Zihin ve Beden Problemi

ashli

Bayan Üye
Zihin ve beden problemi, tıpkı modern felsefe gibi, "düşünüyorum, öyleyse, varım" sloganlarından hatırlayacağınız Descartes 'la başlar. "Düşünüyorum, öyleyse, varım" belki size A.L [Yapay Zekâ] senaryosu üzerine başka bir çeşitleme olan Blade Runner'ı da hatırlatabilir. Descartes , beden ve zihni-birbirinden kökten faklı şeyler olarak düşündü. Zihin düşünen bir şeyken, maddi nesneler uzayda yer kaplar. Boyutlara sahiptirler. Fiziksel dünya mekaniktir, fıziksel yasalarla yönetilir. Zihin ise başka ilkelere konu olur, örneğin düşüncenin yasalarına. Buna mâkinenin içindeki tin, özgür ruh da diyebilirsiniz. Böyle farklı olmalarına rağmen beden ve zihin birbirleriyle etkileşim içinde görünmektedir. Fiziksel dünyadaki olaylar benim belli tecrübeleri edinmeme neden olurlar (Burada Matrix ve benzeri bir şeyin içinde olmadığımızı varsayıyorum). Yine, belirli bir biçimde eylemde bulunma kararım, bedenimi hareket ettirir. Yine aynı varsayım. Öyleyse beden ve zihin nasıl etkileşirler? Etkileşirler işte. Bu, kültürümüzü kaplamış olan beden zihinden ayrıdır dünya görüşünün sonucudur. Sadece Police'in Ghost in the Machine albümünü düşünün, bu albümde Sprits in the Material World [Maddi Dünyadaki Ruhlar] hit parçasını bulacaksınız. Bu hiçbir şekilde olağandışı bir dünya görüşü değildir. Çok işimize yarar. Fakat, ne yazık ki, yetersizdir de. Yetersiz? Ben kim oluyorum da böyle bir şey söylüyorum. Eh, benim işim de bu. Zihin ve beden, kendilerine özgü ilkelere göre işleyen birbirinden özsel olarak farklı tözlerse, nasıl olur da etkileşirler? Ve nerede etkileşirler?

Descartes 'ın zihin-beden etkileşimine dair anlattıkları gizem doludur ve gizeme başvuranların sıkıştıkları yerde bunu yaptığı herkesçe bilinir. Descartes zihnin, en azından eylemde ortaya çıkan şeyden daha fazla şey içerdiğini düşünme hatasına düşmüş görünüyor. Oysa örneğin sporda, oyuncuların davranışları, hevesli mücadeleleri, birbirlerini aşka getirmeleri ve soyunma odası dostluğu vs. haricinde takım ruhu diye bir şey yoktur. Bunun gibi,'bedenin yaptığı şeyden ve nasıl yaptığından ayrı bir "zihin tin" yoktur. Biz buna davranışçılık diyoruz. Bu görüşe göre zihinsel durumlar yalnızca davranışlardır veya daha iyi bir deyişle davranışsal temayüllerdir. Her canım acıdığında "Ah!" demem, deme temayülüne sahibimdir.

Ne var ki davranışçılık da iyi bir açıklama sunmuvor. Başka insanların zihinsel durumlarına dair elimizdeki kanıtı,kanıtın kanıt teşkil ettiği şeyle karıştırıyor. "Ah!" demem veya °Ah!° deme temayülüne sahip olmam, hissettiğim acıyla aynı şey değildir. Onun kanıtıdır. İşte bunda başka bir sorun vardır. Diyelim ki "Ah!" dememi, "Ah!^ deme temayülümle açıklıyorsunuz. , Bu çok büyük bir açıklama sayılmaz, değil mi? Şöyle bir biçime sahip: "Jason X davranışında bulundu, çünkü X davranışında bulunma temayülüne sahiptir "Saçmalık. Camın kırılmasının sebebi, onun kırılgan olmasıdır. Onun kırılganlığı, kolayca kırılma temayülüdür. Peki cam neden kırılgan? Mikrofıziksel yapısından dolayı. Aynı şekilde ben "Ah!" dediğim zaman, bu benim beynimin mikrofıziksel yapısından dolayıdır; bu yapı bana "Ah!"dedirtir. Buna maddecilik denir-mal hırsı anlamındaki maddecilik değjl- bu görüşe göre zihinsel durumlar beyin durumlarıdır. Makul görünüyor, değil mi?

Maddecilik hoş bir teori. basit, ayrıntılı, bereketli, bilimsel bilgilerimizle hayli tutarlı ve zihni yine onlar gibi fiziksel dünyaya konumlandırıyor. Fakat maddeciliğin kendine has zayıflıkları vardır. Çağdaş felsefecilerin hiç biri ona inanmıyor. Ben istisnayım. Hayır, maddeci olmakta yanlış bir şey yok. Morpheus tayfası bile gerçekliğin doğası hakkında pek yaygın olmayan inançlara sahipler. Üstelik haklılar.

Peki o zaman bu günlerde neden hiç kimse maddeci olmak istemiyor? Çünkü mesela bazılarına Descartes'ın zihnin beyin durumları olamayacağı kuşkusu çekici geliyor.(') Yine benzeri ve oldukça da . makul bir fıkir bütün fiziksel olayların fiziksel nedenlerden kaynaklandığı fıkridir. Bu maddecilik için bir problem değildir. Ne var ki Descartes ’ a uyguladığımızda, bu, zihinsel durumlar beyin tarafından üretilmiş olsa bile, [dış dünya üzerinde hiçbir etkiye sahip değillerdir. Sebepsel olarak atıldırlar veya felsefecilerin söylediği gibi epiphenomenal'dır.(Bir şeyle eş zamanlı ortaya çıkan , fakat onunla doğrudan ilişkili olmayan görüngü.) Bunun ana sebebi, herhangi bir zihinsel durum, diyelim acı için, birden çok fıziksel açıklamanın mümkün olmasıdır. Birçok fıziksel durum olayı açıkladığına göre, acıyla özdeşleştirebileceğimiz tek bir durum söz konusu değildir. Örneğin, eğer bir robot acı hissedebiliyorsa, onun acısı bir beyin durumu değil, silikon durumu olacaktır. Belki de ironik bir biçimde, Matrix'teki Matris-üreten makineler gibi bilgisayarlar, en azından ilkede, acıyı hissedebilir. Bu sorunu aşağıdaki iki bölümde çözeceğim. Fakat aklınızda bulunsun. Maddeciliği reddetmek için başka sebepler de vardır ve ben bunları burada işlemeyeceğim. Sıkılırsınız. Ben de sıkılırım ve unutmayın ben nafakamı bu işten çıkarıyorum.

Yapay Zekâlar

Bilgisayarlar düşünebilir mi? Bizimki gibi zihinlere sahip makineler inşa edilebilir mi? Bu tür sorular, örneğin, şu anda depomdaki tozları toplamakla meşgul eskimiş Mac Classic'in bir bilince sahip olduğu veya onu açarsam bir bilince sahip olacağıyla ilgili değildir. Bunun cevabının "Hayır" olduğu bellidir. Bu sorular daha ziyade insan zihni gibi güvenilir ve çok yüzlü bir yapay zekâya sahip makinelerin inşa edilip edilemeyeceğiyle ilgilidir. İlginç değil mi? Hele felsefı bir soru olarak bereketini hiç sormayın. Matrix, 2001: A Space Odyssey, Blade Runner, Alien fılmleri ve yakın zamanlarda çıkan Yapay Zekâ fılmi bu soruları daha az doğrudan olmakla birlikte, daha çok şey anlatacak bir biçimde işlemektedir. Matrix fılminde, yapay zekâ, tıpkı Terminatör ve Savaş Oyunları fılminde olduğu gibi, insanlık için bir tehdit oluşturur. Bu çok açıktır. Açık olmayan şey, Matrix Flminin senaryosunun mümkün olduğunu kabul etmek zorunda olduğunuz zaman ortaya çıkar. Yapay zekâlar mümkündür. İşte kabul etmek zorunda olduğunuz şey budur. Zihin felsefecileri ilginç insanlardır; hele konu yapay zekâya geldiği zaman. Bu onları hep ateşlendirir, her zamanki soğukkanlılıklarını yitirtir. Aşağıdaki cazip fakat yanlış diktomiyi(*) düşünün. (1) Bilgisayarlar bizim yaptığımız şeyleri yapamaz ve bir zihne sahip olmak bizim yapabildiğimizi yapmak olduğuna göre, yapay zekâlar imkânsız- dır. (2) Bilgisayar da bizim yaptıklarımızı yapabilirler ve fakat bir zihne sahip değildirler, öyleyse biz de bir zihne sahip değiliz, ya da en azından zihin dediğimiz birçok şey yanlış.

Kasparov'u yenen, satranç bilgisayarı Deep Blue'yu hatırlıyor musunuz? Deep Blue'nun zeki olduğu kesin, fakat bir zekâya sahip mi? Peki Space Odyssey'deki HAL 9000'ne ne diyorsunuz ya Matrix fılmindeki Matris üreten makinelere? Ya Star Trek: Next Generation fılmindeki Data? Birçok insan, cevabını, (1) ve (2) seçeneklerinden hangisini daha inanılır veya daha az inanılmaz buluyor oluşuna göre verecektir. (1) şovenist, (2) çılgın görünüyor. Buna rağmen iki görüş de zihin felsefesinde çok sevilir. Fakat bir çıkış yolu var. İşte çıkış yolu. Bilgisayarlar bizim yaptıklamızı yapabilir mi? Evet. Yapay zekâlar mümkün müdür? Evet.

Yapay zekâların gelecekte alabilecekleri hal sizi rahatsız edebilir. Fakat inanın ortada bunu için bir sebep yok. Biraz düşünürseniz, hiç' de tehlikeli olmadıklarını görürsünüz. Hatta iyi bir şeydir. Şöyle ki: ' Diyelim ki bir beyin hasarından mustaripsiniz, bunun bir sonucu olarak, acı hissetme yeteneğini kaybetmişsiniz. Bu çok talihsiz bir şey olacaktır, çünkü acının bir amacı vardır. Size işlerin yolunda gitmediğini anlatır. Bedensel hasar mesajı verir. Acıyı hissetmeyen birçok hasta vardır ve sonuç tam anlamıyla acıklıdır. Canınız acımadığı için elinizi kaynar suyun içinden çekmediğinizi düşünün. Data'nın yapay; beyni ona acıyı hissetme yeteneği sağlamıyor, fakat bir beynin yukarıda bahsedilen işlevsizliğinin yerini doldurmak ve tıpkı acı gibi hissedilen bedensel hasar sinyali vermek için tasarlanmış yapay bir "ağrı verici"ye ne dersiniz?

Henüz Data gibi bir yapay zekâyı inşa edecek durumda olmayabiliriz, fakat hasar görmüş beyin sinir hücrelerinin yerine yenisini koyacak teknolojiye sahibiz. Ağrı vericiler yakın zamanda gerçekleşmesi mümkün şeylerdir. Fakat benimle aynı fıkirde değilseniz, o zaman her gün yitirdiğimiz nöronlardan birinin yerine geçebilecek kılcal bir işlemciyi düşünün. Bu bir fark yaratır mı? Nasıl yaratır? Eğer beynimi, ben Data gibi olana kadar, nöron be nöron değiştirirseniz, bir zihne sahip olmak nerede biter ve yapay bir zekâya sahip olmak nerede başlar? Yapay zekâların imkânını kabul etmede tereddüt etmenizin birkaç sebebi daha olabilir. Örneğin, bilgisayarların yalnızca programlanmış oldukları şeyleri yaptıklarını, bizimse, aksine, otonom, yaratıcı, canlı varlıklar olduğumuzu düşünebilirsiniz. Fakat Matrix'i düşünün. Bilgisayarların yalnızca programlandığı şeyleri yapıyor olması, onların yaratıcı olmadığı anlamına gelmez. Yaratıcılık programlanabilir. Deep Blue'nun satranç oynama biçimi insanı yıldıracak kadâr yaratıcıdır. Matrix fılmindeki makineler örneğin Ajanları yaratmıştır. Peki makineleri kim programladı? Kendileri. Programlamayı kendi başlarına yaptılar. Evrim faydalı değişimler getiren mutasyonlara bağlıdır. Benzeri bir biçimde ilk isyancı makineler, rasgele davranmalarına neden olan bir tasarım hatasından çıkmış olabilirler. Matrix'i inşa etmeyi bitirdiklerinde artık kendi bağımsız gündemleri vardı ve insanları kendi amaçları için kullanmaya başlarlar. Büyük bir Makyevelci proje olarak bebekleri hasat eder, düşlerin afyonuyla köleleştirirler. Peki Matris üreticiler ne kadar yaratıcı görünürlerse görünsünler, bizim canlı olmamız, onlarınsa canlı olmaması hayati farkı ne olacak? Elbette bu doğru, fakat Matris üreticilerinin yalnızca otonom varlıklar olmakla kalmayıp, kendi kendilerine ürediklerini unutmamalısınız. Organik bir maddeden yapılmamışlardır, fakat hayat için değilse bile, yapay hayat için gerekli tüm özelliklere sahipler. Üstelik yapay zekâların yapay bir canlılığa sahip olmasında hiçbir sorun yok.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst