Göz Yaralanmalarında Yaklaşım
Göz, oldukça hassas olan yapısı itibariyle, çocukluk döneminde daha fazla olmak üzere hayatın her döneminde, dış etkenlere ve yabancı cisimlere bağlı travmalardan etkilenebilir.
Yaralanmalı gözde zamanında ve yeterli tedavi uygulanmadığında körlük gelişebilir. Yaralanmalı gözde gelişen görme kaybı ve çevre yapılarını ilgilendiren estetik sorunlar tazminat ve ceza hukuku kapsamında yaptırımlar gerektirir.
Göz yaralanmaları gözün dış katmanları ile sınırlı göz dışı yaralanmalar şeklinde görülebileceği gibi göz içi yaralanmalar şeklinde gerçekleşebilir. Yaralanmalı gözde ilk yardım yaralanmanın bulunduğu ortam koşuları ve yaralanmanın ciddiyeti dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir. Ağır vücut travmasını da içeren yaralanmalarda, öncelikle yaşamsal destek verilmeli ve sonrasında göz dışı yapılar ve göz bebeği (pupilla) kuvvetli bir aydınlatma altında dikkatle izlenmelidir. Yaralanma bir gözde ise diğer gözdekinden olan farlılıkları; iki gözde ise gözlerin görünümleri ve görmeleri arasındaki farklılıklar dikkate alınmalıdır. Göz yaralamalarında yaralanmaya neden olan cismin tanımlanması çok önemlidir. Özellikle sönmemiş kireç vb alkali yanıklar gözün dış görme tabakasında (kornea) kalıcı nedbe oluşturarak önemli görme kaybı ile sonuçlanabilirler. Bu nedenle, böyle bir temasın gerçekleştiği bilindiğinde hiç zaman geçirmeden olanaklar çerçevesinde göz dışından yabancı cisim parçacıkları uzaklaştırılmalı, ısrarla gözkapakları aralanarak yıkanmalı, bu maksatla göz dışı anestezik damla (Benoxinate®, Alcaine®) uygulaması ile ilk yarım saatte göz yıkanması işlemi sağlanarak mutlaka göz hekimi kontrolü yaptırılmalıdır. Sanayi hizmetlerinde daha sık karşılaşılan ve “göze çapak kaçması” olarak tanımlanan yüzeysel göz yaralanmalarında çoğunlukla yabancı cisim göz dışında izlenebilir. Bununla birlikte, bu yabancı cismin göz içine uzanabileceği, başka bir yabancı cismin göz içine geçmiş olabileceği, göz dışı ve göz içinde iltihap geliştirerek körlüğe yol açabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum, yabancı cisim kolaylıkla dışarı alınabildiği koşullarda bile göz hekimi muayenesini gerektirir; zira çok küçük yabancı cisimler göz içinde çok büyük hasar oluşturabilirler, üstelik bunların göz içine giriş yerleri bazen dışardan da görülemez. Kayak ve kaynak yaparken de izlenebildiği gibi morötesi ve kızılötesi ışınlar göz dışı tabakalarında ve bazen gözün sarı noktasında (maküla) sıklıkla geçici, bazen kalıcı hasarlar ve görme kayıpları oluşturabilirler. Bu durum özellikle güneş tutulmalarında kızılötesi ışınların oluşturdukları görme kayıplarında izlenebilmektedir. Bu maksatla uygun filtreler içeren gözlüklerin kullanımı şarttır. Yaralanmalı gözde yanma, batma hissi, kızarıklık, çapaklanma görünümü görme azalması ile birlikte ise acilen; görme azalması olmasa bile en yakın zamanda (tercihan ilk 72 saat) göz hekimi kontrolünü gerektirir. Gözde kesi oluşturan veya göze giren yabancı cismin kirli olduğu bilindiğinde en kısa zamanda tetanos profilaksisi dahil oral yada damar yoluyla verilecek antibiyotik ve kortizon uygulamalarına gereksinim vardır. Göz içinde metalik yapıda yabancı cisimden şüphelenildiğinde asla magnetik rezonans inceleme (MRI) yaptırılmamalıdır. Kesi hattının derinliği ve kahverengi görünümdeki göz içi dokuların dışardan izlenebildiği açık yaralanmalı göze asla göz pomadı dahil herhangi bir merhem sürülmemelidir. Bu durumda göz, kuru, mümkünse steril ve koruyucu bir kapama ile kapatılarak en kısa yoldan hasta göz hekimine ulaştırılmalıdır. Göz dokularını ilgilendiren her türlü kesinin tamirinin göz hastalıkları hekimi tarafından yapılmasına özen gösterilmelidir. Künt cisimlerle (yumruk dahil) olan yaralanmalar dahil her türlü göz içi yaralanmada geç dönemde körlük oluşturabilecek komplikasyonlar (örneğin glokom, retina dekolmanı) gelişebileceği göz önüne alınarak en az 6 ay süreyle göz hekimi kontrolüne devam edilmelidir. Ayrıca, göz içi yaralanmalarının çok düşük olasılıkta olsa bile eken yada geç dönemde (yıllar) yaralanmalı göz yanı sıra sağlam gözünde iltihaplanmasına, yani “sempatik oftalmi” ile herki gözün kaybına varabilen durumlar geliştirebileceği unutulmamalıdır.
Göz, oldukça hassas olan yapısı itibariyle, çocukluk döneminde daha fazla olmak üzere hayatın her döneminde, dış etkenlere ve yabancı cisimlere bağlı travmalardan etkilenebilir.
Yaralanmalı gözde zamanında ve yeterli tedavi uygulanmadığında körlük gelişebilir. Yaralanmalı gözde gelişen görme kaybı ve çevre yapılarını ilgilendiren estetik sorunlar tazminat ve ceza hukuku kapsamında yaptırımlar gerektirir.
Göz yaralanmaları gözün dış katmanları ile sınırlı göz dışı yaralanmalar şeklinde görülebileceği gibi göz içi yaralanmalar şeklinde gerçekleşebilir. Yaralanmalı gözde ilk yardım yaralanmanın bulunduğu ortam koşuları ve yaralanmanın ciddiyeti dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir. Ağır vücut travmasını da içeren yaralanmalarda, öncelikle yaşamsal destek verilmeli ve sonrasında göz dışı yapılar ve göz bebeği (pupilla) kuvvetli bir aydınlatma altında dikkatle izlenmelidir. Yaralanma bir gözde ise diğer gözdekinden olan farlılıkları; iki gözde ise gözlerin görünümleri ve görmeleri arasındaki farklılıklar dikkate alınmalıdır. Göz yaralamalarında yaralanmaya neden olan cismin tanımlanması çok önemlidir. Özellikle sönmemiş kireç vb alkali yanıklar gözün dış görme tabakasında (kornea) kalıcı nedbe oluşturarak önemli görme kaybı ile sonuçlanabilirler. Bu nedenle, böyle bir temasın gerçekleştiği bilindiğinde hiç zaman geçirmeden olanaklar çerçevesinde göz dışından yabancı cisim parçacıkları uzaklaştırılmalı, ısrarla gözkapakları aralanarak yıkanmalı, bu maksatla göz dışı anestezik damla (Benoxinate®, Alcaine®) uygulaması ile ilk yarım saatte göz yıkanması işlemi sağlanarak mutlaka göz hekimi kontrolü yaptırılmalıdır. Sanayi hizmetlerinde daha sık karşılaşılan ve “göze çapak kaçması” olarak tanımlanan yüzeysel göz yaralanmalarında çoğunlukla yabancı cisim göz dışında izlenebilir. Bununla birlikte, bu yabancı cismin göz içine uzanabileceği, başka bir yabancı cismin göz içine geçmiş olabileceği, göz dışı ve göz içinde iltihap geliştirerek körlüğe yol açabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum, yabancı cisim kolaylıkla dışarı alınabildiği koşullarda bile göz hekimi muayenesini gerektirir; zira çok küçük yabancı cisimler göz içinde çok büyük hasar oluşturabilirler, üstelik bunların göz içine giriş yerleri bazen dışardan da görülemez. Kayak ve kaynak yaparken de izlenebildiği gibi morötesi ve kızılötesi ışınlar göz dışı tabakalarında ve bazen gözün sarı noktasında (maküla) sıklıkla geçici, bazen kalıcı hasarlar ve görme kayıpları oluşturabilirler. Bu durum özellikle güneş tutulmalarında kızılötesi ışınların oluşturdukları görme kayıplarında izlenebilmektedir. Bu maksatla uygun filtreler içeren gözlüklerin kullanımı şarttır. Yaralanmalı gözde yanma, batma hissi, kızarıklık, çapaklanma görünümü görme azalması ile birlikte ise acilen; görme azalması olmasa bile en yakın zamanda (tercihan ilk 72 saat) göz hekimi kontrolünü gerektirir. Gözde kesi oluşturan veya göze giren yabancı cismin kirli olduğu bilindiğinde en kısa zamanda tetanos profilaksisi dahil oral yada damar yoluyla verilecek antibiyotik ve kortizon uygulamalarına gereksinim vardır. Göz içinde metalik yapıda yabancı cisimden şüphelenildiğinde asla magnetik rezonans inceleme (MRI) yaptırılmamalıdır. Kesi hattının derinliği ve kahverengi görünümdeki göz içi dokuların dışardan izlenebildiği açık yaralanmalı göze asla göz pomadı dahil herhangi bir merhem sürülmemelidir. Bu durumda göz, kuru, mümkünse steril ve koruyucu bir kapama ile kapatılarak en kısa yoldan hasta göz hekimine ulaştırılmalıdır. Göz dokularını ilgilendiren her türlü kesinin tamirinin göz hastalıkları hekimi tarafından yapılmasına özen gösterilmelidir. Künt cisimlerle (yumruk dahil) olan yaralanmalar dahil her türlü göz içi yaralanmada geç dönemde körlük oluşturabilecek komplikasyonlar (örneğin glokom, retina dekolmanı) gelişebileceği göz önüne alınarak en az 6 ay süreyle göz hekimi kontrolüne devam edilmelidir. Ayrıca, göz içi yaralanmalarının çok düşük olasılıkta olsa bile eken yada geç dönemde (yıllar) yaralanmalı göz yanı sıra sağlam gözünde iltihaplanmasına, yani “sempatik oftalmi” ile herki gözün kaybına varabilen durumlar geliştirebileceği unutulmamalıdır.