Borçlar Kanunu

---> Borçlar Kanunu

589

2 - Vesayet devam ettiği müddetçe vesayet altında bulunanların vasi veya Sulh Hakimi ve Mahkemei Asliye Hakimleri zimmetinde olan alacakları hakkında.
3 - Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin, diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında.
4 - Hizmet mukavelesinin devam ettiği müddetçe hizmetçilerin, istihdam edenlere karşı olan alacakları hakkında.
5 - Borçlu alacak üzerinde intifa hakkını haiz olduğu müddetçe.
6 - Alacağı, bir Türk mahkemesi huzurunda iddia etmek imkanı olmadığı müddetçe.
Müruru zaman, tatil eden sebeplerin zail olduğu günün hit******* itibaren başlar veya tevakkuftan evvel başlamış olan cereyanına devam eder.
IV - Müruru zamanın kat'ı:
1 – Katı sebepleri
Madde 133 – Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmiş olur:
1 - Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde.
2 - Alacaklı dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde.
2 – Borçlulara karşı kat'ın neticeleri
Madde 134 – Müruru zaman, müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmıyan bir borcun müşterek borçlularından birine karşı katedilmiş olunca diğerlerine karşıda katedilmiş olur.
Müruru zaman, asıl borçluya karşı katedilmiş olunca kefile karşıda katedilmiş olur.
Müruru zaman, kefile karşı katedilmiş olunca asıl borçluya karşı katedilmiş olmaz.
3 – Yeni müddetin mebdei
a) İkrar ve hüküm halinde
Madde 135 – Müruru zaman katedilmiş olunca katıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeğe başlar.
Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir.
b) Alacaklının fiili halinde
Madde 136 – Bir dava veya defi ile katedilmiş olan müruru zaman, dava devam ettiği müddetçe iki tarafın muhakemeye müteallik her muamelesinden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden cereyana başlar.
Katı, icrai takibattan neşet etmiş ise müruru zaman takibe müteallik her muameleden itibaren yeniden cereyana başlar.
Katı, bir iflasa müdahaleden neşet etmiş ise müruru zaman, iflasa müteallik hükümlere göre alacağı yeniden talep etmek mümkün olduğu zamandan itibaren yeniden cereyana başlar.
V - Davanın reddi halinde munzam müddet:
Madde 137 – Dava veya defi, vazıyed eden hakimin salahiyeti olmaması veya tamiri kabil ve şekle müteallik bir noksan veya vaktinden evvel ikame edilmiş olması sebebi ile reddolunmuş olupta arada müruru zaman müddeti hitam bulmuş ise alacaklı hakkını talep etmek için altmış günlük munzam bir müddeten istifade eder.
 
---> Borçlar Kanunu

590

VI - Menkul rehni ile temin edilmiş alacak halinde:
Madde 138 – Alacağın bir menkul rehni ile temin edilmiş bulunması, bu alacak hakkında müruru zaman cereyanına mani olmaz. Fakat alacaklı rehinden hakkını istifa etmek salahiyetini muhafaza eder.
VII - Müruru zamandan feragat:
Madde 139 – İptidaen müruru zamandan feragat batıldır.
Müteselsil borçlulardan biri tarafından vukubulan feragat, diğerlerine karşı dermeyan olunamaz.
Feragat, taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlularından biri tarafından sadır olduğu takdirdede hüküm böyledir. Asıl borçlu tarafından vukubulan feragat, kezalik kefile karşı dermeyan olunamaz.
VIII - Müruru zamanın dermeyanı lüzumu:
Madde 140 – Müruru zaman dermeyan edilmediği surette hakim, müruru zamanı kendiliğinden nazara alamaz.

DÖRDÜNCÜ BAP
Borçların nevileri

BİRİNCİ FASIL
Müteselsil borçlar

(A) BORÇLULAR ARASINDA TESELSÜL:
I - Şartları:
Madde 141 – Alacaklıya karşı, her biri borcun mecmuundan mesul olmağı iltizam ettiklerini beyan eden müteaddit borçlular arasında teselsül vardır.
Böyle bir beyanın fikdanı halinde teselsül ancak kanunun tayın ettiği hallerde olur.
II – Alacaklı ve borçlu arasındaki münasebet:
1 – Hükümleri
a) Müşterek borçluların mesuliyeti
Madde 142 – Alacaklı müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir.
Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam eder.
b) Müşterek borçlulara ait defiler
Madde 143 – Müteselsil borçlulardan biri alacaklıya karşı onunla kendi arasındaki şahsi münasebetlerden veya müteselsil borcun sebep veya mevzuundan tevellüt etmiş olanlardan maada bir şey dermeyan edemez ve bütün borçlular arasında müşterek olan defileri dermeyan etmediği halde onlara karşı mesul olur.
c) Müşterek borçlulardan birinin şahsi fiili
Madde 144 – Hilafına makavele olmadıkça müteselsil borçlulardan biri kendi fiili ile diğer borçluların vaziyetlerini ağırlaştıramaz.
2 – Müteselsil borcun sukutu
Madde 145 – Tediyesi ile veya yaptığı takas ile borcun tamamını veya bir kısmını iskat etmiş olan müteselsil borçlulardan biri, sakıt olan borç nispetinde, diğer borçluları halas etmiş olur.
Eğer müteselsil borçlulardan biri borç tediye olunmamış iken ondan tahallüs etmiş ise, diğer borçlular ancak halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği nispette bu beraetten istifade edebilirler.
 
---> Borçlar Kanunu

591

III – Müşterek borçlular arasındaki münasebetler:
1 – Taksim
Madde 146 – Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almağa mecburdur. Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir.
Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen taksim olunur.
2 – Halefiyet
Madde 147 – Rücu hakkından istifade eden müteselsil borçlulardan her biri, tediye ettiği miktar nispetinde alacaklının haklarına halef olur.
Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini iyileştirdiği takdirde bu fiilinin neticelerini şahsan tahammül eder.
(B) ALACAKLILARIN ARASINDA TESELSÜL:
Madde 148 – Borcun tamamını tediyesini istemek hakkını her birine bahş ettiğini borçlu beyan ettiği hallerde, müteaddit alacaklılar arasında teselsül mevcut olacağı gibi kanunun tayin ettiği maddelerde dahi bu nevi teselsül bulunur.
Müteselsil alacaklılardan birine vakı tediye ile borçlu bütün alacaklılara karşı beri olur.
Alacaklılardan birinin icraya veya mahkemeye müracaatından haberdar edilmedikçe borçlu onlardan dilediğine tediyede muhayyerdir.

İKİNCİ FASIL
Şarta bağlı borçlar

(A) TALİKİ ŞART:
I - Umumiyet itibariyle:
Madde 149 – Bir akdin mevzuunu teşkil eden borcun mevcudiyeti, meşkük bir hadisenin tahakkukuna talik edilmiş ise o akit şarta bağlı akit olur.
İki taraf hilafını kast etmedikleri halde şarta bağlı akit, ancak şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade eder.
II - Şartın bağlı olduğu sıradaki vaziyet:
Madde 150 – Şart tahakkuk edinceye kadar borçlu, borcun layıkı veçhile edasına mani olacak her nevi tasarruftan içtinap etmekle mükelleftir.
Şarta bağlı hakkı tehlikeye düçar edilen alacaklı, alacağı mutlak olan alacaklıların haklarını muhafaza için yapmağa salahiyettar oldukları tedbirleri ittihaz edebilir.
Şartın tahakkukundan evvel yapılan temliki her tasarruf, şartın hükümlerini ihlal ettiği nispette batıl olur.
II - Fasıla esnasında tahakkuk eden menfaatler:
Madde 151 – Şartın tahakkukundan evvel taahhüt olunan şey kendisine teslim olunan alacaklı, şartın tahakkuku halinde, fasıla esnasında o şeyden elde ettiği menfaatlerede malik olur.
Şart tahakkuk etmezse alacaklı elde ettiği menfaatleri red ile mükelleftir.
(B) İNFİSAHİ ŞARTLAR:
Madde 152 – İnfisahı, meşkük bir hadisenin tahakkukuna talik edilen akit, şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade etmez.
Kaideten, infisah makabline şamil olmaz.
 
---> Borçlar Kanunu

592

(C) MÜŞTEREK HÜKÜMLER:
I - Şartın tahakkuku:
Madde 153 – Eğer şart, iki taraftan birinin bizzat yapması lazım olmayan bir şeyin icrasından ibaret ise, o tarafın vefatı halinde mirasçısı onun yerine kaim olabilir.
II - Hileli mümanaat:
Madde 154 – Şartın tahakkukuna iki taraftan biri hüsnü niyet kaidelerine muhalif bir hareketle mani olursa, o şart tahakkuk etmiş addolunur.
III - Memnu şartlar:
Madde 155 – Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir bir fiil veya ihmal, şart olarak tayin edilmiş olduğu takdirde bu şarta bağlı olan borç hükümsüz olur.

ÜÇÜNCÜ FASIL
Pey akçesi, zamanı rücu, ücret tevkifi ve cezai şart

(A) PEY AKÇESİ VE ZAMANI RÜCU:
Madde 156 – Bir kimse pey akçesi verdiği takdirde, bunu zamanı rücu olarak değil; belki akdin inikadına delil olmak üzere vermiş addolunur.
Hilafına mahalli adet veya mukavele olmadıkça, pey akçesini alan, matlubuna mahsup etmiyerek onu muhafaza eder.
Zamanı rücu şart edildiği halde, akitlerden her biri akitten rücu salahiyetini haiz addolunur. Pey akçesi vermiş olan rücu ederse, verdiğini terk eder ve pey akçesini almış olan rücu ederse, aldığının iki mislini iade eder.
(B) ÜCRET TEVKİFİ:
Madde 157 – Hizmet akdinde mukavele mucibince ücretin bir kısmı tevkif edildiği halde, hilafına şart veya adet bulunmadıkça tevkif olunan ücret cezai şart olarak değil belki istihdam eden kimsenin zararına karşılık olmak üzere tutulmuş addolunur.
Bu tevkif, ancak amele ücretinin tazminat ile mahsubu caiz olduğu nispette muteber olur.
(C) CEZAİ ŞART:
I - Alacaklının hakları:
1 – İcra ile eda arasındaki münasebet
Madde 158 – Akdin icra edilmemesi veya natamam olarak icrası halinde tediye edilmek üzere cezai şart kabul edilmiş ise, hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı ancak ya akdin icrasını veya cezanın tediyesini isteyebilir.
Akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmiş ise, alacaklı hem akdin icrasını hem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir. Meğer ki alacaklı bu hakkından sarahaten feragat etmiş veya kayıt dermeyan etmeksizin edayı kabul eylemiş olsun.
Borçlunun, cezai şartı tediye ile akitten rücu etmek hakkını ispat edebilmek salahiyeti mahfuzdur.
2 – Ceza ile zarar arasındaki münasebet
Madde 159 – Alacaklı zarara düçar olmasa bile ceza lazım olur.
Şart olunan ceza miktarından fazla zarara düçar olan alacaklı, borçlunun bir kusuru olduğunu ispat etmedikçe fazlasını isteyemez.

 
---> Borçlar Kanunu

593

3 – Fesih halinde alacaklının kısmen vukubulan tediyeye müteallik hakları
Madde 160 – Cezai şarta müteallik hükümler, kısmen vakı olan tediyenin fesih halinde alacaklıya kalması şartını mutazammın olan mukaveleyede, tatbik olunur.
Taksitle satışa dair olan hükümler bakidir.
II - Cezanın butlanı ve tenkisi:
Madde 161 – Akitler, cezanın miktarını tayinde serbesttirler.
Ceza, kanuna veya ahlaka (adaba) muğayir bir borcu teyit için şart edilmiş veya hilafına mukavele olmadığı halde borcun ifası borçlunun mesuliyetini icap etmeyen bir hal sebebiyle gayri mümkün olmuş ise, şart olunan cezanın tediyesi talep edilemez.
Hakim, fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir.

BEŞİNCİ BAP
Alacağın temliki ve borcun nakli

(A) ALACAĞIN TEMLİKİ:
I - Şartları:
1 – Rızai temlik
a) Cezaevi
Madde 162 – Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir.
Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile, alacağını temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez.
b) Akdin şekli
Madde 163 – Tahriri şekilde yapılmış olmadıkça alacağın temliki muteber olmaz.
Bir alacağın temlikini va'detmek, hususi şekle tabi değildir.
2 – Kanuni veya kazai temlik
Madde 164 – Alacağın temliki kanun veya mahkeme kararı mucibince vuku bulduğu halde bir güna merasime tabi olmaksızın ve evvelki alacaklı tarafından rıza izhar edilmesine bile ihtiyaç bulunmaksızın üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebilir.
II - Temlikin hükümleri:
1 – Borçlunun vaziyeti
a) Hüsnüniyetle yapılan tediye
Madde 165 – Temlik veya temellük eden tarafından alacağın temlik olunduğu kendisine bildirilmezden mukaddem evvelki alacaklıya ve mütevali temlikler vaki olmuş ise alacağı temellük edenlerden tercihi lazım gelen biri var iken diğerine hüsnü niyetle tediyede bulunan borçlu, beri olur.
b) Tediyeden imtina ve tevdi
Madde 166 – Aidiyeti münazaalı bulunan bir alacağın borçlusu tediyeden imtina edebilir ve alacağı mahkemeye tevdi ile borçtan beri olur.
Borçlu, alacağın münazaalı olduğunu bildiği halde tediyede bulunursa, tehlike ve hasarı kendisine ait olur.
 
---> Borçlar Kanunu

594

İki alacaklı arasındaki dava henüz görülmekte ve borç muaccel ise her biri borçluyu, borcu olan meblağı tevdie icbar edebilir.
c) Borçluya ait defiler
Madde 167 – Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir.
Borçlunun matlubu temlik eden zimmetinde temlike vakıf olduğu zaman müeccel bir alacağı var idise bu alacağın temlik edilen matluptan sonra muacceliyet iktisap etmiş olmaması şartiyle borç ile takas edilmesini talep edebilir.
2 – Fer'i hakların ve senetlerin ve esbabı sübutiyenin devri
Madde 168 – Alacağın temlikinde, temlik eden kimsenin şahsına has olanlardan maada rüçhan hakları ve diğer müteferri haklar dahil olur.
Temlik eden kimse, temellük edene alacak senedini teslim ve mevcut esbabı sübutiyeyi ve haklarının izhar için lüzumlu olan malümatı ita ile mükelleftir.
Gecikmiş faizler, asıl alacak ile birlikte temlik edilmiş addolunur.
3 – Zaman
a) Umumiyet itibariyle
Madde 169 – Alacağın temliki ıvaz mukabilinde icra edilmiş ise temlik eden kimse alacağın temlik zamanında mevcudiyetini zamındır.
Ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinden mesul değildir.
Temlik meccanen vakı olmuş ise temellük eden kimse alacağın mevcudiyetini dahi zamın olmaz.
b) Tediye makamına yapılan temlik
Madde 170 – Tediye makamına kaim olmak üzere bir alacak temlik edilipte ne miktar tenzil edileceği tayin edilmemiş ise temellük eden kimse ancak borçludan bilfiil tahsil ettiği yahut lazım olan ikdamı sarf eylediği halde tahsil etmiş olduğu miktarı kendi alacağına mahsup etmekle mükelleftir.
c) Zamanın şümulü
Madde 1 – Temlik eden zaman ile mükellef ise; temellük edene karşı ancak resülmal ve faiz olarak almış olduğu miktar nispetinde mesuldür. Bundan başka temlikin mucip olduğu ve alacaklının borçluya karşı semeresiz takibi dolayısiyle ihtiyar ettiği masraflarıda zamin olur.
Temlik, kanun icabı vakı olmuş ise evvelki alacaklı, ne alacağın mevcudiyetine ne de borçlunun eda kabiliyetine kefildir.
III - Hususi kaidelerin mahfuziyeti:
Madde 172 – Bazı hakların temlikine mahsus olarak kanunen muayyen olan hükümler bakidir.
(B) BORCUN NAKLİ:
I - Borçlu ve borcun nakli müteahhidi:
Madde 173 – Bir borçluya karşı yapılan, borcun nakli taahhüdü, müteahhidi ya borcu tediye etmek yahut alacaklının rızasını istihsal ederek borcu üzerine almak suretiyle borçlunun beraetini tahsile mecbur eder.
Borçlu, borcun nakli müteahhidine karşı borcun nakli akdinden mütevellit borçlarını ifa etmedikçe, müteahhit aleyhine taahhüdünü ifa için dava ikame edemez.
 
---> Borçlar Kanunu

595

Borçtan beraet etmemiş olan evvelki borçlu, borcun nakli müteahhidinden teminat isteyebilir.
II - Nakil müteahhidi ile borçlu arasındaki akit:
1 – İcap ve kabul
Madde 174 – Evvelki borçlunun yerine yenisinin kaim olması ve borçtan beraeti borcun naklı müteahhidi ile alacaklı arasında yapılacak akit ile vukubulur.
Bu akdin icap edildiği, borcun nakli müteahhidi veya onun müsaadesiyle evvelki borçlu tarafından borcun nakli mukavelesinin alacaklıya bildirilmesinden istidlal olunabilir.
Alacaklının rızası ya sarih olur veya halin icabından anlaşılır. Alacaklı ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin borcun nakli müteahhidinin tediyesini kabul eder veya bunun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer her hangi bir muameleye razı olursa borcun naklini kabul etmiş addolunur.
2 – İptal olunan icap
Madde 175 – İcap, alacaklı tarafından her zaman kabul edilebilir. Şu kadarki borcun nakli müteahhidi veya borçlu kabul için bir mehil tayin edebilir ve bu mehlin inkızasına kadar alacaklı süküt ederse icap, reddolunmuş addedilir.
Borcun nakli hakkında vukubulan icabın kabulünden evvel yeni bir borcun nakli mukavelesi yapılır ve borcun naklinin yeni müteahhidi alacaklıya icapta bulunursa, birinci icabı yapan beri olur.
III - Borçlunun değişmesinin hükmü:
1 – Borcun ferileri
Madde 176 – Borçlu değişmiş olsa bile borçlunun şahsına hasolanlardan maada müteferri haklar, baki olur.
Bununla beraber borcu temin için bir rehin tesis etmiş olan üçüncü şahsın ve kefilin mesuliyetleri ancak borcun nakline razı oldukları halde devam eder.
2 – İstisnalar
Madde 177 – Nakledilen borca müteferri hakları dermeyan etmek hakkı, borçludan yenisine geçer.
Yeni borçlu alacaklı ile yapılan akitten hilafı anlaşılmadıkça evvelki borçlunun alacaklıya karşı dermeyan edebileceği şahsi defilerde bulunamaz.
Yeni borçlu borcun naklini tevlit etmiş olan hadiseler dolayısiyle evvelki borçluya karşı dermeyan edebileceği defileri alacaklıya karşı kullanamaz.
IV - Akdin iptali:
Madde 178 – Borcun nakli mukavelesi iptal edildiği halde, hüsnü niyet sahibi üçüncü şahıslara ait olan haklar baki kalmak üzere evvelki borç, bütün feri'leriyle birlikte avdet eder.
Bundan başka akdin iptali ve ika olunan zarar kendisine isnat olunamıyacağını nakil müteahhidi ispat edemez ise, alacaklı, evvelce müesses teminatı zayi etmesi dolayısiyle veya diğer her hangi bir suretle düçar olduğu zararı nakil müteahhidine tazmin ettirebilir.
V - Bir Mamelekin veya bir işletmenin devralınması:
Madde 179 – (Değişik: 29/6/1956 - 6763/41 md.)
Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı
 
---> Borçlar Kanunu

596

mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar.
Borçların bu suretle naklinin hükümleri, tek bir borcun nakli akdinden doğan hükümlerin aynıdır.
VI - Bir işletmenin diğeriyle birleşmesi ve şeklini değiştirmesi:
Madde 180 – (Değişik: 29/6/1956 - 6763/41 md.)
Bir işletme diğer bir işletme ile aktif veya pasiflerin karşılıklı olarak devralınması suretiyle birleştirilse, her iki işletmenin alacaklıları bir mamelekin devralınmasından doğan hakları haiz olup bütün alacaklarını yeni işletmeden alabilirler.
Evvelce hakiki veya hükmi tek bir şahsa ait olup da kollektif veya komandit şirket haline konulan bir işletmenin borçları hakkında da aynı hüküm tatbik olunur.
VII - Taksim halinde ve gayrimenkulün bey'i halinde:
Madde 181 – Miras taksimindeki ve rehin ile mukayyet gayrimenkullerin bey'indeki borcun nakline mütedair hususi hükümler bakidir.
İKİNCİ KISIM
Aktin muhtelif nevileri
ALTINCI BAP
Beyi ve trampa
BİRİNCİ FASIL
Umumi hükümler
(A) İKİ TARAFIN HAK VE VAZİFELERİ:
Madde 182 – Beyi bir akittirki onunla bayi, satılan malı müşterinin iltizam ettiği semen mukabilinde müşteriye teslim ve mülkiyeti ona nakleylemek borcunu tahammül eder.
Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise bayi ile müşteri borçları aynı zamanda ifa etmekle mükelleftirler.
Hale göre tayini mümkün olan semen, tesmiye edilmiş hükmündedir.
(B) NEFİ VE HASAR:
Madde 183 – Halin icabından veya hususi şartlardan mütevellit istisnaların maadasında, satılan şeyin nefi ve hasarı akdin in'ikadı anından itibaren müşteriye intikal eder.
Bununla beraber yalnız nevan tayin edilmiş olan mebiin ayırt edilmiş olmasıda lazımdır ve başka bir yere gönderilecek ise bayiın bu maksata mebi üzerinden yedini refetmiş bulunmasıda şarttır.
Taliki şart ile yapılan akitlerde temlik edilen şeyin nefi ve hasarı ancak şartın tahakkuku anından itibaren iktisap edene geçer.
İKİNCİ FASIL
Menkul bey'i
(A) MEVZUU:
Madde 184 – Menkul bey'i, araziden veya gayrimenkul olmak üzere tapu siciline kaydedilen haklardan başka her türlü şeyin bey'idir.
 
---> Borçlar Kanunu

597

Mahsul veya yıkılması matlup bir binanın enkazı veya taş ocağından çıkarılacak taşlar gibi bir gayrimenkulden ayrıldıktan sonra menkul olarak mülkiyeti nakledilecek mütemmim cüzülerin satılmasıda menkul bey'idir.
(B) BAYİİN BORÇLARI:
I - Teslim:
1 – Teslim masrafları
Madde 185 – Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise ölçmek ve tartmak gibi teslim masrafları bayie, senet yapmak ve mebii kabzetmek için yapılan masraflar müşteriye aittir.
2 – Nakil masrafları
Madde 186 – Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, satılan şeyin teslim mahallinden başka bir yere nakli lazım geldiği zaman, nakil masrafları müşteriye aittir.
Masrafsız teslim şart edilmiş ise bayi nakil masraflarını üzerine almış addolunur.
Liman ve gümrük masrafı olmaksızın teslim mukavele edilmiş ise bayi ihracat, transit ve ithalat rüsumunu üzerine almış addolunur; fakat eşyanın müşteri tarafından kabzedildiği zamanda istifa edilen istihlak rüsumunu deruhde etmiş sayılmaz.
3 – Bayiin temerrüdü
a) Ticari alım satımlar
Madde 187 – Ticari muamelelerde teslim için bir zaman tayin edilmiş olupta bayi temerrüt ederse müşterinin teslim talebinden vaz geçerek ademi ifa sebebi ile zarar ve ziyan isteyeceğini kabule cevaz vardır.
Müşteri teslimini istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır.
b) Tazmin borcu ve zararın nasıl hesap edileceği
Madde 188 – Borcu ifa etmeyen bayi, müşteriye bu yüzden terettüp eden zararı zamın olur.
Ticari muamelesinde bayi, borcunu ifa etmezse müşteri mebiin semeni ile kendisine teslim edilmiyen şey yerine bir diğerini almak için hüsnü niyetle verdiği semen arasındaki farkı bayie tazmin ettirebilir.
Mebi, borsaya kayıt ve kabul edilmiş olan veya cari fiatı bulunan mallardan ise müşteri yerine bir diğerini almağa muhtaç olmaksızın mebiin semeni ile teslim için muayyen olan günün fiatı arasındaki farkı zarar ve ziyan olmak üzere isteyebilir.
II - Zapta karşı teminat:
1 – Teminat borcu
Madde 189 – Bayi, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından bey'in akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden müşteriye karşı mesul ve zamındır.
Müşteri zabıt tehlikelerinden bey'in in'ikadı zamanında haberdar idise bayi, yalnız tahsisan iltizam ettiği kefalet hasebiyle mesul ve zamın olur.
Bayi üçüncü şahsa ait olan hakkı bilerek gizlemiş ise, zaman ve mesuliyetini refi veya tahdit yolunda kararlaşmış olan şart batıldır.
 
---> Borçlar Kanunu

598

2 – Usulü muhakeme
a) Davayı ihbar
Madde 190 – Mebiin zaptı ile tehdit edilen müşteri, aleyhine ikame edilen davayı zamanla mükellef olan bayie ihbar ettiği zaman bayi halin icabına göre ve usulü muhakemeye tevfikan ya müşteri lehinde davaya müdahalede yahut müşteri makamına kaim olarak üçüncü şahsa karşı husumet ve müdafaada bulunmağa mecburdur.
İhbar, müdahale ve müdafaaya müsait bir zamanda yapılmış ise müşterinin aleyhinde hasıl olan neticei hükmiye müşterinin hilesi veya ağır bir hatası eseri olduğu ispat edilmedikçe bayyiede sari olur.
Davanın ihbar edilmemesi mesuliyeti bayie isnat edilemiyen hallerde bayi, kendisine zamanında haber verilmiş olması farz ve takdirinde ne derece daha müsait bir neticei hükmiye istihsal edilebileceğini ispat ederse mesuliyetten o derecede beri olur.
b) Mahkeme kararı olmaksızın iade
Madde 191 – Müşteri, bayii vaktinde davadan haberdar ve kendi namına müdafaa ve husumette bulunmasını talep ve ihtar edipte dinletememiş ise; üçüncü şahsın mebi üzerindeki hakkını hüküm beklemeksizin hüsnü niyetle tanımış yahut istihkak müddeisiyle sulh akdetmiş olsa bile, bayie zaman terettüp eder.
3 – Müşterinin hakları
a) Tamamen zabıt halinde
Madde 192 – Mebiin tamamen zaptolunması halinde beyi münfesih addolunur ve müşteri bayiden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
1 – Mebiden istihsal ettiği veya istihsalini ihmal ettiği semereler tenzil edilmek üzere tediye etmiş olduğu semenin faiziyle birlikte iadesini.
2 – Mebii zapteden üçüncü şahıstan mutalebe edemiyeceği sarfiyatı.
3 – Davayı bayie ihbar etmekle içtinap edilmesi mümkün olanlar müstesna olmak üzere bütün muhakeme masraflariyle muhakeme haricindeki masrafları.
4 – Doğrudan doğruya mebiin zaptından mütevellit diğer zarar ve ziyanları.
Bayi, hiç bir hatanın kendisine isnadı kabil olmadığını ispat etmedikçe müşteriye mebiin zaptı yüzünden terettüp eden diğer her türlü zararıda tazmin etmekle mükelleftir.
b) Kısmen zabıt halinde
Madde 193 – Satılan şey kısmen zaptedildiği yahut bayiin kefil olduğu ayni bir mükellefiyetle takyit edilmiş bulunduğu halde müşteri bey'in feshini talep edemeyip yalnız bu yüzden düçar olduğu zararın tazminini isteyebilir.
Şu kadarki mebiin bu ayıbını bilmiş olsa onu satın almayacağı hal karinesiyle anlaşılıyorsa her halde feshi dava edebilir.
Bu takdirde müşterinin bayie mebiin zaptedilmeyen kısmını o zamana kadar istihsal etmiş olduğu menfaatlerle birlikte iade etmesi lazım gelir.
III - Mebiin ayıptan salim olmasını tekeffül:
1 – Mevzuu
a) Umumiyet itibariyle
Madde 194 – Bayi müşteriye karşı mebiin zikir ve vadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan
 
---> Borçlar Kanunu

599

menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir.
Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür.
b) Hayvan alım satımında
Madde 195 – Hayvan alım satımında bayi tahriren kefalet etmedikçe yahut müşteriyi iğfal etmiş olmadıkça tekeffül etmiş addolunmaz.

2 – Tekeffüle karşı
Madde 196 – Bayi, mebiin ayıbını müşteriden hile ile gizlemiş ise bey'ide tekeffül hükmünü iskat veya tahdit eden her şart batıldır.
3 – Müşterinin bildiği ayıplar
Madde 197 – Bayi, müşterinin bey'i zamanında malümu olan ayıptan mesul olmadığı gibi mebii kafi derecede muayene etmekle fark etmiş olacağı ayıptanda ancak bunun mevcut olmadığını temin etmiş ise mesul olur.
4 – Keşif ve muayene ve bayie ihbar
a) Umumiyet itibariyle
Madde 198 – Müşteri kabz ettiği mebiin halini örf ve adete göre imkan hasıl olur olmaz muayene etmek borcu ile mükellef olup mebi de bayiin tekeffül altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal bayie ihbar etmesi lazım gelir.
Bunu ihmal ettiği halde mebii kabul etmiş sayılır. Meğerki mebide adi bir muayene ile meydana çıkarılamıyacak bir ayıp bulunsun.
Bu kabilden bir ayıp sonradan meydana çıkarsa derhal bayie ihbar edilmelidir. Aksi takdirde, mebi bu ayıp ile beraber kabul edilmiş addolunur.
b) Hayvan alım satımında
Madde 199 – Hayvan alım satımında kefalet müddeti tahirren tayin edilmemiş olupta kefalet hayvanın bir vasfına müteallik değil ise mebide keşfedilen ayıptan bayiin mesuliyeti, teslim vakı olduğu veya müşterinin kabızda temerrüdü tahakkuk ettiği günden itibaren dokuz gün içinde bayie ihbar edilmekle beraber hayvanın ehli vukuf marifetiyle muayenesinin icrası yine bu müddet zarfında merciinden talep olunmasına mütevakkıftır.
Hakim, ehli vukuf raporunu serbestçe takdir eder.
5 – Bayiin hilesine müterettip hükümler
Madde 200 – Müşteriyi iğfal etmiş olan bayi, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek mesuliyetten kurtulamaz.
6 – Başka mahalden vakı olan beyi
Madde 201 – Başka bir mahalden gönderilen mebiin ayıplı olduğunu iddia eden müşteri, bulunduğu yerde bayiin mümessili yok ise mebiin muhafazası için lazım gelen tedbirleri muvakkaten ittihaz etmekle mükelleftir. Müşteri, ayıplı olduğunu iddia ettiği mebii muhafaza için icabeden tedbirleri yapmaksızın bayie gönderemez.
Müşteri, vakit kaybetmeksizin mebiin halini usulen tasdik ettirmekle mükelleftir. Aksi halde, iddia olunan ayıbın mebi kendisine vasıl olduğunu zaman mevcut bulunduğunu ispat etmeğe mecbur olur.
Mebiin az zamanda bozulmak korkusu varsa müşterinin onu bulduğu yerde mercii marifetiyle sattırmağa salahiyeti ve hatta bayiin menfaati böyle iktiza ediyorsa mecburiyeti vardır. Müşteri, her halde bayii mümkün olan süratle keyfiyetten haberdar etmekle mükellef ve etmediği takdirde zarar ve ziyan davasına maruzdur.
 
---> Borçlar Kanunu

600

7 – Tekeffüle müstenit dava
a) Bey'in feshi yahut semenin tenzili
Madde 202 – Bayiin tekeffülü altındaki mebiin ayıbı anlaşıldığı zaman müşteri muhayyerdir. Dilerse mebii redde hazır olduğunu beyanla bey'in fesh edilmesini, dilerse mebii alıkoyup kıymetinin noksanı mukabilinde semenin tenzil olunmasını dava eder.
Hakim, müşterinin mebii ret davası üzerine hal icabı bey'in feshini muhik göstermiyorsa semenin tenzili ile iktifa edebilir.
Kıymetinin noksanı mebiin semenine müsavi ise müşteri ancak bey'in feshini talep edebilir.
b) Mebiin tebdili
Madde 203 – Mebi, miktarı muayyen misli şeylerden ise müşteri dilerse fesih veya semenin tenzilinden hiç birini talep etmeyip mebiin ayıptan ari mislile değiştirilmesini dava edebilir.
Mebi, başka bir yerden gönderilmiyorsa bayiin de müşteriye derhal ayıptan ari mislini teslim ve müşterinin düçar olduğu zararı tamamen tazmin ederek aleyhine ikame edilecek davadan kurtulmağa salahiyeti vardır.
c) Mebiin zıyaı halinde bey'in feshi
Madde 204 – Mebiin ayıp sebebi ile yahut kazaen telef ve ziyaa veya hasara uğraması, ayıptan dolayı feshi davaya mani olmaz. Bu takdirde müşterinin red ile mükellef olduğu şey mebiden elinde kalandır.
Mebi müşterinin taksiri yüzünden telef olmuş yahut müşteri onu başkasına temlik veya şeklini tağyir etmiş ise ancak kıymet noksanına mukabil semenin tenzilini dava edebilir.
8 – Feshin hükümleri
a) Umumiyet itibariyle
Madde 205 – Beyi fesh edilince müşteri bayie mebi ile beraber ondan istihsal ettiği menfaatleri iade etmekle mükelleftir.
Bayiin müşteriye almış olduğu semeni faiziyle beraber iade ettikten başka mebiin tamamen zaptı halinde olduğu gibi muhakeme masrafiyle müşterinin mebia vaki olan masrafları ödemesi lazımdır. Bayi bunlardan maada müşteriye ayıplı mal teslim etmesinden doğrudan doğruya tevellüt etmiş olan zararı da ayrıca tazmin etmeğe mecburdur.
Bayi, kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe müşterinin diğer her türlü zararlarını tazmin etmeğe borçludur.
b) Birden ziyade malın bey'i halinde fesih
Madde 206 – Bİrden ziyade şey veya parça birlikte satılmış olupta bunlardan bazısı ayıplı çıktığı halde fesih, ancak, ayıplı çıkanlar hakkında dava olunabilir.
Şu kadarki ayıplı kısmın diğerinden tefriki müşteriye veya bayie ehemmiyetli bir zarar husule gelmeksizin mümkün olmazsa, feshin bütün mebie teşmili zaruri olur.
Mebiin aslı hakkında bey'in feshi, ayrı semen beyan edilerek satılmış olsa bile ferilerinede şamil olur; amma feriler hakkındaki fesih mebiin aslına şamil olmaz.
9 – Müruru zaman
Madde 207 – Bayi daha uzun müddet için kefalet etmemiş ise, mebii ayıba karşı tekeffülden mütevellit her türlü dava, mebideki ayıp daha sonra meydana çıksa bile müşteriye teslim vukuundan itibaren bir sene geçmekle sakıt olur.
 
---> Borçlar Kanunu

601

Fakat müşterinin, bayi tarafından aleyhine ikame edilen davaya karşı mebiin tesliminden itibaren bir sene geçmeksizin ihbar ettiği ayıptan dolayı defi hakkı sene geçmekle sakıt olmayıp devam eder.
Bayi müşteriyi iğfal etmiş ise bu bir senelik müruru zamandan istifade edemez.
(C) MÜŞTERİNİN BORÇLARI:
I - Semenin edası ve mebiin kabzı:
Madde 208 – Müşteri bey'i aktinde mukarrer olan surete tevfikan semeni eda ve kendisine mukarrer olan şartlar dairesinde arzedilen mebii kabz etmekle mükelleftir.
Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise, kabzın derhal vukuu lazımdır.
II - Semenin tayini:
Madde 209 – Müşteri kat'i sipariş yapmış fakat semeni tayin etmemiş ise beyi siparişin yapıldığı gün ve mahalde cari fiat üzerinden aktedilmiş sayılır.
Semen, mebiin veznine göre hesap ediliyorsa darası tenzil olunur.
Ticarette bazı emtianın semenin gayri safi vezin üzerinden yahut muayyen bir miktar veya yüzde şu kadar tenzil edilerek hesap edilmesi yolundaki hususi taamüller mahfuzdur.
III- Semene istihkak ve semenin faizi:
Madde 210 – Hilafına mukavele mevcut değil ise mebi müşterinin yedine girince bayi semene müstehak olur.
Adet bu yolda ise yahut müşteri mebiden semene veya diğer türlü hasılat istifa imkanını elde etmiş ise mebiin semeni mücerret vadeye nazaran müşteri tarafından vukua gelen temerrüt üzerine müterettip hükümlerden başka hatta hiç bir ihtar dahi yapılmaksızın faize tabidir.
IV - Müşterinin temerrüdü:
1 – Bayiin fesih hakkı
Madde 211 – Mebi ancak semenin tediyesinden sonra veya tediyesi akabinde teslim edilmek lazım gelen hallerde müşteri tediyeden temerrüt ederse, bayi hiç bir merasime muhtaç olmaksızın bey'i feshedebilir.
Fakat bu hakkını kullanmak istiyorsa keyfiyetten müşteriyi derhal haberdar etmekle mükelleftir.
Mebi, müşteriye teslim edilmiş ise bayi bu hakkı sarahaten muhafaza etmiş olmadıkça bey'i feshedilip mebii istirdat edemez.
2 – Zarar ve ziyan nasıl hesap edileceği
Madde 212 – Ticari muamelelerde bayi, mebiin semenini tediyeden temerrüt eden müşteriden, bu semenle mebii diğerine hüsnü niyetle sattığı semen arasındaki farktan ibaret olan zarar ve ziyanı istiyebilir.
Mebi borsada mukayyet olan veya cari fiyatı bulunan emtiadan ise, bayi, bunu diğerine satmağa muhtaç olmaksızın mebiin semeni ile tediye için muayyen olan vade gününün fiyatı arasındaki farkı zarar ve ziyan olmak üzere müşteriden talebedebilir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Gayrimenkul bey'i
(A) AKDİN ŞEKLİ:
Madde 213 – Gayrimenkul bey'i muteber olmak için resmi senede raptedilmek şarttır. Gayrimenkule dair beyi vadi ve bey'i bilvefa ve istimlak mukavelesi
 
---> Borçlar Kanunu

602

resmi senede raptedilmedikçe muteber değildir. Mukaveleden mütevellit şuf'a hakkı için tahriri şekil kafidir.
(A) ŞARTLA BEYİ VE MÜLKiYETİN MUHAFAZASI:
Madde 214 – Bir gayrimenkulün şartla bey'i halinde şart tahakkuk etmedikçe beyi, tapu siciline kaydedilmez.
Mülkiyetin bayi uhdesinde mahfuziyetine dair olan şart dahi tescil olunmaz.
(C) TEKEFFÜL:
Madde 215 – Hilafına mukavele mevcut değil ise, satılan gayrimenkul beyi senedinde yazılı olan ölçü miktarını ihtiva etmediği takdirde; bayi, noksanını müşteriye tazmin etmekle mükelleftir. Satılan gayrimenkul resmi bir mesahaya müsteniden sicilde yazılı olan ölçü miktarını ihtiva etmediği takdirde, bayi, tahsisen taahhüt altına girmemiş ise tazmin ile mükellef değildir.
Bir binanın ayıplı olmasından mütevellit ve tekeffüle müstenit davalar mülkiyetin devrinden beş sene geçmekle sakıt olur.
(D) MENFAAT VE MUHATARA:
Madde 216 – Mebiin müşteri tarafından kabzedilmesi için mukavele ile bir müddet tayin edildiği halde onun nefi ve hasarının müşteriye intikal etmemesi asıldır.
(H) MENKUL BEY'İ HAKKINDAKİ HÜKÜMLERE MÜRACAAT:
Madde 217 – Menkul bey'ine müteallik hükümler, kıyas tarikiyle gayrimenkul bey'ine de tatbik olunur.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Bey'in bazı nevileri
(A) NÜMUNE ÜZERİNE BEYİ:
Madde 218 – Nümune üzerine beyide nümune kendisine tevdi edilen taraf, yedindeki nümunenin kendisine teslim edilen nümune olduğunu ispata mecbur olmayıp nümunenin şekli değişse bile bu tagayyür muayenenin zaruri icabatından ise söz ile tasdik olunur; diğer tarafın her halde hilafını ispata hakkı vardır.
Nümune müşterinin velev kusuru olmaksızın yedinde bozulmuş veya zıyaa uğramış ise bayi mebıin nümuneye muvafakatini ispat ile mükellef tutulmayıp, aksini iddia eden müşterinin, ispat etmesi lazımgelir.

(B) TECRÜBE VE MUAYENE ŞARTİYLE BEYİ:
I - Mahiyeti:
Madde 219 – Tecrübe veya muayene şartiyle beyide, müşteri mebii kabul yahut reddetmekte serbesttir. Mebi müşterinin yedine geçmiş olsa bile kabul edilinceye kadar bayiin mülkünde kalır.
II - Bayiin nezdinde muayene:
Madde 220 – Muayene bayiin nezdinde icra edilmek icabedip te müşteri mebi mukavelenin veya adetin tayin ettiği müddet içinde kabul etmediği halde bayi serbest olur.
Böyle bir müddet tayin edilmemiş ise, bayi münasip bir müddet geçtikten sonra mebii kabul veya reddetmesini, müşteriye ihtar edebilir; derhal cevap verilmezse serbest olur.
 
---> Borçlar Kanunu

603

III - Müşteri nezdinde muayene:
Madde 221 – Mebi muayene edilmeksizin müşteriye teslim edildiği takdirde, mukavelenin veya adetin tayin ettiği müddet içinde ve böyle bir müddet tayin etmiş değil ise bayiin ihtarı akabinde müşteri bey'i kabul etmediğini beyan veya bayie reddetmezse, beyi tekemmül etmiş addolunur. Müşterinin, semeni ihtirazi kayıt beyan etmeksizin tamamen veya kısmen tesviye veya mebii tecrübe için zaruri olan suretten başka bir surette tasarruf edilmesiyle de beyi tamam olmuş
olur.
(C) TAKSİTLE BEYİ:
I - Bayiin muhayyerliği:
Madde 222 – Menkul bir mal semeni taksitle tesviye edilmek şartiyle beyi ve teslim edilip te müşteri taksitlerden birini tediyeden temerrüt ettiği halde bayi o taksitin tediyesini talep edebileceği gibi kendisi için bu hakkı muhafaza etmiş ise mebiin mülkiyetini iddia veya bey'i feshedebilir.
II - Bayiin diğer hakları:
Madde 223 – Mebiin mülkiyetini iddia eden bayi hakkında mülkiyeti muhafaza şartına müteallik olan hükümler tatbik olunur.
Bayi bey'i feshettiği halde bayi ve müşterinin her biri, diğerinden aldığı şeyi iade ile mükelleftir. Bayi her halde münasip bir icar bedeli talep edebileceği gibi mebi bozulmuş ise tazminat dahi istiyebilir.
Müşteriye bundan ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır.
III - Muacceliyet şartları:
Madde 224 – Taksitlerden birinin tediye edilmemesi halinde semenin mecmuunun muacceliyet kesbetmesi şart edilmiş ise bayiin bu şarttan istifade edebilmesi müşterinin iki mütevali taksiti vermekten temerrüt etmesine ve bu iki taksit mecmuunun semenin en aşağı onda birini teşkil eylemesine mütevakkıftır.
(D) MÜZAYEDE:
I - Bey'in inikadı:
Madde 225 – Cebri müzayedelerde beyi, müzayede memurunun ihalesiyle münakit olur.
Herkesin iştirak edebildiği ihtiyari ve aleni müzayedelerde beyi, bayiin ihalesiyle münakit olur. Bayi buna muhalif bir arzu beyan etmemiş ise, müzayedeyi idare eden kimsenin, müzayede edilen malı en çok verene ihale etmeğe hakkı vardır.
II - Müzayedenin butlanı:
Madde 226 – Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir tertibatla müzayedeye fesat karıştırılmış ise her alakadar tarafından on gün zarfında itiraz edilebilir. Bu itiraz cebri müzayedelerde icra ve iflas muamelelerine nezaret eden makamlara ve diğer hallerde mahkemeye arz olunur.
III - Müzayede iştirak edenin ne zaman mülzem olacağı:
1 – Umumiyet itibariyle
Madde 227 – Müzayedeye iştirak eden kimse, beyi için muayyen olan şartlar dairesinde, teklifiyle mülzem olur. Hilafına bir şart mevcut değil ise pey sürenin mülzemiyeti kendisinden fazla veren zuhur etmesiyle yahut teklifinin müzayede hitamında mutat olan nidalar akibinde kabul olunmıyarak ihalenin icra edilmemesiyle zail olur.
 
---> Borçlar Kanunu

604

2 – Gayrimenkul müzayedesi
Madde 228 – Gayrimenkul müzayedesinde ihalenin veya ihalenin reddinin müzayede akebinde vukuu lazımdır. Pey süren kimsenin müzayededen sonra mülzemiyetinin imtidadını mutazammın şart batıldır. Şu kadarki bu hüküm cebri müzayedeler ile ihalenin resmi bir merci tarafından tasdika muhtaç olduğu hallerde tatbik olunmaz.
IV - Tediyenin peşin olması lüzumu:
Madde 229 – Hilafı, beyi'de şart edilmemiş ise ihale bedelinin peşin tediyesi lazımdır. İhale bedeli peşin veya beyi şartlarına tevfikan tesviye edilmezse bayi, bey'i derhal feshedebilir.
V - Tekeffül:
Madde 230 – Müzayede şartnamesinde sarih bir taahüdün bulunması veya müzayedeye iştirak edenlere karşı bir hile yapılmış olması halleri müstesna olmak üzere, cebri müzayedelerde tekeffüle mahal yoktur.
Müzayede ile mal alan kimse o mala tapu siciline ve beyi şartlarına ve kanuna nazaran muayyen olan hali ve hakları ve mükellefiyetleri ile malik olur.
İhtiyari ve aleni müzayedelerde bayi, adi beyide olduğu gibi mebii tekeffül ile mükelleftir. Şu kadarki hilesinden mütevellit olandan maada tekeffüllerde usulü dairesinde ilan edilen beyi şartları zımnında, tahallüs edebilir.
VI - Mülkiyetin intikali:
Madde 231 – Müzayede ile menkul bir mal alan kimse onun mülkiyetini ihale anında iktisabeder. Müzayededen alınan gayrimenkulün mülkiyeti ancak tapu sicilline kaydedilmekle müşteriye intikal eder. Müzayede memuru ihalesi beyi zabıtnamesinde gösterilen gayrimenkulün müşteri namına tescil edilmesini derhal tapu memuruna tebliğ eder.
Cebri müzayedelerin cereyanı sırasındaki ihalelere müteallik hükümler bakidir.

BEŞİNCİ FASIL
Trampa
(A) TRAMPA BEYİ HÜKÜMLERİNE TABİDİR:
Madde 232 – Beyi hükümleri trampada da tatbik olunur. Şöyleki trampa edenlerden her biri, itasını taahhüt ettiği şeye nazaran bayi ve kendisine verilmesi taahhüt olunan şeye göre müşteri hükmünde tutulur.
(B) TEKEFFÜL:
Madde 233 – Trampa suretiyle aldığı şey yedinden zaptolunan yahut onu ayıbından dolayı reddeden taraf, muhayyerdir; dilerse zarar ve ziyanı diğer tarafa tanzim ettirir, dilerse vermiş olduğu şeyi istirdat eder.
YEDİNCİ BAP
Hibe
(A) MEVZUU:
Madde 234 – Hibe, hayatta olan kimseler arasında bir tasarrufturki onunla bir kimse, mukabilinde bir ıvaz taahhüt edilmeksizin malının tamamını veya bir kısmını diğer bir kimseye temlik eder.
Henüz iktisap edilmemiş olan bir haktan feragat yahut bir mirası reddetmek, hibe değildir. Ahlaki bir vazifenin ifasıda, hibe sayılmaz.

605

(B) HİBEYE EHLİYET:
I - Vahip hakkında:
Madde 235 – Karı koca malının idaresi usulünden yahut mirasçılık hakından neşet eden tahditler mahfuz kalmak üzere medeni haklarını kullanmak salahiyetine sahip olan herkes, hibe yapabilir. Tasarrufa ehil olmayanın malı, ancak kanuni mümessillerinin mesuliyetleri kaydiyle ve vesayet hakkındaki hükümlere riayetle hibe olunabilir.
Bir hibeyi takip eden sene içinde başlayan bir muhakeme neticesinde vahibin israfından dolayı hacrine hüküm olunursa, o hibe Sulh Mahkemesince iptal olunabilir.
II - Hibeyi kabul eden hakkında:
Madde 236 – Medeni haklarını kullanmak salahiyetinden mahrum olan kimse, temyiz kudretine malik ise hibeyi kabul ve bu sebeple mal iktisap edebilir.
Fakat o kimsenin kanuni mümessili kendisini hibeyi kabulden meni veya hibe olunan şeyin iadesini emrederse hibe keenlemyekün veya merdut olur.
(C) ŞEKLİ:
I - Elden hibe:
Madde 237 – Elden hibe, vahibin bir şeyi mevhubünlehe teslim etmesiyle vücut bulur.
Gayrimenkulün veya gayrimenkul üzerindeki ayni hakların hibesi, ancak tapu sicilline kaydedilmekle tamam olur.
Bu tescil, ancak muteber bir hibe taahhüdüne istinaden yapılabilir.
II - Hibe vadi:
Madde 238 – Hibe taahüdünün muteber olması tahriri olmasına mütevakkıftır.
Bir gayrimenkulün yahut gayrimenkul üzerindeki ayni bir hakkın hibesi taahhüdü, ancak resmi senetle yapılmış ise muteber olur.
Hibe taahhüdü, tenfiz edilince elden yapılmış hibe gibi olur.
III- Kabulün neticeleri:
Madde 239 – Bir kimse, diğerine hibe ettiği malı; diğer mallardan bilfiil tefrik etmiş olsa bile, mevhubünlehin kabulüne kadar hibesinden rücu edebilir.
(D) ŞARTLARI VE MÜKELLEFİYETLERİ:
I - Umumiyet itibariyle:
Madde 240 – Hibe, şartla yahut mükellefiyetle takyit olunabilir. Tenfizi vahibin ölümüne bağlı hibede vasiyet hükmü cereyan eder.
II - Şartın icrası:
Madde 241 – Vahip, mukavele mucibince mevhubünleh tarafından kabul edilmiş olan mükellefiyetin icrasını talep edebilir.
Ammenin menfaati için mevhubunlehe tahmil edilmiş olan mükellefiyetin icrasını talebetmek salahiyeti, vahibin vefatından sonra, ait olduğu mercie intikal eder.
Hibe edilen şeyin kıymeti masrafını korumaz ve masraf fazlası kendisine tesviye edilmezse mevhubunlehin, mükellefiyeti icradan imtina etmeğe hakkı vardır.
III - Rücü şartları:
Madde 242 – Vahip, mevhubunlehin kendisinden evvel vefatı halinde hibe edilen şeyin mülküne rücu etmesini şart edebilir.

606

Hibe edilen gayrimenkule veya bir gayrimenkul üzerindeki ayni hakka taallük eden rücu şartı tapu siciline şerh verilebilir.
(H) VAHİBİN MESULİYETİ:
Madde 243 – Vahip, hileden veya ağır dikkatsizlikten maada hallerde, hibeden neşet eden zarardan mevhubunlehe karşı mesul olmayıp ancak hibe edilen şeyin veya alacağın tekeffülünü vadetmiş ise; bununla mükelleftir.
(V) İPTAL:
I - Hibe edilen malların istirdadı:
Madde 244 – Vahip, aşağıdaki hallerden biri vukuunda elden yaptığı hibeden veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu ve mevhubunlehin elinde halen ne kalmış ise onun iadesini dava edebilir.
1 – Mevhubunleh, vahibe yahut yakınlarından birine karşı ağır bir cürum irtikap ederse.
2 – Mevhubunleh, vahide veya ailesi için kanunen mükellef olduğu vazifelere karşı ehemmiyetli bir suretle riayetsizlikte bulunmuş ise.
3 – Mevhubunleh, hibeyi takyit eden mükellefiyeti haklı bir sebep olmaksızın icra etmezse.
II - Hibe taahhüdünden rücu ve iptal:
Madde 245 – Hibeyi taahhüt eden kimse, aşağıdaki hallerde taahhüdünden rücu ve tenfizinden imtina edebilir:
1 – Elden hibe edilen bir malın istirdadını talebe salahiyet veren sebeplerden biri varsa.
2 – Hibeyi taahhüt ettikten sonra tenfizi müteahhit için fevkalade külfetli olacak derecede mali vaziyeti değişmiş ise.
3 – Hibeyi taahhütten sonra yeni veya hissolunacak derecede külfetli aile vazifeleri tehaddüs etmiş ise.
Hibeyi taahhüt eden kimse borcunu edadan aczi tevsik veya iflası ilan olunur ise, hibe taahhüdü iptal olunur.
III - Müruru zaman ve dava hakkının mirasçılara intikali:
Madde 246 – Vahibin, rücu sebebine vakıf olduğu günden itibaren bir sene içinde hibeden rücu etmeğe hakkı vardır.
Vahip sene geçmeden vefat ederse dava hakkı, mirasçılarına intikal eder ve mirasçılar senenin hitamına kadar rücu davası ikame edebilirler.
Mevhubunleh, haksız olarak tasavvur ve tasmim ile vahibi öldürür veya rücu hakkını kullanmaktan menederse, mirasçılar hibenin feshini dava edebilirler.
IV - Vahibin vefatı:
Madde 247 – Hilafına hüküm mevcut değil ise, muayyen zamanlarda bir şey verilmesini tazammun eden hibenin hükmü, vahibin vefatiyle nihayet bulur.
SEKİZİNCİ BAP
İcar
BİRİNCİ FASIL
Adi icar
(A) TARİFİ:
Madde 248 – Adi icar, bir akittirki mucir onunla, müstecire ücret mukabilinde bir şeyin kullanılmasını terk etmeği iltizam eder.

607

(B) MUCİRİN VAZİFELERİ :
I - Mecurun teslimi :
1 – Kullanılmağa salih bir halde
Madde 249 – Mucir, mecuru akitten maksut olan kullanmağa salih bir halde müstecire teslim etmek ve icar müddeti zarfında bu halde bulundurmak ile mükelleftir.
Mecur, akitten maksut olan kullanmak mümkün olmıyacak yahut intifa ehemmiyetli suretle azalacak bir halde teslim olunursa müstecir akdi feshe yahut ücretten münasip bir miktarın tenzilini istemeğe salahiyettardır.
Eğer ayıp, müstecirin yahut kendisiyle birlikte yaşayan kimselerin yahut işçilerin sıhhati için ciddi bir tehlike teşkil etmekte ise; mucir, bu tehlikeye akdi yaparken vakıf olmuş veya fesih hakkından feragat etmiş olsa bile yine icarı feshedebilir.
2 – Bilahara akde muhalif hal hudusü
Madde 250 – Mecur, icare müddeti zarfında müstecirin bir kusuru olmaksızın akitten maksut olan kullanılmak mümkün olamıyacak veya ehemmiyetli surette azalacak bir hale düştüğü takdirde, müstecir, ücretten mütenasip bir miktarın tenzilini talep edebileceği gibi; ayıp münasip bir müddet zarfında bertaraf edilmezse, akdi dahi feshedebilir.
Mucir, kendisinin bir kusuru olmadığını ispat edemez ise tazminat ile mükellef olur.
3 – Ayıp halinde muamele
Madde 251 – Mecur, icare müddeti zarfında zaruri tamirata muhtaç olduğu takdirde; müstecir, hakkına halel gelmemek şartiyle bu tamiratın icrasına müsaade etmeğe mecburdur.
İntifa başladığı zaman mevcut yahut intifa esnasında hadis olupta külfeti kendine ait olmayan ve mucire yapılan ihbar üzerine münasip bir mehil zarfında bertaraf edilmiyen ufak tefek ayıpları, müstecir, mucir hesabına izale edebilir.
4 – Kullanmanın mümkün olamaması
Madde 252 – Müstecir, kendi kusurundan yahut şahsında hadis olan mücbir bir sebebten dolayı mecuru kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde mucir, mecuru akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuş oldukça; müstecir, kiranın tamamını vermekle mükellef olur.
Bu takdirde mucir, sarfıyattan tasarruf eylediği miktarı ve mecurun diğer suretle kullanılmasından elde ettiği menfaatleri kiraya mahsup etmeğe mecburdur.
Mucip akdin icrasını tahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde, iki tarafın akdi feshetmek hakları mahfuzdur.
II - Üçüncü şahsın iddasına karşı mesuliyet :
1 – Teminat
Madde 253 – Üçüncü bir şahıs, mecur üzerinde müstecirin haklariyle telifi kabil olmayacak bir iddiade bulunduğu takdirde; mucir, müstecirin ihbarı üzerine muhasamayı deruhte ve müstecirin akit mucibince mecurdan intifaına halel gelmiş ise tazminat itasiyle mükellef olur.
2 – Beyi ile icarın infisahı
Madde 254 – İcarın akdinden sonra, mecur, mucir tarafından ahara temlik yahut icraen takibat veya iflas tariki ile kendisinden nezedildiği takdirde; müstecir, mecurun ahiren maliki olan üçüncü şahıstan ancak kabulü şarti ile icarenin devamını ve mucirden akdi icra yahut tazminat ita etmesini isteyebilir.

608

Bununla beraber icar edilen şey bir gayrimenkul olduğu takdirde, akit daha evvel feshe müsait olmadıkça kanunen ihbar caiz olan miada kadar üçüncü şahıs, icara riayet etmekle mükellef tutulur ve feshi ihbar etmediği takdirde akdi kabul etmiş addolunur.
Ammenin menfaati için istimlake dair olan hususi hükümler mahfuzdur.
3 – Tapu siciline şerh
Madde 255 – Bir gayrimenkulün icarında akdin tapu siciline şerh verilmesini iki taraf mukavele edebilirler.
Bu şerh, sonraki maliklere müstecirin icar akdi dairesinde gayrimenkulden intifaına müsaade etmek mecburiyetini tahmil eder.
(C) MÜSTECİRİN BORÇLARI:
I - Borca muvafık surette tekayyüt:
Madde 256 – Müstecir mecuru kullanırken tam bir ihtimam dairesinde hareket ve apartman icarında bina dahilinde oturanlara karşı icabeden vazifeleri ifa ile mükelleftir.
Müstecir vukubulan ihtara rağmen bu mükellefiyete daimi surette muhalefet eder yahut açıktan açığa fena kullanarak mecura daimi bir zarar iras eylerse mucir tazminat ile birlikte icar akdinin hemen feshini talep edebilir.
Mecurda, icrası mucire ait tamirata lüzum hasıl olduğu yahut üçüncü bir şahıs mecur üzerinde bir hak iddia ettiği takdirde; müstecir, keyfiyeti hemen mucire ihbar etmekle mükelleftir. Aksi takdirde zarardan mesul olur.
II - Kiranın tediyesi:
Madde 257 – Müstecir kirayı akit ile yahut mahalli adet ile muayyen olan zamanda tediyeye mecburdur.
Böyle muayyen bir zaman bulunmadığı takdirde, icar altı aylık yahut senelik ise her altı ayın mürurunda ve daha az bir müddet için ise beher ayın mürurundan sonra nihayet icar müddetinin hitamında verilmek lazımdır.
(D) MÜKELLEFİYET VE VERGİLERİ VE TAMİRİ TAHAMMÜL:
Madde 258 – Mecurun mükellefiyeti ve vergileri mucire aittir.
Mecurun alelade kullanılması için muktazi tathir ve ıslah masrafı müstecire ve tamir mucire aittir. Bu hususta mahalli adete bakılır.
(H) MÜSTECİRİN MÜSTECİRİ:
Madde 259 – Müstecir, mucire zarar verecek bir tebeddülü mucip olmamak şartiyle, mecuru tamamen yahut kısmen ahara icar yahut icarı bir üçüncü şahsa ferağ edebilir.
İkinci müstecir, birinci müstecire müsaade edilenden başka bir tarzda kullandığı takdirde; birinci müstecir, bundan dolayı mucire karşı mesul olur.
Mucir, ikinci müsteciri bu hususa riayet ettirmeğe selahiyettardır.
(V) HİTAM:
I - Müstecirin temerrüdü :
Madde 260 – Müstecir icar müddetinin hit******* evvel muacceliyet kesp eden kiraları tediye etmemiş bulunursa, mucir altı ay veya daha fazla müddetli icarlarda otuz günlük ve daha az müddetli icarlarda altı günlük bir mehil tayin ederek birikmiş olan kira bu müddet zarfında verilmediği takdirde mehlin hitamında akdi feshedeceğini müstecire ihtar edebilir.

609

Bu mehil, ihtarın müstecire tebliğ edildiği günden itibaren başlar.
Bu mehlin tenkisine yahut tediyeden teahhür halinde akdin hemen feshedilebileceğine dair yapılan mukaveleler batıldır.
II - Müstecirin iflası:
Madde 261 – Müstecir iflas eder ve birikmiş ve işliyecek kiralar için münasip bir müddet zarfında teminat da verilmezse mucir, icarı feshe salahiyettardır.
III - Feshin ihbarı:
Madde 262 – İcar için ne sarih ne de zımmi bir müddet tayin edilmemiş olursa, gerek müstecir gerek mucir, ihbar suretiyle akdi feshedebilir.
Akitte, hilafına bir hüküm tayin edilmemiş ise, iki taraftan her biri aşağıdaki kaideler dairesinde feshi ihbar edebilir:
1 – Mefruş olmayan apartmanlar, yazıhane, tezgah, dükkan, mağaza, mahzen, samanlık, ahır, ve bu gibi mahaller ancak mahalli adetince muayyen en yakın vakit için ve böyle bir adetin fıkdanı halinde altı aylık bir müddetin hitamı için ve her iki halde üç ay evvel yapılması lazım gelen bir ihbar ile.
2 – Mefruş apartmanlar yahut müstakil odalar yahut süknaya mahsus mefruşat ancak bir aylık müddetin hitamı için ve iki hafta evvel yapılması lazım gelen bir ihbar ile.
3 – Diğer menkul şeyler her istenilen zaman için ve üç gün evvel yapılması lazım gelen bir ihbar ile.
IV - Süküt ile tecdit:
Madde 263 – İcar, muayyen bir müddetle akdedilip te bu müddetin hitamında mucirin malümatı ile ve muhalefeti olmaksızın mecurun kullanılmasına devam olunduğu yahut mukavelede fesih hakkında gösterilen ihbarı iki taraftan hiç biri yapmadığı takdirde, hilafına mukavele yok ise akit, gayri muayyen bir müddet için tecdit edilmiş sayılır.
V - Fesih:
1 – Mühim sebeplerden dolayı
Madde 264 – Muayyen bir müddetle aktedilen gayrimenkul icarında, mucip akdin icrasını tahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde; iki taraftan her biri, diğerine tam bir tazminat vermek ve kanuni mehillere riayet etmek şartiyle ve icar müddetinin hit******* evvel feshi ihbar edebilir.
İcar bir sene veya daha uzun bir müddet için akdedilmiş ise, mucir veya müstecire verilecek tazminat altı aylık bedeli icardan az olamaz.
Müstecir kendisine tazminat verilmedikçe mecuru terke icbar olunamaz.
2 – Müstecirin ölümü
Madde 265 – Müstecirin vefatı halinde gerek mirasçıları gerek mucir, bir sene veya daha uzun müddetli icarlarda kanuni mehillere riayet şartiyle, en yakın vakit için tazminat vermeksizin akdin feshini ihbar edebilirler.
VI - Mecurun iadesi:
Madde 266 – Müstecir, mecuru ne halde tesellüm etmiş ise icarın hitamında o halde ve mahalli adete tevfikan geri vermekle mükelleftir.
Müstecir, akit mucibince etmiş olduğu intifa sebebiyle husule gelen eskilik yahut değişiklikten mesul değildir.
Müstecirin mecuru iyi bir halde tesellüm etmiş olduğu, asıldır.

610

(Z) MUCİRİN HAPİS HAKKI:
I - Şümulü:
Madde 267 – Bir gayrimenkulün muciri, nihayet geçmiş bir senelik ve cereyan etmekte olan altı aylık kiranın temini için mecurun tefrişatına ve tezyinatına ve ondan intifaı temine mahsus olup mecur dahilinde bulunan menkul eşya üzerinde hapis hakkını haizdir.
Mucirin hapis hakkı, ikinci müstecirin birinci müstecire karşı borcu olan miktar nispetinde ikinci müstecir tarafından mecur dahiline getirilen eşyaya da şamildir.
Müstecirin dayinleri tarafından haczedilmesi caiz olmayan eşya üzerinde mucirin, hapis hakkı yoktur.
II – Üçüncü şahıslara ait eşyada:
Madde 268 – Müstecire ait olmadığını, mucirin bildiği veya bilmesi iktiza ettiği eşya ile çalınmış veya zayi olmuş yahut başka suretle zilyedin elinden zaptolunmuş şeyler üzerindeki üçüncü şahsın hakları, mucirin hapis hakkına karşı dahi mahfuzdur.
Mucir, müstecir tarafından getirilen eşyanın ona ait olmadığını icarin devamı esnasında öğrenip te en yakın vakit için akdin feshini ihbar etmez ise bu şeyler üzerindeki hapis hakkı sakıt olur.
III - Nasıl dermeyan edileceği:
Madde 269 – Müstecir mecurdan çıkmak yahut mecur dahilinde bulunan şeyleri alup götürmek teşebbüsünde bulunduğu takdirde; mucir, hapis hakkına istinaden kiraların teminine muktazi miktarda eşyayı,Sulh Hakimi marifetiyle hapsedebilir.
Bu eşya, gizlice yahut cebir ile nakledildikleri surette; götürüldükleri tarihten itibaren on gün içinde polis kuvveti ile yeniden mecure iade olunabilirler.
İKİNCİ FASIL
Hasılat icarı
(A) TARİFİ:
Madde 270 – Hasılat icarı, bir akittirki onunla mucir, müstecire ücret mukabilinde hasılat veren bir malın veya hakkın kullanılmasını ve semerelerinin iktitafını terk etmeği iltizam eder.
Kira, ya nakit yahut devşirilecek semere veya hasılatın bir hissesi olabilir; ikinci surete, iştirakli icar denir.
İştirakli icarda, mucirin semereler üzerindeki hakkı noktasından, mahalli adete riayet olunur.
(B) DEFTER TESBİTİ:
Madde 2 – İcarda alat, hayvan yahut zahirede dahil ise iki taraftan her biri diğerine bu eşyanın tamam ve imzalı bir defterini vermek ve bunların kıymetlerini müştereken takdir ve tesbit etmekle mükelleftir.
(C) MUCİRİN BORÇLARI:
I - Mecurun teslimi:
1 – Kullanmağa salih halde teslim
Madde 272 – Mucir, birlikte icar edilmiş menkul şeyler varsa bunlar dahi dahil olduğu halde mecuru akitten maksut olan kullanmağa ve işletmeğe salih bir halde müstecire teslim ile mükelleftir.

611

Bu borcun ifa edilmemesi halinde,adi icar hakkındaki hükümler tatbik olunur.
2 – Esaslı tamirat
Madde 273 – Mucir, icar müddeti zarfında icrasına zaruret hasıl olan esaslı tamiratı müstecir tarafından ihbar edilir edilmez masrafı kendisine ait olmak üzere yapmağa mecburdur.
3 – Kullanmanın mümkün olmaması halinde mesuliyet
Madde 274 – Müstecir, kendi kusurundan yahut şahsında hadis olan bir arızadan dolayı mecuru kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde; mucir mecuru akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuş oldukça müstecir, kiranın tamamını vermekle mükellef olur.
Bu takdirde sarfiyattan tasarruf eylediği miktarı ve mecurun diğer suretle kullanılmasından elde ettiği menfaatleri kiraya mahsup etmeğe mecburdur.
Mucip akdin icrasını tahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde her iki tarafın akdi feshetmek hakları mahfuzdur.
II - Üçüncü şahısların iddialarına karşı teminat:
Madde 275 – Üçüncü şahıs tarafından hak iddiası halinde mucirin mükellefiyeti hakkında, adi icara mütedair hükümler tatbik olunur.
III - Mecurun başkasına temliki :
Madde 276 – Mecur icarın akdinden sonra mucir tarafından başkasına temlik yahut icraen takip veya iflas tarikiyle kendisinden nezedildiği takdirde; müstecir, mecurun ahiren maliki olan üçüncü şahıstan ancak kabulü şartiyle icarenin devamını ve mucirden akdi icra yahut tazminat ita etmesini istiyebilir.
Bununla beraber akit daha evvel feshe müsait olmadıkça üçüncü şahıs, feshi ihbar halinde kanunen muktazi altı aylık mehle riayet mecburiyetindedir; ihbar etmediği surette akdi kabul etmiş sayılır.
Ammenin menfaati için istimlake dair olan hususi hükümler mahfuzdur.
IV - Tapu sicilline şerh :
Madde 277 – Bir gayrimenkul hasılat icarı, adi icardaki esaslara göre aynı hükümleri haiz olmak üzere tapu siciline şerh verilebilir.
(D) MÜSTECİRİN BORÇLARI :
I - Borca muvafık surette tekayyüt :
1 – İşletme
Madde 278 – Müstecir, mecuru tahsis olunduğu dairede iyi bir surette işletmeğe bilhassa hasilata kabiliyetli bir halde bulundurmağa mecburdur.
Müstecir, mucirin muvafakati olmaksızın icar müddetinin hit******* sonra mecur üzerinde tesirleri görülebilecek surette işletmenin tarzını tebdil edemez.
2 – İyi bir halde muhafaza
Madde 279 – Müstecir, mecurun iyi bir halde muhafazası için lazım gelen tekayyüdü ifa ile mükelleftir.
Müstecir, ufak tefek termimatı zirai mecurlarda bilhassa yol, geçit, hendek, set, çit, çatı, su yolları ve sairenin muhafazasını mahalli adete göre deruhte etmek ve bundan başka eskilikten yahut kullanmaktan dolayı telef olan ehemmiyetsiz kıymetteki alat ve edavatın yerine başkalarını koymakla mükelleftir.

612

3 – İhbar mükellefiyeti
Madde 280 – Esaslı tamirata zaruret hasıl olduğu yahut bir üçüncü şahıs mecur üzerinde hak iddia ettiği takdirde müstecir keyfiyeti heman mucire ihbar etmekle mükelleftir. Etmezse zarardan mesul olur.
II – Kiranın tediyesi:
1 – Umumiyet itibariyle
Madde 281 – Müstecir kirayı, akit ile yahut mahalli adet ile taayyün eden zamanda tediye ile mükelleftir.
Böyle bir zaman taayyün etmemiş ise kira, beher senenin mürurundan sonra ve nihayet icar müddetinin hitamında verilmek lazımdır.
Mucir, işlemiş ve işleyecek olan bir kira için adi icarda olduğu gibi hapis hakkına maliktir.
2 – Felaketli vakalarda tenzil
Madde 282 – Fevkalade felaket hallerinde yahut tabii hadiselerden dolayı bir zirai gayrimenkulün her vakitki hasılatı ehemmiyetli surette azalırsa müstecir kiradan mütenasip bir miktarının indirilmesini isteyebilir.
Evvelce bu haktan feragat edilmiş olması, ancak kiranın tesbiti sırasında bu gibi vakaların ihtimali nazara alınmış yahut husule gelen zarar bir sigorta ile telafi edilmiş ise muteber olur.
(H) MÜKELLEFİYET VE VERGİLERİ TAHAMMÜL :
Madde 283 – Mecurun mükellefiyet ve vergileri mucire aittir.
(V) MÜSTECİRİN MÜSTECİRİ :
Madde 284 – Müstecir, mucirin muvafakati olmaksızın mecuru başkasına icar edemez.
Bununla beraber müstecir, mecurda dahil olan bazı mahalleri mucire zarar verecek bir tebeddülü mucip olmamak şartiyle icara verebilir.
Böyle bir icara ve mucir tarafından müsaade edilen ikinci icara, alelade ikinci icara mütedair kaideler, kıyasen tatbik olunur.
(Z) HİTAMI :
I - Fesih hakkı:
Madde 285 – Müddet hakkında akit veya mahalli adet ile hilafına bir hüküm tayin edilmemiş ise iki taraftan her biri en aşağı altı aylık bir ihbar müddetine riayet şartiyle akdi feshetmek salahiyetini haizdir.
Hilafına bir mukavele yok ise, zirai gayrimenkullerde mahalli adetçe cari ilk veya son bahar mevsimleri için diğer bütün icarlarda her hangi bir zaman için feshin ihbarı caizdir.
II - Mühim sebeplerden dolayı fesih :
Madde 286 – İcar, birden ziyade seneler için akdedilmiş ise mucir akdin icrasını tahammül edilmez bir hale getiren sebepler hudusünde iki taraftan her biri diğerine tam bir tazminat vermek ve kanuni müddetlere riayet etmek şartiyle akdi hit******* evvel feshedebilir.
Bu takdirde, mucire veya müstecire verilecek tazminat bir senelik kiradan aşağı olamaz.
Müstecir, kendisine tazminat verilmedikçe mecuru terke icbar olunamaz.

613

III - Sükut ile tecdit :
Madde 287 – İcar, muayyen bir müddet için akdolunupta bu müddetin hitamında mucirin malumatiyle ve muhalefeti olmaksızın mecurun istimaline devam olunduğu yahut mukavelede fesih hakkında gösterilen ihbarı iki taraftan hiç biri yapmadığı takdirde; hilafına mukavele yok ise, bir senelik bir müddetin hit******* altı ay evvel ihbar suretiyle fesholununcaya kadar seneden seneye akit tecdit edilmiş sayılır.
IV - Müstecirin temerrüdü:
Madde 288 – Müstecir kirayı vadesi hululünde tediye etmezse mucir, altmış günlük bir mehil tayin ederek birikmiş olan kira bu müddet zarfında verilmediği takdirde; mehlin hitamında akdi feshedeceğini, müstecire ihtar edebilir.
Bu mehil, ihtarın müstecire tebliğ edildiği günden başlar.
Bu mehlin tenkisine yahut kiranın tediye edilmemesi halinde akdin hemen feshedileceğine dair yapılan mukaveleler batıldır.
V - Mucirin fesih hakkı:
Madde 289 – Müstecir, mecurun işletilmesine ve muhafazasına müteallik borçlarına ehemmiyetli bir tarzda muhalefet eder ve mucirin ihtarına rağmen ve tayin ettiği münasip bir mehil zarfında borçlarını ifa etmezse mucir, başka bir muameleye hacet kalmaksızın akdi feshedebilir.
VI - MÜstecirin iflası:
Madde 290 – Müstecirin iflası halinde icare, iflasın açılmasiyle beraber nihayet bulur.
Şu kadarki, işlemekte olan kira ve defterin ihtiva ettiği eşya için kafi teminat verildiği takdirde mucir, icar senesinin hitamına kadar akdi idame ile mükelleftir.
VII - Müstecirin vefatı:
Madde 291 – Müstecir vefat ederse gerek mirasçıları gerek mucir altı aylık kanuni mehillere riayet şartiyle icarın feshini ihbar edebilirler.

(C) İCARIN HİTAMINDA MECURUN İADESİ:
I - İade borcu
Madde 292 – İcarın hitamında müstecir mecuru defterdeki bütün eşya ile beraber bulundukları hal üzere iadeye mecburdur.
İyi işletildiği surette ictinabı mümkün olan kıymet noksanları için müstecir tazminat itası ile mükelleftir.
Müstecir mecur hakkındaki mecburi ihtimamı neticesi olan ıslahat için hiç bir tazminat talep edemez.
II - Defterdeki eşyanın kıymetinin takdiri:
Madde 293 – Mecur teslim edilirken defterdeki eşyanın kıymetleri takdir edilmiş ise müstecir, icarın hitamında bunları aynı nevi ve kıymette olarak iade yahut kıymet noksanlarını tazmin ile mükelleftir.
Müstecir, noksan eşyanın mucirin kusuriyle yahut mücbir bir kuvvetin tesiriyle telef olduğunu ispat ederse tazmin borcu, sakıt olur.
Müstecir, kendi masraflarından ve sayinden husule gelen ziyade kıymet için tazminat talep edebilir.
III - İcarın hitamında semereler ve ziraat masrafları:
Madde 294 – Zirai bir gayrimenkulün müsteciri akdin feshi zamanında henüz devşirilmemiş semereler üzerinde bir hak iddia edemez.
Şu kadarki müstecir ziraat masrafını hakimin tayin ettiği miktarda olarak mucire tazmin ettirebilir ve bu tazminat işlemekte olan kiralara mahsup edilir.

614

IV - Saman ve gübre gibi şeyler:
Madde 295 – Mecuru iade ve teslim eden müstecir, muntazam bir işletmenin icap ettiği nispette son senenin samanlarını, hayvan yataklıklarını kuru ot ve gübrelerini mecurda bırakmağa mucburdur.
Müstecir, aldığından fazla bırakıyorsa ziyadesi için tazminat istemeğe hakkı vardır ve aldığından az bırakıyorsa eksikleri tamamlamak yahut kıymet noksanını tazmin etmekle mükelleftir.
(T) HAYVAN İCARI:
I - Akdin mevzuu:
Madde 296 – Zirai bir mal icariyle murtabıt olmayan mevaşi icarında, hilafına bir akit veya mahalli adet yok ise, icar müddeti zarfında mecur hayvanların bütün hasılatı müstecire ait olur.
Müstecir mecur hayvanları beslemeğe ve onlara iyi bakmağa mecbur ve mucire nakit veya hasılat hissesi olarak bir bedel tediye etmekle mükelleftir.
II - Mesuliyet :
Madde 297 – Hilafına mukavele veya mahalli adet yok ise, müstecir, mecur hayvanlara arız olan bir zarardan; bunun, muhafazadaki tekayyüt ve ihtimama rağmen husule geldiğini ispat etmedikçe mesuldür.
Müstecir, kendi kusuriyle sebebiyet vermediği fevkalade muhafaza masrafları için mucirden tazminat talep edebilir.
Müstecir ehemmiyeti haiz kazaları ve hastalıkları mümkün olduğu kadar süratle mucire bildirmekle mükelleftir.
III - Fesih:
Madde 298 – Hilafına mukavele veya mahalli adet yok ise, gayri muayyen bir zaman için yapılan akdin feshini iki taraftan her biri, diledikleri vakit ihbar edebilirler.
Şu kadarki bu ihbar hüsnü niyetle olmak ve münasebetsiz bir zamanda yapılmamak lazımdır.

DOKUZUNCU BAP
Ariyet ve karz
BİRİNCİ FASIL
Ariyet
(A) TARİFİ:
Madde 299 – Ariyet, bir akittirki onunla ariyet veren, bir şeyin bedava kullanılmasını ariyet alana bırakmak ve alan dahi o şeyin kullandıktan sonra geri vermekle mükellef olur.
(B) HÜKÜMLERİ:
I - Ariyet alanın borçları:
Madde 300 – Ariyet alan, ariyet şeyi ancak akitte tayin edilen ve akitte birşey tayin edilmemiş ise o şeyin mahiyetinden veya tahsis olunduğu maksattan anlaşılan şekilde kullanabilir.
Ariyet alan, ariyeti başkasına kullandıramaz.
Bu kaideye muhalif hareket ettiği takdirde zuhura gelen kazadan dahi mesul olur.
Meğerki, bu kaideye riayet etmiş olsaydı bile yine bu kazanın vukua geleceğini ispat eder.
II - Muhafaza masrafları:
Madde 301 – Ariyet alan, ariyet şeyin adi muhafaza masraflarını ve hususiyle ariyet hayvanın yiyecek masraflarını tahammül eder.

615

Ariyet verenin menfaatine yapmağa mecbur olduğu fevkalade masraflar için, ariyet alan ondan tazminat isteyebilir.
III - Müteselsil mesuliyet :
Madde 302 – Birden ziyade kimseler bir şeyi birlikte ariyet alırlarsa, müteselsilen mesul olurlar.
(C) HİTAMI:
I - Muayyen bir kullanmada:
Madde 303 – Muayyen bir müddet mukavele edilmemiş ise, ariyet alanın, ariyet şeyi akit mucibince kullanmasiyle yahut kullanabilecek kadar bir zaman geçmesiyle akit nihayet bulur.
Ariyet şey, alan tarafından mukavele hilafına kullanıldığı yahut bozulduğu yahut kullanmak için diğer bir şahsa verildiği yahut evvelden bilinemiyen bir halden dolayı ariyeti veren ona acele muhtaç bulunduğu takdirde,daha evvel geri istenebilir.
II - Ariyetin zamanı muayyen olmayan kullanmada :
Madde 304 – Ariyet veren ariyet şeyi ne müddetini ne de niçin kullanılacağını tayin etmiyerek vermiş ise, dilediği vakit geri istiyebilir.
III - Ariyet alanın vefatı :
Madde 305 – Ariyet akdi, ariyet alanın ölmesiyle nihayet bulur.

İKİNCİ FASIL
Karz
(A) TARİFİ :
Madde 306 – Karz, bir akittir ki onunla ödÜnç veren, bir miktar paranın yahut diğer bir misli şeyin mülkiyetini ödünç alan kimseye nakil ve bu kimse dahi buna karşı miktar ve vasıfta müsavi aynı neviden şeyleri geri vermekle mükellef olur.
(B) HÜKÜMLERİ :
I - Faiz :
1 – Hangi muamelelerde faiz lazım geleceği
Madde 307 – Karzda faiz şart kılınmamış ise adi muamelelerde faiz lazım gelmez.
Ticaret muamelelerinde, şart edilmemiş olsa dahi faiz verilmek lazımdır.
2 – Faize müteallik kaideler
Madde 308 – Karzda faiz miktarı tayin edilmemiş ise, asıl olan karzın alındığı zaman ve mekanda o nevi karzlarda adet olan faiz miktarıdır.
Hilafına mukavele yok ise tayin edilen faiz senelik olarak tediye olunur.
Faizin, anaya zammedilerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi evvelden mukavele edilmiş olsa bile, batıldır. (Son cümle mülga:29/6/1956-6763/41 md.)
II - Karzın teslim ve tesellümü hakkındaki iddialarda müruru zaman :
Madde 309 – Ödünç alan kimsenin verilecek şeyin teslim edilmesine ve ödünç verenin dahi o şeyin tesellüm edilmesine dair olan iddiaları, diğer tarafın bu baptaki temerrüdünden itibaren altı ay geçmekle müruru zamana uğrar.
III - Ödünç alan kimsenin borcu ödemekten aczi:
Madde 310 – Ödünç alan kimse karzdan sonra borcunu edadan aciz haline girmiş bulunursa, borç veren, taahhüt ettiği şeyin tesliminden imtina edebilir.
Ödünç alan kimse, akitten evvel borcunu ödemekten aciz halinde bulunup da ödünç veren akitten sonra bundan haberdar olmuş ise, yine bu salahiyeti kullanabilir.

616

(C) NAKiT YERİNE VERİLEN ŞEYLER :
Madde 311 – Ödünç alan kimseye taahhüt edilen nakit yerine kıymetli evrak yahut emtia verildiği takdirde borcun miktarı teslim zamanında ve mekanında bu evrak veya emtianın haiz oldukları borsa rayicinden ve cari fiyattan ibaret olur; bunun hilafına mukavele batıldır.
(D) İADE ZAMANI :
Madde 312 – Geriye verilmesi için, ne bir muayyen vade ne ihbar müddetine de istenildiği zaman muacceliyet kesbedeceği mukavele edilmemiş olan bir borç ilk talepten itibaren altı hafta içinde geri verilmek lazımdır.

ONUNCU BAP
Hizmet akdi
(A) TARİFİ :
Madde 313 – Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.
Ücret, zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi işçi muayyen veya gayri muayyen bir zaman için alınmış veya çalışmış oldukça, hizmet akdi yine mevcuttur; buna parça üzerine hizmet veya götürü hizmet denir.
Hizmet akdi hakkındaki hükümler, kıyasen çıraklık akdine tatbik olunur.
(B) TEŞEKKÜLÜ :
I - Umumiyet itibariyle:
Madde 314 – Hilafına bir hüküm bulunmadıkça, hizmet akdi hususi bir şekle tabi değildir.
Ezcümle hizmet muayyen bir zaman için kabul edilmiş olur ve işin iktizasına göre o hizmet ancak ücret mukabilinde yapılabilirse, hizmet akdi inikad etmiş sayılır.
II - Mesai kaideleri:
Madde 315 – Sınai veya ticari bir teşebbüste, iş sahibi tarafından mesai veya dahili bir intizam için muttarit bir kaide ittihaz edilmiş ise bunlar evvelce yazılmış ve işçiye dahi bildirilmiş olmadıkça işçiye bir borç tahmil etmez.
III - Umumi mukavele:
1 – Nasıl yapılacağı
Madde 316 – İş sahibi kimselerin veya cemiyetlerinin, işçilerle veya cemiyetleriyle yaptıkları mukavelede hizmete mütaallik hükümler vazolunabilir.
Bu umumi mukavele, tahriri olmadıkça muteber değildir.
Alakadarlar bu mukavelenin müddetinde ittifak edemezlerse, bir sene mürurundan sonra altı aylık müddet için yapılacak bir ihbar ile, her zaman mukaveleyi feshedebilirler.
2 – Hükümleri
Madde 317 – Umumi bir mukavele ile bağlı bulunan iş sahipleriyle işçiler arasında yapılacak hususi hizmet akitlerinin, umumi mukaveleye muhalif hükümleri batıldır.
Bu batıl hükümlerin yerine, umumi mukavele hükümleri kaim olur.
VI - Çıraklık mukavelesi :
Madde 318 – Küçükler veya mahcurlar ile yapılan çıraklık mukaveleleri, tahriri yapılmış ve usta ve velayeti haiz kimse yahut sulh hakiminin muvafakatiyle vasi tarafından imza edilmiş olmadıkça, muteber değildir.

617

Mukavele, yapılacak işin ve çıraklığın nevi ve müddetine ve günde çalışılacak saatlere ve iaşe yahut diğer yapılacak ve verilecek şeylere ve kezalik tecrübe zamanına dair muktazi şartları ihtiva etmek lazımdır.
Bu şartlara riayet olunup olunmadığı salahiyettar daire tarafından murakabe edilir.
(C) HÜKMÜ :
I - Şartları :
Madde 319 – Hizmet mukavelesinin şartları kanuna, ahlaka (adaba) mugayir olmamak üzere istenildiği gibi tayin olunabilir.
II - İşçinin borçları :
1 – Bizzat ifa
Madde 320 – Hilafı mukaveleden veya hal icabından anlaşılmadıkça işçi taahhüt ettiği şeyi kendisi yapmağa mecbur olup başkasına devredemez.
İş sahibinin dahi hakkını başkasına devredebilmesi, aynı kayıtlara tabidir.
2 – İhtimam mecburiyeti
Madde 321 – İşçi, taahhüt ettiği şeyi ihtimam ile ifaya mecburdur.
Kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile iş sahibine iras ettiği zarardan mesuldür. İşçiye terettüp eden ihtimamın derecesi, akde göre tayin olunur ve işçinin o iş için muktazi olup iş sahibinin malümu olan veya olması icabeden malümatı derecesi ve mesleki vukufu kezalik istidat ve evsafı gözetebilir.
3 – Parça veya götürü işte mesuliyet
Madde 322 – İşçi parça üzerine yahut götürü çalışıp da iş sahibinin nezareti altında bulunmaz ise işlenen madde ve işin akit mucibince icrası noktasından mesuliyeti hakkında istisna akdine dair hükümler, kıyasen tatbik olunur.
III - İş sahibinin borçları :
1 – Ücret
a) Miktarı
Madde 323 – İş sahibi mukavele edilen yahut adet olan yahut kendisinin bağlı bulunduğu umumi mukavelede tesbit olunan ücreti tediye ile mükelleftir.
Ücretle birlikte kardan bir hisse verilmesi mukavele edilmiş ise iş sahibi işçiye yahut onun yerine iki tarafın veya hakimin tayin ettiği bigaraz kimseye kar ve zarar hakkında muktazi malümatı vermeğe ve lüzumu olan hesap defterlerinin muayenesine müsaade etmeğe mecburdur.
b) İş verilmesini istemek hakkı
Madde 324 – İş için muayyen olan zamanda parça üzerine yahut götürü olarak münhasıran bir iş sahibine çalışmakta olan işçi, akit müddetinde her gün için kendisine kafi miktarda iş verilmesini istemek hakkını haizdir.
Bu takdirde parça yahut götürü iş bulunmazsa, iş saat hesabiyle veya gündelikle verilebilir; bu da bulunmazsa, iş sahibi, bu bapta kendisine bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe vukua gelen zararı tazmine mecbur olur.

618

c) İş sahibinin temerrüdü
Madde 325 – İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmağa mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti istiyebilir.
Şu kadar ki, işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyi mahsup ettirmeğe mecburdur.
d) Tediye günü
Madde 326 – Mukavele yahut adet ile daha kısa mehiller tayin edilmemiş ise ücret, aşağıdaki dairede verilir.
1 – Amele ve iş sahibi ile birlikte yaşamıyan hizmetçilere haftada bir.
2 – İdarehane memurlarına ve müstahdemlerine ve iş sahibi ile birlikte yaşıyan hizmetçilere her ay.
Hizmet akdinin hitamiyle ücret herhalde muacceliyet kesbeder.
h) Avans
Madde 327 – İş sahibi işçinin zarureti dolayisiyle ihtiyacı bulunan ve tediyesi kendisi için zarar ve müzayakayı mucip olmıyan avansları, yapılan iş nispetinde işçiye vermekle mükelleftir.
v) İş ifa edilemediği halde ücret
Madde 328 – Uzun müddet için yapılan hizmet akdinde, işçi hastalıktan ve askerlikten veya bu gibi sebeplerden dolayı kusuru olmaksızın nispeten kısa bir müddet için işi ifa edemediği takdirde o müddet için ücret istemeğe hakkı vardır.
z) Fazla iş için ücret
Madde 329 – Akit ile tayin edilen yahut adet mucibince icabeden iş miktarından ziyade bir işin ifasına zaruret hasıl olupta işçi, bunu yapmağa muktedir olur ve imtinaıda hüsnü niyet kaidelerine muhalif bulunursa cebrolunur.
İşçi, bu ziyade iş için fazla bir ücrete müstahak olur ve bu, mukavele edilen ücretle mütenasip bir suretle hususi haller nazara alınmak şartiyle takdir edilir.
2 – Çırağın talimi
Madde 330 – Çıraklık mukavelesinde, usta, çırağa sanatı olanca dikkat ve itinasiyle öğretmeğe mecburdur.
Usta, çırağın mecburi derslere devamına nezaret ve meslekine ait mekteplere ve kurslara gitmesi ve çıraklık imtihanlarına iştirak eylemesi için lüzumu olan zamanlarda müsaade etmekle mükelleftir.
Çırağa, kaideten, ne geceleri nede cuma günleri iş verilmez. (1)
3 – Alat ve malzeme
Madde 331 – Hilafına mukavele veya adet yoksa iş sahibi, çalışması için, işçiye muktazi alat ve malzemeyi vermekle mükelleftir.
İşçi, mükellef olmadığı halde bu işleri iş sahibinin rızasiyle tamamen veya kısmen tedarik ederse iş sahibi bunun için bir tazminat vermeye mecbur olur.
4 – Tedbirler ve mesai mahalleri
Madde 332 – İş sahibi, akdin hususi halleri ve işin mahiyeti noktasından hakkaniyet dairesinde kendisinden istenilebileceği derecede çalışmak dolayısıyle maruz kaldığı tehlikelere karşı icabeden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi çalışma mahalleri ile, işçi birlikte ikamet etmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine mecburdur.
——————————
(1) 27/5/1935 tarih ve 2739 sayılı Kanunla ”pazar günü” hafta tatili olarak kabul edilmiştir.

619

(Ek : 29/6/1956 - 6763/41 md.) İş sahibinin yukarıki fıkra hükmüne aykırı hareketi neticesinde işçinin ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşı istiyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabi olur.
5 – Mahsup
Madde 333 – İşçi ücretinin tediyesi, işçinin ve ailesinin nafakası için zaruri bulunduğu takdirde;işçinin muvafakatı olmaksızın iş sahibi ücreti kendi alacağı ile mahsup edemez.
Şu kadarki kasten iras edilen zararların tazmini için mahsup icrası daima caizdir.
6 – İstirahat zamanları
Madde 334 – İş sahibi işçinin istirahati için mutat olan saat ve günlerde müsaade vermekle mükelleftir.
İş sahibi, mukavelenin feshi ihbar olunduktan sonra başka bir iş araması için işçiye münasip bir zaman vermek mecburiyetindedir.
Her halde mümkün olduğu kadar iş sahibinin menfaati gözetilmek lazımdır.
7 – Şahadetname
Madde 335 – İşçi yalnız hizmetinin nevini ve müddetini havi bir şahadetname vermesini, iş sahibinden isteyebilir.
İşçi sarahaten talep ettiği takdirde şahadetname, hal ve hareketini ve sa'yinin keyfiyetini de ihtiva etmek lazımdır.
8 – İşçinin ihtiraı
Madde 336 – İşçi hizmetini yaparken bir şey ihtira ettikte iş sahibi böyle bir ihtiraın kendisine ait olacağını akitte şart koymuş yahut bu ihtira işçinin taahhüt eylediği hizmetin levazımından bulunmuş ise ihtira olunan şey, iş sahibinin olur.
Birinci surette ihtira mühim bir iktisadi kıymeti haiz ise, işçinin hakkaniyet dairesinde tayin edilecek bir bedel istemeğe hakkı vardır.
Bu bedel, ihtiraın meydana gelmesinde iş sahibinin iştiraki ve tesissatından edilen istifade nazara alınarak tesbit olunur.
IV - Birlikte yaşama:
Madde 337 – Hilafına mukavele ve adet yok ise, iş sahibi ile birlikte ikamet eden işçinin iaşe ve süknası, ücretten bir kısım teşkil eder.
İş sahibi, bu halde kendi kusuru olmaksızın nispeten kısa bir zaman için hizmetini ifaya muktedir olamayan işçiyi görüp gözetmek ve muktazi tedaviyi ifa ettirmek üzere iaşesiyle de mükelleftir.
(D) HİTAMI :
I - Müddetin müruru:
Madde 338 – Hizmet akdi, muayyen bir müddet için yapılmış yahut böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden anlaşılmakta bulunmuş ise, hilafı mukavele edilmiş olmadıkça feshi ihbara hacet olmaksızın bu müddetin müruriyle, akit nihayet bulur.
II - Süküt ile tecdit:
Madde 339 – Muayyen bir müddet için yapılan hizmet akdi bu müddetin mürurundan sonra her iki tarafın sükütu ile temdit edildiği takdirde,akit, aynı müddet ve fakat nihayet bir sene için tecdit edilmiş sayılır.
Akdin feshi ihbar vukuuna mütevakkıf iken iki taraftan hiç biri ihbar etmemiş ise, akit, tecdit edilmiş sayılır.

620

III – Feshin ihbarı ve kanuni müddetler:
1 – Umumiyet itibariyle
Madde 340 – Hizmet akdinde, bir müddet tayin edilmez ve böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden de anlaşılmazsa, her iki tarafça feshi ihbar olunabilir.
Böyle ne akit nede kanun ile diğer bir müddet tesbit edilmemiş olduğu takdirde,amele hakkında ihbardan sonra girecek hafta nihayeti için,idarehane memur ve müstahdemleri hakkında ihbardan sonra girecek ikinci hafta ve diğer hizmet akitlerinde ihbardan sonra girecek keza ikinci hafta nihayeti için akit fesholunabilir.
İş sahipleri ve işçiler için muhtelif ihbar müddetleri, mukavele edilmesi caiz değildir.
2 – Bir seneden fazla devam eden işlerde
Madde 341 – Bir hizmet akdi, bir seneden fazla devam ettiği takdirde bu akit iş sahibi ve işçi tarafından ihbar edildikten sonra girecek ikinci haftanın nihayeti için fesholunabilir.
Bu müddetin bir haftadan eksik olmamak üzere mukavele ile tebdili caizdir.
3 – Tecrübe müddeti
Madde 342 – Uzun müddet ile yapılan akitte, bir tecrübe zamanı şart edilmiş olduğu takdirde hilafına mukavele edilmemiş ise ilk iki ay zarfında ihbardan sonra girecek haftanın nihayeti için akit fesholunabilir.
Çırak ve hizmetçi akitlerinde hilafına bir mukavele yok ise hizmete duhulden itibaren ilk iki hafta tecrübe müddeti sayılır ve bu müddet zarfında iki taraftan her biri bir gün evvel ihbar etmek şartiyle akdi fesihte serbesttir.
4 – Hayat müddetince yahut on seneden fazla için yapılan akit
Madde 343 – Bir hizmet akdi, bir tarafın yaşadığı müddetçe yahut on seneden fazla için yapılmış ise işçi, bunu on sene geçtikten sonra her zaman ve bir aylık bir ihbar müddetine riayet şartiyle tazminat dahi vermeksizin fehedebilir.
IV – Fesih:
1 – Muhik sebeplerden dolayı
a) Salahiyet
Madde 344 – Muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerek iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir.Ezcümle ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnü niyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder.
Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim takdir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın düçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez.
b) Tazminat
Madde 345 – Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu takdirde bu taraf diğer tarafa, onun akit ile müstahak iken mahrum kaldığı fer'i menfaatlerde nazara alınmak üzere tam bir tazminat itasiyle mükellef olur.
Bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti göz önünde tutarak takdir eder.
2 – Ücretin tehlikede bulunmasından dolayı
Madde 346 – İş sahibi borcu ödemekten aciz olduğu takdirde,işçi,talebi üzerine münasip bir müddet zarfında ücreti için teminat verilmezse akitten rücua salahiyettar olur.

621

V – Ölüm:
Madde 347 – Hizmet Akdi, işçinin ölümü ile son bulunur.
İş sahibi öldüğü takdirde, akit, başlıca onun şahsı nazara alınarak yapılmış ise nihayet bulur.
Bu ikinci halde işçi akdin vaktinden evvel nihayet bulması hasebiyle düçar olduğu zarar için hakkaniyet dairesinde bir tazminat isteyebilir.
(H) REKABET MEMNUİYETİ:
I - Cevazı:
Madde 348 – İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hit******* sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler.
Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir.
İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır.
II - Hududu:
Madde 349 – Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir.
III - Şekli:
Madde 350 – Rekabet memnuiyeti, sahih olmak için tahriri mukaveleye merbut olmak lazımdır.
IV - Muhalefetin hükümleri:
Madde 351 – Rekabet memnuiyetine muhalif harekette bulunan işçi, bu muhalefet sebebi ile eski iş sahibinin düçar olduğu zararları tazmin ile mükelleftir.
Memnuiyete muhalif hareket hakkında cezai şart konulmuş ise, işçi, kaideten meşrut ceza miktarını tediye ile memnuiyetten kurtulabilir.Fakat zarar bu miktarı mütecaviz ise, fazlasını da tazmin ile mükellef olur.
İşçinin hareketi tarzı ve ihlal veya tehdit edilen menfaatlerin ehemmiyeti haklı gösteriyorsa ve tahriri bir mukavele ile sarahaten bu hak muhafaza edilmiş ise, iş sahibi, müstesna olarak meşrut olan cezanın tediyesinden ve onu mütecaviz olan zararın tazmininden başka muhalefetin menini de talep edebilir.
V - MEMNUİYETİN NİHAYETİ
Madde 352 – Rekabet memnuiyetinin bakasında iş sahibinin hakiki menfaati bulunmadığı sabit olursa, bu memnuiyet nihayet bulur.
İş sahibi işçinin feshi muhik gösterecek bir kusuru yok iken akdi feshetmiş yahut iş sahibinin feshi haklı gösteren bir kusuru dolayısiyle akit işçi tarafından feshedilmiş ise, işçi aleyhine memnuiyete muhalefetinden dolayı dava ikame edilemez.
(V) SERBEST HİZMETLERDE TATBİK EDİLECEK HÜKÜMLER
Madde 353 – Bu babın hükümleri hizmet akdinin teşekkül unsurlarını havi olmakla beraber ilmi veya bedii malümatı mahsusayı haiz olanlar tarafından ücretle yapıla gelen mesai hakkındaki akitlere de tatbik olunur.

622

(Z) HUSUSİ KANUNLARIN HÜKÜMLERİNİN MAHFUZİYETİ
Madde 354 – Resmi memurlar ve müstahdemler hakkındaki hususi kanunların hükümleri mahfuzdur.

ON BİRİNCİ BAP
İstisna akdi
(A) TARİFİ
Madde 355 – İstisna, bir akittirki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder.
(B) AKDİN HÜKÜMLERİ
I - Müteahhidin borçları:
1 – Umumiyet itibariyle
Madde 356 – Mütaahhidin mesuliyeti, umumi surette işçinin hizmet akdindeki mesuliyetine dair olan hükümlere tabidir.
Mütaahhit, imal olunacak şeyi bizzat yapmağa veya kendi idaresi altında yaptırmağa mecburdur. Fakat işin mahiyetine nazaran şahsi maharetinin ehemmiyeti yok ise, taahhüt ettiği şeyi başkasına dahi imal ettirebilir.
Hilafına adet veya mukavele olmadıkça, mütaahhit, imal olunacak şeyin icrası için lazım olan vasıtaları ve alat ve edevatı kendi masrafiyle tedarik etmeğe mecburdur.
2 – Malzeme itibariyle
Madde 357 – Mütaahhit, imal ettiği şeyde kullandığı malzemenin iyi cinsten olmamasından dolayı iş sahibine karşı mesul ve bu hususta bayi gibi mütekeffildir.
Malzeme iş sahibi tarafından verilmiş ise, müteahhit, onları layik olan bütün ihtimam ile kullanmak ve bundan dolayı hesap vermek ve artanı iade etmekle mükelleftir.
İş devam ettiği sırada, iş sahibinin, verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olduğu anlaşılır yahut imalatın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak diğer bir hal hadis olursa mütaahhit, iş sahibini bundan derhal haberdar etmeğe mecbur aksi takdirde bunların neticelerini tahammül etmekle mükelleftir.
3 – Akit dairesinde işe başlama ve icra
Madde 358 – Mütaahhit, işe zamanında başlamaz veya mukavele şartlarına muhalif olarak işi tehir eder yahut iş sahibinin kusuru olmaksızın vakı olan teehhür bütün tahminlere nazaran mütaahhidin işi muayyen zamanda bitirmesine imkan vermiyecek derecede olursa iş sahibi teslim için tayin edilen zamanı beklemeğe mecbur olmaksızın akdi feshedebilir.
İmal sırasında işin müteahhidin kusuru sebebi ile ayıplı veya mukaveleye muhalif bir surette yapılacağını katiyetle tahmin etmek mümkün olursa, iş sahibi, bunlara mani olmak için müteahhide münasip bir mühlet tayin ederek veya ettirerek bu mühlet içinde icabını icra etmediği halde hasar ve masraflar müteahhide ait olmak üzere tamiratın veya imalata devamın üçüncü bir şahsa tevdi olunacağını ihtar edebilir.
4 – İşin kusuruna mütedair teminat
a) Kusurun tesbiti
Madde 359 – İmal olunan şeyin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin mutat cereyanına göre imkanını bulur bulmaz o şeyi muayeneye ve kusurları varsa bunları müteahhide bildirmeğe mecburdur.

623

İki taraftan her birinin, imal olunan şeyi masrafı kendisinden olmak üzere ehli hibreye muayene ettirilmesini ve muayene neticesinin bir raporla tesbitini istemeğe hakkı vardır.
b) Kusur halinde iş sahibinin hakkı
Madde 360 – Yapılan şey iş sahibinin kullanamıyacağı ve nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemiyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına muhalif olursa, iş sahibi, o şeyi kabulden imtina edebilir; bu hususta mütaahhidin taksiri bulunursa zarar ve ziyan da isteyebilir.
İşin kusurlu olması veya mukaveleye muhalif bulunması yukarıki derecede ehemmiyeti haiz değil ise iş sahibi, işin kıymetinin noksanı nispetinde fiatı tenzil ve eğer o işin ıslahı büyük bir masrafı mucip değil ise mütaahhidi tamire mecbur edebilir. Bu hususta mütaahhidin taksiri varsa iş sahibi zarar ve ziyan da istiyebilir.
Yapılan şey iş sahibinin arsası üzerine yapılmış olup da mahiyeti itibariyle refi ve kal'ı fazla bir zararı mucip ise iş sahibi, ancak ikinci fıkra mucibince muamele yapar.
c) İş sahibinin mesuliyeti
Madde 361 – Yapılan şeyin kusurlu olması müteahhidin sarahaten beyan eylediği mütalaaya mugayir olarak iş sahibinin verdiği emirlerden neşet etmiş bulunur veya her hangi bir sebeple iş sahibine isnadı kabil olursa, iş sahibi o şeyin kusurlu olmasından mütevellit hakları dermeyan edemez.
d) İşin kabulü
Madde 362 – Yapılan şeyin sarahaten veya zımnen kabulünü müteakıp mütaahhit, her türlü mesuliyetten beri olur. Ancak mütaahhidin kasten sakladığı usulü veçhile muayenesinde müşahade edilemiyecek olan kusurlar hakkında, mesuliyeti bakidir.
Eğer iş sahibi kanunen tayin olunan muayene ve ihbarı ihmal ederse zımnen kabul etmiş sayılır.
Yapılan şeydeki kusur, sonradan meydana çıkarsa iş sahibi, vakıf olur olmaz keyfiyeti mütaahhide haber vermeğe mecburdur. Aksi takdirde iş sahibi kabul etmiş sayılır.
h) Müruru zaman
Madde 363 – Yapılan şeyin kusurlu olmasından dolayı iş sahibinin haiz olduğu haklar, müşterinin haklarının tabi olduğu müruru zaman hükmüne tabidir.
Fakat gayrimenkul inşaata müteallik kusurlardan dolayı iş sahibinin mütaahhide ve inşaata iştirak eyliyen mimar ve mühendise karşı mütalebesi, tesellüm zamanından itibaren beş senelik müruru zamana tabidir.
II - İş sahibinin borçları:
1 – Ücretin muacceliyeti
Madde 364 – İşin parası, teslim zamanında ödenir.
Yapılan şey parça parça teslim edildikçe bedeli ifa olunmak üzere mukavele edilmiş ise her kısmın bedeli o kısmın teslimi zamanında ödenmek lazımdır.
2 – Ücretin miktarı
a) Götürü taahhüt
Madde 365 – Götürü pazarlık edilmiş ise, mütaahhit yapılacak şeyi kararlaştırılan fiata yapmağa mecburdur. Yapılacak şey, tahmin edilen miktardan fazla say ve masrafı mucip olsa bile, müteahhit bedelin arttırılmasını isteyemez.
 
---> Borçlar Kanunu

624

Fakat evvelce tahmin olunamıyan veya tahmin olunup ta iki tarafça nazara alınmıyan haller işin yapılmasına mani olur veya yapılmasını son derece işkal ederse hakim, haiz olduğu takdir hakkı dolayısiyle ya tekarrür eden bedeli tezyit veya mukaveleyi fesheyler.
Yapılacak şey, evvelce tahmin edilen miktardan daha az bir say ile vücuda gelmiş ise, iş sahibi bedeli tamamen vermeğe mecburdur.
b) İşin kıymetine göre bedelin tayini
Madde 366 – Evvelce kararlaştırılmamış veya takribi bir surette kararlaştırılmış olan bedel, yapılan şeyin kıymetine ve mütaahhidin masrafına göre tayin edilir.
(C) AKDİN HİTAMI
I - Keşif bedelinin tecavüzü halinde fesih:
Madde 367 – Yapılan şeyin masrafı, evvelce mütaahhit ile takribi bir surette tesbit edilen keşfi iş sahibihin sun'u olmaksızın çok fazla tecavüz ederse gerek o şeyin imali esnasında gerek imalinden sonra iş sahibi mukaveleyi feshedebilir.
Bu suretle yapılan şey iş sahibinin arsası üzerinde inşa ediliyorsa iş sahibi, bedelden münasip bir miktarın tenzilini isteyebileceği gibi inşaat henüz bitmemiş ise müteahhidi devamdan meni ve yapılan kısmı hakkaniyet dairesinde tazmin ederek mukaveleyi feshedebilir.
II - Yapılan şeyin telefi:
Madde 368 – Yapılan şey teslimden evvel kazara telef olmuş ise iş sahibi, onu tesellümden temerrüt etmiş bulunmadıkça müteahhit ne yaptığı işin ücretini ne de masraflarının tediyesini isteyemez.
Bu takdirde, telef olan malzeme kime ait ise hasarı da ona aittir.
Eğer yapılan şey, iş sahibi tarafından verilen malzemenin veya gösterilen arsanın kusurundan yahut iş sahibi tarafından imal ve inşa tarzı hakkında verilen emirden dolayı telef olmuş ise; müteahhit, bu tehlikeleri zamanında ihbar eylemiş bulunduğu takdirde yaptığı işin kıymetini ve bu kıymette dahil olmıyan masrafın tesviyesini talep edebilir. İş sahibinin taksiri olduğu takdirde mütaahhidin, fazla olarak zarar ve ziyan istemeğe hakkı vardır.
III - Zararı baliğan mabelağ tazmin ederek fesih:
Madde 369 – Yapılan şey; bitmezden evvel iş sahibi yapılmış olan kısmın bedelini vermek ve mütaahhidin zarar ve ziyanını baliğan mabelağ tazmin etmek şartiyle mukaveleyi feshedebilir.
IV - İş sahibinin yüzünden hizmetin ifası mümkün olmaması:
Madde 370 – Taahhüt olunan şeyin yapılması iş sahibi nezdinde zuhur eden bir kaza yüzünden mümkün olamıyorsa müteahhit yaptığı işin kıymetini ve bu kıymette dahil olmıyan masrafını alır.
Bu hususta iş sahibinin taksiri varsa müteahhidin başkaca zarar ve ziyan istemeğe hakkı olur.
V - Mütaahhidin vefatı yahut aczi:
Madde 3 – Mütaahhit öldüğü yahut sun'u taksiri olmaksızın işi bitirmekten aciz kaldığı takdirde, mukavele müteahhidin şahsı nazara alınarak yapılmış ise istisna akdi münfesih olur.
Bu takdirde yapılan miktarın kullanılması kabil ise iş sahibi onu kabule ve bedelini vermeğe mecburdur.

625

ON İKİNCİ BAP
Neşir mukavelesi
(A) TARİFİ
Madde 372 – Neşir mukavelesi, bir akittir ki onunla edebi ve sınai bir eserin müellifi veya halefi, o eseri bir naşire terk etmeği taahhüt ve naşir de o eseri azçok teksir ile halk arasında neşir etmeği iltizam eder.
(B) HÜKÜMLERİ
I - Telif hakkının nakli ve teminatı:
Madde 373 – Neşir mukavelesi, müellifin haklarını, mukavelenin ifasının icap ettirdiği miktar ve zaman için naşire nakleyler.
Neşredilecek eseri terk eyleyen kimse; akit zamanında o eserde tasarruf etmek hakkını kullanmağa muktedir olmalıdır. Bu cihetten dolayı naşire karşı mütekeffildir ve eğer telif hakkı varsa bu tekeffül, onuda şamildir.
Eserin tamamı veya bir kısmı, başka bir naşire terk yahut terk edenin malümatı dahilinde neşredilmiş bulunursa; terkeden, neşir mukavelesinin akdinden evvel diğer tarafı, bundan haberdar etmek lazımdır.
II - Müellifin tasarrufu :
Madde 374 – Naşirin yapmağa hakkı olduğu tabılar bitmedikçe müellif veya halefi, eserin tamamında veya bir kısmında naşirin zararına bir tasarrufta bulunamaz.
Gazete makaleleri ve mevkut bir risalede neşredilmiş kısa makaleler, müellif veya halefleri tarafından daima başka bir yerde neşredilebilir.
Müşterek bir eserin kısımlarından olan yazılar ve mevkut bir risalenin uzun olan makaleleri, müellif veya halefleri tarafından neşrin hit******* üç ay geçmezden evvel tekrar neşredilemez.
III - Basılacak nüshaların tayini:
Madde 375 – Eğer mukavelede tabı adedi tasrih edilmemiş ise naşirin hakkı ancak bir tab'a maksurdur.
Hilafı şart edilmemiş ise, naşir, her tabı için basacağı nüsha adedini tesbitte serbesttir. Fakat diğer taraf talep eyler ise eserin mahiyeti ile mütenasip derecede bir intişarı temin eyleyecek miktarda nüsha tabetmeğe mecburdur. Birinci tabı bittikten sonra naşir tekrar tabedemez.
Eğer makale naşire muayyen ve birden fazla tab'a veya eserin her tab'ına salahiyet vermiş olupta naşirde eserin nüshaları tükenmiş iken yeniden tab'ı ihmal ediyorsa müellif veya halefleri, yeni bir tabı için naşire hakim tarafından bir mühlet tayin ettirtebilirler. Naşir, bu mühlet zarfında borcunu ifa eylemezse hakkı sakıt olur.
V - Teksir ve satış için mesai:
Madde 376 – Naşir, eserde hiç bir suretle ihtisar, ilave ve tadil yapmaksızın münasip bir şekilde teksir etmekle mükelleftir. Naşir aynı zamanda lazım olan ilanları yapmağa ve satışın muvaffakiyetini temin için mutat tedbirleri ittihaza mecburdur.
Satışın fiatını, eserin satılmasına mani olacak tarzda tezyide salahiyettar olmaksızın naşir, tayin eder.

626

V - Tashih ve ıslah:
Madde 377 – Naşirin menfaatlerine muzır ve onun mesuliyetini artıracak mahiyette olmamak şartiyle müellif için eserinde tashih ve ıslah yapmak hakkı mahfuzdur. Müellif tashihiyle naşire melhuz olmayan masraflar ihtiyar ettirirse onu tazmin eder.
Naşir, müellife eserini ıslah edebilmek imkanı bahş etmeksizin tekrar neşrine veya yeniden tab'ına mübaşeret edemez.
VI - Bir arada ve ayrı ayrı neşir:
Madde 378 – Bir müellifin birden fazla eserlerini ayrı ayrı neşretmek hakkı eserlerin bir arada tab'ı salahiyetini bahşetmez.
Bir müellifin külliyatını veya müellifin eserlerinden bir nevini neşreylemek hakkı naşire külliyatın muhtevi olduğu eserleri ayrı ayrı tabetmek hakkını veremez.
VII - Tercüme hakkı :
Madde 379 – Hilafı şart edilmedikçe, tercüme hakkı müellifte veya halefinde mahfuz kalır.
VIII - Eser sahibinin bedele istihkakı:
1 – Bedelin miktarı
Madde 380 – Eser sahibinin bedelden feragat eylediği hal icabından anlaşılmadıkça bedelle istihkakı, asıldır.
Bedelin miktarı ehlihibrenin reyi alındıktan sonra, hakim tarafından takdir olunur.
Eğer naşirin müteaddit tab'a hakkı varsa birinci tabı için tayin edilen bedel ve diğer şartlar müteakıp tab'ılarda da muteber olmak, asıldır.
2 – Bedelin zamanı tediyesi, satış hesapları ve bedava nüsha
Madde 381 – Bir eser tamam olarak neşredilecek ise tamamının ve (cilt, cüzü, forma, gibi) kısım kısım neşredilecek ise her kısmının tab'ını ve satışa hazır bulundurulmasını müteakip bedelin tediyesi lazım gelir.
Akitler bedelin kısmen veya tamamen tediyesini satışın neticesine bırakmışlar ise naşir satış hesaplarını tanzime ve teamül dairesinde ispat edici vesikalarını ihzara mecburdur.
Hilafı şart edilmedikçe, müellif veya halefinin, eserden örfün tayin eylediği miktarda bedava nüsha almağa hakları vardır.
(C) AKDİN HİTAMI
1 – Eserin zıyaı:
Madde 382 – Eser, naşire tevdi edildikten sonra kazaen zayi olsa bile naşir, bedeli tediyeye mecburdur.
Eğer müellifte zayi olan eserin diğer nüshası var ise, o nüshayı naşirin emrine amade kılması lazımdır. Eğer müellifte eserin diğer nüshası olmaz ve eserin yeniden vücuda getirilmesi nisbeten kolay bulunursa müellif eserini yeniden yazmağa mecburdur.
Müellif, her iki surettede münasip bir tazminat isteyebilir.
II - Tabolunan eserin ziyaı:
Madde 383 – Tabolunan eser satışa çıkarılmazdan evvel tamamen veya kısmen kazara zayi olduğu takdirde naşir, müellif veya halefine ayrıca bir bedel vermeğe mecbur olmaksızın zayi olan nüshayı kendi masrafiyle tekrar tabedebilir.

627

Eğer naşir, fahiş masraf ihtiyarına mecbur olmaksızın zayi olan nüshaların yerine yenilerini ikame edebilecek ise buna mecburdur.
III - Müellifin ve naşirin şahsında hadis olan hitam
Madde 384 – Eseri itmam etmezden evvel müellif ölür veya ikmal kabiliyetini zayi eder yahut taksiri olmaksızın eseri ikmal etmek imkansızlığında bulunursa neşir mukavelesi münfesih olur.
Şu kadar ki, mukavele tamamen veya kısmen mümkün ve muhik bulunursa hakim mukavelenin muhafaza edilmesine müsaade ve bunun için icabeden tedbirlerin ittihazını emredebilir.
Naşirin iflası takdirinde müellif veya halefi, eseri başkasına tevdi edebilir. Fakat müellif veya halefi iflas zamanında henüz vadesi hulül etmeyen borcun ifa edileceğine dair teminat alırsa eseri başka bir naşire tevdi edemez.
(D) NAŞİRİN PLANI DAİRESİNDE ESER TELİFİ
Madde 385 – Bir veya müteaddit müellif,naşirin tayin eylediği plan dairesinde bir eser telif eylemeği taahhüt ederlerse, ancak mukavele edilen bedele müstahak olurlar.
Bu takdirde telif hakkı naşire ait olur.
ON ÜÇÜNCÜ BAP
Alelıtlak vekalet
BİRİNCİ FASIL
Vekalet
(A) TARİFİ
Madde 386 – Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler.
Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet hükümleri cari olur.
Mukavele veya teamül varsa vekil, ücrete müstahak olur.
(B) TEŞEKKÜLÜ
Madde 387 – Vekilin tevdi edilen işi idare hususunda resmi bir sıfatı varsa veya işin icrası mesleğinin icabından ise yahut bu gibi işleri kabul edeceğini ilan etmiş ise vekalet, vekil tarafından derhal reddedilmedikçe kabul edilmiş sayılır.
(C) HÜKÜMLERİ
I - Vekaletin şümulü:
Madde 388 – Vekalet akdinin şumulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş ise, taallük eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir.
Vekalet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icabeden hukuki tasarrufları ifa salahiyetini şamildir.
Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz, tahkim edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, hibe edemez, bir gayrimenkulü temlik veya bir hak ile takyit edemez.
II - Vekilin borçları:
1 – Talimat dairesinde vekaleti ifa
Madde 389 – Vekil, müvekkılinin sarih olan talimatına muhalefet edemez. Ancak hal icabına göre müvekkilden mezuniyet istihsaline imkan olmamakla beraber şayet imkan olupta istizan olunsa idi müvekkilin muvafakat edeceği derkar

628

bulunan hususlarda, inhiraf edebilir. Bundan maada hallerde vekil aldığı talimata müvekkilinin aleyhine olarak muhalefet ederse, bundan mütevellit zararı deruhte etmedikçe,müvekkilünbih ifa edilmiş olmaz.
2 – Hüsü suretle ifa mükellefiyeti
a) Umumiyet itibariyle
Madde 390 – Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait hükümlere tabidir.
Vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir.
Vekil, başkasını tevkile mezun veya hal icabına göre mecbur olmadıkça veya adet başkasını kendi yerine ikameye müsait bulunmadıkça müvekkilünbihi kendisi yapmağa mecburdur.
b) İşi bir üçüncü şahsa yaptırmak halinde
Madde 391 – Vekil, salahiyeti haricinde başkasını tevkil ettikte onun fiilinden kendi yapmış gibi mesuldür
Vekil, başkasını tevkile salahiyettar olduğu takdirde, yalnız salahiyetini kullanırken ve talimat verirken tekayyüt ve ihtimam göstermekle mükelleftir.
Her iki surette vekilin kendi yerine ikame ettiği şahsa karşı haiz olduğu bütün hakları müvekkil, doğrudan doğruya o şahsa karşı dermeyan edebilir.
3 – Hesap verme
Madde 392 – Vekil,müvekkilin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeğe ve bu cihetten dolayı her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye mecburdur.
Vekil zimmetinde kalan paranın faizini de vermeğe mecburdur.
4 – Vekilin iktisabettiği hakların müvekkiline intikali
Madde 393 – Müvekkil vekiline karşı olan muhtelif borçlarını ifa edince, vekilin kendi namına ve müvekkili hesabına üçüncü şahıstaki alacağı, müvekkilin olur.
Vekilin iflası halinde müvekkil, bu hakkını masaya karşıda iddia edebilir.
Vekilin iflası halinde müvekkil, vekilin kendi namına ve müvekkili hesabına iktisap eylemiş olduğu menkul eşya hakkında dahi istihkak iddiasında bulunabilir.Vekilin haiz olduğu hapis hakkını, masa dahi haizdir.
III - Müvekkilin borçları:
Madde 394 – Vekilin usulü dairesinde müvekkilünbihi ifa için yaptığı masrafı ve verdiği avansları, müvekkilin,faiziyle beraber vermesi ve vekilin deruhte eylediği borçlardan onu kurtarması lazımdır.
Vekil, vekaleti ifa dolayısiyle uğramış olduğu zarar ve ziyanın tazminini müvekkilinden isteyebilir. Meğerki müvekkil bu hususta kendisinin su'nu taksiri olmadığını ispat eyleye.
IV - Birden ziyade müvekkillerin mesuliyetleri:
Madde 395 – Bir kimseyi birlikte tevkil eden müteaddit kimseler, vekile karşı müteselsilen mesul olurlar.
Müteaddit kimseler, vekaleti birlikte kabul etmişler ise müvekkilünbihi yapmakla müteselsilen mesuldurlar ve kendi sıfatlarını başkasına devre salahiyettar olmadıkça müvekkili yalnız birlikte yaptıkları tasarrufla ilzam edebilirler.

629

(D) VEKALETiN HİTAMI
I - Sebepleri :
1 – İstifa, azil
Madde 396 – Vekaletten azil ve ondan istifa her zaman caizdir.
Şu kadarki münasip olmayan bir zamanda vekaletten azil veya ondan istifa eden kimse diğerinin zararını zamin olur.
2 – Ölüm , ehliyetsizlik, iflas
Madde 397 – Hilafı mukaveleden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekalet, gerek vekilin gerek müvekkilin ölümüyle ve ehliyetinin zavali veya iflası ile nihayet bulur.
Şu kadarki vekaletin nihayet bulması müvekkilin menfaatlerini tehlikeye koyuyorsa müvekkil veya mirasçısı veya mümessili bizzat işlerini görebilecek hale gelinceye kadar vekil veya mirasçısı veya mümessili vekaleti ifaya devam ile mükelleftirler.
II - Hitamın hükümleri:
Madde 398 – Vekilin vekaletinin nihayet bulduğuna ıttıla peyda eylemeden evvel yaptığı işlerden müvekkil veya mirasçıları, vekalet baki imiş gibi mesuldür.

İKİNCİ FASIL
İtibar mektubu ve itibar emri
(A) İTİBAR MEKTUBU
Madde 399 – İtibar mektubu, vekalet ve havale hükümlerine tabi olup onunla mürselünileyhe azami bir had tayinine hacet olmaksızın talep edeceği miktarda, nakit ve emsali bir şeyin muayyen bir kimseye teslimi emrolunur.
Verilecek şeyin azami haddi tayin edilmediği takdirde itibar verilen kimse aşikar surette akitlerin vaziyetleri ile mütenasip olmayacak derecede fazla bir miktar talebinde bulunursa mürselünileyh mektup sahibine haber vermeğe ve cevap alıncaya kadar tediyeyi tehir etmeğe mecburdur.
İtibar mektubunun tazammun ettiği vekalet ile mürselünileyhin mülzem olması, muayyen bir meblağ için kabul etmiş olmasına mütevakkıftır.
(B) İTİBAR EMRİ
I - Tarifi ve Şekli :
Madde 400 – Bir kimse,kendi nam ve hesabına ve amirin mesuliyeti altında bir üçüncü şahsa itibar vermek veya itibari tecdit etmek için emir almış ve kabul etmiş ise, memur vekaletini tecavüz etmedikçe amir, itibar edilen borçtan dolayı kefil gibi mesul olur.
Şu kadar ki tahriri emir olmadıkça amir, mesul olmaz.
II - İtibar verilen kimsenin ehliyetsizliği:
Madde 401 – Amir, itibar verilen kimsenin borç iltizamına ehliyetsizliğini dermeyan ile memura karşı mesuliyetten kurtulamaz.
III - Memurun kendi kendine mühlet vermesi:
Madde 402 – Memur, itibar verilen kimseye kendi kendine mühlet verir veya amirin talimatına muhalefet ederse, amir mesuliyetten beri olur.
IV - İki tarafın hakları ve borçları:
Madde 403 – Amirin ve kendisine itibar verilen kimsenin hak ve borçlarında kefile ve asıl borçluya müteallik hükümler caridir.

630

ÜÇÜNCÜ FASIL
Tellallık (simsarlık)
(A) TARİFİ VE ŞEKLİ
Madde 404 – Tellallık, bir akittirki onunla tellal, ücret mukabilinde bir akdin yapılması imkanını hazırlamağa veya akdin icrasına tavassut etmeğe memur edilir.
Tellallık hakkında, umumi surette vekalet hükümleri ceridir.
(Ek: 29/6/1956 - 6763/41 md.) Gayrimenkul tellallığı,akdi, yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmaz.
(B) TELLAL ÜCRETİ
I - İstihkak zamanı:
Madde 405 – Yaptığı hazırlık veya icra eylediği tavassut akdin icrasına müncer olunca, tellal ücrete müstahak olur.
Akit, taliki bir şart ile yapılmış ise ücret şartın tahakkukunda lazım olur.
Yapacağı masrafın tellala verileceği mukavele edilmiş ise,iş bir neticeye müncer olmasa bile tellal masrafını alır.
II - Ücretin tesbiti:
Madde 406 – Ücret tayin edilmediği takdirde tarife varsa ona göre ücret verilmek lazım gelir.Tarife yoksa müteamil olan ücret mukavele edilmiş sayılır.
III - Tellalın haklarını zayi etmesi:
Madde 407 – Tellal, borçlarına muhalefetle diğer tarafın menfaatine hareket eder veya hüsnü niyet kaideleri hilafına diğer akitten ücret vadi alırsa ücrete ve yaptığı masrafa ait olan haklarını zayi eyler.
IV - Evlenme tellallığı:
Madde 408 – Evlenme tellallığı, ücrete hak bahşetmez.
V - Ücretten tenzil:
Madde 409 – Hizmet mukavelesi ve gayrimenkul satışı imkanını hazırlamak veya bunlardan birinin icrasına tavassut etmek için fahiş bir ücret şart edilmiş ise borçlunun talebi üzerine bu ücret hakim tarafından adilane bir surette tenkis edilebilir.


ON DÖRDÜNCÜ BAP
Vekaleti olmadan başkası hesabına tasarruf


(A) İŞ YAPAN KİMSENiN HAKLARI VE BORÇLARI
I - İşin İcrası:
Madde 410 – Vekaleti olmaksızın başkasının hesabına tasarrufta bulunan kimse,o işi sahibinin menfatine ve tahmin olunan maksadına göre yapmağa mecburdur.
II - Mesuliyet:
Madde 411 – Başkası namına tasarrufta bulunan kimse her türlü ihmal ve ihtiyatsızlıktan mesuldür.
Şu kadarki o kimse, iş sahibinin maruz bulunduğu zararı bertaraf etmek için yapmış ise, mesuliyeti tahfif olunur.
İş sahibinin sarahaten veya delaleten men'i var iken o kimse, bu işi yapmış ve sahibinin men'ide kanuna ve adaba muhalif bulunmamış ise kazadan dahi mesul olur. Meğerki o kimse, müdahalesi olmasa bile kazanın vukua geleceğini ispat etsin.

631

III - İşi yapan kimsenin ehliyeti olmaması:
Madde 412 – Başkası hesabına tasarrufta bulunan kimse akit ile iltizama ehil değil ise yaptığı tasarruftan ancak iktisabettiği ve sui niyetle elinden çıkardığı miktarda mesul olur.
Haksız fiillerden mütevellit daha şumüllü mesuliyet, mahfuzdur.
(B) İŞ SAHiBİNİN HAKLARI VE BORÇLARI
I - İş, sahibinin menfaatine yapıldığı halde :
Madde 413 – İş sahibinin menfaati için yapılmış olan bir işte, yapan kimsenin hal icabına göre zaruri veya faideli bulunan bilümum masraflarını faizi ile edaya ve bu kabil taahhütlerini ifaya ve hakimin takdir edeceği zararı tazmine, iş sahibi mecburdur.
Maksadı hasıl olmasa bile, işi yaparken icabeden ihtimamda bulunan kimse hakkında dahi bu hüküm tatbik olunur.
İşi yapan kimse yaptığı masrafı istifa edemediği takdirde, haksız bir fiil ile mal iktisabı faslındaki hükümlere göre yaptığı şeyi ref ettirebilir.
II - İş, yapan kimsenin kendi menfaati için yapıldığı halde:
Madde 414 – Kendi menfaati için yapılmamış olsa bile iş sahibi yapılan işten hasıl olan faydaları temellük etmek hakkını haizdir. Temellük ettiği faydalara göre, işi yapan kimsenin masrafını tazmin ve yapmış olduğu taahhütlerden onu tahlis eder.
III - İcazet
Madde 415 – İş sahibi yapılan işe icazet verirse, vekalet hükümleri cari olur.
 
---> Borçlar Kanunu

ON BEŞİNCİ BAP
Komisyon
(A) ALIM VE SATIM KOMÜSYONCUSU (1)
I - Tarifi :
Madde 416 – Alım ve satım işlerinde komüsyoncu, ücret mukabilinde kendi namına ve müvekkil hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya alım ve satımını deruhte eden kimsedir.
Atide beyan olunacak hükümler müstesna olmak üzere komüsyon mukavelelerinde vekalet hükümleri tatbik olunur.
II - Komüsyoncunun borçları :
1 – Mecburi ihbar ve sigorta
Madde 417 – Komüsyoncu yaptığı muamelenin cereyanından müvekkilini haberdar etmeğe ve hususiyle emrinin icra edildiğini kendisine derhal bildirmeğe mecburdur.
Müvekkilin emri olmadıkça komüsyoncu mukavelenin mevzuunu teşkil eden şeyleri sigorta ettirmeğe mecbur değildir.
2 – Eşyaya ihtimam
Madde 418 – Satılmak üzere komüsyoncuya gönderilen eşyanın bozukluğu göze çarpıyorsa, komüsyoncu nakliyeciye rücu hakkını muhafazaya ve hasarı tesbit ettirmeğe ve muktedir olduğu kadar eşyayı hıfza ve derhal müvekkiline haber vermeğe mecburdur.
——————————
(1) 29/6/1956 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 41 nci maddesiyle 416 ila 429 ncu maddelerde geçen (Amir) kelimeleri (Müvekkil) olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.

632

Aksi takdirde ihmalin sebebiyet verdiği ziyandan mesul olur.
Satılmak üzere komüsyoncuya gönderilen eşyanın hemen bozulacağından korkuluyorsa, komüsyoncu, müvekkiline derhal malümat vermek şartiyle o eşyayı satmağa mecburdur.
3 – Müvekkil tarafından tayin olunan fiat
Madde 4l9 – Müvekkil tarafından tayin olunan asgari bedelden noksanına mal satan komüsyoncu malı satmasaydı müvekkilinin daha ziyade mutazarrır olacağını ve bu hal icabının yeniden emir almağa müsait bulunmadığını ispat etmedikçe bedelin noksanını tazmine mecbur olur.
Bu takdirde, komüsyoncunun kusuru varsa şarta muhalefetinden dolayı başkaca tazminat vermeğe mecburdur.
Müvekkilin tayin ettiği bedelden noksanına mal alan veya fazlasına satan komüsyoncu, bu muameleden istifade edemeyip aradaki farkı, müvekkiline vermeğe mecburdur.
4 – Veresiye mal satma, mal tesellüm etmeden tediye
Madde 420 – Komüsyoncu, müvekkilin izni olmaksızın veresiye mal satar veya malı tesellüm etmeden para verirse zararı kendine ait olur.
Şu kadarki müvekkil hilafını emretmedikçe, satış mahallindeki örfe göre, veresiye satabilir.
5 – Komüsyoncunun kefaleti
Madde 421 – Salahiyeti hilafına veresiye mal satması müstesna olmak üzere komüsyoncu, muamelede bulunduğu kimselerin tediyelerinden ve diğer borçlarını ifadan mesul olmaz. Şu kadarki komüsyoncu, sarahaten kefil veya mesuliyeti mütearif olunca mesul olur.
Kefil olan komüsyoncunun, bunun için ayrıca ücret almağa hakkı vardır.
III - Komüsyoncunun hakları:
1 – Verdigi paralar ve masraflar
Madde 422 – Komüsyoncu, müvekkilin menfaati için yaptığı bilcümle masrafları ve verdiği paraları faiziyle beraber isteyebilir.
Komüsyoncu, ardiye ve nakliye ücretlerini müvekkilinin hesabına geçirirsede kendi memurlarının ücretlerini hesaba dahil edemez.
2 – Komüsyon ücreti
a) İstemek hakkı
Madde 423 – Komüsyoncu; kendisine tevdi olunan işi yaptıkta ücretini alacağı gibi; komüsyoncunun o işi yapamamasına müvekkil sebebiyet vermiş ise, yine ücrete müstahak olur.
Diğer bir sebeple yapılamayan işlerden dolayı komüsyoncu, ancak emeği mukabilinde mahalli adete göre lazım gelen tazminatı isteyebilir.
b) Ücret hakkının sükutu ve müvekkilin aradan çıkması
Madde 424 – Komüsyoncu, müvekkiline karşı sui niyet ile hareket eder ve hususiyle müvekkilin hesabına iştira ettiğinden fazla ve sattığından noksan bir fiat geçirirse ücreti almak hakkı tamamiyle sakıt olur.
Son iki halde muvekkil komüsyoncuyu doğrudan doğruya müşteri veya bayi addederek aradan çıkabilir.
3 – Hapis hakkı
Madde 425 – Komüsyoncu sattığı malın bedeli ve aldığı malın kendisi üzerinde hapis hakkına maliktir.

633

4 – Emtianın müzayede ile satılması
Madde 426 – Emtia satılamayıp veya müvekkilin verdiği satış emrinden rücu edipte müvekkil emtiayı geri almakta veya onda diğer suretle tasarruf etmekte hadden fazla teahhür ederse komüsyoncu emtiayı bulunduğu mahal mahkemesi vasıtasiyle bilmüzayede sattırabilir.
Eşyanın bulunduğu mahalde ne müvekkil nede mümessili hazır bulunmazsa, diğer taraf istima edilmeksizin dahi satış kararı verilebilir.
Şu kadarki emtia, süratle kıymeti tenezzül edecek emtiadan değil ise, evvel emirde kendisine resmen ihbar edilmek lazımdır.
5 – Komüsyoncunun bizzat alıcı veya satıcı olması
a) Ücreti ve masrafları
Madde 427 – Borsada mukayyet veya piyasada cari fiatı bulunan kambiyo senedatı veya diğer kıymetli evrakı veya emtiayı satmağa veya satın almağa memur edilen komüsyoncu, müvekkil tarafından hilafına talimat verilmemiş ise, satın alacağı şey yerine kendi şeylerini beyi yahut satacağı şeyi kendisi için iştira edebilir.
Bu hallerde komüsyoncu vekaletin icrası zamanında borsa veya piyasa fiyatını nazara almağa mecburdur. Komüsyoncu, komisyon işlerinde mutat olan ücret ve masraflarını alabilir.
Sair hükümleri beyi gibidir.
b) Komüsyoncunun zımni kabulü
Madde 428 – Komisyoncu bizzat alıcı veya satıcı olabildiği hallerde bir akit göstermiyerek vekaletin icra edildiğini müvekkiline bildirirse, akide ait olabilecek borçları bizzat deruhte etmiş sayılır.
c) Hakkının sukutu
Madde 429 – Komüsyoncu, müvekkil tarafından verilen emir istirdat edilmiş ve istirdat haberi de vekaleti icra ettiği haberini müvekkile göndermeden vasıl olmuş ise, artık bizzat bayi ve müşteri olamaz.
(B) DİĞER KOMİSYON İŞLERİ
Madde 430 – (Değişik: 29/6/1956-6763/41 md.)
Malzemesi iş sahibi tarafından verilmek suretiyle imal edilecek menkul eşya hakkındaki komüsyon işleri, eşya misli şeylerden olmasa da, alım ve satım komüsyonu hükmündedir.
Alım ve satım komüsyonu sayılmıyan işleri, ücret mukabilinde kendi namına ve müvekkili hesabına deruhde eden alım ve satım komüsyoncusu ile komüsyon işlerini kendisine sanat edinmeyip de arızi olarak üzerine alan tacir hakkında dahi bu babın hükümleri tatbik olunur.
Taşıma işleri komüsyonculuğu hakkındaki hususi hükümler mahfuzdur.

ON ALTINCI BAP
Nakliye mukaveleleri
Madde 431 - 448 – (Mülga: 29/6/1956-6763/41 md.)

634

ON YEDİNCİ BAP
Ticari mümessiller ve diğer ticari vekiller
(A) TİCARİ MÜMESSİL
I - Tarifi, salahiyet itası:
Madde 449 – Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir.
Müessese sahibi, vekaletnameyi ticaret siciline kaydetdirmeğe mecburdur. Ancak kayıttan evvel dahi mümessilinin muameleleri ile mülzemdir.
Diğer nevi müesseselerde ve işlerde ticaret siciline kayıttan başka suretle ticari mümessil tayin olunamaz.
II - Vekaletin şümulü:
Madde 450 – Ticari mümessil, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan bilümum tasarrufları yapmak selahiyetini haiz sayılır.
Ticari mümessil, sarih salahiyet almadıkça gayrimenkulleri temlik veya bir hak ile takyit edemez.
III - Tahdidi:
Madde 451 – Temsil salahiyeti bir şubenin işlerine hasrolunabilir.
Tayin olunan şartlar dahilinde diğerleri iştirak etmedikçe yalnız birinin imzası müesseseyi ilzam etmemek üzere birden ziyade kimselerede verilebilir ve buna birlikte temsil denir.
Temsil salahiyetinde bundan başka tahditler hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir.
IV - İstirdadı:
Madde 452 – Mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil salahiyetinin istirdat edildiği zaman keyfiyetin ticaret siciline kaydedilmesi mecburidir.
Temsil salahiyetinin istirdadı, ticaret siciline kayıt ve ilan edilmedikçe bu salahiyet hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslar hakkında bakidir.
(B) DİĞER TİCARET VEKiLLERİ
Madde 453 – Ticari vekil, ticarİ mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir.
Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.
(Ek: 29/6/1956 - 6763/41 md.) Mağaza içinde müşterilerin kolaylıkla görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir şekilde aksi ilan edilmiş olmadıkça, toptan, yarı toptan veya perakende satış mağazalarının memur veya müstahdemleri, o mağazanın mütat satış muamelelerinin hepsini yapmaya, salahiyetli oldukları muameleler hakkındaki faturaları imzalamaya, bu mutat muamelelerden doğan borçların yerine getirilmesine veya bunların hiç veyahut gereği gibi yerine getiril-

635

memiş olmasına ilişkin ihtar veya diğer beyanları işletme sahibi adına yapmaya, bu mahiyetteki ihtar ve diğer beyanları ve hususiyle mutat muamele dolayısiyle teslim edilmiş olan mallara ilişkin ayıp ihbarlarını mağaza sahibi adına kabule salahiyetli sayılırlar; şu kadar ki, kendilerine yazı ile salahiyet verilmiş olmadıkça mağaza dışında ve kasa memurları tayin edilmiş ise, mağaza içinde mal parasını isteyip alamazlar. Bu kimseler, mal parasını almaya salahiyetli bulundukları hallerde faturaları kapatmaya veya makbuz vermeye de salahiyetlidirler.
(C) SEYYAR TÜCCAR MEMURLARI
Madde 454 – Bir müessese için merkezinin haricindeki mahallerde muamele icra eden seyyar memurlar, müessese namına sattıkları malın bedelini almak ve mukbuz vermek ve borçluya mehil ita etmek salahiyetini dahi haiz sayılırlar.
Bu salahiyetin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir.
(D) REKABET YAPMAK MEMNUİYETİ
Madde 455 – Bir müessesenin bütün işlerini idare eden yahut müessese sahibinin hizmetinde bulunan ticari mümessiller veya ticari vekiller müessese sahibinin izni olmaksızın gerek kendi namlarına gerek üçüncü şahıs namına müessesenin yaptığı nevide dahil bir iş yapamazlar.
Buna muhalif harekette bulunursa müessese sahibi zarar ve ziyan istemek ve bu suretle yapılan işleri kendi hesabına almak hakkını haizdir.
(H) MÜMESSİL VE DİĞER TÜCCAR VEKİLLERİNİN VEKALETLERİNİN HİTAMI
Madde 456 – Hizmet, şirket, vekalet mukavelelerinden ve iki taraf arasında mevcut diğer hukuki münasebetlerden mütevellit haklara halel gelmemek üzere ticari mümessiller ve ticari vekiller her zaman azlolunabilir.
Müessese sahibinin medeni haklarını kullanmak salahiyetini gaip etmesi veya vefatı ile ticari mümessilin ve ticari vekilin salahiyeti hitam bulmaz.
ON SEKİZİNCİ BAP
Havale
(A) TARİFİ
Madde 457 – Havale, bir akittir ki onunla muhalünaleyh, bilvekale kendi namına kabza salahiyettar olan muhalünlehe muhil hesabına nakit veya kıymetli evrak veya sair misli şeyler itasına mezun kılınır.
(B) AKDİN HÜKÜMLERİ
I - Muhil ile muhalünleh arasındaki münasebet:
Madde 458 – Havalenin mevzuu, muhilin muhalünlehe olan borcunun tediyesi ise bu borç ancak muhalünaleyh tarafından vuku bulacak tediye ile sakıt olur.
Şu kadar ki, havaleyi kabul etmiş olan alacaklı ancak muhalünaleyhe müracaat ile havalede tayin olunan müddet zarfında matlubunu istifa edemediği takdirde muhilden alacağını mutalebe salahiyetini haiz olur.
Muhalünleh olan alacaklı, havaleyi kabul etmek istemezse borçluyu derhal haberdar etmek lazımdır; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur.
II - Muhalünaleyhin borcu:
Madde 459 – Muhalünaleyh ihtirazi kayıt beyan etmeksizin havaleyi kabul ettiğini muhalünlehe bildirirse, tediye ile mükellef olur ve ona karşı yalnız aralarındaki şahsi münasebetlerden veya havalenin münderecatından mütehassil defalarda bulunabilir. Muhil ile olan münasebetinden mütevellit defilerde bulunamaz.

636

Muhalünaleyh, muhile borçlu ise kendisi için bu tediye muhile yapacağı tediyeye nazaran daha külfetli olmadığı surette, borcun miktarını muhalünlehe tediyeye mecburdur.
Bu halde bile, muhil ile aralarında hilafına mukavele olmadıkça tediyeden evvel havaleyi kabul ettiğini beyan etmeğe mecbur değildir.
III - Tediye olunmamak halinde ihbar:
Madde 460 – Muhalünlehin talebine karşı veya talebinden evvel muhalünaleyh muhalünbini, tediye etmiyeceğini beyan ederse; muhalünleh derhal muhili haberdar etmeğe mecburdur; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur.
(C) RÜCU
Madde 461 – Mühil her zaman mühalünlehe karşı havaleden rücu edebilir. Meğerki havale muhalünlehin menfaati ve bilhassa alacağını tediye için yapılmış olsun.
Muhalünaleyh havaleyi kabul ettiğini beyan edinceye kadar muhil ona karşıda havaleden rücu edebilir.
Muhilin iflası, henüz kabul edilmemiş havalenin hükümsüzlüğünü istilzam eder.
(D) KIYMETLİ EVRAK İŞLERİNDE HAVALE
Madde 462 – Hamile muharrer havaleler bu babın hükümlerine tabidir. Her hamil, muhalünaleyhe karşı muhalünleh sıfatını haizdir. Ve muhil ile muhalünleh arasındaki haklar havaleyi temlik eden ile temellük eden arasında sabit olur.
Çekler ile kambiyo senetlerine mümasil havaleler hakkındaki hususi hükümler bakidir.

ON DOKUZUNCU BAP
Vedia
(A) VEDİA
I - Tarifi:
Madde 463 – İda, bir akittir ki onunla müstevdi, müdi tarafından verilen şeyi kabul ve onu emin bir mahalde hıfzetmeği deruhte eder.
Ücret şartedilmedikçe veya hal, müstevdiin ücrete intizarını icabetmedikçe müstevdi ücret istiyemez.
II - Müdiin borçları:
Madde 464 – Müdi müstevdie akdin icrasiyle zaruri irtibatı olan bütün masrafları tediye etmekle mükelleftir.
Mudi, ida sebebiyle husule gelen zararın kendi kusuru olmaksızın vukua geldiğini ispat etmedikçe, tazmin ile mükelleftir.
III - Müstevdiin borçları:
1 – Vedianın kullanılması mesuliyeti
Madde 465 – Müstevdi, müdiden mezuniyet almadıkça vediayı kullanamaz.
Buna muhalif hareket ederse müdi'a muhik bir tazminat vermeğe mecbur olur ve kazara husule gelen zararlardan dahi mesuldür. Meğerki kullanmamış olsa dahi bu zararların vukua geleceğini ispat ede.
2 – İstirdat
a) Müdi'in hakları
Madde 466 – İdada müddet tayin edilmiş olsa bile müdi her vakit ida edilen eşyayı zevaidiyle beraber geri alabilir.

637

Şu kadar ki müstevdiin kararlaştırılmış olan müddeti nazara alarak yaptığı masrafları tesviye ile mükelleftir.
b) Müstevdiin hakları
Madde 467 – Müstevdi, tayin edilen müddetin inkızasından evvel vediayı iade edemez. Şu kadar ki, evvelce tayin edilemiyen haller dolayısiyle akdin devamı vedia için tehlikeyi veya kendisi için zararı mucip olursa, muayyen müddetin inkızasından evvel dahi iade edebilir.
Müddet tayin edilmemiş ise her zaman iade edebilir.
c) İade mahalli
Madde 468 – Vedia hıfzedilmesi lazım gelen yerde iade olunur ve iade masrafiyle iade zamanındaki hasar, müdia aittir.
3 – Müştereken vedia alınması halinde mesuliyet
Madde 469 – Birlikte vediayı kabul edenler, ondan müteselsilen mesul olurlar.
4 – Üçüncü şahıs tarafından istihkak davaları
Madde 470 – Üçüncü şahıs tarafından vedia hakkında istihkak iddiasında bulunulsa bile, vedia adli tarik ile haciz yahut müstevdie karşı istihkak davası ikame edilmedikçe; müstevdi onu müdia ret ve iade ile mükelleftir. Haciz veya istihkak davası halinde, müstevdi derhal müdii haberdar etmeğe mecburdur.
IV - Yediemine tevdi:
Madde 4 – İki veya daha ziyade kimseler haklarını muhafaza için hukuki vaziyeti munazaalı veya şüpheli olan bir şeyi müstevdie veya yediadile tevdi ederlerse müstevdi veya yediadil bunları bütün alakadarların muvafakati veya hakimin kararı olmadıkça hiç birine iade edemez.
(B) USULSÜZ TEVDİ
Madde 472 – Müstevdiin tevdi olunan meblağı aynen iadeye mecbur olmaksızın mesela iade etmesi sarahaten veya zımnen mukarrer ise, o meblağın nefi ve hasarı kendisine ait olur.
Meblağ, mühürsüz ve açık olarak bırakılmış ise, bu manada zımni bir mukavele mevcut sayılır. İda edilen diğer misli eşya veya kıymetli evrakı müstevdi, sarahaten mezun kılınmadıkça kullanamaz.
(C) ARDİYE MUKAVELESİ
I - Kıymetli evrak ihracı salahiyeti:
Madde 473 – Hıfzedilmek üzere emtia kabul ettiğini alenen bildiren ardiye sahibi, ida olunan eşya makamına kaim olmak üzere senet ihracına salahiyet verilmesini ait olduğu merciden talep edebilir.
(İkinci fıkra Mülga: 29/6/1956 - 6763/41 md.)
II - Ardiye sahibinin muhafaza borcu:
Madde 474 – Ardiye sahibi, eşyayı bir komüsyoncu gibi ihtimam ile muhafaza etmeğe mecburdur. Eşyaya tahavvül arız olupta başkaca tedbir ittihazını istilzam ederse, müstevdi mümkün olduğu takdirde bundan müdii haberdar eder. Ardiye sahibi mütat iş zamanlarında emtianın halini tetkik veya muayene ve icabeden tahaffuzi tedbirleri her zaman ittihaz edebilmesi için müdia müsaade etmeğe mecburdur.

638

III - Tevdi olunan eşyanın diğerleriyle karıştırılması:
Madde 475 – Ardiye sahibi sarahaten mezun olmadıkça aynı nevi ve vasıftan bulunan misli şeyleri birbirine karıştıramaz. Mezuniyete binaen karıştırılan eşya üzerinde her müdi, hakkiyle mütenasip bir hisse talep edebilir. Bu takdirde ardiye sahibi diğerlerinin huzuruna hacet kalmaksızın her mudiin hissesini tefrik edebilir.
IV - Ardiye sahibinin hakları :
Madde 476 – Ardiye sahibi mukarrer veya mutat olan ardiye ücretini ve muhafazanın sebebiyet vermediği bütün masraflarını (nakliye, gümrük,kayıt) talep edebilir bu masraflar derhal tediye olunmak lazımdır.
Ardiye ücreti ise her üç ayda bir kere ve her halde eşyanın tamamen veya kısmen istirdadında tediye olunur.
Eşya, yedinde bulunduğu veya eşyayı temsil eden her hangi bir senet vasıtasiyle onda tasarruf etmek kudretini haiz olduğu müddetçe ardiye sahibinin, alacakları mukabilinde ve eşya üzerinde hapis hakkı vardır.
V - Emtianın iadesi:
Madde 477 – Ardiye sahibi, emtiayı adi tevdide olduğu gibi ret ve iade ile mükelleftir. Şu kadar ki adi tevdide müstevdiin evvelce tahmin edemediği sebeplerin tahakkukuna mebni vaktinden evve liadeye mezun olduğu halde dahi, ardiye sahibi muayyen olan müddetin hitamına kadar eşyayı muhafaza mecburiyetindedir.
(İkinci fıkra Mülga : 29/6/1956 - 6763/41 md.)
(D) OTELCİYE TEVDİ
I - Otelcilerin mesuliyeti:
1 – Şartları ve şumulü
Madde 478 – Otelciler, hancılar nazil olan yolcuların getirdikleri eşyanın duçar olduğu telef ve hasar ve sirkatten ve zararın bizzat yolcuya veya onu ziyarete gelen veya refakatinde bulunan kimseye isnadı kabil olduğunu veya mücbir sebeplerden neş'et ettiğini veya tevdi olunan şeyin mahiyetinden mütevellit bulunduğunu ispat etmedikçe mesuldür. Şu kadar ki, otelci veya hancı veya müstahdemlerine isnadı kabil bir kusur ispat olunmadıkça bu mesuliyet her bir yolcu için yüz lirayı tecavüz edemez.
2 – Kıymetli eşya
Madde 479 – Kıymetli eşya veya oldukça ehemmiyetli miktarda para veya kıymetli evrak, otelci veya hancıya emanet edilmemiş ise otelci veya hancı ancak kendisinin veya müstahdemlerinin kusuru halinde mesul olur. Emaneten kabul etmiş veya kabulden imtina etmiş ise mesuliy
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol puff
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst