SuskunDervis
Kayıtlı Üye
Yusuf'un peşine düşmek için Züleyha olmak gerekir. Züleyha aşk öykülerindeki tek mücadeleci kadın figürüdür. Ne Leyla, ne Aslı, ne de Şirin aşık atabilir onunla. Züleyha Mısırın nilüferi. Nilüfer, kadınların asırlardır kapıştığı bir rayiha, nam-ı diğer Lotus çiçeği, Züleyhanın kokusu. Bugün hala Kahirenin göbeğinde duran lotus kulesiyle Yukarı Mısırın sembolü. Züleyha, Yusufun mana-i ismiyle de olsa değerini bilmiş ve uğruna makamını, şöhretini, itibarını, mal ve mülkünü, saltanat sahibi eşini, ve dahi ömrünü feda etmiş kadın. Yusuf için değmez mi?
Züleyhalar tüm varlıklarıyla savaşırlar. Yusufsuz dünya tar-ü mar olsun! anlayışını bir kadına yakıştıramayanlar, dağları delen Ferhata, çöllere düşen Mecnuna destanlar yazanlar, dilerlerse Züleyhayı yerden yere vursunlar. O bunlara bir omuz silkip geçer. Hakikatte o hepsinden daha kahramandır. Zira kadın olmanın zayıflığı içinde aşkı için dağları delmemiş, çölleri aşmamış ama göz göre göre kendini yakmıştır. Ona insanlar arası söylence ve masalların değil, Kutsal Kitabın aşk kahramanı olmak lütfu bahş edilmiştir. Evet, insanların dilinde öykülerinde aşkın kahramanı hep erkekler olsa da, İlahi metinde bu böyle değildir. Kahramanlar da insandır, zaaflar taşırlar. Kanaatimce insani zaafların en anlaşılır olanları, aşıkların zaaflarıdır.
Züleyhanın zaafı Yusuftur. İnsan bir yerde düşecekse, bir kuyuya yuvarlanacaksa Yusuftan âlâ düşecek yer mi bulunur? Yahut Yusuf kuyusuna bir düşen, bir daha ordan çıkmak ister mi? Bilinmez.
Züleyha öyle ele avuca gelmez, iyi mi kötü mü karar verilemez bir karakterdir ki, insan onun üstünü bir kalemde çizemez. Kalem onu çizemez zira ondan çıkan kara mürekkep de Züleyhanın sevgilisidir. Mürekkep dahi Züleyhanın Yusufa bakan gözlerine bir sürme olmak emelindedir. O ne Nuhun karısı, Lutun karısı gibi tenkide medardır, ne Meryem ve Âsiye gibi övgüye. O bu ikisinin arasında bir yerlerde bir iyiye bir kötüye salınır durur. Züleyhayı bu kadar bizden yapan da kanımca budur.
Züleyha ile hayalde yahut gerçekte karşılaşan bir adam onunla ne yapacağını bilemez. Öyle kararlı, öyle kendinden emin, aşkında öyle sebatkardır ki ona ardını dönemez, öyle tehlikeli, öyle imkansız, öyle anlaşılmazdır ki korkar da onu bağrına basamaz. Züleyha kelâmı dize getiren kadındır. Kelâm onun dilinde, aleyhine dönmüş kadınları da, makam sahibi eşini de teshir eden bir büyüdür.
Züleyhanın bir sözü insanı hapseder, bir sözü insanı azad eder.
Züleyhanın adı yoktur. Kıssada salt kadın oluşu nazara verilir. Bu öyle anlamlıdır ki, hem her kadında bir Züleyha gizlidir iması taşır, hem de Züleyhanın diğer insani sıfatların hepsini aşkın ateşiyle yakıp kül eden ve sadece kadın sıfatıyla yalınkat ortada kalan mahiyetini anlatır. O kadındır, sadece kadın, ne anne, ne eş, ne arkadaş, ne evlat, sadece kadın. Tüm sıfatlardan soyununca her kadın Züleyha olur. Züleyhaya çare-i necat, sair sıfatları yeniden giyinmekle mümkündür.
Züleyhanın salt kadın oluşunu anlamayanlar, kıssada kadın nefsinin nasıl tasvir edildiğini de ayırt edemezler. Bir kadın için en mühim şey hemcinsleri tarafından onaylanmaktır. Kadınlar kadınlara arka çıktığında kadınların önünde durabilecek ne bir aziz, ne de Yusuf kalmamıştır. Sair kadınlar cadı kazanları kaynattıklarında, Züleyha gibi güçlü bir kadın imgesinin seçtiği yol, hiç şüphesiz daha büyük bir cadı kazanını kaynatıp tüm kadınlara yemek olarak sunmasıdır. Züleyhanın sofrasından kalkan Züleyha olur. Gerçek şu ki, kadınların ekseriyeti de biraz cadıdır. Cadılık, belki de bir kadının vicdanından kaçıp kurtulmuş nefsinin adıdır.
Hak verin ya da vermeyin! Fark etmez. Züleyhayı bir kez gönül kulağıyla dinleyen, onun Yusufa tutkusuna bitimsiz mazeretler bulur.Onun bakarak ya da konuşarak ikna edemeyeceği insan yoktur.
Yusuf müstesna! Züleyhanın gücü ve nüfuzu, iş Yusufa gelince tuzla buz olur. Belki de Züleyhanın aşkının sebebi budur. Kadınlar genellikle hükümlerinin geçmediği erkeklere aşık olurlar.
Ben onun kadın oluşunu kınamam, sair sıfatlardan azat oluşunu da anlarım, Yusufun güzelliğiyle kör eden bir güneş, ilmi ve hikmetiyle nefes kesen bir melek olduğunu da bilirim, ancak Züleyhayı Yusufu yakışıyla kınarım. Onun en büyük günahı budur. O Yusufu zindana attırmıştır. Varlığına, ama onun olmayışına tahammül edememiştir. Züleyhanın en büyük suçu, kendine değil Yusufa kıyışıdır.
Aşkın tehlikeli salınımları. Cazibe dafia, tutku nefret
Zannım odur ki insan mecazi aşktan çıkamazsa, hele de Yusuf gibi çok kuvvetli bir sebebe takılıp kaldıysa artık iflah olmaz. Ondan her şey beklenir. Öyle ya birini put edinirseniz ondan kurtulmanın tek yolu o putu kırmaktır. Kim bilir belki putperest bir kültürün ferdi Züleyhanın yaptığı da sadece budur. Ya tapacaksınız, ya kıracaksınız, mecazi aşk için başka yol yoktur.
Yusuf zâhirde mahpus, bâtında hür. Züleyha zâhirde özgür, bâtında Yusufa müebbet mahkum. Yusuf Züleyhayı HAYIR! demesiyle hapsetmiştir, Züleyha Yusufu Götürün! demesiyle.
Züleyha ahlakında da Âdem soyundandır. Âdem gibi günahkar, onun gibi tevbekar. Günah işleyip tevbe eden. Böylece uzaklaştığı rahmete geri dönen. Bir kez gözden uzak olsun diye hapsettirdiği adamı, temize çıkaran da o olmuştur. Sevdanın karası gibi günahın karasını da yüklenmiş, Yusufu aklamıştır Züleyha. Yusuf yanlış yapmamıştır.O korunmuştur
Yusuf temizdir, Züleyha suçlu.
Yusuf temize çıkmadan zindandan çıkmayacak kadar onurlu, bir suçluyu affedecek kadar merhametli.
Züleyha tüm toplumun huzurunda söylemiştir suçunu, tüm eşrafın nazarında yere çalmıştır şerefini. Yanlışını sonunda düzeltmiş, toplum önünde adına kara çalınsa da, aşkın önünde temize çıkmıştır. Bu yüzden gayrın nazarında hor ve zelil de olsa, aşıklar nazarında şerefli ve azizdir Züleyha. O çok çetin bir sınavdan, zorlu bir savaştan düşe kalka, yaralı ama muzaffer çıkmıştır.
Yusuf el- Vedud aynası, el- Vedud seven ve sevilen, bu yüzden Züleyhanın muhabbeti ya Yusuftan ya Yusufun Sahibinden muhakkak karşılıklı.
Bilenler için tartışmaya hacet yoktur, hikayenin sonunda istiğfar olmasından daha mutlu bir son da olamaz . Zaten Allahın böyle bir tevbeye cevap vermemesi düşünülemez.
Allah Züleyhayı affeder!
Buna apaçık delil şudur ki, Züleyha, sonu nasıl olursa olsun, Yusufla anılır olmuştur. Kıssaların en güzelinde insanların en güzeline adı bitişmiş, onunla beka bulmuştur. Ona bundan güzel ödül mü olur?
Öyle ya Yusufa fâni dünya dardır, ona ancak dâr-ı bekada kavuşulur.
Alıntı
Züleyhalar tüm varlıklarıyla savaşırlar. Yusufsuz dünya tar-ü mar olsun! anlayışını bir kadına yakıştıramayanlar, dağları delen Ferhata, çöllere düşen Mecnuna destanlar yazanlar, dilerlerse Züleyhayı yerden yere vursunlar. O bunlara bir omuz silkip geçer. Hakikatte o hepsinden daha kahramandır. Zira kadın olmanın zayıflığı içinde aşkı için dağları delmemiş, çölleri aşmamış ama göz göre göre kendini yakmıştır. Ona insanlar arası söylence ve masalların değil, Kutsal Kitabın aşk kahramanı olmak lütfu bahş edilmiştir. Evet, insanların dilinde öykülerinde aşkın kahramanı hep erkekler olsa da, İlahi metinde bu böyle değildir. Kahramanlar da insandır, zaaflar taşırlar. Kanaatimce insani zaafların en anlaşılır olanları, aşıkların zaaflarıdır.
Züleyhanın zaafı Yusuftur. İnsan bir yerde düşecekse, bir kuyuya yuvarlanacaksa Yusuftan âlâ düşecek yer mi bulunur? Yahut Yusuf kuyusuna bir düşen, bir daha ordan çıkmak ister mi? Bilinmez.
Züleyha öyle ele avuca gelmez, iyi mi kötü mü karar verilemez bir karakterdir ki, insan onun üstünü bir kalemde çizemez. Kalem onu çizemez zira ondan çıkan kara mürekkep de Züleyhanın sevgilisidir. Mürekkep dahi Züleyhanın Yusufa bakan gözlerine bir sürme olmak emelindedir. O ne Nuhun karısı, Lutun karısı gibi tenkide medardır, ne Meryem ve Âsiye gibi övgüye. O bu ikisinin arasında bir yerlerde bir iyiye bir kötüye salınır durur. Züleyhayı bu kadar bizden yapan da kanımca budur.
Züleyha ile hayalde yahut gerçekte karşılaşan bir adam onunla ne yapacağını bilemez. Öyle kararlı, öyle kendinden emin, aşkında öyle sebatkardır ki ona ardını dönemez, öyle tehlikeli, öyle imkansız, öyle anlaşılmazdır ki korkar da onu bağrına basamaz. Züleyha kelâmı dize getiren kadındır. Kelâm onun dilinde, aleyhine dönmüş kadınları da, makam sahibi eşini de teshir eden bir büyüdür.
Züleyhanın bir sözü insanı hapseder, bir sözü insanı azad eder.
Züleyhanın adı yoktur. Kıssada salt kadın oluşu nazara verilir. Bu öyle anlamlıdır ki, hem her kadında bir Züleyha gizlidir iması taşır, hem de Züleyhanın diğer insani sıfatların hepsini aşkın ateşiyle yakıp kül eden ve sadece kadın sıfatıyla yalınkat ortada kalan mahiyetini anlatır. O kadındır, sadece kadın, ne anne, ne eş, ne arkadaş, ne evlat, sadece kadın. Tüm sıfatlardan soyununca her kadın Züleyha olur. Züleyhaya çare-i necat, sair sıfatları yeniden giyinmekle mümkündür.
Züleyhanın salt kadın oluşunu anlamayanlar, kıssada kadın nefsinin nasıl tasvir edildiğini de ayırt edemezler. Bir kadın için en mühim şey hemcinsleri tarafından onaylanmaktır. Kadınlar kadınlara arka çıktığında kadınların önünde durabilecek ne bir aziz, ne de Yusuf kalmamıştır. Sair kadınlar cadı kazanları kaynattıklarında, Züleyha gibi güçlü bir kadın imgesinin seçtiği yol, hiç şüphesiz daha büyük bir cadı kazanını kaynatıp tüm kadınlara yemek olarak sunmasıdır. Züleyhanın sofrasından kalkan Züleyha olur. Gerçek şu ki, kadınların ekseriyeti de biraz cadıdır. Cadılık, belki de bir kadının vicdanından kaçıp kurtulmuş nefsinin adıdır.
Hak verin ya da vermeyin! Fark etmez. Züleyhayı bir kez gönül kulağıyla dinleyen, onun Yusufa tutkusuna bitimsiz mazeretler bulur.Onun bakarak ya da konuşarak ikna edemeyeceği insan yoktur.
Yusuf müstesna! Züleyhanın gücü ve nüfuzu, iş Yusufa gelince tuzla buz olur. Belki de Züleyhanın aşkının sebebi budur. Kadınlar genellikle hükümlerinin geçmediği erkeklere aşık olurlar.
Ben onun kadın oluşunu kınamam, sair sıfatlardan azat oluşunu da anlarım, Yusufun güzelliğiyle kör eden bir güneş, ilmi ve hikmetiyle nefes kesen bir melek olduğunu da bilirim, ancak Züleyhayı Yusufu yakışıyla kınarım. Onun en büyük günahı budur. O Yusufu zindana attırmıştır. Varlığına, ama onun olmayışına tahammül edememiştir. Züleyhanın en büyük suçu, kendine değil Yusufa kıyışıdır.
Aşkın tehlikeli salınımları. Cazibe dafia, tutku nefret
Zannım odur ki insan mecazi aşktan çıkamazsa, hele de Yusuf gibi çok kuvvetli bir sebebe takılıp kaldıysa artık iflah olmaz. Ondan her şey beklenir. Öyle ya birini put edinirseniz ondan kurtulmanın tek yolu o putu kırmaktır. Kim bilir belki putperest bir kültürün ferdi Züleyhanın yaptığı da sadece budur. Ya tapacaksınız, ya kıracaksınız, mecazi aşk için başka yol yoktur.
Yusuf zâhirde mahpus, bâtında hür. Züleyha zâhirde özgür, bâtında Yusufa müebbet mahkum. Yusuf Züleyhayı HAYIR! demesiyle hapsetmiştir, Züleyha Yusufu Götürün! demesiyle.
Züleyha ahlakında da Âdem soyundandır. Âdem gibi günahkar, onun gibi tevbekar. Günah işleyip tevbe eden. Böylece uzaklaştığı rahmete geri dönen. Bir kez gözden uzak olsun diye hapsettirdiği adamı, temize çıkaran da o olmuştur. Sevdanın karası gibi günahın karasını da yüklenmiş, Yusufu aklamıştır Züleyha. Yusuf yanlış yapmamıştır.O korunmuştur
Yusuf temizdir, Züleyha suçlu.
Yusuf temize çıkmadan zindandan çıkmayacak kadar onurlu, bir suçluyu affedecek kadar merhametli.
Züleyha tüm toplumun huzurunda söylemiştir suçunu, tüm eşrafın nazarında yere çalmıştır şerefini. Yanlışını sonunda düzeltmiş, toplum önünde adına kara çalınsa da, aşkın önünde temize çıkmıştır. Bu yüzden gayrın nazarında hor ve zelil de olsa, aşıklar nazarında şerefli ve azizdir Züleyha. O çok çetin bir sınavdan, zorlu bir savaştan düşe kalka, yaralı ama muzaffer çıkmıştır.
Yusuf el- Vedud aynası, el- Vedud seven ve sevilen, bu yüzden Züleyhanın muhabbeti ya Yusuftan ya Yusufun Sahibinden muhakkak karşılıklı.
Bilenler için tartışmaya hacet yoktur, hikayenin sonunda istiğfar olmasından daha mutlu bir son da olamaz . Zaten Allahın böyle bir tevbeye cevap vermemesi düşünülemez.
Allah Züleyhayı affeder!
Buna apaçık delil şudur ki, Züleyha, sonu nasıl olursa olsun, Yusufla anılır olmuştur. Kıssaların en güzelinde insanların en güzeline adı bitişmiş, onunla beka bulmuştur. Ona bundan güzel ödül mü olur?
Öyle ya Yusufa fâni dünya dardır, ona ancak dâr-ı bekada kavuşulur.
Alıntı