Behçet Aysan Şiirleri

Behçet Aysan - Düello

parçalanmış bir aynada
nakışları esmer bir yüz
yansısını görüyorum
perçemleri akdenizli
bakışları simli sündüs
parçalanmış bir aynada.

ah! benim bu deliliğim
ıssız bir ada arıyor
yanaşıp çıkınca, şaşkın
dolaşmış çok önceleri
yabanıl ayak izleri
ah! yazık orda binlerce.

titrek bir mum ışığında
yeniden sarsak yüreğim
asla anmayacak aşkı
bir kez daha yapmayacak
yine çarpıp kayalara
su almakta, su almakta
batmaktadır köhne kalyon
yıldızları sönmüş gece.

bir yaz günü oldu bunlar
gri yağmurlar yağıyordu
çekildi bütün kılıçlar
ben bir yanda rakip hayat
denizse köpürdüyordu
ve şarkılar söylüyordu
alabildiğince bir siren
ölmemi istemiyordu.

ne parçalanmış bir ayna
ne mum ışığı kalacak
birazdan gün ağaracak
her gece yeni bir düello
her sabah yeni bir ölüm
hepsi bu şiire sığacak.
 
Behçet Aysan - Forsa

gurbeti hançer
yapıp gezinir
kendi zincirine
vurgun forsa.

devrilen turuncu
bir ayın şavkında
aras gözyaşı akar
hemşeri göçmen kuşa.

horasan'dan yeni
kalkan bir tren
nasıl saplanmışsa
kara ve acıya.

sensin, yüküyle
batmış mavna
kurt ağızlı
gecenin ortasına.
 
Behçet Aysan - Güneş Çaldı Kapımı

çok yalnızdım ve güneş çaldı kapımı
sürgünden yeni dönmüştüm, makronissos
orda kurak ve ıssız bir yüreğim
vardı
(şimdi sizin yürekleriniz gibi)

onu da getirmiştim.

arkadaşlarım hariç
herkes beni terketmişti.

yaşamım uzun bir deniz yolculuğuna
dönüşmüştü

git git varılmayan
kıyısız bir deniz.

evet, herkes terketmişti
sevgili ve hüzünlü pire

eleni bile.

ve güneş çaldı kapımı
kapımı çaldı güneş.

gerisini biliyorsunuz.
 
Behçet Aysan - Güvercinleri Sevindirin

her sabah
uyandığımda,
gördüğüm düşü hayra yorarım
açmasına açarım da
göğsümün altın kafesini
korkarım
ya bu gece
güvercinler
yüreğimden başka bir ülkeye
göç etmişlerse.

çünkü, ben ilyas
hasköy'lü -
kör ilyas,
şu koca istanbul şehrinde
yenicami önünde
sanki dünyanın bütün
açlarını
doyuruyormuş gibi
gururlanan bir sevinçle
darı satarım
savrulması için güvercinlere.
 
Behçet Aysan - İpekten Gece Gitme Kal

İpince ipekten gece
hışırdasa yırtılır gibi
çalıyor sessizliğin kampanası
dışarda, afiş asıyor çocuklar
uzaktan silah sesleri geliyor
kal diyor, bir kadın sesi -
gitme kal,
ve patlamaya hazırlanıyor
leylaklar...

kalbim de.
 
Behçet Aysan - Kader Atlası

nilüferler niçin suya eğilir
ve niçin
kavruk otlar gibi
tutuşur
o ilk sevdalar
söyleyin bana
ey kitaplar.

bana söyleyin
kim var
aramızda
biraz ölmeden
bir türkü tutturmuş giden.


ya kırmızı şapkalı
gelincik, senin için
göz açıp kapayıncaya
yiter şu bahar
hemen
ölüm gelir
yükselince sular.

söyleyin bana
ey kitaplar


var mı
kederin atlasında
tarçın kokulu bir şehir
inmemiş olsun damlarına
gözyaşından
yıldızböcekleri
ve tarçın
kokulu
bir aşk
hiç ölmeyen.
 
Behçet Aysan - Kanlı Zambak

onu vurdular, gözümle gördüm onu
ak bir zambağa binmiş gidiyordu
gidiyordu

zambak dur, sana da bulaştı kan.

bir damla gözyaşından
doğurmuştu anası onu

bir avuç sevinçle
büyüttü

bir avuç hüzünle
nice zorluklar

nice ayrılıklar
ve saçlarına beyazlar
düşürerek.

onsekizindeydi
bir sevgilisi vardı

aynı mahalleden
eyüpten

henüz öpememişti bile

konfeksiyonda
çalışırdı.

onu vurdular
gözümle gördüm onu

bir güvercin havalandı.
eyüpte, o basma
perdeli evde

kurudu saksıdaki sardunya

birdenbire
çatladı
bir fotoğrafın camı

tel çerçeveli
düştü
radyonun üzerinden

yere.

dağıldı kitapları
dağıldı şiirler
ve roma hukuku

güvercin
konamadı.
onu vurdular, gözlerimle gördüm onu
ak bir zambağa binmiş
gidiyordu

zambak dur, sana da bulaştı kan.
 
Behçet Aysan - Karanlıkta Nakış İşliyor Kızlar

karanlıkta nakış işliyor kızlar
kızlar yasak düşlerde yalnızlar

o şakalarında saklı elması
büyüten aynalarında çatlağı

yalnızlar

mor bir ayrılığa gazel söyleyen
turuncu bir aşkla lacivert kedere

yalnızlar

siz de kucaklayın yağmurun sesini
akasyalar da açar bir gün gelir

yalnızlar yalnızlar
karanlıkta nakış işliyor kızlar.
 
Behçet Aysan - Karasevda

ak bir yaban güvercini
gibiydin aşk
vişnelere
bulaştın kirlendi beyazın.

takılamayan
telli duvak

verilemeyen mendil

düşlerde
kaldın.

al üstüne mor giymiş
körkuyularda
körkuyularda

sevdadan delirmiş.

ah yüzüne bütün kapılar
kapanmış senin
ıtır
ve yasemin kokulu günah.

çıkılamayan yıldız
gidilemeyen iklim

kimbilir hangi limanda
hangi gemiye
yüklenmiş.

al üstüne mor giymiş
körkuyularda
körkuyularda

sevdadan delirmiş.

düşlerde
kaldın.
 
Behçet Aysan - Kırık Bir Kurşun Kalemin Şiiri

yollar uzak ay bedir
sırtımda gümüş hançer
yürürüm de ölemem
kan damlatır karanfil.

usulca mavi bir kar
kara geceye düşer
tutuşur fundalıklar
gelir kalbimi yakar.

gün olur belki öper
ay ışığı acıyı
o yaralı cerenler
yanık sulara iner.

yollar uzak ay bedir
sırtımda gümüş hançer
yürürüm de ölemem
kan damlatır karanfil
 
Behçet Aysan - Kuşlar Da Gitti

yalnızlık senin o konuşkan kuşun
hani hep duvarlara anlattığın
hapislerden kalma sürgünlerden.

yalnızlık senin o konuşkan kuşun
bulutlar taşıdığın yakut sürahide
begonyalar büyüten eski alışkanlık.

yalnızlık senin o konuşkan kuşun
kırk kapıdan geçmiş kırk kilitten.

yaralı, dili lal, kanadı kırık
vurulmuş başında bir yokuşun.​
 
Behçet Aysan - Kül Harmanı

indirdi kepengini üstümüze
kara böğürtlen bir gece

ne yapsam
pirinç şamdan taşısam

geçirdi hevengini yağlı urgan
boynumuzda bir kiraz dalı

ne yapsam
çatal dirgen kullansam

bindirdi dengini bir katara
balrengi kömür gibi acıdan

açlık gözyaşı kan
bindallı fistanı gül
işliği mavi çelik tül
savrulsa külleri harman

yaralı ve yayan yürümektedir yaşam

ne yapsam ne yapsam
bir çatal dirgen bir pirinç şamdan
 
Behçet Aysan - Örüp İnce Bir Tığla

duvarda, solgun ışıklarla oynaşmada
bir örümcek ve düşüncelerim
ince bir tığla
örüyor ağını, sessizce
gün
batıyor.

kara battaniyeli
bir ölü yürüyor sonra
kireç döküntüleri ne kadar da
benziyor ona,
öldürülmüş bir arkadaşının
fenerini tutuyor,
içli bir madenci şarkısıyla

geçerken
şehrin dikenli telleri arasından.

limanda yük boşaltıyordu kardeşi
dünya geniş
pergeliyle yer açıyordu,
onunla koşanların kalbinde
ve bir gül ağacının
tomurcuğunda yeniden açıyordu.

sessizce gün batıyor,
bir aşk bitiyordu
bir aşk
dağılmış bir gerdanlık gibi.

sakallarım uzuyor,
bir yara
bir yara durmadan
ıslıyordu kendini
ben de
çekiyordum
derin ağlardan
çekiyordum gölgemi.

sevmiyordum artık
ne sis çanını
ne dağ lalesini

günlerim değiyordu
ateşten bir dolunaya.
 
Behçet Aysan - Redif Kışla Sokağı

redif kışla sokağı güneye bakar
küçük bir anadolu kasabasında
ve mor benekli
kelebekler gibi
uçuşurdu
tozlar
galiçya
çok uzakta.

redif kışla sokağı güneye bakar
önünden boz bulanık sular akar
ve eşiğine oturmuş
dolunayı seyreder
yemenisi kanlı
kadınlarla çocuklar
yemen
çok uzakta.

redif kışla sokağı güneye bakar
gidip de gelemeyen o göçmen kuşlar
elif yüklü
yürümüyor kağnılar
açlık kırım
tifüs salgın
çok uzakta
kafkaslar.

redif kışla sokağı güneye bakar
avlusunda ne mürdüm ne zerdali
açmaz oldu
kaç yıl var
çiçeklenmiyor
tomurcuklar
çok uzakta
sina ve kanal.
redif kışla sokağı
güneye bakar.
 
Behçet Aysan - Semender

kurtarılmış bir kalptir taşıdığın
senin, ne bakırdan bükülmüş
ne de geçirilmiş bir değirmenden
kimselere benzemeyen.

kurtarılmış bir aşk yaşıyorsun
sen, ne paranın kiri sinmiş
üstüne, ne yalan safran gibi
almış rengini onun.

hiçkimse de olmayan bir aşk

alevlerle
sevişen
bir semenderin kalbi gibi.
 
Behçet Aysan - Sevmeyi Unutanlar İçin

sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan her şey gibi
aşklarınız da.

yaşamı ölüm
diye anlatıyorlar size
yalanı gerçek diye.

ne leylakların
tomurundan
haberiniz var

ne önünüzden
kara bir tabut
gibi geçen geceden.

sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan aşklarınız
da.
 
Behçet Aysan - Tarih Yazmaları

Demdi
bir bedahşan lal.
yanmış meşeye eğilmede
doğru yalana, sevda acıya
inci mercan firuze
kile ve kirece
ve şerbet kana
altın sırmalı sündüs
eğilmedeydi ketene.

Demdi
yosunlar suları
sular yosunları emdi
ve insanlar
forsa bir deniz anasının
memelerinden
somurmaktalardı kederi.

Demdi
ve onlar beklerdi
ki bir gün ses uykudan uyanır
dal eğilir ışık kıpraşır
gün değer
yaşamak sal kullanır
ve dahi hayat denize benzer
kalayında el izi
serinliği
avuçlayana bir büyük ırmaktır.
 
Behçet Aysan - Tortu

her şey geçer
aşk da acı da geçer,
ağlamaklı bir şarkı
ayrılıkların
üzerinden.

rüzgar olur
savrulur geçer
sağılır
yaldızlı bir
sabahın ağaran
seherinde, hüznün
sütbeyaz
güğümünden.

yol olur
düğüm düğüm
devrilir kağnı
aşiretler ve
gelincikler göçer.

yıldız olur
kayar mavi
çipil yıldız
dökülmüş yalnızlığın
pirincinden.

gece de
homurtuyla
kederli bir tren
gibi geçer,
benimse
çiğnenmiş zakkum
yüklenmiş yorgun
kalbimden
aşk da
acı da
her şey ama her şey geçer
kör
bir güvercinin
türküsü
bile.

tortusu kalır.

yaşadıklarını
anmak için beyaz bir yazıya
gecedesin, ay ışığına sevdalan
şakayıklara sor.
 
Behçet Aysan - Unutulmayan

durmadan taşırdım yanımda üç şeyi
iri çakıl tanelerini, çatlamış bir narı
bir öpüşün bıraktığı harlı lekeyi
ipekten
çalınmış
umutlarla taşırdım
ah sevgilim derdim, ölüm
ne kadar çoktu yaşadığımızda.

bize hep beyaz mendil
sallayan
ölüm ki,
iki kapısında
haki bir yalnızlık
dikilirdi
ve hatırlatırdı
bize, güz kuşlarının
uçup gittiği denizleri.

bense, yulaf kokan
dağlı ellerinde
dolaşmak gibi kolaydır
sanırdım yaşamak ve sana kansız
bir gökyüzü
getirirdim
getirebilsem ah,
-avlusunda çocukların
korkmadan oynadığı-
lalelerle
donanmış simli bir gökyüzü.

bir öpüşün bıraktığı harlı lekeyi
çatlamış bir narı, unutmadım.
 
Behçet Aysan - Kozalak Yaktım

kozalak yaktım ben de
sessizlikte-
ömrümün kozalaklarını
küllere sıvanmış
baştan başa dolaşıp
ağrıyan ormanı.
yağmur dindi sevgilim bak dinle
her şey dindi, acıysa dinmemiş halde.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst