yigitbircan
Banned
Zinadan Kaçan Genç
Hz. Ömer devrinde bir genç vardı. Bu genç mescidden hiç ayrılmazdı. Sanki o bir mescid kuşuydu. İbadetine dikkatli, nafileleriyle de ALLAH (cc)’a yaklaşanlardan olduğu her halinden belliydi. Bir ara, Hz. Ömer (ra) bu genci mescidde göremez oldu.
Zaten, cemaatin bazı mezheplere göre farz, bazılarına göre namazdan bir rükün ve en azından sünnet-i müekkede olmasının ve bir imam arkasında namaz kılmanın hikmetlerinden biri de bu değil mi? İmam arkasına dönüp cemaatini süzecek ve gelmeyen varsa onu soracak… hele bu imam Hz. Ömer (ra), cemaat de ashap olursa..
Hz. Ömer, cemaat ne kadar kalabalık olursa olsun cemaatini çok iyi tanır ve adeta hergün onları kontrol ederdi. İşte bu genci görmeyince de böyle sormuştu: “Acaba falanca gence ne oldu, bir-iki gündür mescidde göremiyorum.” Cemaat önce cevap vermek istememiş ve herkes gözlerini yere çevirmişti Hz. Ömer’le göz göze gelmemek için. Hz. Ömer (ra), cemaatteki bu garipliği görünce sorusunu tekrar eder ve içlerinden biri cevap verir: “Ey Mü’minlerin Emiri! Onu, uygunsuz bir yere giden yolda ölü olarak bulduk. Seni üzmemek için hemen namazını kılıp gömdük.”
Hz. Ömer işi anlar. Sanki Hz. Ömer’in gözünden perde kalkmış ve genci asıl mahiyetiyle görmüş gibidir. Hadisenin aslı şıdır:
Bu genç mescide gelip giderken, evi o yolun üzerinde olan bir kadın, gence musallat olmuştur. Genç bekardır ve kadın, onu yoldan çıkarabilmek için şeytanın bütün oyunlarını kullanmaktadır.Ancak her defasında genç ondan gelen tekliflere karşı mukavemet eder, dayanır ve günaha girmekten kurtulur.
Ne var ki her insanın bir zayıf anı olur. İşte o gün de o gencin zayıf anıdır. Kadın bütün aşüfteliğiyle ona işaret edince genç dayanamaz ve o eve doğru bir-iki adım atar. Birden dudaklarında, gayr-i ihtiyari bir ayetin temessülünü hisseder. Yani genç gayr-i ihtiyari olarak bu ayeti devamlı ve ısrarla okumaya başlar. Önce farkına varmadan diline dolanan bu ayet, farkına vardığı anda işini bitirmeye yetmiştir. O semavi saika gibi gelen ayet şudur:
“Onlar ki takva dairesi içinde yaşarlar, kendilerine şeytandan bir tayf, bir vesevese geldiği zaman hemen ALLAH’ı hatırlar ve gözlerini hakka açarlar.” (Araf, 7/20)
Genç sanki kendisine bu ayetler yeniden nazil oluyor gibi bir ruh haleti içine girer: Niyet ettiği işten dolayı Rabbinden çok utanır, haya eder.. Rabbinin ona olan bunca ihsanını unutup bir an dahi olsa günaha meylinden dolayı ürperir.. ve hele sürçme anında bile Rabbinin onu nefsiyle baş başa bırakmayıp diline saldığı ayetle onu kendisine çevirmesi bu ışık insanı öylesine heyecanlandırırki, kalb balansı bu lahuti heyecana dayanamaz; O’nu anar ve ötelere yürür.
Hz. Ömer (ra), gencin serancamesini öğrenince hemen onun kabrine koşar. Kabre doğru eğilir ve sesi çıktığınca bağırır:
“Ey genç! Rabbinden korkanlar için iki cennet vardır” der. Tam bu esnada Ömer (ra)’in sesine denk gür bir ses daha duyulur ve adeta makber lerzeye gelir. Bu ses, o gence aittir ve şöyle demektedir: “Ey Mü’minlerin Emiri! ALLAH bana senin dediğinin iki katını lütfetti” bu ses ister bu gence ait olsun isterse onun yerine bir melek konuşmuş bulunsun veya bunların hiçbiri olmasın da, sema lerzeye gelip bu sözleri söylesin, fark etmez. Genç, ALLAH (cc)’tan korkmasının mükafatını iki kat olarak görmüştür
Hz. Ömer devrinde bir genç vardı. Bu genç mescidden hiç ayrılmazdı. Sanki o bir mescid kuşuydu. İbadetine dikkatli, nafileleriyle de ALLAH (cc)’a yaklaşanlardan olduğu her halinden belliydi. Bir ara, Hz. Ömer (ra) bu genci mescidde göremez oldu.
Zaten, cemaatin bazı mezheplere göre farz, bazılarına göre namazdan bir rükün ve en azından sünnet-i müekkede olmasının ve bir imam arkasında namaz kılmanın hikmetlerinden biri de bu değil mi? İmam arkasına dönüp cemaatini süzecek ve gelmeyen varsa onu soracak… hele bu imam Hz. Ömer (ra), cemaat de ashap olursa..
Hz. Ömer, cemaat ne kadar kalabalık olursa olsun cemaatini çok iyi tanır ve adeta hergün onları kontrol ederdi. İşte bu genci görmeyince de böyle sormuştu: “Acaba falanca gence ne oldu, bir-iki gündür mescidde göremiyorum.” Cemaat önce cevap vermek istememiş ve herkes gözlerini yere çevirmişti Hz. Ömer’le göz göze gelmemek için. Hz. Ömer (ra), cemaatteki bu garipliği görünce sorusunu tekrar eder ve içlerinden biri cevap verir: “Ey Mü’minlerin Emiri! Onu, uygunsuz bir yere giden yolda ölü olarak bulduk. Seni üzmemek için hemen namazını kılıp gömdük.”
Hz. Ömer işi anlar. Sanki Hz. Ömer’in gözünden perde kalkmış ve genci asıl mahiyetiyle görmüş gibidir. Hadisenin aslı şıdır:
Bu genç mescide gelip giderken, evi o yolun üzerinde olan bir kadın, gence musallat olmuştur. Genç bekardır ve kadın, onu yoldan çıkarabilmek için şeytanın bütün oyunlarını kullanmaktadır.Ancak her defasında genç ondan gelen tekliflere karşı mukavemet eder, dayanır ve günaha girmekten kurtulur.
Ne var ki her insanın bir zayıf anı olur. İşte o gün de o gencin zayıf anıdır. Kadın bütün aşüfteliğiyle ona işaret edince genç dayanamaz ve o eve doğru bir-iki adım atar. Birden dudaklarında, gayr-i ihtiyari bir ayetin temessülünü hisseder. Yani genç gayr-i ihtiyari olarak bu ayeti devamlı ve ısrarla okumaya başlar. Önce farkına varmadan diline dolanan bu ayet, farkına vardığı anda işini bitirmeye yetmiştir. O semavi saika gibi gelen ayet şudur:
“Onlar ki takva dairesi içinde yaşarlar, kendilerine şeytandan bir tayf, bir vesevese geldiği zaman hemen ALLAH’ı hatırlar ve gözlerini hakka açarlar.” (Araf, 7/20)
Genç sanki kendisine bu ayetler yeniden nazil oluyor gibi bir ruh haleti içine girer: Niyet ettiği işten dolayı Rabbinden çok utanır, haya eder.. Rabbinin ona olan bunca ihsanını unutup bir an dahi olsa günaha meylinden dolayı ürperir.. ve hele sürçme anında bile Rabbinin onu nefsiyle baş başa bırakmayıp diline saldığı ayetle onu kendisine çevirmesi bu ışık insanı öylesine heyecanlandırırki, kalb balansı bu lahuti heyecana dayanamaz; O’nu anar ve ötelere yürür.
Hz. Ömer (ra), gencin serancamesini öğrenince hemen onun kabrine koşar. Kabre doğru eğilir ve sesi çıktığınca bağırır:
“Ey genç! Rabbinden korkanlar için iki cennet vardır” der. Tam bu esnada Ömer (ra)’in sesine denk gür bir ses daha duyulur ve adeta makber lerzeye gelir. Bu ses, o gence aittir ve şöyle demektedir: “Ey Mü’minlerin Emiri! ALLAH bana senin dediğinin iki katını lütfetti” bu ses ister bu gence ait olsun isterse onun yerine bir melek konuşmuş bulunsun veya bunların hiçbiri olmasın da, sema lerzeye gelip bu sözleri söylesin, fark etmez. Genç, ALLAH (cc)’tan korkmasının mükafatını iki kat olarak görmüştür