Zikir çekmek bidat mi?
Soru:
Zikir çekmenin bidat olduğunu anlatan hâdiseyi biraz daha açıklayabilir misiniz? Bidat olan topluca çekmek mi, sesli çekmek mi yoksa çakıl taşları ya da tesbihle çekmek mi? diye sormuş.
Cevap: Saydıklarınızın hepside bidattır! Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunların hiç birini yapmamıştır. Bir kişi Allah (Azze ve Celle)yi zikretmek veya Ona dua etmek istiyorsa, yapacağı zikirin ve duanın Kuran ve sahih Sünnetten delili olması gerekir!
Öncelike Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh)ın zikir çekenlere siz sapıksınız dediği hadisi hatırlayalım
Hakem ibnul-Mübarek haber verip dedi ki: Bize Amr bin Yahya haber verip dedi ki; babamı babasından şöyle rivayet ederken duydum: babam dedi ki: Sabah namazından önce Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh)ın kapısının önünde oturduk. O çıkınca onunla birlikte mescide yürürdük. Birgün Ebu Musa el-Eşarî (Radiyallahu Anh) yanımıza geldi ve:
−Ebu Abdirrahman şimdiye kadar yanınıza çıktı mı? dedi.
−Hayır dedik. O da bizimle beraber oturdu. Nihayet Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh) çıktı. O çıkınca hep birden ayağa kalktık. Sonra Ebu Musa (Radiyallahu Anh), Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh)a şöyle dedi:
−Ebu Abdirrahman biraz önce mescidde yadırgadığım bir durum gördüm. Ama yine de Allaha şükür hayırdan başka bir şey görmüş değilim. Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh):
−O nedir? diye sordu. Ebu Musa (Radiyallahu Anh):
−Birazdan mescide gidince göreceksin dedi ve şöyle devam etti:
−Mescidde halkalar halinde oturmuş ellerinde de çakıl taşları olan bir grup ve bu grubun başında bir adam:
−Yüz defa Allah-u Ekber deyin diyor, onlarda yüz defa Allah-u Ekber diyorlardı.
−Sonra, Yüz defa Lailahe İllallah deyin diyor, onlarda yüz defa Lailahe İllallah diyorlardı.
−Sonra, Yüz defa Subhanallah deyin diyor onlarda yüz defa Subhanallah diyorlardı.
−Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh):
−Peki onlara ne dedin? dedi. Ebu Musa (Radiyallahu Anh):
−Senin görüşünü bekleyerek veya senin emrini bekleyerek onlara bir şey söylemedim dedi. Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh):
−Onlara kötülüklerini sayıp hesap etmelerini emretseydin ya. İyiliklerinden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğine dair onlara güvence verseydin ya dedi. Sonra Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh)la beraber mescide gittik. Nihayet Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh) bu halkalardan birine geldi, başlarına durdu ve şöyle dedi:
−Bu yaptığınızı nedir?
Onlar:
−Ebu Abdirrahman bu çakıl taşları ile Allah-u Ekber, Lailahe İllallah ve Subhanallah deyişlerimizi sayıyoruz. dediler. Bunun üzerine Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
−Artık kötülüklerinizi sayıp hesap edin! Ben iyiliklerinizden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğine kefilim dedi. Yazıklar olsun size! Ey ümmeti Muhammed ne çabuk helak oldunuz! Nebiniz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in şu sahabesi içinizde hala bolca bulunmaktadır. İşte onun elbiseleri henüz eskimemiş, kabları henüz kırılmamıştır. Canım elinde olan Allaha yemin olsun ki sizler kesinlikle Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in dîninden daha doğru yolda olan bir din üzerindesiniz ki bu imkânsızdır veya bir sapıklık kapısı açmaktasınız.
Onlar:
−Vallahi, Ebu Abdirrahman! Biz sadece hayrı elde etmek istedik dediler. Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh)da şöyle karşılık verdi:
−Hayrı elde etmek isteyen niceleri vardır ki onu hiç elde edemeyeceklerdir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize bildirdi ki:
Bir topluluk Kuranı okuyacaklar da (bu okuyuşları sadece dilde kalacak), onların köprücük kemiklerinden ileriye geçemeyecek
−Vallahi bilmiyorum, belki onların çoğu sizdendir. Sonra Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh) onlardan yüz çevirdi. Amr bin Yahyanın dedesi Amr bin Selime bundan sonra şöyle dedi:
−Bu halkalardaki insanların genelini en-Nehveran olayında Haricilerin yanında bize karşı vuruşurken gördük.
Darimi: 1/23/210
Not: En-Nehveran olayında ki Hariciler bilindiği gibi kâfirdi. Çünkü onlar sahabeye kafir diyorlardı. Bir grup insanın hayrı elde etmek istediklerini söyleyerek Allaha ibadette mübalağa kasdettiklerini anlıyoruz. Tabiki bu yanlıştır, bidattır. Burada bu halkadaki insanlar eğer gerçekten hayrı istiyorlar ise daha sonra neden Hariciler safına katılarak sahabilere karşı savaştılar.
Bizce onların asıl amacı dinde insanları sapıklığa düşürmektir. Onlar hayrı istediklerini öne sürüyorlar fakat yaptıkları şerdir. Biz Müslümanlar hayrı elde edeceğiz diye Kuran ve Sahih Sünnet yolundan sapmamalıyız. Bizler zaten Kuran ve Sahih Sünnete göre yaşarsak Allah-u âlem hayrı elde ederiz. O yüzden bu gibi dinde saptırıcı şeylere müminlerin ihtiyacı yoktur.
Soru:
Zikir çekmenin bidat olduğunu anlatan hâdiseyi biraz daha açıklayabilir misiniz? Bidat olan topluca çekmek mi, sesli çekmek mi yoksa çakıl taşları ya da tesbihle çekmek mi? diye sormuş.
Cevap: Saydıklarınızın hepside bidattır! Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunların hiç birini yapmamıştır. Bir kişi Allah (Azze ve Celle)yi zikretmek veya Ona dua etmek istiyorsa, yapacağı zikirin ve duanın Kuran ve sahih Sünnetten delili olması gerekir!
Öncelike Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh)ın zikir çekenlere siz sapıksınız dediği hadisi hatırlayalım
Hakem ibnul-Mübarek haber verip dedi ki: Bize Amr bin Yahya haber verip dedi ki; babamı babasından şöyle rivayet ederken duydum: babam dedi ki: Sabah namazından önce Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh)ın kapısının önünde oturduk. O çıkınca onunla birlikte mescide yürürdük. Birgün Ebu Musa el-Eşarî (Radiyallahu Anh) yanımıza geldi ve:
−Ebu Abdirrahman şimdiye kadar yanınıza çıktı mı? dedi.
−Hayır dedik. O da bizimle beraber oturdu. Nihayet Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh) çıktı. O çıkınca hep birden ayağa kalktık. Sonra Ebu Musa (Radiyallahu Anh), Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh)a şöyle dedi:
−Ebu Abdirrahman biraz önce mescidde yadırgadığım bir durum gördüm. Ama yine de Allaha şükür hayırdan başka bir şey görmüş değilim. Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh):
−O nedir? diye sordu. Ebu Musa (Radiyallahu Anh):
−Birazdan mescide gidince göreceksin dedi ve şöyle devam etti:
−Mescidde halkalar halinde oturmuş ellerinde de çakıl taşları olan bir grup ve bu grubun başında bir adam:
−Yüz defa Allah-u Ekber deyin diyor, onlarda yüz defa Allah-u Ekber diyorlardı.
−Sonra, Yüz defa Lailahe İllallah deyin diyor, onlarda yüz defa Lailahe İllallah diyorlardı.
−Sonra, Yüz defa Subhanallah deyin diyor onlarda yüz defa Subhanallah diyorlardı.
−Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh):
−Peki onlara ne dedin? dedi. Ebu Musa (Radiyallahu Anh):
−Senin görüşünü bekleyerek veya senin emrini bekleyerek onlara bir şey söylemedim dedi. Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh):
−Onlara kötülüklerini sayıp hesap etmelerini emretseydin ya. İyiliklerinden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğine dair onlara güvence verseydin ya dedi. Sonra Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh)la beraber mescide gittik. Nihayet Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh) bu halkalardan birine geldi, başlarına durdu ve şöyle dedi:
−Bu yaptığınızı nedir?
Onlar:
−Ebu Abdirrahman bu çakıl taşları ile Allah-u Ekber, Lailahe İllallah ve Subhanallah deyişlerimizi sayıyoruz. dediler. Bunun üzerine Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
−Artık kötülüklerinizi sayıp hesap edin! Ben iyiliklerinizden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğine kefilim dedi. Yazıklar olsun size! Ey ümmeti Muhammed ne çabuk helak oldunuz! Nebiniz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in şu sahabesi içinizde hala bolca bulunmaktadır. İşte onun elbiseleri henüz eskimemiş, kabları henüz kırılmamıştır. Canım elinde olan Allaha yemin olsun ki sizler kesinlikle Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in dîninden daha doğru yolda olan bir din üzerindesiniz ki bu imkânsızdır veya bir sapıklık kapısı açmaktasınız.
Onlar:
−Vallahi, Ebu Abdirrahman! Biz sadece hayrı elde etmek istedik dediler. Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh)da şöyle karşılık verdi:
−Hayrı elde etmek isteyen niceleri vardır ki onu hiç elde edemeyeceklerdir. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize bildirdi ki:
Bir topluluk Kuranı okuyacaklar da (bu okuyuşları sadece dilde kalacak), onların köprücük kemiklerinden ileriye geçemeyecek
−Vallahi bilmiyorum, belki onların çoğu sizdendir. Sonra Abdullah bin Mesud (Radiyallahu Anh) onlardan yüz çevirdi. Amr bin Yahyanın dedesi Amr bin Selime bundan sonra şöyle dedi:
−Bu halkalardaki insanların genelini en-Nehveran olayında Haricilerin yanında bize karşı vuruşurken gördük.
Darimi: 1/23/210
Not: En-Nehveran olayında ki Hariciler bilindiği gibi kâfirdi. Çünkü onlar sahabeye kafir diyorlardı. Bir grup insanın hayrı elde etmek istediklerini söyleyerek Allaha ibadette mübalağa kasdettiklerini anlıyoruz. Tabiki bu yanlıştır, bidattır. Burada bu halkadaki insanlar eğer gerçekten hayrı istiyorlar ise daha sonra neden Hariciler safına katılarak sahabilere karşı savaştılar.
Bizce onların asıl amacı dinde insanları sapıklığa düşürmektir. Onlar hayrı istediklerini öne sürüyorlar fakat yaptıkları şerdir. Biz Müslümanlar hayrı elde edeceğiz diye Kuran ve Sahih Sünnet yolundan sapmamalıyız. Bizler zaten Kuran ve Sahih Sünnete göre yaşarsak Allah-u âlem hayrı elde ederiz. O yüzden bu gibi dinde saptırıcı şeylere müminlerin ihtiyacı yoktur.