Başörtüsü Konusu ve Kur'an.......

halukgta

Kayıtlı Üye
İslam inancında, kadınlarda başın örtülmesi Kur’an emri midir? Gelin bu soruya, farklı bir yoldan Kur’an a bakarak cevap arayalım.

Önce Kur’an ın bizlere verdiği hükümleri, nasıl izah ettiği konusuna-yöntemine bakalım Kur’an dan. Bu konuda sizlere bazı ayet örneklerini vereceğim ki, sizlerin başörtüsünün Allah emri olup olmadığını düşünürken, referans olsun. Bakın Allah ayetlerini nasıl göndermiş bizlere.

İsra 89: Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.

Hud 1: Elif, lâm, râ. Bu, hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri önce sağlam kılınmış, sonra da detaylandırılıp açıklanmış bir kitaptır.

Hicr 1: Elif, Lam, Ra. Bunlar Kitap'ın ve apaçık olan Kuran'ın ayetleridir.

Nur 34: Andolsun ki biz size açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.

Araf 52: Çünkü Biz, gerçekten de onlara, inanacak bir toplum için bir doğru yol, içinde bilgiye dayalı ayrıntılı açıklamalarda bulunduğumuz bir kitap ulaştırmıştık”.

Nahl 89: O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu kitabı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.

Kehf 54: Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.

Yukarıdaki ayetler üzerinde dikkatle düşündüğümüzde, Allah ayetlerini detaylı, apaçık, ihtilafa düştükleri konularda yol gösteren, her şey için bir açıklama, her türlü misalden değişik örneklerle, apaçık delillerle gönderdiğini söylüyor. En son yazdığım ayette ise, aslında hiç unutmamamız gereken bir bilgi veriyor ve bakın ne diyor Kehf suresi 54. ayetinde.

(Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için, HER TÜRLÜ MİSALİ DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE AÇIKLADIK.)

Lütfen yazımızın sonuna kadar bu ayeti hiç unutmayalım, çünkü konu üzerinde düşünmemizde, karar vermemizde yardımcı olacak. Şimdi gelelim konumuza. Müslüman kadınların başlarını örtmeleri farz mıdır? Yani Allah emri midir? Eğer bir kısım din kardeşlerimizin söylediği gibi, başın örtülmesi farz ise, Allah bu emri yukarıda yazdığım ayetler doğrultusunda, Kur’an da apaçık bildirmesi gerekir. Çünkü biz ayetlerimizi hiç şüphe duymadan, açık, anlaşılır ve daha önemlisi her türlü misaller, örnekler vererek açıkladık diyordu. Zaten muhkem ayetlerinde anlamı, şüphe duyulmayacak kadar açık ve anlaşılır sağlam, güçlü sözler demek değil miydi?

Başörtü konusunu, bu bilgiler doğrultusunda anlamaya çalışırsak, Allah ın ne emrettiğini de doğru anlamış oluruz.

Kadınların başlarını örtmesi farzdır, Allah emridir diye Kur’an dan örnek verilen ayetin o bölümünü, alıntı yaparak önce yazalım ve daha sonra üzerinde düşünelim.

"Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler." Nur: 31

Bu ayette geçen kelimenin, başörtüsü mü yoksa yalnız örtü anlamında mı olduğu konusunda, tartışmak istemiyorum. Başörtüsüne delil gösterildiği şekliyle, ayeti yazıp ve bu haliyle anlamaya çalışalım. Çünkü Allah ın kitabında, bir kelimeye farklı bir anlam dahi verseniz, anlatılmak isteneni asla değiştiremezsiniz. Değiştirmeye kalkanlar, ancak kendilerini avuturlar. Çünkü ne diyordu Yaradan, biz her konuda nice misali, değişik şekillerde Kur’an da açıkladık. Buradan da anlıyoruz ki Kur’an, bizzat kendisini anlatan, açıklayan, eşi benzeri olmayan bir rehberdir, nurdur.

Ayette verilen emrin, cümlenin yüklemin den, göğüs yani yaka açıklığının, dekoltesinin kapatılması gerektiğini anlıyoruz. Peki, neyle örtün diyor? Başınıza örttüğünüz örtülerin bir kısmıyla, göğüs açıklığınızı örtün diye anladığımızı düşünelim.

Allah hükümlerimi, açıkça veririm dediği halde, bizler ayette hükmü verilen, yapılması istenen, yaka açıklığının, göğüs dekoltesinin kapatılması dışında, ASLINDA AYETTE, BAŞINDA DOLAYLI BİR ŞEKİLDE ÖRTÜLMESİNİ EMREDİYOR ALLAH, DİYEBİLİR MİYİZ bu ayete bakarak? Çünkü başın örtülmesine delil, bu ayetten bu şekilde çıkartılıyor. Böyle düşünmek Muhkem ayetin anlamına da ters düşüyor. Çünkü muhkem ayetler sağlamlaştırılmış, hiçbir kuşku duyulmadan apaçık anlamındadır.

Şimdi sizlere soruyorum, bahsedildiği kadar önemli olan bir emri Allah, açık bir hükümle vermeyip, dolaylı bir şekilde vermiş olabilir mi?

Diyelim ki bu ayette dolaylı bir emirle Allah, kadınların başlarının da örtülmesini emrediyor diye kabul edelim. Bu durumda ne yapmamız gerekir? Yazımın başında unutmamamız gereken bir ayet var demiştim, hatırladınız mı? Madem bu ayette açık değil, dolaylı bir hüküm verdi Rabbimiz, Kur’an ın başka ayetlerinde, bu hükmü açıklaması, açıkça izah etmesi hükmünü vermesi gerekir. Bu bilgiyi bizlere veren, Kur’an ın bizzat kendisidir hatırlayınız.

Kur’an a baktığımızda, asla hiçbir ayetinde bu konudan bahsetmez, bu konuya açıklık getirdiği bir ayeti göremezsiniz. Yani kadının başını örtmesine dair, MUHKEM bir ayet yoktur Kur’an da. Başörtüsüne delil getirilmeye çalışılan konuların hepsi, kelimelere farklı anlamlar yükleyerek, aslında bu ayette başında örtülmesi, dolaylı anlatılıyor şeklinde delil gösterilir.

Ne yazık ki ayetlerde geçen kelimelere, Allah ın hiç bahsetmediği, açıklamadığı, izah etmediği anlamları vererek, kendimize Kur’an dan delil arıyoruz. Bu yöntem sizce Allah ın bizlere önerdiği, Kur’an ı anlamamız adına, takip etmemiz gereken yönteme uygun mu?

Bu konuyu düşünmeye devam edelim. Diyelim ki, Allah göğüs açıklığının örtülmesinde verdiği örnekte, başörtüsü sözcüğünü kullanmışsa, bu emri mutlaka dolaylı da olsa, başörtüsüyle yerine getirmeliyiz. Başka bir yöntemle göğüs dekoltesi örtülürse, ayetin hükmünü yerine getirmek eksik kalır diye düşünelim. Konumuzun daha açık anlaşılabilmesi için, Kur’an dan bir örnek vermek istiyorum.

Rabbimiz elçisine, hac konusunda bir ayet indiriyor ve bakın hacca gideceklerin hangi yollarla gidebileceği örneğini veriyor.

Hac 27: İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.

Allah elçisine, o günün toplumunun imkânları ve halkın yaşamında çok önemli yer tutan ulaşım şekliyle ayetini indiriyor ve diyor ki, ister yaya ister deve sırtlarında hacca gidin. Şimdi sizlere soruyorum. Hacca gitmek yaya ve deveyle farzdır, motorlu araç veya uçakla gidemeyiz diyen var mı aramızda? Eğer yok diyorsanız, bahse konu Nur suresi 31. ayeti de aynı şekilde, aynı mantıkla anlamalıyız.


Buradan da anlaşılıyor ki, Allah ın ayetlerde verdiği hükümlerini yerine getirmek için, kullandığımız ARAÇ, zamana ve mekâna göre değişebilir, ama HÜKÜM asla değişmez. Nur 31. ayetinde açık emir göğsün örtülmesidir. Bunu ister o günkü toplumun geleneklerinde olan başörtüsüyle yaparsın, ister farklı bir örtüyle yaparsınız.

Konunun daha iyi anlaşılması için, daha önce bir yazımda verdiğim örneği tekrarlamak istiyorum. Diyelim ki Yaradan bir ayetinde, ey iman eden kadınlar, beliniz ve göbeğiniz açıkta kalmasın, onun için giydiğiniz gömleklerinizi aşağıya doğru salınki beliniz açıkta kalmasın, diye bir ayet indirmiş olduğunu farz edelim.

Bu durumda Allah, belin ve göbeğin kapatılmasıyla birlikte, gömleğin de giyilmesinin farz olduğunu emrediyor diyebilir miyiz? Elbette mümkün değil. Hüküm belin ve göbeğin kapanmasıdır. Verilen örnekte GÖMLEK bir araçtır. Araç zamana, mekana, geleneğe göre değişir, ama hüküm asla değişmez. Allah onun için düşünerek iman edin diyor.

O günde, bugünde Kur’an ın indirildiği toplumda, kadınında erkeğinde başları zaten örtülüydü. Ama neden örtülüydü? Allah emrettiği için mi, yoksa yaşadığı ortamın, iklimin gerekliliğinden mi? Elbette yaşadıkları coğrafyanın gereği, erkekte kadında başlarını örtmek, kendilerini çöl rüzgârından, sıcağından, kumlardan korumak durumundaydılar.

Şimdide geleneklerden yola çıkarak, bu konuyu anlamaya çalışalım. Araplarda kadının başının örtülmesi özgür kadın anlamındaydı. Bir başka deyişle, özgürlüğün simgesiydi. Yani cariyeler Müslüman bile olsalar, başlarını örtmeleri yasaktı. Dışarıda gezerken, cariyemi hür kadın mı olduğu belli olsun diye.

Cariyelerin Müslüman bile olsa, başlarının örtmesinin yasak olması, Kur’an ın indirilmesinin tamamlanması sonunda da değişmemişti. Bu durumda sizce, Nur suresi 31. ayeti peygamberimiz, Müslüman olan topluma tebliğ ederken, nasıl tebliğ etmiş olabilir?

Ey cariyeler, Müslüman bile olsanız, sizin başınızı örtmeniz yasaktır. Yalnız Hür kadınlar başlarını örtecek, bu Allah ın emridir diye topluma tebliğ etmiş olabileceğine inanıyor musunuz?

Hayır inanmıyoruz, çünkü Kur’an ın genel hükümleri tüm iman edenler için geçerlidir diyorsanız, Nur suresi 31. ayette, Allah bu ayette kadınların başlarını da örtmesi gerektiği emrini dolaylı verdiğini, lütfen söylemeyelim.

İslam dininde helal ve haramlar, Kur’an a iman eden herkes için aynıdır. Dikkat ediniz helal ve haramlar diyorum. Köleler konusunda özel ayetler vardır Kur’an da, ama bu ayetler helal ve haram konularını kapsamayıp, onların yaşantılarında kolaylıklar sağlayacak konulardır.

Çok ilginçtir, günümüzde yapıldığı gibi, peygamberimiz devrinde ve dört halife devrinde, başörtüsü konusunda hiçbir tartışma olduğuna rastlamıyoruz. Hele hele saçın bir telini gösteren kadın günaha girer sözleri, peygamberimiz dönemi kadınların saçlarının örtme şekli ile hiç örtüşmez. Çünkü Arap kadınları saçlarını örüp, arkasından aşağıya salarmış. Cariyeler arasından, bizlerde Müslüman’ız başımızı örtmek istiyoruz diyen hiç çıkmamış.

Bir başka düşünülmesi gereken ise, ülkemizde bundan yaklaşık 35 sene öncesine kadar, bugün türban diye örtülen başörtüsü şeklinin olmadığını görüyoruz. Bu sizleri düşündürmüyor mu?

Başın örtülmesi bir gelenektir. Bizlerinde güzel bir geleneği. Bunda hiç şüphe yok. Geleneklerimizi elbette yaşatalım, ama dinin ana unsuru yapmadan. Bir Müslüman a düşen, din kardeşini Kur’an ile uyarmak olmalıdır. Gerisi herkesin kendisine kalmıştır. Çünkü herkes hesabını kendisi verecektir. İnancında özgürdür, kısıtlanamaz.

Bu konuda önemli olan, Allah ın açıkça hüküm vermediği bir konuda, buda Allah ın hükmüdür, haramdır demenin yanlışlığıdır. Allah ben sizlere neyi haram kıldığımı açıkladım der Kur’an da. Bunun dışında haramlar edinmeyin diye de ikaz eder.

Allah ben verdiğim hükümleri, koyduğum haram sınırlarını, açık örneklerle, değişik ifadelerle verdim diyorsa, lütfen Rahmanın bu uyarısını dikkate alalım, Kur’an ı bu mantıkla anlamaya çalışalım.

Allah HARAM konusunda çok dikkat çekici bazı uyarılarda bulunuyor bizlere ve bakın ne diyor.

Nahl 116: Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak, “Bu helâldir, şu da haramdır” demeyin! Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler

Demek ki helal ve haram konusunda, ben Kur’an da her türlü açıklamayı yaptım, izah ettim diyor. Bunun dışında haramlar edinir ve Allah a nispet ederseniz, ALLAH A İFTİRA ATMIŞ OLURSUNUZ.

Kur’an emrettiği haramları açıkça bildirmiştir ve tek tek açıkça saymıştır. Peki, kadının başını örtmesi konusunda açık bir hüküm vermiş midir? Elbette vermemiştir.

Allah neden diğer konularda, haram olanları çok açıkça Kur’an da bildirilmiş örnekleri verilmiş de, kadının başının örtülmesi konusunda, Rabbimizin tek bir açık hükmü yok. Neden bu soruyu kendimize sormuyoruz? Ne yazık ki Kur’an devre dışı kalmış, rivayet ve sanı Kur’an ın önüne geçerek, onlarla iman eder olmuşuz. Hani Yaradan sizleri, Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyordu? Yoksa bu ayete iman etmiyor muyuz? Allah bizleri affetsin.

Sizce bu kadar önemsenen konuda, Allah Nur suresi 31. ayetinde hükmünü açıkça değil de, dolaylı bir şekilde vermiş olabilir mi? Bu hüküm verme şekli, yazımızın başında hatırlattığımız Kur’an öğretisine, ayetlerine uyuyor mu? Yorum ve karar sizlerin.

Allah ın açıkça haram demediği bir konuda, bazı beşeri kaynaklardan yola çıkarak, ya da atalarımızın itikatlarına delil olsun diye, kelimelerin ardından anlamlar çıkararak, bazı şeylere HARAM diyenleri, bakın Allah nasıl uyarıyor.

Enam 150: Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." EĞER TANIKLIK EDERLERSE SAKIN ONLARLA BİRLİKTE TANIKLIK ETME! Ayetlerimizi yalanlayanlarla ahrete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.

Yüce Rabbimiz, sizlere apaçık ayetler indirdim, düşünün ve nefsinizin ihtirasları ile haramlar edinmeyin diyorsa, sanırım bu konuda çok daha dikkatli olmamız gerekir. Lütfen şu soruyu dikkatle düşünerek, mutlaka Kur’an ın onayladığı bir cevap bulmalıyız.

Nur suresi 31. ayetinde Allah, kadının göğüs açıklığının kapatılması emrini açık ve anlaşılır olarak vermişse, yine kadının başının örtülme emrini, Kur’an ın başka hiçbir yerinde bahsetmeyip, yine bu ayette açık değil de, dolaylı olarak kadın başını da örtmelidir, hükmünü vermiş olabilir mi? Bu sizce mümkün mü?

Bazı kardeşlerimizin söylediği gibi, kadının başı zaten o devirde kapalıydı, ayrıca kadının başının örtülme emrini Allah ın vermesi gerekmezdi, diyebilir miyiz? Kadın saçının bir tek telini bile gösterdiğinde, cehennemliktir diyenler, acaba büyük bir vebal altında olmuyorlar mı? Bu hükmü Yüce Rabbimiz vermemişse, bizler nasıl olur da veririz.

Biliyorum başını örten birçok din kardeşimden, bu yazımdan dolayı tepki alacağım. Benim söylediklerimi, yazdıklarımı lütfen dikkatle Kur’an ın özünde düşünün ve değerlendiriniz. Amacım başını örten kardeşlerimin, başörtülerini açmaları asla değildir. Buna Rabbimiz şahittir.

Amacım geleneklerimizin dinleştirilerek, Allah ın açık bir emri olmadığı halde, bunlarda Allah katındandır demenin, büyük HARAM, büyük GÜNAH olduğunun anlaşılması adınadır.

Dilerim Yüce Rabbimden, yalnız Kur’an ın haram dediğine haram diyen, kendi nefsimizde haramlar edinmeyip, Allah ın sınırlarını bilen, geleneklerini dinleştirme den gereği gibi yaşayan, TAKVA sahibi Rabbin halis kullarından oluruz.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
 
---> Başörtüsü Konusu ve Kur'an.......


Merhaba.

Ben bu yazınızı ve yönteminizi çok beğendim.

Dengeli tutarlı ve ayakları yere basan bir yazı.

Kurduğunuz yöntem ise çok daha güzel.

Bütün pozitif bilimlerde kullanılan bir yöntem.

Ben çok beğendim.
Doğrularla, bilgiyi birleştirerek,
Sağlığınızda DOĞRU bir çivi çakmışsınız diyelim.:1::4:
Yaradan çaktığınız DOĞRU çivileri çok etsin.

Bakmadan görmeye çalışanların bakmalarına vesile olur inşallah.

Son olarak;

Ellerinize sağlık.
Güzel bir çalışma , Kalıcı bir belgesel olmuş.

İnşallah benim güzel insanlarım faydalanır.
 
---> Başörtüsü Konusu ve Kur'an.......

İlginize ve temennilerinize çok teşekkür ederim.
 
---> Başörtüsü Konusu ve Kur'an.......

Bir arkadaşımız aynı yazıma başka bir sitede, Kur’an da geçen cilbab ve hamr kelimelerini örnek vermiş, başörtüsünün Allah emri olduğunu anlatabilmek için. Sormak isterim bu kelimeyi (cilbab) kullanan Rabbimiz, bu kıyafetin tarifini neden yapmamış? Eğer giyilmesi gereken bir çeşit şekli, biçimi belli olan kıyafet olsaydı, Allah bunun tarifini yapmaz mıydı Kur’an da? Hani biz her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu? Yoksa bu ayeti unuttuk mu, ya da üstünümü örttük.

Kur’an ın hiçbir yerinde ne erkeğin, nede kadının kıyafetini tarif edecek tek bir ayet yoktur. Allah bazı konulara dikkat çeker ve ikazda bulunur. Çünkü Kur’an tüm âleme hitap eden bir rehberdir. Her mevsimin, hava şartlarının kıyafeti farklıdır. Allah kıyafete değil TAKVAYA önem verir. Allah dan sakınan insan giyimine de, konuşmasına da,davranışına da zaten dikkat eder.

Cilbab sözcüğü DIŞ GİYSİ DEMEKTİR ve asla tarif edilmemiştir. Çünkü her toplumun giyimi farklıdır. Ayette bu kelimenin geçtiği manaya bakarsanız, kadınların evlerinde rahat ve daha serbest kıyafetle dışarı çıkmayıp, üzerlerine bir giysi alarak çıkmalarını söyler ve devamında, umulur ki rahatsız edilmesinler der. Buradan da ne anlatılmak istendiği çok açıktır. Allah ın anlatmak istediğini anlamak istemeyip, BU GİYSİYİ KENDİ NEFSİMİZDE ŞEKİLLENDİRİP, aslında bu kıyafet şöyledir ya da böyledir dersek, büyük yanlış yaparız ve kendimizi aldatırız.

HAMR kelimesi de Kur’an da, şarap yani alkollü içki anlamında kullanılmıştır. Bu kelimeden türetilen HIMAR ise örtü anlamındadır ve Kur’an da örtü anlamında kullanılır. Bir kısım kardeşimiz bu kelime belki örtü anlamındadır ama Nur suresi 31. ayetinde başörtüsü anlamındadır diyerek, kendi fikirleri, inançları doğrultusunda ayeti anlamışlardır. Ama bu düşünceyi Kur’an ın diğer ayetlerinden onaylayacak, hiçbir bilgi, örnek yoktur. Tam tersine HIMAR kelimesi ve ondan türemiş kelimeler, Kur’an ın genelinde örtmek, gizlemek anlamında geçer. Örnekler verelim.


(Bizim kalplerimiz örtülüdür.)( Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz.)( Ey Kitap Ehli, neden hakkı batıl ile örtüyor….)( Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle….)( kalpleri üzerine kat kat örtüler..)( Gece, üstünü örtüp bürüyünce.)


Bunların hepsi hamr dan türemiş, hımar yani örtü anlamındadır mecazi anlamlarda bile olsa. Bazı kardeşlerimiz itikatlarına kanıt olsun diye, HAMR MADEM İÇKİ AKLI ÖRTEN ANLAMINDA, O ZAMAN AKILDA BAŞTA OLDUĞUNA GÖRE HIMAR BAŞÖRTÜSÜDÜR DEMİŞLERDİR inançlarına kanıt olsun diye. Açıklanmamış örnekleri bile verilmemiş anlamları bizler vermeye kalkarsak, sizce bu yolla Kur’an ı doğrumu anlarız, yoksa kendimizi mi kandırırız? Yorum ve karar elbette sizlerin. Sizce ayetleri, rivayetlerden yararlanarak mı anlarsak daha emin yolu izlemiş oluruz, yoksa Kur’an dan istifade ederek anlamaya çalışırsak mı? Karar sizin.

Lütfen şunu düşününüz. ALLAH KADININ BAŞINI ÖRTMESİNİ EMRETSEYDİ AÇIKÇA, KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR DİYE, APAÇIK HÜKÜM VERİRDİ. LÜTFEN KUR’AN IN AÇIKLIK, MUHKEM OLMA VE ÖRNEKLERLE İZAH ETME ÖZELLİĞİNİ UNUTMAYALIM. Kur’an ın örtünme konusuyla ilgili çok düşündürücü ikazını hatırlatarak şekle değil TAKVAYA dikkatinizi çekmek isterim, tıpkı Yaradan ın yaptığı gibi.


Araf 26: Ey Âdemoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. TAKVÂ elbisesi...( Allah dan korunup sakınma) İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın ayetlerindendir, belki düşünürler.


Bizler ne yazık ki TAKVA yı bir kenara bıraktık, Allah ın hiç tarif etmediği giysileri, bu Allah ın istediği kıyafet diyerek topluma anlattık. O kıyafetleri giydik yalnız dış kısmı kapattık, farkında değiliz içimiz BOMBOŞ kaldı. Topluma TAKVA nın ne olduğunu öğretmek yerine, Allah ın hiçbir tarifini yapmadığı CİLBAB IN VE HIMARIN TARİFLERİNİ YAPTIK, kendi nefislerimizde şekillendirerek, dikkati başka yerlere çektik.

Allah ın dikkat çektiği TAKVAYI kendimiz öğrenemediğimiz içinde, başkalarına öğretemedik. Allah cümlemizin yardımcısı olsun. İşimiz çok zor. Öyle bir yanlış yapıyoruz ki bu konuda, temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp aynı konuyu gündeme getirmek zorunluluğunu hissediyorum kendimde.

Dilerim Kur’an gerçekleri ile iman eden, Allah ın sınırlarını Kur’an dan öğrenen, takva sahibi, onun halis kullarından oluruz.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
 
---> Başörtüsü Konusu ve Kur'an.......

Bir arkadaşımızın, yine farklı bir sitede, başörtüsü konulu yazıma verdiği cevapları ve onlara benim verdim cevapları, sizlerle paylaşmak istiyorum ki, konu daha detaylı anlaşılma imkânı bulsun. Bakın arkadaşımız nasıl cevaplar vermiş alıntı yaparak, benim de verdiğim cevaplar üzerinde düşünelim.

( Halukgta gibiler kendi tahayyüllerini Kur'an'a onaylatmak için çaba sarf ediyorlar sadece.)

Bu çok doğru bir tespit, önce onu söylemek isterim. Çünkü ben bunlarda dindendir yani bunlardan da din ve iman adına sorumluyuz diye öne sürülen, her konuyu Kur’an dan onaylatmaya çalışırım. Daha doğrusu bu Allah ın emri. Allah, sakın Kur’an ın sınırlarını aşmayın, onun ipine sarılın, çünkü Kur’an dan sorumlusunuz diye, apaçık hükmünü vermiştir.

Yine arkadaşımızın, bana göre çok dikkat çekici, aşağıdaki konuyla ilgili düşüncelerine de değinmek istiyorum.

(çok derin analiz ve alt yapı isteyen bir meseleyi bir bez parçası olarak değerlendirip olayı paketleyip bir kenara atma alışkanlığı ile ilgilidir Kuran anlatım teknikleri VURGULARI anlattıkları İŞA RET ettikleri ile ilgili bağlantı kurmayıp olayı anlamsallık içeriklilik kavramlarını ötelemekle ilgilidir. )

Bu sözlerden arkadaşımızın, Kur’an a bakışı ve Kur’an ı anlama yöntemini görüyoruz. Lütfen bu konu üzerine yoğunlaşalım.

Önce şunu belirtmek isterim ki, Allah Kur’an da sorumlu olduğumuz MUHKEM ayetleri anlayabilmemiz için, çok derin analizlerle anlayacağımız şekilde göndermemiştir. Bu düşünce, fikir zaten ayetlerin MUHKEM yani sağlam, güçlü, açık, anlaşılır, şüphe duymadan anlatım mantığına uymaz. Bunu düşünmek Allah ın yemin ederek, sizler için Kur’an ı kolaylaştırdım, yok mu düşünen hükümlerine de ters düşer.

Kur’an ın bizleri eğitme ve anlatım şeklinde elbette verdiği örneklerde, konunun daha iyi anlaşılması için VURGU yapar, hatta konuya İŞARET ederek dikkatte çeker. Ama bunları yapmadan önce Allah, hükmünü APAÇIK VERİR. Yani başın örtülme konusu Allah emri olsaydı, önce Allah bunu açıkça söyler, daha sonra konunun anlaşılması için vurgu yaparak izah ederdi. Allah ne diyordu bir ayetinde? Biz her konudan nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız.

Gelelim vurgu yaptı ya da işaret etti dediği örneklere. Allah Nur suresi 31. ayetinde geçen, HIMAR kelimesinin ne anlamda olduğu konusunda dahi bugün bir netlik, bir anlaşma birliği yoktur. Kimisi örtü, kimisi de bu kelime başörtüsüdür diyerek bu kelimeyi tartışıyor. Yine dolaylı işaret ettiği söylenen, Ahzab 59. ayette geçen, CİLBAB sözcüğü dış giysi olup, asla Kur’an da tarif edilmediği halde, bizler itikatlarımızı bu kelimeler üzerinden kanıt gösteriyoruz. Peki, bu yöntem Kur’an ın MUHKEM oluşuna uyuyor mu? Hani Allah her şeyden nice örnekleri, açık, anlaşılır vermişti? Neden Allah kadınlar saçlarını örtmelidir diye, açık bir hüküm aramıyoruz Kur’an da? Vermemiş olduğu, bizleri hiç tedirgin etmiyor mu?

Arkadaşımızın cevabında, dikkatimi çeken bir cümle daha var, ona da değinmek isterim.

(Zira konu insan ve toplum değer sistemleri ile ilgilidir. Elbette şüphemiz yok. Bazı konular ispatlanabilir değil algılanabilir anlaşılabilirdir. Zira insan bakış açısının çoğu ben merkezlidir. Oysa Kuran anlam verilmeye değil anlamı bulunmakla algılanabilir)


Aslında DİN konusu, yani Kur’an söz konusu olucunca, dinin hükümlerine, Allah ın kanunlarına, toplumun değer yargıları ile bakmamız yanlış olur. Toplumun değer yargıları her toplumda değişir ve gelenekleri ile de doğru orantılıdır. Peygamberimize Kur’an indirilmeye başlandığında, o günkü toplumun değer yargılarını düşünün. Kur’an ile birlikte, eski değer yargılarını, inançlarını devam ettirmek siyenlere Allah izin vermemişti. Toplumun yanlış inançları, değer yargılarını çok etkilemiş ve o yönde yaygınlaşmıştı. Eğer yanlış bir inanç varsa, değer yargıları da yanlış yönde gelişir.

Atalarımızdan böyle gördük diyemeyiz din konusunda. Bazı konuların ispatlanabilir olmadığını, algıyla yani sezilerimizle anlayabileceğini söylemiş kardeşimiz. Bu mantığı bu düşünce şeklini, asla İslam ı dinimizi yaşamaya çalışırken kullanamayız. Dinin ispatı, kanıtı yalnız Kur’an ın APAÇIK AYETLERİDİR. İslam özellikle bu düşünceyi reddeder ve onun için ayetleri açık ve nice örneklerle verdik ki düşünesiniz, doğruyu bulasınız diye açıkça belirtir. Eğer imanımızı sezgi ya da açık olmayan algılarımıza, hislerimize, duygularımıza göre anlamaya çalışırsak, bu duyguların, hislerin içine, şeytanın vesvesesinin girip girmediğini asla bilemeyiz.

Bir başka deyişle İslam duygu, his ve algılarla değil, açıkça Allah ın hükmettiği ayetlerle anlaşılmalı ve bunların doğrultusunda yaşanmalıdır. Bu Kur’an öğretisidir, hükmüdür. Bu sözlerin devamında, aslında benim söylediklerimin kanıtı da zikredilmiş ve zira insanlar bakış açısının çoğu ben merkezlidir demiş. Çok doğrudur, insanlar düşünmeden duyguları ile hareket ederler ve bunun sonucun da nefisleri onları kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmelerini sağlar. İşte buda algılama yanlışlığıdır.

Arkadaşımızın son cümlesi de önemli. Oysa Kur an anlam verilmeye değil, anlamı bulunmakla algılanabilir demiş. Bu sözler çok farklı anlamlara çekilebilecek sözler. Kur’an ayetlerine bizler anlam veremeyiz, anlamı, manasını zaten Allah açıkça verdiğini söylüyor. Bir başka deyişle, bizler dinin anası olan MUHKEM ayetlerin manasını şifrelenmiş bir sistemle aramakla değil, açıkça verilen hükümlerin üzerinde düşünmekle anlayabiliriz. Yani Allah ayetlerini dolaylı ya da işaret ederek vermediğini apaçık verdiğini söyler. Açıkça vermediği ayetler üzerinde nasıl düşünüp öğüt alabiliriz? Allah yemin ederek kolaylaştırdım dediği bir rehber kitapta, hükümleri açıkça değil de, herkese göre farklı anlaşılabilecek şekilde verip, daha sonrada tüm kullarını bu kitaptan imtihan eder mi?

Başörtüsü konusu daha yıllarca konuşulacak ve tartışılacak bundan eminim. Sanırım buda imtihanımızın, önemli bir bölümünü oluşturuyor olsa gerek. Peygamberimizin mahşer günü söyleyeceği ve Kur’an ın şimdiden bizleri uyardığı ayet geldi aklıma.

Furkan 30: Peygamber der ki; Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terk ettiler.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst