dini sohbet

canber

Kayıtlı Üye
YEMEKTE BESMELE VE ŞEYTAN
Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor:
Peygamber aleyhisselâm ile beraber yemek etrafında hazır olduğumuz vakit.. Allah'ın Resulü başlamadan önce ellerimizi yemeğe uzatmazdık. Bir defa Resulüllah aleyhisselâm ile beraber yemek etrafında toplanmıştık. Bir cariye, biri tarafından itilircesine gelip elini yemeğe uzatınca, Peygamber aleyhisselâm cariyenin elini tutup onu durdurdu. Ondan sonra bir Arâbî de aynı şekilde itilircesine geldi. Allah'ın Resulü bununda elinden tutup yemeğe başlamasına mani oldu ve şöyle buyurdu:
— Muhakkak ki şeytan, Allah'ın ismi anılmamak, yani besmele çekilmemek suretiyle yemeği kendisine helâl kılmaya gayret eder. Bu sebeple bu cariyeyi getirdi ve besmele çektirmeden yemeğe başlatarak, bunun vasıtasıyla yemeği kendisine helâl kılmak istedi. Bunun için cariyenin elinden tutup yemeğe başlamasını önledim. Sonra, aynı sebeple şu ârâbiyi getirdi. Onun da elinden tutup yemeğe başlamasına mani oldum. Hayatımı kudreti ile tutan Allah'a yemin ederim ki, cariyenin eli ile birlikte şeytanın da eli elimde idi.
(Müslim, Ebû Davud, Neseî)
Hazreti Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor:
Resülullah aleyhisselâm sahabîlerinden altı kişi ile beraber yemek yiyordu. Bu arada bu ârâbî geldi ve iki lokma yedi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:
— Eğer şu ârâbî besmele ile yemiş olsaydı yemek hepinize yeterdi, buyurdular.
(Tirmizî)
 
"Hz. Peygamber**™in (s.a.v) İstiğfarı"
Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: **œEğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah**™tan bağışlanmayı dileseler, resûl de onlar için istiğfar etseydi, Allah**™ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı** (Nisâ 4/64). Demek ki ümmet için en hayırlı tövbe, Hz. Peygamber**™in huzurunda yapılan, onun dua ve istiğfarla desteklediği tövbedir.
Müfessir Fahreddin er-Râzî [rahmetullahi aleyh] bu âyetin tefsirinde şöyle diyor: **œHz. Peygamber ile birlikte yapılan tövbenin faydası, tövbe yapanın istiğfarındaki gaflet ve kusurlarının Resûlullah**™ın istiğfarı ile giderilmesi ve ilâhî huzura sahih ve sağlam bir tövbe olarak ulaşmasıdır.**
"Günahlarımı Kim Taşıyacak?"
Hz. Ömer [radıyallahu anh] fakirlere, yetim ve dul kadınlara sırtında un taşırdı. Bir defasında onu un taşırken gören biri, **œEy müminlerin emîri, bırakın ben taşıyayım** dedi. Hz. Ömer ona şu cevabı verdi: **œKıyamet günü günahlarımı kim taşıyacak?**
 
"İnsanî İlişkiler"
Ailemizde, iş yerimizde, sokağımızda, yüz yüze geldiğimiz insanların kimileri bizim gibi düşünen ve davranan, kimileri de farklı insanlardır. Ancak aynı çevrede bulunduğumuz bütün insanlarla muhatap olmak, onlara iyi niyet beslemek, haklarını gözetmek bizim görevimizdir.
Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] ve onun vârisi rabbânî âlimler, insanlarla ilişkilerine son derece dikkat ederek, toplum içinde aşağılanan insanlara bile iyi davranarak eşsiz bir rehberlik sunmuşlardır. Dolayısıyla bizler de aynı toplum içinde yaşadığımız insanların haklarına dikkat ederek görevimizi yerine getirmek durumundayız.
"Yemek Âdabı"
İmam Gazâlî [rahmetullahi aleyh] yemek âdabını şöyle sıralıyor: Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, besmele çekmek, sağ eliyle ve önünden yemek, küçük lokmalar halinde ve yeteri kadar yemek, lokmaları iyice çiğnemek, yemek yiyenlere gözünü dikmemek, bir yere yaslanarak yememek, misafir veya ihtiyaç sahibi bir kimseyle yemek yerken doyup yemeyi bıraktığında misafirini utandırmamak için özür beyan etmek, tabağın ortasından değil kenarından yemek, yemek esnasında iştah kaçırıcı ölüm ve benzeri konulardan bahsetmemek, Allah Teâlâ**™ya hamdetmek.
"Nimeti Artıran sebep"
Hz. Ali [radıyallahu anh] şöyle buyurmuştur:
**œKuşkusuz nimetin artması şükre bağlıdır. Şükür arttıkça nimet de artar. Bu ikisi sanki aynı ipte yan yana durur. Kul şükretmeyi terketmedikçe, Allah Teâlâ da nimetini artırmayı kesmez.**
 
Sadece imtihan

Yaşarken bazen bize verilen eşsiz özellik “akıl”ı maalesef kullanamamaktayız.Akla işlevsellik kazandıramamak; kıyas yapmaya,şeytan ile savaşa girememeye,nefsin isteklerini kabullenmeye sebep olabilmekte.





İman eden bir kişi dünyaya bir imtihana tabi olmak için geldiğini bilir. Bu söz ile bilmeyi eğer aklı ile yorumlayıp kalbine indirebilirse bir nevi zafere ulaşılmış sayılır.





Kişiler kalbe indirme aşamasını gerçekleştirmediği vakit; nefsi ve şeytan karşısında savunmasız kalır ve başlar o komik bahaneleri uydurmaya …





İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir. (Ankebut 2-3)





Rabbimiz de kitabımızda bu hususu bizlere böyle açıklamış.Buradan ortaya çıkan sonuç.O bahaneler ile yalnızca kendini kandırırsın…





Peki bu bahaneler neler ?





* Burak Bey’in ; herkesin keşke benimde böyle güzel bir işim olsa dediği, Ev Eşyaları satan mağazası vardır.İşleri hiçte fena sayılmaz.Eğer güzel kelimesini kullanır iken ölçüt aldığımız yer dünya hayatı ise sonuç çok güzel bir iş ve hayat olarak çıkıyor. Ahiret açısından düşündüğümüzde ise; durum vahim. Çünkü; Burak Bey Çok para kazanmak için işçilerine az maaş vermek için çabalıyor ve kazandığı paraları faize yatırarak parasını artırdığını düşünmekte. Bu fark ettiğimizde Burak Bey’e ; Sizin gibi akıllı bir insan nasıl olurda bu tip haram işlere başvurur diye soru yönelttik.


Burak Bey : Artık devir böyle, paramı bankaya koymayıp ne yapıyım? Eğer paramı bankada değerlendirmez isem param değer kaybediyor.


-- Bu cevaptan sonra birkez daha anladık ki ;


"Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah'tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dır"
Tirmizî, Kıyâmet 25. Ayrıca bk. İbni Mace, Zühd 31





--- Burak Bey e cevabımız şöyle oldu. Biz biliyoruz ki Allah(c.c.) bizi her şeyle imtihan ediyor ve bunu kitabımızda açıkça belirtiyor. “Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 35)


-- Burak Bey sanırım bu ayeti unuttunuz ?


-- Hiç okumamıştım ki L


-- Sorun Anlaşıldı Hayırlı günler ….





Kollarınızı sağa ve sola doğru açın. Sağ tarafta Rabbimizin bizden istediği husuların olduğunu , sol taraftada şeytan ve nefsin istediği şeylerin olduğunu düşünün. Bahaneniz her ne olursa olsun şeytanın yapmamızı istediği en küçük bir işi yaptığımızda, Allah(c.c.)den uzaklaşır ve şeytan a yaklaşırız. Bu durumu cennetten uzaklaşıp azap yurdu olan cehenneme yaklaştığınızı düşünün. O alevleri, cehennemin daha yokmu içime atılacak seslerini bir düşün.





*** Merhaba Arzu , nereye böyle heyecanlı heyecanlı ?


--- Yeni bir işe girdim Eser Bey.Bugün ilk günüm.


*** Ne işi imiş bu ?


--- Bir şirketin İnsan Kaynakları bölümünde mağazamızın müşterileri ile bire bir görüşüp sorunlarını dinliycem .


*** Sadece bayanların mı sorunlarını dinliyeceksin?


--- J Eser Bey güldürdünüz beni, tabiî ki erkeklerinde dinliycem.


*** Gün içinde bir çok erkek ile muhatap olucaksın yani ?


--- Evet. Neden bu kadar konuya takıldınız anlayamadım.


*** Bu durum dinimize uygun değil.Nasıl olurda Allah’ın hak yolu var iken Şeytan’ın yolunu seçiyorsun.


--- Ne dediğinizi fazla anlamadım.Fakat bu iş benim küçüklüğümden beri hayallerimi süslüyor.Bu iş için 4 sene üniversite de okudum. Ailemle birlikte gece gündüz çalıştım.


*** Neeeee … Ailenle mi? Ailendemi destek oldu bu duruma ?


--- Evet. Hemde büyük rol oynadılar.


*** Sorun anlaşıldı… Üzücü bir durum.


--- Nedenmiş o ? Çalışıp para kazanıcam


*** Dünya hayatının bir imtihan olduğunu unutma.


--- Eser Bey devir böyle artık.


*** Rabbimize de bu bahaneyi sunarsın kardeşim. Hayırlı Günler.


“Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara 155)





“Ayetlerimize karşı inkâra sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten Allah güçlü ve üstün olandır hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa 56)





Bize verilen aklı kullanarak.Hayatın bir imtihan olduğunu fark edip.Azap yurdu cehennemden uzaklaşmak duası ile …
 
Kendime mektup
Aziz,muhterem kardeşim..

Madem ki İslamın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun,bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun.
O halde iyi dinle;
Vazifen dikenler arasında güller toplayacaksın.Ayağın çıplaktır, batacak.Elin açıktır ısıracak.
BUNA SEVİNECEKSİN.
Firavunlar kucağında büyüyen çocuk Musa'ları safına alacaksın.Aldığın için dövecekler.Konuştuğun için zindanlara koyacaklar,
SEVİNECEKSİN.
Çöllere sürülürsen kanınla ağaç yetiştireceksin.Kutuplara sürülürsen ısınla sebze yetiştireceksin.
Yeşilliği sevmeyenler olacak.Yakacak,yıkacaklar.Sen bunu
SABIRLA SEYREDECEKSİN.
Karanlık zindanlara salarlarsa,ışık;
Paslı vicdanları görürsen ümit;
İmansız kalplere rastlarsan nur vereceksin.Sen verdiğin için suç,sen getirdiğin için ceza,sen konuştuğun için mahkum olacaksın.
Ve buna ŞÜKREDECEKSİN.
Anadan,yardan serden ayrılacaksın.
Candan ,gönülden Kur'an'a sarılacaksın.
Damla iken deniz,nefes iken tayfun olacaksın.
Derdini yazmak için derini kağıt,kanını mürekkep edeceksin.
Kimse ile görüştürülmezler ise, mecnun olup çöllere düşeceksin.Leyla arar gibi nur arayanları bulacaksın.Bulamaz isen üzülmeyeceksin.
MAKAMLAR,SERVETLER verirlerse NEFSİNİ UNUTACAKSIN.
Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulur isen,
HİSSİYATINI TERK EDECEKSİN.
Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin.
Dağları toptan oymak gerekirse,iğne ile oyacaksın.
Unutma! nerede olursan ol;Küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin.

Bir gün Kur'an etrafında ki surların yıkıldığını görür isen;
Kemiklerini taş,etlerini harç,kanını da su edeceksin.
Etrafına ilimden,irfandan,faziletten,ahlaktan kaleler dikeceksin.
Kaleler fedailer ister;
Nasıl,nasıl sen de içinde fedai olacakmısın?

Zira bu yola giren;
Bilir ki bu yol kıldan ince,kılıçtan keskindir.Her kişinin değil ER kişinin yoludur.
Ey nefsini yenmiş ben. -?-
Seni bütün ruhumla kucaklar,dualarına mukabele eder,Allahın rızası dairesinde buluşmak üzere kendime yazdığım bu mektuba son verirken;

Delalete düşen din kardeşlerimin,kısa bir zaman da benim gibi hidayete ermelerini Hazret-i Allah'tan niyaz eylerim.Amin.
 
GÜNLÜK HAYATIMIZ NASIL GEÇMELİ
Müslüman kardeşim!


Sabah ezanından önce uykudan uyan.

Yatağından kalkarken besmele çek.


Sabah namazını mümkün olduğunca câmide cemaatle kıl.

Evindeki aile efradını (varsa misafirlerini) sabah namazına kaldır.



Hergün en az üç ayet ve üç hadisi tefsir ve şerhleriyle beraber oku. Okuduklarını aile efradına dinletirsen evinde bereket hâsıl olur.

Yemeklerini her öğünde aile efradınla yemeye gayret et.



Sabahleyin işine giderken Allah'tan helâl rızık talep et.

Aile efradının tesettürlü olmasına özellikle özen göster.



Aile fertleri arasında kimseyi uyuntu uyuntu dolaştırma; herkesin bir meşgalesi olsun. Meşgalesizliğe göz yumma.

Yeme, içme, giyim ve para kazanmak hususlarında Allah'ın ve Rasûlünün koyduğu ölçüleri çiğneme; helâk olursun.



Dua etmeyi ihmal etme. Bunun için eşref saatlerini kaçırma. Çünkü duâ, mü'minin silâhıdır.

Bak organların yerliyerince hizmet hâlindeler. Bunun için sana bunları ihsan edene şükretmeyi ihmal etme. Şükrünü eda edemediğin nimetler olabilir ki, elinden alınır.



Beş vakit namazı câmide cemaatle kılma gayretinde ve azminde ol.

Namazlarını tadil-i erkân üzere kıl.



Bildiklerinle amel et. Eğer bunu yaparsan Allah (c.c.) Sana bilmediklerini öğrenecek fırsatlar verir. Bu sayede Allah'ın rızasına erişmiş olursun...

İtikadı sağlam, ilmi olan, ameli de itikadına ve ilmine uygun olan ilim ehlinin meclislerinde bulun. Nasihatlarını dinle. Feyzinden istifade et. Bu sana dünyada itibar, ahirette cenneti kazandırır.



Yürüyen Kur'ân ol. Seni gören, dinleyen, seninle olan kişi Müslümanlığı senin yaşayışından öğrensin. Yürüyen Kur'ân olmak demek, Kur'ân'da emredilen şekilde yaşamak demektir.

Aykırı yaşantı içinde olanları yumuşak lisanla uyar. Olabildiğince kötülüklere engel ol.



Bulunduğun ortamı Müslümanlaştır.

Sözünde dur, ahde vefa göster.



Din kardeşlerinin cenazelerinde bulun. Cenaze yakınlarına başsağlığı dile.

Sıkıntılı gördüğün kişilere imkânların dahilinde yardımcı ol.



Akrabalarınla ilgini kesme.

Komşuluk haklarını ihmâl etme...



İbâdetlerini Allah'ı görüyor gibi yap. Sen O'nu görmüyorsan da O'nun seni görüyor olduğunu bil.

Muvaffakıyetlerden biri de ihlâstır. Daima samimi ve ihlaslı ol.



Kesinlikle gıybet etme. Gıybet edenlerin yanında da bulunma.

Günah işlenen mekânlarda oturma.



Daima iktisatlı ol.

Hiçbir şeyi israf etme... Çünkü Allah (c.c.), müsrifleri sevmez.



Sevgi ve öfkede aşırıya gitme...

Ona buna sırrını söyleme.



Sevdiğini Allah için sev, yerdiğini de Allah için yer...

Tevbeyi dilinden düşürme.



Esma-i Hüsna'yı (Allah'ın 99 ismini hergün birçok defalar tefekkürle, tezekkürle oku. Göreceksin bununla maddi-manevi çok şeyler kazanırsın.

Hergün sesli-sessiz belli sahife miktarı kitap oku.



Susması fikir, konuşması zikir ve bakması ibret olan kişilikli Müslüman ol.

Hediyeleşmek muhabbeti artırır; din kardeşlerinle hediyeleş.



Biliyorsan konuş ibret alsınlar bilmiyorsan sus karakterli mü'min olduğunu bilsinler...

Yediklerini, içtiklerini oturarak ve besmele ile ye ve iç...



Herkesin gördüğü yemekleri yeme. Elâlemin göz hakkını yemiş olursun. Bu da seni ibâdet etmekten alıkoyar.

Gece namazlarını (teheccüt namazını) kıl. Ruhun dinç, vücudun güzel olur...
 
HAYAT KIZMAK İÇİN ÇOK KISA
Bugün...
Evet, evet. Bugün, kızgın olduğun kim varsa karşısına geç...
Onun suratına dikkatle bak.
Ta, gözlerinin içine...
Minicik pırıltılar yakalamaya, ifadeleri çözmeye çalış gözbebeklerinde SON DEFA!!!
Ve onun gözlerinden ayırmadan gözlerini, şu sözü hatırla: O, çok kısa bir zaman sonra ÖLECEK!!!
Senin için çok kısa zaman ne demektir?
Üç gün...?!!!!
Üç gün sonra öleceğini biliyorsunuz artık onun; ama o bilmiyor...
Davranışın değişir mi ona karşı?
Üç gün sonra ölecek bir yakınınız sizi kızdırabilir mi???
Veya ona kızdığın hadise gerçekten kızmaya değer mi?
Üç gün çok mu kısa..? Onun gönlünü bile almaya yetmez mi?
O zaman otuz gün sonra onun bir daha gönlünü alamayacağın uzaklığa
taşınacağını düşün...
Kabri başında oturup ağlamak mı, yoksa dizi dibinde oturup konuşmak mı
daha kolay daha az can acıtıcı....
Bırakalım hadi üç günü, otuz günü...
O insanın üç yüz, hadi üç bin gün sonra ölecegini hesap edin...
Çok mu uzun...!
Bitmeyecek kadar mı?
Bugün.... Evet bugün bir görünmez gözlük tat gözüne ve çevrene onunla bak
Ailendeki insanlara bu gözlükle bak...
Okuldaki veya iş yerindeki arkadaşlarına bu gözlükle bak...
Ve hatta bu yazıyı, o gözlükle oku; ''YARIN YOK''
Bugün herkese, heryere ve herşeye dikkatle bak...

AYNALARA BILE....
HAYAT; KIZMAK İÇİN ÇOK KISA!!!!!
 
CEVİZ HİKAYESİ
Ağaçtan topladığımız cevizde bilirsiniz üst bölümü kaplayan yeşil bir kabuk vardır. O yeşil kabuk çok acı!. Kına gibi, kinin gibi, sulfata gibi bir tadı vardır!.
Hatta onun rengi, boyası elden bir müddet çıkmaz! Kara bir leke olarak elde kalır. Ağzına sürersen, zehir gibi bir tadı vardır.
Nefs-i Emmâresine tâbi olan insan da, aynen o cevizin yeşil kabuğu gibidir.
O durumda olan insan çalar, çırpar, adam öldürür, menfaati için yaşar, zevk için kumar oynar, zevki için her şeyini yitirir. Onun için esas olan, sadece tatminidir..
O cevizden yeşil kabuğu alıp çıkartabilirsen, onun altından tahta bir kabuk çıkar. İşte bu tahta kabuk da, insanda Nefs-i Levvâme diye anlatılan ikinci mertebedir. Yani, cevizde ikinci tabaka olan tahta kabuk, insanda ikinci mertebe Nefs-i Levvamedir.
Nefs-i Levvame’deki insan, kendini bu beden zanneder ve kabul eder.. Bu bedenle devam edeceğini, o bedenle cennete gideceğini umar.
Bu tahta kabuğun, içindekinden, nasıl haberi yoksa; levvame düzeyindeki insanın da kendi hakikatından haberi yoktur!.
Bir yerde nefsine uyar, gider yanlışlar yapar. Bir yandan da; “Yahu ben bu yeşil kabuk değilim” diyen ceviz gibi; “ben bu beden değilim. Benim üstelik aklım da var. Neden bu yanlışları yapıyorum, hayatımı harcıyorum, bu bedene dönük yaşam içindeyim..” diye hayıflanır ve ömrü pişmanlıklar içinde geçer, gider...
Eğer dıştaki yeşil kabuktan sonra anlatılan bu tahta kabuğu da kırarsan, işte o zaman tahta kabuğun içindeki cevizi görürsün. Anlarsın ki, bu tahta kabuk atılması gereken bir kabukmuş. Ceviz bu değilmiş!. Cevizle tahta kabuğun hiçbir alâkası yokmuş, nasıl ki cevizin en üstteki yeşil kabukla alâkası yoksa, tahta kabukla da alâkası yok!
Sen bu tahta kabuktan, cevizi göremezsin. Ama, o cevizi kırar tahta kabuğu çıkartırsan, içinde başka biçimde bir ceviz görürsün.
Dikkat edersek, ceviz içi üstündeki tahta kabuğa hiç benzemez! Yeşil kabuğa da benzemez!.
Bu tahta kabuk, insanın kafatası gibidir. İçindeki ceviz de aynen beyin gibidir.
Nasıl kafatası kemiği ile beyin birbirinden tamamen ayrı ise, işte cevizin tahta kabuğu ile cevizin kendisi birbirinden öylece ayrıdır.
Ama kabuğu kıramamış olanlar, içindeki cevizi bilmez!. Ondan habersizdirler. Tahta kabuğu ceviz zan ederler.
Bu tahta kabuk, atılması gereken bölümdür. Veya, ateşte yakarsın!. Yanınca da çok güzel ısı verir. İşte bu tahta kabuk, ateş için yaratılmıştır.
Bir de; “Ehli olmayanlar bu cevize el sürmesinler” diye yaratılmıştır.
Bu tahta kabuğu kıran kişi de denize kavuşmuştur...
İşte bunun gibi levvame bilinç düzeyindeki adam da; “Yahu!. Ben bu tahta kabuk değilim. Benim Özümde Allah var...
Benim, özümde, Allah var olduğu halde; ben niye kendimi O’ndan ayrı bir varlık gibi görüp, bu beden kabul ediyorum” deyip; kendi hakikatının Allah olduğunun idraki içinde yaşamına yeni baştan yön vermeye çalışır.
Bu çalışmaları yapar ama, iş bununla da bitmez. Bu cevizin içinde girintili çıkıntılı bölümün dışında, az kalın kahverengi bir kabuk daha var. Cevizin kendisi çıktı ortaya ama, kahverengi kabuk daha çıkmadı.
Bu da, insandaki Nefs-i Mülhime’nin kabuğuna tekabül eder. Cevizin bu kahverengi kabuğu insan bilincindeki Nefs-i Mülhime gibidir.
Çünkü, burada, hem “kendini Allah’tan ayrı gören”, hem de ilham alan, “kendi varlığının hakikatinin Allah olduğunu bilen” bir kabuk vardır. Bir ben var, bir O var. “bendeki O!..” der.
İşte bu bilinç düzeyi, cevizdeki kahve rengi kabuğa tekabül eder.
Eğer. “Bendeki O!” görüşünden kurtulup, “ben yokum!.. Sadece O vardır” diyebilse!. Yani, cevizin kahverengi kabuğunu da kaldırabilse...
Bu defa onu da kaplayan ince sarımsı renkte bir kabuk daha çıkar ortaya!. İşte o, Nefs-i Mutmainedir...
İşte o zaman kişi kendi öz hakikatini görmüş olur. İmana varır.
Kahverengi kabuk, sarımsı ince kabuk ve cevizin şekli, kıvrımları aynen mevcuttur. Bütün bunlar, esas cevize göre şekil almıştır.
Ceviz çıkınca ortaya, işte o Nefs-i Radiyedir... (raziye de denir)
Bu beyaz etli yeri sıkar, ezer, ufalar, döverseniz, bir yağ çıkar ortaya... Cevizin en kıymetli yeri o yağıdır.
Cevizi alır bakarsan, bu yağı göremezsin. Ezer, ufalar, sıkarsan görünür hale gelir. İşte bu, Nefs-i Mardiyedir...
Bu yağın da ihtiva ettiği kuvvet ve kudret de Nefs-i Sâfiyedir. Senin de hakikatin Allah’ın kuvvet ve kudreti...
İşte gördünüz. Ceviz, insanın apaçık, bitkisel yaşamdaki örneğidir. Yedi kat ceviz, aynen insandaki bilincin yedi kat mertebesi gibidir.
Kişi, insanları tanımak istiyorsa alsın bu cevize baksın! O zaman kendisini nerede görüyorsa ona göre tedbir alsın!
Kendisini yeşil kabukta mı, tahta kabukta mı, kahverengi kabukta mı görüyor?..
Küre gibi olan cevizi, yarım küre şeklinde ek yerinden keserseniz, kalp gibi bir şekil çıkar ortaya. Tahta kabuğu kırıp atarsanız Beyin gibi bir şekil çıkar ortaya.
Bazıları tahta kabuk içindeki kalpten, beyinden, cevizden bihaber yaşıyorlar.
Allah bize, içimizdeki hakikati idrak etmeyi ve onu hazmetmeyi ve onun gereğini yaşamayı ve güzelliği de çevremizdekilerle paylaşmayı nasip etsin, kolaylaştırsın!..
Eğer bu gerçekleşmez ise, bu tahta kabuklu halle gideriz. Bu tahta kabuğun içinde bir zaman sonra ceviz kurur, kurtlanır, ezilir, büzülür, kaybolur, heba olur gider...
Ya ceviz taze iken kırılıp, bu kabuk veya kabuklardan kurtulunur… Veya bu kabuk kırılmaz, içindeki kısım kurtlanır, çürür, kurur, heba olup, toprağın altına atılır...
İnsan da, cevize çok benzer.
Onun için Allah bizleri kurtlanmaktan, çürümekten korusun. Cevizin içindeki yağ gibi, yağın kuvvet ve kudretine eriştirsin!. Aksi halde halimiz haraptır. Hüsrandadır...
 
AYNADAKİ İNSAN
Kendini kanıtlama uğraşında istediğini elde ettiğinde,
Ve dünya seni baş tacı yaptığında,
Aynaya gidip kendine bir bak,
Ve o insana kulak ver.
Çünkü senin hakkında hüküm vermesi gereken,
Baban, annen ya da eşin değil,
Yaşamında en belirleyici olan,
Aynada sana bakan kişidir.
Bazıları, senin iyi bir arkadaş
Ve harika birisi olduğunu söyleyebilir.
Ama aynadaki insan
Sana bir serseri olduğunu söyleyecektir,
Gözlerinin içine bakamıyorsan eğer.
Asıl memnun edilecek kişi odur;
Gerisini boş ver.
Çünkü bu yolculuğun sonuna kadar
Seninle olan odur.
Aynadaki insan dostunsa eğer,
En tehlikeli ve zor sınavı başardın demektir.
Yaşam yolunda herkesi kandırabilir,
Ardından övgüler, tebrikler alabilirsin;
Ama aynadaki insanı kandırdıysan,
Sonunda elde edeceğin,acı ve gözyaşıdır
 
AMELİ VE AHLAKİ TAVSİYELER

1.Her hayırlı işe "Besmele" ile başlayınız.

2.Müslüman kardeşlerinize selam vermeyi ihmal etmeyiniz ve verilen selamı daha güzeli ile alınız.

3.Her fısatta Allah'ı zikrediniz.Yatmadan önce "YÜZ" defa istiğfar ediniz.

4.Peygamber(SAV)'e çokça Salat-u Selamda bulunup,her gün bunu alışkanlık haline getiriniz.

5.Resulullah(SAV)'in sünnetiyle amel ediniz.Bidat-hurafe ve batıl inançlardan uzak durunuz.Hatada ısrar etmeyiniz.

6.Helal kazanç vazgeçilmez prensibiniz olsun.Çocuklarınıza helal lokma yediriniz ki,Allah'a ve size itaat etsinler.

7.Kardeşlerinizle iyi geçininiz.Mümkün mertebe münakaşa etmeyiniz.Münakaşa olduğu anda "Salat-u Selam" getirip kardeşinizi sevmeniz gerektiğini hatırlayınız ve ona karşı kalbinizi sevgiyle doldurunuz.

8.Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerden ezberler yapınız ve bunlarla amel ediniz.Ezberlediklerinizi başkalarına da öğretiniz.Kırk hadis ezberleyip bunları kardeşlerinize ve aile fertlerinize okuyup açıklayınız.

9.Size verilen görevleri eksiksiz yapınız.İhmalkar olmayınız.İtaat ediniz ki,size de itaat edilsin.Sorumluluğunuzu ve aldığınız görevleri hakkıyla yapınız ki,Allah da size ecir versin.

10.Ailenizi iyi idare ediniz.Erkekler hanımlarıyla,hanımlar da beyleri ile iyi geçinsinler.Birbirinize saygı ve sevgi hitap ediniz.Çocuklarınızın önünde asla tartışıp kavga etmeyiniz.Yoksa çocuklarınıza kötü örnek olduğunuz gibi onların başarısızlığına da sebep olursunuz.

11.Evlerinize girerken "Besmele" ile giriniz ve mutlaka evdekilere "Selam" veriniz ki,ŞEYTAN evinize girmesin.Eve giriş ve çıkışlarda Resulullah(SAV)'in öğrettiği duaları okuyunuz.

12.Kapınızı "Besmele" ile açıp-kapatınız.Eve gizlice değil,zili çalarak veya kapıyı tıklatarak giriniz.İzinsiz eve girilmez.Uzak bir yerden geliyorsanız eşinize önceden ne zaman gelebileceğinizi bildiriniz ki,sizi karşılayacak şekilde hazırlansın.Bu Resulullah(SAV)'in emridir

13.Başkasının evine giderken kapıyı "ÜÇ" defa vurunuz.İzin verilirse içeri giriniz.Üçüncü defadan sonra size izin verilmezse geri dönünüz. Kapıyı çaldığınızda:"KİM O?"diye sorulunca;"BENİM" demeyiniz,cevaben isminizi ve gerekirse soyadınızı söyleyiniz.

14.Kendi evinize geldiğinizde:"KİM O?" denidiğinde,ya
"SELAM" veriniz veya"SÜBHANALLAH"-"ALLAHUEKBER" veya "ELHAMDÜLİLLAH" deyiniz.Sizi sesinizden tanıyacaklardır.Ama sesinizi tanımayan kimselerin evine gittiğinizde adınızı söyleyiniz.

15.Kur'an-ı Kerim okumayı ihmal etmeyiniz.Her gün az da olsa okuyunuz.Çocuklarınıza mutlak surette Kur'an-ı Kerim okumayı öğretiniz.

16.Daima abdestli olmaya çalışınız.Abdest bozarsanız hemen ardından tekrar almayı alışkanlık haline getiriniz.Gece yatağa girerken abdestli olunuz.Abdestli olan kimse gündüz ORUÇLU,gece ABİD gibi sevap alır.

17.Gece yatmadan önce 33 defa SÜBHANALLAH-33 defa ELHAMDÜLİLLAH-33 defa ALLAHUEKBER diye Allah'ı zikredip:
"Elhamdülillahillezi Yuhyi'l-Mevta ve Hüve Ala Külli Şey'in Kadir" deyip yatınız.Böyle yapan müslümanın "GEÇMİŞ" günahları affolunur.

18.Her gece yatmadan önce "AMEN-ERRESULÜ" ve "TEKASÜR" Suresini okuyunuz.Allah(CC)'ü devamlı hatırınızda tutunuz.

19.Sağ yanınıza yattıktan sonra "FATİHA-KAFİRUN-İHLAS-FELAK ve NAS" Surelerini okuyup uyuyunuz.

20.Günde 100 defa "SÜBHANALLAHİ ve BİHAMDİHİ" demeyi alışkanlık haline getiriniz.Çünkü bu Resulullah(SAV)'in ifadesiyle günahları YOK eder.

21."LA HAVLE ve LA KUVVETE İLLA BİLLAH" zikrini çokça söyleyiniz. Çünkü bu "cennetin hazinelerindendir."Günde;
100 defa İSTİĞFARDA bulunmayı,
100 defa TESBİH çekmeyi,
100 defa TEHLİL getirmeyi
alışkanlık haline getiriniz.Bunları yolda giderken ve çalışırken de yapabilirsiniz.

22.Uyurken sağ yanınıza yatıp,sağ elinizi sağ yanağınızın altına koyarak ayaklarınızı hafifçe karnınıza çekip uyuyunuz.

23.Mümkün mertebe GECE Namazlarına kalkınız.Allah'a ibadet ve dua ediniz.O'ndan istekte bulununuz.

24.Sabahleyin uyandığınızda;
"SÜBHANELLEZİ YUHYİ'L-MEVTA VE HÜVE ALA KÜLLİ ŞEY'İN KADİR." deyiniz.

25.Sabah namazından sonra güneş iyice yükselince İŞRAK ve DUHA Namazlarını kılınız.Bu Namazların en azı iki,en çoğu on iki rekattır.

26.Namazlarınızı zamanında kılınız,son vaktine kadar bırakmayınız, Akşam namazından sonra "EVVABİN" Namazı kılınız.Farz Namazlardan sonra mutlaka "AYETE'L-KÜRSİ" yi okuyunuz ve tesbihat yapınız.Hem kendiniz ve hem de ÜMMET için dua ediniz.

27.Elbise ve ayakkabılarınızı sağdan başlayarak giyiniz,soldan çıkarınız.

28.Yolda itidal üzere ve kibirlenmeden yürüyünüz.

29.Yolda karşılaştığınız kardeşlerinize selam veriniz,musafaha yapınız ve kucaklaşınız.Birbirinize mağfiret dileyerek dua ediniz.

30.Kardeşlerinize şefkat-merhamet ve muhabbetle yaklaşınız. Aranızdaki sevgiyi artırınız.

31.Birbirinizi kıskanmayınız.Kardeşinizin yaptığı güzel işi takdir ediniz ve bunu söz ve hareketlerinizle belirtiniz.İçinizde kıskançlık tohumları yeşertmeyiniz.

32.Aksıran "ELHAMDÜLİLLAH" demelidir.Aksırana "YERHAMUKELLAH" deyiniz.Buna karşılık aksıran da "YEHDİNA ve YEHDİKÜMULLAH" şeklinde karşılık vermelidir.

33.Mümkün mertebe "geğirmeyiniz."Geğirirken azami şekilde sesinizi kısınız veya az çıkartınız.Esnerken ağzınızı elinizle kapatınız. Toplum içinde burnunuzu sessizce sümkürüp temizleyiniz. Sesli sümkürmek bizim geleneğimizde yoktur,edep dışı sayılır.

34.Telefonda konuşurken konuşma usullerine dikkatle uyunuz.Siz arıyorsanız ve karşınızdaki şahıs kim olduğunuzu tanımıyorsa ona kim olduğunuzu söyleyiniz ve nazikçe kiminle görüştüğünüzü sorunuz.Kim olduğunuzu belirtmeden karşınızdaki kimseye;"Kimsiniz kiminle görüşüyorum?" şeklinde kaba olabilecek sözler söylemeyiniz

35.Ticari işlerinizde DÜRÜST davranınız.BORÇLARINIZI geciktirmeyi niz.ZARAR etseniz dahi verdiğiniz SÖZDE durunuz.Müşterileriniz size mutlaka GÜVEN duymalıdırlar.Asla YALAN söylemeyiniz.En güzel kazanç,yalan söylemeden ve verilen sözde durularak elde edilen kazançtır.GÜVENİLİR TÜCCAR kıyamet gününde SIDDIK lar-NEBİ ler- ŞEHİD lerle HAŞR olunacaktır.

36.Ortaklarınızla iyi anlaşınız.Birbirinizi seviniz ve birbirinize güveniniz.Birbirine İHANET etmeyen İKİ ortağın ÜÇÜNCÜSÜ ve yardımcısı Allah(CC)'dür.

37.Kazancınızı helal yollardan kazanınız.İsraftan kaçınınız.Cimri de olmayınız,İNFAK etmeyi ve SADAKA vermeyi alışkanlık haline getiriniz.

38.Alırken-satarken-borcunu öderken ve alacağını isterken müsama halı olan tüccarı Allah sever.

39.Alış-veriş merkezlerinde daima "şeytanlar" dolaşır.Şeytanların sizi aldatmasına ve ayağınızı kaydırıp HARAM işletmelerine fırsat vermeyiniz.

40.Müslümanlarla tatlı-tatlı konuşunuz.Onları azarlamayınız ve kalplerini kırmayınız.

41.Kimseye KÜFRETMEYİNİZ ki,size de küfredilmesin.

42.ANNE ve BABA nıza itaat ediniz.Onlara "ÖF" bile demeyiniz.Onları asla üzmeyiniz.Onlar sizden MÜNKER bir şey istemedikleri sürece onlara İYİ davranınız.

43.Akrabalarınızı ve hasta dostlarınızı ziyaret ediniz.

44.Çocuklarınıza merhametle yaklaşınız ve onlara karşı şefkatli olunuz.Onları seviniz, öpünüz ve ilk 7 yıl (0-7) oynatınız,sonraki 7 yıl (7-14) eğitip EDEP veriniz ve daha sonraki 7 yılda da (14-21) onlarla ARKADAŞLIK ediniz.

45.Çocuklarınızla yemek yiyiniz,onlara sofra adab ve usullerini öğretiniz.

46.YETİM ÇOCUKLAR ile DUL KADINLARA yardım ediniz.KOMŞULARINIZA son derece iyi ve nezaketle muamele ediniz.Onlara hal ve hatırlarını sorunuz ve asla hakaret etmeyiniz.

47.Kardeşlerinizin GIYBETİNİ yapmayınız.Onların arkasından konuşmayınız,taklitlerini yapmayınız.Gıybetin yasak ve haram olduğunu unutmayınız.Kardeşlerinizi daima seviniz. Onlara daima güzel sözlerle hitap ediniz.Asla hakaret etmeyiniz.Onlara güzel sözle hitap etmek SADAKA dır.

48.Kardeşler birbirlerine daima YARDIM etmeyi bir prensip haline getirmelidirler.Yerine getiremeyeceğiniz bir şeyi kardeşinize VAAD etmeyiniz.

49.Kardeşlerinizle alay etmeyiniz.Onları küçük görmeyiniz.Onlara hiçbir zaman küfretmeyiniz,lanetleşmeyiniz.

50.Size danışana YANLIŞ yol göstermeyiniz.

51.Şaka yapmakta ölçülü olunuz.

52.Müslümanlar arasında asla söz götürüp-getirmeyiniz.

53.YALAN ŞAHİDLİK yapmayınız.Şartlar ne olursa olsun yalan şahidliğin HARAM olduğunun şuurunda olarak hareket ediniz.

54.İKİ YÜZLÜ olmak çok kötü bir davranıştır.İçiniz ve dışınızın bir olmasına özen gösteriniz

55.Kardeşinizin iyiliğini isteyiniz ve onun kötü durmdan kurtulması için dualar ediniz. Kardeşinizin kötü durumunu kimseye anlatmayınız.Onun ayıplarını örtünüz,ihtiyaçlarını gideriniz,ziyanını ve helakini önleyiniz.




RE: AMELİ VE AHLAKİ TAVSİYELER
56.Kardeşleriniz hakkında asla su-i zann'da bulunmayınız. Müslüman lar hakkında hüsn-ü zann esastır.


57.Kardeşlerinizden üç günden fazla dargın kalmanız caiz değildir.Üç günden sonra haram işlediğinizi biliniz.Bir müslümanla alakayı kesmek,onu öldürmek gibidir.


58.Birbirinizi Allah(CC) rızası için ziyaret ediniz.Birbirinize ölçülü, fakat cömert duygularla ikram ediniz.Kardeşliğin tadını çıkarınız.Bu da Allah(cc) rızası için sevgi ile mümkündür.


59.Müslümanlardan hiçkimseyi tekfir etmeyiniz.Biliniz ki,O kafir değilse küfür size dönecektir.Aranızdaki kardeşlik bağlarınızı bu gibi davranışlarla koparmayınız.


60.Bir kimseye kafir olmadığı halde küfür isnat etmenin,en azından kafiri tekfir etmemek kadar tehlikeli olduğunu unutmayınız.Tekfirin çok incelikleri olan ve oldukça mütehassıs İlim adamlarının tetkikini gerektiren ilmi ve o derece de sorumluluk isteyen bir iş olduğunu unutmayınız.


61.Salih ve Alim insanlarla oturup kalkınız.Facir ve Fasık lardan uzak durunuz.


62.Daima nefsimizi muhasebeye tabi tutup kendi hata ve eksiklikleri mizi görmeye çalışmalıyız.Münafıklığa düşme endişesiyle imanımızı sürekli kontrol etmeliyiz.Çünkü Sahabe Efendilerimiz bunu hep yapıyorlardı.


63.Daima iyiliği emredip-kötülüklerden insanları alıkoymaya çalışma yı alışkanlık haline getiriniz ve bunu bir görev telakki ediniz.Tebliğ sırasında isabet edecek bir eziyete katlanınız.


64.Örnek bir davetçinin sözü davranışlarına paralel olmalıdır.Bir davetçi olarak daima güler yüzlü,nazik ve yumuşak olunuz.Adaletli ve mutedil davranmak prensibimiz olsun.


65.Allah korkusunu kalbinizde her zaman hissedip Allah(CC)'nün sizi her an gördüğünü unutmayınız.Kalbiniz O'nun korkusu ile titresin.Daima Allah(CC) ile birlikte olduğunuzu, O'nun da sizinle birlikte olduğunu düşününüz.


66.Kardeşlerinizle iyiliklerde yarışınız.Onları kıskanmayınız,onları hayırda takdir ve teşvik ediniz.


67.Fedakarlık eden,kardeşini kendine tercih eden,büyüklerine saygı ve küçüklerine sevgi duyan,hasta kardeşini ziyaret eden,cenaze için taziyede bulunan müslümanın iyi bir müslüman olduğunu unutmayınız.


68.Riya,gösteriş,gıybet,haset,tembellik,görevden kaçmak,verilen görevi zamanında yapmamak ve yalan söylemek bir müslümana yakışmaz.


69.Dünya hayatı,makam-mevki-ünvan,zenginlik ve güzellik geçicidir.bunlar bizleri aldat masın.Dünya malının ve çocukların birer imtihan olduğunu haber veren Allah(CC)'dür. Allah(CC)'nun bu haberini uzun uzun düşünmeliyiz.


70.İlim öğrenmeyi ihmal etmeyiniz.Sürekli bize yol gösterecek,dünya ve ahirette bize yarayacak Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifleri öğrenip ezberlemeliyiz.


71.Günahlarımızı unutmadan,çokça tevbe ve istiğfar edip,Allah(CC)'dan af dilemeliyiz. Cehennemden korkunuz.Cenneti isteyiniz.İbadetlerinizi zevkle yapınız.Namazınızı tadil-i erkan ve huşu ile kılınız.


72.Fakirlik sabır isteyen bir imtihandır.Zenginlik daha çok sabır ister.Zira fakir sabreder, ama zenginin tuğyan edebileceğini,böbürlenip azabileceğini unutmayınız.Her ikisi de bir imtihandır.Bunu başarmak mü'min'e yakışır.


73.Şeytan ve nefis hep hoşunuza gidecekleri telkin ederler.Bunu unutmadan onlarla mücadele ediniz.


74.Kafirlerden medet ummayınız.Onlarla uzlaşmayınız.Taviz vermeyiniz.Aksine sürekli olarak onlardan taviz koparmaya çalışınız.


75.Gözünüzü haramdan sakındırınız.Kardeşinize bunu hatırlatınız ve bütün mü'min'lere bu konuda dua ediniz.


76.Kardeşlerinize bağlanınız.Onlara güveniniz.Birlikte olmak daima kuvvet getirir.Allah(CC)'a birlikte daha iyi itaat edilir.Cemaat rahmettir.Ayrılık ise gaflet ve felakettir,bunu unutmayınız.


77.Kardeşlerinizle tartışırken öfkelenmeyiniz.Öfkelenen kardeşinizi soğukkanlılıkla teskin etmeye çalışınız.Ya hayır konuşunuz ya da susunuz.Unutmayınız ki,konuştuğumuz her şeyin hesabını vereceğiz.


78.Ümitsizlik hissi korkudan daha beterdir.Korkmayınız,ümitsiz olmayınız.Hz.Peygamber(SAV) ve Ashabı nasıl başardı iseler,siz de azim,sabır ve inatla çalışınız.Başarı Allah(CC)'dandır.Ümitsizlik ve korkuyu şeytan telkin eder.Bunları hatırınızdan çıkarmayınız.


79.Kardeşlerinize öğüt veriniz.Size nasihat etmelerini ve sizin için istiğfarda bulunmalarını isteyiniz.Birbirinize duayı ihmal ve eksik etmeyiniz.


80.Mü'min bir kez aldanır.Dikkat ediniz !Nefis-şeytan ve kötü kalpli insanlar sizi aldatmasınlar.


81.Mü'min kardeşinizin ve müslümanların sırlarını açığa vurmayınız,ağzınızı sıkı tutunuz. Gevezelikler felaket getirir.Sır saklamasını biliniz.Her şeyi herkesle konuşmayınız.Sizi ilgilendirmeyen hususları merak edip araştırmayınız.


82.Boş vaktin kıymetini biliniz.Evde oturduğunuz zaman eşiniz ve çocuklarınızla(..aile bireyleriyle) sohbet ediniz.Onları sohbetinizle eğitiniz.Hanımınız ve çocuklarınıza iyi davranınız ki,size saygı duysunlar,sizi dinlesinler ve iyi bir müslüman olsunlar.Onları azarlamayınız,onlara gereksiz yere bağırmayınız ve kızmayınız.


83.Dua etmeyi ihmal etmeyiniz.Otururken-kalkarken,bir yerden ayrılırken,birisiyle karşı laştığınızda hep kardeşlerinize dua ediniz ve onlardan da size dua etmelerini isteyiniz.


84.Allah(CC)'ın huzurunda durduğunuz zaman,O'nun korkusuyla gözyaşı dökmeye çalışı nız.Çünkü Allah(CC),kendisi için akıtılan gözyaşı sebebiyle o göze ateşi haram kılmıştır. Allah(CC)'a en yakın olduğunuz anın secde anı olduğunu biliniz.O vakitte duayı çoğaltınız. Bütün namazlarınızın sonunda dünya müslümanlarına(..ümmet-i Muhammed) 'e dualar ediniz.Allah(CC)'ın "Bana dua ediniz,Ben'de icabet edeyim." buyurduğunu unutmayınız.


85.Televizyon karşısında vaktinizi öldürmeyiniz.Onun yerine Allah(CC)'ın ayetlerini ve bilhassa kıyamet sahnelerinin anlatıldığı sureleri ve tefsirlerini çokça okuyunuz.Bu,sizden dünya sevgisinin azalmasına yardımcı olur.


86.Çok yemin etmeyiniz.Yeminlerin kefaret gerektirdiğini unutmayınız."Yemin-i lağv" (..söylediği sözün hakikat dışı olduğu halde,doğru olduğunu zannederek ettiği yemindir) bile olsa bunun sorumluluğundan kurtulmak için ara sıra sadaka veriniz.


87.Sorumluluklardan kurtulmak için hileli yollara başvurmayınız.Kendinizi aldatmaya kalkışmayınız.Kalplerdekini en iyi bilen Allah(CC)'dır.


88.Bulunduğunuz çevrede örnek olmaya gayret ediniz.Bunu pratik davranışlarınızla ortaya koymaya çalışınız.


89.İmkanlarınız ölçüsünde ihtiyaç sahibi kardeşlerinize maddi-manevi yardımlarda bulunu nuz.Onlara borç vermekten kaçınmayınız.Borç alanlar da borçlarını ciddiyetle ödemeye gayretli olmalıdırlar.Borcunu ödemeye çalışana Allah(CC) yardım eder.Bir müslümanın ihtiyacını gidermenizin,Allah(CC)'ın da sizin ahiretteki bir ihtiyacınızı gidermesine sebep olacağını hatırınızdan çıkarmayınız.


90.Zalimlere yanaşmayınız,onlara güvenmeyiniz,fakat onlardan da asla korkmayınız. Yalnız Allah(CC)!dan hakkıyla korkunuz.Allah(CC)'dan korkan kimse,insanlardan asla korkmaz.Müslümanlara karşı mütevazi,kafirlere karşı ise şahsiyetli-izzetli ve onurlu olunuz.


91.Allah(CC)'ın düşmanlarını unutmayınız.Onların sizi sevmediğini biliniz ve ona göre hareket ediniz.


92.Emriniz altında çalıştırdığınız insanlara zulüm etmeyiniz.Allah(CC)'dan korkarak onların haklarını koruyunuz.Çalışan biri iseniz,aldığınız ücreti haketmeye ve çocuklarınıza helal lokma yedirmeye gayret ediniz.


93.Lükse özenmeyiniz.İtidal içinde ve sade yaşamak daha güzeldir.Ne cimri olunuz ne de müsrif.

94.Ölümü çokça düşününüz.Güzel bir ölümü ve Allah(CC) yolunda ölmeyi temenni ediniz Allah(CC)'ın takdir ettiğinin dışında hiçbir şeyin olmayacağını tefekkür ediniz.Öldüren ve dirilten sadece Allah(CC)'dır.

RE: AMELİ VE AHLAKİ TAVSİYELER
95.Hanımlar yabancı erkeklerden,erkeklerde yabancı hanımlardan uzak durmalıdırlar.Bu kalplerimiz için daha güzeldir.


96.Ümmetin malını hor kullanmayınız.Onu kendi malınızdan daha iyi koruyunuz ve bu konuda hassas olunuz.


97.Zühd-takva ve nafilelerle Allah(CC)'a yaklaşmak sadece sufi ve dervişlere ait bir özellik değildir.Bunun öncelikle Sünnet-i Seniyyeye bağlı olan Müslümanların görevi olduğunu hatırlayınız.


98.Pazartesi ve Perşembe günleri Oruç tutmaya gayret ediniz. Mümkün olmazsa en azından her Kameri ayın 14-15-16 ncı günlerini Oruçlu geçirmeye çalışınız.


99.Alim ve Faziletli insanların kıymetini biliniz.Çocuklarınızdan birisinin mutlaka İslami İlimleri tahsil etmesi için yardımcı olunuz ve onları teşvik ediniz.


100.İslam'ın ilk emrinin "OKU" olduğunu göz önünde bulundurarak her gün mutlaka düzenli bir şekilde kitap okuyunuz.Okumayan kardeşlerinizi de kitap okumaya teşvik ediniz.


101.Haftanın belli gecelerini dininizi öğrenmek-öğrendiklerinizi başkalarına öğretmek ve insanları İslam'a davet etmek için tahsis ediniz ve çocuklarınıza da bunu öğretip,zaruretine de onları inandırı nız.


102.Küfrün yeryüzünden yok olması,İslamın bütün kalplere hakim olması-yaşanması ve dünya üzerinde uygulanması için daima gayretli olunuz.Bununla dertleniniz.Endişeniz ve derdiniz bu olsun.Bu anlayışı insanlara telkin ediniz.


103.İslam'a hizmetin ciddi çalışmalarla mümkün olabileceğini unutmayınız.Bu bakımdan fert olmayı ve tek başına yaşamayı hatırınızdan tamamen çıkarınız.Kardeşlerinize sımsıkı bağlanınız.


104.İstişaresiz iş yapmayınız.Her hususta başarılı olmak ve Allah(CC)'ın rızasını kazanmak için kardeşlerinizle istişare yapmayı alışkanlık edininiz ve bunu etrafınıza öğretiniz.


105.İslami hizmetlerde uzun dahi olsa meşru yolu tercih ediniz.Yolun uzun oluşuna katlanınız-sabırlı olunuz ve acele etmeyiniz.Acelecilik daima yanlışlıkları beraberinde getirir.


106.Hemen hemen her konuda hazırlıklıolunuz.Ölümlü dünyanın faniliğini unutmayarak İslam için çalışmayı ihmal etmeyiniz.Akşam olduğu zaman sabahlayamayacağımızı,sabahladığızda da akşama kavuşamayacağınızı devamlı hatırınızda tutunuz.
 
SEN KİMSİN BİLİYORMUSUN ?
Siz insanlar için çikarilmis en hayirli bir ümmetsiniz, iyiligi emreder,
kötülükten vazgeçirmege çalisirsiniz.. Çünkü Allah’a inaniyorsunuz..”
Fermaninin sahibisin! ..

SEN,
“Alemlere rahmet olarak gönderilen” ve dehsetli mahser günü herkesin “Nefsi!
Nefsi! ” diye cirpinacagi bir zamanda, secdelere kapanip; “Ümmetimi isterim
Ya Rab! .. Ümmetimi bagislamadikça kalkmam” diye feryad edecek olan Habib-i
Kibriya’nin ümmetisin! ..

SEN,
Resulullah’in ashabina; “Orduya yardim ediniz” dedigi zaman, bütün servetini
alip getiren ve Peygamberin “Cocuklarina ne biraktin? ..” sorusuna; “Allah’i
ve Resulünü biraktim Ya Resullullah! ” cevabini veren Hz. Ebubekir’in
yolundasin! ..

SEN,
Devlet reisi oldugu halde, ici su dolu bir tulumu sirtina yüklenerek halk
icinde dolasan ve oglunun; “Babacigim, niçin böyle yapiyorsun? ” sorusuna;
“Oglum! Nefsimi biraz begenir gibi oldum.. Onu zelil etmek, gururumu kirmak
istiyorum” diyen Koca Ömer’in izindesin!

SEN,
Müslümanlar arasinda acligin ve kitligin hüküm sürdügü bir zamanda Sam’dan
kendisine ait zeytinyagi, üzüm ve bugday yüklü olarak gelen bir deveyi
yükleriyle beraber yoksullara tasadduk eden Hz. Osman’in ardindasin! ..

SEN,
Cebinde bulunan 4 dirhem servetin 1 dirhemini gizlice, 1 dirhemini açikca, 1
dirhemini gece ve kalan 1 dirhemini de gündüz, kimsesizlere sadaka olarak
veren ve Allah Resulünün; “Neden böyle yaptin? ”sualine “Belki Allah
bunlarin birini olsun kabul eder düsüncesiyle diyen Hz. Ali’yi takip
edensin!

SEN,
Allah yolunda cihada cikan ve karsisinda ATLAS Okyanusunu görünce, devesini
dizlerine kadar denize sürerek, kilicini cekip; “Ya Rabbi! Sahid ol! Önüme
su ucsuz bucaksiz derya cikmasaydi senin sanini daha ileriye götürürdüm! ”
diyen mücahidlerin pesindesin! ..

SEN,
40 sene yatsi abdestiyle sabah namazini kilan Imam-i Azam’larin, Malazgirt
Ovalarinda Allah Allah sesleriyle at kosturan ve Anadolu kapilarini müslüman
Türklere acan Alp Arslanlarin arkasindasin! ..

SEN,
Misafir kaldigi evde gece sabaha kadar ayakta duran ve; “Biz Kur’anin
bulundugu odada ayaklarimizi uzatip yatmaktan haya ederiz” diyen Osman
Gazilerin torunusun! ..


ISTE SEN BUSUN! ..

Bu altin halkalara eklenebilecek daha binlerce halka içerisinde;
Senin cevherin, aslin astarin, esasin budur iste! ..
Sen bu kapilar disinda baska bir kapini insani,
Bu altin halkalar disinda baska bir halkanin esiri olamazsin!
Namazsiz, niyazsiz, maneviyatsiz, ruhsuz, köksüz, kozmopolit, satilmis
olamazsin!
Allahsiz, Peygambersiz, Kitapsiz olamazsin!
“Bana dokunmayan bin yil yasasin! ” “Neme lazim” “Evimden uzak”
“Her koyun kendi bacagindan asilir” gibi yahudi sözlerini agzinin sakizi
yaparak, mücadele ve hizmet azmini yitiremezsin!
Komsun ac iken, sen tok gezemezsin!
Islam’in yasak kildigi günah yuvalarinda vaktini öldüremez, aile fertlerini
batinin kokusmus hayat tarzina uyduramazsin!
Yavrularini cagdas asrin zihniyetine terkedip, cehenneme talip olamazsin!
Sen kainatin en üstün varligi olarak yaratildin, buna layik olarak cennet
bahcelerine talip olmalisin..

Hem burada... Hem orada..
 
kayıtta melekler
Bilinçsizce söylenen sözler

“(insan ) hiçbir söz söylemez ki yanında onu gözetleyen ,dediklerini zabteden (bir melek) hazır bulunmasın
Kaf suresi: 18
İman: insanın en büyük sermayesidir. İmanımızı elde etmek için insan aklını ve bütün imkanını seferber eder .
İman: nurdur.
İman: nimettir.
İman:maneviyattır.
İman:ebedi huzurdur.
İman:güçlü olmaktır.

İnanan her mümin imani konularda ne söylediğine çok dikkat etmelidir. İmanını zedeleyecek sözlerden uzak durmalıdır. Eğer sözün nereye sürüklediğini düşünmeden söylemesi halinde Allah korusun imanından olabilir.
Bilinçsizce söylenen sözlerin bizi değiştirip değerlerimizden de uzaklaştıdığının farkına geç varabiliriz bazen kendimizi savunduğumuzu zannettiğimiz sözler bizi isyana sürükleyebilir.
İmanımıza aykırı sözlerle dilimizi ve kalbimizi kirletmemeliyiz.
Tabi rabbimiz kullarını o kadar çok seviyor ki kullandığımız sözlerle iman kapımızı kapatırken o bize bir tövbe anahtarı sunuyor. Şimdi kullandığımız sözleri sırasıyla sıralayalım ve ardından kullandığımız sözleri bir daha söylememek şartıyla tövbe kapısına icabet edelim;

1 : “yukarıda Allah var!” (Allah her yerdedir)
2: “Allahlık adam!” ( Allah alimdir)
3: “kader utansın!” (utanması gereken insandır) ahzap38kamer 49
4: “ fala inanma falsızda kalma!” (gaybı bilen Allahtır en am 59
5: “Nuh der peygamber demez!” (nuh a.s Allahın peygamberidir)bakara285
6: “sen olmazsan acımızdan ölürüz!”(rızık allah tandır sebe suresi:39)
7: “haram biri için oğlum yada kızım yerindedir”
8: “Azrail suratlı adam”(Azrail Allahın meleklerinden biridir tahrim 6)
9: “seninle cennete bile girmem”(Allaha isyandır nisa 57)
10:imalat hatası”(Allah hiç bir kuluna haksızlık etmez nisa 40)
11: “doğanın mucizesi”(tabiat sanattır sanatkar olamaz)
12: “kuran çarpsın Allah çarpsın ekmek çarpsın”(ne kuran nede ekmek kimseye çarpmamıştır)isra 82
13:” Allah kahretsin”(inananlar için söylenmez)
14: “lanet olsun”(Allahın lanetlediği kişiler k. Kerimde bildirilmiştir Ahzab 57 nisa 52 hud 19)
15: “salla başı al maaşı”( insan için emeğinin karşılığı vardır)
16:” iyi geceler ,iyi günler”( gün ve gece zaten iyi “ hayır” olmalı)
17:bay bay”( Allahın selamı ile vedalaşmalıdır)
18. “zamansız öldü” (nahl suresi 61.)
19:” ben öldükten sonra benim cesedimin ne önemi var”(bakara 156)
20: “çok yemek yersen çabuk büyürsün” (yemek sünnete uygun yemesi telkin edilmeli)
21:”hayat müşterektir”( ailenin geçimi erkeğe aittir)
22:”yüzünü gören cennetlik”(cennet ucuz değil cehennemde luzumsuz değil
23:”o günah bu günah geriye ne kaldı”(bakara 185)
24:” kahrolsun şeriat”(islamın ta kendisidirşura 13)
25:”ne günah işledim ki, tövbe edeyim”peygamberler hariç günahsız insan yoktur)
26: “öküz a.s”(peygamberler kitabullahda bildirilmiştir)
27: “ kıyamet hacılardan hocalardan kopacak”(Fatır 28)
28:”ahirete gidip gelemi var”(Rum 50)
29: “ inanmayan için Allah rahmet eylesin”(Allahın rahmeti inanmayanların üzerinde değildir)
30:”şansım olsaydı “kız ,erkek” olurdum( şans Allaha kul olmaktadır)



AYRICA FATIR SÜRESİ 19 ,20,21,22 DE MEVLA ŞÖYLE BUYURUR.

“körle gören bir olmaz”
“karanlıklarla aydınlık bir olmaz”
“gölge ile hararette bir olmaz”
“ Dirilerle ölülerde bir olmaz”
 
BANA ÖĞÜT VERİN
İbrahim bin Edhem anlatıyor:

Bir zaman Beyt–i Makdis‘e gitmek için yola çıktım.

Yolda giderken yedi kişiye rastladım, onlara selâm verdim:

“Selâmünaleyküm, bana öğüt verir misiniz? Allah yardımcınız olsun.“ dedim.


İçlerinden biri bana dedi ki:

“Allah‘tan başka kimseden korkma, O‘nun dışında kimseden bir şey umma ve bekleme.“

Ben onlara:

“Benim ilmimi artıracak bir şeyler söyleyin, Rabbim size merhamet eylesin.“

dedim. İçlerinden biri bana dedi ki:

“Allah‘ı seveni sev, Allah‘ı sevmeyeni sevme.“ Bunun üzerine ben onlara:

“Bana başka öğütler de verin.“ dedim. İçlerinden başka biri:

“Dua et. Yalnız kaldığın zamanlar içten yalvar, yakar, ağla ve titre. Allah‘a karşı zelil ol, ne şartta olursan ol, O‘ndan kork.“ dedi. Ben tekrar onlara:

“Bana öğüt verin.“ dedim. Yine içlerinden biri:

“Allah‘ım, şu bize takılıp kalan ve bizi senden alıkoyan adamla aramızı ayır.“

dedi. Bunu söyledikten sonra, yedisi birden ortadan kayboldu. Onların ne yana gittiklerini anlayamadım ve bir daha da onları görmedim.

İbrahim bin Edhem buyurdu ki:

“Kibirlenmeyin! Mağrur olmayın. Yaptıklarınızla övünmeyin. Üstünüzdekilere değil, altınızdakilere bakınız. Kalpleriniz Allah sevgisiyle dolsun. Bedenleriniz Allah‘a itaatle yoğrulsun. Allah‘tan utanınız. Dilleriniz Allah‘ı ansın. Gözlerinizi harama dikmeyiniz.“
 
Dört soru, dört cevap

--------------------------------------------------------------------------------

Bir adam Hz. Ali’ye (k.v.) geldi ve:
“Sana sormak istediğim dört sorum var” dedi.
İlim Şehrinin Kapısı:
“Buyur, sor!” dedi.
Adam sordu:
“Vacip nedir? Vacipten evvel vacip nedir?”
Hz. Ali cevap verdi:
“Tövbe etmek vaciptir; günahları terk ise ondan önce vaciptir.”
Adam sordu:
“Yakın nedir? Yakından yakın nedir?”
Hz. Ali cevap verdi:
“Kıyamet yakındır; ölüm ondan daha yakındır.”
Adam sordu:
“Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir?”
Hz. Ali cevap verdi:
“Dünya acayiptir; dünyayı sevmek ise ondan daha acayiptir.”
Ve adam son olarak, şu soruyu sordu:
“Zor nedir? Zordan daha zor nedir?”
Ve Hz. Ali, bu son soruya da, şöyle cevap verdi:
“Kabir zordur; azıksız, amelsiz kabre girmek ondan daha zordur.”

Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan Bilir Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan
 
İnsanı Aldatan Dört Kelime
Mevlâna Celaleddin Rûmi der ki:
"Vakit keskin kılıç gibidir, ömrü kesiyor;O seni kesmeden evvel sen onu kes!..
Kalbî zikre devam et!.. Dilin kapılarını kapat!..Kalbin zikirle konuşsun, dilin hikmetle sussun..Huzur buluncaya kadar öyle ol, üstün zekâ sükut etmektedir.
Az ye, az konuş, az uyu..Ameli bırakmak ne kötü bir hal.. "İleride amel edeceğim" demek ondan daha beter bir haldir."
İbn-u Atâullah İskenderî'den naklen Ebu Muhammed Eş-Şa'ranî:
"Tüm insanlar dört kelime ile aldanmıştır:
EĞER
Birisi, eğer zengin olsaydım ibadet ederdim der,
Diğeri, eğer fakir olsaydım ibadet ederdim der,
Öbürü, eğer genç olsaydım ibadet ederdim der,
Başkası, eğer ihtiyar olsam ibadet edeceğim der.
İşte dilin bir fenalığı budur.
NEDEN
İlim oku! Neden okuyayım?
Sus! Neden susayım?
Konuş! Neden konuşayım?
Nedenle beden tembel olur, nedeni bırak!
NASIL
İbadet et! Nasıl edeceğim?
Çalış! Nasıl çalışacağım?.
KEŞKE
Keşke ben zengin olsaydım, hacca giderdim..
Keşke ölseydim, suç işlemeseydim..
Bunlar hep dil illetidir.. İstikamet yolundan insanı çeviren sebeplerdir.
Bunların tedavisi iki edepledir:

1-Ahireti dünyadan daha fazla tercih etmekle, tembellik zincirlerini koparmak ve kalbî zikretmek,
2-İşi zamanında yapmak, ertelememektir.
 
Şimdi karnımda hep susuyorsun....
İmam-ı Gazali Hazretleri Buyuruyor Ki:

Ey ahiret yolcusu, dinle!

Evladım!


Bir insan ne kadar çok yaşarsa yaşasın, sonunda ölecektir. Son nefeste imanla göçüp göçmeme tehlikesi dahil, kabir, mahşer .. derken yol boyu tehlikelerle doludur. Tutunacağın dal, Allah rızası için yaptığın kulluk hizmetidir. Bir de Yüce Allah'ın yarattıklarına karşı yapılacak insanlık hizmetleri yardımına gelebilir.

Resulüllah Efendimiz şöyle buyuruyor:

"Herhangi bir kimse ölüp ruhu bedenini terk edince şöyle bir ses gelir:
Sen dünyayı mı bıraktın, yoksa dünya seni mi?

Sen dünyayı mı topladın, yoksa dünya seni mi toparladı?

Sen dünyayı mı öldürdün, yoksa dünya seni mi?

Yıkanmak üzere teneşire konulduğu zaman üç defa üst üste şöyle bir ses gelir:

Kuvvetli bir bedenin vardı. Onu bu derece zayıf düşüren nedir?

Çok tatlı bir dilin vardı. Güzel güzel konuşuyordun. Şimdi seni kim susturdu.

Kaç tane çok sevdiğin dünya dostların vardı. Hani, şimdi onlar neredeler, seni niçin böyle yalnız bıraktılar?

Kefene sarıldığı zaman şöyle bir ses gelir:

Harçlıksız, azıksız uzun yola çıkılır mı?

Geri dönülmeyecek çok uzun bir yola çıktığını biliyor musun?

Yılan çıyanla dolu kabir evini cennet bahçesine çevirdin mi?

Tabut içine yerleştirilince şöyle bir ses gelir:

Ey ahiret yolcusu! Eğer Allah'ın rızasını kazandın da bu yola çıktınsa müjdeler olsun sana. Yok eğer O'nun öfkesini kazandın da öyle bu yola çıktınsa yazıklar olsun sana.

Tabut, kabrin kenarına konduğunda bir ses gelir: " Ey insanoğlu! Dünyada iken şimdi yerleşeceğin bu kabir evin için ne hazırlık yaptın? Bu karanlık yer için ışık getirdin mi?

Yataklar beğenmeyen sen, bu çıplak halinle burada nasıl yatacaksın?"

Kabre yerleştirilince yine bir ses gelir:

Ey insanoğlu! Üzerimde güler eğlenirdin. Şimdi ise karnımda ağlıyorsun, üzerimde bülbüller gibi konuşuyordun. Şimdi karnımda susuyorsun.

Defin işi bitip, halk kabristanı terk ederek ayrıldıktan sonra Yüce Allah'tan bir nida gelir:

"Ey benim kulum! Yalnız kaldın. Seni bu karanlık yerde eşin dostun terk edip gittiler. Halbuki bunlar senin yakınların ve dostların idiler. Bu duruma gelmemen için hiç birisinin bir yararı olmadı. Sen ise, benim emirlerime hep karşı geliyordun. Yapılan öğütleri dinlemiyordun. Şimdi ise gerçeklerle yüz yüzesin.

Seni bu karanlık yerde yalnız başına bırakmak benim Allah'lık şanıma yakışmaz. İzzetim ve Celalim hakkı için ben de sana şefkatle, rahmetle muamelede bulunacağım. Şimdi sana bir ana babanın evladına olan şefkat ve merhametinden daha fazla şefkat ve merhamet göstereceğim. Seni memnun kılacağım" deyip kabri, cennet bahçelerinden bir bahçe haline dönüştürür ve içerisini, kıyamete kadar kendisine arkadaşlık edecek huriler ve gılmanlarla doldurur. Kıyamete kadar birlikte cennet nimetlerinden faydalanırlar."

Ey insanoğlu! Seni karşılıksız yoktan halkeden Yüce Allah'ının büyüklüğüne, şefkat ve merhametine bak. O, ne büyük sultanlar Sultanıdır ki, böyle günahkar kullarının suçunu bağışlar ve o, ne derece merhametli bir Allah'tır ki, her gün binlerce defa kullarının ayıplarını görüp örter. Kimsenin ayıbını yüzüne vurmaz.

Öyleyse O, şanına yakışanı yapmaktadır. Bize düşen de kula yakışan şeyleri yapmaktır. Kulluk mevkii, hizmet mevkiidir. Yüce Allah'a hizmet... Yaratan'ın hatırı için yarattıklarına hizmet...
Allahım! Son nefesimizi kulluk hizmetinde solumayı nasip ve müyesser eyle!

We UNuTmA YaLNıZLıĞıN ÖtEsiNdE GiZLi BiR HaYaT WaR!!
 
Hala var bir fırsatın.....varmı acaba.?



Ey dünya meşgaleleriyle oyalanan zavallı!

Upuzun bir ömür ümidiyle hep aldandın.

Yetmez mi artık bunca gaflet ve umursamazlığın.

Bak, yaklaştı ötelere yolculuk zamanın; unutma ölüm çıkıp gelir bir gün ansızın.

Seni bekliyor kabir, o ki amel sandığın.

Öyleyse, kov dünya endişelerini ve sabra sığın; ecelin dolup da yolculuk anın gelene dek hâlâ var bir fırsatın.”





“Allah’ın rahmet deryasındaki bunca genişliği kafirler bilseydi, cennetten ümidlerini kesmezlerdi.” Hadis-i şerifini okuyup, Rabb’inin kafirler için göstermiş olduğu bu rahmeti gördükten sonra, “Allah’ım senin sonsuz rahmetinden sual olunmaz, Sen merhametliler merhametlisisin, Sana sonsuz hamd-ü senalar olsun.”


Tevbe etmesi için pek çok gecenin, Rabb’i tarafından mübarek diye adlandırılarak kendisine lutfedildiğini ve affa bahane ararcasına, tek bir damla gözyaşının bile bağışlanmaya vesile kılındığını öğrendiğinde, dilleri sustuğu halde, gözleri ve yürekleri ile “Rabb’im BENİ AFFET!! AFFET BENİ!!”diye nida edebilen nadir insanlardan olmak .

Beni Bir Ben Bilirim, Birde Yaradan Bilir Bana Bir Ben Lazımım, Birde Anlayan


RABBİM DÜNYA GAFLETİNE DALIPTA GÜNAHKAR BİR KUL OLMAKTAN MUHAFAZA ETSİN
 
Gitmek İstiyorsa İnsan Gitmelidir
Iyi kalpli yalniz bir adam bir gun bir koza bulur.

Kozanin icinde kucuk bir tirtil vardir.

Adam cok sever bu tirtili.

Onunla tum yalnizligini, tum sevgisini paylasir.

Gel zaman git zaman tirtil buyur, guzel bir kelebek olur.

Adam kelebegine hayran, birakamaz onu bir turlu.

Aslinda kelebegin aklinda daglar, kirlar, cicekler vardir da

kiyamaz bir turlu adama ve sevgisine, yalniz birakamaz onu.

Uc gunluk omrunu sevildigi ve sevdigi yerde gecirmeye hazirdir.

Ama adam bilir ki

"Sevmek bazen vazgecmeyi de bilmektir."

Kelebegine son kez bakar ve onu saliverir ozgurlugune, kirlarina, ciceklerine dogru...

Kelebek mutlu olmasina mutludur ama hicbir meltem,

hicbir cicek yapragi adamin avucunun sicakligini andirmaz.

Aklinda adam, o cicek senin bu cicek benim dolasir saatlerce...

Adam bir kelebege sevdali, bakip durur bosluga.

Kelebekse hâlâ konacak sicak bir avuc aramakta!

Boylece kelebek sunu anlar;

"Bazen ait oldugumuz yer orasidir; sicak bir avuctur biliriz.

Ama o yerin bize ait olma ihtimali bir hictir."

Boylece adam sunu anlar:

"Hicbir sevdayi yalnizca sevgiyle yasatamazsiniz." O gunden sonra kelebek, adama duydugu ozlemi gomecek bir dag aramaya baslar. Ama gucu tukenene dek arayip da bulamayinca anlar ki

"Hicbir dag bir ozlemi gomebilecegimiz kadar buyuk degildir.

" Adamsa artik sevdasini koyar avuclarina kelebeginin yerine......

gitmek gerekiyorsa gitmelidir, gitmek gerektiginde kalmaktir yanlis olan.
 
İYİ GÜN DOSTU
Dün bir arkadaşımın evinde başıma hoş bir şey geldi, yeni bir kavram
öğrendim.

Biz 'kötü gün
dostu'nu biliriz, değil mi?

Kıymetli olan,
değerli olan odur.

Öyle dostlarımız
olsun isteriz.

Zor ya da acılı
zamanlarımızda kapı gibi yanımızda olacak...

Ağladığımız omuz
olacak...

Destek olacak...

Ben en
önemlisinin hep bu olduğunu zannederdim.

Ama bugüne
kadar.
'Allah razı olsun onlardan ama...'

'Kötü gün dostu
daha kolay bulunur, zor olan iyi gün dostu
bulabilmek...'
Kafam karıştı
birden, 'Nasıl yani' dedim. İzah etti:
'Bazen kendinle ilgili müthiş bir haber alırsın, eteklerin zil çalar, acayip bir başarıya
imza atmışsındır, terfi etmişsindir, aşık olmuşsundur, mutluluktan
uçuyorsundur.... Paylaşmak istersin, anlatırsın... İşte o zaman anlarsın,
karşındaki iyi gün dostu mu değil mi? Seni dinlerken, yüzünden bir bulut
geçiyorsa, ağzını yüzünü buruşturuyorsa, senin mutluluğunla mutlu
olmuyorsa, seni kıskanıyorsa... Geçmiş olsun, o iyi gün dostu değildir!
Zordur zaten iyi gün dostu bulmak. Acıyı paylaşmak, mutluluğu paylaşmaktan daha kolaydır. O yüzden kötü gün dostu daha kolay bulunur...'


şimdiii Düşünün bakalım,
sizin kaç tane 'iyi gün dostu'nuz var?
ALINTI
 
ABDULKADİR GEYLANİ'DEN ÖĞÜTLER
Sakın yaptığın işlerde ve bulduğun manevi halde kendi gücünü görmeyesin. Bu hal kişiyi azdırır ve YARATAN’ın rahmet nazarından uzak kılar. Sakın sözünü dinletme ve kabul ettirme hevesine de kapılmayasın. Önce temeli at sonra üzerine binayı çık. Kalbini derin kaz ki oradan hikmet pınarları fışkırsın, sonra ihlas ve iyi işlerle o binayı yükselt. Bu işlerden sonra halkı o köşke davet et.
***
Başkasında bulunan bir hatayı defetmek istersen nefsinle yapma, imanınla yap. Kötülükleri ancak İMAN yıkar. Bu durumda RABB’in sana işlerinde yardımcı olur. O kötülüğü yok etmek için arkadaş olur, O kötülüğü ezer ortadan kaldırır. Eğer bir kötülüğü nefsin için, halkın seni tanıması için ortadan kaldırmaya niyet edersen rezil olursun. Her işte HAKK’ın rızası aranmalıdır.
***
İSLAM gömleğin yırtık, İMAN elbisen pis, kalbin cahil, için kederle dolu. Gönlün İSLAMİYET’e açık değil. İç alemin harap, dışın mamur, bütün sayfaların günah karası. Sevdiğin ve arzuladığın yalnızca dünya.
Kabir kapısı açık ve ahiret sana doğru gelmekte. En kısa zamanda aklını başına topla, yalnız dünya azığı toplamaktan vazgeç de ahiret azığını toplamakta acele et...
Sabırlı kulların bu dünyada çektiği cefa, Yüce Allah’ın (C.C) gözünden kaçmaz. Siz bir an olsun O’nun uğruna sabır yolunu tutun, yıllarca ecrini alırsınız. Ömrü boyunca “Kahraman” lakâbıyla gezen, onu bir anlık cesareti sonunda kazanmıştır.
***
Ey evlad, önce nefsine öğüt ver, onu yola getir, sonra da başkalarını... Senin henüz ıslaha muhtaç hallerin var, bunu sen de biliyorsun. Bunu bildiğin halde başkalarının islâhı ile uğraşma yolunda nasıl başarılı olabilirsin? Gözlerin bir adım öteyi görmüyorken körleri neyle yola getirme sevdasındasın?
***
Size gereken, Yüce Yaratanı sevmek ve O’ndan başka kimseden korkmamaktır. Ve bütün işleri onun rızasını gözeterek yapmak... Bunlar “Kalp” le olur, dil gürültüsüne getirip söze boğmakla olmaz. Sonra mihenk taşına vurulunca utanırsın. Kuru davaya kimse inanmaz. Halk arasında söylediğin sözleri yalnız kaldığında söylüyormusun?... Aynı duyguları tek başına kaldığın zaman da duyman mümkün oluyor mu?... İşte bunları yapabiliyorsan mesele yok... Kapı önünde TEVHİD, içeriye girince ŞİRK, yakışır mı? Bu, nifak, ikiyüzlülük alametidir, içi bozuk olmanın ta kendisidir. Acırım sana, sözün kötülükten sakınma hakkında, kalbin ise fitne çıkarmaya istekli. Şükrü dilinden bırakmıyorsun, ama kalbin daima itiraz halinde.
***
Geliniz aşırı, uygun olmayan arzularımızı bir yana atıp YARATANIMIZA koşalım. Bu yolda biraz perişanlık çekelim. Ne olur sanki biraz zahmet çeksek? O’na vardıktan sonra bütün çekilen sıkıntılar unutulur. İçimize ve dışımıza hükmeden nefsimizi HAK yoluna çevirelim, Rabbimizin Elçisine, Sevgilisine başvuralım, O’nun eteğini bırakmayalım.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst