Efsunkar
Bayan Üye
"Nefsime engel olamıyorum" diyenler, muvaffak olmak için, kendileriyle gerçekten mücâdeleye girdi mi?
Bir anda üst seviyeye gelinmez. Allah'ın koyduğu tedric-i tekâmül kanunu vardır. Yani yavaş yavaş olgunlaşmak. Kuzu yavaş yavaş büyür. Meyveler yavaş yavaş olgunlaşır. İnsan da bir anda kemâle eremez. İnsan da yavaş yavaş gelişir.
Biz korkunç bir savaş içindeyiz. Kültür, bilgi ve iman savaşı
Bana göre kötülüklerin bütünü deccaliyettir. İyiliklerin de bütünü mehdiyettir. Deccal, bir kişi olsa kötülüğü fazla yayamaz. Fakat deccaliyet yaygınlaşabilir. Deccâliyetin unsurlarından bazıları şunlardır: Meyhaneler, kahveler, tembellik, bozgunculuk, rüşvet, zulüm, haksızlık, güvensizlik, devletin hakimiyetini kaybetmesi Deccal'i değil, deccâliyeti anlamak ve aramak lazım. Bugün hangi evde Deccal var, deccaliyet yok? Kötülüğü televizyondan daha çok ne yayabilir?
Yemeğe fazla tuz katarsanız, malzemeler ne kadar kaliteli olursa olsun o yemek yenmez. Tebliğin de bir ölçüsü olmalı. Asr-ı Saadet Peygamberimiz var, sahabedeki olumlu değişiklikler var, mucizeler var. Görüyorlar, ama putçuluktan vazgeçmiyorlar. O dönemde bile Peygamber'e itaat etmeyen, şimdi bize nasıl itaat etsin?
Hayatın formülü yoktur.
İslamiyet, insandan "Müslümanlık" istiyor. Hem öyle istiyor ki, "Ya Müslüman'ca yaşarsınız ya da hebâ olursunuz" diyor. Şiddetli bir tehdit!
Adam hem haramdan vazgeçmiyor hem de haramın çilesini çekerken bize sitem ediyor!
Kahvedeki adam ezan okundu mu tavlayı pat diye kapatıyor; fakat namaza gitmiyor. O adamın imanı, tavlayı kapatacak kadardır. Kahveden kalkıp camiye gidemiyor. İmanının ölçüsü, camiye gitmesine izin vermiyor.
Ahirete inanıyoruz; ama dünyayı tercih ediyoruz. Allah'ın rahmetine inanıyoruz; ama malzeme de elimizde; ihanet!
Tasarruf, rızkı artırır.
Şimdi ben dua ediyorum; "Allah'ım bana şifa ver" diye. Eğer vermiyorsa anlarım ki, iyileştikten sonra yapmak istediklerimi O (cc) yapmamı istemiyor.
Biz Allah'a ne verdik ki, O'ndan ne istiyoruz?
Sevmenin iskeleti, itaat etmektir.
Ben askerim. Diyorum ki: "Kumandanım bana mermi lazım." Sandık sandık mermi veriyor. "Bana silah lazım" diyorum, depoyu gösteriyor. "Asker elbisesi lazım" diyorum, gönderiyor. Biz Allah'a asker olursak, şunları şunları ver desek vermez mi? Verir!
Zıt yolların varlığı, insanı imtihan içindir. İnsana seçme kabiliyeti verilmiş. Acaba insan, kendisine verilen akılla, vicdanla İslâm'ı mı seçecek, yoksa hayvan gibi canının istediğini mi yapacak? "Seçme hakkını doğru kullanıyor muyuz?" sorusu önemli
Allah'ın bir planı var. O planda her birimiz bir malzemeyiz.
Müslüman için en büyük hürriyet, İslâm'a köle olmaktır.
Her ruhun aradığı aşk, Allah aşkıdır.
Alıntı
Bir anda üst seviyeye gelinmez. Allah'ın koyduğu tedric-i tekâmül kanunu vardır. Yani yavaş yavaş olgunlaşmak. Kuzu yavaş yavaş büyür. Meyveler yavaş yavaş olgunlaşır. İnsan da bir anda kemâle eremez. İnsan da yavaş yavaş gelişir.
Biz korkunç bir savaş içindeyiz. Kültür, bilgi ve iman savaşı
Bana göre kötülüklerin bütünü deccaliyettir. İyiliklerin de bütünü mehdiyettir. Deccal, bir kişi olsa kötülüğü fazla yayamaz. Fakat deccaliyet yaygınlaşabilir. Deccâliyetin unsurlarından bazıları şunlardır: Meyhaneler, kahveler, tembellik, bozgunculuk, rüşvet, zulüm, haksızlık, güvensizlik, devletin hakimiyetini kaybetmesi Deccal'i değil, deccâliyeti anlamak ve aramak lazım. Bugün hangi evde Deccal var, deccaliyet yok? Kötülüğü televizyondan daha çok ne yayabilir?
Yemeğe fazla tuz katarsanız, malzemeler ne kadar kaliteli olursa olsun o yemek yenmez. Tebliğin de bir ölçüsü olmalı. Asr-ı Saadet Peygamberimiz var, sahabedeki olumlu değişiklikler var, mucizeler var. Görüyorlar, ama putçuluktan vazgeçmiyorlar. O dönemde bile Peygamber'e itaat etmeyen, şimdi bize nasıl itaat etsin?
Hayatın formülü yoktur.
İslamiyet, insandan "Müslümanlık" istiyor. Hem öyle istiyor ki, "Ya Müslüman'ca yaşarsınız ya da hebâ olursunuz" diyor. Şiddetli bir tehdit!
Adam hem haramdan vazgeçmiyor hem de haramın çilesini çekerken bize sitem ediyor!
Kahvedeki adam ezan okundu mu tavlayı pat diye kapatıyor; fakat namaza gitmiyor. O adamın imanı, tavlayı kapatacak kadardır. Kahveden kalkıp camiye gidemiyor. İmanının ölçüsü, camiye gitmesine izin vermiyor.
Ahirete inanıyoruz; ama dünyayı tercih ediyoruz. Allah'ın rahmetine inanıyoruz; ama malzeme de elimizde; ihanet!
Tasarruf, rızkı artırır.
Şimdi ben dua ediyorum; "Allah'ım bana şifa ver" diye. Eğer vermiyorsa anlarım ki, iyileştikten sonra yapmak istediklerimi O (cc) yapmamı istemiyor.
Biz Allah'a ne verdik ki, O'ndan ne istiyoruz?
Sevmenin iskeleti, itaat etmektir.
Ben askerim. Diyorum ki: "Kumandanım bana mermi lazım." Sandık sandık mermi veriyor. "Bana silah lazım" diyorum, depoyu gösteriyor. "Asker elbisesi lazım" diyorum, gönderiyor. Biz Allah'a asker olursak, şunları şunları ver desek vermez mi? Verir!
Zıt yolların varlığı, insanı imtihan içindir. İnsana seçme kabiliyeti verilmiş. Acaba insan, kendisine verilen akılla, vicdanla İslâm'ı mı seçecek, yoksa hayvan gibi canının istediğini mi yapacak? "Seçme hakkını doğru kullanıyor muyuz?" sorusu önemli
Allah'ın bir planı var. O planda her birimiz bir malzemeyiz.
Müslüman için en büyük hürriyet, İslâm'a köle olmaktır.
Her ruhun aradığı aşk, Allah aşkıdır.
Alıntı