları engelleyerek kanalizasyonun tıkanmasını önleyen, sokağın altındaki drenaj hücresi (odası ).
TUTUCU [ Arrester ] Baca emisyonlarından kaynaklanan parçacıkları toplayan mekanik toplayıcı.
TUTUŞABİLİR [ Inflammable ] Kolayca alev alan.
TUTUŞMA DERECESİ [ Incendivity ] Alev alabilir maddelerdeki alt yanma sınırı.
TUTUŞTURMA [ Flaring ] Atmosferdeki fazla yada gereksiz gazın yakılması işlemi.
TUZLU SU KARIŞMASI [ Salt water intrusion ] Yer altı suyuna tuzlu su bulaşması; bu olay genellikle kıyı alanlarında gerçekleşir. Haliçlerde gel-git olayları ile alt akıntı ile haliç içlerine tuzlu su taşınımı.
TUZLULUK [ Salinity ] Sudaki tuz miktarı; doğal kaynaklardan oluşabileceği gibi atık su sızıntısında da oluşur. Suyun aşırı ölçüde yeniden kullanılması tuzluluğu ağırlaştırır.
TUZUNU GİDERME [ Desalination ] İnsanların yada hayvanların tüketmesine elverişli hale getitmek için suyun tuzunu giderme işlemi.
TÜKENME [ Depletion ] Doğal kaynakların azalması, tükenmesi, kuruması, özellikle tüketim amacıyla kullanım, buharlaşma yada sızıntı dolayısıyla su kaybı.
TÜKETİCİ [ Consumer ] Üretici organizmaları veya kendilerinden daha zayıf tüketicileri yiyerek enerji sağlayan canlılar. Tüketiciler birincil, ikincil ve üçüncül gibi sınıflara ayrılırlar. Birincil tüketiciler üreticileri yiyerek yaşarlar. İkincil tüketiciler birincil tüketicileri yerler vb. Örneğin ot yiyen bir geyik birincil tüketicidir. Geyiği yiyen aslan ise ikincil tüketici olmaktadır.(Bk. Üretici]
TÜR [ Species ] Bir bitki yada hayvan grubu. Grubun üyeleri arasında yakın bir benzerlik, ortak bir köken ve sürekli bir üreme sistemi vardır. Tür, yaygın olarak kullanılan en küçük biyolojik sınıflandırma birimidir.