Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
ANTALYA (İHA) - 52 yıl önce açılan, ancak geçen yıl karara bağlanan mülkiyet davası Antalya'yı sarstı. Hazine arazisi olarak gözüken ve Atatürk Kültür Parkı içindeki falezlerden başlayarak Meltem ve Soğuksu mahallelerinin bir bölümünü içine alan 9 bin dönümlük arazi, mahkeme kararıyla özel mülkiyete geçti.
Temyizden de davacılar lehine sonuçlanan karara göre, Sheraton, Falez Otel, Tenis İhtisas Kulübü, içinde AKM ve Cam Pramit'in de bulunduğu Atatürk Kültür Parkı, Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin dev bir stadyum yapmaya çalıştığı 100. Yıl Spor Kompleksi, Antalya Devlet Hastanesi, Antalyaspor tesisleri, Antalya Adliye Sarayı, Meltem Halk Pazarı, Antkoop Siteleri ve Soğuksu Kapalı Pazaryeri'ni de içine alan 9 bin dönümlük arazi şahıs malı.
Antalya kent merkezinde kamu arazisi olarak gözüken bu dev alan, Hazine tarafından belediyelere devredildiği 1970'li yıllarda imara açılmış, birçok kamu kurumu da binalarını bu bölgeye yapmıştı. Cadde ve sokakları bile içine alan davanın sonuçlanmasının ardından harekete geçen mülk sahipleri, arazi üzerindeki yapıların yıkılıp terk edilmesini istedi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, "Mahkeme kararlarına saygılı olmak zorundayız. Yapacak bir şey yok" dedi.
Kamuoyunun pek haberdar olmadığı dava, Soğuksu Kapalı Semt Pazarı'ndaki esnafın isyanıyla duyuldu. Mahkeme kararıyla özel mülkiyet olan pazarın boşaltılması istenince Antalya Semt Pazarcılar Odası, mülk sahipleriyle anlaşıp pazaryerini satın almak istedi. Oda yöneticileri, mülk sahiplerinin istediği 1.5 milyon YTL'yi esnaftan toplamaya kalkışınca ise ortalık karıştı. Esnaf, daha önce para vererek yaptırdıkları pazaryerine bir kez para istenmesine tepki gösterirken Semt Pazarcılar Odası Başkanı İsmail Öz, "Satın almazsak, yıkım kararı uygulanacak ve esnaf mağdur olacak" açıklamasında bulundu.
Öte yandan, 52 yıllık hukuk savaşını kazanan toprak zenginlerinin ise kimlikleri bilinmiyor ve hiçbiri ortaya çıkmıyor.
New York (AA) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ''301. maddenin değişmesini istiyorum çünkü, bu madde bizim reform sürecimizi gölgeliyor'' dedi.
Gül, New York'ta Dış İlişkiler Konseyi adlı düşünce kuruluşunda konuştu. Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi ve Türk Ceza Yasası'nın 301. maddesinin yürürlükten kaldırılıp kaldırılmayacağıyla ilgili bir soru üzerine, 301. maddeyi uzun bir zamandan beri değiştirmek istediklerini, bu amaçla hükümetin, Hrant Dink'in öldürülmesinden çok önce bu konuda çalışmalara başladığını ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerini aldığını söyleyen Gül, ''Bu maddenin değişmesini istiyorum çünkü, 301. madde bizim reform sürecimizi gölgeliyor'' dedi.
Gül, dış dünyanın, sırf bu madde yüzünden sanki Türkiye'de ifade özgürlüğü yokmuş, insanlar düşüncelerinden dolayı cezaevlerine konuluyorlarmış, kitaplar özgürce basılamıyormuş ya da hükümet eleştirilemiyormuş gibi yanlış bir izlenime kapıldıklarını dile getirerek, ''Biz, böylesine bir imajı haketmiyoruz ve bunu değiştirmek istiyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'de, şiddeti desteklemediği sürece her türlü düşüncenin ifade edilmesinden yana olduklarını ifade eden Gül, aslında hükümet olarak TCK'da olumlu yönde pek çok değişiklik yaptıklarını, ancak bu madde dolayısıyla kimi entelektüel ve yazarlara bazı davaların açıldığını hatırlattı. Gül, Hrant Dink dahil sözkonusu yazarların ya da entelektüellerin hiçbirinin ceza almadıklarını, hapse konmadıklarını, davaların ya düştüğünü ya da hala sürdüğünü anlattı.
Aslında Türkiye'nin bu maddeyi AB ülkelerinin yasalarından aldığını, ancak uygulamada kimi sıkıntıların çıktığını belirten Gül, bu maddeyi değiştirmek istediklerini yineledi.
Gül, gazeteci Dink'in öldürülmesinden dolayı son derece üzgün olduklarını belirterek, haberi aldıkları zaman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hemen katilin bulunması talimatını verdiğini ve zanlının çok kısa bir süre içinde yakalandığını hatırlattı.
Gül, binlerce insanın, Dink'in cenazesi için İstanbul'da toplandığını ve cenazeye katılmaları için davet ettikleri Ermeni diasporası ve Ermenistan'dan gelenlerin, gördükleri manzara karşında çok etkilendiklerini vurguladı.
Abdullah Gül, Annan Planı'nın tüm Birleşmiş Milletler'in (BM) planı olduğunu belirterek, planın BM Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklendiğini vurguladı.
BURSA (İHA) - Bursa'da İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen rüşvet operasyonu kapsamında 20 kişi gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü Mali Büro amirliği, 20 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlardan birinin adliyede görevli mübaşir olduğu bildirildi. Savcılığın ve polisin uzun süredir tahkikatını yürüttüğü dosya kapsamında gözaltına alınan şüpheliler, akşam saatlerinde sağlık kontrolü için adliyeye götürüldü. Şahısların, sorgulanması için ek gözaltı süresi verildiği ve soruşturmada gizlilik kararı alındığı öğrenildi. Şahıslar, 12 Şubat Pazartesi günü adliyeye sevk edilecek.
BASRA (İHA) - Akşam saatlerinde Irak'ın güneyindeki Basra kentinde yola yerleştirilen bombanın infilak etmesi sonucu 1 İngiliz askeri öldü, 3 asker de yaralandı.
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde konuşlanan İngiliz ordusundan yapılan açıklamada, akşam saatlerinde kentin yaklaşık 50 kilometre dışındaki bir kırsalda gerçekleştirilen saldırıda, İngiliz ordusuna mensup 1 askerin öldüğü, 3 İngiliz askerinin de yaralandığı duyuruldu. Ölen askerin kimliği hakkında açıklama yapmayan yetkililer, saldırının ülkede varlığı her geçen gün artan, işgal karşıtı direnişçi milisler tarafından gerçekleştirildiği görüşünde.
Irak'ta, çoğu Basra'da olmak üzere 7 bin 500 İngiliz askeri görev yapıyor.
GAZİANTEP (İHA) - Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bu yıl 100, 2009'da 125 ve 2023 yılında ise 500 milyar dolar ihracatı hedeflediklerini bildirdi.
Tüzmen, MÜSİAD'ın Grand Otel'de düzenlediği Genel İdare Kurulu (GİK) galasına katıldı. Burada bir konuşma yapan Bakan Tüzmen, Türkiye'nin son 4 yılda çok ciddi bir büyüme oranı yakaladığını belirtti. Enflasyonun tek haneye indiği, ihracatın 3 haneye doğru çıktığı, ihracatta tahmin bile edilemeyecek 100 milyar dolar rakamının konuşulduğu bir döneme geldiklerini kaydeden Tüzmen, " Allah'ın izniyle bu yıl 100 milyar doları geçtiğimiz anda çok önemli bir adım atmış olacağız. 2009'da hedefimiz 125 milyar dolar. Bunu da aşabiliriz diye düşünüyorum. 2023 yılında ise 500 milyar dolar ihracat diyoruz. Bu zor bir iş değil. Sadece şimdiki çalıştığımızın sadece 3 katı çalışacağız, o kadar" dedi.
Tüzmen, ihracatta hedef kavramını getirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:
"Biz bu hedefe sizlerle beraber şu kadar zamanda ulaşırız, diyoruz. Bence stratejik bakış budur. Dış ticarette yüzde 5 payı olan ülkelerin bugün yüzde 32 oranında dış ticaretimizden pay aldığı bir döneme geldik. Etrafındaki bütün tehdit unsurları olan ülkeler, şu anda Türkiye'nin çok iyi dostları haline geldi. Hepsiyle iyi ilişkilerimiz var, hepsiyle gayet güzel bir ticaret hacmi artışı sağlamış durumdayız. İran ile 7.7 milyar dolar, Rusya ile 20 milyar doları geçmiş, Yunanistan 3, Bulgaristan 4 milyar dolar, Romanya'da 5'e doğru gidiyoruz. Bu rakamların hepsinde sizlerin büyük katkısı var. Bunları adım adım sürdürerek devam ediyoruz".
Türkiye'nin dış ticaretinin 222 milyar doları bulduğunu ve bunun büyük bir hamle olduğunu vurgulaeyan Tüzmen, şöyle devam etti:
"Birileri, 'yanlış hesapladılar, şöyle hesapladılar' diyor. Toplama çıkartmayı bilen her insanın, bu hesabı yapabilmesi lazım. Ama ben hayret ediyorum. Ne kadar çarpıtırsanız çarpıtın, rakamları bozamazsınız, rakamlarla oynayamazsınız. Şu anda 2002 ile 2006'yı karşılaştırdığınız zaman yüzde 138'lik bir artış var. İşte hesap bu. Nereden almışız nereye getirmişiz. İşte bu rakamlar bizi ihracatta OECD'nin dünya şampiyonu haline getirdi. Biz artık yüksek teknolojiye dönük ihracat yapar hale geldik. Artık Türkiye, dünya ticaretinden yüzde 1-2 pay almaya başlayacak. Yüzde 1'i zor bulduk. Ama 1'in yanına sıfır koyduğunuz zaman değer büyük oluyor''.
Tüzmen, küresel ekonominin yeni ekseninin Çin ve Hindistan olduğunu dile getirerek, "Bu tarafta batı yavaş yavaş doğuya doğru kayarken, bu Türkiye'nin üstünden geçecek. Türkiye'nin üstünde bu güneşi ne kadar tutarsak, o kadar fazla verim alacağız. Bizim hesabımız bu" dedi.
2030'da dünya ticaret hacminin en az 3 kat artacağının hesap edildiğini ifade eden Tüzmen, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz bir trilyon doları, 2023'de tamamlarız diyoruz. Ama dünyada da o tarihten sonra 20-27 trilyonluk bir hacim olacak. Gelişmiş ülkelerin ithalatına baktığımız zaman, 1970'lerde gelişmekte olan ülkelerden aldıkları toplam ürün yüzde 15 oranındayken, 2006'ya kadar bu oran yüzde 40'a çıktı. 2030'da bu yüzde 65'e çıkacak. Yani bizim üretimimiz daha fazla satılacak. Böyle bir döneme doğru kayıyoruz.
Tabii bizim açımızdan, yanı başımızdaki ülkeler ve diğer ülkelerin ithalat yapabilir hale gelmesi önemli. Bizim çok ciddi açılımlarımız olacak. Çünkü biz şu anda ihracatımızın yaklaşık yarısını AB ile yapıyoruz. AB dışındaki ülkeler de bizim açımızdan son derece önemli. Yanı başımızdaki ülkelere mal satma becerisini, şu anda onların tarife oranları yüksekken beceriyoruz. Biz bütün sıkıntıları aşa aşa sadece komşu ülkelere yapılan ihracatı 30 milyar dolara getirmişiz. Toplam dış ticaretinizin yüzde 32'sini buralara yapıyorsanız, almış başınızı gidiyorsunuz demektir".
Türkiye'nin geçmişte birçok kriz atlattığını, ancak krizlere karşı dayanıklı bir duruma gelindiğini kaydeden Tüzmen, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çevremizdeki ateş çemberine karşın her türlü sıkıntıyı sağlıklı bir biçimde atlattık. Petrol faturasına, gaz faturasına 10 milyar dolar ödememiz gerekirken 30 milyar dolar ödedik. Tüm bu sıkıntıları sizlere hissettirmedik. Aksi takdirde bu kadar yüksek bir dış ticaret açığı olmazdı. Son 19 çeyrekte Türkiye ekonomisi büyüyor deniyor. Türkiye'nin ekonomisi dış ticaret sayesinde büyüyor. Bizim petrolümüz, gazımız fazla yok ama petrolü, gazı olan ülkelerin de başı beladan kurtulmuyor. Belki de bizim kaynaklarımızın olmaması son zamanlarda bu hamleleri yapmamızı sağladı. Bakıyorsun toprağın altından birşey çıkmıyor. O zaman toprağın üstündeki beyni kullanmak lazım. Yan gelip yatmadık. Kimse bunu söyleyemez. Açıkçası, uçak havalanmaya başladı. Kalkış hızını devam ettirmemiz lazım. Tabi ki sıkıntılar var, ama bu sıkıntıları aşacak yüreğimiz de var, bileğimiz de var".
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat da, bugünün dünden daha iyi olduğunu, ancak yarının bugünden daha iyi olması için çalışılması gerektiğini belirtti. Piyasalarda ciddi bir durgunluk yaşandığını kaydeden Bolat, "Faize açık bir tırpan lazım. En azından bu yıl, 2,3 hatta 5 puan düşürülmesini bekliyoruz" dedi.
Galada daha sonra MÜSİAD'a yeni üye olan sanayicilere rozetleri takıldı.
ANKARA (İHA) - Anavatan Partisi'nin, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında TBMM Başkanlığı'na verdiği gensoru önergesinin ön görüşmesi 13 Şubat 2007 günü ele alınacak.
TBMM Genel Kurul'un bu haftaki gündeminde, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında Anavatan Partisi tarafından verilen ve Grup Başkanvekilleri Süleyman Sarıbaş, Muzaffer Kurtulmuşoğlu ve Ömer Abuşoğlu'nun yanı sıra Genel Başkan Erkan Mumcu'nun da imza koyduğu gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmaması konusunda ön görüşme yapılacak. Önergenin gerekçesinde, terör ve asayiş olaylarındaki genel artışa dikkat çekilirken, bazı faili meçhullerin aydınlatılamadığına işaret edilmişti.
Gensoru önergesi Anayasa'nın 99. maddesine göre, bir siyasi parti grubu adına veya en az 20 milletvekilinin imzasıyla verilebiliyor. Gensoru önergesinin, verilişinden sonraki üç gün içinde bastırılarak üyelere dağıtılması, dağıtılmasından itibaren on gün içinde gündeme alınıp alınmayacağının görüşülmesi gerekiyor. Aynı anayasa hükmü çerçevesinde bu görüşmede, ancak önerge sahiplerinden biri, siyasi parti grupları adına birer milletvekili, Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir Bakan konuşabiliyor.
Gündeme alma kararıyla birlikte, gensorunun görüşülme günü de belli ediliyor, ancak, gensorunun görüşülmesi, gündeme alma kararının verildiği tarihten başlayarak iki gün geçmedikçe yapılamıyor ve yedi günden sonraya bırakılamıyor. Gensoru görüşmeleri sırasında üyelerin veya grupların verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri veya Bakanlar Kurulu'nun güven isteği, bir tam gün geçtikten sonra oylanıyor. Bakanlar Kurulu'nun veya bir bakanın düşürülebilmesi, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla oluyor, oylamada yalnız güvensizlik oyları sayılıyor.
Salı günü ayrıca 'küresel ısınma-kirlilik' ve 'Türkçe'nin kirlenmesi' konularında muhalefet partilerince verilen ve Meclis araştırması istenen araştırma önergeleri ele alınacak. Salı günü Genel Kurul 15.00'te toplanacak ve gece geç saatlere kadar çalışacak.
Münih AA- ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Irak'ta kullanılan bombalardaki seri numaraları ve başka işaretlerin, İranlılar'ın Irak'taki patlamalarla ilişkisi olduğunu gösterdiğini ileri sürdü.
Robert Gates, bombalar üzerindeki işaretlerin, İranlılar'ın Iraklı aşırılara silah veya teknoloji desteği verdiğine dair ''yeterince iyi'' kanıtlar sunduğunu söyledi.Gates, ''buldukları şarapnel parçaları üzerindeki bazı seri numaraları, belki de bazı işaretlerin'' İran'ı gösterdiğini düşündüğünü bildirdi.
ABD Savunma Bakanı'nın açıklamalarında, bulunan seri numaralarının nasıl İran'a dek izinin sürülebileceği ve bu silahların Irak'a İran hükümeti mi yoksa özel silah tüccarları tarafından mı gönderildiği belirsiz kaldı.
'Kuş gribinin nedeni kümes hayvanlarının ticareti'
New YorK - Birleşmiş Milletler, geçen yıl göçmen kuşların yaydığı kuş gribinde bu yılki artışın ilk nedeninin kümes hayvanları ticareti olduğunu bildirdi.
BM'nin kuş gribiyle mücadele koordinatörü David Nabarro, düzenlediği basın toplantısında, göçmen kuşların kuş gribi virüsünü Moğolistan'dan Çin'e ve Güney Kore'ye taşıdığını, ancak bu mevsimde kuş gribinin yayılmasının büyük oranda kümes hayvanları ticareti yüzünden olduğunu söyledi.
Nabarro, ticaretin yanı sıra kuş tüylerine temas ve hastalıklı kuşların kullandığı suyun da enfeksiyon nedeni olabileceğini belirtti.
Kuş gribinin geçen yıldan bu yana Endonezya, Vietnam, Güney Kore, Tayland, Çin, Japonya, Mısır, Nijerya, Macaristan, İngiltere ve Türkiye'de görüldüğünü hatırlatan Nabarro, kasımdan hazirana kadar olan sürede daha çok salgının başgöstermesinin mümkün olduğunu ifade etti.
Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre, kuş gribinin patlak verdiği 2003'ten bu yana 166 kişi öldü.
New Orleans - ABD'de 18 yıl hapis yattıktan sonra suçsuz olduğu anlaşılan eski idam mahkumu John Thompson, 14 milyon dolar tazminat almaya hak kazandı.
Başından beri suçsuz olduğunu savunan Thompson'ın (40) avukatı, federal jürinin, Orleans Parish bölge savcılığı bürosu ile şimdiki ve eski savcılara karşı açılan tamzinat davasını haklı bulduğunu ve müvekkiline 14 milyon dolar tazminat ödenmesine karar verdiğini söyledi.
Thompson, 6 Aralık 1984'te otel yöneticisi Ray Liuzza'nın öldürülmesinden suçlu bulunup idama mahkum olmuş, daha sonra ortaya çıkan deliller ışığında
yeniden yargılanması sonucu 2002'de suçsuz bulunarak serbest bırakılmıştı.
San Jose - ABD'de bir kişi, 3 küçük erkek çocuğa cinsel tacizde bulunmak suçundan 800 yıl hapse mahkum oldu.
Fred Everts (36), 3, 9 ve 11 yaşlarındaki üç çocuğu tacizden suçlu bulundu.Everts'in suçu, 2 yıl önce ABD'nin en tanınmış cinsel tacizcisi Dean Arthur Schwartzmiller'in işlediği suçlar araştırılırken ortaya çıktı.
Eski taciz suçları nedeniyle bulundukları hapishanede tanışan Everts ve Schwartzmiller'in, daha sonra serbest kalınca San Jose'ye taşınıp aynı evde yaşadıkları belirtildi.
Yüzlerce çocuğu taciz ettiği belirtilen Schwartzmiller, geçen yıl 12 yaşında iki erkek çocuğa cinsel tacizde bulunmak suçundan 115 yıl hapsa mahkum olmuştu.
Her iki tacizciye de dava açan savcı Steve Fein, Everts'in biri kendi öz oğlu olmak üzere 40 çocuğa tacizde bulunduğunu itiraf ettiğini söyledi.Savcı Fein açtığı davada Everst için bin 175 yıl hapis cezası istemişti.