Heulwen
Kayıtlı Üye
2.Dünya Savaşı Sovyetler Birliği Tankları
Sovyetler Birliği savaşa girdiğinde ve savaş bittiğinde dünyadaki tüm ülkelerin topl******* daha fazla tanka sahipti. Bu tankların çoğunun modasının geçmiş olduğu kanısı yaygın bir yanlış anlamadır. Aslında 1941de hizmet altındaki Sovyet tanklarının çoğu T-26 idi ve 45 mm.lik toplarla donatılmış olan bu tanklar normal çarpışma menzillerinde çoğu Alman tankının zırhını delebiliyordu. Çoğunun telsizi vardı ve geliştirmeye açık olmasa da mekanik tasarımı sağlamdı. Christie süspansiyon sistemi ile donatılmış olan BT Serisi Tanklar da aynı 45 mm.lik toplarla donatılmışlardı ve dünya üstündeki en hareketli tanklardı. Her iki tank tipinin de 76,2 mm.lik howitzer topuyla donatılmış yakın destek versiyonları da bulunuyordu. Yine de, BT serisi tasarım kullanım süresinin sonuna yaklaşıyordu. Kızıl Orduda ayrıca amfibi T-37 ve Fransız AMR tankları üzerine tasarlanmış T-38 gibi binlerce hafif keşif tankı da vardı.
Bu tankların kısıtlı çarpışma değerleri olsa da hareketlilikleri çok yüksekti. 7,62 mm.lik makineli tüfeklerle donatılmışlardı ve zırhları kâğıt inceliğindeydi. Kızıl Orduda ayrıca, çoğu yönden Alman Pzkw-IV tankına eşdeğer sayılan 400 kadar T-28 orta sınıf tankı vardı. Hâlbuki bu tasarım da 1931 yılından kalmaydı ve emeklilik çağına girmişti. Ne ilginçtir ki 1930ların sonunda Sovyetler Birliğinin sahip olduğu tankların çoğunluğu yabancı tasarımları temel almış olsa da daha sonraları hizmete aldıkları tanklar savaşın en çok örnek alınan tankları haline gelmişlerdi. Sovyet tank gücünün 1941de karşı karşıya kaldığı problemler, araçlarının teknik üstünlüğünden çok bakım koşullarının zayıflığı, hazır bekleme durumunun kötülüğü ve Büyük Tasfiye nedeniyle zayıf kalan komuta zinciriydi. Kızıl Ordu 1940ta gelişmiş bir doktrin kabul etmişti ama uygulamaya koymaktan acizdi.
Savaşın eşiğinde Kızıl Ordu birbiriyle çok yakından ilgili iki projeye başlamıştı. Mekanize kuvvetlerini organize etmek ve İspanya İç Savaşı ile Kış Savaşından çıkarılan derslerle modern tasarımlara başlamak. Bu tasarımların bazıları dünyanın geri kalanındaki tasarımların çok ötesine geçecekti.
Birçok mükemmel tasarım 1940-41 yıllarında üretime giriyordu. Bunların en önemlisi T-34 tankı olacaktı. Asıl olarak BT Serisi Tankların devamı olarak tasarlanan T-34ler, kalın zırhı, çift kullanımlı ağır topu ile II. Dünya Savaşının ilk yarısının en iyi orta sınıf tankı olmuştur. T-34 sonunda hemen hemen diğer tüm Sovyet tanklarının yerine geçmiştir. Ana tasarım o kadar iyiydi ki, 1945e kadar daha ağır silahlarla, yeni taretlerle ve diğer değişikliklerle savaş alanında etkisini sürdürdü. Diğer dikkate değer bir tasarım da KV Serisi tanklardı. Bu tanklar T-34 ile aynı 76,2 mm.lik topu ve aynı V-2 dizel motoru taşıyorlardı. Ama KVlerin torsion-bar süspansiyonu ve T-34ten daha kalın zırhları vardı. KVler yavaştı ve hatları yarma amacıyla kullanılıyordu. KV-2 yakın destek tipi 152 mm.lik howitzer topu ile donatılmıştı. Üretimin bittiği ve çoğunun kullanılmaz hale geldiği 1943e kadar KV Serisi tanklar Sovyet Ordusunun ana ağır tank sınıfıydı. 1944lerin başında KVlerin yerine geçen IS-2 122 mm.lik topla donatılmıştı, daha kalın zırhı ve daha iyi hareketliliği vardı. 1941in yeni piyade destek tankı olan T-50lerin 45 mm.lik topları vardı ama torsion-bar süspansiyon sistemi ve mükemmel zırhları vardı. Yeni motorun üretiminde karşılaşılan problemler nedeniyle 70 tane üretildikten sonra durduruldu. T-26nın yerine geçmesi düşünülüyordu. Son olarak hafif keşif görevleri amfibi T-40 ile amfibi olmayan ve daha ucuz olan T-60 tankları tarafından yerine getiriliyordu.
Barbarossa Harekatı (Nazi Almanyası'nın SSCByi işgali) sırasında Sovyet tanklarının çoğunluğunu T-26 ve BT Serisi tanklar oluşturuyordu. 900 güvenilmez ilk üretim T-34 ile birlikte birkaç T-40 tankı da ortaya çıkmıştı. 500 kadar da KV-1 ve KV-2 tankı bulunuyordu. İlk üretilen T-34lerin çoğunluğu kolayca yakalandılar ya da yok edildiler. Bu erken yenilgilerin ana sebepleri koordinasyon eksikliği, iyi yetiştirilmemiş ve kötü lojistik desteğe sahip tank personeli ile genel olarak Kızıl Ordunun hazırlıksız olmasıdır. T-34lerin başka bir zorluğu da yalnızca dört kişilik bir tank personeli olması nedeniyle tank komutanının aynı zamanda nişancıya da yardım etmesiydi. Fransız tank komutanlarında olduğu gibi topu doldurma görevleri olmasa da tankın ana silahı ile atış yapılırken komutanın savaş alanındaki olayları genel olarak iyi takip etmesini engellediği için Alman zırhlılarına taktik bir avantaj sağlamıştır.
1941de yüksek sayıda T-60 kullanıma alındı ve 1942de benzer T-70ler de bunlara eklendi. Her iki hafif tankta da torsion-bar süspansiyon sistemi, hafif zırh ve küçük kamyon motorları bulunuyordu. Savaş alanındaki yeterlilikleri düşük olsa da basit yapıları nedeniyle üretimde kaldılar. T-60ta yalnızca 20 mm.lik ve T-70te de 45 mm.lik top bulunuyordu. Her ikisinde de yalnızca bir adamlık taret olduğundan etkin olacak şekilde personel bulundurulamıyordu. T-70, daha sonraları savaşta çok daha önemli olan SU-76 tanklarına temel teşkil etmiştir.
T-34ler o tarihe kadar üretilmiş olan tüm Alman tanklarının modasının geçmesine neden olmuştur. Hatta, en iyi zamanlarında T-34'ler öyle başarılıydı ki her görevde yetkin görüldüğünden IS-2ler hariç tüm tankların üretimi durdurulmuş ve tüm kaynaklar bu tankların üretimine ayrılmıştır. T-34ler Almanları Panther ve Tiger gibi yeni ve daha ağır tank tasarımlarına dönmeye zorlamış, bu da Sovyet, Amerikan ve İngiliz tank kuvvetlerinin daha da güçlendirilmesini gerektirmiştir. Belki savaşın gidişatına önemli etkisi bulunan bu daha karmaşık ve pahalı tank üretme kararı Almanların zaten kritik olan tank üretme yeteneklerini zorlayarak, daha az tank üretimine sebep olmuş ve Almanların savaştaki inisiyatifi Müttefik Kuvvetlere kaptırmasına neden olmuştur.
Savaşın ortalarına doğru KV Serisi tankların eksiklikleri ortaya çıkmaya başladı. Daha iyi olan Alman tanksavar silahlarına karşı dayanaksız olan bu tankların yavaşlıkları ve mekanik güvenilmezlikleri de en büyük engelleriydi. T-34lerle aynı silahı daha yavaş ve daha pahalı bir gövdede taşıdığı için üretim kısıtlandı ve 1943te hemen hemen durduruldu.
Savaşın ilerleyen dönemlerindeki hafif tank gereksinimi Amerikan M3 hafif tanklarıyla İngiliz ve Kanada Valentin tanklarıyla giderilmiştir. T-34ün kendisi için keşif yapması gereken hafif tanklarla hemen hemen aynı hızlara sahip olması, hatta daha hızlı olması nedeniyle Rus hafif tank üretiminde de giderek azaltmaya gidilmiştir.
Daha iyileşen Alman tanklarına karşılık verebilmek için Sovyetler 1943-44 kışında 85 mm.lik top ile donatılan ve savaş sonuna kadar sahip olduğu hız ve hareket üstünlüğünü koruyan T-34-85lerin üretimine başladılar. Bu tankların özelliği de sonunda üç kişilik tarete sahip olmasıydı. Bu şekilde artık tank komutanı savaş alanını tümüyle izleyebiliyor ve taktik görevlerini yerine getirebiliyordu. Sovyetlerin bir başka karşılığı da 122 mm.lik topla donatılmış IS-2 ağır tankıydı. IS-2ler ağırlıkları aynı kalmasına rağmen KVlerden daha üstün bir zırh taşıyordu. Bunu başarmak için tankın arkasındaki zırh azaltılmış ve daha çok isabet alma ihtimali olan ön kısımdaki zırh kalınlığı artırılmıştır. Güçlü silahı ve eğik kalın zırhıyla savaşın en güçlü tankı olduğu tartışılmaktadır.
1945in ortalarında üretilemeye başlanan IS-3lerin daha aerodinamik bir görüntüsü ve geniş kâse şeklinde konik taretleri vardı. IS-2lerden daha kalın zırhı olsa da daha hafifti ve 50 tonun altında kalıyordu. IS-3lerin zırh tasarımı savaş sonrası tank tasarımlarını büyük oranda etkilemiştir. Ondan etkilenen tanklar şunlardır: Sovyet T-55 ve T-62 tankları, Amerikan M48 Patton tankı ve Batı Alman Leopard tankı.
Sovyet tank üretimi Amerika hariç tüm ülkeleri geride bırakmıştır. Bunu, birkaç tasarım üzerinde katı bir standartlaşma sağlayarak, genellikle küçük değişiklikler yaparak ve tasarım değişikliğine ancak önemli bir gelişme sağlayacakları zaman izin vererek başarmışlardır.