Türkçeden arnavutçaya girmiş kelimeler

'Gülümse

:D
Prenses
TÜRKÇEDEN ARNAVUTÇAYA GİRMİŞ KELİMELER

Albanolojik incelemelerde Türk*çe'den Arnavutça'ya giren kelimelere özel bir önem verilmesine rağmen, hâlâ bu konu araştırma gerektiren konulardan biri olmaya devam et*mektedir. Tarihî ve sosyal şartların detaylarını açıklaması veya incele*mesi değil dilimize giren kelimelerin sayısı, hangi kelimelerin olduğu, günümüzdeki Arnavutça kelimelerin hangilerinin kullanımda olduğu ve gelen kelimelerin gerçek kaynağının Türkçe mi yoksa Arapça veya Fars*ça mı olduğunu tespit etmek la*zımdır. Fakat halk Arnavutça'sına gi*ren kelimelerin çoğu Türkçe'den gel*miştir, çok az kelime iki dili de çok iyi bilen ulema ve bilim adamları vesilesiyle Arapça'dan veya Farsça'dan girmiş olabilir. Buna 18. ve 19. yüzyılların divan şairleri örnek olarak verilebilir.

Konuşmamda bu konulardan bahsetmeyeceğim, maalesef araştırma konusu olamayan başka bir yönüne deği*neceğim. Türkçe'den Arnavutça'ya giren kelimeler Arnavut fonetik sistemine ve gramer yapısına nasıl uyum sağladı*lar 1 . Bence bu konuyu iyi açıklamak gerekmektedir, çünkü bu durumda farklı dil gruplarından gelen iki dil söz konusu; Türkçe Ural-Altay grubunda, Arnavutça ise Hint- Avrupa dil grubunda yer almaktadır.

Bundan dolayı dilimize Arapça ve Farsça kelimeler dahil ederek Türkçe'den dilimize giren kelimeler Arnavutça'daki fonolojik sistemine ve gramer yapısına uyum sağlamak zorundalardı. Bu olay beklenmeyen bir şey değildir, çünkü her dilde meydana gelir. Bu durumda ilk olarak Arapça ve Farsça'dan Türkçe'ye giren kelimelerin fonolojik sistemine ve gramer yapısına nasıl uyum sağladıklarını ve uğramış oldukları değişiklikleri göz önünde bulundurmamız gerek*mektedir. Tabiî ki bu konuya değinmek benim konuşma*mın bir parçası değil, sadece değişiklikleri daha iyi anlaya*bilme amacıyla bir iki şey hakkında dikkatinizi çekmek isti*yorum. Arapça'dan Türkçe'ye giren kelimelerle ilgili düşün*cemi belirteceğim.

Fonolojik sistemi bakımından, Sami grubu bir dil olan Arapçanın, sesli ve sessiz harf sisteminin bile, Türkçe'ninkinden çok farklı olduğunu söylemekle yetineceğim. Örnek olarak Türkçe, Arapça'daki boğaz harfi olan "h"nın bütün versiyonları ha, he, hi, olarak kullanılmaktadır. Gramer yapısına uyum örneği de vereyim: Arapça'da belirli ve belir*siz hallerin ve dişi ve erkek hallerin Türkçe'ye uyumu söz konusudur. Fa*kat Arapça'daki erkek -dişi veya belirli- belirsiz hal ayırımı fiil siste*minde 2 bile çok önemlidir.

Şimdi de Türkçe'den Arnavutça'ya girerken fonolojik ve gramer açısından değişen kelimeler üzerin*de duralım. Konuşmam sınırlı oldu*ğundan kısa olarak düşüncemi özet*le belirteceğim.

Fonoloji bakımından, Türkçe kelimelerin Arnavutça'ya uyması çok zor değildi, çünkü iki dil de sesli ve sessiz harf açısından zen*gin. Böylece, /y/ harfi ve Arnavutça'daki e harfine benzer iki harfi dahil ederek Türkçe'nin 8 tane sesli harfi vardır. Ses*siz harf konusunda önemli değişiklikler yapılmıştır, çünkü Türkçe'de /th/, /ah/, /c/, /x/ ve burundan çıkan /nj/ harf*leri yoktur Türkçe'de olmayan /q/ ve /gj/ harfleri , /k/ ve /g/ harflerini boğazdan çıkararak değişime uğrayıp Arnavutça'daki /q/ ve /gj/ harflerine benzeyen bir hal alırlar. Mesela kıyaslayın: (Farsça kökenli) qelepir - kelepir, gjemi -gemi, gjerdan - gerdan (Farsça) v.b. Yine de bu değişiklik*ler Türkçe kelimelerin Arnavutça Fonolojisine entegrasyo*nuna engel olamadı.

Fonetik bakımından, Türkçe'nin, konuşma Arnavut-ça'sıyla ortak bir niteliğinin vurgulanması gerekmektedir. Birkaç sessiz harf kelimenin sonunda olduklarında telaffuz edilmezken, aynı harfler kelime sonunda bulunmadıkların*da telaffuz edilmektedir. Fakat Türkçe'de sadece /b/, /d/ ve /xh/ harfleriyle, Arnavutça'nın güney şivesinde ve Orta Amavutluk'un konuşmalarında bu harflerin, kelimenin so*nunda olduklarında değişime uğradıklarını fark edebiliyo*ruz. Kıyaslayın (Türkçe) Ahmet ( Arapça'dan Ahmad) Ahmed'in diye değişir, ihtiyaç (Arapça'dan) ihtiyacın diye de*ğişir v.b. Arnavutça'da, vent - vendi, breş - brezi, borç -borxhi, urof - urovi vb. Fakat Türkçe'den Arnavutça'ya gi*ren isimlerde böyle bir değişim yoktur mesela Ahmet-Ahmetit, inat - inatit, ihtiyaç - ihtiyaçit. Aynı zamanda Arnavutça'daki sondaki harflerin değişimi Türkçe kelimeler gir*meden olmuştur, çünkü çok çok eski olan İtalya'daki Arna*vutların konuşmasında da rastlanmaktadır.

Yine de, Türkçe kelimelerin Arnavutça'ya entegrasyonu fonetik olarak fazla zorluk çıkarmadı. Fakat gramer olarak, Türkçe kelimelerin entegrasyonu önemli değişimler olmadan mümkün değildi, çünkü gramer olarak Türkçe ve Ar*navutça birbirinden çok farklıdır. Bir daha Türkçe'nin belirli hal, belirsiz hal, dişi ve erkek diye bir ayrımın olmadığını belirtmekte yarar vardır. En çok değişimin oldu*ğu alan iki dilin fiil sis*teminde fark edilmektedir. Dolayısıyla Türk*çe'den gelen kelimeler (kaynağı Türk, Arap veya Fars olsun) Arna*vutça'nın bütün gra*mer şartlarına uyum sağlamışlardır. Böyle*ce, bu isimlerin belli bir hali vardır, dişi veya erkek hallerini alırlar, belirli veya belirsiz halleri alırlar ve Arnavutça'daki diğer isimler gibi çekilirler, çoğul eklerini de alırlar. Örneğin. Türk - turku, turkut, turkun, turq, turqeve, turqisht; baklava - baklavaja, baklavase, bakllavate v.b.

İsim sisteminde Türkçe ve Arnavutça'nın ortak bir özelli*ği dikkatimizi çekiyor. İki dilde de tekilde olmadığı gibi, isim*ler çoğul eki alırlar, bunlar isime farklı şekillerde eklenirler. Mesela Türkçe'de, kullanımı bu dilin ünlü uyumu kuralı ta*rafından şartlandırılan, tipik -lar ve -ler ekleri, orman-lar, pyje-t, ordu-lar, ushtri-te, gemi-ler - anije-t, gül-ler - trenda-fila-t ve benzeri. Bu noktada Arnavutça biraz daha uzağa giderek bazı hallerde çoğul eki değil de ismi tamamen de*ğiştirmiştir, (kıyaslayın dash -desh, pyll - pyje), çoğulun fark*lı bir -i hali vardır, Türkçe'de ise isim hallerinin ekleri çoğul ve tekilin hal ekleri ortaktır. Örneğin, bu orman - ky pyll, bu ormanın - i ketij pylli, bu ormanlar - keto pyje, bu ormanla*rın - i keryre pyjeve, bu ev - kjo shtepi, bu evin - e kesaj shtepie, bu evler - keto shtepi, bu evlerin - i ketyre shtepive ve benzeri 3 .Vurgulamak gerekir ki Arnavutça'da ve Türk*çe'de çoğulun farklı formlarla oluşması iki dilde de paralel olarak gelişmesi ve Türkçe'nin Arnavutça'ya olan etkisin*den değildir, isimlerin çoğul halinin farklı terimlerle oluşma*sı Arnavutça'nın yazı öncesi olan bir kuralıdır, Almanca'da ve Romence'de çok eskiden meydana gelen bir olay olduğunu belirtmekte fayda var. Aynı zamanda, Türkçe'deki çoğul eki, Arnavutça'da soy adla*rın oluşmasında işlem görmüştür. Mesela: De-mo-lla-i, Hasan- llar-i Ta-se-llar- i Thoma-llar-i ve benzeri.

Türkçe'den Arnavutça'ya çok isim ve daha az sıfat ve fiil girmiştir.Yine de sadece isimler değil, sıfatlar ve fiiller de gra*mer şartlarına uygun olarak değişmiştir. Böylece, Türk kaynaklı sıfatlar önündeki harf yine Arnavut*ça'da isimin hem hal hem çekimine uyar. Örneğin: djale esmer - vajze esmere (esmer erkek - esmer kız). Türkçe'de ise sıfat ismin haline ve çekimine göre değişmez, sıfat isimden önce gelir, Arnavutça'da ise sıfat isimden sonra gelir. Mesela "güzel kitap - liber i bukur, güzel ev -shtepi e bukur" ve benzerleri.

Türkçe'den Arnavutça'ya geçen fiillere gelirsek, bunlar çok azdır 4 . 1888'de Miklosiçi ve Boretzky (1975)'in anlattığı*na göre Arnavutça'ya geçen fiiller Türk aorist konusundan geçmişleri ve genelde -tis/-dis, bitmekten bitiş, bezmekten bezdis, şaşmaktan shashtis, ve benzeri. Yine de araştırılma*sı gereken tek konu kalmakta: Türkçe'den Arnavutça'ya gi*ren fiillerin, Arnavutça'da çok yaygın olan o ve nj çekimine uyum sağlamasının sebebidir 5 .

Bu durumda kısa olarak, Arnavutça dahil Balkan dilleri*nin fiil sistemine Türkçe'nin etkisi ile alakalı bilim adamları*nın düşüncesine de değineceğim. Arnavutça'daki şaşırma çekim hali, Bulgarca ve Makedonca'da da yeniden anlatım çekim halinden bahsedilmektedir. Onlara göre bunlar Türk*çe'nin "Sübjektif modalitesi"ne uygun gelişmiştir 6 , Gerçekten ortada ortak bir şeyler var. Bundan dolayı bu konuya biraz*cık değinmemiz gerekmektedir, fakat konuşmamın sınırları dışına çıkmamak için sadece Arnavutça'dakinden bahse*deceğim. Türkçe'nin fiil sisteminde geçmişin belli kalıpları yanı sıra mı ekinin eklendiği belli olmayan bir şekil vardır. Konuşmacı kendisinin görmediği fakat başka kaynaklar*dan öğrendiği, olduğundan emin olmadığı bir olayı aktarmaktadır. Buna benzer bir şey Bulgarca ve Makedonca fiil sisteminde de meydana gelmektedir 7 . Fakat bu dillerin üze*rinde durmayacağım; sadece şunu söylemek gerekir ki, di*ğer Slav dillerindeki fiil sistemlerinde böyle bir şey yoktur, Arnavutça'daki şaşırma şekli ile ilgili olarak, genelde beklen*meyen bir hareket ifade edilir, konuşmacı direk olarak şahit değildir. Hatta şaşırma şekliyle konuşmacı başkasının sözle*rini aktararak katılmadığını veya şaşırdığını ifade eder. Fa*kat Arnavutça'daki şaşırma şeklinin asıl fonksiyonu konuşmacının beklenmedik bir olay hakkında şaşkınlığını ifade etmesidir. Bu durumda, Arnavutça'nın Türkçe etkisinden önce bir iç gelişimi söz konusudur. Bunu bize Buzuku'nun eserindeki şaşırma şeklinin, geçmiş zamanın kullanılması göstermektedir. Hatta sadece Buzuku'nun eserinde değil es*ki kuzey yazarlarının eserlerinde de şaşırma şeklinin bağla*yıcı haline de rastlıyoruz, yani Türkçe'nin konuşulan Arna*vutça'daki fiil sistemini etkilemediğini kabul edebiliriz.

Burada belirtmeden geçemeyeceğim bir şey daha var. Türkçe'den Arnavutça'ya giren kelimeler beraberinde ço*ğul ekleri -lar,-ler yanında birkaç sonek de getirmişlerdir. Mesela çi/xhi, li/lli, -qar, İlık ve çe. Bu soneklere sadece Türkçe'den gelen kelimelerde rastlarız. İnatçi, beytexhi, me*rakli, sevdalli, zullumqar / gjynahqar, budallallık, fukarallık, turçe, arabça... Fakat halk dilinde Türk kaynaklı kelimele*rin de bu son eklerin aldığını fark ediyoruz; furrxhi, sharrexhi, vendali, elbasanlli, ziliqar, grabitqar, njerezillek, nikoairllik, vençe, fshaçe, dibrançe, Korçarçe, labçe ve benzerleri.

Kısaca değindiğim gibi Türkçe'den Arnavutça'ya giren kelimeleri Arnavutça fonoloji sitemine ve gramer yapısına ayak uydurmuşlardır. Hatta bu kelimelerin büyük bir kısmı sözlükte yer almakta ve büyük bir kesim tarafından kulla*nılmaktadır. Fakat farkettiğiniz üzere günümüzde konuşu*lan dildeki kelimelerin sayısı hakkında tam bir araştırma yoktur.

1Gustav Meyer 1981 yılın Etimolojik Sözlüğünün önsözünde, 9 sayfa, sözlüğünde yer alan 5140 kelimeden 1180 kelime Türkçe, 1420 Romanca ve 540 Slav dillerinden gelen kelimeler olduğunu yazıyor. Farklı oryantalizmaları dahil etmeye çalışan Tahir Dizdari ise, bu kelimelerin hesabını yapmış: 1702 Türk kaynaklı kelime, 1460 Arap ve 505 kelime Fars kay*naklı kelimedir. Buna benzer bir hesaplamayı Kostallari de yapmış, T. Dizdari'nin işini ve Tiran Edebiyat ve Dil Enstitüsü'nün araştırmalarını destek*lemektedir, doğal olarak günümüzde durum çok değişmiştir, Anton Krayni'ye göre 1954 yılında yayımlanan Arnavut Dili sözlüğünde 1500 kelime*nin Türkçe'den gelen kelime olduğunu ileri sürmektedir, yani onaltı keli*meden biri Türkçe ve daha önce "Bashkimi" derneğinden hazırlanan söz*lükte bu oranın sekizde bir olduğunu ekliyor. Fakat bugünkü konuşma Ar*navutça'sına Türkçe, Arapça ve Farsça'dan giren tam kelime sayısı bilin*memektedir, çünkü herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yine de yazılı Arnavutça'yı, özellikle Rönesans'tan sonra Türkçe kelimeleri kullanılmamaya dikkat gösterilmiştir.

2 Bilindiği üzere Arapça'da fiiller 3. şahsın hem tekil hem çoğulun dişi için hem erkekler için farklı halleri vardır.

3 Fransızca'daki kapalı e harfi ve eu harfleri, Türkçe'deki sesli harf ö ve Almanca'daki ö harfinden bahsedilmektedir.

4 Boretzky (1975,248) şiveli olarak kullanılan fiilleri de dahil ederek 70 fiil saymaktadır.

5Budi'de dert Türk kelimesinden gelen dert -une kelimesini de bula*biliriz

6Komonov'a bak

7 Bulgarca ve Makedoncadaki "yeniden anlatma" şekli hakkında fark*lı düşünceler verilmiştir; Demiraj - 1986, 930
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst