Mısır Firavunlarının Başkenti Teb

nones

Bayan Üye
Yukarı Mısır'da kurulmuş olan kent. Mısır firavunlarının başkenti olan Teb, günümüzdeki Kahire'den 700-750 kilometre uzaklıkta, Nil'in doğu kıyısında, Luksor ve Karnak köyleri arasındaki topraklar üstünde kurulmuştur. Günümüze yalnızca Nil'in batı kıyısının yarları arasında bulunan Krallar Vadisi, yağmalanmış yeraltı gömütleri, din adamları tarafından bir kuyuda saklanmış ve arkeologlar tarafından bulunmuş mumyalar kalmıştır. I. Seti (ya da I. Sethi), II. Ramses ve III. Ramses'in tapınaklarının kalıntılarının bulunduğu bu yerde I. Ramses, I. Amenofis,.II. Tutmes, Siptah, II. Amenofis, III. Tutmes, IV. Tutmes ve daha birçoklarının yaptırttığı tapınakların altyapılarının varlığı da tahmin edilmektedir. Bunlar, Teb kentinin yaşamış olduğuna tanıklık ederler. Homeros'un "Yüz Kapılı Teb" olarak (bunun nedeni, tapmakların önünde yer alan çok sayıda dikilitaşlar olabilir) söz ettiği Teb, kısa süreli birkaç dönem dışında Orta ve Yeni İmparatorluk hükümdârlarının başkenti olmuştur. Tanrılar kralı Ammon, burada egemenlik kurmuştur.[1]

Teb, uzun zaman Antik Mısır'ın önde gelen yaşam alanı olmuş bir şehirdir. Mısır tarihi kadar eski iki şehirden biridir (diğeri Abidos'tur) ve Mısır'ın bütün geleneğini barındırdığı söylenir.[2] Yukarı Mısır'da Nil Irmağı kıyısında, Eski Mısır'ın en önemli kentlerinden biriydi. Büyük İskender'in Mısır'ı işgâl edip İskenderiye'yi kurmasına kadar, kısa aralıklar dışında uzun yıllar imparatorluğun başkenti oldu. Eski Krallık döneminden (M.Ö. yaklaşık 3000-2180) beri var olduğu bilinen Teb kenti, Orta Krallık (M.Ö. yaklaşık 2050-1700) ve Yeni Krallık (M.Ö. yaklaşık 1570-935) dönemlerinde zenginliğinin doruğuna ulaştı. O dönemde Eski Mısır, Afrika'nın ortalarından Fırat Irmağı'na kadar uzanan büyük bir imparatorluktu. Ortadoğu'dan, Ege ve Akdeniz'den gelen gemiler Nil Irmağı yoluyla kente ulaşabiliyordu. Teb Asya'dan, Anadolu'dan Ortadoğu ve Akdeniz ülkelerinden gelen değerli malların toplandığı zengin bir ticaret ve kültür merkeziydi. Orta Krallık dönemini başlatan 11. hanedan tarafından başkent ilan edildi. Kentte tanrı Amon adına birbirinden güzel tapınaklar ve saraylar yapıldı. Asya'dan gelen göçmen Hyksoslar (Hiksoslar) Mısır'ı işgal edince Teb eski canlılığını yitirdi. Önceleri Hyksoslar'ın üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalan firavunlar sonunda onları ülke dışına sürmeyi başardılar. Yaklaşık 100 yıl süren bir çöküntü döneminin ardından, 18. hanedanın en güçlü firavunlarından III. Tutmosis, III. Amenhotep (Ame-nofis) ve Tutanhamon'un yönetimleri sırasında Teb yeniden eski zenginliğine kavuştu. Kent, III. Amenhotep'in oğlu Akhenaton'un yönetimi altında kötü bir dönem yaşadı. Tek tanrıya inanan Akhenaton, tanrı Aton'a dayalı bir din oluşturmaya çalıştı. Bu amaçla yönetim merkezini, bugünkü adı Amarna olan bir başka kente taşıdı (bak. Akhenaton).[3]

M.Ö. 2300'e doğru, Eski İmparatorluk döneminin sonlarında Teb, II. Papi'nin ölümünden sonra bağımsız ve birbirine rakip prenslikler hâline gelen imparatorluğun birleştirilmesinde başlıca rolü oynadı. Sonuçta, birçok küçük krallık arasında ikisi kendini kabul ettirdi: Herâkleopolis Krallığı ve Teb Krallığı. Teb Krallığı, Herâkleopolis Krallığı'na üstün geldi. Tebli Mentuhotep, bozulan birliği kurdu. Ondan sonra gelenler (Amenemhatlar ve Sesostrisler) Mısır'ı sınırlarını güvence altına aldılar. Tanrı Ammon'un, evrensel ve egemen tanrıların ilki olan Ammon-Ra olmak için Ra ile birleştiği yeni başkent Teb'de, monarşi iktidârını güçlendirdi ve merkeze bağlı bir yönetim biçimi yaratmayı amaçladı. Böylece M.Ö. 2060 ile M.Ö. 1085 yılları arasında uzanan, bir başka deyişle, Orta ve Yeni İmparatorluk dönemlerine yayılan Mısır tarihinin Teb dönemi başladı. Teb, kuşkusuz Doğu'nun en kalabalık ve en zengin kentlerinden biriydi. Taşıdığı koç boynuzu ve Teb'in bir başka tanrısından alınmış olan tüyleriyle kutsal bir hayvan tarafından temsil edilen Ammon, 1000 yıldan fazla Mısır'ın resmî ve mutlak efendisi oldu bu güç. Yeni İmparatorluk döneminde Teb'in birkaç yüzyıl önce Aşağı Mısır'ı işgal etmiş olan Hyksoslar'ı M.Ö.1580'e doğru yenmesinden sonra iyice arttı. Bundan sonra, hükümdarlar, Teb tapınaklarının iç duvarlarında kraliçenin (annelerinin) ve gerçek babası Ammon-Ra nın birleşmesiyle ilgili sahneler yaptırttı.

Teb'de Yeni İmparatorluk döneminde (M.Ö.1580-M.Ö.1085) mezar yapıları çoğaldı. Başkent, hafif gereçlerden yapılmış saraylar ve evlerle, beyaz yalancı mermerle kaplı ve boyanmış kabartmalarla süslü taştan tapınaklarla doldu. Teb yapılarının planları, bütün Mısır tapınaklarında uygulandı. XIX sülâle döneminde Ramses kralları, Delta'da oturmaya başlayınca, Teb'in ilerlemesi yavaş yavaş azaldı. Tanrılar, giderek ortadan kalktı. Yalnızca Ammon tanrısı kaldı. M.Ö. 663'te Asurbanipal'ın Persleri, Teb'i ve hazinelerini birçok kez yağmaladılar. Kent, Ptolemaioslar'ın hüküm sürdükleri dönemde bütün siyâsâl ve dinsel işlevini yitirdi.[1]

Mısır'ın çöküşüyle birlikte önemini yitiren Teb, bir daha eski zenginliğine kavuşamadı. Görkemli Teb kentinden günümüze ulaşabilen en ünlü yapılar Nil'in doğu yakasında, Karnak ve Luksor'daki Amon tapınakları; kentin batısındaki Krallar Vadisi'nde, Kraliçe Nefertiti döneminden kalma kaya mezarları ile II. Tutmosis'in karısı Kraliçe Hatşepsut'un ve III. Tutmosis'in mezar tapınaklarıdır. Luksor ve Karnak tapınaklarını birleştiren yol, koç başlı, aslan gövdeli sfenkslerle donatılmıştır. Teb tapınaklarının en gösterişli olanı, III. Amenhotep'in mezar tapınağıdır. Çok az bir bölümü günümüze ulaşabilmiş olan tapınağın en çarpıcı özelliği, yüksekliği 21 metreyi bulan, dev boyutlu iki heykeldir. Bu heykeller Memnon Heykelleri olarak bilinir. Yunan mitolojisinde şafak tanrıçası Eos'un oğlu olan Memnon, Truva Savaşı'nda Asil tarafından öldürülmüştü. Kuzey yönündeki heykelden bazı günlerde, şafakla birlikte arp sesine benzeyen bir ses yükseldiği duyulur, bu yüzden "şarkı söyleyen Memnon" adıyla anılırdı.
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
vozol 12000
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst