Alevilikte Kadın

İnci

1907
Prenses




" Erkek-dişi sorulmaz muhabbetin dilinde
Hakkın yarattığı herşey yerli yerinde
Bizim nazarımızda kadın-erkek farkı yok
Noksanlık ile eksiklik senin görüşlerinde "


Hacı Bektaş-ı Veli



Haremlik selamlık ayrımını tanımayan Aleviler, hem öğretide hem de pratikte kadın ve erkeği eşit tutarlar. Onlar için kız evlat, en az erkek evlat kadar değerlidir. Alevi kadını, hemcinslerine oranla çok daha özgür ve de şanslıdır. Alevilikte çok evlilik yasak olup, monogami (tek eşlilik) egemendir.

Alevi Bektaşi şairlerinden Künci Baba, şöyle der :

" Bektaşi kimsenin malın çalamaz
İbadet etmek için tenbel kalamaz
Bir kadın üstüne bir daha alamaz
Boşamaz oldukça zevcesini sağ. "


Alevilerde kadın erkek eşitliği, yüzyıllar öncesinden devam edegelmekte, kadın-erkek ayrımı yapılmadan her iki cinse de "Can" denilmektedir. Kadın, yadırganacak bir yaratık olarak değil, cazip bir varlık olarak görülmektedir. Alevilikten kadın soyutlanacak olursa, bu inanç sisteminin gümbür gümbür yıkıldığı görülecektir.

Pir Sultan Abdal şöyle seslenir :

" Gel benim ey güzel servi çınarım
Yüreğime ateş düştü, yanarım
Kıblem sensin, yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası. "


Erkeğin birden fazla evlenmesi, erkeğin “boş ol” sözcüğü ile karısını boşayabimesi Alevilik’te yoktur. Erkeğin birden fazla eş alması, zaten kuralolarak olası değildir. Bunun tek istisnası, kadının çocuk doğuramamasıdır. Bu durumda bile ikinci eş aşlabilmek, birinci eşin iznine bağlıdır. Aksi takdirde ikinci bir kadın alan erkek, “düşkünlük” cezasına çarptırılarak toplumdan dışlanır.

Mücadeleci, özgürlükçü ve devrimci bir öze sahip olan Alevilikte, boşanma yok denecek kadar azdır. Boşanma yasağı, kadının korunmasına yöneliktir.

Hacı Bektaş-ı Veli, kadına olağanüstü bir önem vermiş, onu erkekle eş düzeye getirmiştir. Alevilerin kendine mezhep imamı saydıkları 12 imamdan biri olan İmam Sadık, “Evleniniz, fakat boşanmayınız. Zira boşanma, gökteki melekleri ver Arş-ı İlahide oturanları titretir, sarsar” demiştir. Ancak çok özel durumlarda boşanmaya izin verilmektedir : Kadının iffetsizlik ya da ahlaksızlığının kesin olarak sabit görülmesi gibi… Aksi durumlar, “düşkünlük” sebebidir. Boşamak ya da boşanmak, “meydan” kararına bağlıdır.

Her inanç sistemi gibi Alevi inancı da kendisine uygun düşen bir yaşayış biçimioluşturmuştur. Bu yaşama, düşünme ve inanç biçimine göre, Alevilikte topluma yol gösterip önderlik yapan çok sayıda “ Ana “ ya da “ Bacı “ unvanlı kadın erenler de yetişmiştir. :
“ Kutlu Melek, Baş Açık Ana, Zeynepçik Ana, Rabia Bacı, Muhterem Hatun, Celal Hatun”. Ayrıca, “Şeref Bacı, Gülsüm Bacı, İkbal Bacı, Meşhur Ceyla Bacı v.b.” gibi…

Kadını erkeklerden ayırmayan Aleviler, kadınlara “dervişlik” payesi bile vermiş, onlara “derviş kisvesi” giydirmişlerdir.

Dedelerin başkanlığında, suçluları yargılamak üzere kurulan halk mahkemelerinde, dedelerin eşi ile, gün görmüş bir iki bayan da oluşturulan jürilere katılmakta ve “DAR”a çekilene ceza verilirken oylamada bu bayanlar da oy kullanmaktadırlar.

Avrupa da 18. ve 19. yy.’larda başlayan kadın hareketi, Aleviler’de 13. yy.da Fatma Bacı önderliğinde kurulan, Bacıyan-ı Rum ( Anadolu Bacıları) teşkilatıyla başlamıştır. O dönemde bazı ahi zaviyeleri ve Bektaşi tekkelerinin kurucuları ve yöneticileri kadınlardı. Ahi Ana, Kız Bacı, Sakari Hatun, Sume Bacı, Bakire Hatun ve daha sonraki yüzyıllarda Anşa Bacı gibi.

Alevi toplumunda kadın, erkekten kaçmaz, evine de kapanmaz. Kadın, iş’te, aş’ta, cem’de, cemaat’te erkekle eşittir. Hukukta, mirasta, yönetimde de eşittir. O cemde CAN, evde EŞ, toplumsal yaşamda ARKADAŞ tır. .kadın, bir elmanın iki yarısından biridir. Alevilikte kadın herhangi bir sınırlamaya maruz kalmaksızın erkeklerle birlikte toplumsal yaşamın tüm alanlarında yer alır. Dahası, buyruk bile verir.

Alevilerin bir çeşit ibadet biçimi olan semahta, kadın ile erkek şarttır. Kadın-erkek beraberliği aynı zamanda birlik, eşitlik, yaratılış, sevgi , karşıtların birliği gibi çok derin anlamları ifade eder. Bekarlar, cem törenine katılamaz, evlilikle birlikte, evliliğe bağlı kurumlar işlemeye başlar. Örneğin, musahiplik (yol arkadaşlığı). Bekar kişi musahip olamaz. Musahip olmayan kişi ise ceme giremez. Şah Hatayi şöyle der :

“ Musahipsiz kişiyi ceme getirmen
Tecellisi yoktur yere bitirmen
Musahipsiz kişiynen durup oturman
Sır içinde sırdır musahip. “


Eşitlikçi ve özgürlükçü bir felsefeye sahip olan Alevilerde kadınla erkek, beraber ibadet etmiş, beraber üretip beraberce eşit bir biçimde üleştirmiş ve tüketmiştir. Alevi kadını, düğünde, tarlada, bahçede ve cem!de daima erkeğinin yanında yer almıştır.

Kadın, üretimde erkeğinin ayrılmaz bire parçası olmuştur. Dahası, savaşta bile erkeği ile omuz omuza savaşmıştır. Selçuklular dönemindeki Bacıyanı Rum, kadınlardan meydana gelmiştir. Selçuklular döneminde hükümdar olan kadınlar bile görülmüştür.

Alevi kadını “Ana” dır, “Bacı”dır. Bütün tahriklere karşı Aleviler, kadını baş tacı yapmaktan vazgeçmemiştir. Örneğin Fatma Ana, Anadolu’nun bereket, bolluk ve zürriyet Ana Tanrıçası Kybele’le özdeşleşmiş olarak varlığını Dersim’de sürdürmektedir.

Ancak yüzyıllardan beri Alevilerin de beyni yıkanmaya çalışılmış, kökeninden uzaklaştırılmış, hakları bir ölçüde de olsa budanmış, özgürlükleri az da olsa törpülenmiştir. Bunda şüphesiz kapitalizmin köyden kente göç etkisi olmuştur. Çünkü Alevi toplumu bilindiği gibi yapı itibariyle köy-kır toplumudur. .yolu sevgi, kardeşlik, hoşgörü ve üleşimden geçen bu candan insanlar, kentlerin varoşlarına göçmek zorunda kaldıkları an, bu güzelliklerin bir kısmını ne yazık ki geride bırakmak zorunda kalmışlardır. Düzenleri bozulmuştur. Bu nedenle ozan şöyle seslenmiştir:

“ Bu yıl dağların karı erimez
Eser bad-ı saba yel bozuk bozuk
Türkmen kalkıp yaylasına yürümez
Yıkılmış aşiret il bozuk bozuk.”





alıntıdır...
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst