Çankaya Köşkünün Tarihi

-Ediz1912-

Türkiye'nin üç büyükleri; Mustafa,Kemal,ATATÜRK!
Webmaster
Cankaya Köskünün Tarihi

TARİH 13 Mayis 1921.
Mustafa Kemal gün dogarken uyandi.
Halbuki yatali bir iki saat ancak
olmustu; disaridaki gürültüye uyanmisti.

Pencereyi acti;
gürültü cikaranlari seyretmeye basladi.
Ankara Gari bitisigindeki
iki katli istasyon sefi lojmanini
hem ev hem de calisma ofisi
olarak kullaniyordu.

Tren istasyonu, son dönemlerde oldugu gibi,
o gün de asker ve cephane nakillerinden
birine taniklik ediyordu.

Kuzeni Fikriye, ayak sesinden
Mustafa Kemal’in uyandigini anlayip,
her sabah kendi eliyle pisirdigi
orta sekerli kahveyi odasina götürdü.
Sivas’tan beri Mustafa Kemal’in
hizmetinde olan Ali Cavus da
gazetesini getirdi.

Bugün, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nden
konuklari gelecekti.
inönü zaferi ve Türk Ordusu’nun
son durumu hakkinda
röportaj yapacaklardi.

Birkac saat sonra,
basta Rusen Esref (Ünaydin) olmak üzere
gazeteciler geldi.
Kahveler icildi; röportaj yapildi.

Ancak Rusen Esref’in dikkatini
Mustafa Kemal’in yorgunlugu cekti.

Mesele anlasildi;
Mustafa Kemal sabaha kadar calisiyor;
uykuya daldigi sirada tren garinin
gürültüsüyle uyanmak zorunda kaliyordu.

Rusen Esref’e göre,
ulusal kurtulus savasini organize eden
"beyin"in dinlenmesi gerekiyordu.

Ama o günlerin Ankara’sinda
ev bulmak kolay degildi.

Mustafa Kemal,
27 Aralik 1919’da Ankara’ya geldiginde,
savas karargahina dönüstürülen
Ziraat Mektebi’nin kücücük bir odasinda
kalmisti.

Ulusal mücadeleye destek icin,
basta İstanbul olmak üzere
bircok sehirden Ankara’ya gelenlerin
en büyük sorunu, barinacaklari ev bulmakti.

20 bin kisilik Ankara ihtiyaca cevap veremiyordu...

Röportajdan üc gün sonra...

Rusen Esref,
Mustafa Kemal’i Ankara’nin
yazlik bagevlerinin bulundugu
Cankaya sirtlarinda atla dolasmaya ikna etti.

İste bu at gezintisi,
Cankaya Köskü’nün dogmasina
neden olacakti...

Kente hakim yesil bir tepe üzerindeki
Cankaya’da, büyük baglar ve
meyve bahceleri vardi.

Bag ve bahcelerin icine tek katli
gösterissiz evler yapilmisti.

Rusen Esref, en azindan
yaz ayini bu evlerden birinde
gecirebilecegini teklif etti.

Mustafa Kemal kabul etti.
Begendigi bagevini gösterdi:
iki katli, moloz tasli, dösemeleri ve
catisi ahsap binanin üzeri kiremitle
örtülü bir evdi burasi.

Zemin katindaki tasligin her iki yaninda,
birisi daha kücük iki oda vardi.

Kücük odanin arkasindaki merdivenden
üst kata cikiliyordu.
üst kat, zemin kat planinin aynisiydi.
Ayrica cikma iki balkonu vardi.

Evin tuvaleti disaridaydi.

Ankara’ya hakim bir tepede
yesillikler icinde bulunan bu bagevinin
begenilmesinin en önemli nedeni,
arazi icinde üc evin olmasiydi.
Dolayisiyla bunlar da korumalar,
yaverler ve yardimcilar icin
kullanilabilecekti.

Begenilen ev, bölgede
"Kasapyan Bagevi" olarak biliniyordu;
Ankarali bir Ermeni tüccar tarafindan
yaptirilmisti.

Zengin kuyumcu ev sahibi,
savas sirasinda kenti terk ederken,
bagevini de esyalariyla birlikte
Ankara’nin taninmis ailelerinden
Bulgurluzadeler’e satmisti.

Mustafa Kemal’in bagevini begendigini
ögrenen Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Baskani,
Ankara Müftüsü Rifat (Börekci) Efendi,
hemserilerinden topladigi paralarla evi,
Bulgurluzade Tevfik Efendi’den
4 bin 500 liraya satin aldi ve
Mustafa Kemal’e hediye etti.

O da evi tek sartla kabul etti;
bagevini Türk Silahli Kuvvetleri’ne
bagislayacakti.
Ayni yil tescil islemi
Milli Savunma Bakanligi adina yapildi.

Kasapyan Bagevi’nin sahibi Mehmetcik’ti.
Adi "Ordu Evi" oldu,
kiracisi ise Mustafa Kemal’di...

Kücük bir onarimdan sonra,
Mustafa Kemal haziran ayinda,
Fikriye ve diger yardimcilariyla
bu bagevine tasindi...

Kösk, Fikriye Hanim’in zevklerine göre
dösenmisti.

Cankaya Köskü’nün ilk "first lady"si
Fikriye Hanim’di...

26 Agustos 1922.

Büyük taarruz basladi.

Türk Ordusu,
9 Eylül’de İzmir’e girdi.

Bes gün sonra,
Mustafa Kemal İzmir’de siradisi
bir kadinla tanisti: Latife.

29 Ocak 1923’te evlendiler.

Latife Hanim, 20 Subat’ta
Ankara’ya geldi.

İzmir’in taninmis zengin ailesinin
konaklarda büyümüs, Avrupa’da okumus kizi;
yollarinin camur deryasi oldugu,
kuyu suyunun kullanildigi,
soguk, harap ve her türlü konfordan
yoksun bu bagevine cok sasirdi.

Ulusal kurtulus stratejisinin,
kül ve toz yiginlari icindeki
bu evde planlandigina inanamadi.

Latife Hanim,
bagevini yeni yasamina uygun
hale getirmek icin kollari sivadi.
öncelikle ev, mekan olarak
büyütülecekti.

Görev, Mimar Vedad (Tek) Bey’e
verildi.

Mustafa Kemal ve Latife Hanim,
gecici olarak yine Cankaya’da
üc odali bir eve tasindilar.
Bu evin dami akiyordu;
bunun üzerine bagevinin insaati
bitene kadar İzmir’de kalmaya
karar verdiler.

Mimar Vedad Bey,
eski binanin güney yönüne
6.5 metre eninde tüm bina boyunca
uzanan iki katli yeni bir yapi ekledi.

Eklenen bölümün alt katinda
büyük bir yemek odasi ve
kücük servis ofisi vardi.
Eski yemek odasini
calisma odasina dönüstürmüstü.

Yatak odalari, salonlar, banyolar,
kütüphane yeniden tasarlandi.

Binaya bir kule eklendi ve
bunun alt katinin bir bölümü radyo,
bir bölümü de sigara odasi olarak
ikiye bölündü.
üst kat calisma odasi yapildi.

Ceviz rengi ahsap lambri paneller,
sivri kemerli renkli vitray pencereler
gibi degisikliklerle bagevi
yepyeni hale getirildi.

Evin dekorasyonu da yenilendi;
istanbul Psaldi’den oval aynalar,
neo barok büfeler, yeni mobilyalar alindi.

insaati ve ic tasarimi bittikten sonra
Latife Hanim, heyecanla
evi Mustafa Kemal’e gösterdi.

Latife Hanim’in beklemedigi oldu;
Mustafa Kemal evi begenmedi.

Begenmemesinin nedeni,
Latife’nin özellikle Fikriye Hanim’in
yaptiklarini cöpe atmasiydi!

Bir de agaclarin kesilmesine kizmisti...

Mustafa Kemal aslinda
yeni evden hosnuttu;
hemen her gece arkadaslarini
yemege davet ediyordu.

Kösk’ün geleni gideni coktu.
Latife Hanim tüm bunlari düzene sokmak
istedi ve Cankaya Köskü’nün
ilk protokol kurallarini devreye soktu.

Mustafa Kemal
bu uygulamalardan rahatsiz oldu.

Ardindan, Almanya’da Sanatoryum’da
tedavi gören Fikriye’nin Kösk’e gelip
bir-iki gün kalmasina
Latife Hanim’in sert tepki göstermesi;
Fikriye’nin intihar etmesi ve
benzeri olaylar üzerine;
5 Agustos 1925’te
Mustafa Kemal ile Latife Hanim bosandilar.

Kösk kadinsizdi artik...

Latife Hanim’in Cankaya Köskü’nden
ayrildiktan sonra Mustafa Kemal’in
ögrenimlerine yardim ettigi
dört manevi kizi ve ögretmenleri
isvicreli Madam Baver
Kösk’te yasamaya basladi.

Bu arada Kösk’te mimari acidan
yapisal sorunlar cikiyordu.

istanbul Haydarpasa Gari gibi
bircok yapiyi gerceklestiren
Alman Holzmann firmasinin uzmanlari,
Kösk’teki müteahhitlik sorunlari icin
Ankara’ya davet edildi.

Alman uzmanlarin yaptigi incelemeler sonucu,
Vedad Bey’in üst kattaki Sark Salonu’nu
olustururken yaptigi bölme duvarin,
ahsap dösemede önemli bir sarkma
meydana getirdigi görüldü.

Ayrica, zemin katta yapilan duvarlar,
üstten gelen yüklerle kamburlasmisti.

Almanlarin raporu üzerine
mimar Arif Hikmet (Koyunoglu) ve
insaatci Erzurumlu Nafiz Bey,
Kösk’ün tadilatiyla görevlendirildiler.

Onarim sirasinda,
kisin bir türlü isinmayan Kösk’e,
merkezi isi donanimi da yapildi;
yani kalorifer dösendi.

İnsaatin maliyeti 8 bin lirayi bulmustu.

Ama sorunlar ileriki yillarda da
ortaya cikmayi sürdürdü.

CANKAYA’daki bagevine eklemeler yapildi;
onarimlarda bulunuldu;
tadilatlar yapildi ama
ihtiyaca yeterli hale getirilemedi.

Mustafa Kemal artik bikmisti
bu sonu gelmeyen onarimlardan.
Ayni arazi icine yeni bir bina
yapilmasini istedi.

Bagevi arazisi büyütülerek buraya
yeni bir bina yapilmasi icin,
Mayis 1930’da
Prof. Dr. Clemens Holzmeister görevlendirildi.

Prof. Holzmeister, dünyaca ünlü bir mimardi.

Uzmanligi, Roma döneminden
20. yüzyila kilise mimarisiydi.

Ayni zamanda Krim Kilisesi,
Dornback Kilisesi, Vogelweidplatz Kilisesi
ve Brezilya’da Belo Horizonte Katedrali’ni
insa etmisti.

Gerici cevrelerin,
Atatürk’ün oturdugu Cankaya Köskü’nü
kilise canlariyla özdeslestirip "Can-Kaya"
adini vermelerinin nedeni,
köskün mimari Prof. Clemens Holzmeister’in
kilise ve katedral yapmasi miydi acaba?

Sanmam. Onlar,
Batililasmaya karsi olduklari icin
kelime oyunu yapiyorlardi.

Clemens Holzmeister sadece mimariyle
ilgilenmiyordu; resim ve heykel yapan
cok yönlü bir sanatciydi.
Öyle ki, 1929’da yaptigi Sehlageter Aniti,
Adolf Hitler tarafindan yiktirilacakti.

Türkiye, Naziler’den kacan
bircok bilim adamina oldugu gibi,
Prof. Clemens Holzmeister’e de kapisini acti.

Kizi dünyaca ünlü artist Judith Holzmeister,
Nazi kampindan canli cikmayi basaran
nadir isimlerden biriydi...

Prof. Holzmeister "Sürgün Yillari" adli kitabinda,
Hitler yüzünden ülkesinden uzakta gecirdigi yillari yazdi...

Avusturyali mimar Holzmeister,
Cankaya Köskü’nün tasarimini
bes günde hazirladi.

27 Temmuz’da, Atatürk Yalova’da
kaplicada dinlenirken projenin
kesin planini ve maketini takdim etti.

Projeye göre, yeni bina
bodrum kati üzerine iki kat cikilarak
insa edilecekti.
Giris kati calisma ve kabul salonu;
üst kat ise ikametgah olacakti.

Proje aslinda biraz eklektikti;
geleneksel Türk ev stili ile
Bati yasam tarzinin rahatligi
birlestirilmisti.

Kösk’ün ic mekanlarini
Viyana Güzel Sanatlar Akademisi
tasarlamisti.

Atatürk projeyi cok begendi.
Yapimla ilgili kararlari Prof. Holzmeister’a
birakti.
Ama tek istegi vardi; agaclar korunacakti.
Kasim basinda yer belirlendi;
yeni bina eski bagevinin hemen yanina
yapilacakti.
Yapi ve malzemelerin tümü Avusturya’dan getirildi.

1931 yili basinda insaat basladi.

1932 yili haziran ayinda Cankaya Köskü
insaati bitti.
Binanin dis cephesi,
Atatürk’ün sevdigi pembe renge boyanmisti.
Bu nedenle bina "Pembe Kösk"
olarak adlandirilacakti.

Bugün hala Cankaya kompleksinin rengi
"pembe"dir...
Yeni Kösk’ün tüm mobilyalari
Viyana’dan getirildi.
Ne yazik ki Ankara’nin iklimi
bu mobilyalara iyi gelmedi,
cabuk cürüyüp kullanilmaz hale geldiler.

Atatürk 1921 yilindan beri oturdugu
bagevinden ayrilip -bugün sadece
ikametgah olarak kullanilan-
Cankaya Köskü’ne tasindi.

Eski bina, bugün "Müze Kösk"
adiyla kullanilmaktadir.

Cankaya Köskü zamanla cok büyüdü;
438 dönüme ulasti.

Eski binalara eklemeler yapildi;
yeni binalar olusturuldu.

Örnegin, Atatürk’ün 1921’de bagevinde
yaverlerin kullanimina verdigi "Yaveran Odasi",
eklemelerle "Basyaverlik Binasi" haline getirildi.

Bagevinde hizmetkarlarin oturdugu ev
büyütülerek, "Genel Sekreterlik Binasi" oldu.

Her iki binayi da Türk mimar
Seyfi Arkan (1904-1966) yapti.

Vedad Tek’in ögrencisiydi.
istanbul Florya Deniz Kulübü gibi binalari
yaparak Atatürk’ün güvenini kazanmisti.

Atatürk, Mimar Arkan’i Cankaya Köskü’nde
yeni bir bina yapmakla görevlendirdi.
Bu mekan "Camli Kösk"tü.

Atatürk bu köskü kiz kardesi
Makbule Atadan icin yaptirdi.

1936’da yapimi bitirilen "Camli Kösk",
bugün yabanci misafirleri konuk etmek icin
"Devlet Konukevi" olarak hizmet vermektedir.

Büyük kurtarici Atatürk,
10 Kasim 1938’de vefat etti.
Cankaya Köskü’nün yeni ev sahibi,
Milli Sef İsmet İnönü’ydü.

Ancak basta Mevhibe Hanim olmak üzere
İnönü’ler, Cankaya Köskü’ne
tasinmaya sicak bakmadi.

ismet inönü, cumhurbaskanligi görevini
ikibucuk ay evinde yürüttü.
Ama pratikte bunun mümkün
olmayacagini anladilar.

Tasindilar.
Alisilmis ev boyutlarini asan
büyüklügüne zamanla alistilar...

inönü döneminde Kösk büyüdü;
1940 yilinda siginaklar yapildi.
Malum o yillar savas dönemiydi.

Kösk’ün 50 metre arkasindaki siginakta
iki oda, banyo, tuvalet vardi.
Kapisi celiktendi.
Masanin üzerine kuru cicekler
konmustu!...

Cankaya Köskü, yillar icinde
bircok cumhurbaskanina ve ailelerine
ev sahipligi yapti.

Zaman icinde yeni binalar yapildi.

Son olarak 29 Ekim 1999’da
kokteyller ve basin toplantisi icin
"Piramit Salon" hizmete acildi...
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst